Erdoğan'dan Hazinedar açıklaması: Ataşehir'de ne olduysa burada da o oldu

Erdoğan'dan Hazinedar açıklaması: Ataşehir'de ne olduysa burada da o oldu

Erdoğan, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ın görevden alınması hakkında konuştu.

Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ın görevden alınması hakkında açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Bu tür açığa alma kararını İçişleri Bakanlığı veriyorsa burada demek ki bir su kaçağı var. Ataşehir'de ne olduysa burada da bu oldu" dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

'ATAŞEHİR'DE NE OLDUYSA BURADA DA O OLDU'

"Bu konularda İçişleri Bakanlığı'nın sürekli olarak müfettişlerle yaptığı kontroller vardır. Bunlar sürekli belediyelerde çalışan mülkiye müfettişlerinin bilgileri dahilinde olabileceği gibi özel mülkiye müfettişleriyle ilgili olanlar ise istihbartla ilgili atılan adımlardır. Bundan bihaber olanlar çıkıyor konuşuyor. Bu tür açığa alma kararını İçişleri Bakanlığı veriyorsa burada demek ki bir su kaçağı var. Ataşehir'de ne olduysa burada da bu oldu.

Bize gelen bilgiler çok daha farklı fakat işadamlarımız, vatandaşlarımız, kendilerinden rüşvet talebinde bulunulduğu zaman yüzleşmeye var mısın dediğimizde birçoğu kaçıyor. Hem şikayet ediyorsun, hem de suç üstü dediğimiz zaman da bundan kaçarsanız biz o zaman burada görevi suiistimal edenleri nasıl ortaya çıkaracağız.

'BOĞAZİÇİ'NE TUTUYORDU PUANI'

(Hazinedar'a ve ailesine yurt dışına çıkış yasağı) Yurtdışına çıkma vs, tüm bunların hepsi İçişleri Bakanlığımızın yasal haklarıdır. Bunu hukuk çerçevesi içerisinde kullanmıştır. Orada bir başka şey daha var, arkadaşlar söylediler, benim çocuklarımın da yurtdışında okuma imkanı oldu gibi, buraya düzeltme yapmamız lazım. Benim çocuklarımın yurtdışına gitmesi, sayın belediye başkanının, ben en kaliteli okullarda okuttum mantığından hareketle değil, benim öz çocuklarım kendi öz vatanında okuma şansı olmadıkları için yurtdışına gittiler. Oğlum katsayı engeline takılarak, Boğaziçi'ne tutuyordu puanı, burada farklı bir üniversiteye girme oldu. Biz de yurtdışına gönderdik. Kızlarım başörtü nedeniyle Türkiye'de okuma hakkından mahrum oldular. Onları da bundan dolayı yurtdışına, ağabeylerinin yanına gönderdik. Bunları da bilmiyorlar, bilmeden de farklı farklı yakıştırmalar yapıyorlar. Mani bir durum yoksa önü de açılır.

Murat Hazinedar, “Hakkımda yalan ifadelerle bir soruşturma açıldı. Bunun sonucunda sadece bana değil, eşim ve oğluma da yurtdışı yasağı konuldu. Sayın Cumhurbaşkanının şikayet ettiği devlet düzeni dahi onun çocuklarına yurt dışında okuma fırsatı ve imkanı verdi” demişti.

HAKAN ATİLLA DAVASI

Amerika  şu anda çok ciddi bir kumpaslar zinciri içinde bir süreç işletiyor. Sadece hukuki değil ekonomik alanda da kumpaslar var. Her tarafı kendine göre yola getirme niyetinde. Hakan Atilla olayında son olaydan önce 6 kez ABD’ye girerken engellemeyle karşılaşmıyor 7. de gözaltına alınıyor. 6 davanın 1 tanesinde kara para aklama yok diyor diğerlerinde dolaylı yoldan kara para aklamaya getiriyor. Halkbankası’nın kendisiyle de bu konunun uzaktan yakından alakası yok. Konuyu getirdiler Zarrab konusuna bağladılar. Bu davalarda süreç çok farklı işletildi. ABD’nin adalet anlayışı buysa o zaman dünya yandı. ABD adalet anlayışını gözden geçirmeli ve tahkim etmeli. Böyle bir adalet anlayışı olamaz. Benim ülkemde bize karşı bir darbe girişiminde bulunacaklar, devlete karşı bir darbe girişiminde bulunanları sene 99. O günden bu güne kendilerine tashih ettikleri arazi içinde paşalar gibi yaşatacaklar. Yargı tararlarına saygı duymayacaklar. Uluslararası hukuk anlamını yitiriyor. Bundan sonraki süreç maalesef üzülerek söylüyorum böyle işleyecektir."

KADINA ŞİDDET KONUSUNDA MEDYAYI MI SUÇLASAK?

(Kadına şiddet) Bu konunun aslında izahı söz konusu değil. Bunlar cani. Bunlar insanlıktan nasibini almış değil. Gerçekten bu son dönemde yaşadıklarımız hakikaten, televizyon ekranlarında izlediğimiz zaman acaba diyoruz bu medyayı mı suçlasak. Bunları göstermeyin. Toplum bunalımın içerisine giriyor. Diğer taraftan da ibret olabilir mi düşüncesine giriyorsunuz. Bunu gördüğü zaman bazı vatandaşlarımız idam diyor. O yavruları nasıl öldürürsün ya. Sende zerre kadar vicdani bir şey yok mu? Kendini öldürsen ne yazar öldürmesen ne yazar. Hemen yorumlar başlıyor, ruhsal bunalım neticesinde böyle oldu. Tamam da ruhsal bunalıma girmeyen de var. Buna toplumsal olarak vereceğimiz tepki çok çok önemli. Onları bu toplumun içinde önce kendi akrabalarından yakınlarından başlamak üzere yalnızlığa itmek, ya da onları bu psikolojik sıkıntılardan çıkarmak için önce yakınlarının bazı adımlar atması gerekir. Burada Diyanet'e düşen büyük görev var.