Erdoğan'ın konuşması 'çoluğum çocuğum aç' aykırışıyla kesildi: Hemen susturdular!
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, "Bundan sonra saldırı olursa Soçi'ye bağlı kalmadan rejim güçlerini her yerde vuracağız" dedi.
Dün (11 Şubat 2020) "İdlib'de atılacak adımları yarın açıklayacağım" diyen AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gün gecikme ile partisinin grup toplantısında konuştu.
İdlib'teki gelişmelere ilişkin "Bundan sonra saldırı olursa Soçi'ye bağlı kalmadan rejim güçlerini her yerde vuracağız. Rejimi belirlediğimiz sınıra kadar kovalayacağız" diyen Erdoğan, İdlib'te yeni çatışmalara zemin hazırlamamak adına 'muhalif' olarak adlandırdığı kesimleri de uyardıklarını söyledi.
Dün Kemal Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ'nün siyasi ayağı Erdoğan'dır" açıklamalarının ardından 'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışmalarına da değinen Erdoğan "FETÖ'nün siyasi ayağı Kılıçdaroğlu ve CHP'dir" ithamında bulundu.
‘ÇOCUKLARIM AÇ’ DİYEN BİR KİŞİ SUSTURULDU
Öte yandan, Erdoğan’ın konuştuğu sırada işsiz olduğunu söyleyen bir yurttaş ise bağırarak sorunlarını anlatmaya çalıştı. Erdoğan'a seslenen kişi, “Ben 15 Temmuz’a katıldım diye beni işimden ettiler. Çoluk çocuğum aç. Bana yardım edin. Mahkeme kararını tanımıyorlar” dedi. Erdoğan, kendisine seslenen kişinin sözünü keserek konuşmaya devam etti.
Erdoğan konuşurken “Çoluk çocuğum aç. Bana yardım edin” diye seslenen kişi susturuldu!https://t.co/SUx61s3HrF pic.twitter.com/IJ4J9YY6oW
— İleri Haber (@ilerihaber) February 12, 2020
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
'REJİM GÜÇLERİNİ HER YERDE VURACAĞIZ'
"İdlib’te rejim ve Ruslar ile rejimle birlikte hareket eden güçlerin doğrudan sivil halkı hedef aldığı gerçeğinin altını çizmek istiyorum. Amaç bölge halkını sınırlarımıza doğru harekete zorlayarak sahayı boşaltmaktır.
Bir süredir bu saldırılar doğrudan askerlerimizi hedef almaya başladı. Madem durum bu öyleyse biz de artık lafa değil sahadaki gerçeklere bakarak hareket edeceğiz. Şubat ayı sonuna kadar rejimi gözlem sınırlarımızın gerisine çekmekte kararlıyız. Hiçbir oyalanmaya meydan vermeden bunu yapacağız. Bitmez tükenmez toplantıların sonuçlarını beklemeden hemen ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız. Böyledeki muhalif gruplardan başı bozuk hareket ederek rejime saldırı muamelesi verenlere de artık tavizsiz davranacağımızı mesajını verdik. Artık kimsenin provokasyonlarına göz yumacak değiliz.
Gözlem noktalarındaki ve diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi halinde İdlib ve Soçi muhtırası sınırlarıyla bağlı kalmadan rejim güçlerini her yerde vuracağımızı ilan ediyorum.
'SURİYE HALKININ ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ, TÜRKİYE İNSANININ BEKA MÜCADELESİDİR'
Bugün Suriye’de vermekten imtina edeceğimiz mücadeleyi yarın kendi topraklarımızda yürüteceğimizin bilinciyle tüm gücümüzü kullanacağız. Suriye halkının özgürlük mücadelesi 82 milyon Türkiye insanının beka mücadelesidir. Eğer Suriye terör örgütlerinin ve ipi başkalarının elinde kukla rejimlerin elinde kalırsa bizim de burada güvenliğimiz tehdit altında kalır. Suriye güvende olacak ki biz de kendi evimizde rahat edelim.
Türkiye Suriye’de ne işi var diyenler, aslında terör örgütlerinin ne için Türkiye’de değil de Suriye’de olduğundan hayıflananlardır.
'FETÖ'NÜN EN ÖNEMLİ SİYASİ AYAĞI KILIÇDAROĞLU VE EKİBİDİR'
Maalesef birileri içeride kafaları bulandırmanın peşinde. Üstelik bunu dışarıdan ve içeriden belli kesimlerle aynı argümanlarla aynı hedeflere saldırarak yapıyorlar. Açıkça söylüyorum bunun adı tetikçilik, alçaklık, fırsatçılıktır. Siyasetçinin görevi tetikçiliğe savunmak değil ülkesinin ve milletinin ortak menfaatleri çerçevesinde sözcülüğünü yapmaktır. Türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin ana muhalefet ve onun başındaki zat olduğunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Madem bu kadar istiyor öyleyse işte bugün burada FETÖ’nün siyasi ayağını ben size şöyle adeta ekran diyebileceğim ekranda açıklıyorum. Tolstoy’un dediği gibi, ’Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma önce senin ellerin kirlenecektir'. Kılıçdaroğlu bize çamur atmaya çalışırken elinde çamurla yakalanmıştır. Çünkü bu ülkede FETÖ’nün en önemli siyasi ayağı bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve ekibidir. Şimdi niçin böyle olduğunu sizlere ve tüm milletime tüm delilleriyle anlatacağım. FETÖ denen yapı ülkemizde uzunca bir süre bir sivil toplum yapısı görüntüsüyle varlık göstermiştir. Pek çok benzer yapı gibi FETÖ’nün faaliyetlerini müsamakâr takip etmiştir. CHP iktidarları; darbe yönetimleri, cunta rejimleri zamanından beri FETÖ aynı müsemmayı görmüştür. Ne zamandan beri bu yapı ülkeyi teslim almaya kalkmıştır o zaman durum değiştirmiş. Bizim FETÖ ile davamız kişisel değildir. Geçmişte iltica ile mücadele bahanesiyle bu ülkenin değerlerine yöneltilen saldırlar nasıl karşı çıktıysak FETÖ tehdidi ortaya çıktıktan sonra da bu yapıyla aynı şekilde mücadele ettik.
Bu yapıyı suç örgütü olarak ilan eden ve o MGK kararı altında imzası olan benim. FETÖ’yü temsil eden kişi ve kuruluşların partimize, ve hükûmetimize karşı başlattığı savaşın herkes farkındadır ama CHP bu işin neresindedir?
Sayın Baykal’ın genel başkanlıktan ayrılması ve Kılıçdaroğlu’nun gelmesiyle birlikte CHP bu işin tam göbeğine yerleşmiştir. Kılıçdaroğlu kendisini genel başkanlığa taşıyan o kaset kumpasının dahi sorumluluğunu üzerimize yıkmaya çalışarak FETÖ’nün yolunda yürümeye başlamıştır. Seni oraya getiren FETÖ FETÖ. Bakın burası önemli FETÖ tetikçisi savcının görevden alınmasına şiddetle karşı çıkan Kılıçdaroğlu olmuştur.
'17-25 ARALIK'TAN SONRA CHP KÜRSÜDE FETÖ MENSUPLARININ MONTAJ KASETLERİNİ DİNLETTİ'
Biz geçmişten bugüne kadar hukukun suç istad etmediği tüm yapılarına saygı duyduk CHP ise FETÖ terör örgütü olarak tanımlamasına rağmen bu örgütün yanında olmuştur. CHP 17-25 Aralık’tan sonra bu kadroya FETÖ’yü de davet etmiştir.
FETÖ’nün MİT müsteşarımıza yönelik sinsi kumpasını özellikle ifade eder ve 7 Şubat hadisesinde CHP’nin ortaya koyduğu tavır FETÖ’nün siyasi ayağına yönelik başka bir örnektir.
Kılıçdaroğlu FETÖ'ye diyet borçludur.
17-25 Aralık’tan sonra CHP grup kürsüsü aylar boyunca FETÖ mensuplarının montaj kasetlerinin dinletildiği bir yere çevrilmiştir.
Adana’daki Mit TIR’larının durdurulması. Kılıçdaroğlu bu kumpası savcının görevi bu değil mi diyerek FETÖ’nün siyasi ayağı olduğunu bir kez daha göstermiştir. CHP’nin yayın organı gibi çalışan Cumhuriyet gazetesi bu operasyonu yürüten savcı görevden alınınca röportaj yapan MİT suç işledi başlığı atıyor. Genel Yayın Yönetmeni şimdi nerede? Almanya’da.
Genel Başkanı başta olmak üzere CHP milletvekilleri kapatılan FETÖ’nün gazetelerinin binalarına giderek dayanışma gösteriler yaparak aynı zamanda siyasi ayağını belli etmiş oldular.
Kentlerini yıllarca Atatürkçü olarak pazarlayan CHP destekçisi kimi yazarların bir anda en büyük FETÖ davalısı kesilmeleri projenin genişliğini gösteriyor. Kılıçdaroğlu sözde adalet yürüyüşünü aslında FETÖ’cüler için yapmıştır.
Madem bu işler soru sorarak oluyor. Öyleyse ben de burada birkaç soru sorayım. Ben daha kısa ve az FETÖ’nun siyasi ayağı FETÖ’cülerin devirmeye çalıştıkları siyasetçi midir, yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir, yoksa yol verdiği siyasetçi midir?"