Erdoğan krizi yine 'teğet geçti': 'Refah seviyesini fiilen yukarı çıkardık'

Erdoğan krizi yine 'teğet geçti': 'Refah seviyesini fiilen yukarı çıkardık'

Partisinin Meclis Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, ekonomiye ilişkin yine pembe tablolar çizdi. Erdoğan, "Bugün Türkiye düşük gelir grubundan orta-üst düzey gelir grubuna yükselmiştir" dedi.


AKP Genel Başkanı Erdoğan, parti olarak iktidarda bulundukları 17 yıl boyunca kalkınma, büyüme ve refah mücadelesini ihmal etmediklerini iddiasında bulundu.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Üniversite öğrencilerine ‘bir müjde’ vermek istediğini belirten Erdoğan, “Buradan üniversite öğrencilerimize bir müjde vermek istiyorum. 2020'de ocak ayı itibariyle lisans öğrencilerimizin öğrenim kredisi veya bursu, yüzde 10 artışla 550 TL'ye çıkacak. Yüksek lisans öğrencilerine 1100, doktora öğrencilerine de 1600 TL ödenecek” dedi.

17 yıllık ‘icraatlarını’ anlatan Erdoğan, savunma sanayii rakamlarına da değindi ve "Savunma sanayinde geldiğimizde yüzde 20 şimdi yüzde 70'e varan bir rakamı yakaladık. Türkiye milli güvenliği için istediği gibi operasyon yapabiliyorsa savunma sanayiinde geldiğimiz noktaya borçluyuz" ifadesini kullandı.

Erdoğan, ekonomi alanında yaptıklarını da "Asgari ücretten memur ve emekli maaşına kadar, her alanda gelirleri buna bağlı olarak refah seviyesini fiilen yukarı çıkardık. Bugün Türkiye düşük gelir grubundan orta-üst düzey gelir grubuna yükselmiştir" şeklinde anlattı. 

Erdoğan'ın açıklamalarının devamında öne çıkanlar şöyle:

" - Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı çıkanlar var, biliyorum. 'Geleneklerimize aykırı' diyorlar. Yeri geliyor, biz 'Atatürk'ün partisiyiz' diyorlar. Acaba Gazi, parlamenter demokrasiyle mi idare etmişti ülkeyi? Dert başka. Kiminle geldi, AK Parti ve Cumhur İttifakı ile. Bu rahatsız ediyor. Sonunda millete gidildi, millet Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 'evet' dedi. Hani egemenlik milletindi?

- Ekonomimizi de fevkalade ileri taşıdık. Ekonomimizi 2013-2018 yılları arasında ortalama yüzde 5,8 büyüttük. Milli gelirimizi ağır saldırıya rağmen 790 dolar seviyesinde tuttuk. Dünyanın 13. büyük ekonomisi durumdayız. İhracatımızı 36 milyar dolardan 171 milyar dolara yükselttik. Cari dengemiz tarihimizde ilk defa 5 milyar dolar fazla verir hale geldi. Biz cari denge meselesini terörle mücadele gibi beka meselesi olarak görüyoruz. Döviz rezervlerimiz bir araya iyice azalmıştı. Şimdi toparlandı, 105 milyar dolar seviyesine yükseldi.

- Geçenlerde ana muhalefetin parti sözcüsü çıkmış, IMF ile ilgili olarak 23.5 milyar dolardan biz devraldık. Ve bunu 2013'ün mayısında ne yaptık? Sıfırladık. Bizim IMF ile bir ilgimiz yok. Yine oradan ne yapıp ne edip iktidara çamur atabiliriz derdindeler. Atamazsın. Sizin buraya diliniz yetişmez. Her şeyden önce haddinizi bileceksiniz. Sizin bunları yapacak gücünüz takatiniz yok. Bu milletin başına IMF'yi saran sizsiniz. IMF bizden 5 milyar euro borç istedi, bunu hep söylüyorum. Arkadaşlarıma dedim ki 'Verin.' Sonra baktılar ki, 'bu çılgın Türklerin sağ solu belli olmaz, herhalde verecekler.' Almaktan vazgeçtiler.

- Hep ne diyordum? Bu faizi düşürmekten başka çare yok. 'Bunu düşürdükçe enflasyon düşer' dedim. Demedim mi? Bakın şimdi, sistem değişince Merkez Bankası'nı da görevden aldık. Çünkü laf dinlemiyor adam. Ve yeni arkadaşımızla yola devam ettik. Dedik, 'Bak böyle böyle, bunu düşüreceğiz.' Şimdi enflasyonda tek haneye düştük, buyurun.

- Bu sabah yine bir kardeşimiz Resulyan'da el yapımı patlayıcı temizlerken şehit oldu. Şimdi ben buradan tüm Batı'ya sesleniyorum. Daha öncesinde ASALA dünyadaki tüm temsilciliklerimize yönelik 100 civarında saldırı gerçekleştirmiş, 40'a yakın diplomatik görevlimizi şehit etmişti. Gerek ABD, gerek Batı dünyası en ufak bir tavrını gördük mü? Suriye'den ülkemize terör tehditleri yoğunlaştığında müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm dünyadan yardım istedik. 'Gelin güvenli bir bölge oluşturalım, sığınmacıları burada iskan edelim' dedim. Herkes teklifi olumlu karşıladı, gerçekleşmesi için kimse kılını kıpırdatmadı. Bize destek vermek şöyle dursun, ülkemize daha önce getirilmiş olan hava savunma sistemlerini söküp geri götürdüler.

- Ülkemizde bombalar patlatıp vatandaşlarımızı, güvenlik görevlilerimiz şehit ederlerken, bunlar hep seyirci kaldı. 15 Temmuz'da beklentileri farklıydı. Türkiye'nin Suriye gibi, Mısır gibi olaylarla karşılaşınca yıkılacak bir ülke olduğunu sandılar. Milletimiz dimdik yanımızda durup mücadelemize destek verince hüsrana uğradılar. Pervasızlaştılar, terbiyesizleştiler.

- 99 yılında ABD'ye sığınan terörist başı FETÖ, o günden bugüne ABD'de niye tutuluyor? Mahkemelerimizin verdiği 90'ı aşan dosyayı bunlar gördükleri halde onu orada saklıyorlar. Bulunmayan bir Hint kumaşı değil. Demek ki başka projeler var. Bu FETÖ bir projedir. E bakıyorsunuz bizde bir şey olduğunda 'Bunu bize gönderin.' E kusura bakmayın. Kusura bakmayın. DEAŞ'ın başı öldürüldü, dünya ayağa kalktı. O ne kadar sizin için önemliyse FETÖ de bizim için bu kadar önemlidir. Bu adam benim 251 kardeşimi şehit etti. Ha o, ha FETÖ, hiçbir farkı yok.

- Hava savunma sistemlerini satmadıkları için gidip Rusya'dan S-400 aldık. Bununla da kalmadılar, ortağı olduğumuz F-35 savaş uçaklarımızı bize teslim etmek istemediler. Bu nedenle alternatif tedarik yollarını araştırıyoruz. Dünyada alternatifsiz hiçbir şey yok. Yeter ki paran olsun. Verirsin, alırsın. Bu konuda da bizi teslim alamayınca asırlık hesapları dile getirip kinlerini kusmaya başladılar. Terör örgütlerine verilen her destek sadece bizim mücadele azmimizi artırıyor. 

- Barış Pınarı Harekatı'ndan önce ülkemize yöneltilen tehditleri hatırlıyorsunuz değil mi? 'Asarız', 'Keseriz'. E başladık, bizi asan kesen oldu mu? Hayır. Şimdi yine benzer çabalar içindeler. Her gün biri çıkıyor bizi tehdit ediyor. Meclislerinde bizi hedef alan kararlar alıyorlar, ekranlarda ağızlarını köpürterek analizler kasıyorlar. Arada bir de mektup yazıyorlar, Türkiye korkup geri mi çekilecek? Siz eli kanlı terör örgütlerini raporlarınıza yazmayınca bunlar ibra mı oluyor? DEAŞ'la mücadele diye katlettiğiniz yüzlerce masumun vebalinden kurtulamazsınız. Bizi yaptırımla korkutanlar, bizim için tek yaptırım merciinin Allah olduğunu bilmiyorlar galiba. Türkiye'yi müstemlekeleriyle karıştıranlar, gerçeği görmek için bundan daha açık bir bilgi bekliyorlar. Değerli kardeşlerim, bu bayrak inmez. Bu ezan susmaz. Bu ülke bölünmez, bu millet diz çökmez. Bu devlet inşallah ilelebet payidar kalır. 

- Değerli kardeşlerim, duymayan kulaklar duysun. Görmeyenler görsün. Türkiye Suriye ve Irak topraklarında tek bir terörist kalmayana kadar mücadelesini sürdürecektir. ABD ve Rusya ile vardığımız bir mutabakat var. Bu mutabakata biz bir şartla bağlıyız, muhataplarımızın da sözlerini yerine getirmeleri halinde bu geçerlidir. Bizi teröristleri buradan çıkarttık laflarıyla aldatamazlar, daha buralar teröristlerden arındırılmış değil. Ne Tel Rifat'tan ne Münbiç'ten teröristler çıkarılmış değil. Rasulayn'ın doğusu, güneyi teröristlerden arındırılmış değil. Güvenli bölge sınırlarının ötesinden güvenlik güçlerimize saldırılar düzenleniyor. Seyirci kalmayacağız."