Erkan Baş'tan hilafet çağrıları, Ayasofya ve İstanbul Sözleşmesi yorumu: AKP, elinde tuttuğu gücü militanlaştırmak istiyor

Erkan Baş'tan hilafet çağrıları, Ayasofya ve İstanbul Sözleşmesi yorumu: AKP, elinde tuttuğu gücü militanlaştırmak istiyor

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. TİP Genel Başkanı konuşmasında "AKP, tabanını genişletemeyeceğini gördüğü için, elinde tuttuğu gücü militanlaştırarak karşısındaki milyonlara korku ve tehdit salmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.

İleri Haber

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, TBMM'de haftalık basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına yurttaşları selamlayarak başlayan Baş, Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasında Meclis'in tatile girmesinin öncesinde son basın toplantısını yaptığını belirten TİP Genel Başkanı, "Bu Yasama yılında da malesef parlamentodan halkın gerçek sorunlarını, işsizliği, yoksulluğu, pahalılığı ortadan kaldıracak, ülkemizin tüm insanlarının eşit ve özgür bir şekilde kardeşçe yaşayabilmesini sağlayacak tek bir düzenleme yapılamadı" dedi.

Konuşmasına AKP'nin sosyal medyaya saldırılarına ilişkin değerlendirmeleriyle devam eden Erkan Baş, "Bu yasanın esas olarak halkı susturma girişimi olduğunu söylemek gerekiyor. Amaç halkın sesinin kısılmasıdır. İnsanların özgürce düşüncelerini ifade edebilmelerinin önüne yeni engeller koymaktır" dedi.

Erkan Baş şunları söyledi:

"Geride kalan yıla topluca baktığımızda gördüğümüz şey şu; memleket her geçen gün daha derinleşen ekonomik kriz içerisinde. Bu krizin faturasını emeğiyle yaşayan insanlara ödetmek için, patronların, servet sahiplerinin, bu kriz günlerinde bile servetlerine servet katabilmelerinin yollarını yapmak için bu parlamento çalıştırılıyor. Parlamentodan çıkan her kanun esas olarak Türkiye'deki milyonlarca insanı susturmaya, sindirmeye, korkutmaya, yetmiyorsa gözaltına aldırmaya o da yetmiyorsa cezaevine attırmaya dönük çıkartılıyor."

'DİYANET İKTİDARIN ORGANINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ'

Basın toplantısında Ayasofya'nın müze statüsünden çıkartılıp ibadete açılarak camiye dönüştürülmesine ilişkin de konuşan Erkan Baş, "Şunu açıkça ifade etmek istiyorum; Ayasofya'da kılınan Cuma Namazı, bir namaz olmanın çok ötesine geçmiş, siyasi iktidarın şovuna dönmüştür. Zaten konunun daha önce gündeme geldiği her aşamada tartıştığımız buydu" ifadelerini kullandı.

Erkan Baş konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Çeşitli tarikatlara, cemaatlere üye insanlar, maske ve mesafe tedbirlerini bir kenara bırakıp tekbirli yürüyüş şovları gerçekleştirerek kendi akıllarınca gövde gösterisi gerçekleştirdi. Doğrudan Diyanet İşleri Başkanı'nın yeşil sancak çekilmiş bir minbere elinde kılıçla çıkıp hutbe okuması kuşkusuz iktidar karşıtlarına verilmiş bir mesajdır. Üstelik Ayasofya'yı müzeye çevirme kararı altında imzası bulunan Mustafa Kemal Atatürk'ü hedefe koyarak cumhuriyet karşıtı karakterini yansıttığını bir kez de biz kayıtlara geçmek istiyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı doğrudan iktidarın ayrımcı, bölücü politikalarının uygulayıcısı bir organa dönüştürülmüştür. Diyanet İşleri Başkanı'na devletin bir memuru olduğunu hatırlatıyoruz."

'AKP ELİNDE TUTTUĞU GÜCÜ MİLİTANLAŞTIRIYOR'

Basın toplantısının devamında AKP iktidarı ve polis şiddetine de değinen Baş, "Baro başanlarının adalet yürüyüşüne karşı çok ağır saldırılar oldu. Avukat arkadaşlarımız en temel haklarını kullandıkları için darp edildiler. 

Suruç'ta 33 genç kardeşimizin katledilişinin yıl dönümünde anma yapmak isteyen insanlara alçakça saldırılarda bulunuldu. 

Pınar Gültekin kardeşimiz için İzmir'de yapılan yürüyüşte, çeşitli toplumsal davalarla ilgili bir araya gelen insanlar polis şiddetinin, iktidar şiddetinin muhattapı oldular" ifadelerini kullandı.

Erkan Baş konuşmasının devamında AKP iktidarının kadınlara, gençlere, sokakta sesini yükselten herkese karşı saldırılar örgütleyerek kendini ayakta tuttuğunu belirtirken "Tabanını genişletemeyeceğini gördüğü için, elinde tuttuğu gücü militanlaştırarak karşısındaki milyonlara korku ve tehdit salmaya çalışıyor" dedi.

TİP Genel Başkanı ayrıca Saray'ın bu hamlelerinin tümünün, ülke halkına saldırı olarak değerlendirdiklerini ifade ederken "Bu saldırılara karşı en kararlı biçimce mücadele etmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

Baş, "Kadınların güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi'nden asla vazgeçmeyeceğiz. Ayasofya'yı toplumsal barışın simgesi olarak sahipleneceğiz. Memleketi hilafet güçleri gören bu gericilere asla teslim etmeyeceğiz" dedi.

'İŞÇİLER PATRONLARIN KÖLESİ FALAN DEĞİLDİR'

Konuşmasında Çanakkale’deki Dardanel fabrikasında çok sayıda işçide Covid-19 tespit edilmesine rağmen 'kapalı sistem' adı altında işçilerin fabrikaya kapatılmasına da değinen Erkan Baş, "Fabrika patronları 'kapalı sistem'le işçileri fabrikaya kapatarak çalıştırmaya devam ediyor. Patronların salgını fırsata çevirdiğini görüyoruz. İşçileri, yıllık izinlerini iptal ederek kapalı fabrikada sözde karantina altında çalıştırmaya devam ediyor.

Böyle br çalışma sistemi yok. Yapılması gereken derhal üretimi durdurmak ve işçilerin sağlığı güvence altına alındığı güne kadar işçi kardeşlerimizin ücretli izne gönderilmesidir" dedi.

Baş konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Bakın ülkenin bir ucu Çanakkale, bir ucu Batman. Batman'da da Tempo Çağrı Merkezi'nde çalışan işçiler de baskılara ve kötü çalışma koşullarına maruz bırakılıyor. Üstelik iktidardan güç aldığını tahmin ettiğimiz şirket yöneticileri, işçileri tehdit ve baskıyla sindirmeye çalışıyor. Mesela 'ölmedikçe çalışmak zorundasınız, eğer çalışmıyorsa kafalarını kopartırım' gibi sözler eden yöneticiler arkalarında kim varsa ona güvenerek işçi kardeşlerimizi ezmeye kalkmasınlar. Bu ülkenin işçileri patronların kulu kölesi falan değildir. Kimse işçi sınıfının yalnız olduğunu düşünmesin." 

'AKIL DIŞI UYGULAMADAN VAZGEÇİN'

Erkan Baş basın toplantısında son olarak YÖK tarafından psikoloji bölümünün açıköğretim programlarına dahil edilmesi girişimine ilişkin de konuştu.

Baş şunları kaydetti:

"Tüm Psikologlar Derneği, Öğrenci Sendikası ve çeşitli üniversitelerdeki psikoloji toplulukları ayrıca bu alanda emek harcayan çok sayıda yurttaşımız bu karara tepki gösteriyor. Uzaktan psikolog yetiştirelemeyeceğine ilişkin uyarılar yapıyor. Bu akıl dışı uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini belirtiyoruz."