Erkan Baş: Umutsuz olacak bir durum yok

Erkan Baş: Umutsuz olacak bir durum yok

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Sözcü TV’de yayınlanan Nokta Atışı programında bugün Gazeteci İpek Özbey’in sorularını yanıtladı.

İleri Haber

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Bizim cephede umutsuz olacak bir durum yok. Bir, sandığa gitmeyen seçmenin sandığa götürülmesi; iki, AKP’ye ya da Tayyip Erdoğan’a bugüne kadar oy vermiş emekçilere neyle karşı karşıya olduklarının anlatılmasını kıymetli buluyorum. Basit bir tercihle karşı karşıyayız; ya bu saltanat düzeni devam edecek ya da bitecek” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Sözcü TV’de yayınlanan Nokta Atışı programında bugün Gazeteci İpek Özbey’in sorularını yanıtladı.

Gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Baş’ın programda söylediklerinden öne çıkanlar şöyle:

- “İlk turda Kemal Bey’in kazanamamış olması sanki bir yenilgiymiş gibi pompalanmaya çalışıldı. Sinan Oğan ile Tayyip Erdoğan’ın görüşmesi ve onu iknaya çabası aslında Erdoğan’ın tek başına bu çoğunluğu sağlayamamış olduğu gerçeğini barındırıyor. Tayyip Erdoğan’ın yüzde 50+1 alamamış olduğu gerçeği Cumhur İttifakı tarafından da tescil edilmiş oldu. Bir arayış içerisindeler. ‘Ne yapsak da bu çoğunluğu alsak’ diye bir çaba gösteriyorlar. Fakat gözüken tabloda Oğan’ın oylarını oraya taşıyacağını kamuoyunda neredeyse hiç kimsenin “bu olur” diyebileceği bir tablo yok. Arkadaşlarla sandık bazında çalıştık, genel olarak siyasete mesafelenmiş, genel olarak tepkisini ortaya koymak isteyen seçmenlerden sandığa gidenler için Oğan’a oy vermek de bir seçenek haline gelmiş. Aslında tüm siyasete tepkisini hiç kazanamayacağını bildiği bir adaya oy vererek dile getirmek olarak okuyorum bunu. Bu seçmen genel eğilim olarak sandığa giderse iki seçenekte bu tepkinin daha çok Erdoğan’a yöneleceğini düşünüyorum. Bazen siyasetçi konjonktürün kendisine getirdiği olanakları sanki kendi programına verilmiş gibi değerlendirebilir ama her zaman bu böyle değildir. Onun dışsal etkileri de vardır. Bu yüzden ben Oğan’a oy veren büyük çoğunluğun sandığa gittiğinde Erdoğan’a oy vermeyeceğini düşünüyorum.”

‘İKİNCİ TURUN SORUSU ‘KİM SEÇMENİNİ SANDIĞA GÖTÜRECEK’ SORUSUDUR’

- “İkinci turun sorusu ‘Kim kendi seçmenini sandığa götürmeyi başaracak?’ sorusudur. Dolayısıyla yapılan hamleler karşı tarafının seçmenini sandığa küstürmeye dönük bir boyut da taşıyor. Biz seçimin ertesinde kendimize esas olarak, Erdoğan’ı yenmek için sandığa gitmeyen seçmeni sandığa götürmek görevini koymuştuk.”

‘HER ŞEYE RAĞMEN YÜZDE 50’Yİ GEÇEMEYEN BİR İKTİDAR BLOKU VAR’

- “21 yıllık bir iktidarla dövüştük; her türlü yalan, manipülasyon, hile devreye sokulmuş durumda. Her türlü devlet olanağı devreye sokulmuş durumda; bütün medya ablukası ellerinde ama bütün bunlara rağmen yüzde 50’yi geçemeyen bir iktidar bloku var karşımızda. Dolayısıyla benim görüşüm şu; iktidar gelebileceği seviyeye gelmiş durumda. Seçimden sonra alabilecekleri oy en fazla bunu koruyabilecekleridir. Ama bu rakamı koruduğu anda bile bu tarafın seçmeni sandığa gittiği anda bu tablo bitmiştir.”

‘AKP’DE SİSTEMATİK BİR ERİME VAR’

- “AKP’de sistematik olarak bir erime hali olduğunu görüyoruz. Sadece kendilerinden giden oyların ittifak içinde kalması için bir seçenek yarattılar. Ama bir gerçek var ki bundan 5-10 yıl önce Tayyip Erdoğan’ın liderliği etrafında bir araya gelen, -kendilerince bir davası olan- bunun için insanları ikna etmeye çabalayan bir AKP topluluğu kalmamış durumda artık.”

‘UMUTSUZ OLACAK BİR DURUM YOK’

- “Bizim cephede umutsuz olacak bir durum yok. Bir, sandığa gitmeyen seçmenin sandığa götürülmesi; iki, AKP’ye ya da Tayyip Erdoğan’a bugüne kadar oy vermiş emekçilere neyle karşı karşıya olduklarının anlatılmasını kıymetli buluyorum. Basit bir tercihle karşı karşıyayız; ya bu saltanat düzeni devam edecek ya da bitecek.”

‘ÜLKE İÇİN NE GEREKİYORSA ONU YAPTIK’

- “Altılı Masa, CHP’nin kendi sağıyla yaptığı bir ittifak modeliydi. Bu bir tercih, biz bu tercihi doğru bulmadık ama anlamaya çalıştık. Ülkenin içinde bulunduğu durum neticesiyle sorgulatmadık. Belki seçimden sonra daha uzun konuşulacak. Bu vesileyle bir hak tesliminde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. TİP ve YSP, yani Emek ve Özgürlük İttifakı yaklaşık yüzde 10 buçuk civarında oy aldı. Emek ve Özgürlük İttifakı bugüne kadar kendileri için en küçük bir talepte bulunmadan bu sürecin ülkemiz açısından gerektirdiği sorumluluk neyse buna uygun bir tutum aldı. Bu süreçte aday kim olsun tartışmalarına hiç girmedik, bakanlıktır ya da cumhurbaşkanı yardımcılığıdır tartışmalarına hiç girmedik. Ülke için ne gerekiyorsa onu yaptık. Bu memleketin solcuları, sosyalistleri, ilericileri, yurtseverleri, devrimcileri; bu memleketin yurttaşına karşı kendisini gerçekten sorumlu hisseden siyasetçileri böyle bir tutum aldılar.“

‘BU ÜLKEYİ KARŞILIKSIZ SEVENLER VAR’

- “Bu ülkeyi karşılıksız sevenler var. Bu ülke için yapması gerekeni herhangi bir beklentiye girmeden yapanlar var. Çizgiyi buradan çekelim artık. Yurttaşın bu seçimden çıkarması gereken en önemli sonuçlardan birisi budur. Bu ülkede hiçbir kişisel beklentisi olmadan siyaset yapan güçler var. Bu ülkenin geleceği ancak ve ancak bunlarla sağlanır. Beni kimin hangi kişisel beklentiyle ne yaptığı ilgilendirmiyor, beni ülkenin geleceği ilgilendiriyor.”

‘EN KARARLI MUHALEFET YİNE BİZ OLACAĞIZ’

- “Bizim Altılı Masa ile uzlaştığımız tek şey, bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen ucube sistemin değiştirilmesidir. Biz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ortadan kaldırılması için oy kullanıyoruz. Yarın Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olduğunda ona karşı en kararlı muhalefeti yapan yine biz olacağız. Çünkü bizim kişisel, partisel ya da ittifak olarak bir beklentimiz olmayacak. Bu gerçeklerin tüm kamuoyu tarafından görülmesini istiyorum.”

SANDIKLAR İÇİN MUHALEFETE ÇAĞRI

- “Muhalefete sesleniyorum; biz TİP olarak sandıklarda açık usulsüzlük yapılan yerlerde özel olarak en güvendiği üyelerini görevlendirecek ve oralardaki hırsızlıkları önlemek üzere sorumluluk alacağız. Yetişemeyen partiler varsa biz elimizden geleni yapmaya hazırız. Vatandaşın oyuna sahip çıkmak zorundayız. Biz yardım isteyen, dayanışma gösteren hangi parti olursa olsun destek vermeye hazırız.”

‘BU HOYRATLIK ZARAR VERİCİ BOYUTA GİDİYOR’

- “Milletvekili seçiyorsun tutuklanıyor, belediye başkanı seçiyorsun kayyum atanıyor, partin kapatma tehlikesi ile karşı karşıya ama bütün bunlara rağmen çok yüksek bir iradeyle HDP seçmeninin Kılıçdaroğlu’na oy verdiğini görüyoruz. Ama bu kadar inada, mücadeleye rağmen Kürtler kendilerini yalnız hissediyorlar. Bizim bu duyguyu kırmamız lazım. Bu seçimin en çarpıcı sonuçlarından biri; bu ülkenin geleceğine dair kaygı duyan herkesin Kürt yurttaşlarımızın bu duygusuna, bu kararlılığına, bu azmine karşı bir hassasiyet göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu hoyratlık zarar verici bir boyuta doğru gidiyor.”

‘SORUNUN KAYNAĞINA İNMEK GEREK’

- “Sığınmacı meselesini toplumun duygularına hitap eden, bir güncel politik enstrüman haline getirmemek lazım. Burada gerçek bir sorun var. Bunu görmeden davranamayız ama sorunu çözmek için sorunun kaynağına inmek gerekir. Sadece tepkisel birtakım yaklaşımlarla, sokaktaki insanları birbirine düşmanlaştıracak yaklaşımlarla bu sorunu çözmek mümkün değil. Bu sorunun kaynağı AKP’nin yanlış politikasıydı. Bu politikalar kökten reddedilmeli, Orta Doğu’da barışı temel alan, ikili eşit ilişkileri temel alan ilişkiler geliştirilmesi gerekiyor. AB ile Geri Kabul Anlaşması yırtılıp atılmadan bu sorunun çözülmesi mümkün değil. Suriye’nin iç savaşa sürüklenmesi sürecinde payı olan tüm ülkelerin bu sürecin telafisi noktasında sorumluluk üstlenmesini zorlayacak bir uluslararası hukuk işletilmesi gerekiyor. Bunların hiçbirini yapmadan, sadece “göndereceğiz” yaklaşımının ben ajitasyon boyutu olduğunu görüyorum ama bunun bizi kalıcı problemlere taşıyabileceğine dair kaygılarımı ifade etmem gerekiyor.”

‘28’İNDEN SONRA BİR HESABIMIZ VAR’

- “Türkiye İşçi Partisi nerede milletvekili kaybettirdi muhalefete? Ama tersini söyleyebilirim. 28’inden sonra sorulacak bir hesabımız var. ‘Stratejik oy’ gibi kavramlarla sistematik olarak yapılan propaganda sonucu İstanbul 1. Bölge’de ikinci milletvekilimizi, İzmir’de sevgili İrfan’ı, Antalya’da turizm emekçisi arkadaşımızı az sayıda oylarla Meclise sokamamış olduk. Seçmenin korkuları istismar edildi. Bu üç yerde iki tanesi MHP’ye, bir tanesi AKP’ye gitmiş oldu. Bu bir yönlendirme neticesinde oldu.”

‘İDDİA ETTİĞİMİZ ŞEYİ HAYATA GEÇİRDİK’

- “Biz ilk defa seçime giren bir partiyiz. Türkiye gibi siyasette paranın egemen olduğu bir ülkede bütün bu tarikat-cemaat ağlarını, sermaye çevrelerini reddederek, sadece kendi özkaynaklarına dayanarak, kendi üyelerine güvenerek geldiğimiz noktada biz iddia ettiğimiz şeyi hayata geçirebildik. Biz bu ülkede başat bir muhalefet gücü haline geldik. Türkiye’de bir sosyalist parti artık kendi ayakları üzerinde ülkeye ilişkin önerilerini koyacak.”