Erkan Baş’tan AKP’ye: ‘İşçiler çöpleri 10 yıl toplamasa etraf sizin gerici, çürük zihniyetinizden daha pis kokamaz’
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Türkiye gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Baş, AKP iktidarının tarihin en işçi düşmanı iktidar olduğunu söylerken, “İşçi olmak demek, bir toplumdaki tüm değerleri üreten olmak demektir. İşçi sınıfı, kolektif bir çalışmayla toplumun yaşaması için gereken her şeyi üretir” dedi.
02-03-2021 15:20

İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) haftalık basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına yurttaşları ve basın emekçilerini selamlayarak başlayan Baş, “Öncelikle bu açıklamanın milyonlarca yurttaşımız tarafından izlenmesine katkı koyan, çeşitli sosyal medya platformlarında paylaşan tüm yurttaşlarımıza bir kez daha teşekkür ederek başlamak istiyorum” dedi.
AKP hükümetinin muhalefetin sesini kısabilmek için elinden geleni yaptığının altını çizen TİP Genel Başkanı “Bildiğiniz gibi genel kurul salonunda genel olarak muhalefetin özel olarak TİP’in sesini kesmek için iktidarın ciddi bir çabası var. Bu konuda zaten son derece anti-demokratik olan iç tüzükten de fazlasıyla yararlanıyorlar ve ellerinden gelse bizi hiç konuşturmayacaklar. Kimi bağımsız vekiller ve milletvekilleri AKP’nin bu uygulamaları nedeniyle yılmış durumdalar. Bakın sayısız vekil çalışamaz hale getirilmiş durumda” şeklinde konuştu.
Baş, şunları söyledi:
“Biz inatla mücadeleye devam ediyoruz, bir taraftan iç tüzükten kaynaklı kısıtları aşmaya çalışırken bir taraftan da halkın sesini buraya taşımanın bir yolu olarak yaklaşık 2 yıldır kesintisiz biçimde bu basın toplantılarını düzenliyoruz.
Normal şartlar altında bu TBMM TV yönetmeliğine göre bu basın açıklamalarının TBMM TV yayın akışı uygun olduğunda canlı yayınlanması gerektiğini ve 2 yıldır tek bir kez bile canlı verilmediğini de ekleyeyim.”
‘MECLİS A HABER STÜDYOSU OLMAYACAK’
Sözlerine “Şimdi size bir bilgi vermek istiyorum” diyerek devam eden Erkan Baş, AKP’li milletvekillerinin, muhalefet vekillerinin konuşmasını engellemek için sadece şubat ayı içerisinde tam 68 defa açıklama yaptığını belirtirken, “Burası A Haber stüdyosu olmayacak” dedi.
Baş, şu ifadeleri kullandı:
“Buradan AKP’li vekillere sesleniyorum.
1 yılda konuştuğunuz kadar konuşmayı 1 aya sıkıştırma nedeniniz bizim sözümüzü kısmaksa bilin ki bunu asla başaramayacaksınız, burası sizin hamaset sahneniz değil milletin kürsüsü…
Meclis Basın toplantısı odasını A Haber stüdyosuna çevirmenize izin vermeyeceğiz!
Neredeyse bütün basına el koymuşsunuz, burayı da kapatmaya çalışıyorsunuz…
Burada duyulmayınca açlığın yoksulluğun zulmün görünmez olacağını mı sanıyorsunuz?
Bizi Meclis TV’de sansürleseniz işçilerin çektiği videolarda duyacaksınız, kadın eylemlerinde sokakta duyacaksınız, gençlerin gür sesli isyanında duyacaksınız.
Biz onların sesiyiz. Bu sesi kısamayacaksınız.”
📌 TİP Genel Başkanı Erkan Baş Meclis’ten seslendi:
— İleri Haber (@ilerihaber) March 2, 2021
💬 "AKP'liler bir yıldır yapmadığı konuşmayı bir aya sığdırdı"
💬 "Burası AKP'lilerin hamaset sahnesi değil"
💬 "Meclis'i A Haber stüdyosuna çevirmenize izin vermeyeceğiz"
‘İŞÇİLİK GURUR VERİCİ BİR ŞEYDİR’
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Türkiye’de hakları için mücadele eden işçileri gündeme getiren TİP Genel Başkanı, “En çok duymak istemedikleri ile başlayalım genelde yaptığımız gibi, bir kez daha işçilerin emekçilerin gündemleriyle sözüme başlamak istiyorum” dedi.
“İşçilik gurur verici bir şeydir” diyen Erkan Baş, şunları söyledi:
“Başkasının emeğini ve hakkını sömürmeden, çoluğuyla çocuğuyla onurlu bir yaşam sürmek anlamına gelir.
İşçi olmak demek, bir toplumdaki tüm değerleri üreten olmak demektir. İşçi sınıfı, kolektif bir çalışmayla toplumun yaşaması için gereken her şeyi üretir.
Onların ürettikleri üzerinden büyük servetler elde eden küçük bir azınlık ise işçilerin asla elde edemeyecekleri sefil ve şaşalı bir hayat sürer.
Siyaset de burada başlar.
Evet esas siyaset, patronların ve işçilerin bir sınıf olarak davranmasıdır.
Bir partinin, elbette bir insanın da solcu ya da sağcı olduğunu anlamak için, toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçilerin hakları ve özgürlükleri konusundaki tavrına bakmanız yeterlidir.
Devamını söylemeden önce bir kere daha altını çizmek istiyorum, biz işçi kardeşlerimizin bırakalım 3 bini 4 bini, hakkını alamadıkları bir damla ter için dahi verdikleri tüm hak mücadelelerinde yanlarındayız.
Koşulsuz-şartsız, amasız-fakatsız emeği ve alın teri için direnen tüm işçilerin mücadelesini büyütmek ve halkımıza duyurmak için sorumluluk hissediyoruz.
‘GREV YAPMAK TEMEL BİR HAKTIR’
İşçiler bu grevler boyunca ne istediler?
İstedikleri şuydu: İşverenin önerdiği ücretler bizim geçinmemize yetmiyor. Belediyeler tarafından kamuoyuna servis edilen rakamlar bizim aldığımız ücretleri yansıtmıyor.
Yalnız o belediyelerde çalışan işçiler değil, tüm belediyelerde çalışanlar, bu ülkede yaşayan milyonlarca emekçi, yol, yemek, sosyal hak ve ikramiyeler dahil edildiğinde dahi yoksulluk sınırının neredeyse yarısı ücretlerle çalışıyor.
Oysa bu en temel talebin karşısında AKP’lilere yakışır şekilde grevi amacından saptıran, işçileri-emekçileri şımarıklıkla suçlayan bir anlayış peydah oldu, psikolojik ve gerektiğinde fiziksel olarak grev kırıcılığına kalkışıldı.
Bir kez daha altını çiziyoruz, adaletsizliğin olduğu yerde grev yapmak temel bir haktır ve aksi kesinlikle düşünülemez.
‘İŞÇİLERİ HEDEF ALAN KARŞISINDA BİZİ BULUR’
Ve ayrıca halkımıza seslenmek istiyorum: Eğer sahildeki yalısının bahçesinde spor yaparken “Sakin ol şampiyon, evimdeyim” tweeti atanlardan veya beşli çete ile halkın birikimlerini arasında bölüşen Saraylılardan değilseniz Türkiye’nin her bir karış toprağında her işçinin çıkacağı grev nihayetinde sizin lehinizedir, sizin haklarınız ve çıkarlarınız için yapılmaktadır.
Bu ülkede grevler AKP tarafından yasaklanmaktadır.
AKP iktidarı grevleri resmen yasaklarken, işçileri fiilen grevden döndürmeye çalışmak, onları şiddetle, provokasyonla yıldırmaya çalışmak AKP zihniyetinin ürünüdür.
Sosyal medyada ve sokakta, işçilere karşı organize bir saldırı düzenleyen tüm kişi ve kurumları uyarıyoruz. İşçileri hedef alan karşısında bizi bulur!”
‘AKP TARİHİN EN İŞÇİ DÜŞMANI İKTİDARIDIR’
Basın toplantısında yaptığı konuşmada AKP iktidarının Türkiye tarihinin en işçi düşmanı iktidar olduğunu söyleyen Erkan Baş, “Kimse sizin rekorunuzu kıramaz!” dedi.
Baş şunları kaydetti:
“Bu grevler CHP’nin elindeki belediyelerde oldu ve çöpler birkaç gün toplanmadı diye başta Saraydaki olmak üzere tüm AKP’liler sıraya girdiler, konuyu eski Türkiye ile benzeştirmeye çalıştılar vs vs
Buradan AKP’ye sesleniyorum: Türkiye tarihinin en işçi düşmanı, en emekçi düşmanı iktidarı sizsiniz!
Korkacak bir şey yok, Kimse sizin rekorunuzu kıramaz!
Siz yıllardır yerel yönetimlerde, fabrikalarda, atölyelerde tüm grevleri ertelemeye, işçilerin alınterine ve emeğine çökmeye alıştığınız için grev gibi temel bir hak size herhalde yabancı geldi. İşçilerin gücünden korktuğunuzu da biliyoruz, çöpleri toplamayarak bile 3 günde hayatı felç edebilenler yeri geldiğinde sizi saraylarınızdan, saltanatınızdan edecekler biliyoruz.
Ayrıca içinizi ferah tutun, bırakın 3 günü…
İşçiler çöpleri 10 yıl toplamasa etraf sizin gerici, çürük zihniyetinizden daha pis kokamaz...”
📌 Erkan Baş’tan AKP’ye:
— İleri Haber (@ilerihaber) March 2, 2021
💬 "İşçiler çöpleri 10 yıl toplamasa etraf sizin gerici, çürük zihniyetinizden daha pis kokamaz"
💬 "Adaletsizliğin olduğu her yerde grev yapmak temel bir haktır"
💬 "AKP iktidarı Türkiye tarihinin en işçi düşmanı iktidarıdır"
AKP’NİN ‘İNSAN HAKLARI’ EYLEMLERİ…
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamaları değerlendiren Baş, “Biliyorsunuz dün AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, herkesin dikkatle beklediği açıklamalarda bulundu. Biz, bir gün sonra okula evladımızı gönderecek miyiz, göndermeyecek miyiz, dükkanımızı açabilecek miyiz diye beklerken dakikalar boyunca propaganda yaptı. İnsanların endişelerinden, kaygılarından, yaşam dertlerinden istifade etmeye çalışmak ancak böyle özetlenebilirdi. Dün gece bir kez daha tanık olduk. Yine, bir gün sonrasını ilgilendiren çok yaşamsal kararlar gece yarısı duyuruldu” ifadelerini kullandı.
Erkan Baş, Erdoğan’ın ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ açıklayacaklarını duyurmasına ilişkin şunları söyledi:
“İnsan Hakları konusunda eylem planı açıklayacakmış…
Sevgili yurttaşlar Türkiye nüfusa oranla cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayısında dünyanın ilk sıralarında.
12 yaşın üzerinde her 1000 kişiden 4’ü cezaevinde.
Uzun tutukluluk süreleri konusunda rekor kırmaya devam ediyoruz.
Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere, siyasi tutuklularla ilgili sorunlar devam ediyor ve ne Anayasa Mahkemesi ne de AİHM kararları uygulanıyor.
Kadın cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Kadın ile erkeği eşit görmediğini açıkça ilan eden bir iktidarla karşı karşıyayız.
En yetkili ağızlardan, LGBTİ+’larla ilgili, insan haklarına açık saldırı anlamına gelen ayrımcılık ve resmi makamlardan yine ayrımcı uygulamalar devam ediyor.
Ev hapsi, elektronik kelepçe gibi zorbaca uygulamalar yaygınlaşıyor.
Geçen hafta söylemiştim. Daha geçen hafta, 4 genç bizzat polisler tarafından evlerinin önünden kaçırıldı. Şiddete maruz kaldılar, ölümle tehdit edildiler.
Gözaltında ve cezaevinde insanlık dışı uygulamalar, çıplak arama da dahil olmak üzere çeşitli kötü muamele ve işkence iddiaları sürekli dile getiriliyor.
İşte AKP iktidarının insan hakları eylemleri bunlardır.
📌 Erdoğan ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı duyurmuştu
— İleri Haber (@ilerihaber) March 2, 2021
Erkan Baş AKP’nin ‘insan hakları eylemlerini’ böyle sıraladı...
💬 "AKP’nin insan hakları eylemi, insan haklarını savunan Perihan Pulat'a insan hakları anıtı önünde saldırmaktır"
‘PERİHAN ABLAMIZIN EKSİKLİĞİNİ HİSSEDECEĞİZ’
Saray Rejiminin nasıl bir insan hakları eylemcisi olduğunu bundan daha acı bir şekilde hiçbir şey anlatamazdı.
Perihan Pulat. Perihan Abla. Emekli bir Sayıştay Hakimi. Yani bir hukukçu. Bir barış savunucusu. İnsan Hakları savunucusu. Bundan üç yıl önce İnsan Hakları anıtının önünde polisin saldırısına uğradı.
75 yaşındaydı…
Maalesef o saldırının ardından bir türlü tam olarak iyileşemedi ve dün Perihan Abla’mızı kaybettik.
Ankara’daki her hak arama mücadelesinin destekçisi Perihan Abla’mızın eksikliğini mutlaka hissedeceğiz, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
AKP’nin insan hakları eylemi, insan haklarını savunan bir emekli hakime insan hakları anıtı önünde saldırmaktır.
İnsan hakları kavramı, sizin AB ile flörtünüze meze olacak bir kavram değildir.
Bugün dostlar alışverişte görsün diye açıklayacağınız hiçbir plan bu ülkeyi ileri götürmeyecek.
Türkiye sizin iktidarınızdan ve zihniyetinizden kurtulduğu gün insan haklarında ileri bir hamle yapacak.”
‘HER TORBA YASAYA HALK DÜŞMANI MADDELER SIKIŞTIRIYORLAR’
Basın toplantısında AKP’nin Meclis’e sunduğu yeni torba yasa teklifine ilişkin konuşan TİP Genel Başkanı, “Her torba yasa mutlaka halk düşmanı birtakım maddeleri araya sıkıştırdıklarını bildiğimiz için özel bir dikkatle incelenmelidir” dedi.
Erkan Baş şunları söyledi:
“Meclis’e sunulan yeni bir yasa teklifi var!
Yine bir torba yasa ile karşı karşıyayız….
Her torba yasa mutlaka halk düşmanı birtakım maddeleri araya sıkıştırdıklarını bildiğimiz için özel bir dikkatle incelenmelidir.
Şu anda komisyon gündemine alınmayı bekleyen bu torba yasa hem bir itiraf hem bir utanç abidesi!
Resmi olarak yazılan ‘gerekçe’ şöyle; yap-işlet-devret projeleri finansman temininde aksaklıkların meydana geldiği, özel sektörün finans temin edemediği, yapancı kreditörlerin Bakanlık taahhüt vermezse özel bütçeli idarelerin parası yetmeyeceği için kredi vermediğinden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı borçları üstlenebilsin diye yasal düzenleme yapmak istiyorlar. “
‘KADIN CİNAYETLERİ CİNSKIRIMI BOYUTUNA ULAŞTI’
Konuşmasının son bölümünde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün yaklaştığını hatırlatan Baş, kadınların Türkiye’de koronavirüs salgınının yanında bir de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele etmek zorunda kaldıklarını söylerken, “Kadın emeğinin ve kadın eşitlik özgürlük mücadelesinin ne denli önemli olduğunu hepimiz pandemi ile birlikte bir kez daha görmüş olduk” ifadelerini kullandı.
Baş şunları kaydetti:
“Pandemide en çok kadınların işsiz bırakıldığı, en çok kadınların yoksullaştığına şahit oluyoruz.
Eve kapanmalar nedeniyle yaşlı ve çocuk bakımı, bakım ve ev işleri, çocukların eğitimi kadınların sırtına yükleniyor.
Bunların yanında kadınlar ve LGBTİ+’lar bizzat devlet yetkilileri tarafından neredeyse/sanki pandeminin sorumlusuymuş gibi hedef gösteriliyor. Bunlar yetmiyormuş gibi pandemi koşullarında kadınlar sürekli devlet yetkilileri tarafından sırtı sıvazlanan, aflarla, tahliyelerle sokaklara salınan erkek şiddetiyle ve adaletsizlikle baş etmeye çalışıyorlar.
Peki tüm yurttaşlar için çalışma yürütmesi, yasa çıkarması gereken Meclis ne yapıyor?
Kadınların LGBTİ’lerin yaşam hakkı için son derece önemli olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı, 6284 sayılı kanunu kaldırmayı, kadın ve çocukların nafaka hakkını gasp etmeyi gündem yapmaya çalışıyor. Bir kez daha söyleyelim o zaman kadınların yasal kazanımları üstündeki gölgenizi çekin.
Aynı zamanda tüm yurttaşlarımızı kadınların 8 Mart haftası nedeniyle yükselttikleri sese kulak veremeye, eylem ve etkinliklerine destek olmaya davet ediyorum.”
📌 Erkan Baş'tan 8 Mart çağrısı:
— İleri Haber (@ilerihaber) March 2, 2021
💬 "Kadın cinayetleri cinskırımı boyutuna ulaştı"
💬 "Pandemide en çok kadınların işsiz bırakıldığına, en çok kadınların yoksullaştığına şahit oluyoruz"
💬 "Tüm yurttaşları kadınların eylem ve etkinliklerine destek olmaya davet ediyorum”
‘8 MART’TA ALANLARDAYIZ’
Baş konuşmasında ayrıca Türkiye İşçi Partili kadınların 8 Mart nedeniyle hazırladıkları metni okudu.
TİP’li kadınların metninde şu ifadeler yer alıyor:
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 161 yıl önce ABD’de “Eşit İşe Eşit Ücret” talebiyle greve çıkan kadın dokuma işçilerinin bizlere mirasıdır. Ve bu mirasın gücüyle, tüm dünyada çağrısı yapılan Uluslararası Kadın Grevini ören milyonlarca kadın birlikte direniyor; eşit, özgür ve insanca bir yaşam için mücadele etmeye devam ediyoruz. Bize dayatılan baskıyı, karanlığı ve geleceksizliği reddediyor, hep birlikte umutla, dayanışmayla, akılla, vicdanla kuracağımız bir dünya olduğunu biliyoruz.
BİZ KADINLAR;
Pandemi ve ekonomik krizle mücadele ederken bir yandan da AKP/Saray rejiminin baskıları ve erkek şiddetine direnerek emeğimiz, bedenimiz ve hayatımız için mücadele etmekten vazgeçmedik.
Boğaziçi Üniversitesi'nde kayyuma, Sinbo SML ve Migros işçileri ile birlikte emek sömürüsüne, kod-29 uygulamasına karşı biz kadınlar varız.
Ülkenin her yerinde emeği, alın teri için mücadele eden tüm kadınların yanındayız. İşten ilk çıkartılanların kadınlar olmasını, yoksulluk dayatmasını kabul etmiyoruz.
Salgın döneminde artan ve tüm dünyada artık inkar edilemez hale gelen ev içi emeğimizin sömürülmesine ve tüm ev işlerinin tek sorumlusu olarak görünmeyi reddediyoruz.
Uzaktan çalışma ile bir yandan yüksek performans beklentisini karşılamaya çalışarak aynı anda ev işlerinin tüm yükünü çekmek istemiyoruz. Sokağa çıkıp hakkımızı aradığımızda bize dayatılan devlet şiddetine karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Gözaltında çıplak arama bir işkence, insan hakları suçu iken iktidarın eril dili ile ‘onursuz gurursuz’ sayılmayı asla kabul etmiyoruz.
Özlem Zengin'in cinsiyetçi ve ayrımcı açıklamalarında gördüğümüz gibi İktidarın sesinin cinsiyeti yok.
Polis şiddeti ile gözaltına alınıp kadına şiddet uygulayanlara takılmayan elektronik kelepçe ile ev hapsine çarptırılan, tutuklanan yine biziz.
Biz, İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansın derken pandemi önlemleri bahane edilerek kanunun koruma maddeleri göz ardı edilerek, Sığınma evleri kapatılıyor.
Her alanında şiddetin her türü ile mücadele eden bizler LGBTİ+’lara yönelen şiddete ve ayrımcı söyleme karşı birlikte mücadele ediyoruz.
8 Mart'ta sokaklarda alanlardayız.
Emek sömürüsüne, işsizliğe, yoksulluğa, eşitsizliğe, erkek devlet şiddetine, LGBTİ+’lara homofobiye, adaletsizliğe karşı hep birlikte HAYIR diyeceğiz.
Hayatımızı, emeğimizi savunmak için meydanlardayız.
Yaşasın Kadın Dayanışması!
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!”
İLGİLİ HABERLER
Akdeniz'de tekne kazası: 100 sığınmacı hayatını kaybetti
Uluslararası Göç Örgütü, Akdeniz'deki tekne kazasında en az 100 düzensiz göçmenin yaşamını yitirdiğini bildirdi
22-04-2021 23:45

Uluslararası Göç Örgütü, Akdeniz'deki tekne kazasında en az 100 düzensiz göçmenin yaşamını yitirdiğini bildirdi.
Sputnik'te yer alan habere göre, Uluslararası Göç Örgütü'nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
- Bugün, saatler süren aramalarımız sonucunda, en kötü korkumuz gerçek oldu. Ocean Viking gemisinin mürettebatı, Trablus'un kuzey doğu açıklarında plastik bir teknenin kalıntılarına rastladı. Teknenin çarşamba günü 130 kişiyle birlikte denize açıldığı bildirilmişti.
- Son 48 saat boyunca Alarm Phone bizleri Libya açıklarındaki uluslararası sularda üç botun tehlike altında olduğu konusunda bilgilendirmişti. Tüm bu tekneler bulunduğunuz noktadan 10 saatlik bir mesafede bulunuyordu. Önce ikisini, ardından diğerini zamana karşı verdiğimiz savaşla, boyu 6 metreyi bulan dalgaların olduğu çok sert denizlerde aradık. Etkili bir devlet liderliğindeki koordinasyondan mahrum olarak, üç ticari gemi ve Ocean King, bu koşullar altında teknelerin bulunması için organize oldu.
- Bugün, sorumlu deniz yetkililerinden herhangi bir destek almadan arama çalışmalarımızı sürdürürken, MY ROSE isimli ticari gemi denizde 3 cesede ulaştı. Frontex'e ait bir uçak da, kısa süre sonra plastik botun kalıntılarını havadan tespit etti. Olay yerine ulaştığımızdan bu yana hayatta kalan kimseye ulaşamadık ancak botun kalıntıları yakınlarında en az 10 kişinin daha cesedine ulaştık.
- Çok üzgünüz. Yitip giden yaşamları ve sevdiklerine ne olduğunu öğrenme şansını hiçbir zaman elde edemeyebilecek aileleri düşünüyoruz. Bu trajedi, IOM'un Libya açıklarında bir kadın ve bir çocuğun kapasitesinden fazla yolcu alan bir plastik botun batması sonucu öldüğüne dair korkunç haberlerin arkasından geldi.
- Dün, Ocean King tüm gün tehlike altında olduğu bildirilen bir tekneyi aradı ancak ne tekneden ne de taşıdığı 40 kişi tespit edilebildi.
- Orta Akdeniz'deki gerçeklik bu: Sadece bu yıl 350'den fazla kişi bu sularda yaşamını yitirdi. Bugünkü teknede yaşamını yitirenler bu sayıya dahil değil. Devletler arama kurtarma çalışmalarını koordine etme sorumluluğunu terk edip arkalarında bıraktıkları ölümcül boşluğu doldurmaları için özel aktörleri ve sivil toplumu yalnız bırakıyorlar. Bu kasıtlı eylemsizliğin denizdeki ve gemimizin etrafındaki sonuçlarını görebiliyoruz.
Emekli 5 amiral ve 1 general adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı
Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen 5 emekli amiral ve 1 tuğgeneral adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
22-04-2021 22:24

104 emekli amiralin hazırladığı Montrö bildirisine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında, Ankara Adliyesi'nde ifade veren emekli 5 amiral ve 1 tuğgeneral 'bulunduğu ili terk etmeme' ve 'yurt dışına çıkmama' kararı ile Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.
Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen 5 emekli amiral ve 1 tuğgeneral adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Anayasa Mahkemesi’nden ‘Cizre bodrumları’ başvurusuna ret
Cizre’de 2015 yılında yaşanan sokağa çıkma yasağı ve çatışmalarda iki ayrı bodrumda "güvenlik güçlerinin yaralıları öldürdüğü" iddiasına ilişkin başvuruyu reddetti.
22-04-2021 18:33

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’in haberine göre, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015 yılında yaşanan sokağa çıkma yasağı ve 79 gün devam eden çatışmalarda, güvenlik güçlerinin üç bodrumda kalan 150’yi aşkın yaralıyı "yakarak öldürdükleri" iddiası ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuru reddedildi.
4 Aralık 2015 tarihinde Şırnak'ın Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde, çatışmalarda yaralanan ve üç bodrumda mahsur kalan yaralıların tedavi edilmesi için avukatlar o dönemde hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuştu.
79 gün devam eden çatışmalarda, güvenlik güçlerinin üç bodrumda kalan 150’yi aşkın yaralıyı "yakarak öldürdükleri" iddia edilmiş, 7 Şubat 2019’da AİHM; "Türkiye'deki iç hukuk yollarının tüketilmediği" sonucuna varmış ve Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararı beklemelerini söyleyerek başvuruları reddetmişti.
Kamer’e konuşan Avukat Ramazan Demir, şunları söyledi: "AİHM o kararı verirken AYM’ye kendi içtihatlarına uygun inceleme yapısını ve karar vermesini şart koşmuştu, yani AYM’ye açık bir çek verdi, ‘Seni atlamak istemiyorum’ diye ama bu geri gönderme bize üç yıl zaman kaybettirdi.
"Oysa AİHM bize bunu ilk başvurduğumuzda söyleyebilirdi, 2016'da başvuruları yaparken hem tedbir hem de duruşma yapmaya karar verdi, sonra da gidin AYM’ye başvurun dedi."
Demir, birçok maddenin ihlalinden dosyayı AİHM’e taşıyacaklarını belirterek, "Yaralıların bekletilmesi, gömülme hakkı, ambulans erişiminin engellenmesi, bekletilmesi, sokağa çıkma yasağının hukuki boyutu, operasyonların hukuka aykırı yürütülmesi gibi çok açıdan bu iddiaları yeni bir başvuruyla tekrar AİHM’e taşıma imkanımız olacak."
AYM'nin gerekçeli kararını iki ay içinde açıklaması bekleniyor.
Sağlık Bakanı: Vaka artış hızı azaldı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, video konferans yöntemi ile gerçekleştirilen Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yaptı.
22-04-2021 18:11

Koronavirüs salgınında vaka ve can kaybının hızlı artmasının ardından "tam kapanma" gibi tedbirler tartışılırken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Toplantıda virüsün yeni varyantlarının ve aşı ile ilgili son gelişmelerin ele alındığını duyuran Koca, şu ifadeleri kullandı:
'VAKALARIN ARTIŞ HIZI AZALDI'
- Gerek tedbirlerin gevşemesi gerekse ve daha önemlisi hızlı yayılan mutasyonlar sebebiyle vaka sayıları hızlı bir tırmanışa geçmişti. İçinde bulunduğumuz hafta başından itibaren vaka artış hızı azalmaya başlamış ve gelecek günlerde düşüşe geçeceği öngörülmektedir. Vaka sayılarında hedeflenen düşüşün sağlanamaması halinde tedbirlerin sıkılaştırılması değerlendirilmiştir.
- Mutasyonlar vaka artış hızında etkili, hasta etmede daha güçsüz değil. Ülkemizde en çok görülen mutasyon İngiltere varyantı olarak bilinen türdür. Bu varyant son günlerde ne kadar hızlı yayıldığını acı şekilde gösterdi. Bunun yanında semptom göstermeyen vakaların toplam vakalar içindeki oranında bir değişiklik yoktur.
- Sağlık alt yapısının gücü büyük hasta yüklerini karşılasa da hiçbir kapasite sınırsız değildir. Yayılımı kontrol altına alarak sağlık sistemimizin üzerindeki yükü düşürmek zorundayız. Hastalar iyileştikten sonra hayatlarına kaldıkları yerden devam etmektedir. Oysa sağlık çalışanları her gün yeni hastalarla mücadele sürecine yeniden başlamaktadır. Bu yıpratıcı çevrimi kırmak zorundayız.
'HİNDİSTAN VARYANTI TESPİT EDİLMEDİ'
- Mevcut mutasyonlar dışında yeni bir tür daha ortaya çıktı. Hindistan varyantı olarak bilinen yeni bir tür mutasyon daha tespit edilmiştir. Ülkemizde henüz bu varyant tespit edilmese de yine hızlı bulaşan bu varyanta karşı da tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda Hindistan’dan ve Hindistan temaslı seyahatlerden ülkemize giriş yapmak isteyen kişiler belirlenen yurtlarda karantinaya alınarak 14 gün gözetim altında tutulduktan sonra ülkeye girişlerine izin verilmektedir.
- Aşı programımız Ramazan ayında planlanan hali ile devam etmektedir. Ramazan ayının başlaması ile birlikte aşı olmayı erteleyen vatandaşlarımızın sayısı artmıştı. Ancak, iftardan sonra da aşı olunabilmesi vatandaşlarımızın aşı randevularını erkenden alarak aşı olmalarını temin etti.
-Aşı tedariki ile ilgili olarak daha önce paylaştığım bilgilerde elimizdeki en iyi tedarik şartlarını en hızlı şekilde milletimizin hizmetine sunma gayretindeyiz demiştim. İki aşı türü şu an aktif olarak kullanılmakta ve bunların sayısını artırmaya yönelik çalışmalar da devam etmektedir. Çok yakında Sputnik V aşısının da devreye gireceğini belirtmek isterim.
'YERLİ AŞIMIZ FAZ-3 ÇALIŞMASINA GEÇECEK'
- Yerli aşı, yerli güç ve güven demektir. Yerli aşılarımızdan insan denemelerine ilk başlayan inaktif aşı adayımız Faz II çalışmasını tamamlamak üzere son gönüllülerin aşılanması yapılmış ve Mayıs ayı içinde son adım olan Faz III aşamasına geçecektir. Bu dönemde yaygın olarak aşılama yapma imkanı da olabilecektir. Bir diğer önemli aşı adayımız Virüs Benzeri Parçacık aşısı ise Faz I deneylerine kamu hastanemizde başlamış ve şu ana kadar sorun görülmeden başarıyla devam etmektedir. İkinci bir inaktif aşı adayımızın daha Faz I klinik çalışması 10 gün kadar evvel başlamıştır. Sevindirici şekilde çalışması devam eden aşı adaylarımız için aşıya bağlı olumsuz bir olay gerçekleşmemiştir. Bu günlerde üçüncü bir inaktif aşımızın daha Faz I klinik çalışması Ankara Şehir Hastanemizde başlayacaktır. Bir diğer inaktif ve intranazal sprey olarak uygulanan iki yeni aşı adayımız da Faz I çalışmalarına başlama safhasındadır. Son olarak adenövirüs temelli bir vektör aşımızın da Faz I çalışması için araştırma ürünü üretim çalışmaları devam etmektedir. Türkiye 7 farklı aşı platformu ile kendi gücünü elde etme yolunda önemli adımlar atmaktadır.
Sezgin Tanrıkulu, kripto paralarla ilgili 3 yıl önce verdiği soru önergesini hatırlattı: ‘Hiçbir önlem alınmadı’
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, kripto para borsası THODEX’in sahibi Faruk Fatih Özer'in 391 bin yatırımcıyı 2 milyar dolar dolandırıp kaçtığı iddialarının ardından bir açıklama yaparak, 3 yıl önce dönemin başbakanı Binali Yıldırım’a verdiği soru önergesini hatırlattı.
22-04-2021 17:54

İleri Haber
Kripto para borsası Thodex’in sahibi Faruk Fatih Özer'in 2 milyar dolarlık kripto parayla yurt dışına çıktığı iddialarının ardından kripto paralar üzerinden vatandaşların dolandırılmasına yönelik konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Kripto para borsası ve dolandırıcılık ile ilgli bu soruları bundan tam 3 yıl önce 5 Ocak 2018 tarihinde sormuşuz ve sonuçta bir düzenleme yapılmadı, herhangi bir önlem alınmadı" dedi.
Özer ile ilgili iddiaların gerçek olması halinde Cumhuriyet tarihinin en büyük dolandırıcılık vakası ile karşılaşacağımızı belirten Tanrıkulu, "Hükümet kripto para dolandırıcılığını engellemek veya yatırımlar sebebiyle doğabilecek mağduriyetlerin için herhangi bir yasal düzenleme çalışası yapmakta mıdır?" sorusuna verilen yanıtı da paylaşarak, “Bu sorumuza süresinden sonra bir cevap verilmiş. Cevabı veren Başbakan Yardımcısı şunu söylüyor: Değerlendirmeler sonrasında kripto paralarla işlem yapan kişilerin herhangi bir zarara uğramamaları için dikkatli olmaları gerektiği vurgulanarak kripto paralar ile ilgili işlem yaptıklarında olumsuzluklarla karşılaşabileceklerinin farkında olmaları gerektiği belirtilmiştir. Yani sadece ve sadece öneri var yurttaşlarımıza. Yani hükümetin, devletin alması gereken tedbirle ilgili hiçbir şey yok. Eğer bununla ilgili işlem yapıyorsanız dikkatli olun diyor. Kim diyor? Bu hükümet diyor" ifadelerini kullandı.
Tebligat gönderilen 7 emekli amiralden 3'ü ifade vermek için emniyette
Montrö bildirisi gerekçe gösterilerek ifade vermeleri için tebligat gönderilen 7 emekli amiralden 3'ü Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne geldi.
22-04-2021 16:32

Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un ''Cumhurbaşkanı, Montrö'den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir" sözleri ve Tuğamiral Mehmet Sarı'nın “sarık ve cübbeli” fotoğraflarının ortaya çıkması üzerine açıklama yayınlayan 104 emekli amirallere yönelik soruşturma devam ediyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında ifadeye çağrılan 7 emekli amiralden 3'ü Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne geldi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında emekli amiraller Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal 5 Nisan'da gözaltına alındı. Yaş durumları nedeniyle emekli amirallerden Atilla Kıyat, Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu ve Mustafa Özbey ise ifadeye çağrılmıştı. 14 emekli amiral haklarında yurt dışı çıkış yasağı şartıyla serbest bırakılmıştı.
5 EMEKLİ AMİRAL VE 1 TUĞGENERAL SAVCILIĞA SEVK EDİLDİ
'Montrö bildirisi' soruşturması kapsamında emniyette ifadesi alınan emekli 5 amiral ve bir tuğgeneral, savcılığa sevk edildi.