Erkan Baş: Barajı yıktık, sonraki hedef ana muhalefet olmak
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Halk TV’de yayınlanan Şule Aydın ile Kayda Geçsin programına konuk oldu.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Halk TV’de katıldığı programda, 14 Mayıs’taki seçimlere bazı bölgelerde kendi adaylarıyla girme kararı almalarına yönelik eleştirilere yanıt verdi. HDP'nin küçük bir farkla vekil çıkaramadığı ve bir vekil kazandığı bölgelere işaret eden Baş, "Yeşil Sol Parti’nin vekil çıkartabildiği ya da çıkarma potansiyeli taşıdığı yerlerde TİP diyor ki ‘Burada da yapılması gereken şey Yeşil Sol Parti’ye oy vermektir’. Hiç tartışmasız doğru tutum budur” sözlerine yer verdi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Halk TV ekranlarında yayınlanan Şule Aydın ile Kayda Geçsin programının konuğu oldu.
Programın başında sosyal medya hesabından kamuoyu ile paylaştığı mektuba ilişkin konuşan Baş, “Ben bir siyasal kültür gereği cezaevindeki arkadaşlarımla basın üzerinden bir tartışma yapmam. Niye? Bu tartışmayı özgür bir ortamda yapamıyoruz ki. Benim burada Gültan Hanıma vereceğim cevaba, onun verebileceği bir cevap yok. Binlerce insan sadece bu iktidara karşı siyasi tutumları nedeniyle haksız hukuksuz biçimde cezaevindeler. Onların cezaevinde olmasının sorumluluğunun bir parçası da bizlerde, onları çıkaramıyoruz oradan. Bu iktidarı yenemiyoruz, Türkiye’ye adaleti getiremiyoruz, hukuku getiremiyoruz dolayısıyla sözlerimin hiçbirisi bu eleştirileri samimiyetle Emek ve Özgürlük İttifakını güçlendirmek için Türkiye’de emekçilerin yoksulların kurtuluş mücadelesini büyütmek için söz üreten hiç kimseye dair en küçük bir eleştirim yoktur. Bunların hepsini samimiyetle söylüyorum, teker teker her yurttaşımızın söylediğini de büyük bir ciddiyetle değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’DE BİR KURTULUŞ OLACAKSA TÜRK VE KÜRT EMEKÇİLERİNİN BİRLİĞİYLE OLACAK’
Konuşmasında AKP iktidarının HDP’yi yıpratmak için elinden geleni yaptığını belirten Baş, “HDP’nin yalnızlaştırılması politikasına geçit vermeyeceğiz. Türkiye’de bir kurtuluş olacaksa bu Türk ve Kürt bütün emekçilerin birliğiyle gerçekleşecek bir kurtuluştur” dedi.
Açıklamalarında TİP’e yönelik eleştirileri olan yurttaşlara da seslenen Erkan Baş, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de iktidarın çok uzun zamandır sistematik bir biçimde devam ettirdiği bir politika var: HDP’yi ‘şeytanlaştırma’ ve yalnızlaştırma… TİP’in en önemli farklarından bir tanesi nedir? ‘Hayır, kardeşim biz HDP’nin yalnızlaştırılması politikasına geçit vermeyeceğiz. Uğradıkları her haksızlıkta onların yanında duracağız, dayanışma içerisinde olacağız’ dememizdir. Çünkü şuna inanıyoruz: Türkiye’de bir kurtuluş olacaksa bu Türk ve Kürt; bütün emekçilerin birliğiyle gerçekleşecek bir kurtuluştur. TİP’in pozisyonu 1960’lardan bu yana nettir. Denizlerden, Mahirlerden bu yana nettir. Bunu bozmaya çalışan odaklar var. Bu TİP’e de yapılıyor, HDP’ye dönük olarak da bir baskı unsuru olarak kullanılmak isteniyor. Biz bu oyunu bozacağız.
Şimdi gelelim iyi niyetli yurttaşlarımızın kaygılarına. Biz şunu tabii ki anlıyoruz, ‘Nasıl daha güçlü olacağız?’ sorusuna ilişkin bir alışkanlık var. Deniyor ki; ‘81 ilde tek listeyle girelim olabilecek en yüksek milletvekili sayısına ulaşırız.’ Dışarıdan bakıldığında bu doğruymuş gibi gözüküyor. Ama bakın şunu yapalım diyoruz biz, ‘81 ili tek tek masaya yatıralım.’ TİP 81 ili tek tek masaya yatırdığında şunu gördü: Bir tanesi Yeşil Sol Parti’nin çok güçlü olduğu, Cumhur İttifakı’na karşı en büyük güç olduğu 20 civarı il. Esas olarak diyelim ki HDP’nin geçtiğimiz dönemde birinci olduğu, Kürt yurttaşlarımızın ağırlıkta yaşadığı tüm bölgelere baktığınızda şunu görüyorsunuz: Bir Cumhur İttifakı var, bir de bunun karşısında DBP, HDP bugün Yeşil Sol olarak yan yana gelmiş büyük bir kuvvet var. Burada hiçbir tereddüt yok. Bütün bu illerde Türkiye İşçi Partisi, yurttaşları Yeşil Sol Parti’ye oy vermeye çalışıyor. Bunun altını çiziyorum. Bütün bu illerde sözümüzün ulaştığı bir yurttaşımız bile varsa gidin Yeşil Sol Parti’ye oy verin Cumhur İttifakı karşısındaki en büyük odağı daha güçlü hale getirin. Cumhur İttifakı’na oradan tek bir milletvekili bile vermeyelim. İlk söylediğimiz şey bu. Amaç Cumhur İttifakı’nı mağlup etmek mi? AKP-MHP’yi en az sandalyeye mahkum etmek mi? Hepimizin yapması gerektiği şey bu.
‘İTTİFAKIN TEMELİ MÜTTEFİKLERİNİ GÜÇLENDİRMEKTİR’
İkinci kategori TİP açısından, geçtiğimiz seçimden bu yana gördüğümüz siyasal tabloda sosyolojik araştırmalarda Yeşil Sol Parti’nin milletvekili çıkardığı ama genellikle bir milletvekili çıkardığı Kocaeli gibi ya da kıl payı milletvekili kaçırdığı yerler var. Aydın ve Bursa... Artırabilirim örnekleri. Ama bakın yine aynı mantıkla hareket ediyoruz. İttifak gücümüzü, Yeşil Sol Parti’nin vekil çıkartabildiği ya da çıkarma potansiyeli taşıdığı yerlerde TİP diyor ki ‘Burada da yapılması gereken şey Yeşil Sol Parti’ye oy vermektir.’ Hiç tartışmasız doğru tutum budur. Oraya bir kayıp yaşatmamak gerekir. Mümkünse orayı güçlendirmek gerekir. İttifak zaten böyle bir şeydir. İttifakın temeli müttefiklerini güçlendirmektir.
Açık söyleyeyim Kocaeli de bizim açımızdan çok kıymetlidir, Bursa’da bizim açımızdan çok kıymetlidir bir sanayi kenti, işçi kenti olması sebebiyle ama buralarda bir tehlike gördüğümüz için buralarda da inat etmiyoruz. Ama gelelim büyükşehirlere baktığımızda da şunu görüyoruz: Diyoruz ki ‘Burada bizim ittifakımızın daha güçlü olmasının, bizim ittifakımızın daha güçlü temsiliyet kazanmasının başka bir yolu var mı?’ Tam burada bir öneri getirdik arkadaşlarımıza dedik ki ‘Buralarda TİP ayrı listelerle seçime girsin.’
‘TİP, EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI’NIN İÇİNDE’
TİP’in ittifakın dışına çıktığı düşünülüyor. TİP, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın içinde ve bu fikriyatın önemli savunucularından bir tanesi. Yani HDP ile beraber başından bu yana biz bu üçüncü yol çizgisinin, üçüncü ittifakın en kararlı savunucularından bir tanesi olduk. Dolayısıyla bizim bu ittifaktan ayrılmak gibi asla bir gündemimiz olmadı.
Keşke Türkiye’de seçim sistemi böyle olmasaydı. Örneğin ben geçen seçim HDP listelerinden aday oldum ve HDP’ye gönül vermiş, HDP’yi program olarak benimseyen, HDP’nin iktidar olma hayaliyle oy veren yurttaşımız belki Erkan Baş’a oy vermek istemiyordu ama onun HDP’ye verdiği oyla milletvekili oldum. Belki HDP’nin bir il başkanı, ilçe başkanı, bir parti üyesi, yöneticisi onun için bedeller ödemiş bir arkadaşımız ben o listeden aday olduğum için o listelerden aday olamadı ve milletvekili seçilemedi. O HDP’yi daha iyi temsil edebilirdi. Şimdi mecbur mu HDP’li yurttaşlar Erkan Baş’ı istememelerine rağmen seçmeye? Dolayısıyla bir kere oraya bir alan açmak lazım.
Atacağımız adım ittifak gücümüze zarar veriyorsa bu adımı atmaktan vazgeçelim ama atacağımız adım ittifak gücüne zarar vermeyip yeni bir kuvveti oraya ekleyebiliyorsa bunun yol ve yöntemlerini aramak lazım.
‘YENİ BİR SİYASET ALANI AÇMAK İSTİYORUZ, YENİ İNSANLARI SİYASETE KATMAK İSTİYORUZ’
Bizim siyasetteki temel iddiamızdan biri neydi? Biz dedik ki Türkiye siyasetinde birtakım sorunlar görüyoruz. Yeni bir siyaset alanı açmak istiyoruz, yeni insanları siyasete katmak istiyoruz. HDP bunu başardı. Ne yaptı HDP? Önce bağımsız adaylarla girdi sürece. Yüzde 10 barajını kıramıyorduk yıkamıyorduk tünel kazdık. Öyle ilerledi HDP, sonra bir aşamasında HDP bağımsız milletvekili sayısını 40’a kadar çıkarmıştı ve 2015 seçimlerinde parti olarak seçime girmeye karar verdiğinde bugün bize dönük olan infial benzeri bir infial yine oluşmuştu. 40 milletvekili kaybedeceksiniz, değer mi ya 9,9 ile baraj altı kalırsanız hatta komplo senaryoları anlatılıyordu ama o enerji 80 milletvekiline kadar çıkarttı ve HDP’nin belki de bugün hala Türkiye’de iktidar tarafından bu kadar hedef alınmasına neden olan esas başarısı orada sağlandı dolayısıyla bunlar zaman zaman olur.
‘GENÇ SEÇMENE HİTAP EDEBİLİYORUZ’
HDP açısından baktığımızda 12,8’e kadar çıkmış bir oyu var, 7 Haziran’da o zirveyi görmüş. Son seçimlerde 11’e yakın bir oy almış. Şimdi mesele bunu 15’e 20’ye nasıl taşırız? Emek ve Özgürlük İttifakı’nı 15’e 20’ye nasıl taşırız? Yeni insanlara ulaşmamız lazım. Ben HDP’nin yeni insanlara ulaştığını görüyorum. Özellikle genç seçmende bir ağırlık taşıyacağını hissediyorum ama bizim de ulaşabileceğimiz genç bir seçmen var. Bu insanlar Türkiye’de yaşıyorlarsa bugüne kadar siyasete katılmayı düşünmemişlerdi ya da düşündülerse de kendilerine böyle bir yer bulamamışlardı. Bin 397 tane aday adayı başvurumuz var. Daha önce karşılaştığımız bir şey değil. İnsanlar burada siyasete katılabileceklerini görüyorlar. Bunların bir kısmı aday olacak bir kısmı seçilme iddiasıyla seçim döneminde mücadeleye devam edecek ama şuna inanıyorum ki bunların hepsi bu süreçte kendileri gibi insanları siyasette güçlendirmeye çalışacaklar bu da çok kıymetli bir şey. Bunlar bu ülkede 30-40 yıldır yaşıyor, son 10-15 yıldır oy kullanıyor ama TİP ‘e teveccüh ediyor bu önemli zaten Emek ve Özgürlük İttifakı’nı biz bunun için kurduk.”
TİP’İN MİLLETVEKİLİ ADAYLARI
Açıklamalarının devamında partisinin açıkladığı milletvekili adaylarına ilişkin konuşan TİP Genel Başkanı, “Bugün de şöyle bir tablo var. Evet TİP’e çok çeşitli toplumsal kesimlerden bir yöneliş var ve siyasette izleyici değil oyuncu olmaya geliyor. Yani siyasetin merkezinde yer almaya geliyorlar. Sadece alkışlamaya oy vermeye değil aynı zamanda temsil ettikleri toplumsal kesimlerin mücadelesini parlamentoya taşımaya geliyorlar” dedi.
Baş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sevgili İrfan Halk TV’de ana haber sunuyor, yılların gazetecisi ve doğal olarak onun adaylığı daha fazla duyuluyor daha fazla gündem oluyor. Mesela Bursa’da bir işçi arkadaşımız, Erhan İmralı ismi. Erhan kim? Erhan Bursa’da metal fırtına döneminin işçi önderlerinden bir tanesi. Binlerce işçiyle beraber sarı sendikaya karşı bir mücadele içerisine girmiş ondan sonra da o mücadelenin bedelini ödemiş. İşten atılmış yetmemiş işten atıldıktan sonra sevgili Erhan’ı bütün bölgedeki fabrikalar duyurmuşlar, demişler ki ‘Bu işçiyi almayın çünkü bu hakkını arayan bir işçi. Bunu köle yapamazsınız.’ Şimdi Erhan ile adaylık sürecine ilişkin görüşmeyi yaptığımızda ortaya çıkan tablo şuydu: Erhan’ın milletvekili olduğu ülkede bütün işçilerin sendikalaşma hakkını en net biçimde savunabilecek bir temsilcileri olacak bu parlamentoda. Bizim Erhan’ı milletvekili adayı yapmamız, milletvekili seçtirmemizin temel nedenlerinden bir tanesi budur. Bakın mesela bence yine çok önemli isimlerden bir tanesi Emine Büyüknohutçu. Kim Emine? Hatırlayacaksınız annesi ve babası Aysin ve Ali Büyüknohutçu doğalarına topraklarına sahip çıkmak isterken bu ülkenin hepimizin soluduğu havayı toprağı suyu savunurken katledilmiş insanlar. Onların mücadelesini, bu ülkenin havasının toprağının suyunun mücadelesini parlamentoya taşıması için aday yaptık.
Burada mesele ne biliyor musunuz? Mısra, Emine, Anıl… Anıl İGDAŞ işçisi arkadaşımız. Sizin evinize gelen doğal gazı evinize taşıyan işçi arkadaşımız. 15 yıldır İGDAŞ’ta çalışıyor ve hakları için mücadele ediyor. O bölgede 100 bin oy aldığında bu arkadaşımız parlamentoda olacak ve TİP’in 4- 5 yıldır anlattığı hayali şu anda tuttuk yakaladık. O hayal için yurttaştan destek istiyoruz. Bunun yanında Mehmet Aslantuğ da olacak tabii ki bunun yanında İrfan da olacak. Şimdi İrfan sadece kamuoyunun tanıdığı bir figür olduğu için değil ki onunla adaylık görüşmesi yaparken söyledi. 15 Nisan günü emekli olacak, 25 yıldır burada ter döken bir arkadaşımız, emek veren bir arkadaşımız. Mehmet Aslantuğ bakın son dönemdeki duruşu, verdiği güven bunlar hepsi çok kıymetli şeyler ama örneğin Türkiye’nin batısından Kürt sorununu anlatabilme konusunda Ahmet Kaya’nın yanındaki çok refleksif hiç kurgulanmamış, planlanmamış ama sadece ‘Kürtçe şarkı söylemek istiyorum’ dediği için bir linçe maruz kalmış, o gün için belki arkadaşı bile olmayan sanatçı dostunun tereddütsüz yanında durabilmiş bir figür.
Bunların hepsinin toplumsal mücadeleler açısından bir anlamı var bence. Ben bunu çok kıymetli buluyorum. Bu çeşitliliğin Türkiye siyasetine bir zenginlik katacağını, eşiği başka bir yere taşıyacağını düşünüyorum.”
‘YURTTAŞ SİYASETE KATILAMIYOR, SÖZÜNÜ SÖYLEYEMİYOR’
Türkiye’de siyaset ile yurttaşlar arasında çok büyük bir mesafe olduğunu söyleyen TİP Genel Başkanı, “Yurttaş siyasete katılamıyor, sözünü söyleyemiyor” diye konuştu.
“Bu toplumda susturulan, konuşmasına izin verilmeyen baskı altına alınan yok sayılmak istenen kim varsa bunlar konuşsun” diyen Erkan Baş şunları söyledi:
“TİP senin sesin’ kampanyamızın ana vurgusu bu. ‘TİP senin adına konuşuyor’ değil buradaki derdimiz. ‘Gel sesini bu sese kat ve hepimizin ortak bir sesi büyüsün. TİP senin’ diyoruz. Türkiye’de siyaset, yurttaş ile arasına çok büyük mesafe koymuş durumda. Yurttaş siyasete katılamıyor, sözünü söyleyemiyor. Bunun yolunu açmaya çalışıyoruz. Esas olarak da iyilik ve doğruluk temelli bir kampanya yürüteceğiz. Biz yalan söylemeyeceğiz. Mesela herhalde bizim dışımızdaki herkes bu seçimde barajları yıkacağını iktidara geleceğini falan anlatıyor. Biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki ‘Biz ana muhalefet olmaya geliyoruz.’
‘İKTİDAR KİM OLACAK TARTIŞMASI YAPMIYORUZ’
Türkiye’nin esas ihtiyacı, bu seçimde bu iktidardan kurtulacağız. Dolayısıyla iktidar problemimiz yok bizim. Bu seçimde iktidar kim olacak tartışması yapmıyoruz. Bu seçimde iktidarı belirlemeyi değil mevcut iktidarı o koltuktan indirmeyi hedeflemiş durumdayız. Bunun pratik bir sonucu olacak. Ama esas mesele önümüzdeki dönem açısından baktığımızda muhalefetin ne olacağı? Orada da TİP’in de parçası olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı dışında gerçek bir aktör göremiyorum ben. Burada da toplumun 20 yıldır tartıştığı birtakım başlıklara ilişkin net tutumlar son derece önemli olacak.
Nabza göre şerbet veren bir muhalefeti değil de çizdiği çizgiyle topluma yeni bir nabız atışı düzeyi yaratacak bir muhalefeti önümüzdeki dönemde egemen kılmaya çalışacağız. Çünkü bu 20 yıllık dönemin evet bir yıkım tarafı var doğru. AKP büyük bir yıkım yarattı ama bu büyük yıkım içerisinde filizlenen önemli bir yeni toplumsal dalga var. Beni heyecanlandıran kısmı orası.
‘ÖNÜMÜZE KOYULAN BARAJ YIKILDI, SONRAKİ ADIM ANA MUHALEFET OLMAKTIR’
Çok ilginç, toplumsal mücadele evrilerek ilerliyor. Mesela Gezi Direnişi, Gezi ruhu bir dönem çok tartışıldı sonra ‘acaba bitti mi, yok mu’ diye düşündük. Deprem döneminde ortaya çıkan dayanışma herkese yeniden o gezi ruhunu hatırlatmadı mı? Aslında 12 Eylül’den bu yana sosyalistlere ve Kürtlere kurulmuş bir baraj vardı. Çeşitli biçimlerle yollarla yöntemlerle o barajı aşmayı hedeflemiştik. Şimdi o barajı yıktık. 7 Haziran’da HDP o barajı yıktı zaten, o yüzden baraj bugün yüzde 7’lere indi ve fiilen işlevsizleşti. Şimdi ondan sonraki adım ana muhalefet olmaktır. Önümüze koyulan baraj yıkıldı şimdi ana muhalefet olmak hedeftir. Ondan sonra bu ülkede bir halk iktidarı kurma dönemidir. Böyle adım adım ilerletmek lazım.”