Erkan Baş: Çalmaya geldiklerinde çok becerikliler, iş ekonomiye gelince mi beceriksizler?

Erkan Baş: Çalmaya geldiklerinde çok becerikliler, iş ekonomiye gelince mi beceriksizler?

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Tuzla İşçi Evi’nin açılışında konuştu: “Hepimizin kardeşçe, barış içerisinde yaşayacağı, alın terimizin karşılığını alabileceğimiz güzel günlere hep birlikte yürüyelim”

İleri Haber

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin Tuzla İşçi Evi’nin açılışında yurttaşlarla bir araya geldi.

Açılışta konuşma yapan TİP Genel Başkanı Baş, Tuzla İşçi Evi’nin açılışında emeği geçen partililere teşekkür ederek “Aslında bu işçi evlerinin, parti binalarının açılışındaki bütün emek burada yaşayan yoldaşlarımıza ait. Biz gidiyoruz onların açılışına, mutluluğuna ortak oluyoruz. Burada mücadeleye yeni mevzi kazandırdıkları için Tuzlalı yoldaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum” dedi.

Baş, Tuzla İşçi Evi’nin açılışına geldiği esnada beraberindeki parti heyeti ile yaşadığı diyaloğu şöyle anlattı:

‘ONLARIN ŞİRKET GENEL MERKEZİ GİBİ BİNALARI VAR AMA ONLARIN RUHU YOK’

 “Buraya gelirken aşağı yukarı nasıl bir yerle karşılaşacağımı doğal olarak tahmin ediyordum. Arkadaşlarla beraber yolda gelirken AKP’nin Tuzla İlçe Binası’nı gördük. Arkadaşlara şakayla karışık bizim bina da mı böyle diye sordum. Bizimkisi biraz daha mütevazı, onlarınki gibi değil dediler.

Kesinlikle öyle olacağını biliyordum ve bize yakışan da bu. Benim çocukluğumda bir şarkı vardı ‘Onun arabası var’ falan diye. Onların öyle şirket genel merkezi gibi binaları var ama onların ruhu yok. Onların memleketle kurdukları bir bağ yok. Parasını vermeseler o binayı açtırabilecekleri bir tane gönülden o partiye bağlı insanları kalmamış durumda.

‘EMEKÇİLERİN YÜREKLERİNDE YER BULABİLİRSEK, MEMLEKETİN GELECEĞİNDE DE KENDİMİZE YER BULURUZ’

Bizde ise Türkiye’nin emekçileri hangi zorlukları yaşıyorlarsa o emekçilerin partisi de aynı zorlukları yaşıyor. Bizim çok güzel binalar tutacak paramız yok. Satın almayı boş verin, o binaların kiralarını ödeyebilecek durumumuz bile yok. Ama biliyoruz ki biz o emekçilerin yaşadığı mahallelerin içinde kendi binalarımızı inşa edersek, emekçilerin yüreklerinde kendimize bir yer bulabilirsek bu memleketin geleceğinde de kendimize yer buluruz.

Burada mütevazı bir mahallenin belki en mütevazı binalarından bir tanesinden sesleniyorum. Şuradaki emekçilerin birleşen gücü onların bütün saraylarını yıkacak. Bütün saraylarını yerle bir edecek”

Emekçilerin beş yılda bir sandığa giderek önlerine koyulan seçeneklerden birini tercih etmek zorunda bırakıldıkları bir düzen yaratıldığına dikkat çeken Baş, “Bir şey değişirse her şey değişir! Bu memlekette emeğiyle, alın teriyle yaşayan onurlu, namuslu insanlar siyasete ağırlıklarını koyarlarsa, omuz omuza gelirlerse bu memleketteki bütün rezillikleri ortadan kaldırabilecek bir iradeyi şekillendirebiliriz” diye konuştu.

TİP Genel Başkanı Baş, konuşmasının devamında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Baş’ın konuşmasının satır başları şu şekilde:

‘ÇALMAYA GELDİKLERİNDE ÇOK BECERİKLİLER, İŞ EKONOMİYE GELİNCE Mİ BECERİKSİZLER?’

“Türkiye’de büyük bir ekonomik krizden bahsediliyor, büyük bir yoksulluktan bahsediliyor. Şunu bilmenizi istiyorum; bazen ben de söylüyorum başka arkadaşlar da söylüyor siz de söylüyor olabilirsiniz. ‘Bunlar beceriksiz, bunlar yeteneksiz.’ Hayır arkadaşlar. Bunlar çalmayı biliyorlar değil mi? Çalmaya geldiklerinde çok becerikliler, yedi sülalelerini zengin etmeye geldiğinde çok becerikliler. Her hâl ve şartta o koltuklarda oturmakta acayip yetenekliler. İş ekonomiye gelince mi yeteneksizler? Hayır. Bilerek ve isteyerek yapıyorlar. Ne yapıyorlarsa bilerek ve isteyerek yapıyorlar.

‘BUNLARDAN HESAP SORMAK İÇİN GELİYORUZ’

İstedikleri şey, bu ülkenin yüzde 99’unu oluşturan kadınlar, gençler, işçiler, Kürtler, Aleviler, yoksullar olarak biz çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız. Ölene kadar çalışacağız, ölene kadar bunlar için çalışmaya devam edeceğiz ve biz yoksul kalacağız onlar zenginleşecekler. Kurdukları sistemin temel mantığı bu. O yüzden söylüyorum bunlar beceriksiz falan demeyelim. Beceriksizlik suç değil. Beceriksizse kızarsınız ama yargılayamazsınız. Bunlar bilerek ve isteyerek bizi sömürecek bir sistem inşa ettiler ve bu yüzden bunlar suçlu. Yargılanacaklar ve bunlarla hesaplaşacağız. Biz bunlardan hesap sormak için geliyoruz.

Kurdukları zulüm düzeni, kurdukları saltanat düzeni artık sona doğru geliyor. Emin olun bizden daha fazla farkındalar. Şimdi iki şeyi birden yapıyorlar. Buradan uyarmak istiyorum yine. Bir tanesi ne yaparız da kaybetmeyiz diye düşünüyorlar. Ne yaparız da biz bu halkın aklını bir kez daha çeleriz? Ne yaparız da biz bir kez daha bu insanları kandırıp, oylarını alıp beş yıl iktidarı koruruz diye inanılmaz bir çaba içerisindeler. Yıllardır bizim söylediğimiz bu memlekette işçilere, emekçilere, çalışanlara dönük uygulanan haksızlıkların hepsini şimdi gündemlerine almaya başladılar mı? Yıllardır EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) mücadelesi veriliyor memlekette. Milyonlarca insan bas bas bağırıyordu. Biz duyuyorduk. Arkadaşımız komşumuz hakkını istiyordu. Yıllarca duymadılar, şimdi yavaş yavaş seçim zamanı gelince merak etmeyin biz bu EYT’lilerin sorunlarını çözeceğiz demeye başladılar.

‘BİZ GİDİYORUZ AMA BİZDEN SONRA HESAP SORULMASIN İSTİYORLAR’

Şimdi yavaş yavaş ‘biz işsizlik sorununu çözmek istiyoruz, enflasyon meselesini o gün çözemedik bugün çözeceğiz’ diye bizi kandırmak için bir kez daha o koltuklarında oturma hakkı elde edebilmek için 20 yıldır çalıştıklarından daha fazla çalışıyorlar. Ama artık sonuna doğru geldik. Bu yüzden ikinci numara devreye giriyor. Bu bugün için çok daha önemli ve çok daha büyük bir numara. Diyorlar ki ‘Evet geride kalan yıllarda kötü şeyler oldu. Biz de bazı hatalar yaptık. Ama Allah affetsin millet affetsin.’ Dikkat edin biz nerede bir hesaplaşma çağrısı yapsak ‘Devr-i Sabık yaratmayın’ diye bir laf buldular şimdi onu söylüyorlar. Yani şunu kabul ediyorlar. ‘Biz gidiyoruz ama gittikten sonra bizden hesap sorulmasın. Biz gidiyoruz ama bizi halk göndermesin. Biz Ankara’da saray içi entrikalarla gidelim. Biz Ankara’da siyasi partilerin genel merkezlerine meclise sıkışmış siyasetin dengesi sonucu bu koltuğu devredelim.’

‘MUHALİFLİK ÖYLE OLMAZ BÖYLE OLUR MUHABBETLERİNE ASLA GEÇİT VERİLMEMELİ’

Arkadaşlar bu çok büyük bir tehlikedir. 20 yıldır bu iktidarın bütün politikalarının bedelini kim ödedi? Biz ödedik. Emekçiler ödedi, yoksullar ödedi. 20 yıldır bu iktidara karşı kim direndi? Bakın bugün muhaliflik kolay. Bugün geldiğimiz yerde çöken bir iktidara karşı herkesin gözleri önünde yaşanan rezillikleri ifade etmek kolay. Ama unutmayın bizler bu memleketin devrimcileri, sosyalistleri, bu memleketin işçileri, bu memleketin Kürtleri, Alevileri bunların en güçlü oldukları zamanda da sayımızın azlığına düşmanın çokluğuna, bunların gücüne bakmadan dimdik şekilde karşılarında durduk. O yüzden özellikle bu mahallelerde, özellikle bizim yaşadığımız mahallelerde öyle muhaliflik olmaz böyle muhaliflik olur muhabbetlerine asla geçit vermemek lazım.

‘HALKIN ZAFERİNİ ÇALMAYA KALKANLARA GEREKLİ DERSİ HEP BERABER VERMELİYİZ’

20 yıldır iktidarın etrafına kümelenmiş birtakım unsurlar, 20 yıldır bu iktidarın yamacında takılanlar, şimdi gelmişler bize nasıl muhalefet yapacağımızı öğretmeye kalkıyorlar. Bir dakika diyoruz bir dakika. Siz bu iktidarın nasıl halk düşmanı bir iktidar olduğunu daha yeni fark ediyorsunuz. Biz bunu 20 yıldır yaşıyoruz. 20 yıldır buna karşı mücadele ediyoruz. O yüzden değerli arkadaşlar şimdi 20 yıldır harcadığımız emeği 20 yıldır kararlı direnişimizin 20 yıllık mücadelemizin sonucunda geç de olsa bu iktidar yıkıma doğru giderken halkın zaferini çalmaya çalışanlara karşı sizi uyarıyorum. Halkın zaferini çalmaya kalkanlara gerekli dersi de hep beraber vermemiz lazım.

İş intikamcılık değil. İş, bu iktidarı ille ben göndereceğim işi değil. Mesele şu. Önümüzde bir seçim var. Biz önümüzdeki seçime, seçim gözüyle bakmıyoruz. Önümüzde Türkiye’nin yüz yılının nasıl şekilleneceğini belirleyeceğimiz bir mücadele dönemi var. Biz sadece Türkiye’yi bir saray iktidarından, bir diktatörden kurtarma kavgası vermiyoruz. Bunu mutlaka yapacağız. Bu saray iktidarına bu dikta rejimine son noktayı koyacağız ama aynı zamanda önümüzdeki 10 yılı, 50 yılı, 100 yılı nasıl yaşayacağımıza da hep beraber karar vereceğiz.

‘KİMSE BİZE BUNLARI KABUL ETTİREMEZ’

Türkiye İşçi Partisi çok basit bir şey söylüyor. Diyoruz ki bu iktidarı kim gönderirse geleceği o belirler. Ve bu iktidarı 20 yıldır kim mücadele ettiyse bu iktidarı gönderme görevi de sorumluluğu da kararlılığı da onun elindedir. Biz Türkiye’yi bu iktidardan kurtaracağız ama işçiler kölece yaşamaya devam edecek öyle mi? Yok. Kimse bunu bize kabul ettiremez.

Biz bu iktidarı göndereceğiz ama Kürt halkının en temel talepleri en haklı talepleri hiç gündeme bile gelmeyecek. Böyle bir şeye izin veremeyiz.

Bu iktidar gidecek ama aleviler ikinci sınıf yurttaş olmaya devam edecek. Bizim buna rızamız yoktur. Biz bunu kabul edemeyiz.

Bu iktidar gidecek işçiler açlık sınırında yoksulluk sınırında yaşamaya devam edecekler. Hayır biz bunları kabul edemeyiz.

Bunları kabul etmeyeceğimiz için de bugün mücadeleye dört elle sarılma zamanı. Bugün bu iktidara karşı halk barikatında, emekçi halkın omuz omuza kol kola inşa ettiği gerçek mücadele zeminlerini güçlendirme zamanı. Özellikle rica ediyorum. Bu iktidardan kurtuluş mücadelesi aynı zamanda önümüzdeki yüz yıl boyunca bizim çocuklarımızın belki doğmamış torunlarımızın nasıl yaşayacağının şekilleneceği bir mücadeledir.

‘BU ÜLKENİN YARINLARINI SADECE PATRONLARA HİZMET ETMEYE YEMİNLİ SİYASETÇİLERE TERK ETMEYELİM’

Herkese rica ediyoruz. Herkesi sorumluluğa, göreve çağırıyoruz. Sadece bu günümüzü değil önümüzdeki bir asırı belirleyecek kritik bir kavganın içindeyiz şu an. O yüzden gelin böyle yeni bir mevziiye de ulaşmışken bulunduğumuz her yerde fabrikalarda, atölyelerde, okullarda, mahallelerimizde sokak sokak, apartman apartman, ev ev bu mücadeleye dahil olun. Bu mücadeleye dahil olun ve bu ülkenin yarınlarını birtakım sahtekârlara, birtakım üçkâğıtçılara, bir takım sadece ve sadece patronlara hizmet etmeye yeminli siyasetçilerin iki dudağına terk etmeyelim. Bugün burada yaptığımız çağrı, kaderinizi elinize almanız çağrısıdır. İşçiler, köylüler, yoksullar, emekçiler, gençler, kadınlar, Kürtler, Aleviler… Gelin birleşelim ve bu memleketin geleceğine biz karar verelim.

‘HEPİMİZİN BARIŞ İÇERİSİNDE YAŞAYACAĞI GÜZEL GÜNLERE HEP BİRLİKTE YÜRÜYELİM’

Bizim şu an önümüzde tek bir gündem var. Önümüzde Türkiye’yi olabilecek en kısa sürede bu saray iktidarından kurtarma gündemi var. Onun dışındaki kafa karıştırıcı muhalefeti birbirine düşürücü bütün tartışmaları elimizin tersiyle bir kenara itmemiz lazım.

Eğer bu kavganın en önünde biz durursak bu iktidara karşı halkın zaferini hep birlikte sağlarız ve bu iktidarın, bugüne kadar işlediği bütün suçlardan yargılarız hepsinin hesabını sorarız. O yüzden sizden destek istiyoruz. O yüzden sizden gönüllü olmanızı istiyoruz. Bu kavganın en önünde yer almanızı istiyoruz. Türkiye’yi bu faşist iktidardan kurtaralım, yeni bir Türkiye’yi hep beraber kuralım. Hepimizin kardeşçe barış içerisinde yaşayacağı alın terimizin karşılığını alabileceğimiz güzel günlere hep birlikte yürüyelim diyorum. Hepinize geldiğiniz güç verdiğiniz için yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.”