Erkan BaÅŸ: Fatih'te yaÅŸanan olay intihar deÄŸil, cinayettir!
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda konuştu. Baş İstanbul Fatih'te yoksulluk nedeniyle intihar eden dört kardeş için, " Bu bir intihar değil, bu bir cinayettir" ifadelerini kullandı.
06-11-2019 23:04

İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel BaÅŸkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan BaÅŸ, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda konuÅŸtu.
Bütçe konularının konuÅŸulduÄŸu Meclis'te emeÄŸiyle geçinenleri selamlayarak sözlerine baÅŸlayan Genel BaÅŸkan Erkan BaÅŸ, İstanbul'un Fatih ilçesinde parasızlık nedeniyle intihar eden 4 kardeÅŸ için, "Fatih'te yaÅŸanan olay intihar deÄŸildir, bu bir cinayettir. 4 kardeÅŸin hayatlarına son vermesinden en baÅŸta AKP iktidarı ve buradaki herkes sorumludur" ÅŸeklinde konuÅŸtu.
'BU BİR İNSANLIK SINAVIDIR'
Erkan BaÅŸ, 4 kardeÅŸin ölümü üzerine BEDAÅž'ın ödenemeyen elektrik faturasınından dolayı kaldıkları evin elektriÄŸini kesmesiyle ilgili olarak, "600 TL elektrik borçları var diye BEDAÅž gidiyor, elektriklerini kesiyor. Merak ediyorum aklınıza geldi mi bu BEDAÅž kim? Hiç ÅŸaşırtıcı deÄŸil, 2013'te AKP iktidarı BEDAÅž'ı beÅŸli çetenin en büyük ortaklarından birine Cengiz Holding'e vermiÅŸ. Kim Cengiz Holding? Milyarlarca lira parasını ve vergi borçlarını sfırladığınız çete gidiyor ölmüÅŸ insanların elektriÄŸini kesiyor. Bu bir insanlık sınavııdır. EÄŸer ben bunları anlatırken iktidar partisi vekilleri 'Yahu, biz bu yandaÅŸ firmaların milyarlarca lira vergisini siliyoruz, bunlar da gidiyor, 600 lira için insanların ölümüne neden oluyor, bunda bizim sorumluluÄŸumuz var' diye düÅŸünmüyorlarsa bu insanlık sınavından kalmışlardır" ifadelerini kullandı.
'BU İKTİDAR YÜZÜNDEN YAÅžAYAMAYAN İNSANLARA BORCUMUZDUR: MUTLAKA YIKACAÄžIZ!'
"On yedi yıldır ÅŸunu yaptık, bunu yaptık." diye anlatıyorsunuz, on yedi yıl sonunda geldiÄŸimiz nokta bu" diyen BaÅŸ, "Yoksulluktan, açlıktan intihar eden insanları olan bir ülke yarattınız" dedi.
Son olarak Erkan BaÅŸ, "Türkiye iÅŸçi sınıfına, emekçilerine seslenmek istiyorum, artık bırakın mutlu olmayı, umutlu olmayı, huzurlu yaÅŸamayı; sadece hayatta kalabilmek için mücadele ettiÄŸimiz bir ülke hâline geldik ve halkı, sadece parasını alıp zenginlere vermek gerektiÄŸinde hatırlayan bu iktidarı yıkmak bu emekçilere, bu yoksullara, bu iktidar yüzünden yaÅŸayamayan insanlara borcumuzdur, mutlaka yıkacağız." diye konuÅŸtu.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş Meclis Genel Kurulu'nda konuştu:
— İleri Haber (@ilerihaber) November 6, 2019
-Bu bir intihar deÄŸildir. Bu bir cinayettir!
-Çaresizlikten 4 insan hayatına son veriyorsa en baÅŸta AKP sorumlu
-17 yılda yoksulluktan, açlıktan intihar eden insanları olan ülke yarattınızhttps://t.co/2jTlNN8tyc pic.twitter.com/eEq8uhrVsb
İLGİLİ HABERLER
Erkan Baş: 8. maddeyle işçinin alın terini patronlara verdik
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada 8. maddeyle "işsizlik fonu" olan işçinin parasının patronlara verildiğini söyleyerek, teklifin Meclis Başkanlığı'na sunulduğu günden bugüne kadar iş cinayetinde hayatını kaybeden onlarca işçinin adını saydı.
21-02-2019 23:32
İleri Haber / Ankara
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel BaÅŸkanı Erkan BaÅŸ, “YükseköÄŸretim Kurumları TeÅŸkilat Kanunu ve Bazı Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” tartışılırken Meclis Genel Kurulu'nda konuÅŸtu.
Yaptığı konuÅŸmada torba yasada geçirilen 8. maddeyle "iÅŸsizlik fonu" olan iÅŸçinin parasının patronlara verildiÄŸini söyleyen BaÅŸ, teklifin Meclis BaÅŸkanlığı'na sunulduÄŸu günden bugüne kadar iÅŸ cinayetinde hayatını kaybeden iÅŸçilerin adını anarak "Yarın bir iÅŸçi kardeÅŸimiz daha biz bugün yanlış bir karar verdiÄŸimiz için hayatını kaybedebilir" dedi. Erkan BaÅŸ, konuÅŸmasını "İşçi sınıfımız sabırlıdır ama sabrı taÅŸtığı zaman bir ayaÄŸa kalkarsa Saray'ın temellerini de, o holdinglerin de hepsini sarsar" sözleriyle bitirdi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş'ın Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmanın tamamı şu şekilde:
Maalesef, yine bir iktidar alışkanlığıyla, torba yasayla karşı karşıyayız. Daha vahimi, bu torba yasayı bir temel kanun olarak görüÅŸüyoruz. Bunu da ÅŸunun için vurgulama ihtiyacı hissediyorum: İkinci bölüm üzerine söz aldım, beÅŸ dakika sürem var, 8 madde hakkında konuÅŸmam gerekiyor ve bu 8 madde 5 ayrı bakanlığa ait hükümleri içeriyor. Bunu yapmak herhâlde hiçbirimiz için imkân dâhilinde deÄŸil. Dolayısıyla bazı arkadaÅŸlar biz söz aldığımızda "Türkiye İşçi Partisi de konu ne olursa olsun iÅŸçilere getiriyor, emekçilere getiriyor, yoksullara getiriyor, konuyla ilgilenmiyor" diyor. Biz de tam tersine ÅŸaşırdığımızı burada söyleyelim, konu ne olursa olsun, hangi yasa önümüze gelirse gelsin bir biçimde patronlara yaranmak için çıkartılıyor. Dolayısıyla yapacak bir ÅŸey kalmıyor deÄŸerli arkadaÅŸlar.
'MİLLETVEKİLLERİNİN BİR NEVİ TORBACILIKLA GÖREVLENDİRİLMESİNİ DOÄžRU BULMUYORUM'
Åžunu söylemem gerekiyor: Ben, parlamentomuzun böyle torba yasalarla yasa yapmasını, milletvekillerinin bir nevi torbacılıkla görevlendirilmesini doÄŸru bulmuyorum. Usul açısından doÄŸru olmayan bir ÅŸeyin içerik açısından da saÄŸlıklı sonuçlar vereceÄŸine hiç inanmıyorum.
'8. MADDEYLE İŞÇİNİN ALIN TERİNİ PATRONLARA VERDİK'
8'inci madde geçti ama üzerine bir çift laf etmezsem içimde kalır. Gerçekten utanıyorum 8'inci maddeyi bu parlamento geçirdiÄŸi için. Sonuçta adı üzerinde "iÅŸsizlik fonu" diyoruz yani iÅŸçinin çalışırken emeÄŸinden, alın terinden oluÅŸmuÅŸ bir fondan söz ediyoruz. Bunun iÅŸsiz kaldıkları zaman iÅŸçilerin hayatını kolaylaÅŸtırmak için kullanılması lazım. Ama ne yaptık biraz önceki maddeyle? Patronlara verdik. Yani iÅŸçinin parasını, iÅŸçinin alın terini patronlara verdik. Dedik ki, "Sen iÅŸçilerin bu parasını al, iÅŸçileri istediÄŸin gibi çalıştır, onları sömürmeye devam et, zaten iÅŸçilerin olan parasını iÅŸçilere tekrar ver". Bu arada patronlar haybeye iÅŸçi çalıştırmış, iÅŸçilerin alın terine, emeÄŸine el koymuÅŸ olacaklar. Bu, kabul edilebilir bir ÅŸey deÄŸil, üstelik resmî rakamla 7 milyona yakın iÅŸsizin olduÄŸu bir ülkeden söz ettiÄŸimiz gerçeÄŸiyle karşı karşıyayız.
'BİR İŞ KAZASININ KARÅžISINDA ALTI MESLEK ÖLÜMÜNDEN SÖZ EDİLİYOR'
Bu karanlık tabloda insanlar bir taraftan iÅŸsizliÄŸe mahkûm ediliyorlar ama çalışan insanların da maalesef çalışırken hayatlarını kaybettiklerini görüyoruz. Rakamlar söylendi, bir kez daha tekrar etmek gerekiyor. AKP iktidara geldiÄŸi günden bugüne Türkiye'de adına "iÅŸ kazası" denilen iÅŸ cinayetlerinde 2002-2018 yılları arasında 22.370 kiÅŸi hayatını kaybetmiÅŸ. ArkadaÅŸlar, Dünya SaÄŸlık Örgütü verilerine göre bir iÅŸ kazasının karşılığında altı meslek ölümünden söz ediliyor. Demek ki aÅŸağı yukarı 135 bin iÅŸçinin iÅŸ kazalarında ve iÅŸteki meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiÄŸi bir tablodan söz ediyoruz. Åžimdi buna niye deÄŸiniyorum? Çünkü arkadaÅŸlar, elimizdeki ÅŸu torba yasanın içerisinde iÅŸ güvenliÄŸine iliÅŸkin sözde çözüm üretecek öneriler var.
TEKLİF MECLİS BAÅžKANLIÄžI'NA GELDİĞİNDEN BU YANA ONLARCA İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
Herkesi uyarmak istiyorum. İş güvenliÄŸi, iÅŸçi saÄŸlığı üzerine ciddiyetsizlikle yaklaÅŸabileceÄŸimiz bir mesele deÄŸildir. Bakın, bir tek örnek vermek istiyorum size. Bu teklif Meclis BaÅŸkanlığı'na 13 Åžubatta gelmiÅŸ. 13 Åžubat, bugün 20 Åžubat, bir haftadır gündemde. Ben ÅŸunu yaptım, hepinize öneriyorum, lütfen, hani rakamlarla konuÅŸunca anlayamıyoruz birbirimizi.
Bu teklif Meclis BaÅŸkanlığı'na sunulduÄŸundan bugün biz burada görüÅŸene kadar bakın ne olmuÅŸ, biliyor musunuz? İrfan Tözün 45 yaşında bir iÅŸçi kardeÅŸimiz, hayatını kaybetmiÅŸ, biz İş GüvenliÄŸi Yasası'nı tartışırken Erkan Åžahin, 39 yaşında, hayatını kaybetmiÅŸ, Atayurt Mahallesi'nde, Mersin Silifke'de 7 saÄŸ, 22 iÅŸçi yaralanmış, 5 iÅŸçi yaÅŸamını kaybetmiÅŸ. 24 yaşında bir iÅŸçi biz bunu konuÅŸurken hayatını kaybetmiÅŸ, 38 yaşında baÅŸka bir iÅŸçi hayatını kaybetmiÅŸ, MuÄŸla Milas'ta Engin Tutuk biz konuÅŸurken hayatını kaybetmiÅŸ, Åžükrü Otlak 42 yaşında, biz konuÅŸurken hayatını kaybetmiÅŸ.
ArkadaÅŸlar, inanın, sadece biz bunları konuÅŸurken hayatını kaybeden iÅŸçilerin isimlerini saymaya kalksak bu gündem maddesinin süre sınırını fazlasıyla aÅŸacağız. İnsan ÅŸunlara bakıp elini vicdanına koymadan bu yasaya nasıl "Evet" oyu verir, gerçekten anlamak mümkün deÄŸil.
'YARIN BİR İŞÇİ KARDEŞİMİZ YANLIÅž KARAR VERDİĞİMİZ İÇİN HAYATINI KAYBEDEBİLİR'
Vebal altındayız. Biz burada konuÅŸurken, her an, iÅŸ güvenliÄŸi yeterince alınmadığı için… İş güvenliÄŸinin yeterince alınmaması nedir? Bir: Patronların daha fazla kâr etmek için iÅŸçilerin yaÅŸamını önemsememesidir. İki: Patronların bu tutumuna iktidarın, devleti yönetenlerin göz yummasıdır. Bu, bundan sonrası açısından da, bugün itibarıyla, bu Genel Kurulda bulunan herkesi vebal altına koymaktadır. Yarın bir iÅŸçi kardeÅŸimiz daha biz bugün yanlış bir karar verdiÄŸimiz için hayatını kaybedebilir.
'İŞÇİ SINIFIMIZ SABIRLIDIR AMA SABRI TAÅžTIÄžI ZAMAN AYAÄžA KALKARSA SARAYIN TEMELLERİNİ DE, O HOLDİNGLERİN HEPSİNİ DE SARSAR'
Bakın, gerçekten çok isterdim, sadece 2018 yılının verileri var elimizde. 2018 yılında ismini öÄŸrenebildiÄŸimiz, resmî rakamlara giren ya da basın yoluyla ismini öÄŸrenebildiÄŸimiz -öÄŸrenemediklerimiz de var- bakın deÄŸerli arkadaÅŸlar, bunların hepsi, ÅŸu sayfalar boyu sığmayan ne, biliyor musunuz? Ölen iÅŸçilerin sadece isimleri. Siz bir de bunların çocuklarını, ailelerini, eÅŸini, dostunu düÅŸünün ve bu yasaya "Evet" oyu verirken bir kez daha düÅŸünün diye uyarıyorum.
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, iÅŸçi sınıfımız sabırlıdır ama sabrı taÅŸtığı zaman bir ayaÄŸa kalkarsa Saray'ın temellerini de, o holdinglerin de hepsini sarsar. Demedi demeyin.
Erkan Baş: 'Ergenekon'un savcısıyım' diyen cumhurbaşkanının olduğu ülkede adaletten söz edebilir miyiz?
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Fetullah Gülen'in yargı üstündeki tahakkümüne ve AKP'yle ortaklığına değinerek "Ergenekon'un savcısıyım diyen cumhurbaşkanının olduğu ülkede adaletten söz edebilir miyiz?" dedi.
19-02-2019 22:10
İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel BaÅŸkanı Erkan BaÅŸ, "Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" üzerine Meclis Genel Kurulu'nda konuÅŸtu. Yaptığı konuÅŸmada yargının her dönemde belli ölçülerde iktidarın sopası olarak kullanıldığını fakat hiçbir dönemde, son dönemde olduÄŸu kadar yargının sadece iktidarı ve yandaÅŸları korumak için kullanılmadığını vurgulayan BaÅŸ, Fetullah Gülen'in yargı üstündeki tahakkümüne ve AKP'yle ortaklığına da deÄŸindi.
TİP Genel Başkanı Baş'ın Meclis Genel Kurulu'ndaki konuşması şu şekilde:
'YARGI HİÇBİR DÖNEMDE İKTİDAR VE YANDAÅžLARINI KORUMAK İÇİN KULLANILAN BASİT BİR SOPAYA BU KADAR DÖNÜÅžTÜRÜLMEDİ'
"Burada yasaları deÄŸiÅŸtirmek için teklifler veriyor ve üzerine konuÅŸuyoruz ancak elbette konu adaletse, hukuksa hatırlatmamız gereken bazı ÅŸeyler var. Açık konuÅŸmak gerekirse -cumhuriyet tarihinin tümü için söyleyebiliriz- adaletin tecelli ettiÄŸi duygu ve düÅŸüncesinin emekçilerde, yoksul halkımızda ya da tarih önünde pek yaÅŸandığı bir ülke deÄŸiliz. Bakın, bu ülkenin bir devrimcisi, bir komünist siyasetçi olarak söylüyorum: Bu ülkenin devrimcileri, komünistleri tarihin her döneminde siyasi olarak söyledikleri her sözün karşısında yargıyı bir sopa olarak kullanan iktidarları gördüler, her dönem bu oldu.
Hani hepimizin bildiÄŸi, herhâlde hepimizin ortaklaÅŸacağı, en bilinen örneÄŸi Deniz GezmiÅŸ ve arkadaÅŸlarının haksız, hukuksuz, adice katledilmesi ve sayısız örneÄŸi yaÅŸamış bir devrimci olarak konuÅŸuyorum; her dönemde yargı belli ölçülerde iktidarın sopası olarak kullanıldı ama hiçbir dönem bu son dönemde olduÄŸu kadar yargı sadece ve sadece iktidarı ve iktidarın yandaÅŸlarını korumak için kullanılan basit bir sopaya dönüÅŸtürülmedi.
'FETULLAH GÜLEN'İN YARGI ÜZERİNDEKİ TAHAKKÜMÜYLE İLGİLİ KONUÅžURKEN AKP'YLE ORTAKLIÄžINA DEĞİNMEMEK MÜMKÜN MÜ?'
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, burada muhalefet sözcüleri konuÅŸtuÄŸunda AKP sıralarında bir hareketlenme oluyor, oturuyorlar, kalkıyorlar. Ne yapalım deÄŸerli arkadaÅŸlar, Türkiye'de yargı üzerine konuÅŸurken Fetullah Gülen hakkında konuÅŸmadan deÄŸerlendirme yapmak mümkün mü? Peki, Fetullah Gülen'in yargı üzerindeki tahakkümü üzerine konuÅŸurken AKP'yle ortaklığı üzerine söz söylemeden konuyu bütünlüklü deÄŸerlendirmek mümkün mü?
'BİZ GÜLEN'İN TÜRKİYE'Yİ KARANLIÄžA SÜRÜKLEDİĞİNİ ANLATIRKEN MAHKEMELER BİZİ YARGILIYORDU'
Bakın, size yaÅŸadığım bir örneÄŸi anlatacağım: Biz, bu ülkenin devrimcileri sokaklarda bildiri dağıtıyorduk, sokaklarda halka Fetullah Gülen çetesinin Türkiye'yi nasıl bir karanlığa sürüklediÄŸini anlatmaya çalışıyorduk. Neyle karşılaşıyorduk, biliyor musunuz? O çeteler bize saldırıyorlardı, yetmiyordu; polisler devreye giriyordu, gözaltı yapıyorlardı, yetmiyordu; mahkemeler devreye giriyordu, bizleri yargılıyordu.
Peki, o arada ne oluyordu? O arada ben televizyondan Meclis Genel Kurulu'nu izliyordum, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi Adalet Bakanı çıkıyordu bu kürsüye, diyordu ki: "Fetullah Gülen bu ülkenin bir kıymetidir, ne yapıyorsa bilgimiz dâhilinde yapıyor." Biz bunun bedellerini sokakta ödüyorduk.
''ERGENEKON'UN SAVCISIYIM' DİYEN CUMHURBAÅžKANI'NIN OLDUÄžU ÜLKEDE ADALETTEN SÖZ EDEBİLİR MİYİZ?'
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, çok açık bir soru soracağım: "Ben Ergenekon'un savcısıyım" diyen bir CumhurbaÅŸkanının olduÄŸu ülkede adaletten söz edebilir miyiz, hukuktan söz edebilir miyiz?
Åžimdi, biraz evvel sevgili Ahmet Şık "Secde ediyorsunuz" dedi, hemen itirazlar geldi. Sanıyorum Ahmet bir mecaz kullandı, "Secde ediyorsunuz" derken gözüyle gördüÄŸü maddi bir secdeden tabii ki söz etmiyor, bir mecazda bulunuyor ve bunun anlaşılabileceÄŸini düÅŸünüyor, hemen itiraz geliyor. Tamam, ben izin verirse Ahmet adına düzeltiyorum; secde etmediniz ama kaç AKP'li onun dizinin dibinde oturdu ben gözlerimle gördüm, sayısını bilmiyorum.
''NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİK' DİYEN KİMDİ'
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, kaç AKP'li Pensilvanya'ya gitti, geldi, sayısını bilmiyoruz. Tamam, secde etmediniz de "Ne istediniz de vermedik?" diyen kimdi arkadaÅŸlar? Ee, ÅŸimdi, bunları konuÅŸmadan Türkiye'de yargı üzerine, adalet üzerine konuÅŸamayız.
Ben gerçekten anlayabileceÄŸiniz dilden söyleyeyim; hani beÅŸ yıl, altı yıl önceye gittiÄŸimizde, "Kimler kimlerle berabermiÅŸ!" diye sorasımız gelmiyor mu? BeÅŸ yıl, altı yıl önceye gittiÄŸimizde "Hepiniz oradaydınız be!" dediÄŸimizde haksız mı oluyoruz arkadaÅŸlar? Åžimdi, bunları hatırlattığımızda kızmayacaksınız. Bunları hatırlatıyorsak, bu ülkenin, bu ülke halklarının çıkarlarını korumak için anlatıyoruz. Bundan on sene önce de yargı birileri tarafından sopa olarak kullanılıyordu, ÅŸimdi de aynı biçimde kullanılıyor. Koskoca adalet sarayları yaptınız, sadece sarayın adaleti tecelli ediyor memlekette, bunun dışında hiçbir iÅŸe yaramayan, beton yığınlarıyla dolu bir memlekete çevirdiniz.
'GALİBA 'BASIN EMEKÇİLERİNİN EN FAZLA TUTUKLANDIÄžI ÜLKE' REKORUNU KAYBEDİYORUZ DİYE PANİĞE KAPILDINIZ'
Nasıl bir adaletten söz edeceÄŸiz ki? Bakın, dünyada basın emekçilerinin en fazla tutuklandığı ülkelerden bir tanesiyiz. Galiba rekoru kaybediyoruz diye paniÄŸe kapıldınız, hemen seçim öncesinde bu rekor elimizden gitmesin diye bugün 6 Cumhuriyet emekçisini daha yeniden cezaevine yollayacak kararlar alınıyor.
'301 MADEN İŞÇİSİ PATRONLAR DAHA FAZLA PARA KAZANSIN DİYE CİNAYETLE ÖLDÜRÜLDÜ'
Hepiniz elinizi vicdanınıza koyarak bir soruya yanıt verin istiyorum. Bu ülkede 301 tane maden iÅŸçisi gerekli önlemler alınmadığı için, bu ülkede 301 tane maden iÅŸçisi sadece patronlar daha fazla para kazansın diye açıkça bir cinayetle öldürüldüler. Åžimdi soruyorum size: Bu iÅŸçilerin öldürülmesine neden olan insanlara ne ceza verdiniz? Peki, bu iÅŸçileri savunan Avukat Selçuk KozaÄŸaçlı ÅŸimdi Silivri Cezaevinde açlık grevi yapıyor arkadaÅŸlar, biliyor musunuz? Hangi adaletten, hangi hukuktan bahsediyoruz?
'HAKKINI ARAYAN BİR KADININ ANKARA'DA UĞRADIĞI MUAMELEYİ ANLATMAKTAN BİZ UTANIYORUZ'
Söylenecek çok fazla ÅŸey var. Gerçekten utanıyoruz; hakkını arayan bir kadının Ankara'da, Türkiye Cumhuriyeti devletinin baÅŸkentinde uÄŸradığı muameleyi anlatmaktan biz utanıyoruz, savunmaktan utanmayanları da kınıyoruz.
'EMEKÇİLERİN SAÄžLAYACAÄžI GERÇEK ADALETTE HERKES İŞLEDİĞİ SUÇLARIN CEZASINI ÇEKECEK'
Åžu çok net: Türkiye öyle bir noktaya geldi ki iktidar suç iÅŸliyor. İktidar yandaÅŸlarını koruyan, suçluları koruyan bir mekanizma oluÅŸturmuÅŸ durumda ve maalesef ülkemiz halkı adaleti kendisi saÄŸlamaya çalışıyor. O yüzden bu yasa maddeleriyle, bu yamalarla uÄŸraÅŸmanın anlamı yok diyorum, halkın, emekçilerin saÄŸlayacağı gerçek adalette herkes iÅŸlediÄŸi suçların cezasını çekecek diyorum."
Selahattin Demirtaş hastaneye kaldırıldı
Selahattin Demirtaş, göğsünde sancı ve nefes alamama şikayetiyle yeniden hastaneye kaldırıldı.
10-12-2019 00:03

Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP EÅŸ Genel BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ, göÄŸsünde sancı ve nefes darlığı ÅŸikayetiyle bir hafta aradan sonra yeniden Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi.
Edirne İl Jandarma Komutanlığı görevlilerince hastane çevresinde geniÅŸ güvenlik önlemleri alındı. DemirtaÅŸ'ın bugün akÅŸam saat 18.00 sıralarında cezaevinden hastaneye sevki sırasında jandarma ekipleri adeta etten duvar örerken, ring aracıyla mahkum giriÅŸi de tamamen kapatıldı.
Buldan: Neredeyse her bir Kürdün başına kayyum atayacaksınız
HDP Eş Genel Başkanı Buldan, 'İktidar kayyumlarla asla başaramayacaktır. Başarsaydı Umumi Müfettişler başarırdı’ dedi.
09-12-2019 23:13

HDP EÅŸ Genel BaÅŸkanı Pervin Buldan, TBMM Genel Kurulu’nda 2020 bütçe görüÅŸmelerinde konuÅŸtu.
KonuÅŸmasına Selahattin DemirtaÅŸ ve Figen YüksekdaÄŸ dahil tutuklu milletvekili, belediye eÅŸ baÅŸkanı ve parti yöneticilerini selamlayarak baÅŸlayan Buldan, “EgemenliÄŸin halkta deÄŸil, muktedirlerin elinde olduÄŸu otoriter bir düzende yaşıyoruz” dedi. Buldan, herkesin adalet diye feryat ettiÄŸini ifade ederek, “İşte burası Türkiye’nin büyük kırılma yaÅŸadığı bir noktadır” diye konuÅŸtu.
Türkiye’de yığınla insanın adalet için mücadele ettiÄŸini vurgulayan Buldan, “Adaleti saÄŸlamak devletin varlık amacı, asli görevidir. Adaleti saÄŸlamak toplumun omuzlarındaki yük deÄŸildir, olmamalıdır. Adında adalet olan bir partinin iktidarında adalet mumla aranır hale geldiyse bunun sorumlusu tabi ki hükümettir” dedi.
Buldan, AKP’nin deÄŸiÅŸtirme iddiasıyla iktidara geldiÄŸini ancak vesayet ve statükonun bayrağını yere düÅŸürmediÄŸini belirterek, “28 Åžubat’ta sokaktaki kebapçılar dahi iç düÅŸman olarak gösterilmiÅŸti. 17 yıllık AKP iktidarında soÄŸan, patates, elinde doları olan dahi terörist oldu. 28 Åžubat’ta herkes fiÅŸlenmiÅŸti. Åžimdi de fiÅŸleniyor. O kadar çok terörist üretildi ki kiÅŸi başına düÅŸen milli geliri aÅŸtı. İktidarın kullandığı 10 kelimeden 9’u otoriter devletin dilidir. Beka, düÅŸman, hain, ihanet vs. sıralanıp gidiyor. İktidarın aÄŸzından demokrasi, barış, adalet lafı çıkmıyor. Reform dediniz, tüm deÄŸerleri deforme ettiniz” diye konuÅŸtu.
DemirtaÅŸ ve YüksekdaÄŸ’ın Cemaatin savcı ve hakimlerince tutuklandığını, tahliyelerini engelleyenin ise AKP Genel BaÅŸkanı olduÄŸunu söyleyen Buldan, tutuklu tüm seçilmiÅŸlerin serbest bırakılmasını istedi.
Buldan, “Cemaat paralel devlet kurmaktan, darbe giriÅŸiminden yargılanıyor. Ama o paralel yapı döneminde yapılan hukuksuzluklar aynen devam ediyor. 2009-2012 arası cemaatin paralel devletinde 10 bin Kürt siyasetçi tutuklandı. 2015’ten bu yana ise gözaltına alınan HDP’li sayısı 15 bin dolayındadır, 5 bin tutukludur” dedi.
'DARBE DEĞİL Mİ?'
6’sı mazbatası verilmeyen toplam 34 HDP’li belediyeye el konulup kayyım atandığını ve 17 belediye eÅŸ baÅŸkanının tutuklandığını hatırlatan Buldan, seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırıldığını kaydetti.
“Siz seçseniz de yönettirmeyiz demek, darbe deÄŸil midir?” diye soran Buldan, ÅŸöyle devam etti: “Kayyım sadece bizim belediyelerimiz için deÄŸil tüm ülke sathına yayılmak istenen bir rejim biçimidir. Yereli, yerel demokrasiyi ortadan kaldıran, tekçi merkeziyetçi sistemi yerellerde de devreye koymak isteyen bir anlayışın varlığını herkes görmelidir.”
HDP’li belediye baÅŸkanlarıyla ilgili “teröre bulaÅŸmış” iddiasına dair tek bir kanıt olmadığını vurgulayan Buldan, kayyım dönemlerindeki yolsuzlukları ve Sayıştay raporlarını da hatırlattı. Buldan, “Paralar nere gitmiÅŸ biliyor musunuz? Sayıştay da tespit etti. Kayyımların ÅŸatafatına, fıstıklı kadayıflarına, bakanlara yalakalık olsun diye alınan hediyelere gitmiÅŸ. Yerellerde adeta yolsuzluk düzeni kurulmuÅŸtur. İlla teröre destek aranacaksa cemaate ‘ne istediniz de vermedik’ diyenlerde aranmalıdır” diye konuÅŸtu.
'KADIN DÜÅžMANLIÄžI KAYYIM REJİMİYLE SÜRÜYOR'
Kayyımın asıl hedefinin, eril, tekçi sisteme karşı geliÅŸtirilen ve kadınlar için büyük bir kazanım olan eÅŸ baÅŸkanlık olduÄŸunun altını çizen Buldan, ÅŸunları ifade etti: “Kayyım, kadınların iradesine yöneltilmiÅŸ siyasal bir ÅŸiddettir. Önceki kayyımlar atanır atanmaz kadın kurumlarını, ÅŸiddete karşı çalışma yürüten kadın merkezlerini kapatmıştır. Kadın düÅŸmanlığı kayyım rejimiyle sürdürülmektedir. Sokakta kadını hedef alan ÅŸiddetle, siyasal alanda eÅŸ baÅŸkanlığı hedef alan siyasal ÅŸiddet aynı erkek iktidar zihniyetinin bir yansıması olarak karşımızdadır. Buna eyvallah demeyeceÄŸiz. EÅŸ baÅŸkanlıktan asla vazgeçmeyeceÄŸiz. Kayyımları gönderene kadar yılmayacağız, hukuki demokratik mücadelemizi daha da büyüteceÄŸiz. İktidar kayyımlarla asla baÅŸaramayacaktır. BaÅŸarsaydı Umumi MüfettiÅŸler baÅŸarırdı. Onlar kaybetti, bugünkü kayyımcılar da kaybedecektir.
'PARLAMENTO HALK İRADESİNİN Mİ KAYYUMLARIN MI YANINDA?'
“Demokrasiden, halk iradesinden yana olan herkesi, demokratik siyaset yürüten tüm kesimleri iktidarın kayyım darbesi karşısında sessiz kalmamaya çağırıyoruz. Parlamentoyu da kayyım hukuksuzluÄŸu karşısında tavır almaya çağırıyoruz. Meclis halk iradesinin, seçilmiÅŸlerin iradesinin yanında mı, yasadışı kayyımların yanında mı? (Meclis) durduÄŸu yeri belirlemelidir.”
'DOLANDIRICILIK DÜZENİ HÂKİM OLDU'
HDP EÅŸ Genel BaÅŸkanı Buldan, ekonomik duruma vurgu yaparak, toplumun büyük bir yıkımla baÅŸ baÅŸa bırakıldığını ifade etti.
Buldan, “EYT’lilere para yok derken tek kullanımlık mutfak takımına eski parayla 1.4 trilyon, çatal bıçak takımına 1.5 trilyon, mefruÅŸata 3.8 trilyon, giyeceklere 6.1 trilyon, hediyelere 2 trilyon lira para harcayan Saray’dan halkın yoksulluÄŸu, sefaleti görülmez. Toplum bir yandan insanca yaÅŸam standartlarını hızla kaybederken diÄŸer taraftan yandaÅŸ bir kesim yoksullaÅŸan halkın hakkı üzerinden palazlanmıştır. Alımı yapılan bir top kâğıttan bir iÄŸneye kadar her alanda soyguncuların, talancıların baÅŸat olduÄŸu bir dolandırıcılık düzeni tam anlamıyla hayat bulmuÅŸtur. Çaresizlik içindeki insanlar kendilerini bu acımasız çarktan kurtarmaya çalışmaktadır. Nitekim bugün ülkede ucuz ve kolay olan tek ÅŸey kalmıştır; ölüm” diye konuÅŸtu.
Buldan, CumhurbaÅŸkanlığı hükümet sistemini, “Kitlesel iÅŸsizler, KHK zulmüyle aç ve yoksul bırakılan emekçi milyonlar, atanmayan öÄŸretmenler, kapanan iÅŸyerleri, borç batağında bir toplum, artan intiharlar, artan zamlar vergiler” olarak tanımladı.
'NEREDEYSE HER BİR KÜRDÜN BAÅžINA KAYYIM ATAYACAKSINIZ'
İktidarın hiçbir sorunu çözemediÄŸini, ne söz verdiyse tersini yaptığını, ne yaptıysa tersini söylediÄŸini belirten Buldan, ÅŸöyle devam etti:
“İktidar, ‘Türkiye ÅŸaha kalkacak, uçacak’ dedi. Sarayın harcamaları, ÅŸatafat, israf, enflasyon, dolar uçtu, ÅŸaha kalktı. Reform dediniz, insanların inancına varıncaya kadar tüm deÄŸerleri deforme ettiniz. İşkenceye sıfır tolerans dediniz. İşkence yapanlara tolerans gösterdiniz. Üstünlerin hukuku deÄŸil hukukun üstünlüÄŸü dediniz, Saray hukukunun üstünlüÄŸünü kurdunuz. Demokratik devlet dediniz polis devleti kurdunuz. Özgürlükler artacak dediniz. Ekonomik kriz var diyenlerin dahi eline kelepçe vuruluyor. Aleviler yıllardır çözüm bekliyor. BulduÄŸunuz çözüm “Ali’siz Alevilik.” Kürt sorununu çözeceÄŸiz dediniz. Neredeyse her bir Kürdün başına birer kayyım atayacaksınız. Kadınlar eÅŸitlik istiyor, özgürlük istiyor. YaÅŸam hakkının korunmasını istiyor. Çözümünüz ‘Ben kadın erkek eÅŸitliÄŸine inanmıyorum’ oldu.
'SAÄžLIK MÜTEAHHİTLERE, EĞİTİM CEMAATLERE TESLİM'
“SaÄŸlığı ÅŸehir hastaneleriyle müteahhitlere, eÄŸitimi cemaat tarikat vakıflarına teslim ettiniz. İşsizliÄŸi önleyeceÄŸiz dediniz, iÅŸsiz kitleler yarattınız. Fabrikalar yapacağız dediniz. Cezaevleri yaptınız. OHAL’i biz kaldırdık dediniz, OHAL’i geri getirdiniz. YeÅŸil alanı arttıracağız dediniz. Kasanızdaki yeÅŸili arttırdınız. Kaz Dağından Hasankeyf’e, Munzur’dan Kuzey Ormanlarına varıncaya kadar her yeri ÅŸirketlere talan ettirdiniz. KomÅŸularla sıfır sorun dediniz. Karada sorun yaÅŸamadığınız tek bir ülke kalmadı, ÅŸimdi sıra denizlere geldi. GerginliÄŸi denize taşıdınız. Tek dostunuz; Putin, bir de ÖSO ve diÄŸer cihatçı gruplar kaldı. Avrupa BirliÄŸi’ne üyelik stratejik hedefimizdir dediniz. Köprüleri attınız. Åžimdi Avrasya BirliÄŸi’ne girmeye çalışıyorsunuz. Kimsenin toprağında gözümüz yok dediniz. Kuzey Suriye’ye yerleÅŸmeye, halkı yerinden yurdundan etmeye çalışıyorsunuz.”
'IŞİD KAYBEDİNCE TÜRKİYE DE Mİ KAYBETMİŞ OLUYOR?'
Türkiye’nin uluslararası hukuka aykırı bir biçimde 9 Ekim’den bu yana Kuzey ve DoÄŸu Suriye topraklarında hakimiyet kurma peÅŸinde olduÄŸunu ifade eden Buldan, hükümetin Kürtlerin söz sahibi olmasını istemediÄŸini kaydetti. Buldan, “Türkiye’de kayyım atamalarıyla, Kuzey Suriye’de operasyonlarla Kürtlerin iradesini engellemeye çalışan bu iktidarı 5 yaşındaki çocuk dahi görüyor, biliyor. İçeride ve dışarıda tüm politikanızı Kürt karşıtlığı üzerine kurdunuz. Peki, soruyorum: Kürtler kaybedince Türkiye kazanmış mı oluyor? Kürtler Suriye’de kaybedince Türkiye’de iÅŸsizlik, yoksulluk mu azalıyor? Kürtlerin kaybetmesi için yürütülen her siyaset, Türk halkına kaybettiriyor. Türk halkının bunu görmesi gerekiyor” dedi.
Kürtler kaybederse Kuzey Suriye’de IŞİD’in yeniden canlanacağı uyarısında bulunan Buldan, “IŞİD karanlığı kaybedince Türkiye de mi kaybetmiÅŸ oluyor?” diye sordu.
'KÜRT SORUNU SİZİ ÇÖZECEK'
Çözüm sürecini ve ardından hükümetin masayı devirmesini hatırlatan Buldan, 5 Nisan 2015’te baÅŸlayan İmralı tecriti ile birlikte demokrasi, barış ve çözüm umutlarının da tecrit altında olduÄŸunu dile getirdi.
Buldan, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın 2010’da, “SavaÅŸ kolaydır, barış zordur. Biz zor olana talibiz” sözlerini hatırlatarak, “Zor olan aslında barış deÄŸildir, sözün arkasında durmaktır. Kolay olan ise sözden dönmektir. Kolay olan seçti” diye konuÅŸtu.
Buldan, çözümsüzlüÄŸün kazananı olmayacağını vurgulayarak, ÅŸöyle devam etti: “Kürt sorununa güvenlikçi politikalarla yaklaÅŸan tüm iktidarlar dağıldı ve gitti. AKP de eninde sonunda o kervana katılacaktır. Kürt sorununu çözmediniz. Ama Kürt sorunu sizi çözecektir.”
Ancak çözümsüzlüÄŸün bedelini hem canıyla hem ekonomik olarak toplumun ödediÄŸini söyleyen Buldan, 2020 yılı bütçesinde savunma harcamaları için 141,1 milyar TL ayrıldığını hatırlattı. Buldan, “Halkın vergileri daÄŸa taÅŸa bomba olarak yağıyor. Kuzey Suriye halklarının yerinden yurdundan edilmesi için harcanıyor. ÖSO çetelerine maaÅŸ olarak gidiyor” dedi.
'KÜRTLERDE TARİHİN EN BÜYÜK KIRILMASINI YARATTINIZ'
Tel Rıfat’ta 8’i çocuk 10 sivilin öldürüldüÄŸünü hatırlatan Buldan, ÅŸunları söyledi: “Roboski’yle Tel Rıfat aynı trajediyi yaÅŸadı. 9 Ekim’den buyana 478 sivil hayatını kaybetti. Elbette Kürt halkı bu yaÅŸadıklarını da, bunu yaÅŸatanları da unutmayacaktır. Kürt halkında tarihin en büyük kırılmasını yarattınız. Bu kırılma size de yansıyacaktır. Sizin iktidarınızda da kırılma yaratacaktır. O kırılma çoktan baÅŸlamıştır bile.”
'BARIÅž PINARINDAN SİZE İKTİDAR ÇIKMAYACAK'
Buldan, iktidara ÅŸöyle seslendi: “Barış Pınarından size iktidar çıkmayacaktır. Kürt halkının iradesini tanımadan, Kürtlerle içeride ve dışarıda barışmadan hiçbir politika geliÅŸtiremezsiniz. GeliÅŸtirseniz de baÅŸarma ÅŸansınız yoktur.”
'BİR AYDA 350 HDP’Lİ GÖZALTINA ALINDI'
SavaÅŸa karşı çıkmaya, barışı kararlılıkla savunmaya devam edeceklerini söyleyen Buldan, “Türkiye halklarının tek umudu ve cesaret kaynağı HDP’dir. Halkları, renkleri ortak duyguda, deÄŸiÅŸim iradesinde, mücadele dayanışmasında ve özgür gelecek hedefinde birleÅŸtiren HDP’dir” dedi.
İktidarın, 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin intikamını yargı ve polis gücünü kullanarak HDP’den aldığının altını çizen Buldan, “Bu siyasi mertliÄŸe de, siyasi ahlaka da sığmaz” dedi. Buldan, ÅŸöyle devam etti: “Åžu an binlerce seçilmiÅŸi, yöneticisi, üyesi tutuklu bir partinin EÅŸ BaÅŸkanı olarak konuÅŸuyorum. Partimize yönelik adeta bir düÅŸman hukuku iÅŸletilmektedir. Son bir ayda 350 partilimiz gözaltına alınmış, çoÄŸu tutuklanmıştır.”
'IŞİD’İN VE İKTİDARIN ORTAK HEDEFİ NASIL OLABİLİYOR?'
Kızını Ankara Gar katliamında kaybeden Suruç Belediye EÅŸ BaÅŸkanı Hatice Çevik’in tutuklanmasını da düÅŸman hukuku olduÄŸunu kaydeden Buldan, “Kızını IŞİD katlediyor, annesini ise bu iktidar tutuklatıyor. Bir aile hem IŞİD’in hem iktidarın ortak hedefi nasıl olabiliyor? Bunun cevabını iktidarın vermesi gerekiyor” dedi.
'BİZİ TASFİYE ETMEK İSTEYENLER AZALA AZALA GİDECEKLER'
HDP EÅŸ Genel BaÅŸkanı Pervin Buldan, ÅŸunları ifade etti: “HDP’ye karşı devreye konulan planın farkındayız. HDP ÅŸahsında demokratik siyaset alanı topyekûn tasfiye edilmeye çalışılmaktadır. İktidarın; HDP’siz parlamento, HDP’siz yerel yönetimler, HDP’siz siyaset, HDP’siz yaÅŸam planlarını görüyoruz. Kürtsüz Kuzey Suriye planının buradaki ayağı da HDP’siz Türkiye’dir. Ama iktidar yanılıyor. Türkiye AKP’siz yapar ama HDP’siz yapamaz. Çünkü HDP halklar arası bir köprüdür. HDP bitmez, diz çökmez, diz çökmeyecektir. 1994’te DEP milletvekilleri yaka paça bu parlamentodan atıldı. Atanlar siyaseten yok oldular gittiler. Ama biz yine buradayız. Bizi tasfiye etmek isteyenler ise azala azala gitmiÅŸlerdir ve azala azala gitmeye devam edeceklerdir.
“AKP’nin siyasi hikâyesi bitmiÅŸtir. Sürdüremiyor, yürütemiyor, yürütemeyecek. Zaten AKP diye bir yapı da kalmamıştır. Kayyımcı Saray yönetimi vardır. O da gidicidir. Kurulan CumhurbaÅŸkanlığı Kayyım sistemi siyasi iflasın eÅŸiÄŸindedir.
“Halklarımız rahat olsun. Çözüm de umut da biziz, halkın kendisidir. Ezilenlerin sorununu ezenler, sömürülenlerin sorunlarını sömürenler çözmez. Adaleti, adaletsizliÄŸe yol açanlar getiremez. Halkların elini, halk iradesini yok sayanlar tutamaz. YoksulluÄŸu, yolsuzluk yapanlar bitiremez. Halkın derdini saraylarda deÄŸil halkın içinde yaÅŸayanlar anlar.
“Türkiye tam bir yol ayrımındadır. Yönetilemiyor. Ya bu ÅŸekilde çökmeye, uçurumdan yuvarlanmaya devam edecektir ya da baÅŸka bir çıkış yolu bulacaktır. Çıkış yolu vardır. Halkın kendisidir. Demokrasidir, içeride ve dışarıda kalıcı bir barıştır, herkesi kuÅŸatan gerçek bir adalettir, özgürlüktür. Demokratik çoÄŸulcu yeni bir anayasadır. Demokratik yerel yönetimler ve güçlendirilmiÅŸ demokratik parlamenter sistemdir. Ve merkezi yönetimde, yerel yönetimde eÅŸ baÅŸkanlıktır. Bunun için bu iktidarın biran önce gönderilmesi gerekiyor.
“En geniÅŸ demokratik toplumsal ittifakla, halkların, kadınların, emekçilerin, iÅŸçilerin ittifakıyla bunu baÅŸarabiliriz. BaÅŸaracağız. Bu nedenle erken seçim çaÄŸrısı yapıyoruz. Sandık bir an önce halkın önüne konulmalıdır. Erken genel seçim tüm siyaset kurumunun ve toplumun acil gündemi olmalıdır.”
'BÜTÇE KADINA YÖNELİK EKONOMİK ŞİDDET İÇERİYOR'
Bütçede kadınların olmadığını ifade eden Buldan, “Bütçede toplumsal cinsiyet eÅŸitliÄŸini saÄŸlamadığınız, kadınları güçlendirmediÄŸiniz zaman ekonomik ÅŸiddetin, oradan da fiziki ÅŸiddetin önünü açmış olursunuz. Bu bütçe ekonomik ÅŸiddet içermektedir” dedi.
2019 yılının ilk 11 ayında 439 kadının katledildiÄŸini söyleyen Buldan, Ceren Özdemir’in hükümetin ağır ihmali sonucu katledildiÄŸini kaydetti. Buldan, “Kadınları eÅŸitsizlikten, ÅŸiddetten, baskıdan kurtaracak olan kadınların ortak mücadelesidir” diye ekledi.
Buldan, konuÅŸmasını Gandhi’nin “AdaletsizliÄŸi, adaletle yıkmak gerekir” sözleriyle tamamladı.
AKP’Lİ BOSTANCI: KÜRTLERİN DE AKLI VAR
Buldan’ın konuÅŸmasının ardından AKP Grup BaÅŸkanvekili Naci Bostancı sataÅŸma iddiasıyla söz aldı. Bostancı, Sayıştay raporlarının kayyım öncesi döneme ait olduÄŸunu iddia etti.
“İkincisi Sayın Buldan Kürt düÅŸmanlığı ÅŸeklinde teÅŸhislerde bulundu. Haklıdır, yerindedir, böyle bir durum var ancak kim yapıyor, ona bakmak lazım” diyen Bostancı, meclisteki tüm siyasi partilerde Kürtlerin olduÄŸunu belirterek, “Kürtlerin de aklı var, öyle olsa baÅŸka partilere gitmezler” dedi.
Bostancı, ayrıca “Kürt düÅŸmanlığını yapan 1984’den bu yana Kürtlerin ve Türklerin kanını döken bir terör örgütü var, PKK. Kürtlerin hakkı ve hukukuna iliÅŸkin hassasiyetimiz varsa terör örgütüne karşı tutum koymak gerekirdi. Kürt düÅŸmanlığına göz yumulmuÅŸ ikinci Kürt düÅŸmanı PYD’dir” ifadelerini kullandı.
Bostancı’nın sözlerine üzerine söz alan HDP Grup BaÅŸkanvekili Saruhan Oluç, Sayıştay raporlarının açık biçimde ilk kayyım döneminde yapılan yolsuzlukları ve usulsüz harcamaları ortaya koyduÄŸunu söyledi. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dinlenen Sayıştay BaÅŸkanı’nın 2017’de kayyımlarla ilgili 31 suç duyurusu yapıldığını açıkladığını da hatırlatan Oluç, “Raporlar ortada hep birlikte bakabiliriz” diye konuÅŸtu.
Oluç, “Kayım ataması devam ediyor. Kürt halkının iradesini kim gasp ediyorsa, Kürt halkını seçme ve seçilme hakkını kim yok ediyorsa iÅŸte onlar halka karşı saygısızlık, halka karşı düÅŸmanlık, halkın hukukunu tanımama adımı atıyorlardır” dedi.
2020 Bütçesi Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda, 2020 bütçesi görüşmeleri başladı.
09-12-2019 22:00

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin Genel Kurul görüÅŸmeleri baÅŸladı.
TBMM Genel Kurulu’nda, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine bir trilyon 92 milyar 21 milyon 197 bin Türk lirası, özel bütçeli idarelere 82 milyar 423 milyon 174 bin Türk lirası, düzenleyici ve denetleyici kurumlara 7 milyar 623 milyon 700 bin Türk lirası ödenek öngören 2020 Merkezi Yönetim Bütçe Teklifi konuÅŸulacak.
Bugün genel görüÅŸmeler, 10 Aralık Salı günü TBMM ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçe görüÅŸmeleri gerçekleÅŸtirilecek.
20 Aralık Cuma günü ise Bütçe Teklifi’nin geneli üzerindeki görüÅŸmeler yapılacak ve planlanan çalışma takvimi sona erecek.
Genel Kurul, bütçe görüÅŸmeleri için cumartesi ve pazar günleri dahil toplanacak ve günlük programını tamamlayıncaya kadar çalışmalarını sürdürecek.
Kamu idarelerinin bütçe ve kesin hesapları üzerindeki görüÅŸmeler 8 turda ele alınacak.
Gözaltında tutulan 3 eş başkan tutuklandı
Van’da 6 Aralık’ta evlerine yapılan baskınla gözaltına alınan 3 eş başkan tutuklanırken, 2 eş başkan ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
09-12-2019 21:53

Van'da 6 Aralık günü sabah saatlerinde yapılan ev baskınlarında "Örgüt üyeliÄŸi" ve "Örgüt propagandası" iddiasıyla gözaltına alınan ve savcılık tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen yerlerine kayyum atanan Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Muradiye Belediyesi EÅŸ baÅŸkanı Yılmaz Åžalan, Özalp Belediyesi eÅŸbaÅŸkanları Dilan Örenci ve Yakup Almaç tutuklandı. BaÅŸkale Belediyesi EÅŸ baÅŸkanı Erkan Acar ve Muradiye Belediyesi EÅŸ baÅŸkanı Leyla Balkan ise adli kontrol ÅŸartıyla serbest bırakıldı.
Mahkemeye heyeti tarafından tutuklan eÅŸbaÅŸkanlar Van T Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürüldü.
NE OLMUÅžTU?
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetiminde iken Özalp Belediyesi'ne 16 Aralık 2016'da, Muradiye Belediyesi'ne de 17 Ocak 2017'de ve BaÅŸkale Belediyesi'ne de 22 Ocak 2017 tarihinde kayyum atanmıştı. 31 Mart yerel seçimlerinde Özalp'ta yüzde 75.04 oy oranıyla HDP'li Dilan Örenci ve Yakup Almaç, Muradiye'de de yüzde 42.46 oy oranıyla HDP'li Leyla Balkan ve Yılmaz Åžala, BaÅŸkale'de ise yüzde 73.32 oy oranıyla HDP'li Erkan Acar ve Åžengül Polat, halk tarafından belediyenin eÅŸ baÅŸkanları olarak seçildi.
6 Aralık günü yapılan ev baskınlarında eÅŸ baÅŸkanlar gözaltına alındı. EÅŸ baÅŸkanlar gözaltında iken ertesi gün yerlerine İçiÅŸleri Bakanlığı tarafından kayyum atandı. Örenci ve Almaç yerine Özalp İlçe Kaymakamı Abdulkadir Çelik, Balkan ve Yılmaz Åžalan'ın yerine Muradiye İlçe Kaymakamı Erkan Savar, Acar yerine ise BaÅŸkale İlçe Kaymakamı Asım Solak kayyum olarak atandı. (MA)
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'ın avukatları için çağrı: 'Milyon dolarlarını araştırın'
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 2020 Meclis Bütçe görüşmelerinde konuşuyor.
09-12-2019 21:16

CHP lideri Kemal KılıçdaroÄŸlu 2020 Meclis Bütçe görüÅŸmelerinde konuÅŸuyor.
KılıçdaroÄŸlu'nun konuÅŸmasından satır baÅŸları ÅŸöyle:
- Aslında oturup parlamento olarak hesaplaÅŸmamız gerekiyor. Neyi doÄŸru neyi yanlış yapıyoruz? Parlamento nedir, iÅŸlevi nedir? Demokrasi nedir, hukuk, hukukun üstünlüÄŸü nedir?
- Bazen kısır tartışmalar içinde doÄŸruları yeteri kadar yansıtamıyoruz birbirimize. Oysa hepimiz insanız ve hepimizde vicdan var. Hiç kimse yoksulluÄŸu, fakirliÄŸi istemez. Herkes ister ki her evde mutluluk olsun.
- Bazen irademizi, özgür irademizi kullanamaz noktaya geliyoruz. Kullanamadığımız için de baskılar ve etkiler altında kalarak maalesef parlamentonun olması gereken etkilerini baÅŸka yerlere deklare ediyoruz.
- Egemenlik yetkisini kim kullanacak? Demokrasi; ağır bedeller ödendikten sonra ‘egemenlik kayıtsız ÅŸartsız millete aittir’ diye ortaya çıkmış. Biz de onu yazmışız zaten.
- Diğer anayasalarda ve son anayasada da belirtilmiştir, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bir kişi mi kullanacak millet adına.
- Bütün çaÄŸdaÅŸ demokrasilerde rejim ne olursa olsun yetki millet adına birbirini denetleyen üç organa verilir. Yasamanın görevi kanun yapmaktır. Yürütmenin görevi bizim yaptığımız kanunların amacına uygun olarak uygulamaya konulup konulmadığını denetlemek.
- Yargı organı da yürütmeyi ve bizi denetlemekle görevlidir. Dolayısıyla güçler dengesi oluÅŸur. Bu yetki, egemenlik hakkının kullanılmasıyla ilgili gayet açık, egemenliÄŸin kullanılması hiçbir kimseye, zümreye bırakılamaz.
'TBMM'NİN İTİBARI NE OLACAK?'
- Milletvekilleri yürütme organından bilgi almak için yazılı soru önergesi verir. Sözlü soru yok, kalktı. Yazılı soru önergesi veriyoruz. Anayasaya göre yazılı soru önergelerine 15 gün içinde cevap verilmelidir.
- Milletvekili sana bir soruyu soruyorsa 15 gün içinde cevap vereceksin. 26. dönemde 15 gün içinde cevap verilen soru oranı %10.99. Yürütme organı diyor ki, ‘Ey milletvekilleri, ben sizi takmam, sizin sorularınıza cevap bile vermem.
- Åžimdi ben sizin vicdanınıza sesleniyorum. Bu anayasayı sizler kabul etmediniz mi? Bir sorunuza yürütme organı tarafından cevap verilmiyorsa TBMM'nin itibarı ne olacak? Ben itiraz etmeliyim ama her partiden milletvekili de itiraz etmeli!
- Bazı sorular olur ki 15 gün içinde cevap verilemeyebilir. O zaman ilgili bakanlık yazı yazıyor, bize biraz süre verin diye. Süre verilir, cevap verilir ama cevap gelmiyor.
- Bütçe dediÄŸimiz olay ciddi bir olaydır. Parlamento bütçe hakkını kullanarak yürütmeye diyor ki, ‘ÅŸu kadar vergi toplayacaksın ÅŸu kadar harcama yapacaksın’. Senin sınırlarını bütçe kanunuyla çiziyorum.
- Yargı koyma yetkisi parlamentonundur. Madem öyle para alacaklar, borçlanma da yapabilirler. Borçlanmanın sınırlarını da parlamento belirliyor. Paranın nerelere harcandığını gelip burada bize anlatıyor.
'NORMALDE BURAYA SAYIN CUMHURBAÅžKANI’NIN GELMESİ LAZIM'
- Parlamentoya bugüne kadar, son düzenlemelere kadar bütçeyi TBMM'ye sunan kiÅŸi seçilmiÅŸ bir kiÅŸi. Arkasında milli irade var. Bugün buraya gelip bütçeyi sunan kiÅŸi devlet memuru. Hani biz demokrasi diyorduk, milli irade diyorduk.
- Normalde buraya Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın gelmesi lazım. Kendi bütçesi. Gelip bütçeyi sunması lazım. Devlet memuru bütçeyi sunuyor. Sayın ErdoÄŸan baÅŸka bir yerde konuÅŸma yapıyor. Sizler vicdan sahibiyseniz buna dur demeniz lazım.
- Bu bütçe 82 milyonun bütçesi. 82 milyona hizmet götüreceksiniz, vergi toplayacaksınız ama bütçeyi bir devlet memuru sunacak. Ne diyoruz? Gazi meclis diyoruz. Parlamento Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bile BaÅŸkomutanlık yetkisini 3 ay süreyle vermiÅŸtir.
- Atatürk Meclis'i yüceltiyor. Aradan o kadar zaman geçti, ÅŸimdi Meclis'e gelip bütçeyi sunacak seçilmiÅŸ bir kiÅŸi yok! Nerede milletin iradesine saygı? Diyoruz ki, atanmışların vesayeti olmaz. En çok ÅŸikayet eden AKP Grubu.
- Bu parlamentonun üzerinde hiçbir vesayeti hiçbirimizin kabul etmesi mümkün deÄŸil. Aramızda görüÅŸ farklılıkları olabilir. Sorunlara farklı çözümler üretebiliriz ama vesayeti asla kabul edemeyiz.
- Rejimi deÄŸiÅŸtirdik. Eskiden CumhurbaÅŸkanı bir yere gittiÄŸinde TBMM BaÅŸkanı temsil ederdi. Åžimdi bir yere gittiÄŸi zaman kim temsil ediyor? Bir devlet memuru. Nerede milli irade? Bu da doÄŸru deÄŸil. Parlamentonun baÅŸkanı milli iradeyle seçilmiÅŸ kiÅŸidir.
- Ne kadar vergi toplanacak,ne kadar harcama yapılacak.Parlamento bu yetkiyi yürütme organına verirken anayasal ve yasal sınırları dikkate alıyor.Anayasanın bir maddesi var,merkezi yönetim bütçesiyle verilen ödenek harcanabilecek tutarın sınırını gösterir.
- 2018 yılı Sayıştay raporları. Sayıştay; TBMM'ye baÄŸlıdır, TBMM adına bütçe harcamalarını denetler. Bizim verdiÄŸimiz yetkiyi acaba yürütme organı doÄŸru kullanıyor mu diye rapor yazar.
'63 BİN TL ÖDENEK ÜSTÜ HARCAMA TESPİT EDİLMİŞ'
- 2018 yılı merkezi yönetim hükümet bütçesiyle ilgili olarak 63.295.717.486 TL ödenek üstü harcama tespit edilmiÅŸ.Bu harcamaların onaylanması hususu yüce Meclis'e bırakılmıştır.Anayasaya sınır getirdi ödenek üstü harcama yapamazsın cezalandırılırsın diyor.
- Ben istediÄŸim gibi para harcarım kimseye de hesap vermem diyorlar. Toplanan para fakir fukaranın parası, bu para nereye harcandı? Neden parlamentonun iradesi çöp sepetine atıldı?
- Sayıştay diyor ki ben ceza veremiyorum, saptadım ödenek üstü harcamayı takdiri size bırakıyorum diyor. Evinize gidip başınızı yastığa koyduÄŸunuzda fakir fukarayı düÅŸünün.
- Bir olay olur. Bütçenin dışında bir ek ihtiyaç olur, borçlanma olur. Yüzde 2'yi aÅŸmayacak ÅŸekilde ödenek üstü harcama yapılabilir. Kaç aşıldı, yüzde 7. Siz demeyecek misiniz, ne oluyor bize, bizim irademizi yok sayıyor yürütme organı?
- Bir baÅŸka garabete daha deÄŸinmek istiyorum. Madem samimi bir konuÅŸma yapacağız. Kanun için dediler ki yürütme organı artık kanun tasarısı getirmeyecek. Dünyanın hiçbir ülkesinde milletvekilleri kanun hazırlamaz. Kanunu bürokratlar hazırlar.
- Türkiye Cumhuriyeti’nin ÅŸan ve ÅŸerefini korumak... Sizin ağırınıza gitti mi bilmiyorum, benim çok ağırıma gitti. Trump'ın mektubu asla kabul edilemez! Bu benim ağırıma gidiyor, sizin de ağırınıza gitmesi lazım.
- Bu tür ÅŸeylere parlamento olarak karşı çıkmamız lazım. Beni üzen nokta tek bir cümlenin dahi çıkmamış olması. Türkiye’deki Amerikan Büyükelçisi ya da Amerika’dan Büyükelçi çaÄŸrılıp mektup derhal iade edilmeliydi.
'ERDOÄžAN'IN AVUKATLARININ MAL VARLIÄžI ARAÅžTIRILSIN'
- Yargıda çok ciddi bozulmalar var. Ben buradan Adalet Bakanlığı’na buradan açık ve net bir çaÄŸrı yapıyorum. ErdoÄŸan’ın avukatlarının mal varlıklarını araÅŸtırın. Milyon dolarlarını araÅŸtırın. Mahkemeden parayla adam kurtarma var, hakim tayin ediyorlar. Hakimler ve savcıların üzerindeki en etkili kiÅŸi onlar. Nasıl olur da bir avukat baÅŸsavcıya ÅŸu kül tablasını getirir misin der ve baÅŸsavcı koÅŸa koÅŸa gidip alıp gelir. Bu mudur düzen, adalet, hak? Biz buna isyan ediyoruz. CHP adına deÄŸil. Bu iÅŸin bir partiyle iÅŸi yok. Bu bir adalet sorunudur. Ama siz sessiz kalıyorsunuz. En azından çok açık bir ÅŸey söyleyemiyorsanız bari gidip konuÅŸun, gidip söyleyin.
KAYYIM ELEŞTİRİSİ
- BeÄŸenirsiniz veya beÄŸenmezsiniz; vicdan taşıyorsak, demokrasiden yanaysak, milletin iradesine saygı gösteriyorsak milletin oyuna darbe vurulamaz. KiÅŸi belediye baÅŸkan adayı oluyor. Savcı iyi hal kağıdı veriyor. YSK tamam diyor. Seçime giriyor, kazanıyor. Ertesi gün görevden alınıyor. Hangi gerekçeyle? Yargı deÄŸil yürütme organı yani atanmışlar; seçimle gelen kiÅŸiyi görevden alıyor. Siz demiyor muydunuz atanmışların vesayetinden kurtulmamız lazım diye?
- Bu millet niye sandığa gitti,oy kullandı?Hangi partiden olursa olsun yasama organı olarak isyan etmemiz lazım.Yargı kararı yok ortada,seçime girebilirsin diyor. Buna itiraz ediyoruz. Bunu sizin belediye baÅŸkanları zorla istifa ettirildiÄŸinde de söyledik. Demokrasi hepimiz için ortak payda. Milletin iradesine saygı göstermezsek burada olamayız.
'SOSYETE DAMAT OLARAK TANIMLADIĞIMIZ HAZİNE VE MALİYE BAKANI VAR'
- Aile sigortası saÄŸ elin verdiÄŸini sol el görmeyecek demek. Bizim bulduÄŸumuz bir ÅŸey deÄŸil. Uluslarası Çalışma Örgütü'nün kabul ettiÄŸi 9 sigortadan biri. Sosyete damat olarak tanımladığımız hazine ve maliye bakanı var. Fakirlik nedir bilmez. 2019 yılında 2 buçuk milyon yeni istihdamı geçireceÄŸiz dedi. 10 paket açıkladı. Her paket açıkladı iÅŸsizlik arttı. Devrim yapıyoruz dedi iÅŸsiz sayısı oldu 8 milyon. Sosyete damat bu iÅŸi bilmez. O paket açıklayacağına beyefendiyi paketleyin, bakanlıktan alın.
Afganistan savaşıyla ilgili ABD halkından gizlenen raporlar yayımlandı
Washington Post, Afganistan'da uzun yıllardır uygulanan Amerikan politikasına ilişkin sorunları sergileyen gizli resmi belgeleri yayımladı.
09-12-2019 20:32

Washington Post gazetesi ABD'nin 2002'den bu yana işgal ettiği Afganistan ile ilgili gizli belgelerine ulaştı. Gazete, Afganistan'da uzun yıllardır uygulanan Amerikan politikasına ilişkin sorunları sergileyen gizli resmi belgeleri yayımladı.
Afganistan operasyonunda görev alan veya konuya iliÅŸkin bilgi sahibi yaklaşık 400 yetkilinin görüÅŸlerinin yer aldığı belgeler, ABD'nin 11 Eylül saldırıları sonrasında iÅŸgalle baÅŸlattığı, daha sonra, El Kaide, Taliban ve IŞİD'le mücadele gerekçesiyle birliklerini konuÅŸlandırıldığı Afganistan'daki baÅŸarısızlığın yıllar boyunca kamuoyundan gizlendiÄŸini gösteriyor.
Gazete, kamuoyundan gizlenen belgelerin yayımlanmasının Bilgi ÖzgürlüÄŸü Yasası kapsamında üç yıllık bir hukuk mücadelesinin ardından mümkün olabildiÄŸi belirtildi. Yaklaşık 2000 sayfayı bulan belgelerin, ABD'nin tarihindeki en uzun askeri çatışma sahası olan Afganistan'daki baÅŸarısızlığının nedenlerinin soruÅŸturulduÄŸu federal bir projeden alındığını duyurdu.
ABD HALKINA DÜZENLİ OLARAK YALAN SÖYLENDİ
Washington Post, röportajların, 2008 yılında ABD Kongresi tarafından savaÅŸ sahasında israf ve yolsuzlukları araÅŸtırma göreviyle kurulan "Afganistan'ın Yeniden İnÅŸası Genel MüfettiÅŸlik Ofisi" (SIGAR) tarafından yapıldığını aktardı.
Belgelerin en çarpıcı boyutunu, yetkililerin, ABD hükümetlerinin Afganistan'daki gidiÅŸatın "iyi yönde olduÄŸu" ÅŸeklinde kamuoyunu yanılttıklarına iliÅŸkin deÄŸerlendirmeleri oluÅŸturuyor. SIGAR'ın başındaki John Sopko'ya göre, "ABD halkına düzenli olarak yalan söylendi." ABD komutanlarına danışmanlık görevinde de bulunan Albay Bob Crowley'in röportajında ise "Her veri, mümkün olan en iyi resmi sunacak ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirildi" ifadelerini kullanıyor. Crowley'e göre, "Kesinlikle güvenilmez olan saha araÅŸtırmaları yaptığımız her ÅŸeyin doÄŸru olduÄŸunu empoze etmek üzere kullanıldı."
"ÜSTLENDİĞİMİZ GÖREVE DAİR FİKRİMİZ YOKTU!"
ABD'de George W. Bush ve Barack Obama'nın baÅŸkanlık yaptıkları dönemlerde, Beyaz Saray'da Afganistan savaşı konusundaki en yetkili isimlerden Emekli Korgeneral Douglas Lute'un "Afganistan'a iliÅŸkin temel bir kavrayıştan yoksunduk. Ne yaptığımızı bilmiyorduk. Afganistan 10 milyar dolarla kalkındırmayı düÅŸünüyorduk ancak nasıl bir görevi üstlendiÄŸimize iliÅŸkin en küçük bir fikrimiz yoktu" ifadeleri dikkat çekiyor. Belgelerde yer alan Lude'un ifadesinde, ABD Savunma Bakanlığı, Kongre ve hükümet arasındaki uyumsuzluk da ÅŸu ÅŸekilde sorgulanıyor: "Ya halk, bu iÅŸlevsizliÄŸin önemini bilseydi. 2400 kayıp verdik. Bunların boÅŸuna olduÄŸunu kim söyleyecek?" ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) verilerine göre, son 19 yılda Afganistan'a 775 bin Amerikan askeri sevk edildi (çok sayıda asker için birden çok defa sevk kararı alındığı biliniyor). Resmi rakamlara göre, bu askerlerden 2300'ü öldü, 20 binden fazlası da yaralandı.
"1 TRİYON DOLARA MAL OLACAK NE YAPTIK?"
Washington Post'ta yer alan belgelere göre, yetkililerin sorguladığı en ciddi sorunlardan birini, Afganistan için yapılan devasa harcamalar oluÅŸturuyor. Pentagon, ABD DışiÅŸleri Bakanlığı ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın hesaplamalarına göre son 18 yılda Afganistan için ABD bütçesinden 934 ila 978 milyar dolar para harcandığı düÅŸünülüyor. Yine Bush ve Obama yönetimlerinde Beyaz Saray'da görev yapan, deniz kuvvetlerinden emekli Jeffrey Eggers, "1 trilyon dolara mal olacak ne yaptık? Yaptıklarımız bu rakama deÄŸer miydi? Usame bin Ladin (eski El Kiade lideri) öldürüldükten sonra ÅŸöye demiÅŸtim: Afganistan'da bunca harcama yaptığımızı gördükten sonra Usame muhtemelen denizin dibindeki mezarında bize gülüyordur" ifadelerini kullanıyor.