Erdoğan: Komşu komşu oğlun geldi mi?

Erdoğan: Komşu komşu oğlun geldi mi?

Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Erdğan, "Saray'a giden CHP'li" konusunun ağırlıkta olduğu konuşmasında tekerleme söyledi.

Erdoğan, CHP'li Muharrem İnce ile Beştepe'de gizlice görüştüğü iddiasını bir kez daha yalanladı. Erdoğan, "Kimseye telkinde bulunmadık, çünkü Kılıçdaroğlu’ndan daha ideal bir CHP Genel Başkanı olamaz" ifadesini kullandı.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

" - Türkiye'nin ikinci büyük partisinin gündemi ise bambaşka. Önce bir grup başkanvekili TBMM Genel Kurulu'nda AK Parti'yi temsil eden grup başkanvekilimize 'Bu hanıma haddini bildirin' diyor. Bir de 'Ulan' diye ifade kullanıyor. Şizofrenik vakalar sadece caddelerde değil parlamentonun içinde de var. Bu şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım. Bunun adımlarını atmak lazım. Yapamazsak Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosuna yazık olur. Bunun temizliğini yapmalıyız. grup başkanvekilimiz kişisel haklarını savunmak için gerekeni yapacaktır. 

- Bu zat dokunulmazlığımdan vazgeçiyorum, gereken yapılmalı demelidir. Yüreğin varsa dokunulmazlığı kaldır, hukukta gereken mücadeleyi verelim. Kadına şiddet diyeceksin karşı çıkacaksın, tokat atanlar diyeceksin karşı çıkacaksın, bunun istismarını yapacaksın. TBMM'de benim dokunulmazlığım var ulan diyeceksin, haddini bildirin diyeceksin. Biz bunları görmek istemiyoruz. Türkiye demokrasisine sahip çıkarak 28 Şubat zihniyetini gömmüştür. Ama bunun kalıntılarının var olduğunu Meclis'teki tartışmayla görmüş olduk.

- Güya bir CHP'li casus filmlerine taş çıkartacak bir senaryo ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gelip bizimle görüşmüş. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evidir, herkes gibi CHP'liler de gelebilir. 15 Temmuz'un ardından Bay Kemal de gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Muharrem İnce bizimle görüşmek için Külliye'ye değil ama partimize gelmiştir. Sayın İnce ile orada bir görüşme yaptık. Sayın İmamoğlu da geldi onu da kabul ettik. Tüm büyükşehir belediye başkanlarını da kabul ettik. Külliye benim şahsi malım değil milletin varlığıdır. Son günlerdeki tartışma bambaşka mecralarda cereyan ediyor. 

- Londra'da tedavi gören ve örnek olamayacak bir gazeteci var. Buna göre 9 Kasım'da bir CHP'li plakası değiştirilmiş bir araçla Külliye'ye gelip bizimle görüşmüş, farklı plakalı bir araba ile gitmiş. Görüşmede biz 'Senin CHP Genel Başkanı olman gerekir' demişiz.  Bu iddianın neresini düzeltelim bilemiyoruz. Gizli saklı hiçbir CHP'li yanımıza gelmedi. Bunlar Külliye'yi kendi merkezleri gibi sanıyor. Kimseye genel başkan olma telkininde bulunmadım çünkü Sayın Kılıçdaroğlu'dan daha ideal genel başkan olmaz. CHP'nin başında kimin olduğundan bize ne? Olmayan görüşmeyi ortaya atan gazeteciyi siciline bakarak mazur görebiliriz. Bugünkü yazısında özür dilemiş. Bizden de özür dilemiş, teşekkür ederiz. 

- Bu iddianın üzerine 'doğrudur' diyerek adeta tüy diken genel başkan ne yapacak? Peki CHP Genel Başkanı'na ne demeli? Kendisi hata ettim, özür dilerim diyemedi. Kendisi  CHP'nin başına bir kaset kumpasıyla geldiği için orada kalmanın yolunu da benzer yöntemlerde arıyor. Külliye'ye gelen CHP'li iddiası da ortada kaldı. Yazıyı yazan 'Haber kaynağım bu kişidir' diyor. O kişi de 'Kaynağım CHP'den biridir' diyor. CHP 'Kumpas kuruldu' diyor. Yeni bir senaryo daha çıktı, 'Yatta bir aradaydılar.' Şimdi onlar da birbirini suçluyor. Bu iddiayı ortaya atan Sayın İnce de 'Onlar kendilerini daha iyi biliyor' diyor. İddianın sahibi belli değil, doğrulayan belli değil. Komşu komşu oğlun geldi mi? Geldi. Ne getirdi ? İncik boncuk. Kime kime? Sana bana. Başka kime? Kara kediye. Kara kedi nerede? Ağaca çıktı. Ağaç nerede? Balta kesti. Balta nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı. En sonunda işi yandı bitti kül olduya getirdiler.

- Onurlu bir siyasetçinin yapacağı iş özür dilemektir. İçi boş ithamlarla ülkemizi meşgul ettikleri için milletimizden özür dilemeliler. CHP kendi kendine bir orta oyunu oynadı ve artık bitti. Ülkemizin gerçek gündemine dönmenin zamanı geldi. CHP kendi iç hesaplaşmasını kapalı kapılar ardında gerçekleştirsin. Ne olur artık milletin yakasından düşün. Ah ah, bunca yıl başbakanlık yaptım, cumhurbaşkanlığı yaptım; en çok hayıflandığım konulardan biri, şöyle dişime göre bir ana muhalefet bulamayışımdır.

- Mahalli seçimlerde kazandıkları birkaç belediye bunların dengesini iyice bozdu. 'Biz bu şartlarda Ankara'yı yönetemeyiz' diyorlar. 'Ankara'nın suyundaki kiri temizleyemiyorum' diyorlar. Devletten parayı alıyorsun. Parayı yönetme sanatını icra etmen lazım. 3 ay gibi bir süre sonra havalar böyle giderse İstanbul susuzluğa doğru gidiyor. Ankara'da da benzer durum var. Ankara'da atık su noktasında sıkıntılar var. Madem bu horona girdin bunları yapacaksın. Borçlanma konusunda Meclis belirli sorunmlulukları üzerine alamaz. Çözeceğinizi görürse Meclis size destek verir.

- Ekonomideki toparlanma süreci devam ediyor. Açıklanan her veri bu gerçeği ortaya koyuyor. Bunlar hala 'Battık, bittik' diyor. Bırakın doları moları paramıza dönelim. Türk Lirası'na dönelim. Türk Lirası artık kaybettirmiyor. Türk LiErrası'na dönelim ve buradaki yerli ve milliliğimizi gösterelim. 

- Batılı ülkeler giderek artan şekilde savunma sanayi ambargosu uyguluyor. Yeni anlaşmaları bırakın önceden yapılmış anlaşmaları iptal ediyorlar. Suriye ve Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin ardından bu uygulamalar daha da sertleşti. Bize silahlı silahsız İHA vermediler, ürettik. Yeni nesil tank vermediler, prototipini tamamladı. Helikopter vermediler, ürettik. Arifiye'deki tank palet fabrikasıyla ilgili yalan üstüne yalan. '20 milyar dolar' diyor, adam rakam, dolar nedir bilmiyor. Burayı satmadığımızı söylememize rağmen buranın satıldığını söylüyor. Bu tank palet fabrikası aziz milletim satılmamış, 25 yıllığına Katar-Türk sermayesinin ortaklığıyla çalıştırılan BMC firmasına tahsis edilmiştir. Burada satış yok. Ne yapacak burası? Mevcut tanklarımızın bakımı paletlerin bakımı yapılacak. Gerekirse sıfır üretim yapılacak. Burada sözleşmede bir şart daha var. Buraya 50 milyon dolar kiralamayı yapan firma yatırım yapacak. Buradaki makineler yenilenmeye muhtaç. Bu yenilenmeyi yaparak fabrikayı çok daha farklı bir duruma getirecekler. Durmadan yalan."