Erkan Baş’tan AKP’nin ‘darbecilik’ çıkışlarına net yorum
Meclis’te düzenlediği basın toplantısında emekli 104 amiralin yayınladığı bildiriye karşı AKP’nin darbecilik çıkışlarını değerlendiren Baş, iktidarın ‘mağdura’ oynadığını söylerken, “Ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer bu iktidardır. Öyle laf olsun diye söylemiyorum. Bunlar 12 Eylül darbesinin özbeöz evladıdır” dedi.
06-04-2021 15:48

İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, TBMM’de haftalık basın toplantısı düzenledi. Konuşmasında Türkiye gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunan Baş, ‘Montrö Bildirisi’ yayınlayan emekli 104 amiralin, AKP ve küçük iktidar ortağı MHP tarafından ‘darbecilik’le suçlanmasını değerlendirdi.
Gündemin oldukça sarsıntılı bir süreçten geçtiğini belirten TİP Genel Başkanı, “Türkiye, 3 Nisan gece yarısından bu yana 104 emekli amiralin yayımladığı bildiriyi konuşuyor. Dün Türkiye İşçi Partisi olarak bu konuya ilişkin görüşlerimizi derli toplu bir şekilde kamuoyuyla paylaştık. Bu konudaki değerlendirmelerimize geçmeden önce o açıklamamızda söylediğimiz bir şeye dikkat çekmek istiyorum” dedi.
‘BİZ BU FİLMİ DAHA ÖNCE GÖRMÜŞTÜK’
Erkan Baş, TİP’in 104 amiralin ‘darbecilik’le suçlanmasına ilişkin dün yayınladığı bildirisini okurken, “Biz bu filmi daha önce görmüştük. Ama artık kanmıyoruz” şeklinde konuştu:
“Demokrasi, adalet, bağımsızlık, özgürlük ve laikliği tehdit eden odak bellidir: Saray Rejimi
Saldırılara direnen herkes “darbeci”, “terörist” ilan edilerek bir korku iklimi yaratılmak istenmektedir.
Biz bu filmi daha önce de gördük.
Kendi planlarını hayata geçirmek için “darbe” yaygarası koparanların kimler olduğunu, yargının bir silah olarak kullanılmasının nasıl sonuçlara yol açtığını biliyoruz.
Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz:
En temel haklarımıza ve değerlerimize bir saldırı varsa, direniş meşrudur.
Saray Rejimi’ne direnenler kazanacaktır!”
‘BUNLAR DARBE MÜPTELASIDIR’
Basın toplantısının devamında uyuşturucu kullandığı sırada görüntüleri ortaya çıkan AKP’li Kürşat Ayvatoğlu’na ilişkin de konuşan Erkan Baş, Ayvatoğlu’nun yalnızca uyuşturucu ekseninde tartışılmasının yanlış olduğunu söyledi.
Baş, “Geçen haftaki konuşmamda Kürşat’tan bahsetmiştim. Daha çok kokain müptelası olarak bilinen AKP’li genç Kürşat…
Kürşat’ın sadece uyuşturucu madde ekseninde tartışılması yanlıştır. Açıklamalarında şu var:
Ortaya çıkan şu; bu Kürşat adlı genç AKP’nin yarattığı bu tip, güç müptelasıymış, para müptelasıymış.
Müptela bağımlı demek.
Buradan açıkça ilan etmek istiyorum:
Bugün Türkiye’yi bu müptelalar, bağımlılar yönetmektedir. Bunlar güç, bunlar para, bunlar koltuk müptelasıdır. Ve bunlar darbe müptelasıdır!” dedi.
‘DARBECİ ARAYAN VARSA İKTİDARA BAKSIN’
Konuşmasında AKP hükümetinin on yıllardır mağdura oynadığını belirten TİP Genel Başkanı, “20 yıllık iktidarı o kadar sık ve çok mağdur oluyor ki; açlık sınırı altında ücrete mahkûm edilen işçi, dükkanını açamayan esnaf, tableti alamadığı için derse katılamayan öğrenci, faturasını ödeyemeyen yoksul halk, işsiz kalan öğretmen adayına, aşı sırası bekleyen vatandaşa mağdur olma sırası bir türlü gelmiyor” şeklinde konuştu.
“Ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer bu iktidardır” diyen Erkan Baş şunları kaydetti:
“İşler biraz kötü mü gidiyor hemen koro devreye giriyor; darbe tehdidi var!
Birileri itiraz mı ediyor, aynı koro devrede; darbe yapacaklar!
Halk hakkını mı arıyor, aynı merkez bağırmaya başlıyor… Bunlar terörist!
Ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer bu iktidardır. Öyle laf olsun diye söylemiyorum.
Bunlar 12 Eylül darbesinin özbeöz evladıdır! Biz içerideyiz ama fikirlerimiz iktidarda diyen MHP bu iktidarın ortağıdır! Ekliyorum; Kenan Evren mezarda ama fikirleri iktidarda! Kenan Evren’in hayalleri AKP iktidarında gerçek oldu!”
‘HALK İRADESİNİN AYAKLAR ALTINA ALINMASI RUTİN OLDU’
AKP’nin darbecilik çıkışlarına karşı kayyumları ve milletvekillerinin cezaevlerine gönderilmesini hatırlatan Erkan Baş, “AKP iktidarında halk iradesinin ayaklar altına alınması bir işleyiş rutini oldu” dedi.
Baş, “Sayısız belediyeye kayyum atayan, üniversiteleri kayyumlarla esir alan bu iktidar. Seçilmiş milletvekillerinin cezaevlerine atılması, halkın temsiliyetinin gasp edilmesi bunların eseri!” ifadelerini kullandı:
“TBMM’ye, akademiye, yargıya darbe indiren, her yeri hukuksuz biçimde ele geçirip kafasına estiği gibi kararlar aldıran bu iktidar, neyin darbesini tartışıyoruz! Darbecilik iması ile millet iradesinin sadece cumhurbaşkanında olduğu fikri yerleştirmek istenmektedir. Bunu asla kabul etmeyeceğiz!
‘AKP KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN HER KESİMİ DÜŞMAN BELLİYOR’
Değerli basın emekçileri, iktidarın tartışmanın eksenini kaydırmasına karşı halkımızı uyarmayı bir görev biliyoruz.
Öncelikle bu bildiri, altındaki imza emekli amiraller olduğu için başka bir yönden tartışılmaya çalışılıyor ama şunun şurasında daha birkaç yıl önce üniversiteleri tırpanlamalarına vesile olan Barış Akademisyenleri bildirisini hatırlatmak istiyoruz. Sadece bir bildiriye imza attığı için bu ülkede daha sonra imza atanlar, eklenenler hariç 1128 akademisyen üniversitelerden atıldı, gözaltına alındı, hapsedildi!
Onlar da mı darbe yapacaktı?
Demek ki mesele darbe filan değil, AKP kendisine karşı çıkan toplumun her kesiminden insanı düşman belliyor ve duruma uygun bir gerekçe uydurarak hedef haline getiriyor.
Türkiye’nin esas meselesi budur! Bizim teslim olmayacağımız budur.”
‘TÜRKİYE’DE ANAYASA’YI AYAKLAR ALTINA ALAN İKTİDARDIR’
Konuşmasında emekli amirallerin bildirisine karşı ‘hükümetin’ yanında olduklarını açıklayan Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi’ne ‘kayyum rektör’ olarak atanan Melih Bulu’nun “Milli iradenin yanındayız” çıkışına da değinen TİP Genel Başkanı şunları söyledi:
“Jandarma Genel Komutanlığı Kanarya Sevenler Derneği mi?
Sahil Güvenlik Komutanlığı Taraftar topluluğu mu?
Siz Genel Kurmay Başkanı’nı daha istifa etmeden alıp Bakan yapan parti değil misiniz?
Atanmış Boğaziçi rektörü ‘Milli iradenin yanındayız’ diyor… Sen RTE izin vermeden nefes almaya cesaret edemeyecek bir insansın.
Görevdeki Yargıtay üyesi, bağımsız ve tarafsız yargının en yüksek organlarından birinin üyesi canlı yayınlara çıkıp değerlendirme yapıyor…
Kadıköy İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü bile açıklama yapıyor.
Tekrar ediyorum, Türkiye’de Anayasa’yı ayaklar altına alan iktidardır.”
‘BU ÜLKENİN YURTTAŞLARI SİZE RAĞMEN AKLI, BİLİMİ VE LAİKLİĞİ SAVUNACAK’
Erkan Baş konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Laiklik kaldırılsın diyen emekli askeri danışman yapıp sabah-akşam konuşturan kim?
Laikliği kaldıralım diyen bir başka imamı Ayasofya’ya oturtup kendi milletvekillerine karşı bile fetvalar yayınlatan kim?
Yüzbinlerce çocuk ve ailesi, imam hatip dışında okuyacak okul bulamıyor.
AKP döneminde mahkeme kararlarına dini referanslar girmiş, iktidar tüm özgürlüklere, özellikle işçilere, kadınlara gençlere savaş açmış...
Tarikatlar tüm devlet kurumlarını ve orduyu yuva yapmış, yıllarca FETÖ’nün önünü açtın, şimdi Kurdoğlu’nun, Menzil’in, her türlü gerici örgütlenmenin önünü açıyorsun. Bunlara sen silah verdin.
Sen laikliği, özgürlüğü, ayaklar altına alacaksın, sonra darbe tehdidi var diyecekler ve biz de susacağız öyle mi?
Hayır bu ülkenin milyonlarca emekçisi size rağmen aklı, bilimi, laikliği savunacak!”
‘DIŞ GÜÇLERİN İŞBİRLİKÇİSİ SİZSİNİZ’
Basın toplantısında AKP iktidarının ‘dış güçler’ çıkışlarını ‘masal’ olarak değerlendiren Erkan Baş, “Dış güçlerin daha doğrusu sizin söylemeye bile korktuğunuz doğru tanımla emperyalistlerin bir işbirlikçisi varsa o da sizsiniz!” dedi.
Baş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“İktidarın dilinde bir de dış güçler masalları var. Masal diyorum çünkü bu ülkeyi emperyalizme bağımlı hale getiren AKP’nin devamcısı olduğu zihniyettir. AKP ise bunu zirveye taşıyan partidir.
Daha iktidara gelmeden ABD’ye gidip icazet alan AKP’den söz ediyorum.
Irak’ta ABD’nin peşine takılmaya çalıştı. ABD askerleri için dua etti!
BOP’un eş başkanıyım dendi.
İncirlik’teki üs yerli yerinde duruyor.
Başkomutanıyım dediğin ordu NATO ordusu.
Suriye’de ABD’nin peşine takıldı.
Şimdi de ABD Karadeniz’de istediği gibi at oynatacak ona uygun tutum almaya bakıyorlar.
Ama dış güçler…
Dış güçlerin daha doğrusu sizin söylemeye bile korktuğunuz doğru tanımla emperyalistlerin bir işbirlikçisi varsa o da sizsiniz!”
‘BU ÜLKENİN GÜNDEMİNDE DARBE YOK DEVRİM VAR!’
Konuşmasının devamında AKP hükümetinin panik içerisinde olduğunu belirten Erkan Baş “Bu ülkenin gündeminde darbe yok. Bu ülkenin gündeminde devrim var devrim!” dedi.
Baş, şunları kaydetti:
“İktidar panik içinde. Paniğini anlıyorum. Niye mağduriyet edebiyatı peşinde olduğunu çok iyi biliyorum. Can çekişen, yoksulluk ve virüs belası altında kaderine terk edilmiş halkın üzerine basıp yükselmek istiyorlar. Ama bu kez başaramayacaklar!
Ben sana söyleyeyim:
Bu ülkenin gündeminde darbe yok.
Bu ülkenin gündeminde devrim var devrim! Halk artık senin ağlamalarına kanmıyor.
Hodri meydan!
Bu ülkenin emekçilerini, yoksul halkını sana ezdirmeyeceğiz. Laikliği ayaklar altına alamayacaksınız! Kanal İstanbul’u yapamayacaksın! Atatürk Orman Çiftliği’nde yaptığın o Kaçak Saray var ya, onun yerinde sincaplar dolaşacak. Ve bütün bunlar öyle çok uzun yıllar sonra olmayacak. Göreceksin! Göreceğiz!”
‘SARAY’IN DEĞİRMENİNE SU TAŞIDINIZ’
Basın toplantısının devamında “Bir çift söz de sözde ulusalcı kesime söylemek istiyorum” diyen TİP Genel Başkanı, “Biz sosyalistiz kardeşim. Bizim gözümüzde her ulus değerlidir. Bir ulusun diğerinden üstünlüğü filan yoktur. Memleketimizi ve tüm dünyayı severiz. Tüm dünya halklarının özgür eşit adil şekilde yaşamasını isteriz. Ama sizler, güya ulusal çıkarlar filan diyerek yıllardır bu Saray’ın değirmenine su taşıdınız” ifadelerini kullandı.
Baş şunları kaydetti:
“Terör, Mavi Vatan filan diye sizin ağzınıza bir parça bal çaldılar, laikliğin ayaklar altına alınmasına, özgürlüklerin yok edilmesine, emekçilerin uğradığı yıkıma eyvallah dediniz!
Güya stratejiden, jeopolitikten filan bahsedersiniz!
Daha olaylara bütünlüklü bakamıyorsunuz!
Bu ülke halklarının hepsinin derdine bir bütün olarak bakamayan, kardeşlikle bağımsızlığın, emekle özgürlüğün bağını kuramayan Saray’a hizmet eder!
Ve maalesef ettiniz!
Umarım birileriniz akıllanır da emeğin tarafına geçer. Yoksa kaybeden siz olacaksınız.”
‘TÜRKİYE’NİN AYDINLIK GELECEĞİNİ HEP BERABER KURABİLİRİZ’
Konuşmasının son bölümünde Türkiye’nin en büyük sorunun AKP-Saray Rejimi olduğunun altını çizen Erkan Baş, “İnanıyoruz ki, biz yan yana gelip güçlerimizi birleştirip, halkın kendisini bir kuvvet olarak bu iktidarın karşısına dikersek hem bu iktidardan kurtulur hem Türkiye’nin aydınlık geleceğini hep birlikte kurabiliriz” dedi.
Baş şunları söyledi:
“Bu ülkenin gençleri, kadınları, bin bir zorlukla yaşamaya çalışan milyonlarca emekçi, eğer AKP&Saray rejiminden bir an önce kurtulmak istiyorsak, kendi gücümüze güvenmeliyiz.
Bu düzenin sınırları içinde bir karşı duruşun yeterli olmadığı, yeterli olmamak bir yana iktidarın ömrünü uzattığı her örnekte bir kez daha görünüyor.
Bizim çağrımız, bu iktidardan bir an önce kurtulmak isteyen milyonlarca yurttaşımıza Türkiye İşçi Partisi bu büyük kurtuluş mücadelesinin ancak ve ancak sizlerin katılımıyla zafere ulaşabileceğini, bunun artık sadece mümkün değil aynı zamanda zorunlu olduğunu söylüyor.”
İLGİLİ HABERLER
Erdoğan: Kalifikasyon noktasında kendini ispatlayan genç iş bulur
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter hesabından paylaştığı bir videoda, üniversite mezunlarındaki işsizlik oranına ilişkin konuştu.
14-04-2021 20:55

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter hesabından “Kütüphane Söyleşileri” ismiyle gençlerin sorularına verdiği yanıtları paylaştı.
Üniversite mezunlarının işsiz kalmasına yönelik bir soruya da yanıt veren Erdoğan, yüzde 13 olan işsizlik oranının ekonomik sıkıntıların yaşandığı böyle bir dönemde iyi bir nokta olduğunu ifade ederek, pandemi döneminin turizmde yarattığı sorunların işsizliğin bir nedeni olduğunu söyledi.
Erdoğan, sözlerinin devamında "Kalifikasyon noktasında kendini ispatlayan genç iş bulur" ifadesini kullandı.
Skandal iddia: ÇAYKUR'a işçi alımı için çekilen kurada hile mi yapıldı?
CHP'li Mustafa Erdi Çakır ÇAYKUR işe alımlarında hile yapıldığını iddia etti.
14-04-2021 19:55

CHP Trabzon Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Erdi Çakır, sosyal medya hesabında bir video paylaşarak, önceki gün ÇAYKUR’a alınacak 200 geçici çay eksperi ve 300 geçici beden işçisi alımı sırasında çekilen kurada hile yapıldığını öne sürdü.
Skandal iddia: ÇAYKUR'a işçi alımı için çekilen kurada hile mi yapıldı?
— İleri Haber (@ilerihaber) April 14, 2021
Söz konusu videoda, kurayı çeken görevlinin çektiği markaları önünde yer alan listede varsa okuduğu iddia edildi.
Çakır, yaptığı paylaşımda, "Çaykur’da işe alımlar öncesi parti il, ilçe başkanlıklarından gelen listelerin insanların gözüne baka baka kuradan nasıl çıktığına iyi bakın. Yazıklar olsun" ifadelerini kullandı.
Eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut yaşamını yitirdi
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu ve eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut, 85 yaşında yaşamını yitirdi.
14-04-2021 19:08

Eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut, tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 85 yaşında yaşamını yitirdi.
Dönemin Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı olan Akbulut, 9 Kasım 1989 ile 23 Haziran 1991 arasında 20. Türkiye Başbakanı olarak görev yapmıştı. Akbulut, o dönem Cumhurbaşkanı olarak seçilen Turgut Özal'ın yerine geldiği ve kendisiyle yakın ilişkileri olduğu için bir süre 'emanetçi başbakan' olarak anılmıştı.
Akbulut, halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine devam ediyordu.
CHP'nin '128 milyar dolar nerede' önergesi reddedildi
CHP'nin Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve sorumluların belirlenmesi ile “128 milyar dolar nerede?” afişlerinin yasaklanması konularının değerlendirilmesi için genel görüşme önergesi AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildi.
14-04-2021 18:29

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç, Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve sorumluların belirlenmesi ile “128 milyar dolar nerede?” afişlerinin yasaklanması konularının değerlendirilmesi için genel görüşme önergesi verdi.
CHP'nin '128 milyar dolar nerede?' önergesi AKP ve MHP oyları ile reddedildi.
CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından hazırlanan genel görüşme önergesi, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Önergenin gerekçesinde, Merkez Bankası’ndaki 128 milyar dolarlık rezervin kimlere hangi yöntemle satıldığının uzun süredir gündeme getirilmesine karşın, kamuoyuna sağlıklı bir açıklama yapılmadığı, son olarak da “128 milyar dolar nerede?” afişlerinin toplatılması yoluna gidildiğine dikkat çekildi. Önergede şu görüşlere yer verildi:
“Merkez Bankası’nın kamuoyuna açıkladığı veriler bankanın brüt olarak 90 milyar doların altında bulunan brüt döviz ve altın rezervine karşılık, yurç içine ve yurt dışına swap borçlarıyla birlikte toplam 150 milyar dolarlık bir döviz ve altın borcu bulunmaktadır. Dolasıyla Merkez Bankası’nın 60 milyar dolar civarında bir döviz açığı bulunmaktadır. Oysa çok değil daha 2017 yılı sonunda Merkez Bankası’nın 35 milyar, 2018 yılı sonunda 28 milyar, 2019 yılı sonunda 19 milyar dolar döviz fazlası bulunuyordu. Merkez Bankası, son yıllarda bu döviz fazlasını erittiği gibi 60 milyar dolarlık döviz açığı oluştu. Aynı dönemde Merkez Bankası’na, reeskont kredisi, borçlanma ve benzeri yollarla gelen döviz ve altınlarla, bilinen yollardan çıkan dövizi karşılaştırdığımızda ortaya 128 milyar dolarlık açıklanamayan kayıp çıkmaktadır. Bu paranın nereye gittiğini sormak bir yurttaşlık görevidir.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bu parayla ilgili olarak yapılan ve birbiriyle yüzde yüz çelişen, bugün söylediğini yarın açıkça yalanlayan açıklamalar kayıp 128 milyar doların nereye gittiğinin araştırılmasını elzem bir hale getirmektedir. Örneğin Cumhurbaşkanı birgün ‘O kadar para hepsi bu milletin hazinesinde ve Merkez Bankası’nda. Kaybolan bir şey yok’ demiş, bir başka gü ‘yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyerlere karşı mücadelede kullanılmıştır’ şeklinde açıklamalar yapmıştır.
Aylardır konuşulmasına ve sorulmasına, önceki Merkez Bankası Başkanının da ‘128 milyar doların nereye satıldığını araştırmak istediği’ için görevden alındığına ilişkin yalanlanmayan haberlere rağmen Merkez Bankası’nın bu konuyla ilgili olarak aylardır resmi bir açıklama yapmamış olması manidardır.
CHP örgütlerinin çeşitli il ve ilçelerde bilboardlara astığı ‘128 milyar dolar nerede’ pankartları için “Cumhurbaşkanına hakaret” edildiği gerekçesiyle Cumhuriyet savcılıkları tarafından re’sen soruşturmalar açılmaktadır. Bir siyasi partinin ülkenin kaynaklarının nerelere harcandığını sorması Anayasal hakkı olduğu gibi, bu sorulara da bu günkü sistemde “yürütmenin başı” olması nedeniyle Cumhurbaşkanın cevap vermesi gerekir. Cumhuriyet savcılarının, Anayasal bir hakkı “Cumhurbaşkanına hakaret” diyerek engellemesi Anayasal bir suçtur.
*128 milyar dolar nerededir, kimlere hangi yollarla satılmış ya da aktarılmıştır?
*128 milyar doların kaybolduğu dönemde ekonomiden sorumlu olan bakan şimdi nerededir? Ortadan kaybolmak sorumluluktan kurtulmaya yeter mi?
*“128 milyar dolar nerede” sorusu yüzünden Cumhuriyet savcılarının hakarete uğradığını düşündüğü Cumhurbaşkanının bu 128 milyar doların kaybolmasındaki sorumluluğu nedir?
*Yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, basını tek başına kontrol eden Cumhurbaşkanının ülkenin 128 milyar dolarlık rezervinin eritilmesinden haberinin olmaması mümkün müdür? Eğer bu mümkünse ülkenin daha hangi değerleri kaybolmakta ve kaybolma tehlikesi altında bulunmaktadır.
*Önceki Merkez Bankası Başkanının, 128 milylar doların akibetini araştırmak istemesi yüzünden Cumhurbaşkanının öfkelendirdiği için görevden alındığı iddiaları doğru mudur?
TBMM SORULARA YANIT BULMALI
Türkiyle Büyük Millet Meclisi’nin bu sorulara yanıt bulması ve 84 milyon vatandaşına anlatması gerekmektedir.
Milletimizin birikimi olan Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve sorumluların belirlenmesi ile vatandaşlarımızın ‘128 milyar dolar nerede?’ diye sorduğu afişlerin yasaklanması konularının TBMM’de değerlendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğünün 101, 102 ve 103’üncü maddelerine göre Meclis Genel Görüşmesi açılmasını arz ederiz.”
Gençlik örgütleri Dolmabahçe'den seslendi: 'ABD Karadeniz'den defol!'
ABD savaş gemilerinin Boğazlardan geçerek, Karadeniz'e gireceği gün gençlik örgütleri tarihsel anlamı olan Dolmabahçe'den seslendi: "ABD defol bu memleket bizim!"
14-04-2021 17:44

İleri Haber
Gençlik örgütleri Dolmabahçe’de "ABD Karadeniz'den defol" demek için buluştu. Yapılan açıklamada, “Buradan, Denizlerin 6. Filo!yu denize döktüğü yerden bir kez daha ilan ediyoruz: Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı verdiğimiz bu mücadelede kazanan biz olacağız” denildi.
Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde yaşanan çatışmalar ile Rusya ve Ukrayna arasındaki askeri gerilimin artması gözleri yeniden bu bölgeye çevirmişti. Kiev, Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığdığını iddia etmiş, Rusya ise Ukrayna’yı provokasyonla suçlayarak, “iç savaş” uyarısı yapmıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) de Ukrayna’ya destek açıklaması gelmiş ve 2 savaş gemisini Karadeniz’e göndermişti.
ABD savaş gemileri bugün Boğazlardan geçerek Karadeniz'e çıkacak. Gemilerin 4 Mayıs'a kadar Karadeniz'de kalacağı belirtilirken, Sosyalist Devrimci Gençlik (SDG), Sol Genç, Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), Devrimci Gençlik Dernekleri (DGD) ve Devrimci İşçi Partili (DİP) Öğrenciler ve Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Gençliği tarafından Dolmabahçe’de bir eylem yapıldı.
‘AKP, ABD’NİN SALDIRGAN HAMLELERİNE HEVESLE KATILIYOR’
Buradaki açıklamada, kan dökme niyetiyle gelen ABD gemilerinin işbirlikçi iktidar sayesinde hedefine boğazları kullanarak ilerlediği vurgulanırken, “AKP bir yandan kanal projesi ile doğal kaynakların yağmalanmasına hız vermeye kararlılığını ilan ederken bir yandan da Karadeniz’de yıllardır barışın en önemli güvencelerinden birisi olan Montrö Sözleşmesi’ni emperyalizmin çıkarları için yeniden tartışmaya açıyor. Boğazlardan geçen gemilerle bir kez daha görüldü ki; işbirlikçi AKP iktidarı tüm vatanperverlik şovlarının aksine ABD'nin tüm saldırgan hamlelerine hevesle katılmaktadır. AKP'nin halkı mobilize etmek için attığı antiemperyalizm naralarının yalan olduğu, ABD emperyalizminin Karadeniz'i kuşatma politikalarına verilen destekle birlikte bir kez daha gün yüzüne çıktı” denildi.
‘KAZANAN BİZ OLACAĞIZ’
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Emperyalist güçler, dünya kamuoyunu arkalarına alabildiği veya en azından etkisiz kılabildiği oranda pervasızlaşmakta ve saldırılarının boyutunu/şiddetini arttırmaktadır. Bu nedenle ABD emperyalizmine karşı sessiz kalmamak ve bütün imkanlarla mücadele etmek yaşamsal önemdedir. Dünya halklarının gözleri önünde savaşlar çıkarılmaktadır. Buna “dur” demek özgürlükten, bağımsızlıktan ve barıştan yana olan herkesin görevidir.
Biz de bu ülkenin anti emperyalist gençleri olarak bu görevi yerine getirmekte kararlıyız! Bizim emperyalizmle derdimiz sadece iki geminin geçişinden ibaret değildir. Emperyalizm tekeller ve savaş demektir, emperyalizm sömürü ve yoksulluk demektir, emperyalizm ırkçılık ve gericilik demektir, emperyalizm polis copu ve ABD üssü demektir, emperyalizm doğa ve kent yağması demektir...
Bu ülkenin gençliği emperyalizme karşı her zaman bağımsızlığı savunmuş ve dünya halklarının barış içinde ve kardeşçe yaşaması için emperyalizme karşı mücadele etmiştir. Buradan, Denizlerin 6. Filo’yu denize döktüğü yerden bir kez daha ilan ediyoruz: Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı verdiğimiz bu mücadelede kazanan biz olacağız!”
Eylemde ayrıca sık sık “Yankee Go Home”, “ABD defol bu memleket bizim”, “Katil ABD, İşbirlikçi AKP”, “Emperyalizme Son, Gericiliğe Son, Militarizme Son” ve “Faşizme Ölüm Tek Yol Devrim” sloganları atıldı.
Gençlik örgütleri Denizlerin 6. Filo'yu denize döktüğü Dolmabahçe'den seslendi: "ABD Karadeniz'den defol!"
— İleri Haber (@ilerihaber) April 14, 2021
🎥 Video @eemreorman
Basına yönelik ambargoya ilişkin dikkat çeken çıkış: 'Basın İlan Kurumu ‘İletişim Başkanını Koruma Kurumu’ oldu'
CHP'li Utku Çakırözer, gazetelere adaletsiz ilan ambargoları ile BİK'in hesapsız harcamalarını Meclis gündemine taşıdı.
14-04-2021 13:15

İleri Haber
CHP’li Utku Çakırözer, BİK’in adaletsiz ilan ambargoları ve kurumu zarara uğratan milyonluk harcamalarla ilgili “Basın İlan Kurumu olmuş ‘Basın İnfaz Kurumu’. Olmuş ‘ İletişim Başkanını, RTÜK Başkanını Koruma, Kollama Kurumu.’” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazetelere adaletsiz ilan ambargoları ile Basın İlan Kurumu’nun (BİK) hesapsız harcamalarını Meclis gündemine taşıdı. Genel Kurul’da bir konuşma yapan Çakırözer, ülkede basın özgürlüğünün önünde sayısız engel olduğunu dile getirirken, bu engellerden birinin de düzenleyici kurum olması gereken BİK ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) işlevinden sapması olduğunu söyledi.
Sadece 2020 yılında gazetelere 803 günlük resmi ilan cezası uygulandığını hatırlatan Çakırözer şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cumhuriyet'e 110 gün, BirGün'e 112 gün, Evrensel'e hiç ilan verilmediği gibi üstüne 65 günlük yeni ceza, Korkusuz'a 29, Sözcü'ye 17 gün ilan kesme cezası verildi. Yeni Asya gazetesine 28 Ocak 2020'den buyana 440 gündür ilan verilmiyor. Bu yılın ilk üç ayında ise, sadece Evrensel ve BirGün'e 15 günlük ilan kesme cezaları verilmiş. Başlığı beğenmedik, beş gün ceza. Köşe yazısını beğenmedik, üç gün ceza. Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel açıklama vermiş, beş gün ceza. Cumhuriyet muhabiri hâkim karşısına çıktı diye Evrensel haber yapmış üç gün ceza. İşin daha da vahimi ise Mart ayında Anayasa Mahkemesi’nin Basın İlan Kurumu’nun Korkusuz Gazetesi’ne verdiği ilan kesme cezasına ‘Basın ve ifade özgürlüğünün ihlalidir’ dedi. Mürekkebi bile kurumadan Evrensel'e beş, BirGün'e iki gün ilan cezası verildi.”
‘İLETİŞİM BAŞKANINI KORUMA KURUMU’
Çakırözer, gazetelere şikayet dahi olmadan resen başlatılan soruşturmalar sonucunda verilen cezaların tarihte hiç görülmediği kadar arttığını açıklarken, “Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Başkan Yardımcısı. Patronu Fahrettin Altun'la ilgili hangi haber çıksa hemen şikâyet, hemen ceza. Bunun adı açık seçik ‘sansürdür.’ Bu iktidarın 28 Şubat’ta şikâyet ettiği ne varsa aynısını bugün Basın İlan Kurumu yapmakta. Basın İlan Kurumu olmuş ‘Basın İnfaz Kurumu, olmuş İletişim Başkanını, RTÜK Başkanını Koruma, Kollama Kurumu’. Gerçekleri yazan, halkı bilgilendiren haberlere hiç tahammül yok. Bu cezalar, halkın haber alma hakkını engellerken, basın özgürlüğünü de tehdit etmekte. Yapılması gereken bellidir. Basın İlan Kurumu gibi resmî ilan gücünü, yani para gücünü elinde tutan ve iktidar tarafından oluşturulan bir kurumun haber içeriklerinde etik denetim yapması doğru değildir. Bundan vazgeçilmelidir ya da bu haksız, hukuksuz cezaların son bulması için ilan kesme cezaları ancak ve ancak mahkeme kararı sonrasında verilebilmelidir” diye konuştu.
‘PELİKANCILAR, TURKUAZCILAR KURULU’
BİK’in yapısına da dikkat çeken Çakırözer, “36 kişilik Basın İlan Genel Kurulu’nda hükûmeti temsilen ilan veren idarelerin bağlı olduğu bakanlıkların üst düzey temsilcileri olurdu. Şimdi, bu yapı ortadan kaldırıldı. İletişim Başkanı’nın ekibi, Turkuazcılar, Pelikancılar oturuyor o koltuklarda. Komisyonlar var ama toplanmıyorlar” dedi. Kurum içindeki olağan dışı personel değişimlerine de gündeme getiren Çakırözer, “Bir yıl içinde kurumda çalışan personelin yüzde 23'ü yer değiştirmiş, ya görevinden alınmış ya başka yere atanmış. Sanki AKP gitmiş yerine başka bir iktidar gelmiş ki iktidar değişse bile bu yapılan doğru değildir” dedi.