Erkan Baş: Türkiye’nin gündemi reform değil işçinin ayağa kalkmasıdır
Partisinin haftalık basın açıklamasında konuşan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Baş, iktidar bloku içindeki kriz başlıklarına ilişkin dikkat çekici ifadeler kullandı.
24-11-2020 19:16

İleri Haber
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, son günlerde iktidar tarafından gündeme getirilen ‘reform’ söylemiyle ilgili “Türkiye’nin gündemi reform değil işçinin ayağa kalkmasıdır” dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın açıklamasını TİP İstanbul İl Binası’nda yaptı. Konuşmasına emekçileri ve Türkiye halklarını selamlayarak başlayan Baş, Birleşik Metal İş (BMİS) üyesi işçilerin Ankara yürüyüşüne yönelik saldırıya değindi. Baş “iktidar her yerde işçilere saldırıyor” dedi.
Açıklamasında işçilerin sorunlarına değinen Baş, direnen işçilerden gelen mesajları okudu. Baş’ın değindiği direnişler şöyle:
Özak Tekstil - “Özak Tekstil işçileri sadece DİSK’e üye oldukları ve insanca çalışmak istedikleri için şu an ücretsiz izindeler”
La Grande Otel - ”Antalya’daki La Grande Hotel çalışanları aylardır maaşlarını alamıyor”
Soma Uyar Madencilik - “5 senedir alamadıkları tazminatlar için mücadele eden işçiler, en son Enerji Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile müzakere masasına oturdular. Süleyman Soylu işin çözülmesi için söz verdi, 15 Ocak'a kadar bekleyecekler.”
Ermenek Maden İşçileri - “Maaş ve tazminatları için mücadele eden işçiler, Vali ve yetkililer ile görüşmenin ardından 25 Kasım Çarşamba günü yeniden Ankara'ya yürüyüşe geçiyor. Direnişin 85. günü.”
Sarıyer Belediyesi İşçileri - “Sendika ve TİS için hak kazanan işçiler, Belediyenin konuyu Yargıtay'a taşıması sebebiyle haklarından yararlanamıyorlar. Türkiye'de en düşük belediye ücretlerine sahip olan Sarıyer Belediyesi işçileri, Genel-İş'in (CHP ile ilişkileri sebebiyle) kendilerini oyalaması sonucunda kendi aralarında işçi temsilcileri çıkararak süreci yürütüyorlar.”
Bimeks İşçileri - “4 yılı aşkın süredir tazminatları için mücadele eden işçiler, aynı zamanda akademisyen olan Bimeks patronlarının (Vedat Akgiray, Ahmed Akgiray) çalıştıkları üniversiteler önünde eylemliliklerini sürdürüyor. Eylemler özellikle Vedat Akgiray'ın hocalık yaptığı Boğaziçi Üniversitesi önünde devam ediyor: "Vedat Ders Verme, Hakkımızı Ver"
Sinbo İşçileri – “TOMİS üyesi işçiler, Sinbo patronu tarafından 18 Kasım'da ücretsiz izine çıkarıldı. İşçiler İstanbul/Avcılar'da yer alan iş yeri önünde direniş çadırı kurarak nöbet tutuyorlar.”
Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi İşçileri – “Taşyapı İnş'a bağlı taşeron şirketinde çalışan işçilerin 2 aydır maaşları ödenmedi. Daha önce de geç yatırılan maaşları, hiç ödenmemeye başlayınca işçiler iş bıraktı. Dev-Yapı İş öncülüğünde süren eylemler sonucunda işçiler kazandı, maaşlar ödendi.”
İstanbul Galataport İşçileri – “Galataport şantiyesinde çalışan işçilerin maaşları ödenmedi, Dev-Yapı İş öncülüğünde süren eylemler sonucunda işçiler kazandı, maaşlar ödendi.”
KADINLARIN SÖZÜ: ‘İSYANDAYIZ! AYAKTAYIZ!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne dair de konuşan Baş, “Kadınların sözünü aynen aktarıyorum” diyerek şu açıklamayı okudu:
“Ülkemizde iktidarın tüm baskı, yıldırma ve şiddetine rağmen biz kadınlar emeğimiz, bedenimiz ve hayatımız için mücadele etmekten vazgeçmedik.
İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin fiilen uygulanmaması sonucu her gün birer birer eksilmeye / ölmeye devam ediyoruz. Sadece içinde bulunduğumuz 2020 yılının ilk 9 ayında 369 kadın öldürüldü. Hükümetin cezasızlık politikası erkek şiddetini durdurmak yerine daha da arttırıyor. Suçun önüne geçmekle sorumlu bir bakan ise çıkıp kadın cinayetleri için "çok ayıp" demekle yetiniyor. Ölen öldürülen de biziz, sorumluların yüz kızartıcı açıklamalarından utanan da…
Ekonomik krizin bedelini işsiz kalarak ödeyen de yine biziz. AKP saray rejiminin ev içi emek ile bizleri hapsetmeye çalıştığı ev içi şiddetin mağdurları da.
Evlerimizden sokağa özgürleşmeye çıkıyoruz. Erkek devlet şiddetine boyun eğmiyoruz.
Bir kişi daha eksilmemek için 25 Kasım'da sokaklardayız.
İsyandayız! Ayaktayız!”
‘YURTTAŞLAR SALGININ İNSAFINA TERK EDİLDİ’
Konuşmasının devamında AKP iktidarının yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında toplum sağlığını korumaya yönelik bir çabası olmadığını ifade eden Baş, gelinen noktada yurttaşların salgının insafına terk edildiğini söyledi.
“Sağlık Bakanlığının açıkladığı vaka, ölüm, ağır hasta sayılarının gerçekleri yansıtmadığını biliyoruz” diyen Baş, verilerin gizlenmesi durumunda salgının yönetilemeyeceğini ve kaynakların etkili kullanılamayacağını vurguladı.
Pandeminin bütün insanlığı tehdit ettiği koşullarda sağlık piyasanın vahşi koşullara terk edilemeyeceğini savunan Baş, özel hastanelerin COVİD-19 hastalarından para talep etmesine hiçbir şekilde göz yumulamayacağına dikkat çekti. Baş, “Kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır” dedi.
Bakanlığın test politikasını da eleştiren Baş, semptomu olmayan temaslılara test yapılmayacak diye genelge yayınlandığını ancak Erdoğan’a Saray’da haftada birkaç kez test yapıldığını söyleyerek “Yetmiyor, Erdoğan’a yaklaşacak herkese test yapıyorlar. AKP yöneticilerine, yakınlarına, futbolculara sınırsız test yapılıyor” ifadelerini kullandı.
SALGINLA İLGİLİ YAPILMASI GEREKENLER
Baş, salgının bu aşamasında yapılması gerekenlere ilişkin önerileri şöyle sıraladı:
- “2 hafta acil ve temel ihtiyaçları sağlayan alanlar dışında tam kapanma sağlanmalıdır.”
- “Tedbirler rejimin ve sermayenin ihtiyaçlarına göre değil bilimin gösterdiği şekilde halkın çıkarına göre alınmalıdır.”
- “Gerçek veriler başta ilgili bilim insanları olmak üzere tüm kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Salgın süreci, gerçek veriler ışığında bilimsel yöntemin esas alındığı, konuyla ilgili sağlık meslek örgütlerinin katılımı ile yönetilmelidir.
- “İşçiler ücret kaybı yaşamadan çalışma süreleri kısaltılmalı, dönüşümlü çalışmaya geçilmeli, üretim planları iş organizasyonları buna göre yapılmalıdır. Ücretsiz izin uygulaması derhal kaldırılmalı. Gerçek anlamda işten çıkış yasağı uygulanmalıdır.”
- Kamuda çalışan çalışanların maaşı kesintisiz ödenmelidir. Gündelik işlerde ve özelde güvencesiz çalışan ve yoksulların tamamına kapanma süresi boyunca ihtiyaçlarını karşılayacak mali destek kamu bütçesinden karşılanmalıdır.”
- “Bunlar için kaynak var. Şehir hastanelerine ödedikleri kirayı bunun için kullansınlar, müteahhit çetelerine aktardıkları parayı bunun için kullansınlar, sermayeye aktardıkları işsizlik fonunu işçilere aktarsınlar."
‘CEZA GELİRLERİNİN BÜTÇEYE YANSIMASI 13 MİLYAR’
Açıklamalarının devamında sokağa çıkma kısıtlamasında kesilen cezaları eleştiren Baş, Kimsenin anlayamadığı ‘yaş gruplarına göre sokağa çıkma yasağı’ uygulamasını ihlal edip yanlış saatte sokakta yakalanan vatandaşlara 3 bin 150 lira ceza kesiliyor” dedi.
Bütçede idari para cezası gelirlerinin milyarlarca liraya ulaştığını belirten Baş, 2020’nin ilk 10 ayında bütçedeki idari para cezası gelirleri 7,2 milyar lira olduğunu ve geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse yüzde 50 artış yaşandığını söyledi. Baş, idari para cezalarının yanına diğer para cezalarının bütçedeki ceza gelirinin 13 milyar lirayı bulduğunu ekledi.
‘BÜTÇE, GARİBANA KESİLEN VERGİLERDEN VE CEZALARDAN OLUŞUYOR’
“Yanlış saatte sokakta gezen emekliye maaşının iki katı ceza kesen ve o parayı bütçeye aktaran hükümetin merkezi ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’, aynı bütçeden günde 11 milyon lira tüketmeyi sürdürüyor” diyen Baş, sözlerine şöyle devam etti:
Yani vatandaşa maaşının iki katı ceza kesip Saray’da gününü gün ediyor, Kıbrıs'a beş uçak kaldırılıyor, cümbür cemaat ‘piknik’ yapılıyor. Fakir fukaranın parasıyla ejder meyveli smoothie içiyorlar. Her seferinde bir benzin istasyonu yutan o konvoylar, her biri milyonluk o makam araçları…Bunlar hep o halkın parasıyla oluşan ‘bütçe’de. Bütçe, garibana kesilen vergilerden, cezalardan…”
YURTTAŞLARA ‘SİYASAL KRİZ’ UYARISI
Konuşmasının son bölümünde iktidar bloğunda siyasi krize değinen Baş, Saray Rejimi’nin yıkılacağını ve işlenilen suçlar nedeniyle halka hesap verileceğini defalarca söylediğini hatırlattı.
Son günlerde yurttaşların en az yarısının, iktidar cephesinde sarsıntı yaşandığını düşündüğünü dile getiren Baş, bu düşünceye kendisinin de katıldığını ve Saray’da işlerin iyi gitmediğini söyledi. Bu noktada uyarılarda bulunan Baş, AKP iktidarında 18 yıldır hiçbir dönemde işlerin iyi gitmediğini anımsatarak, şunları söyledi:
“Öyleyse şunu sormamız gerekmiyor mu, kendi kendimize? Oluşan veya bizim öyle olduğunu düşünmemiz istenen bu kaoslardan, fırtınalardan kim kazanarak çıktı? Kim kaybetti?
Bütün bunların sonunda Erdoğan neden kazandı, halk neden kaybetti? Dün sizi Abdullah Gül ile umutlandırmaya çalışanlar, bugün aynı şeyi Bülent Arınç için yapıyor.
Dün, AB’yi koruyucu melek olarak görenler, bugün Biden’dan bahsediyor. Avrupa Birliği yaptırım uygular mı, uygulamaz mı onu anlatıyor. 18 yıldır hiçbir şey anlamadıysak şunu anlamış olmalıyız. Zaman zaman küserler, zaman zaman darılırlar ama bunlar yol arkadaşıdır. Bunlar aynı yolun yolcusudur. Çete düzeninde işler böyle yürür. Borusunu öttürmek için her türlü pisliği yapanlar, sonra aynı masada buluşur! Bizim pislik gördüğümüz bu çetecilerin şanındandır!”
‘ZAVALLI ERDOĞAN MAFYA BOZUNTUSUNUN ELİNE BAKAR HALDE'
18 yıldır yapılan şeyin bugün ısıtılıp bir kez daha halkın önüne konulduğunu söyleyen Baş, “18 yılın sonunda önümüze çıkana bakın; Çakıcı mı, Arınç mı? Mafya bozuntusuyla yobaz arasındaki kavgadan kime fayda gelir? Bir omzuna çete reisini, diğerine yobazı almış bir cumhurbaşkanının kime ne yararı olur?” sorularını yöneltti. Erdoğan’ın çaresiz durumda olduğunu savunan Baş, Önce Batı’yı biraz rahatlatır mıyım diye Arınç’ı kameraların önüne iteledi. Bir deneme yapmak istedi. Bahçeli görünümlü Çakıcı’nın mesajını hatırlayınca da 40 yıllık yol arkadaşını sattı. Zavallı Erdoğan, bir mafya bozuntusunun eline bakar halde. Çeteciyi, kadın katilini koalisyon ortağı yapmış” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ REFORM DEĞİL, İŞÇİNİN AYAĞA KALKMASIDIR’
Konuşmasının son kısmında yurttaşlara seslenen Baş, şu ifadeleri kullandı:
Bu panik, bu kavga sizin sayenizde oluyor. Kavgayı bitirecek olan da sizsiniz! Umut, Arınç’ta değil sizdedir. Umut, AB’de, Biden’da değil. Umut, reform lafını duyunca ağzı kulaklarına varan, susarsak sıra bize gelir diyen ana muhalefette değil Umut metal işçisinde, maden işçisinde.
Bu kez de Saray’ı kendi haline bırakırsak, kaybeden yine biz olacağız. Çakıcı’yla ittifak kuran Erdoğan, saldırısını artıracak. Çakalların ulumasını bastıracak olan sizin sesiniz! Açlığa mahkum değilsiniz! Boş laflara karnımız tok. Reform olmadı, olmayacak. Olsa da karın doyurmayacak. Türkiye’nin gündemi reform değil işçinin ayağa kalkmasıdır.
Çakıcı mı Arınç mı demeyin! Ya açlık, ya hep birlikte tokluk. Ya patron ya işçi. Ya çete düzeni ya devrim. Türkiye’nin önündeki denklem budur.”
İLGİLİ HABERLER
Erkan Baş: Asgari ücret en büyük zalimliktir, işçiyi domatese ezdiriyorlar
Meclis'te haftalık basın toplantısını yapan Erkan Baş gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Asgari ücretteki adaletsizliğe dikkat çeken Baş, "İşçiyi domatese ezdirmeyin, domatese gelen zammı işçiye de yapın" dedi. "Deniz nasıl deniz olduğu için dalgalanıyorsa, işçi de işçi olduğu için direnecektir. Biz de yanlarında olacağız" diyen Baş, havalimanı işçilerinin duruşmasına da çağrı yaptı.
04-12-2018 15:23
İleri Haber- Ankara
Türkiye İşçi Partisi (TİP) her salı günü Meclis'te yaptığı basın toplantısında bu hafta asgari ücret, 3. Havalimanı işçileri ve HDP milletvekili Leyla Güven'in 27.günü geride bırakan açlık grevi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Direnişte olan TOKİ işçilerini, Meclis’te kendilerini ziyaret eden Tariş ve Antalya'daki Mardan Palace Oteli işçilerini selamlayarak konuşmasına başlayan Erkan Baş asgari ücretin işçilere yapılan en büyük haksızlık olduğunu söyledi. "İşçiyi domatese ezdirmeyin" diyen Baş, asgari ücretle ilgili emekçilerin taleplerini sıraladı.
Yarın ilk duruşmaları yapılacak olan tutuklu 3. Havalimanı işçilerine de değinen Baş, herkesi işçilere destek olmaya ve duruşmaya katılmaya davet etti.
TİP Genel Başkanı Baş son olarak, HDP Hakkari milletvekili Leyla Güven ve Selahattin Demirtaş'ın tahliye edilmemesine tepki gösterdi ve HDP ile dayanışma içinde olacaklarını söyledi.
TİP'in haftalık toplantısından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
'DİRENEN TÜM İŞÇİLERİ SELAMLIYORUM'
“Değerli arkadaşlar,
Hepinizi ve sizlerin aracılığıyla tüm Türkiye işçi sınıfını, emekçi halklarımızı sevgiyle, saygıyla yürekten selamlıyorum…
Basın toplantımıza, Ankara Mamak'ta 2 yıldır ödenmeyen maaşlarını alabilmek için günlerdir direnen ve polisin çadırlarına el koyup, para cezası kestiği TOKİ işçilerini ve Antalya'da 6 aydır maaşları ödenmeyen, kıdem tazminatları gasp edilen Mardan Palas Oteli işçilerinin direnişini selamlayarak başlamak istiyorum. Tariş’te sendikalaşma mücadelesi veren arkadaşlarımızı misafir ettik. Kendilerine bir de buradan sevgilerimi iletiyorum.
İşçilerin emeklerine, alın terlerine dönük patronların ve iktidarın saldırıları, haklarına el koyma çabaları bitmek tükenmek bilmiyor. Her hafta ülkenin birçok yerinden onlarca, yüzlerce emekçi bize ulaşıyor ve sıkıntılarını, taleplerini Meclis'e taşımamızı istiyorlar.
‘İyi ki Türkiye İşçi Partisi var ve bizi Meclis'te temsil ediyor’ diyorlar.
Biz de iyi ki Türkiye İşçi Partisi'ni yaratan, ayakta tutan mücadeleci işçiler var diyoruz.
'ZALİMLİĞİN ADI ASGARİ ÜCRETTİR'
Sevgili arkadaşlar,
İşçilere dönük haksızlıkların en büyüğü, kapitalist sömürünün en çıplak fotoğrafının adı nedir biliyor musunuz?
O zalimliğin adı ‘asgari ücret’tir.
Bu hafta Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına başlayacağı için basın toplantımızı bu konuya ayırmak durumundayız.AKP meseleyi sessizce halletmek derdinde ancak bize göre ülkenin bu hafta temel gündemi bu.
Biliyorsunuz ‘asgari ücret’ sadece asgari ücretlilerin değil emeği ile yaşayan tüm insanlarımızı ilgilendiren temel bir gündem başlığı.
Adı asgari, daha aşağısına çok iyi bilen var ama üstünü gören işçi yok neredeyse. Sözüm ona iktidar patrona diyor ki, işçiye bundan daha düşük ücret ödeyemezsin ama daha yükseğini de ödemezsen olur. Özetle, asgarisi azamisi hepsi bu kadar diyorlar emekçilere.
Al bunu yaşa; kira öde, karnını doyur, kıyafet al, çocuğunu okula gönder, su, elektrik, doğalgaz, telefon faturalarını öde, otobüse bin işe git, kafeye git çay iç, canın başka şeyler de isteyebilir, onları da bu asgari ücretten ödersin diyorlar.
Bütün bunları böyle sıralayınca ve asgari ücretin de, üstelik Asgari Geçim İndirimi dahil 1600 lira olduğunu düşününce ne kadar anlamsız geliyor değil mi?
Nasıl karşılayacaksın bu kadar ihtiyacı, şuncacık parayla. Anlamsız evet, ama dahası var anlamsız olduğu kadar da aşağılık bir dayatma, vicdansız bir emek sömürüsünün fotoğrafı ortaya çıkıyor.
Bitmedi arkadaşlar!
Size en az bunun kadar anlamsız ve utanç verici başka bir fotoğraf daha anlatacağım: Burda Ankara'da 1000 odalı sarayda yaşayan bir zat var. Onun da bir maaşı var, fakat gel gör ki o maaş asgari falan değil.
16 milyon işçiyi ve ailelerini doğrudan ilgilendiren, milyonlarca insanın ezbere bildiği ‘asgari’ kelimesi o saraydan içeri giremez.
O Sarayda; zevk, sefa, aşırı tüketim, israf, görgüsüzlük kelimelerinden geçemezsiniz, hatta adını söylerken zorlandığımız, ayıp değil ya, ne olduğunu bilmediğimiz ‘ejder meyveli smoti’ gibi kelimelere sık rastlarsınız ama asgari kelimesini duyamazsınız.
'İKTİDAR ASGARİ OLANI İŞÇİYE, AZAMİ OLANI KENDİNE LAYIK GÖRÜYOR'
İktidar asgari olanı işçiye, azami olanı kendine layık görüyor.
Geçtiğimiz günlerde Sayıştay raporlarında yer aldı,
Saray'ın bir günlük harcaması tam 1125 asgari ücretlinin bir aylık maaşına denk geliyor.
Tam 1125 işçinin bir ay ter döküp kazandığını Recep Tayyip Erdoğan bir günde harcıyor. Yani bir ayla çarparsanız 33750 asgari ücretlinin maaşı, başka bir biçimde söylersek bir futbol stadyumu dolusu insanın harcadığı parayı Tayyip Erdoğan tek başına harcıyor, Saray'da israf ediliyor.
Bu arada asgari ücretin 25 katı olan kendi maaşını da harcamıyor, onu da cebinde saklıyor.
Yahu Recep Tayyip Erdoğan, bir otur düşün, sen 33750 asgari ücretlinin, onların ailelerinin, çocuklarının hepsinden daha mı değerlisin? ‘Bir kefenim var’ diyordun, şimdi bak matematik diyor ki, senin bir kefenin değil, 33750 asgari ücretli ve ailesinin emeğine el koyup harcadığın bir sarayın varmış...
Öğreniyoruz ki, cumhurbaşkanının aldığı, asgari ücretin 25 katı olan maaşla OECD içinde asgari ücrete göre en yüksek cumhurbaşkanı maaşının olduğu 4. ülke olmuş Türkiye.
Ne mutlu Recep Tayyip Erdoğan'a, ya da ne kadar utanç verici değil mi?
İnsani değerlerde dünya sıralamalarının dibine demir atan ülkemiz üst sıralara ancak cumhurbaşkanının aldığı maaşın fazlalığıyla tırmanabiliyor.
İşçi maaşlarında sıralamanın en sonuna Cumhurbaşkanı maaşında en üstlere yaklaşmamız AKP döneminin çıplak bir fotoğrafıdır.
'SARAYDAN ALIP HALKA VERECEĞİZ'
Değerli arkadaşlar,
Herkes şunu açıkça biliyor artık, o Saray'ın diğer adı 'israf'tır, emek hırsızlığıdır.
Ve bizim sözümüz de şudur: Saraydan alıp halka vereceğiz.
Saray’dan alıp işçilere vereceğiz.
Saray’dan alıp Emeklilikte Yaşa Takılan mağdurlara vereceğiz.
Dün DİSK bir açıklama yayınladı ve yaşanabilir asgari ücret oranını duyurdu. Yaptıkları araştırmalara dayanarak diyor ki DİSK, minimum asgari ücret net 2800 lira olmalıdır.
Bugünkü asgari ücretle olması gereken arasında görülen ciddi fark, işçilerin emekçilerin gasp edilen refah payıdır.
Türkiye'de emekçiler ekonomik büyümeden pay alamıyor. Son 15 yılın refah payı tek seferde asgari ücrete eklense şu an asgari ücret net 1603 lira değil 2084 lira olmalıydı.
Ancak, ‘bir lokma bir hırka’ diyerek halkı aldatan din tüccarları, kendilerinin zevk ve sefa içinde yaşayabilmelerinin tek yolunun halkın refah payına el koymak olduğunu da biliyorlar, asgari ücret boşuna düşük tutulmuyor.
Bakın, uluslararası normlara göre işçinin sadece kendisinin değil ailesinin de (yani hane halkının) asgari ücret tespitinde hesaba katılması gerekir. Oysa
Türkiye'de Asgari Ücret Tespit Yönetmeliği’nde yer alan tanımda işçinin ailesi asgari ücretin dışında bırakılmakta, hesaplanmamaktadır. Üstüne üstlük asgari ücretten kesilen vergiler patronlardan kesilenin iki katıdır. Hem ailenin geçimini hesaplamayan hem de verdiğini vergi olarak geri alan bir emek hırsızı iktidarla karşı karşıyayız.
Teklifimiz ise çok basit, işçiyi enflasyona ezdirmeyeceğiz diyorsunuz ya, tamam hodri meydan. Biz de işçiyi domatese ezdirmeyin diyoruz. Domatese ne kadar zam geldiyse asgari ücrete de o kadar zam yapın. Yapabilir misiniz, işçiyi domatese karşı koruyabilir misiniz.?
Domatese gelen yüzde 53 zammı asgari ücrete yansıtabilir misiniz?
Biz varız, buyurun konuşalım diyoruz.
İşçilerin, emekçilerin teklifi açıktır ve birkaç maddeyle ifade ediyoruz.
- İşçiyi domatese, patatese karşı koruyun, domatese, patatese ne kadar zam geliyorsa, asgari ücrete o kadar zam yapın,
- İşçi ve memurlar için Asgari Geçim İndirimi hariç tek ve net asgari ücret belirleyin ve vergi oyunlarını bitirin.
'İSTANBUL'UN AKCİĞERLERİ BİTİRİLMİŞTİR'
Değerli arkadaşlar, partimiz Türkiye İşçi Partisi tüm işçilerin temsilcisi, sesi olduğu gibi bugün en çok da 3. Havalimanı işçilerinin sesi olmak zorundadır.
3. Havalimanı Cumhuriyet tarihinin en pahalı projesi olarak hayata geçirildi. Kötü çalışma koşullarından, iş cinayetlerine, ekolojik yıkıma, ihale içeriğinden uçuş güvenliğine kadar birçok başlıkta büyük yolsuzluk ve talanın adı olan bu havalimanı Saray Rejiminin rant ve güç gösterisi uğruna inşa ediliyor.
7650 hektarlık bu inşaat alanının %81’i orman, %9’u göller ve göletler, %3’ü ise mera alanıydı. Bugün bu havalimanı nedeniye göl ve göletler betonlanmış, mera alanlarına el konmuş, İstanbul’un akciğeri Kuzey Ormanları’nın büyük bölümü tahrip edilmiş, kentin kuzey köylerinde tarım ve hayvancılık bitirilmiştir.Doğayı katlederek yapılan bu havalimanı, her gün bir cinayet, işten çıkarma haberiyle gündemden düşmüyor. Daha üç gün önce 240 işçiyi maaşlarını ödemeden gece vakti sokağa attılar. Gidecek yeri olmayan insanları vicdansızca, alçakça kapının önüne koyuyorlar.
Önceki gün devletin resmi kurumu olan CİMER, 3. Havalimanı inşaatında iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin sayısının 52 olduğunu duyurdu.
Bakın, bu sayıları duydukça kahroluyoruz. çünkü bunların aslında birer sayı olmadığını, her birinin bir can olduğunu, ekmek mücadelesi veren bir baba, bir oğul, bir ağabey, bir eş olduklarını biliyoruz. 52 can, 52 işçi kardeşimizi yitirdik bu inşaatta. Üstelik daha da acısı, bu verilen sayıdan bile emin olamıyoruz.
Ne yazık ki 3. Havalimanı inşaat alanında yaşanan kimi ölümlerin gizlendiği, projeyi yürüten şirketlerce bu iş cinayetlerinin üstünün örtüldüğü söyleniyor.
Gerçek sayı 52’nin üstünde olabilir.
Hepimizin hafızasında hala tazedir, bu havalimanı şantiyesindeki kötü çalışma ve yaşam koşullarını, protesto eden işçilerden 543’ü 15 Eylül günü gözaltına alınmış, TİP üyesi yoldaşımız Yusuf Yılmaz'ın da arasında bulunduğu 31 işçi tutuklanmıştı.
Bu tutuklamaların hemen ardından başka işçi arkadaşlarımız ve sendikacılar, Dev Yapı-İş Sendikası başkanı Özgür Karabulut da tutuklandı. Şu anda 5’i sendikacı yöneticisi olmak üzere toplamda 31 kişi tutukludur. Bu öylesine akıl dışı bir durum ki, aslında firma yetkilileri bile çalışma koşullarının uygunsuzluğunu protestolardan sonra kabul etmişti.
Bu apaçık tabloya karşın işçi kardeşlerimizin hala tutuklu olmasının tek bir nedeni var: Saray Rejimi işçi sınıfından hiç korkmadığı kadar korkuyor ve elindeki tüm baskı araçlarını işçileri sindirmek için kullanıyor.
Şimdi işçi sınıfının cesarete ve dayanışmaya en fazla ihtiyacı olduğu dönemi yaşıyoruz. Türkiye İşçi Partililer olarak sorumluluğumuzun farkındayız: İşçi sınıfı ile birlikte bu mücadelenin içerisinde olacağız.
Deniz nasıl deniz olduğu için dalgalanıyorsa, işçi de işçi olduğu için direnecek, mücadele edecektir. Ve işçilerin partisi de onları yalnız bırakmayacak, söz veriyoruz.
Bugün tümüyle haksız gerekçelerlecezaevinde tutulan işçi kardeşlerimizin aileleri ve sendika yöneticileri Meclis’te misafirimiz oldular. Sağolsunlar bizi bilgilendirdiler ve yarın yapılacak duruşmaya davet ettiler.
'HAVALİMANI İŞÇİLERİNİN YANINDAYIZ'
Tutuklanan arkadaşlarımızın ilk davası yarın (5 Aralık) İstanbul Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde saat 09.30’da görülecek. Bizler orada, işçi kardeşlerimizin yanında olacağız. Buradan tüm duyarlı kamuoyunu davanın takipçisi olmaya ve Havalimanı işçilerinin yanında olmaya çağırıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Sözlerimi bitirirken bir selam ve dayanışma mesajını da HDP Hakkari milletvekili sayın Leyla Güven ve onunla omuz omuza olan HDP Eş Genel başkanı
Sayın Pervin Buldan ve diğer HDP'li arkadaşlarımıza iletmek istiyorum.
Leyla Güven, halkın oylarıyla seçilmiş ve seçildiği anda tahliye edilmesi gerekirken AKP tarafından rehin tutulan, meşru, hatta AKP'nin başkanı, bakanı, milletvekili dahil her bir seçilmişinden daha meşru bir milletvekilidir. Uluslararası ve ulusal yasalara aykırı biçimde cezaevinde tutulmaktadır.
Tecride karşı başladığı açlık grevinde 27. günü geride bırakan Leyla Güven ve AİHM’in verdiği açık karara rağmen rehin tutulan Selahattin Demirtaş derhal serbest bırakılmalı, HDP üye ve milletvekillerine yönelik saldırılar son bulmalıdır. Türkiye İşçi Partisi olarak HDP'nin siyaset hakkının engellenmesine, gözaltı ve tutuklama saldırılarına karşı her zaman dayanışma ve ortak mücadele içinde olacağımızı bir kez daha tekrar ediyoruz.
Gelecek hafta itibariyle Meclis Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri başlayacak. Türkiye İşçi Partisi olarak, emekçileri-halkı yok sayan, açlığa sefalete mahkum eden Bütçe önerisinin karşısında elimizden geldiğince gerçeklerin dile getirilmesi, işçilerin emekçilerin hakları olanı alması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Tüm işçilerimizi, emekçilerimizi, halklarımızı bir kez daha sevgiyle selamlıyor, sizlere de bizi dinlediğiniz, sesimizi ulaştırdığınız için tekrar teşekkür ediyorum."
Bakanlık'tan, 'İBB'nin mobil büfeler ile ekmek satışı yasaklandı' haberlerine ilişkin açıklama
Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, İBB’nin mobil büfeler ile ekmek satışını yasaklayan bir bildirimi/genelgesi söz konusu değildir” denildi.
22-01-2021 08:43

Tarım ve Orman Bakanlığı, 'Tarım ve Orman Bakanlığı'nın belediyelere ait araçlarla ve belediyelerin kendi büfelerinde ekmek satışını yasakladı' haberleri üzerine açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada, "Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, İBB'nin mobil büfeler ile ekmek satışını yasaklayan bir bildirimi/genelgesi söz konusu değildir" denildi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Sosyal medya mecralarında ve kimi basın yayın organlarında 'Tarım ve Orman Bakanlığı Mobil araçlarda ve İBB'nin ekmek büfelerinde ekmek satışını yasakladı' iddiası adı altında yapılan haberler ve paylaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu iddialar kamuoyunu yanlış bilgilendirmekle birlikte Bakanlığımızı karalama maksadı taşımaktadır.
Nitekim, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından 04.01.2012 tarihinde yayımlanan 'Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği' ile tüketime sunulan ekmek, ekmek çeşitleri ve ekşi hamur ekmeklerinin tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretim, muhafaza, taşıma ve pazarlanmasına yönelik özellikler belirlenmiştir."
Bakanlık, söz konusu talimatın 21.01.2021 tarihinde 'Konutta Ekmek Üretimi Talimatı' başlığı ile yayımlandığını belirterek, Bakanlığa ait İBB'nin mobil büfeler ile ekmek satışını yasaklayan bir talimatının söz konusu olmadığını vurguladı.
İleri Hatırlatıyor
Sahte içki üretilen yerde patlama
Konya’nın Karatay ilçesinde sahte içki üretilen apartman dairesinde meydana gelen patlamada 1 kişi yaralandı.
21-01-2021 23:03

Olay Konya’ya bağlı Karatay ilçesinin Hacı Yusufmescit Mahallesi Alıç Sokak'ta bulunan bir apartmanda yaşandı.
6 katlı apartmanın 4. katında patlama meydana geldi. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.
Sağlık ekipleri patlamada yaralanan sahte içki ürettiği iddia edilen O.Ş.'yi Konya Şehir Hastanesi'ne kaldırırken polis ekipleri evde yaptığı aramada sahte içki ve üretiminde kullanılan maddelere el koydu.
Tarım ve Orman Bakanlığı, mobil ekmek büfelerini yasakladı!
İBB'nin mobil büfeleriyle ekmek satışı, Tarım ve Orman Bakanlığının yayımladığı genelge ile yasaklandı.
21-01-2021 22:05

Tarım ve Orman Bakanlığı, pazarlar dışında seyyar ekmek satışını yasaklayan bir genelge yayınladı. Genelgeye göre, mobil araçlarda ekmek satışı yasaklandı.
Yayınlanan genelge ile birlikte artık pazarlar dışında seyyar araçlar ve mobil araçlar ile manav, kasap ve sokaklarda ambalajsız veya ambalajlı ekmek, diğer ekmek çeşitleri ve pide satışı yapamayacak.
Balıkesir'de bir mahalle karantinaya alındı
Aratan Covid-19 vakaları nedeniyle Balıkesir'in Bigadiç ilçesine bağlı Hacıömerderesi kırsal mahallesi karantinaya alınıyor.
21-01-2021 21:40

Balıkesir Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Bigadiç ilçesine bağlı Hacıömerderesi kırsal mahallesinde bazı vatandaşların yeni tip koronavirüs (Covid-19) pcr testlerinin pozitif çıktığı belirtildi.
Çok sayıda vatandaşın temaslı bulunduğu mahallede hastalığın yayılımını önlemek amacıyla 21 Ocak Perşembe günü saat 21’den itibaren karantina kararının alındığı açıklandı.
Bigadiç ilçesine bağlı Hacıömerderesi kırsal mahallesinde karantina süresince halkın ihtiyaçlarının Vefa Sosyal Destek Grupları tarafından karşılanacağı ifade edildi.
İstanbul'da Gökhan Güneş isimli bir genç 5 kişilik grup tarafından kaçırıldı
Gökhan Güneş isimli genç, dün öğleden sonra İstanbul Başakşehir'deki iş yerinin önünden kimliği belirsiz beş kişilik bir grup tarafından kaçırıldı.
21-01-2021 20:34

Başakşehir'deki iş yerinin önünden 'kornet' tipi bir araca bindirilen 23 yaşındaki Gökhan Güneş'in daha önce de sivil polisler tarafından araca bindirilerek kaçırılmak istendiği öğrenildi.
Artı Gerçek'te yer alan habere göre Ezilenlerin Hukuk Bürosu'ndan (EHB) Avukat Gülhan Kaya, "Daha önce çok defa polis tarafından tehdit edilen müvekkilimiz Gökhan Güneş, dün öğle saatlerinde işyerine gittiği sırada 4-5 kişi tarafından zorla bir araca bindirilerek kaçırıldı" dedi. Kaya, müvekkili Güneş'in kaçırılmasına ilişkin şu bilgileri verdi:
"En son 79 FY numaralı İETT hattına binmiş (Yenibosna-Fenertepe hattı). Şehit Abdülselam Özatak İlköğretim Okulu durağında inmiş ve burada kaçırılmış. Kamera görüntüleri izlendi. Gökhan’ı kaçıranlar ve kaçırdıkları araç bilgileri tespit edilebilir durumda. Suç duyurusunda bulunduk, savcılığı bir an önce müvekkilimizin bulunması ve kaçıranların tespit edilmesi için harekete geçmeye çağırıyoruz."
Güneş için yarın saat 13.30'da Beyoğlu'ndaki İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın açıklaması düzenlenecek.
Özdağ'a saldıran 3 firari şüpheli için yakalama kararı
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a yönelik saldırıyla ilgili firari 3 şüpheli için yakalama kararı çıkarıldı.
21-01-2021 19:25

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a yönelik saldırının soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden, saldırıyla ilgili aranan 3 kişi hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep etti. İstemi kabul eden hakimlik, şüpheliler hakkında yakalama kararı çıkardı.
2 ŞÜPHELİ TUTUKLANMIŞTI
15 Ocak'ta evinin önünde 5 kişi tarafından saldırıya uğrayan Selçuk Özdağ’a saldıran, olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 2 şüpheli, 19 Ocak'ta "kasten yaralama" suçundan tutuklanmıştı.