Erdoğan: İmam hatip neslinin yetişmesine özel önem verdik

Erdoğan: İmam hatip neslinin yetişmesine özel önem verdik

Malatya İnönü Üniversitesi'nde Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda konuşan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İmam hatip neslinin yetişmesine özel önem verdik" dedi.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Malatya İnönü Üniversitesi'nde Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Buradan ülkemizin dört bir yanındaki imam hatipli kardeşlerime selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Bugün bir kez daha imam hatipli dostlarla bir araya gelmenin bahtiyarlığı içerisindeyim.

İmam hatip okullarının gelişmesinde sayılarının artmasında emeği olan vakıf insanlarına teşekkür ediyorum.

Büyüklerimizin abilerimizin emaneti olan bu okulları üç beş kendini bilmezin insafına terk etmedik. Bu yapıyı öksüz bırakmamak için çalıştık. İmam hatip neslinin yetişmesine özel önem verdik. Bu çatı bize dürüstlüğü samimiliği, ülkesine milletine ve bayrağına yürekten bağlı olmayı öğretti. Biz bu okullarda sabrı mücadeleyi cesareti öğrendik.

Bundan dolayı dört evladımın dördünü de imam hatip okullarına gönderdim bundan da çok çok huzurluyum. Kendimde imam hatip lisesi mezunu olmayı gurur vesilesi olarak yüreğimde taşıdım.

'BELLİ ÇEVRELERDE İMAM HATİP HAZIMSIZLĞI NÜKSEDİYOR'

İmam hatiplere tacizlerin arttığı son günlerde bu buluşmanın son derece anlamlı olduğunu düşünüyorum. Özellikle İstanbul Büyükşehir gibi uzun yıllar sonra el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat’ı andıran uygulamalara imza atılıyor. Belli çevrelerde imam hatip hazımsızlığı nüksediyor.

Vakıf ve derneklerimiz hedef haline getiriliyor. Millete ve gençlere hizmetten başka hiçbir gayesi olmayan kuruluşlarımıza itibar suikastı düzenleniyor.

Seçim döneminde inanç özgürlüğünden bahsedenler milletin saçıyla sakalıyla uğraşıyorlar.

Seçim döneminde takılan özgürlük maskesi yerini bugün baskıya ve faşizmi aratmayan bir tavra büründü. Seçim döneminde kimsenin aşıyla ekmeğiyle oynamayacağız diyenler daha şimdiden binlerce insanı kapı önüne koydu.

'SANATÇILAR NEDEN ANNELERİN YANINA GİTMİYOR'

Cumartesi anneleri için her cumartesi Galatasaray’a gidenler vardı. Peki o yazarlar sanatçılar şimdi Diyarbakır belediyesi önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar. Çünkü bunlar ikiyüzlü.

Biz elif gibi dimdik duracak ve yolumuza devam edeceğiz. Biz Diyarbakır’daki malum partinin il başkanlığı önünde oturan o anaların yanındayız. Devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz ve takipçisiyiz, kovalamaya da devam edeceğiz. Terör örgütü kaçacak biz kovalayacağız. Er ya da geç bu işin hesabını da soracağız. Şu anda bazı sanatçılar sağ olsunlar Diyarbakır’a gidiyor diye haberini aldım Bazı köşe yazarları gitti. Onlara milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

Batılılaşma adına yapılanlar milletimizin hafızasında derin yaralar açmıştır. 80 yaşın üstündeki insanlarımıza tek partili yılları sorduğumuzda alacağınız cevap yokluk ve yolsuzluktur.

Modern Türkiye’nin tarihi azgın azınlığın çoğunluğu sindirmeye yönelik tacizleriyle doludur.

Ama ne oldu, onların gassal diye düşündüklerinden Cumhurbaşkanı çıktı, başbakan çıktı.

Değerli kardeşlerim işte bu noktadan hareketle bizim birliğimiz beraberliğimiz, kardeşliğimiz çok ama çok önemli bizi bölmek parçalamak gayreti içinde olanlar olabilir. Bu oyunu işte bu kadrolar bozacak. Türkiye üstadın ifadesiyle Allah ve ahlak demenin yasak olduğu ıstırap dolu günlere şahit oldu. Bu ülkede insanlar sakalından kılık kıyafetinden dolayı polis tarafından sokaklardan toplandı.

Başörtülü kızlarımıza hakaret ettiler. Anadolu’nun zeki çocuklarının okuyup diplomat olmalarına tahammül edemediler. Başörtülüden hakim savcı doktor olamaz dediler. Onların kabul edemediği bu makamların hepsine imam hatip mezunları da geldi.

'DÜNYADA ZULÜM İLE PAYİDAR OLAN HİÇ KİMSE YOKTUR'

Bin kere mazlum olmak bir kere zalim olmaktan iyidir. Çünkü zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur. Dünyada zulüm ve baskı ile payidar olan hiç kimse yoktur.

Bu millet yeni 27 Mayıs’ların 12 Eylül’lerin, 28 Şubat’ların yaşanmasına asla izin vermez. Milletimizin ruh köküyle bağını tekrar güçlendirmesine kimse mani olamaz. Altını çizerek ifade etmek isterim ki Türkiye’de 3 Kasım 2002 tarihi itibariyle vesayetin tarihi bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bu millet kendi kurumlarına sahip çıkacaktır.

Milletimiz dişinden tırnağından arttırdıklarıyla gönüllü teşekküllerimizi desteklemeye devam edecektir.