Erkan Baş 2021 için umudun kaynağı anlattı: 'Umut direnen emekçide, kadında, gençte… Umut insanda…’
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, partisi adına her hafta düzenlenen 2020’nin son basın açıklamasında konuştu.
29-12-2020 17:41

İleri Haber
TİP Genel Başkan Erkan Baş, BM tavsiyesine rağmen Meclis gündemine alınmayan, siyasi ve nüfus sahibi kişilerin mal varlıklarının araştırılmasına yönelik karara ilişkin, “Ey AKP neden korkuyorsun? Sizin tanıdığınız bildiğiniz kamu görevlileri ve yakınları arasında mal varlıklarından korktuğunuz birileri mi var?” diye sordu.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisi adına her hafta düzenlenen 2020’nin son basın açıklamasında konuştu. Konuşmasına her hafta olduğu gibi, yurttaşları ve sansür girişimine rağmen açıklamayı yaymak için çaba veren gençleri selamlayarak başlayan TİP Genel Başkanı, Meclis’in bir ay tatil edilmesine tepki gösterdi.
‘MECLİS’İN TATİL EDİLMESİ AYIP’
Ülkenin içinden geçtiği durumda emekçiler ölümle burun buruna olmak pahasına çalışmaya devam ettiğini ve yurttaşların açlıktan ölmemek için her tür risk göze alıp işlerine gittiğini hatırlatan Baş, bu koşullarda Meclis’in bir ay tatil edilmesini “ayıp” olarak niteledi.
İKTİDARIN SKANDAL FIRSATÇILIĞI
En son Genel Kurul’da kabul edilen, dernek ve vakıfların faaliyetlerini kısıtlayan, kayyum atanmasının önünü açan, yardım toplamayı engelleyecek maddelerin de yer aldığı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi’ne de değinen Baş, bu kanuna dikkatle bakıldığında büyük bir skandal yaşandığının altını çizdi.
Uluslararası bir kuruluş olan Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) tavsiye kararlarıyla bu teklifin sunulduğunu ifade eden Baş, bu kuruluşun 7 No’lu tavsiye kararı gerekçe gösterilerek iktidar tarafından bu bahaneyle dernekler ve sivil toplum örgütlerinin denetimine geçtiğini vurguladı.
‘EY AKP NEDEN KORKUYORSUN?’
FATF’ın “Siyasi Nüfus Sahibi Kişiler” başlığıyla 12 No’lu bir tavsiye kararı daha olduğunu belirten Baş, partisi adına, bu tavsiye kararına neden uyulmadığını sordu. Kararda kastedilenin yöneticiler ve yakınları tarafından gerçekleştirilen işlemlere konu olan fonların ve mal varlıklarının yakından takip edilmesi ve kaynağının tespiti olduğunu ifade eden Baş, Ey AKP neden korkuyorsun? Sizin tanıdığınız, bildiğiniz kamu görevlileri ve yakınları arasında mal varlıklarından korktuğunuz birileri mi var?” şeklinde konuştu.
ERKAN BAŞ’TAN 2020 DEĞERLENDİRMESİ
TİP Genel Başkanı, konuşmasının devamında 2020 yılını değerlendirdi. Baş’ın konuşmasının tamamı şöyle:
2020 yılının son basın toplantısını yapıyoruz. Yalnız Türkiye için değil, tüm dünya için de oldukça zor bir yılı geride bırakıyoruz.
Bir virüs ortaya çıktı ve egemenlerin doğaya açtığı savaşın çok ağır bir bedelini ödedik. Toplumcu, halkçı sağlık anlayışından vazgeçmenin, sağlıktan para kazanma hevesinin ölümcül sonuçları olabileceğini çok açık bir şekilde yaşadık. Evrimi, bilimi ve biyolojiyi yok sayanların; evrim, bilim ve biyolojiden çok ağır tokat yediği bir yılı geride bıraktık. Kâr hırsının, rantın, paranın insanlık için ne büyük bir yıkım yaratabileceğine tanık olduk.
Sarılamadık, kucaklaşamadık, el ele tutuşamadık, ölülerimizi bile hep birlikte toprağa veremedik. Kimimiz kapanmanın, kimimiz kapanamamanın acısını yaşadık. Emeğin, sağlığın, dayanışmanın, doğanın değerini anladık.
Bu bir muhasebe konuşması olsun istiyorum. Unutmayalım! Ne bizi yönetenlerin yaptıklarını, ne de bizlerin inancını…
2020, karanlıkların en koyusuydu diye anılacak.
COVİD-19 SALGINI
Ama bugün itibariyle koronavirüs belası nedeniyle, resmi rakamlarla 20 binin üzerinde yurttaşımızın hayatını kaybettiğini, sadece İstanbul’dason beş yılın ortalamasına göre 18 binden fazla yurttaşımızı kaybettiğimiz unutmamalıyız.
En az 302 sağlık emekçisi pandemi nedeniyle, mesleklerinin gereğini yaparken hayatını kaybettiğini unutmamalıyız.
2020’de bu iktidar, Covid-19’un sağlık emekçileri için meslek hastalığı sayılmasın diye harcadığı çabayı da sağlık çalışanları için ek ödemeler yapmamak, 3600 ek göstergeyi çıkarmamak için harcadığı çabayı da unutmamalıyız.
Sağlık ordusuna katılmak isteyen yüz binlerce emekçinin atamasını yapmadıklarını hiç aklımızdan çıkarmayacağız ve bu iktidarın tüm bunlar yaşanırken TTB kapatılsın diye uğraştığını da unutmayacağız.
SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN MÜCADELESİ
Ve hatırlayacağız!
Bu ülkede 200 bin sağlık emekçisinin, maaşları, ek ödemeleriyle 4 bin TL’yi bulmayan gelirleriyle sadece insanlar iyileşsin diye nasıl emekler verdiklerini hep hatırlayacağız.
Gülünç rakamlarla, olağanüstü saatler boyunca çalışmak zorunda kalan genç asistan hekimlerin binlerce yurttaşımızı kurtardığını hatırlayacağız.
2020’de sağlık emekçilerinin harcadıkları çabayı sevgi ve saygıyla hatırlayacağız.
Umut yaşatmak için sergilediğiniz direnişte...
2020’de parası olmadığı için tedavileri yapılmayan küçücük SMA hastalarının ailelerinin direnci bizi geleceğe taşıyacak, umudu ve mücadeleyi büyütecek.
‘UMUT DAYANIŞMADA’
Kendisine bütçeden günde 58 milyon TL para ayıran Saray’ın, yurttaşlarımıza bu zor günlerinde maddi destekte bulunmak yerine İBAN numarası gönderip, yurttaşlardan para istediğini unutmayacağız.
2020’de bu iktidar, yurttaşların kendi oluşturduğu dayanışma ağlarını yasaklamak için uğraştı. Belediyelerin yardım ve desteklerini engellemek için çaba harcadı. Yurttaşına bir maskeyi dağıtmayı beceremedi.
Ve elbette hatırlayacağız; 3 boyutlu yazıcılarla siperlik üreten mühendislerin oluşturduğu dayanışma ağını…
Birleşmiş Milletler’den ödül kazanan Kadıköy Dayanışması’nı hatırlayacağız, yaşlı yurttaşlarımıza yemek götürmek için emek veren binlerce genç kardeşimizi hatırlayacağız.
Pandemide işsiz kalan sahne emekçileri için organizasyonlar yapan sanatçı dostlarımızı hatırlayacağız.
2020’de biz bunları hatırlayacağız. ‘Umut insanda’ diyeceğiz. ‘Umut dayanışmada’ demeyi sürdüreceğiz.
‘İKTİDAR ÖNCE BİLİMDEN, EĞİTİMDEN, KÜLTÜRDEN VAZGEÇTİ’
Unutmayacağız!
Pandemide bu iktidar önce bilimden, önce eğitimden, önce kültürden vazgeçti. Camiler açıldı, sahneler, konser salonları, sinemalar kapandı. 2020’de Ayasofya şov için, oy için ibadete açıldı ama AKM açılmadı!
Tüm ülkeler, tedbir alıp çocukların okula gitmesini sağlamayı birinci önceliği haline getirirken, Türkiye’de okullar kapatıldı.
Bu iktidar bir tablet dağıtmadı. Telekomünikasyon şirketleri zarar görmesin diye interneti ücretsiz hale getirecek hiçbir adım atmadı.
Öğretmenlerin 3600 ek gösterge talepleri yerine getirilmedi.
‘BU ÜLKENİN UMUDU SİZSİNİZ’
İktidarın bunca basiretsizliğine, halk düşmanlığına karşın 2020’de 60 binden fazla kitap yayımlandı. Binlerce şarkı yapıldı. Film yapıldı. Üretmeye, yaratmaya devam ettik.
Derse katılamayan öğrencisine ulaşmaya çalışan, şartlar ne olursa olsun eğitim vermek için uğraşan öğretmen arkadaşım. Seni hatırlayacağız. Kardeşlerini alıp dağ başına çıkan, internete ve eğitime erişmek için kilometrelerce yol yürüyen küçük kardeşim. Seni hatırlayacağız
Kendi yemeğinden kısıp, internet parası, tablet parası ayırmaya çalışan anneler, babalar veli arkadaşlarım. Sizlerden binlerce var! Bu ülkenin umudu sizsiniz. Ve bu ülke 2020’de sizi hatırlayacak.
Umut eğitimde, kültürde, bilimde, çocukta...
‘GENÇLERİMİZİ SİZDEN KURTARACAĞIZ’
Unutmayacağız!
2020’de iktidarın geleceğini kararttığı genç kardeşlerimin yüzde 76’sı yurt dışına çıkmak istiyor. Bu ülkedeki gençlerin en az yüzde 40’ı iş arıyor! 3 gençten 2’si sadece yol-yemek parasıyla çalışmaya razı hale geldi. Ve on binlerce öğrenci tutuklu…
Unutmayacağız! Bu iktidar bu yıl, sosyal medyayı kontrol altına almak için yasalar geçirdi. Üniversitelere, öğrenci yurtlarına, evlerine ‘fuhuş yuvası’ diyen gerici, yandaş profesör seni de unutmayacağız! Unutmayacağız ki, Türkiye’nin geleceğinde size, sizin bu sapkın görüşlerinize yer olmayacak. Gençlerimizi sizlerden kurtaracağız.
‘UMUT GENÇLERİN İSYANINDA’
Bu ülke, binlerce gencin alın teriyle, emeğiyle, üretimiyle, yaşama sevinciyle ayakta.
Pandemide onlar dayanışma sergiledi, sorunları onlar haykırıyor. Hayvanları koruyor, iklimi krizini haykırmak için seferber oluyor.
Gerici rektörlerine, profesörlere meydan okuyor. Araştırıyor, inceliyor, irdeliyor, tartışıyor, tepki gösteriyor, üretiyor.
Umut genç arkadaşımda! Umut gençlerin heyecanında, isyanında, yaratıcılığında…
‘İKTİDAR KADINLARA KARŞI’
Hiç unutmayacağız!
2020’de Aralık ayı başına kadar en az 275 kadın öldürüldü. 161 kadının ölümünde cinayet şüphesi var. Gülistan Doku’nun, Nadira’nın, Pınar’ın, Ceren’in ve yüzlerce kadının katilleri hâlâ serbest.
2020’de 18 milyonluk İstanbul’da yalnızca bir tane Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi bulunuyor.
İktidar ‘evde kalın’ diye bağırıyor ancak evde şiddete uğrayan kadınları korumak için hiçbir şey yapmıyor. Pandemide yine kadınlar şiddete uğradı. Ev içi şiddetin mağdurları kadınlar ve çocuklar oldu.
Ya iktidar ne yaptı?
8 Mart’ta, 25 Kasım’da yine kadınlara saldırdı. Onlarcasını gözaltına aldı. Hükümet, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek için denemeler yaptı. Gereklerini uygulamadı. Kadınların nafaka hakkına saldırmak için uğraştı. Toplumsal cinsiyet eşitliğini talep edenlere savaş açtı.
LGBTİ+’lere karşı en ayrımcı sözler Diyanet İşleri Başkanı’ndan geldi. Hükümet tek vücut bu ayrımcılığı destekledi.
Unutmayacağız! 1 milyon kadın işini kaybetti. Unutmayacağız! Kadın istihdamı yüzde 30 bile değil!
‘UMUT KADININ MÜCADELESİNDE’
Ve hatırlayacağız!
Türkiye’de 2020’de kadın cinayetleri biraz olsun azaldıysa bu kadınların mücadelesiyle, haykırmasıyla, dayanışmasıyla oldu. Tacizi ifşa eden kadınları hatırlayacağız. İstanbul Sözleşmesi’nde iktidara geri adım attıran kadınları hatırlayacağız. Türkiye’nin en büyük muhalefet gücü haline gelen kadınları, şarkılarını, rengarenk eylemlerini, birbirlerinin elinden tutmalarını hep hatırlayacağız.
Yobazlara kalsa kapatılacak atletizm, jimnastik, voleybol gibi branşlarda kadınların uluslararası başarılarını hatırlayacağız.
Umut kadında, umut kadının mücadelesinde!
‘SENİ UNUTMAYACAĞIZ(!) ERDOĞAN’
Unutmayacağız!
Bu iktidarın politikaları nedeniyle 10 milyona yakın yurttaşımız iş kaybı yaşadı. İstihdam bir milyona yakın azaldı.
Fabrikalar ve iş yerleri kapandı. Ülkemizin büyük çoğunluğu On milyonlarca yurttaşımız yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda.
Saray, ayda kendisine 1 milyar 800 milyon ayırırken, asgari ücretliye 2 bin 825 lira 90 kuruşu reva gördü. Bunlarda asgari utanma olsaydı, bu rakamı telaffuz etmeye tenezzül edemezlerdi.
Saray bahçelerine 55 milyon TL harcarken, maden işçilerinin tazminatını vermek için adım atmayan Erdoğan, seni unutmayacağız!
Yandaşlarına bütçeden on milyarlarca lira aktarırken, ücretsiz izne zorlanan işçiyi günde 39 liraya mahkum eden Erdoğan, seni unutmayacağız!
‘Açım’ diyen esnafa, ‘çay iç rahatlarsın’ diye yanıt veren Erdoğan, seni unutmayacağız!
‘Yoksulluğu sorun olmaktan çıkardık’ diyen Çalışma Bakanı seni unutmayacağız!
Aile şirketin yeni oteller alırken, sanat emekçilerine dilenci muamelesi yapan Kültür ve Turizm Bakanı seni unutmayacağız!
Kendi yemeğini Denizli’deki belediyelere ödetirken, “vatandaş kuru ekmek yesin” diyen AKP’li vekil seni unutmayacağız!
‘Beni virüs değil sizin düzeniniz öldürür’ diyen TIR şoförü Malik’i gözaltına aldıran Süleyman Soylu, seni unutmayacağız!
Millete küfür eden Cengiz, seni unutmayacağız! 5’li çete sizi unutmayacağız!
Halkımız yoksulluktan boğulurken, servetine servet katanlar, yüzde 90’lara varan kar açıklayıp, yüzde 98 vergiden muaf tutulanlar, büyük patronlar sizi de unutmayacağız.
‘DİRENEN İŞÇİLERİ UNUTMAYACAĞIZ’
2020’yi Ermenek’te, Soma direnen maden işçileriyle hatırlayacağız.
Direnen; Cargill, Özer Elektrik, Systemair HSK, Baldur Süspansiyon, Samsun Çorum Ambar, Kömürcüoğlu/Çınartaş, TüvTürk, Makro/Uyum Market, Lipton, Real Market, Sarıyer Belediyesi, Şişli Kent Yol, Soda Sanayi, Ünal Kablo, Grup Tekstil, FZK Mühendislik, Bimeks, Sinbo, Çorum Ekmekçioğulları işçileri, KHK’lılar, traktörlerine el konmak istenen köylüler, seslerini haykıran fındık üreticileri, Hürriyet ve Demirören Medya’da sendikalaştıkları için işten çıkarılan basın emekçileri, enkaz altında kalan yurttaşlarımızı kurtarmak için yardıma koşan maden işçileri...
Umut sizde. Umut ekmekte, emeğin yarattığı değerde...
‘KAYYUMLARI VE İŞKENCEYİ UNUTMAYACAĞIZ’
Unutmayacağız!
Ve İstanbul’a ve Ankara’ya ve İzmir’e ve tüm Türkiye’ye, derelerimize, ormanlarımıza, parklarımıza ihanetinizi unutmayacağız! Kazdağları’nı Kanadalı şirket için, Saros Körfezi’ni Katarlı şirket için, Erbaa’yı Erdoğan’ın yakınları için gözden çıkaran iktidarı unutmayacağız!
Kazdağları’ndaki sincaplar için aylarca çadırda kalan çevre dostları... 2020’yi sizin ve sizin gibi binlerin yarattığı umutla hatırlayacağız!
Umut doğada, umut doğayı savunanda!
Kayyumları unutmayacağız!
İşkenceyi unutmayacağız!
Selahattin Demirtaş’ı ve cezaevlerindeki tüm siyasi tutsakları, gazetecileri, aydınları, yazarları ve gençleri hatırlayacağız!
‘UMUT İNSANDA’
Berkin’i aklımızdan bir an olsun çıkarmayacağız... Rabia Naz’ı hep hatırlayacağız...
Ve bu ülkede 2020’de doğan binlerce bebeğe Sevgi adı verildi, Barış adı verildi, Özgür adı verildi, Deniz adı verildi, Devrim adı verildi.
Umut her gün bir daha doğdu.
2021’e umut ile gireceğiz.
Umut insanda!
İLGİLİ HABERLER
Erkan Baş: Boğaziçi’nde bir provokatör varsa, bu kukla rektörü atayanın kendisidir
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bir haftalık aranın ardından partisinin basın toplantısında açıklamalarda bulundu
12-01-2021 16:26

İleri Haber
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Boğaziçi’ne ‘kayyum rektör’ atanması ve ardından eylemlere yönelik başlatılan gözaltı dalgasına ilişkin, “İktidar tüm kanallarıyla öğrencileri provokatör ilan etti. Bir provokatör aranacaksa bu, üniversiteye kukla rektör atayan kişinin kendisidir” dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, bir haftalık aranın ardından partisinin basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Konuşmasına emekçi halkı selamlayarak başlayan TİP Genel Başkanı, Meclis’in tatil edilmesi dolayısıyla bu hafta basın açıklamasını İstanbul’da, parti binasında gerçekleştirdi.
‘ASIL PROVOKATÖR KUKLAYI ATAYANDIR’
Konuşmasında ilk olarak Boğaziçi direnişine değinerek başlayan TİP Genel Başkanı, şunları söyledi:
Geçtiğimiz hafta, bir ülkenin sorumsuz yöneticilerinin o ülkenin geleceğini sırtlanacak en temel değer olan gençlere nasıl da vahşice saldırdığını izledik.
Ülkemizin en iyi üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi’ne hem seçilmemiş hem de okul dışından bir kuklanın rektör olarak atanması, haklı olarak öğrenciler ve öğretim görevlileri başta olmak üzere tüm akademi dünyasında ve kamuoyunda geniş bir tepkiyle karşılandı. Üstelik, rektör olarak atanmaya çalışılan bu kuklanın aynı zamanda intihalci olduğu, akademik unvanlarını hırsızlıkla elde ettiği de ortaya çıktı. Doğal olarak, hem üniversite kurumunun özerklik ve demokratiklik ilkelerine hem de en temel ahlaki normlara aykırı olan bu atama Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından protesto edildi.
İktidar tüm kanallarıyla öğrencileri provokatör ilan etti. Bir provokatör aranacaksa bu, üniversiteye kukla rektör atayan kişinin kendisidir.
Boğaziçili ve onlara destek olmaya gelen üniversiteli öğrenciler, uzun namlulu silahlarla, şafak baskınlarıyla, kapıları zorla kırılarak gözaltına alındı. Emniyet, bütün bu gözaltı işlemlerini halka korku ve gözdağı vermek için yandaş medya aracılığıyla servis etti. Yani koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti, içişleri bakanlığı, valiliği, emniyeti, savcısı bu ülkenin en nitelikli okullarından bir tanesinin öğrencilerinin evini basmayı marifet bildi.
Neresinden baksanız rezillik, kepazelik!
Devleti kendi çiftliği haline getirmiş bu Saray efradı adı, soyadı, okulu, bölümü, adresi, kimlik bilgileri belli olan, hiçbir yere kaçma şüphesi bulunmayan, aileleriyle yoksul mahallelerdeki evlerinde oturan bu genç kardeşlerimiz üzerinde güçlerini göstermeye çalıştılar. Oysa gösterdikleri tek şey, kendi korkuları oldu.
‘GENÇLERİN SALTANATLARI YIKACAĞININ FARKINDALAR’
Korkuyorlar, çünkü bu halkın kanını emerek saraylarda, yalılarda yaşadıklarının artık gözlerden saklanamadığının farkındalar.
Korkuyorlar, çünkü canının istediğini terörist ilan ettikçe, yasaları ayakları altında çiğnedikçe hiçbir inandırıcılıkları kalmadığının farkındalar.
Korkuyorlar, çünkü gençlerin 18 yıllık bu saltanatı çok yakında başlarına yıkacağının farkındalar.
‘GENÇLER GELECEK, SİZ GİDECEKSİNİZ’
Bakın, buradan Saray’a, onun memuru olan İçişleri Bakanı’na, Boğaziçi Rektörlüğüne çökmeye uğraşan o pişkin kuklaya sesleniyorum:
Gençler gelecek, siz gideceksiniz!
Gençler hazır, siz gidicisiniz!
Gençler güçlü, siz yolcusunuz!
Sizin sonunuzu gençlerin getireceğini bildiğiniz için bu kadar ölçüsüz ve pervasız davranıyorsunuz. Ama korkunuzdan kaçtıkça onun karanlığına daha çok gömülüyorsunuz. Zaten tam da bu yüzden, karanlığa gömüldüğünüz için yarattığınız terörün, şiddetin, baskının artık işe yaramadığını göremiyorsunuz. Sizlerle sadece mücadele etmiyoruz; biz size acıyoruz. Körleşmiş hırsınızla sağa sola saldırdıkça düştüğünüz zavallılığa acıyarak bakıyoruz.
‘BALIK BAŞTAN KOKAR’
İktidar mensuplarının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yönelik suçlamalarına da değinen Baş, şu ifadeleri kullandı:
Memleketimizin güzel bir atasözü vardır; balık baştan kokar!
Geçtiğimiz hafta ne siyasi kültüre ne demokratik ilkelere ne de ülkemizin geleneklerine yakışmayan, son derece çirkin ve seviyesiz suçlamaların iktidarın en yetkili ağızlarından döküldüğünü gördük.
Hatta, baştaki bir deyince onun memurlarının bin demeye çalıştığına tanık olduk.
‘ATMA RECEP’ DİYORUZ’
AKP Genel Başkanı, ana muhalefet partisinin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na terörist dedi; bu yetmedi İçişleri Bakanı Kaftancıoğlu’nun 4-5 örgüte mensup olduğunu söyledi. Bu beyler Kaftancıoğlu’nun terör örgütü üyesi olduğunu o kadar sık tekrar eder oldular ki artık söylenecek tek söz kalıyor, yine halkımızın yüzlerce yılın deneyimiyle oluşmuş literatürüne başvuruyoruz, “Atma Recep” diyoruz.
Bu kadar hakaret, deyim yerindeyse ağzına gelen her şeyi söyleyen bir iktidara karşı “sözde Cumhurbaşkanı” dedi diye yine büyük bir koro mağdur edebiyatına başladı. Bunun bir “darbe çığırtkanlığı” olduğunu söylüyorlar.
Biz buradan açıkça söylüyoruz, Kılıçdaroğlu’nun “sözde cumhurbaşkanı” değerlendirmesine katılmıyoruz. Mahvettikleri ülkenin bugünkü koşullarında, böyle bir ülkede Erdoğan, cumhurbaşkanı sıfatı taşıyabilir. Bizim kabul etmediğimiz, ülkenin bu hale getirilmesi.
‘Gİ-DE-CEK-SİNİZ’
İktidarın ağzından düşürmediği terörist lafı, aslında kamuoyunu oyalamak, insanları asılsız iddialarla karalamak, hiçbir hukuki işlem ve süreç olmasa da çamur atıp iz bırakabilmek için kullanılıyor. Ve yine burada da aynı korkuyu görüyoruz: iktidardan düşme, suçlarının açığa çıkması ve hesap verme korkusu. Ancak bir kez daha belirtiyoruz: Ne yaparsanız yapın, ne kadar korkarsanız korkun, nereye saldırırsanız saldırın gi-de-cek-si-niz!
Bizim Nazım’ın, Türkçe’nin en büyük şairinin dizlerini hatırlatmak isteriz:
“Anlamak, gideni ve gelmekte olanı…”
Siz ne gelmekte olanı anladınız, ne de gidici olduğunuzu…
Yolunuzun sonuna geldiniz, kör bir uçuruma doğru gidiyorsunuz; bu saatten sonra gaza basmanız sadece o uçuruma daha erken yuvarlanmanızı sağlar. Ama sizi bekleyen sondan kaçmanız artık mümkün değil.
AŞI ÇALIŞMALARI: ‘PARANIN SALTANATI BUDUR’
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını ve henüz başlamayan aşılamaya ilişkin de konuşan TİP Genel Başkanı, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya tepki gösterdi.
Baş’ın açıklaması şöyle:
Bütün dünyaya egemen olan kapitalist zihniyetin sinsiliğinin ve açgözlülüğünün, şimdi içinden geçmekte olduğumuz bu salgın günlerinde açığa çıktığını da belirtmek isteriz. İnsan sağlığı ve hayatı kutsaldır, ondan daha değerli hiçbir şey yoktur, olmamalıdır. Bir virüs var ve bu virüsten korunma yolları var. Bunlardan biri de aşı. Ancak patent gibi yollarla ilaç ve aşıları kendi mülkiyetine geçiren tekeller, insan sağlığını ve hayatını açıkça tehdit etmektedir. İlaç tekelleri karları için milyarlarca insanın yaşamını riske atıyor. İşte kapitalizm budur. İşte paranın saltanatı budur.
‘TÜM YOLLAR YİNE 5’Lİ ÇETEYE ÇIKTI’
Bunun yanında bir de AKP iktidarının yarattığı bir skandal ile karşı karşıyayız. Hasdal'a taşınması planlanan Çapa Tıp Fakültesi'nin ihalesi özel davetle 5’li çetenin en müstesna kuruluşlarından birisi olan Kolin’e 2 milyar TL karşılığında verildi. Rekabetçi, şeffaf "açık" usul tercih edilmedi. İhale, kanunun olağanüstü ve önceden öngörülemeyen haller için istisna olarak belirlediği "pazarlık" usulünü düzenleyen 21b maddesine dayandırıldı.
Tüm yollar yine 5’li çeteye çıkmış. Dünyada en çok ihale alan 5. şirket olan Kolin, bunlara bir yenisini daha eklemiş.
Bakın burada Sağlık Bakanı hiçbir sınır tanımıyor. Kamu-özel iş birliğiyle yapılan hastanelerin ödemelerinde hiçbir sıkıntı yok. Ancak aynı durum aşılamada geçerli değil. Sağlık Bakanı, 11 Aralık’ta aşılamanın başlayacağını söyledi. Bakın, insan sağlığı açısından tek bir saatin bile kıymetli olduğu bir salgın ortamında bir gün değil, bir hafta değil, tam bir ay geçti bu sözün üzerinden ve hala aşılar ülkemize gelmedi, öncelikle sağlık çalışanları olmak üzere yurttaşlarımızın aşılanmasına başlanmadı.
‘SARAY YANDAŞLARI AŞILANMAYA BAŞLANDI’
Ama bir de gördük ki, iktidarın sofrasından yiyenler, Saray’ın konserlerinden milyonlarca lira götürenler bir bir aşılanıyor, aşılandığı yetmezmiş gibi bir de utanmadan bunun fotoğraflarını paylaşıyorlar. Bu tablo, azıcık ar sahibi herhangi bir yönetici için istifa sebebi olmalıyken, Sağlık Bakanı pişkin pişkin görevine devam ediyor.
Binlerce sağlık emekçisi COVİD-19 hastalarıyla iç içe çalışmak durumundayken, yüzlerce sağlık emekçisi salgın sırasında hayatını kaybetmişken, bir Saray şarkıcısının aşılanması utançtır, arsızlıktır
Buradan açık bir çağrı yapıyoruz: Madem Saray’da yer tutanlar aşılanıyor, o zaman sağlık hizmetlerinde de o Saray’da yer tutanlar çalışsın.
‘SEÇİMİ OYLA DEĞİL, HİLEYLE KAZANMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Gündemdeki bir diğer konu olan seçim ve siyasi partiler kanunundaki değişikliklere de değinen Erkan Baş, şöyle konuştu:
Şimdiye kadar seçim sonuçlarına, sandık iradesine, seçmenin kararına saygıdan söz eden AKP iktidarı, tabanının daraldığını, eridiğini kendisi de görmüş olmalı ki “daha az oy alsak bile iktidar koltuğunda oturabilir miyiz?” sorusuna yanıt arıyor.
Bize göre, seçim sistemini değiştirmeye karar verdiler, çünkü anketlerde görülen erimeyi durduramıyorlar. Partilerine ve yedek lastiğiniz MHP, ne yaparlarsa yapsınlar seçimi kazanacak orana ulaşamadıklarını gördüler. O çok güvendikleri seçmen iradesinin, önümüzdeki seçimlerde kendilerini sandığa gömebileceğini görmüş olmalılar.
Seçimi oyla değil, hileyle kazanmaya çalışıyorsunuz. Dar bölge sistemi, ittifak barajı, Türkiye vekilliği gibi süslü adlar altına sakladığınız plan, seçimde çoğunluk oyunu almadan iktidarı almanızı sağlayacak bir sistem bulmak. Çünkü siz iktidar olmadan tek bir gün bile yaşayamazsınız; Saray’da uyumadan 24 saat duramazsınız; iktidarı kaybetmektense ülkeyi ateşe atmayı tercih edersiniz; o yüzden duyuyoruz, görüyoruz, sabahtan akşama kadar kulis köşelerinde “ne yapsak da bu beladan kurtulsak” diye kara kara düşünüyorsunuz.
Bakın ben size söyleyeyim ne yapacağınızı: Seçim sonuçları açıklanınca, bu halk sizi altın varaklı Saray koltuklarından indirince, yani kralınız ve onunla birlikte sizler o makamlardan düşünce tıpış tıpış gideceksiniz. Gideceksiniz dediysem, tatile veya evlerinize değil, önce mahkemeye gideceksiniz; önce işlediğiniz suçların, iç ettiğiniz paraların, peşkeş çektiğiniz kaynakların hesabını vermeye gideceksiniz. Ağlamak, zırlamak yok; hem korkmayın da, bizim ülkemizde adil yargılama hakkı da bağımsız yargı da güvence altında olacak. Ama işlenmiş en ufak suç bile ortaya çıkarılacak, hesabı sorulacak.
‘CARGİLL İŞÇİLERİNİN SESİ DURDURULAMAYACAK’
Baş konuşmasının son kısmında ise ülkede devam eden emek direnişlerine değindi. TİP Genel Başkanı, şunları söyledi:
PTT-Sen emekçilerini selamlıyoruz.
Baldur ve Çorum Ekmekçioğlu’nda BMİS üyelerinin mücadelesini selamlıyoruz.
Kafe-Bar Dayanışması’ndan aldığımız bilgilere göre zaten çoğunluğu sendikasız ve sigortasız çalıştırılan emekçi kardeşlerimiz tamamıyla açlığı mahkum edilmiş durumdalar.
Cargill işçileri direnişlerinin 1000. Gününde iktidarın saldırısına maruz kaldı. Cargill işçilerinin sesi susturulamayacak.
Güya işten atma yasaklandı. 25/2 madde ile yanı kod29 ile işten atmalar sürüyor. Üstelik bu arkadaşlarımız yeni bir işe başvurduğunda önlerine engel çıkarılıyor. Bu madde patronlar tarafından kullanılıyor. Bu madde hakkını arayan, mesela sendikalaşan işçilere uygulanıyor.
‘HALKIN ALANLARI MÜTEAHHİTLERE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR’
Gazi Mahallesi’nde Küba Mahallesi’nde halkın alanları müteahhitlere peşkeş çekilmeye çalışıyor.
Pınarhisar’da CED toplantısı yapılmak isteniyor. Limak binlerce dönüm alanı dinamit ile maden çıkarmak istiyor. Kaynarca, Pınarhisar, Poyrazlı’nın ve civar köylerimizin su kaynakları olan alanlar peşkeş çekiliyor. Limak sadece kendi çalışanlarından oluşan bir toplulukla sözde CED toplantısı yapıyor.
Erkan Baş'tan iktidara ve yandaşlarına: 'Halkın parasını kursağınızdan çekip alacağız!'
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın açıklamasında konuştu. Baş açıklamasında, iktidara ve yandaşlarına seslendi.
08-12-2020 17:09

İleri Haber
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, yandaşlara seslenerek “Yolun sonuna geldiniz. Tüm mal varlığınıza el koyacağız. Halkın parasını hırsızların kursaklarından çekip alacağız” ifadelerini kullandı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın açıklamasında konuştu. Meclis’te yaptığı açıklamaya, emekçi halkı selamlayarak başlayan Baş, “Bizi TV’lerde izleyemiyorlar onları selamlayamıyorum ama sosyal medya aracılığıyla sesimizi her yere taşıyan genç arkadaşlarımızı hem selamlıyorum, hem teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Bütçe görüşmelerinde grubu olmayan parti temsilcilerine söz verilmemesini eleştiren Baş, iktidar olağanüstü bir çabayla parlamentoda işçilerin sesini kısmaya çalıştığını vurguladı. İktidarın çabalarına rağmen seslerini yükselteceklerini belirten Baş, “O kürsüde halkın sesi mutlaka karşılığını bulacak. Geri adım atmayacağız” şeklinde konuştu.
Yurttaşlardan kendilerine “Bu iktidar neden saatlerce emekçilerin temsilcilerini konuşturmamak için çaba harcıyor?” sorusunu sormalarını isteyen Baş, Saray ittifakının 300’den fazla milletvekilinin olmasına rağmen, karşısındaki 2-3 milletvekilini susturma çabasının bir açıklaması olduğunu kaydetti. Baş, “Bizi 5 dakika olsun konuşturmamak için uğraşmalarının arkasında zayıflıkları var. 18 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar, 300’ün üzerinde milletvekilleri var ama gerçekler o kürsüden haykırılmasın diye uğraşıyorlar. Çünkü bir doğru, binlerce yalanları yer ile yeksan ediyor” dedi.
‘GERÇEKLER HEM ACITIYOR, HEM BAĞIRTIYOR’
Kürsüde konuşma yaptıkları sırada iktidar sıralarından seslerin hatırlatan Baş, AKP’lilere “Gerçekler hem acıtıyor, hem bağırtıyor. Ama bağırtılar gerçeklerin üzerini örtmez“ şeklinde seslendi.
‘GÖREVİMİZ HESAP SORMAK’
Bütçe döneminde TİP’in görevinin “hesap sormak” olduğunu söyleyen Baş, iktidarın hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.
TİP Genel Başkanı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kendi adımıza değil, bu bütçenin oluşumu için terini, kanını hatta canını veren işçiler, kadınlar, gençler, işsiz bırakılanlar, emekliler, emekli yapılmayanlar, engelliler, çiftçiler İçin bu iktidarda hesap soracağız!
Bu bütçe mutlu azınlık yaratma bütçesidir. Fakirden alıp önce Saray’a, sonra küfürbaz müteahhitlere verme bütçesidir. Bu bütçe, başta Katarlılar olmak üzere yabancı para babalarını servet sahibi kılma bütçesidir. Bu bütçe ezcümle mutlu azınlığı mesut etmek için hazırlanmış bir bütçedir.
Bu bütçe böyle geçerse, yeni vergiler gelir. Yoksullar ordusu büyür, açlık artar, yurt dışına çıkan ve çıkmak için fırsat arayan gençlerin sayısı artar, kadın cinayetleri artmaya devam eder. Cezaevlerinde insan sayısı artar.”
‘BÜTÇE YA MİLYONLAR, YA MİLYONERLER İÇİN YAPILIR’
Bunların bir iddia olmadığını dile getiren Baş, pandemi dönemini örnek verdi. “Bütçe ya milyonlar için yapılır, ya milyonerler için yapılır. Bütçe ya milyonlarca insan için yapılır, ya bir avuç milyoner için” diyen Baş, Fuat Oktay ve Numan Kurtulmuş’un “Başkalarının söylediklerine değil de bu ülkenin bakanlarının söylediklerine kulak verin” sözlerini yanıtladı. Baş, “Ben sizin yerinizde olsam utanırım, öyle bir ülke olduk ki Sağlık Bakanı’nın sözüne inanan insan kalmadı! Bu durumdan utanıyoruz” ifadelerini kullandı.
’YURTTAŞLARIN YÜZÜNE NASIL BAKACAKSINIZ?’
Her gün yüzlerce yurttaşın hastanelerde sıra beklediğini buna rağmen 600 binden fazla sağlık çalışanın atanmadığını hatırlatan Baş, şöyle devam etti:
“Halk için bütçe yapılsaydı, Sağlık Bakanlığı’nın müteahhitlere bu yıl ödeyeceği 10 milyar TL ile yüz binlerce sağlık çalışanının ataması yapılabilirdi.
Mutlu azınlık için bütçe onaylanırsa bir yardım eli uzatılmasını bekleyen virüs bulaşmış yüz binlerce yurttaşımız hayatını kaybedecek. Yurttaşın yüzüne nasıl bakacaksınız?”
‘SİZ TARİKATLARIN TEMSİLCİSİ OLARAK MI O KOLTUKTASINIZ?’
Konuşmasına bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) ayrılan bütçe üzerinden devam eden TİP Genel Başkanı, Türkiye’de 1,5 milyon öğrencinin bilgisayara, yine yüz binlercesinin internete erişim imkanı olmadığını, 3 milyon gencin ise Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlarını ödeyemediği için çaresiz durumda olduğunu ifade etti.
“Derneklere vakıflara ve cemaatlere MEB bütçesinden 6 milyar TL para aktarıyorlar” diyen Baş, iktidara “Siz o vakıfların, cemaatlerin temsilcisi olarak mı koltuktasınız? Bu halkın parasını nasıl tarikatlara aktarırsınız? Bu ülkenin evlatları yurt bulamıyor. İktidar sahipleri, 11 çocuğumuzun yanarak öldüğü bir Aladağ Katliamı daha mı bekliyorsunuz?” diye sordu.
‘SARAY BAHÇESİNE AYRILAN BÜTÇE EMEKÇİLERİN HAKLARINI KARŞILAR’
Bütçede Saray’a ayrılan ödeneğin bir kısmıyla, hakları için mücadele eden maden işçilerinin tüm ödemelerinin yapılacağını dile getiren Baş, şunları söyledi:
"Soma ve Ermenek’te on yıllardır haklarına el konan maden işçisini duymuşsunuzdur. Kimi 80 gün, kimi 100 gündür direniyorlar. Bu işçilerin toplam alacağı en fazla 50 milyon TL hesaplanıyor. Bütçede bu var mı, yok.
Ama Saray bahçesine 10 ayda 55 milyon TL ödeme var. Şu Saray bahçesi güzel olsun diye emekçiler haklarını alamıyor. Kendi bütçesini 36 kat artıran Cumhurbaşkanına sormak istiyorum: O Saray’da yetiştirdiğin meyveleri, sebzeleri işçilere mi bağışlayacaksın? Ye ye bitiremezsin zaten onları.
Saray’da bir günde bir stadyum dolusu işçi hayatını idame ettirmeye çalışıyor. İşsizlik Fonu’ndan işçilere patronlara aktarırken, sözde sigorta ödemeleri için yine patronlara İşsizlik Fonu’ndan para aktarılırken, işleri elinden alınan yaşayan 18 milyon yurttaş ne yiyecek, nasıl geleceğe güvenle bakacak?”
‘EMEKLİLİKTE İKTİDARA TAKILANLAR’
Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın (EYT) artık “Emeklilikte İktidara Takılanlar” olarak hatırlandığını dile getiren Baş, EYT’lilerin bütçeye maliyeti hakkında doğru haberler yapmayan TRT’yi “Yalan Radyo Televizyonu” olarak nitelerken TRT Genel Müdürü’ne “Vicdanın rahat mı? Bu insanların parasıyla maaş alıyorsun” şeklinde seslendi.
‘1000 KAT RÜŞVET Mİ OLUR?’
Baş, şöyle devam etti:
“Öğretmenlere, hemşirelere, polislere, din görevlilerine vermediğiniz 3600 Ek Göstergenin maliyeti 3 milyar TL bile değil onu vermeyen bütçe örtülü ödeneğe aktarılan 6 milyar TL öyle mi?
Resmi rakamlarla 2,5 milyon emekçimiz günde 39 TL’ye mahkumken Küfürbaz Cengiz’e bir tünel için 19 bin liralık iş için 17 milyon TL ödenmiş. 1000 kat rüşvet mi olur, yolsuzluk mu olur?
TEDAŞ’ın 103 milyon TL’lik hakkı dağıtım şirketlerine peşkeş çekilirken, diğer taraftan 3 milyon yurttaşın fatura nedeniyle elektrikleri kesiliyor. İnsanların evini partinizin ampulüyle mi aydınlatacaksınız?"
‘DİYANET İŞLERİ BAŞKANI FAİZLE KAZANIYOR’
Konuşmasına Diyanet İşleri Başkanı’nın faiz gelirleri kazandığını hatırlatarak devam eden Baş, Diyanet’in 7 bakanlık ve 13 başkanlıktan fazla bütçeye sahip olduğunu, bunun üzerine faiz geliri kazandığını, lüks araçlara binip yoksulların yanından geçerken ise onlar için dua ettiğini vurguladı.
‘DAMAT NEREDE?’
Bütçe görüşmelerinin Hazine ve Maliye Bakanı olarak Berat Albayrak ile başladığını ancak Lütfi Elvan ile devam ettiğini belirten Baş, “Damada ‘damat’ denildiği için insanlar gözaltına alındı bu ülkede ama Instagram’dan istifa ederek tarihe adını yazdırdı” dedi.
Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Saray’da neler olduğunu bilmiyoruz, hazır herkes buradayken halkın merak ettiği bir soruyu sorayım. Benim aklıma gelmemişti ama Osmanlı Saray’ında biliyorsunuz garip şeyler olabiliyordu, kardeş katli gibi konulardan bahsediyorum. Vatandaş merak ediyor; Damat nerede? Saray’da başına bir şey gelmiş olabilir. Eski bakanın sağlığı, sıhhati yerinde mi?”
‘ÇIKAR ORTAKLIĞI BUDUR’
Konuşmasında yine AKP’li vekillere seslenen Baş, “Damat Bey sağlık gerekçelerini gösterip affını istedi, geçen sene burada tüm AKP vekilleri önünde sıraya girmişti, hatıra fotoğrafı çektirmişti. İstifadan sonra bir kişi bile ‘geçmiş olsun’ mesajı yayınlamadı. Böyle yol arkadaşlığı olur mu? İşte çıkar ortaklığı böyle bir şey. Mutlu azınlık budur.”
‘YOLUN SONU GÖRÜNDÜ’
İktidara seslenmeyi sürdüren Baş, “Her güzel şeyin bir sonu var” diyerek, AKP için yolun sonunun göründüğünü ifade etti.
Baş’ın konuşmasının son kısmındaki ifadeleri şöyle:
“Çok yakında hepinizi dinlendireceğiz. Nasıl mı? Bu Bütçeyi adalet gözeterek, liyakatla, halk için yeniden ele alacağız. Eğitimde araştırmaya bütçe ayıracağız. Bir pandemi beklemeye gerek yok, tüm çocuklarımız aydınlık bir gelecek için son teknoloji ile eşit ve parasız eğitim hakkı sağlayacağız. Sağlık hizmeti herkes için eşit ve ücretsiz olacak. Sağlık emekçileri hakkını alacak. Sağlık emekçileri bu sürecin piyonları değil kahramanlarıdır. Hiçbirini bu iktidara ezdirmeyeceğiz. Devlet yeniden üretecek geçeceğiz. Madenleri işleteceğiz, Tank-Palet’i geri alacağız Tarım emekçisi sefaletten kurtaracağız. Enerji bağımlılığından kurtulmak için yenilenebilir temiz enerjiye yatırım yapacağız! Ülkemiz hem yeşil hem güçlü olacak. Ülkeyi nefessiz bıraktınız, nefes olacağız.
‘ARTIK HALKIN YAŞAMA ZAMANI GELDİ’
Bunları nasıl yapacağız?
Önce parti adından ibaret sandıkları ‘adalet’ kelimesinin gerçeği ile yüzleşecekler. Bu 18 yılın hesabını verecekler. Şimdiye kadar bütçeler patronlar için yapıldı, yandaşlar için yapıldı mutlu azınlık için yapıldı. Deyim yerindeyse bunlar yaşadı. Artık halkın yaşama zamanı geldi. Bu iktidar, yaşamak için bu ülkede işçi iktidarının gerektiğini bize gösterdi.
‘HALKIN PARALARINI KURSAKLARINDAN ÇEKİP ALACAĞIZ’
Buradan TİP adına iktidarın etrafında halkın anasını ağlatıp mutlu mesut yaşayan yandaşlara sesleniyorum: Yolun sonuna geldiniz. Tüm mal varlığınıza el koyacağız Bakın, bu işten kaçışın yolu yok. Yapılan her hırsızlığın hesabı verilmek durumunda. Bu yoksul halkın parasını çalanların o hırsızların kursaklarından çekip alacağız halkın parasını”
Yolsuzluk yapanların, hırsızlık yapanların, halkın malına çökenlerin tüm servetine el koyacağız. Kamuya ait olan ne varsa Katarlılar, ABD’liler, Avrupalılar başta olmak üzere, tüm peşkeş çekilen kamu varlıklarına tazminatsız olarak el koyacağız.
TİP’İN SÖZÜ: ‘KİMSENİN YANINA KAR KALMAYACAK’
Bu da Türkiye İşçi Partisi’nin bu halka sözümüz olsun; bu devran dönecek. Hırsızlıklar kimsenin yayına kâr kalmayacak. “
Bütçe görüşmelerinde 'yandaşlar konuşsun, muhalefet sussun' uygulamasına tepki: 'Emekçiler de konuşacak'
TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Meclis’te grubu olmayan parti temsilcilerine konuşma hakkı verilmemesiyle ilgili usule ilişkin söz aldı.
07-12-2020 14:23

İleri Haber
Meclis'te başlayan bütçe görüşmelerinde BBP hariç grubu olmayan parti temsilcilerine söz verilmemesine TİP Genel Başkanı Erkan Baş Meclis kürsüsünden tepki gösterdi. Baş, “Bu ülkede bütçe emekçilerden oluşacak ama emekçiler bu kürsüden konuşamayacak” ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri bugün itibarıyla başladı. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Meclis’te grubu olmayan parti temsilcilerine konuşma hakkı verilmemesiyle ilgili usule ilişkin söz aldı.
Uygulamaya tepkisini dile getiren Baş, parlamentonun konuşulan bir yer olduğunu ve özgürce konuşulması gerektiğini vurguladı. Parlamentoda çoğunluğu sağlamanın keyfi kısıtlama hakkı vermediğini dile getiren Baş, “Bu ülkede bütçe emekçilerden oluşacak ama emekçiler bu kürsüden konuşamayacak” dedi.
‘BU MU DEMOKRASİ?’
Parlamentoda çok siyasi parti olmasını “sevindirici bir gelişme” olarak niteleyen Baş, parlamentoda bu parti temsilcilerine söz verilmesi gerektiğini belirtti. TİP Genel Başkanı, konuşmasına şöyle devam etti:
Bizim elimize bir konuşma listesi geliyor. Bir parti, AKP listesinden genel başkanını Meclis’e sokmuş, o konuşabiliyor ama muhalefette olanlar konuşamıyor. Bu mu adalet? Bu mu demokrasi? Bu mu özgürlükler?”
‘YOKSULLARIN DA BÜTÇESİ OLSUN’
Siyasi partileri Meclis’te konuşturmamanın Anayasa’ya aykırı bir eylem olduğunun altını çizen Baş, Genel Kurul’un takdirini ters yönde değiştirmesi gerektiğini söyledi. Baş, “Bırakın bu kürsüden, bu memleketin vergisini veren, alın terini veren, damla damla bu bütçeyi oluşturan insanların temsilcileri de konuşsunlar. Bütçe, tuzu kuruların, mutlu azınlığın bütçesi olmasın. Emekçilerin, yoksulların da bütçesi olsun.”
‘PARLAMENTOYU PARLAMENTO YAPAR’
Baş’ın ardından söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay da “Erkan Bey’in söyledikleri parlamentoyu parlamento yapar” diyerek Baş’ın talebine destek verdi.
Erkan Baş’tan iktidara çağrı: ‘Boş koltuk sizden faydalı, o koltukları boşaltın!’
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın toplantısında konuştu. Baş, Berat Albayrak'ın istifasıyla ilgili "Daha dün, ‘Bakmayın altımdakilere, ekonomiyi ben yönetiyorum’ diyen Erdoğan, damadı halkın önüne atarak bu işten sıyrılmaya çalıştı" dedi.
10-11-2020 16:13
İleri Haber
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Berat Albayrak’ın istifası üzerinden iktidara bir çağrıda bulundu. Baş, “Boş koltuk bile sizden daha faydalı, derhal o koltukları boşaltın!” dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) partisinin haftalık basın toplantısında konuştu. Baş, sözlerine partisi adına emekçi halkı selamlayarak başladı.
Bugünün 10 Kasım olduğunu hatırlatan Baş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’i 82. ölüm yıl dönümünde “Emekçi, yoksul Türkiye halkının Kurtuluş Savaşı’na önderlik eden ve Cumhuriyet’i kuran Gazi Mustafa Kemal’i saygıyla anıyoruz” sözleriyle andı.
Partisinin temsil ettiği işçi sınıfı, devrimci güçler ve sosyalistlerin, Türkiye halklarının eşit, özgür ve barış içinde yaşayacağı bir ülke için her türlü gericiliğe karşı mücadeleyi sürdüreceğini dile getiren Baş, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in yaşayacağını ve sosyalizmle taçlanacağını vurguladı.
‘BU KİŞİ NEDEN BAKAN YAPILDI?’
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasıyla ilgili sözlerini sürdüren Baş, tabloyu “Aklımızın almadığı olaylar” şeklinde nitelerken, Albayrak’ın ekonomiyi yönettiği dönemde, Türkiye’deki tüm temel ekonomik göstergeler dibi gördüğü, Merkez Bankası rezervlerinin eridiği, enflasyon, dış ticaret açığı ve işsizliğin arttığı ve Türk Lirası’nın değer kaybettiğini hatırlattı.
“Resmi rakamlar bile bunu gizlemiyor” diyen Baş, “Bu kişi neden bakan yapıldı?” diye sordu.
‘ERDOĞAN DAMADI HALKIN ÖNÜNE ATTI’
TİP Genel Başkanı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu düzende işler Saray kurallarına göre yürüyor.Biliyorsunuz, krallıklar, padişahlıklar, monarşiler söz konusu olduğunda, evlilik müessesesi aslında bir iktidar mücadelesi esas alınarak yapılır. Nüfuz sahibi olan ‘hanedanlıklar’ veya ailelerin çocukları evlendirilir ki, güç tek elde toplansın. Albayrakların Erdoğan’lara damat vermesi de işte tam bu türden bir evliliği anlatıyor.
Erdoğan ne diyordu bundan 5 yıl önce: ‘Türkiye’nin bir anonim şirket gibi yönetilmesini istiyorum.’
İşte bu anonim şirket, aslında bir aile şirketi olarak kurgulanıyor ve baba tepede, damadı altında gül gibi geçinip gidiyorlar…
Yalnız burada ufak bir detay var. O da biz yani halk! Onlar mutlu mesut yöneticilik oynarken yıllar boyunca olan bize oldu. İşten atılan biz olduk. Türkiye bir emekçi mezarlığına döndü. Güvencesiz çalıştırıldık. Evimize giren para her geçen gün biraz daha azaldı. Borca battık. Yoksullaştık. Bize karşı suç işlendi! ‘Yeter artık’ dedik!
Ve daha dün, ‘Bakmayın altımdakilere, ekonomiyi ben yönetiyorum’ diyen Erdoğan, damadı halkın önüne atarak bu işten sıyrılmaya çalıştı.”
‘HERKES GÖRDÜ, BASIN PATRONLARI GÖRMEDİ’
Albayrak’ın istifası sonrası özellikle anaakım medyanın sessiz kalmasını eleştiren Baş, “Kendisinden habersiz Merkez Bankası başkanı değiştirilmesine çok içerleyen Instagram yakışıklısı Damat Bey, ‘at izi it izine karşıtı’ diyerek istifasını duyurdu. Bu paylaşımı ben gördüm, siz gördünüz, ABD’dekiler, Çin’dekiler, Kuzey Kutbundakiler, Güney Afrika’dakiler herkes gördü” diye sözlerine devam ederken, bu paylaşımı sadece basın patronlarının görmediğini vurguladı.
’23 MİLYON AİLE BİR AİLEDEN HESAP SORACAK’
27 saat boyunca gazeteciliğe, devlet yönetimine, demokrasiye, hukuka ve etik ilkelere tam anlamıyla ihanet edildiğini söyleyen Baş, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Sonra dün akşamdan beri şu söylenmeye başlandı: ‘Efendim niye bu kadar tepki veriyormuşuz! Aile içinde olan bir olaymış!’
Böyle bir günde söylemek zul geliyor ama bu utanmazlara hatırlatıyorum. Beyler burası babanızın çiftliği değil, ellerimizle kurduğumuz Cumhuriyet’tir. Burası halkın oylarıyla seçilerek geldiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. O Anadolu Ajansı babanınızın malı değil, bizim vergilerimizle maaş alıyorsunuz. O Saray, yoksul halkın ödediği vergilerle yapıldı.
Aile arasındaymış! Bu ülkede 23 milyon aile var. 23 milyon aile, bir aileye bakacak öyle mi? 23 milyon aile bir aileye diz çökmeyecek. Yok öyle yağma, 23 milyon aile o bir aileden ve etrafında kümelenen para babalarından hesabını soracak merak etmeyin.”
GAZETECİLERE ÇAĞRI: ‘BİZ YAYIMLAYACAĞIZ’
Sözlerinin devamında basın emekçilerine seslenen Baş, gazetecilerin ne kadar zor koşullar altında çalıştıklarını ve basın patronlarının alacağı ihaleler uğruna mesleklerini yapmayı engellediklerini bildiğini belirterek, bir çağrıda bulundu. Baş “Türkiye, o bir aileden kurtulunca, siz gazeteciler de kurtulmuş olacaksınız! Buradan ilan ediyorum. Yapamadığınız haberlerini patronlarınız yapmıyorsa bize getirin, biz yayımlayacağız” dedi.
‘AHMET HAKAN’IN YAPTIKLARINI GAZETECİLİKTEN SAYMAYACAĞIZ’
Baş ayrıca, “Ahmet Hakan gibi basın, gazetecilik adına ahkam kesenlerin halktan nasıl haber gizlediklerini gördü bu millet. Gözümüzün önünde oldu! Unutmayacağız ve bu yapılanları gazetecilikten saymayacağız!” ifadelerini kullandı.
‘YENİ BAKAN KATLİAMLA HATRILANIYOR’
Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan hakkında da konuşan TİP Genel Başkanı, Elvan’ın işçilerin haklarını elinden alan torba kanunları Saray’dan geldiği gibi kılıfına uydurup Meclis’ten geçiren Plan Bütçe Komisyonu Başkanı olarak tanındığını hatırlattı. Elvan’ın ayrıca Çorlu Tren Katliamı’nın sorumlularından biri olduğunu dile getiren Baş, “Çorlu’da treni raydan çıkaran adam bugün ekonominin başına getirildi. Not ediyoruz” dedi.
‘DAMAT OLAYI BAŞLANGIÇTI’
Konuşmasına “Berat’ıyla, Fahrettin’iyle, Lütfi’siyle ve hepsinin tepesindeki Erdoğan’ıyla, patronların bu kurulan düzenden çok memnun olduğunu biliyoruz. 2020’de halkın anası ağlarken, hepsi karlarına kâr kattı” sözleriyle devam eden Baş, şu ifadeleri kullandı:
“Halk enflasyondan, borçlardan, açlıktan bunalınca da verelim Damat’ı kurtaralım tahtı dediler. Mesele hem Damat hem değil. Mesele hem Lütfi hem değil.
Mesele, kurdukları Saray düzeni! 23 milyon aile bir ailenin, birkaç büyük servet sahibinin yükünü daha fazla taşımayacak! 23 milyon aile bir avuç patron için çalışmayacak! Damat olayı başlangıçtı. Devamını getireceğiz!”
‘KOLTUK BOŞ KALINCA EKONOMİ İYİLEŞTİ’
Konuşmasının son kısmında Saray Rejimi’nin ‘saçmalığına’ değinen Baş, Albayrak’ın istifası sonrası Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunun 24 saat boş kalmasıyla ülkede ekonomik göstergeler açısından son 2 yıldaki en iyi günün yaşandığını söyledi.
ERDOĞAN’A ÇAĞRI: ‘BOŞ KOLTUK BİLE SİZDEN DAHA FAYDALI, BOŞALTIN O KOLTUKLARI’
Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir sistemin saçmalığı bundan daha iyi nasıl ispatlanabilirdi ki? Türkiye’de Sağlık Bakanı pandemiyle mücadele etmiyor, eğitim bakanı çocuklarımızın eğitim alamıyor oluşuyla “çok talep var, ne güzel” diyerek mutlu oluyor. İletişim Başkanlığı diye bir kurum var iletişimi durduruyor!
Demek ki neymiş biz haklıymışız…
Bakın Hazine ve Maliye Bakanı koltuğu boş kalınca ekonomi biraz olsun düzeliyor. Demek ki, mesela Adalet Bakanı istifa etse memleketin hukuk sistemi düzelecek. Tarım ve Orman bakanı gitse çevre katliamlarını durdurmak mümkün olacak. Boş koltuk bile memleket için bunlardan daha faydalı.
Cumhurbaşkanı’na bir çağrıda bulunuyorum; boş koltuk bile sizden daha faydalı, derhal o koltukları boşaltın!”
‘REHAVETE DÜŞMEK YOK, MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Meclis’te görüşülen ve işçilerin kıdem tazminatına yönelik saldırı anlamına gelen torba yasa hakkındaki sözleriyle basın açıklamasını bitiren Baş, kararlı duruş sonrası bugün itibariyle yasadan özellikle hak gaspı anlamına gelen maddelerin geri çekileceğinin söylenmeye başladığını duyurdu.
Bunun olumlu bir adım olduğunu söyleyen Baş, “Rehavete düşmek yok, işçi düşmanı yasalar geri çekilecek. Sonuna kadar takipçisi olacak ve mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Erkan Baş: Cumhuriyeti esaretten kurtaracak olan emekçilerdir
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın açıklamasında konuştu. Baş, iki gün sonra Cumhuriyet’in 97. yaşının kutlanacağını hatırlatarak, "Halktan, emekçilerden kaçırılan Cumhuriyet, fikirsizlere ümmetçilere esir düşmüştür" dedi.
27-10-2020 17:10

İleri Haber
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, 29 Ekim öncesi yaptığı açıklamada, Bugün cumhuriyet fikri, fikirsizlerin esiridir. Ne diyordu Tayyip Erdoğan? ‘Fikri iktidarımızı kuramadık!’ Ve kimse kusura bakmasın. Bu esirlik, cumhuriyet işçi tulumu giymesin, halkla bütünleşmesin diye çaba harcayanların eseridir” dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin haftalık basın açıklamasında konuştu. İstanbul’da TİP Genel Merkezi binasından halka seslenen Baş, iki gün sonra Cumhuriyet’in 97. yaşının kutlanacağını hatırlattı. Baş, “Muhtemelen aslında Cumhuriyet düşmanı fikirlerini açıkça savunmaya cesaret edemeyen riyakarlık temsilcileri Cumhuriyet ile ilgili pek çok söz söyleyecek” dedi.
97 yılın insanlık tarihi için kısa ama devletlerin tarihi açısından önemli bir zaman dilimini ifade ettiğini söyleyen Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu coğrafya bizlere yüzlerce yıldır ev sahipliği yapıyor, bundan sonra da yapacak. Yaşadığımız bu topraklarda çokca devlet kuruldu, yıkıldı. Bu toprakların insanları olarak, alınteriyle yaşamak zorunda olan emekçiler olarak bizlerin yaşayabileceği başka bir ülkemiz yok.
Çokça devlet kuruldu dedik ancak yönetim biçimleri çok daha kısa ömürlü. Yeri geliyor bir günde, bir anda paramparça oluveriyorlar. Cumhuriyet’te böyle. ‘Cumhuriyet evet bir anda, bir gecede kurulmuş, 29 Ekim günü ilan edilmiş ve cumhuriyet idaresine geçilmiş’ gibi bir algı var. Ancak fikri temellerini, topraklarımızdaki toplumsal mücadele tarihini düşündüğünüzde, bunun geceden sabaha yaşanan bir dönüşüm olmadığını da görürsünüz.
Cumhuriyet bir mücadelenin ürünüdür. Türkiye emekçileri, yoksul halkımız bu mücadelenin en önemli mirasçılarıdır.
Türk Dil Kurumu’nun tanımına baktık bu toplantıdan önce, ‘Ulusun egemenliğini elinde tuttuğu, seçtiği milletvekilleri aracılığıyla egemenliğini sergilediği yönetim biçimine Cumhuriyet’ adı veriliyor. Tanım bu. Kimi yabancı kaynaklara baktığımızda ise ‘cumhuriyet’ için ‘monarşi’ olmayan yönetim biçimini görüyoruz.
Tanımlarda ortak yan ise ‘halkın seçtiği vekiller aracılığıyla yönetim’ vurgusudur. Kendisi adına yönetme işini yerine getirmek üzere irade sergileyen yani gerçek iradenin sahibi olan tek tek bizlere de yurttaşlar adı veriliyor."
‘LAİKLİK VE HALKIN İRADESİ AYRILAMAZ’
Türkiye’de de Cumhuriyet’in en önemli iddiasının yurttaşlık olduğunu belirten TİP Genel Başkanı, Cumhuriyet’in bir kişinin, bir ailenin değil halkın iradesini üstün kılmanın mücadelesi olduğunu ifade etti. Bu iddiaya şekil veren şeyin ise din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak olduğunu vurgulayan Baş, “Halkın, karşılaştığı zorlukları yenmek adına, hangi kurallarla yönetileceğini belirlemek adına kendi yasalarını kendisinin yazması iradesidir. İşte buna da laiklik adını veriyoruz” dedi.
‘TAYYİP ERDOĞAN’IN CUMHURİYET FİKRİYLE İLGİSİ YOKTUR’
Türkiye’de bu ikisi birbirinden ayrılamadığını söyleyen Baş, sözlerine şöyle devam etti:
Evet, bir kralın, kraliçenin veya monarşin başta oturduğu sözde cumhuriyetler vardır. Evet, dünyada kendisini bir dinle tanımlayan cumhuriyetler vardır ama Türkiye onlardan biri değildir. Demek ki bizim hikayemizde ‘cumhuriyet’ bir özgün bir mücadelenin adıdır.
Türkiye’de Cumhuriyet bir kişiye bir aileye karşı yurttaşı, gerçek bir laikliği ve hiç kuşku yok tüm yurttaşların eşit ve özgür bireyler olarak barış içinde yaşayacağı bir ülke anlamına gelmelidir.
Tam olarak bu nedenle yurttaşlık dendiğinde ‘Devlet işleri din işlerinden ayrı olsun diye uydurulmuş bir ‘yurttaşlık dini’ diyen Tayyip Erdoğan’ın böylesi bir Cumhuriyet’le ne ilgisi yoktur. Tek adamın, onun ailesinin iktidarını isteyen Tayyip Erdoğan’ın ‘cumhuriyet’ fikriyle ilgisi yoktur.
‘VAHDETTİN MİRASÇILARININ CUMHURİYET İLE İLGİSİ NE OLABİLİR?’
Memleketin anahtarını İngilizlere teslim edip, ülkeden kaçan Vahdettinlerin mirasçılarının Cumhuriyet ile ne ilgisi olabilir? Dünyanın tüm petrol zengini krallıklarını destekleyen emperyalist kuvvetlerin emrinde nasıl cumhuriyetten söz edebiliriz?
Cumhuriyet, eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamak isteyen, bir “tek adamın” ve onun elindeki dini yönetimin başına açtığı dertlerden bunalan, idaresini eline almak isteyen bu halka aittir.
CUMHURİYET’E İLİŞKİN KOMÜNİSTLERİN SÖZÜ
Bu vesileyle Türkiyeli devrimciler, sosyalistler, komünistler adına bir çift söz daha etmek isterim. Bizler en başından beri hataları en baştan görmüş, onu dönüştürmeye, halk düşmanı adımlara engel olmaya ve Cumhuriyet’i gerçek anlamına ulaştırmaya gayret ettik.
‘İddiasını yerine getiremeyen, halkla buluşamayan, emekçi ve devrimci bir karakter kazanmayan Cumhuriyet, tutsak edilmeye, tasfiye edilmeye, yok edilmeye mahkum olacaktır’ demiştik.”
‘SÖZDE CUMHURİYETÇİLERDEN TEK BİR SÖZ DUYDUNUZ MU?’
Sözlerine, salgını hatırlatarak devam eden Baş, pandemi günlerinde patronlar kriz yaşamasın diye bütün yükün emekçilerin üzerine yıkıldığını söyledi. “’Cumhuriyet’, ‘demokrasi’, ‘laiklik’ denildiğinde mangalda kül bırakmayan kimi sözde cumhuriyetçilerden buna karşı tek bir söz duydunuz mu?” diye soran Baş, cumhuriyetle halkın, emekçilerin arasına duvarlar örmeye çalışanlar bunlardır” dedi.
‘CUMHURİYET FİKRİ, FİKİRSİZLERİN ESİRİDİR’
“Cumhuriyet bu topraklarda bir mücadelenin adı” hatırlatan Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Halkın mücadelesidir. Sosyalistlerin mücadelesidir. Bizim mücadelemizin zeminidir. Ve halktan kaçırılan Cumhuriyet, bugün esir düşmüştür! Cumhuriyet fikri esir düşmüştür! Yurttaşlığı lanetleyip ümmeti yüceltenlerin esiridir. Meclisi neredeyse lağvedip, tek bir kişinin, bir ailenin egemenliğini tesis etmeye çalışanların esiridir. Ve bugün Cumhuriyet fikri, fikirsizlerin esiridir. Ne diyordu Tayyip Erdoğan? ‘Fikri iktidarımızı kuramadık’
‘ESİRLİK, CUMHURİYET İŞÇİ TULUMU GİYMESİN DİYEDİR’
Ve kimse kusura bakmasın. Bu esirlik, cumhuriyet işçi tulumu giymesin, halkla bütünleşmesin diye çaba harcayanların eseridir.
97 yıl, halkların tarihi için kısa, devletlerin ve yönetimlerin tarihi açısından ise yeterince uzun bir dönemdir.
Cumhuriyeti esaretten kurtaracak ve ona yeni bir elbise giydirecek olan da emekçiler olacaktır.
‘Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin’ diyenlerin başına ne geldiyse, ‘ekmek bulamıyorsanız çay için’ diyenlerin başına da o gelecek! Emeğin ve ekmeğin cumhuriyeti elbet kurulacak.”
‘EMEKÇİLERE YÖNELİK SALDIRILAR ISRARLA DEVAM EDİYOR’
Konuşmasına emekçilerin sorunlarıyla devam eden TİP Genel Başkanı, her gün emekçilere yönelik saldırıların ısrarla devam ettiği bir tablo ile karşı karşıya olunduğunu ifade etti. Önümüzdeki hata itibarıyla çok daha yoğun bir şekilde bütçe gündeminin olacağını söyleyen Baş, bu süreçte de işçilerin sözünü Meclis’te ve sokaklarda yükseltmeye devam edeceklerini belirtti.
Kendi bütçesini yüzde 28 artırarak, neredeyse 15 milyar TL’ye yükseltmek isteyen iktidarın bugün patronlara verdiği ücretsiz izin hakkını iki ay daha uzattığını söyleyen Baş, bu adımla patronların, işçilere sormadan, onların rızasını almak zorunda kalmadan, işçileri iki ay daha ücretsiz izne çıkarabileceğini vurguladı.
“Neredeyse 15 milyar lira bütçe yaşayanlar, emekçiye ‘günlük 39 lirayla yaşayın’ demeye devam edecek şeklinde konuşan Baş, şunları söyledi:
‘KIDEM TAZMİNATINA SALDIRI, BAŞKA SALDIRILARA BENZEMEZ’
Dahası, kanunla getirilmek istenen ‘belirli süreli iş sözleşmesi’ ile işçilerin başta kıdem tazminatı olmak üzere kazanılmış hakları ellerinden alınmak isteniyor.
Bugün işçi sendikalarının bu konuda nihayet ses verdiğini görüyoruz. Düzenleme geçerse 25 yaş altı ve 50 yaş üzeri işçiler ihbar ve kıdem tazminatı alamayacak, iş güvencesi kapsamının dışında kalacak olmasının son derece kapsamlı bir saldırıya aynı kararlılıkla işçiler tarafından karşılık verilecek.
Buradan iktidarı uyarıyoruz; kıdem tazminatına saldırı başka saldırılarınıza benzemez, benzemeyecek! Günde 39 liraya sürünsün dediğiniz emekçiler, üstüne bir de kıdem tazminatlarına dokunmanıza izin vermeyecek."
‘KALBİMİZ ERMENEK’TE’
Konuşmasının devamında hakları için direnen maden işçilerinin mücadelesine değinen Baş, “Kalbimiz bugün Ermenek’te” atıyor dedi.
Baş, “Ölen, sakat kalan, güvenliksiz koşullarda çalıştırılan maden işçilerinin haklarını istiyoruz. İkirciksiz şekilde mücadelelerinin yanında oluğumuzu ifade ediyoruz. Arkadaşlarımızın hakları ödenmezse, sadece bizim değil, tüm işçi sınıfının elinden geleni yapacağını bir kez daha vurgulamak istiyoruz" ifadelerini kullandı.
‘İKTİDARIN SORUMSUZLUĞUNUN BEDELİNİ HALK ÖDÜYOR’
Konuşmasının sonuna doğru iktidarın Covid-19 salgını yönetimini eleştiren Baş, geçim sıkıntısıyla uğraşan halkın, salgın döneminde iktidarın sorumsuz politikalarının bedelini ödediğini söyledi. Baş, “Bilim insanları, TTB bu salgına karşı ne yapılması ve yapılmaması gerektiğini defalarca söylediler. İnsanları zorla çalışmaya gönderiyorlar. İşçileri ücretli izne ayırmadıkları için, hastalıktan ölmek ve açlıktan ölmek ikilemine zorluyorlar. Fabrikalarda, iş yerlerinde, toplu taşıma araçların salgın git gide artıyor” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayıların son bir aydır durmaksızın arttığını ama bu artışını gizleyemedikleri sayıların bile aslında gerçek vakaları yansıtmadığını vurgulayan Baş, önümüzdeki günlerde ülkenin bir felakete doğru sürüklendiğini belirtti
‘GRİP AŞISI KONUSU SKANDALA DÖNÜŞTÜ’
Grip aşıları konusunda “İnanılmaz bir skandalla karşı karşıyayız” ifadelerini kullanan Baş, 83 milyonluk ülkede sadece 1,5 milyon aşı alındığını, bu aşıya mutlaka ulaşması gereken milyonlarca yurttaşın ise Sağlık Bakanlığı tarafından “elinin tersiyle itildiğini” söyledi. Baş, “Bırakalım pandemiyi, mevsimsel grip ile bile sağlıklı bir mücadele yürütmüyorlar” şeklinde konuştu.
SAĞLIKÇILARIN MEKTUBU
Sözlerinin sonunda sağlık emekçilerinden kendilerine iletilen bir mektubu paylaşan Baş, genç sağlıkçıların 2 senede bir girdikleri KPSS B grubu sınavından 80 üstü puanlarla atama beklediğini ve pandemi döneminde sahadaki arkadaşlarının yanında yerini almak istediğini duyurdu.
Sağlıkçıların durumu anlatan Baş, şu ifadeleri kullandı:
“Zira sahadaki sağlıkçılar günden güne yoruluyor ve enfekte olmaya devam ediyorlar. Bugün itibariyle, 40 bini aşkın sağlıkçı enfekte durumda ve 107 sağlıkçımız maalesef hayatını kaybetti. Sağlıkçılarımızın yıllık izinleri iptal ediliyor ve günaşırı nöbetler veriliyor. Uykusuz şekilde çalışmaya devam ediyorlar. Enfekte sağlıkçıların sahadan ayrılması ile birlikte iş yükü daha da artıyor.”
TİP Genel Başkanı, sağlık emekçilerinin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya sorularını ise şöyle iletti:
"Sayın bakan, 18 Eylül’de İzmir’de yaptığınız basın toplantısında sağlık personeli atamasıyla ilgili çalışma yapıldığını 1-2 hafta içerisinde gerekli duyuruların yapılacağını ifade etmiştiniz.
Daha sonra çeşitli tarihlerdeki basın toplantılarınızda Sağlık Personeli atamasıyla ilgili gelen sorulara aynı şekilde; 1-2 hafta içerisinde hangi alanlarda atamanın yapılacağını, bunun çok uzak olmadığını söylemiştiniz.
Aradan geçen bir aydan fazla süreye rağmen bakanlık kaynaklarından herhangi bir duyuru yapılmadı.
Önlisans KPSS sınavına yakın yaptığınız bu açıklamadan dolayı puanı 80 üzerinde olan binlerce genç atama sözünüze güvenip atamanın
1-2 hafta içerisinde yapılacağı ümidiyle sınava çalışmayı bırakmıştır.
1) Sözünü verdiğiniz atama 1-2 hafta içerisinde demenize rağmen neden hala yapılmıyor ?
2) Atama kılavuzunun ÖSYM de bekletildiği söyleniyor hasta sayıları artış gösterirken neden atamalar bekletiliyor?
3) Atama kılavuzu ne zaman yayınlanacak?
4) Kaç bin kişinin ataması yapılacaktır?"
Erkan Baş: 'Darbe yapılacak’ diyen iktidar asıl darbeyi yapıyor
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Halk TV’de yayınlanan “Sözüm Var” programında Şirin Payzın’ın gündeme dair sorularını yanıtlıyor.
14-10-2020 21:40

İleri Haber
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “’Darbe yapılacak’ diyen iktidar asıl darbeyi yapıyor. Anayasa Mahkemesi'nin kararları tanınmıyor, hukuk yerle bir ediliyor, milletvekilinin hakkı gasp ediliyor” dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Halk TV’de yayınlanan “Sözüm Var” programında Şirin Payzın’ın gündeme dair sorularını yanıtlıyor. Baş’ın programdaki açıklamalarından satır başları şöyle:
- “50 yıl sonra işçilerin, emekçilerin sesi TİP'le birlikte yeniden mecliste. Bir iki muhalif kanal dışında televizyonlarda TİP'e yer verilmese de emekçilerin sesinin her yerde duyulmaya hakkı var.”
- “Darbe yapılacak" diyen iktidar asıl darbeyi yapıyor. Anayasa Mahkemesi'nin kararları tanınmıyor, hukuk yerle bir ediliyor, milletvekilinin hakkı gasp ediliyor.”
- “HDP'ye yapılan operasyonun hukuki hiçbir yanı yok. Bu operasyon, iktidarın muhalefeti susturmaya, sindirmeye, susturamadığını da cezalandırmaya yönelik tamamen siyasi bir hamlesidir.”
- “Bir ülkede hukuksuzluk varsa, o hukuksuzluğa karşı tüm hukukçular gece gündüz çalışmak zorundadır. Bir hukukçu kendi görüşünü bildirebilir. İçişleri Bakanı bunu neden darbe imasıyla üzerine alınır? Nerede yargı bağımsızlığı? Asıl darbeyi yapan yerel mahkemedir.”
- "Bunca baskı ortamı AKP'nin erimesiyle ilgili. AKP gidici olduğu için saldırganlaşıyor ama 'zaten gidiciler' diye mücadeleyi bırakırsak AKP gitmez. AKP-MHP ortaklığı tüm toplumu sindirmeye yönelik adımlar atmayı sürdürecektir."
- "Türkiye'de seçmenin sol-sosyalist siyaset istemediğini söyleyemeyiz. Uzun yıllardır ülkeyi ve dünyayı sağ politikalar yönetiyor ama gidişattan memnun muyuz? Sağ artık bitti. Bizim mücadelesini verdiğimiz şey eşit, özgür, neşeli bir dünyada yaşamak."
- "Türkiye'de solun tarihinde bir damla leke yok. Bizim Deniz'lerimiz, Mahir'lerimiz var. Sağın böyle değerleri yok. Türkiye sol değerleri hak ediyor. Bizler halka bir kez bile yalan söylemedik. Hep doğruları söyledik, söylemeye de devam edeceğiz."
- "Demokrasi ittifakı solun taviz vermesini beklemekle kurulmaz. Laikliği, ezilen Kürt yurttaşları, yoksulları savunmazsanız, emperyalizme, patronlara karşı durmazsanız sol olmazsınız. Biz bunlardan taviz vermeyiz."
- "Tüm devlet ihalelerini alan beşli çete ülkenin kanını emiyor. Biz buna karşı çıkmayalım da ne yapalım? Biz Ermenek'teki madencilerin, sendikalaşan işçilerin yanındayız. İktidar ise patronların yanında."
- "Biz halka diyoruz ki 'Seni ben kurtaracağım' diyen kim varsa yalan söylüyor. Kendini ancak yine sen kurtarabilirsin. Gel, örgütlen, birlikte mücadele verelim. Güçsüz olsak, yalnız kalsak bile haklı olan biziz. Gücümüzü arttırmak için birlikte mücadele edelim."
- "İttifak deniliyorsa herkes gelsin, bir televizyon programına liderler birlikte katılsın, yüz yüze konuşalım. Davutoğlu 10 Ekim'de başbakandı. 103 arkadaşımız can verirken o ne yapıyordu, gelsin anlatsın. Halka önce hesap versin."
- "İktidar, kazanabileceğini görürse seçime gider ama bugün o seçimin altında kalacağını bildiği için ülkeyi seçime götürmeyecek her türlü yasa değişikliğini yapmaya hazırlanıyor. Burada muhalefet zorlayıcı olmalı. AKP ülkeyi yönetemiyor."
- "Biz bir an önce seçime gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. AKP'yle geçen her gün bu ülkeye zarardır. TİP seçime girmeye hazırdır. Her türlü hazırlığımızı yapıyoruz. Bir sonraki dönemde hedefimiz mecliste daha güçlü yer almaktır."
- "İktidar, HDP'yi oyunun dışına çıkarmaya çalışıyor ki seçimi kolay kazansın. Bu nedenle HDP'yi de kapatabilirler. Karşımızda bir suç çetesi var. Hesap vermemek için, kaybetmemek için her şeyi yaparlar ama biz o sandığı kurduracağız, sonucu da kabul ettireceğiz."
- "İçişleri Bakanı bir milletvekilini hedef gösterdi. Bu suçtur. Barış Atay'a saldıranları biz kendi örgütlülüğümüzle kameraları araştırarak hemen bulduk. Bu basit adli vaka değil. Osmanlı Ocakları ile uyuşturucu tacirlerinin işin içinde olduğu organize bir iş."
TÜİK'e göre ekonomik güven endeksi ocak ayında yükseldi
TÜİK, ocak ayına ilişkin ekonomik güven endeksini açıkladı. Açıklamada ekonomik güven endeksinin ocak ayında 1,6 oranında artarak 96,2 seviyesine yükseldiği belirtildi.
28-01-2021 10:36

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ocak ayına ilişkin ekonomik güven endeksini açıkladı.
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; ekonomik güven, tüketici ve hizmet sektörü güven endekslerinin desteğiyle ocak ayında yükseldi. Ekonomik güven endeksi 2020 Aralık ayında 94,7 iken, 2021 Ocak ayında yüzde 1,6 oranında artarak 96,2 değerini aldı.
Ekonomik güven endeksindeki artış, tüketici ve hizmet sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı.
Tüketici güven endeksi bir önceki aya göre 2021 Ocak ayında yüzde 4 oranında artarak 83,3 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 2,9 oranında artarak 101,9 değerini aldı.
Reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 1,3 oranında azalarak 109 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 0,1 oranında azalarak 108,5 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 5,2 oranında azalarak 84,2 değerini aldı.
Türkiye, KKTC'ye 20 bin doz aşı daha gönderecek
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Türkiye KKTC'ye 20 bin doz Sinovac aşısı daha gönderecek.
28-01-2021 10:28

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile akşam saatlerinde telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gönderilmesi planlanan ikinci parti Sinovac aşıları ele alındı. Telefon görüşmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığından açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile bugün akşam saatlerinde artan Covid-19 vakaları üzerine bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiştir. Görüşme sonrasında, Türkiye'den 20 bin doz Sinovac Covid 19 aşısının KKTC'ye yarın sabah itibariyle ambulans uçakla gönderilmesi konusunda mutabakata varılmıştır."
Türkiye Kömür İşletmeleri iki yılda 26 milyon lira zarar etti
TKİ, santrallere sözleşmeye aykırı kömür satışından iki yılda 26 milyon 708 bin TL kaybetti. Sayıştay, termik santrallerin, ortalama kalori değeri ücret ödeme sınırının altına düşen kömürlere ücret ödememesini ancak kömürün santralde kalmasını ise ''Kömür satışında uğranabilecek en yüksek kayıp'' olarak niteledi.
28-01-2021 10:26

Sayıştay denetçileri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı olan Türkiye Kömür İşletmeleri'nin (TKİ), santrallere sözleşmeye aykırı kömür satışı sebebiyle iki yılda 26 milyon 708 bin TL kaybettiğini belirledi. Denetçiler, TKİ tarafından termik santrallere satışı yapılan kömürlerde baz kalori değeri altında ve prim kalorisi üst değerinin üzerinde kömür sevk edilmesinden dolayı hasılat kaybı oluştuğunu tespit etti.
Denetim raporunda yer alan bilgilere göre, TKİ, Ege Linyit İşletmeleri (ELİ), Garp Linyit İşletmeleri (GLİ) ve Çan Linyit işletmeleri (ÇLİ) Müdürlükleri bünyesinde üretimi yapılan kömürlerin önemli bir bölümünü aynı bölgede bulunan termik santrallere satıyor.
Birgün'den Nurcan Gökdemir'in haberine göre, işletmecilerle yapılan uzun vadeli sözleşmelerde kömür fiyatları, sevk edilen kömürün ortalama dönemsel kalori değerine göre baz fiyat, taban fiyat ve tavan fiyat arasında oluşturuluyor. Termik santrallerin satın aldıkları kömürün dönemsel ortalama kalori değerinin belli bir alt sınırına kadar düşmesi durumunda kömür fiyatı düşüyor, alt limitin de altına düşmesi durumunda ise sevk edilen kömüre ücret ödenmiyor. Kömürün baz kalori değerinin üzerine çıkılması durumunda da santraller ödeme yapmıyor. Yapılan incelemelerde bu nedenle termik santral işletmecisi lehine milyonlarca liralık kazanç oluşturduğu belirlendi.
HASILAT KAYBI İKİ KATINDAN FAZLA ARTTI
TKİ’nin Tunçbilek, Soma ve Çan termik santrallerine sevk ettiği ve kalori aşımı olan kömür dolayısıyla 2018’de 74 bin 632 ton karşılığı 402 bin 322 TL olan hasılat kaybı 2019’da iki katından fazla artışla 107 bin 876 ton karşılığı 839 bin 26 TL’ye çıktı.
Kurum ayrıca düşük kalorili kömürlerden tahsilat yapamadığı için de 2018’de 198 bin 619 ton karşılığı 10 milyon 517 bin 297 TL, 2019’da da 224 bin 810 ton kömür karşılığı 14 milyon 949 bin 828 TL kayıp yaşadı.
'KÖMÜR SATIŞINDA UĞRANABİLECEK EN YÜKSEK KAYIP'
Termik santraller, ortalama kalori değeri ücret ödeme sınırının altına düşen kömürlere ücret ödemiyor ancak kömür santralde kalıyor. Raporda bu durum, “TKİ tarafından bakıldığında kömür satışında uğranabilecek en yüksek kayıp anlamına gelmektedir” diye ifade edildi.
Sayıştay, kömürlerde belli bir kalite ortalamasının tutturulmasının, hasılat kaybına uğranmaması için önem taşıdığını belirtti. Bunun sağlanabilmesi için termik santrallere sevk edilecek kömürlerin kalite parametrelerinin yakından takip edilmesi ve yeterli şekilde harmanlanarak kalite değişimlerinin en aza indirilmesi gerektiği kaydedildi.
DSÖ: İnsanlık koronavirüse karşı savaşı kaybetmeyecek
DSÖ'nün koronavirüsle mücadelesinden sorumlu Maria Van Kerkhove, "İnsanlık, Covid-19 pandemisine karşı savaşı kaybetmeyecek" dedi.
28-01-2021 09:44

Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkıp dünyanın dört bir yanına yayılan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında tablo her geçen gün daha da ağırlaşırken verilerin toparlandığı 'Worldmater' internet sitesine göre vaka sayısı 101 milyonu geçti.
AFP'ye salgında gelinen noktaya ilişkin açıklamalarda bulunan Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) koronavirüsle mücadelesinden sorumlu Maria Van Kerkhove, "İnsanlık, Covid-19 pandemisine karşı savaşı kaybetmeyecek, sonunda virüsü yenecek" dedi. Kerkhove, mutasyonların başarısızlık anlamına gelmediğine dikkat çekti.
Kerkhove, "Mutasyonlar savaşı kaybettiğimiz anlamına mı geliyor? Hayır. Hayatlarımız için savaşıyoruz. Varyantlar da dahil olmak üzere virüsle savaşıyoruz" dedi.
Dünya Sağlık Örgütü dün, İngiltere’de ortaya çıkan Koronavirüs'ün yeni mutasyonunun 70 ülkede, Güney Afrika’da ortaya çıkan mutasyonun ise 31 ülkede tespit edildiğini duyurdu.
Acun Karadağ tahliye edildi
Yüksel Direnişçisi Acun Karadağ tahliye edildi.
27-01-2021 20:03

Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde “İşimizi geri istiyoruz” eylemini sürdüren Acun Karadağ, Alev Şahin, Armağan Özbaş, Mahmut Konuk, Mehmet Dersulu, Nazan Bozkurt 13 Ağustos’ta evlerine düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı. Bugün görülen duruşmada Acun Karadağ hakkında tahliye kararı verildi.
DİSK, TBMM'yi göreve çağırdı: 'Asgari ücret en az 750 lira artırılabilir'
Partilerle yapılan görüşmelerde, DİSK’in konuya dair raporu sunularak, TBMM’de gerekli düzenlemelerin yapılması talebi dile getirildi.
27-01-2021 18:23

İleri Haber
İşçilerin talep ve ihtiyacından düşük belirlenen asgari ücretle ilgili DİSK, TBMM’yi göreve çağırarak, asgari ücretin yükseltilmesi için yasal düzenlemenin yapılmasını istedi. Konuyla ilgili Meclis’te grubu bulunan partilerle görüşmeye başlayan DİSK heyeti, HDP ve CHP’ye ziyaretlerde bulundu.
2021 yılı asgari ücret görüşmeleri sonrası patronlar ve hükümet emekçiyi yine açlığa mahkum etmiş ve asgari ücret brüt 3 bin 577 lira 50 kuruş, net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlenmişti. Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını öncesi AKP iktidarının ekonomi politikaları sonucu derinleşen halkın krizi, salgınla birlikte daha da derinleşirken, belirlenen asgari ücret tepkilere neden olmuştu.
Konuyla ilgili Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından yapılan açıklamada, ücretin vergiden tamamen muaf tutulması ve asgari ücrete sağlanacak SGK prim desteğiyle asgari ücretin ve tüm işçilerin eline geçen nakit miktarının 750 lira artabileceği belirtildi.
Konuyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) de çağrı yapan DİSK, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için grubu bulunan partilerle görüşeceğini duyurdu.
HDP VE CHP İLE GÖRÜŞÜLDÜ
Bu kapsamda DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ın yer aldığı heyet bugün görüşmelerde bulundu.
TBMM’de önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile sonrasında ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’nde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüldü.
‘İŞÇİNİN ELİNE GEÇEN MİKTARIN YÜZDE 25 ARTIRILMASI MÜMKÜN’
Görüşmelerde DİSK’in konuya dair raporu sunularak, TBMM’de gerekli düzenlemelerin yapılması talebi dile getirildi. DİSK’in konuya dair raporunda özetle şu görüşlere yer verildi:
- 2021 yılı asgari ücreti Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından saptanmış olsa da TBMM tarafından yapılacak yasal değişiklikler ile asgari ücretlilerin ve tüm işçilerin eline geçen nakit miktarın en az 750 lira artırılması mümkündür.
- Asgari ücretin tümüyle vergiden muaf tutulması ve asgari ücrete sağlanacak SGK prim desteği ile asgari ücretli işçinin eline geçen miktarın yüzde 25’ten fazla artması mümkün olacaktır.
- TBMM’yi pandemi koşullarında asgari ücretle çalışan işçiler başta olmak üzere tüm işçilerin gelirinin iyileştirilmesi için harekete geçmeye ve gerekli yasal değişiklikleri yapmaya çağırıyoruz.