Erkan Baş: Yeni tarz bir muhalefet örülmelidir

Erkan Baş: Yeni tarz bir muhalefet örülmelidir

Erkan Baş, katıldığı programda tek adam rejimine karşı nasıl muhalefet edileceği konusunda açıklamalarda bulundu.

KRT TV'de Çağlar Cilara'nın konuğu olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Kurucu Meclis üyesi ve HDP İstanbul Milletvekili Erkan Baş birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Baş programın başında bugün bazı medya organlarında yer alan 'HDP'den ayrılma' iddialarına yanıt verdi. HDP'nin 24 Haziran'dan önce barındırdığı bileşenlerle yetinmeyerek, farklı kesimlerden de adaylar gösterdiğini ve ittifak zeminin böyle oluştuğunu söyleyen Baş, şöyle devam etti:

"HDP’den bize böyle bir teklif geldi, TİP kurumlarında tartışıldı, Partimiz tarafından Barış Atay ve bana böyle bir görev verildi.

'HDP’den ayrılıyorlar' haberi doğru değil. HDP ile olan ilişkimiz, bir ayrılık ilişkisi olarak tarif edilemez. Biz şu an HDP parlamento grubunun üyeleri olarak hem  TİP Kurucu Meclis üyesiyiz, hem HDP milletvekiliyiz. Bizim açımızdan bir değişiklik yok.

Bu konuda hem TİP'in hem HDP'nin yetkili organları gerekli çalışmaları yapıyorlar. Sürece ilişkin kararı yetkili organlar verecek. Dün neyse, 23 Haziran'da neyse bugün de aynı şekilde biz TİP'in kuruluş çalışmalarına devam ediyoruz. HDP ile de bir dostluk, dayanışma ve ittifak ilişkisini devam ettireceğiz.

Bu haberi yapan arkadaşların niyeti bu değildir ama haber, kötü niyetliler tarafından HDP'yi yalnızlaştırma aracı olarak manipüle ediliyor. Tekrar söylüyorum ki HDP ile ittifakımız sürüyor "

TİP'İN KURULUŞ SÜRECİ

TİP'in kuruluş sürecine ilişkin de konuşan Baş, konuyla ilgili "TİP kurucuları partiyi resmi olarak kurdular. Ancak TİP, diğer sistem partilerinden farklı olarak şunu söylüyor: Türkiye'nin her yer yerinde işçi sınıfı iktidarını, devrimi, sosyalizmi, kardeşliği isteyen insanlar meclislerini oluşturun gelin TİP'i birlikte kuralım. Dolayısıyla Eylül Ekim gibi bu meclislerin kuruluşu da tamamlanacak." dedi.

MECLİS ÇALIŞMALARI

Programda Meclis çalışmalarından da bahseden Baş'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Türkiye'de parlamentonun içerisinde daha önce de devrimci, sosyalist, komünist insanlar yer aldı. Elmizden geldiğince oyunu istediğimiz kesimleri en iyi şekilde temsil etmeye çalışacağız.

Meclis'teki görünen tablonun arkasında muazzam bir emek var. Alınteri döken, emek veren insanlar var Meclis'te. Ben ilk dakikada bunu ifade etme gereği hissettim. Ben bunda etkili olduğumu da belirteceğim. Meclis Başkanı tatile çıkarken, bu insanları ilk defa selamladı benim konuşmamın ardından.

İktidarın OHAL'le elde ettiği nimetler var. Bunları kalıcılaştırmak istediler. OHAL'i mecburen kaldırdılar tepkilerden dolayı. Denemek için AKP'nin önerilerinden birinde virgülün yerini değiştirdik ve değişiklik talep ettik, bunu da reddettiler. Parlamentoda baskıcı bir çoğunluk var. "Biz ne dersek ol olur" yaklaşımı hakim. Biz bunun geniş kamuoyu açısından bilince çıkarılması için çaba sarfedeceğiz.

Bir tek adam rejimi 24 Haziran itibariyle resmen yürürlüğe girmiş durumda. Buna bağlı olarak tek adam, tek ses, tek görüş ve bunun dışındaki herkes suçlu ilan edildiği bir Türkiye düşünüyorlar.

Biz parlamentoya bu ülkenin yoksullarının, emekçilerinin, halkın haklarını savunmak için girdik. Bunun için görevlendirildik. Bizim tek sorumlu olduğumuz kesim budur. Ben Meclis'te bir şey söyeleyeceğim zaman tek bir soru sorarım kendime: Bu düzenleme halkın aleyhine midir, lehine midir? Biz orada halkın çıkarları için temsil ettiğimiz kesimlerin sesi olmak için bulunuyoruz. Kavga gürültü niyetimiz yok. Ama iktidar ben bunlar baskı ve saldırılarla durdururum diyorsa avucunu yalarlar.

Biz bu ülkede milyonlarca insanın bildiği gerçekleri Meclis'te seslendirmekle sorumluyuz ve bunun önüne geçecek bir güç tanımıyoruz."

TEK ADAM REJİMİNDE MUHALEFET

Baş, başkanlık sisteminde nasıl muhalefet edileceği konusunda şu açıklamaları yaptı:

"AKP’nin yöntemleriyle AKP ve Erdoğan’ı yenmek mümkün değil. AKP'nin belirlediği kulvarda onun sınırılarında bir mücadeleye girersiniz kazanma şansınız yoktur. Erdoğan ve AKP'nin çok sıkıştığı bir dönemde baskın seçim kararı alındı. Seçimde devlet gücü, para gücü Cumhur İttifakı'nın arkasında yer aldı. Seçimde AKP'nin harcağı paraya bakın, aldığı oya bakın bire bir karşılığını alırsınız. Medyada seçim öncesi ne kadar yer aldığına bakın, bire bir karşılığını görürsünüz.

Böyle bir tabloda bu iktidarın kazanmasında şaşılacak şey yoktu. Oysa biz şunu söylüyoruz: Bir tarafta paranın, devletin gücü, sermayenin gücü varsa bunun karşısında kazanmanın tek yolu halkın gücünü merkeze alan bir muhalefet örmektir. Mesele, birilerinin bize oy vermesi ve bizim onları kurtarmamız değil. Mesele seçen ve seçilen arasındaki farkı kaldırdığımız, mesele yöneten ve yönetilen ayrımını ortadan kaldırdığımız, kolektif aklı ortaya koyduğumuz yeni tarz bir muhalefet örmektir. Önümüzdeki dönemde yapmaya çalışacağımız şey budur.

5 yılda bir sandığa gidilerek bu ülke kurtulmaz. Böyle seçilecek yöneticilerin de Erdoğan'dan çok bir farkı olmaz. Bizim başka tarz bir muhalefet anlayışını örmemiz lazım. Parlamentonun iktidar tarafından etkisizleştirilmye çalışıldğı bir dönem yaşıyoruz. Halk adına Meclis'te muhalefet görevini üstlenen arkadaşlara, elimizden geldiğince parlamentonun işlevli bir kurum olması için mücadele vereceğiz. Bu iktidarın halka dönük saldırılarının her düzlemde bilince çıkarılması gerekiyor. 

Bu oyunları bozabilecek güç, halkın örgütlü gücüdür. Halkımıza her türlü düzlemde çağrımız örgütlenmektir. Türkiye'nin en önemli sorunlarından  bir tanesi bu iktidarın baskıcı yönetimidir. Bu iktidara karşı emek mücadelesinin, hak mücadelesinin, emeğin özgürleşme mücadelesinin yükseltilmesi gerekiyor. Hayatın her alanında halkımız kendi öz örgütlülüğünü yaratmak zorundadır."

FETÖ VE AKP'NİN ORTAK GEÇMİŞİ

Baş iktidarın "FETÖ ile mücadele" adı altında hukuku ayaklar almasına ilişkin, "Türkiye'de bugün karşı devrimci, ABD uzantısı bir çeteden bahsediyoruz. Bunların AKP'ye sızmaması mümkün mü? Öyle bir manipülasyon yapılıyor ki AKP lehine çalışan kurumlar AKP'nin kendisi bu FETÖ örgütlenmesinden bağımsız gösteriliyor. Yıllardır bu Fethullahçı örgütlenmeye karşı mücadele edenler ise FETÖ'cü ilan ediliyor. Bu kabul edilebilir değildir." ifadelerini kullandı.

İTTİFAKLAR VE SOLDA BİRLİK

Baş, Cilara'nın ittifak ve solda birlik konularında sorduğu sorulara ise şu şekilde cevaplar verdi:

"Ben en geniş anlamda uzun sürdir ilk defa bir birliğin 24 Haziran'da sağlandığını düşünüyorum. Bugün Türkiye'nin büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu gördüğümüz için bir ittifak gerçekleştirdik. İktidar seçimden önce herşeyi başardığı, arzulayıp başaramadığı tek şey HDP'yi baraj altı bırakmak. Bunu gerçekleştiremediler.

Bunun yapılamamasında ders çıkarmış sol kesimlerin HDP çevresinde buluşmasının önemli bir rolü vardır.

Yerel seçimlerde halkın AKP'ye karşı en geniş  ittifakının oluşabileceği zeminlerde yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de bir tek adam sisteminin kurumsallaştırılması çabası var, buna karşı yerelliklerde oluşturulacak alternatifin önemli olduğunu düşünüyorum."

CHP'NİN 24 HAZİRAN TAVRI VE SON SÜREÇTE YAŞANANLAR

Baş, Cilara'nın CHP sorularına ise şu şekilde yanıtlar verdi:

"CHP'nin halkın umutlarını her seferinde heba ettiğini düşünüyorum. Bu 24 Haziran'da bir defa daha ortaya çıktı. Bizim hiçbir zaman umudumuz CHP olmadı. CHP'nin sistem içinde bir yer tuttuğunu hem tarihsel hem teorik olarak saptadık.

CHP, AKP'nin belirlediği zeminde kavga ediyor. Muharrem İnce bana kazara sosyal demokrat olmuş bir Erdoğan'ı anımsatıyor mesela. 24 Haziran'dan önce muhalefet cephesinde umutlar Muharrem İnce etrafında birleşti ama daha köklü değişikliklere ihtiyacı var ülkenin. Türkiye'de emekçi halk, yoksullar birleşmedikçe Türkiye'nin kurtuluşu yok."