Erdoğan: Bugün yanımızda maalesef kimler var
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin İstanbul il kongresinde "Yola çıktık, yanımızda kimler vardı, ama bugün maalesef kimler var" dedi.
24-02-2021 21:00

AKP'nin İstanbul 7. Olağan Kongresi'ne katılan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın buradaki konuşması sırasında dili sürçtü ve “Bu yola çıkarken unutmayalım yanımızda kimler vardı ama bugün maalesef kimler var” ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın dilinin sürçtüğü anlar, AKP'nin yeni İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve yönetimini tebrik etmesinden sonra gerçekleşti.
İLGİLİ HABERLER
Bakan Koca: İş yerinde maskesini çıkaranlar var, sorumlu davranın
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda iş yerlerinde maskenin çıkarıldığı bilgisini aldıklarını söylerken, çalışanlara ‘sorumlu davranma’ çağrısında bulundu.
22-03-2021 11:28

Koronavirüs tedbirlerinin yok sayıldığı cenaze törenlerine katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, iş yerlerinde maskesiz çalışanlar olduğu bilgisi aldıklarını söyledi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Koca, çalışanlara "Sorumlu davranın" dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'lebaleb' kongrelerle övündüğünü de unutan Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
"İş yerinde maskesini çıkaranlar olduğu bilgisini alıyoruz. Oysa risk, dışarıda olduğu gibi, iş ortamında da sürüyor. İşteyken, gözden uzak da değilsiniz; aldığınız riskle 83 milyonun gözü önündesiniz. Lütfen sorumlu davranın. Maskenizi çıkarmayın."
İş yerinde maskesini çıkaranlar olduğu bilgisini alıyoruz. Oysa risk, dışarıda olduğu gibi, iş ortamında da sürüyor. İşteyken, gözden uzak da değilsiniz: Aldığınız riskle 83 Milyonun gözü önündesiniz. Lütfen sorumlu davranın. Maskenizi çıkarmayın.
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) March 22, 2021
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: İş yerinde maskesini çıkaranlar var, sorumlu davranın
— İleri Haber (@ilerihaber) March 22, 2021
ABD'li 183 Kongre üyesinden Biden'a Türkiye mektubu
ABD'de 180'i aşkın Kongre üyesi, Joe Biden hükümetine ithafen yazdıkları mektupta, "Türkiye'de işlenen insan hakları ihlalleri ile mücadele etmeye" çağırdı.
02-03-2021 10:21

ABD'de 183 Kongre üyesi, Joe Biden hükümetine ithafen yazdıkları mektupta, "Türkiye'de işlenen insan hakları ihlalleri ile mücadele etmeye" çağırdı.
Cumhuriyetçilerin de aralarında bulunduğu Kongre üyeleri, 26 Şubat'ta kaleme alınan ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e gönderilen mektupta AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerinin incelenmesini istedi.
Euronews'te yer alan habere göre, mektupta "Maalesef Cumhurbaşkanı Erdoğan milletlerimiz arasındaki ilişkileri zorlu sınavlar vermeye zorladı" denilen mektupta, "İkili ilişkilerimizde stratejik konular haklı olarak çok önemli bir yer teşkil etti. Bununla birlikte Türkiye'de yaşanan ağır insan hakları ihlalleri ve demokratik gerileme de aynı derecede bir endişe kaynağıdır" ifadelerine yer verildi.
Kongre üyelerinin mektubunda, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev süresi boyunca yargıyı zayıflattığı, önemli askeri ve istihbarat mevkilerine kendi siyasi müttefiklerini yerleştirdiği, ifade özgürlüğü ve özgür basına baskı uyguladığı ve siyasi muhalifleri, gazetecilerle azınlıkları haksız yere hapsettiğine dikkat çekildi.
Mektupta, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesinde, Erdoğan'ın ve partisinin bu tavırlarında değişikliklerin görülmesinin "hayati önem" taşıdığı vurgulandı.
Rize Valisi Çeber 'lebaleb' kongreleri unuttu, vaka artışının faturasını yurttaşlara kesti
Rize Valisi Kemal Çeber, vaka sayılarındaki artışın en fazla olduğun illerden olan Rize'de yapılan ve Erdoğan'ın 'lebaleb' olmasıyla övündüğü AKP kongrelerini unuttu. Vaka sayılarındaki artıştan yurttaşları sorumlu tuttu.
25-02-2021 13:30

Rize Valisi Kemal Çeber, Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı vaka sayısı haritasına göre 15- 21 Şubat 2021 tarihleri arasında oransal olarak en çok vakanın görüldüğü iller sıralamasında 5’inci sırada yer alan Rize’deki vaka sayılarındaki artışlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Rize'de yaptığı konuşmasında "Salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve Rize'de salonlar lebaleb dolu" demişti. Erdoğan'ın sözlerini unutan Vali Çeber, kentteki vaka artışından yurttaşları tuttu. Çeber, "Karadeniz'e özgü sosyal hareketliliği kısmamız lazım, şehirden köye gidenler, köyden şehre gelenler virüsü taşıyor" diye konuştu.
VAKA SAYILARINDAKİ ARTIŞIN FATURASINI YURTTAŞLARA KESTİ...
DHA'da yer alan habere göre, Vali Kemal Çeber şunları söyledi:
"Örneğin tüm Karadeniz'de hemen hemen herkesin 2 evi vardır, biri şehirdedir birisi de köyündedir. Hafta sonları bir de bu kısıtlamaların olması nedeniyle insanlar perşembeden cumadan köylerine gider. Rize'de köyler aile köyü gibidir, köyüne gittiği zaman evinde insanlar o çekirdek aile olarak durmaz, halası, teyzesi, dayısı veya komşusu hep bir araya gelirler, evlerin içerisinde toplanırlar. Şehirden köye giderken köye, köyden şehre dönerken de şehre bu virüsü taşıyabiliyoruz. Karadeniz illeri çok dar alandadır. Diğer bölgelerde 10 bin insan 20 kilometrekare içerisinde sosyal hayatını devam ettirirken Karadeniz’de ise sıkışık yapısından dolayı 10 bin insan 3-5 bin kilometrekare içerisinde yaşamını devam ettirir. Örneğin Rize'de bütün sosyal hayatımız Atatürk ve Cumhuriyet Caddesi üzerinde, Deniz Caddesi civarında, bütün ekonomi ve sosyal hayat buralarda olur. Biz de tedbirlerimizi buna göre geliştiriyoruz.”
Hızını alamayan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na hakaret: 'Terbiyesiz herif'
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Ankara'da düzenlenen ilk kongresinde, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "13 şehidin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır" sözlerine yanıt verdi. Erdoğan, "Bizlere nasıl 'bunların sorumlusu Cumhurbaşkanıdır' diyorsun? Terbiyesiz herif" dedi.
17-02-2021 14:32

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Ankara Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen 7. Olağan Ankara İl Kongresi’nde konuştu.
Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "13 şehidin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır" sözlerine yanıt veren Erdoğan, kaçırılan askerleri 5-6 yıldır yakından takip ettiğini öne sürdü.
Erdoğan, "Bizlere nasıl 'bunların sorumlusu Cumhurbaşkanıdır' diyorsun? Terbiyesiz herif" dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"İnsanların sağlığını riske atmadan, tedbirlere uyarak kongrelerimizi birer demokrasi şölenine çeviriyoruz.
Kendi yaptıkları her kurultayı birer gladyatör arenasına dönüştürenlerin AK Parti kongresine çamur atmasını tebessümle karşılıyorum. Kırptıkları görüntüler ile bizim coşkumuzu örselemek isteyenler boşuna uğraşıyor. Hakikat güneşi balçıkça kapanmaz.
KILIÇDAROĞLU'NA GARA YANITI
Biz bu yolda 534 gündür evlat nöbeti tutan Diyarbakır annelerinin sabrıyla yürüyoruz. Bay Kemal, acaba sen o Diyarbakır annelerinin feryatlarını duydun mu? Utanmadan, sıkılmadan 13 şehidimizle ilgili olarak bunun sorumlusu Cumhurbaşkanıdır diyorsun. Sen ne yüzsüzsün ya? Sende yüz var mı? Sen nasıl oluyor da, 5 yıldır, 6 yıldır bu şehitlerimizi yakından takip eden bizlere nasıl 'bunların sorumlusu Cumhurbaşkanıdır' diyorsun? Terbiyesiz herif. Sana Milli Savunma Bakanımı, İçişleri Bakanımı gönderiyorum. Seni bilgilendirsinler diye. Sen bunlara layık değilsin. Biz terörle mücadelemizi sürdüreceğiz, sen de tribünden izle.
Bu teröristlere o inleri mezar edeceğiz, mezar. İttifak ortaklarını incitmemek için bölücü terör örgütünü kınayamayanlar bize insanlıktan bahsedemez. Bay Kemal, şu teröristlere bir gün terörist de be. Diyemez. Onlarla ortak. Biz gümbür gümbür, üzerine üzerine gidiyor ve bunları çökertiyoruz. PKK'nın Suriye uzantısını terör örgütü olarak görmüyorum diyenler, Bay Kemal ve yandaşlarıdır. Bize bunlar terörle mücadele dersi veremez. Biz siyaseti başkaları gibi, ülke ve millet düşmanlarına şirinlik için değil, aziz milletimize hizmet etmek için yapıyoruz. Her ne yapıyorsak bu uğurda özellikle yapıyor, gerektiğinde kendi istikbalimizi ortaya koymaktan da çekinmiyoruz. Kılıçdaroğlu ve şürekası bilsin ki, baş veririz ama onlar gibi teröristler ve destekçileri karşısında baş eğmeyiz. Sen önce DHKP-C'lileri temizle Kılıçdaroğlu. Bunların da hepsini senin önüne çıkaracağız, merak etme.
Terörün başını ezene, bu ülkede terör sorununu kökten çözene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sınırlarımız içinde ve dışında son teröristi etkisiz hale getirene dek operasyonlarımızı devam ettireceğiz. Son nefesimizi verene kadar Allah bizi ülkeye ve millete hizmet yolundan ayırmasın diye dua ediyorum.
KORONAVİRÜS
Koronavirüsle mücadelenin sancılı sürecinde AK Parti kadrolarının daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Birçok kardeşimizi ebediyete uğurladık. Burhan hocamızı uğurladık, Kadir abimizi uğurladık. Birçok mesai arkadaşlarımızı uğurladık. Salgın şartlarının insanımızı çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya bıraktığını biliyoruz. Devlet olarak hiçbir vatandaşımızı sahipsiz bırakmadık. Aşılamada 5 milyon 200 bini bulduk ve yoğun bir şekilde de kampanyamız devam ediyor. O çok büyük olduğunu söyleyenlerin falan böyle bir durumu yok ama biz başardık. Kısıtlamaların esnafımız, işçilerimiz üzerindeki yükü en aza indirmek için pek çok destek paketi açıkladık. Bugün de yine kabine toplantısındaki çalışmalarla aldığımız kararları açıklayacağız."
Hızını alamayan Erdoğan'dan, Kılıçdaroğlu'na hakaret!
— İleri Haber (@ilerihaber) February 17, 2021
💬 "Sen ne yüzsüzsün ya, sende yüz var mı?"
💬 "Sen nasıl 'bunların sorumlusu cumhurbaşkanıdır' diyorsun? Terbiyesiz herif"
💬 "Sana bakanlarımı gönderdim. Sen bunlara layık değilsin"
Erdoğan, İzmir'e gitmek yerine AKP İl Kongresi'ne katılmayı tercih etti
Depremde onlarca yurttaşın hayatını kaybettiği İzmir'e gitmek yerine AKP Van İl Kongresi'ne katılmayı tercih eden Erdoğan, "Vesayetçi zihniyetin en çok ihmal ettiği alanlardan biri de afetlere dayanıklı yapı inşasıdır'' dedi.
31-10-2020 15:04

İleri Haber
Yıkıcı depremin ardından tüm Türkiye'nin kalbi İzmir'de atarken, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İzmir'e gitmek yerine partisinin Van 7. Olağan İl Kongresi'ne katılmayı tercih etti. Türkiye yas tutarken, Erdoğan'ın partisini överken gülmesi ise dikkat çekti.
Burada yaptığı konuşmada "Muhteşem bir kongreyi inandığımız yolda birlikte gerçekleştiriyoruz" diyerek sözlerine başlayan Erdoğan, İzmir depremine ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Vesayetçi zihniyetin en çok ihmal ettiği alanlardan biri de afetlere dayanıklı yapı inşasıdır'' diyen Erdoğan, ''Deprem anından itibaren bakan, milletvekili, tüm kurumlarımız, Kızılayımız, AFAD'ımız, hep birlikte İzmirli kardeşlerimizin imdadına koştuk. İzmir'de evleri yıkılan vatandaşlarımıza da en kısa sürede yenilerini yapıp teslim edeceğiz" ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN EKONOMİ İÇİN 2023'E KADAR 'SABIR' İSTEDİ
Ekonomiye ilişkin de konuşan Erdoğan, ekonomi konusunda 2023'e kadar ''sabır'' istedi. Erdoğan'ın konuşmasından ekonomiye ilişkin olan kısım ise şu şekilde:
''Bölgemizde ve dünyada yaşanan her mesele doğrudan ülkemizi ilgilendiriyor. Türkiye'nin Libya'da ve Karabağ'da aktif bir rol oynamasının sebebi hem kendi haklarını savunmak hem de zor zamanda dostlarının yanında yer aldığını göstermektir. Tüm bunları yaparken, ülkemizde vatandaşların dertlerini ve beklentilerini ihmal etmiyoruz. Ekonomimizi maruz kaldığımız saldırılara karşı ayakta tutuyoruz. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımızı yalnız bırakmamak için 40 milyar liralık destek sağladık.
Böyle dönemler doğru stratejiler ve cesur kararlarla çok büyük atılımların fırsatıdır. Ülkemizi kuşatmaya kalktılar. İstikbalimizi canımız pahasına savunarak karşılık verdik. Ekonomimizi kuşatmaya çalışanlara cevabı da yeni bir ekonomik kurtuluş savaşıyla veriyoruz. Ekonomi de en az siyasi özgürlüğümüzü sağlamak kadar önemli adımlar atıyoruz. Yıllarca bu ülkeyi faiz, kur, enflasyon üçgenine sıkıştırarak sömürenlerin oyunlarını birer birer bozuyoruz. Artık yolun sonuna geldiklerini görenlerin tüm güçleriyle saldırmalarının sebebi budur. Ekonomideki büyük yapısal değişim, en az kapitülasyonların kaldırılması kadar tarihi bir öneme sahiptir. 2023'te tüm diğer alanlar gibi ekonomide de bambaşka bir Türkiye'yi ortaya koyacağız. Bunun için milletimizden biraz daha sabır, biraz daha metanet ve gayret bekliyorum.''
Skandal iddia: ÇAYKUR'a işçi alımı için çekilen kurada hile mi yapıldı?
CHP'li Mustafa Erdi Çakır ÇAYKUR işe alımlarında hile yapıldığını iddia etti.
14-04-2021 19:55

CHP Trabzon Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Erdi Çakır, sosyal medya hesabında bir video paylaşarak, önceki gün ÇAYKUR’a alınacak 200 geçici çay eksperi ve 300 geçici beden işçisi alımı sırasında çekilen kurada hile yapıldığını öne sürdü.
Skandal iddia: ÇAYKUR'a işçi alımı için çekilen kurada hile mi yapıldı?
— İleri Haber (@ilerihaber) April 14, 2021
Söz konusu videoda, kurayı çeken görevlinin çektiği markaları önünde yer alan listede varsa okuduğu iddia edildi.
Çakır, yaptığı paylaşımda, "Çaykur’da işe alımlar öncesi parti il, ilçe başkanlıklarından gelen listelerin insanların gözüne baka baka kuradan nasıl çıktığına iyi bakın. Yazıklar olsun" ifadelerini kullandı.
Eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut yaşamını yitirdi
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu ve eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut, 85 yaşında yaşamını yitirdi.
14-04-2021 19:08

Eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut, tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 85 yaşında yaşamını yitirdi.
Dönemin Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı olan Akbulut, 9 Kasım 1989 ile 23 Haziran 1991 arasında 20. Türkiye Başbakanı olarak görev yapmıştı. Akbulut, o dönem Cumhurbaşkanı olarak seçilen Turgut Özal'ın yerine geldiği ve kendisiyle yakın ilişkileri olduğu için bir süre 'emanetçi başbakan' olarak anılmıştı.
Akbulut, halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine devam ediyordu.
CHP'nin '128 milyar dolar nerede' önergesi reddedildi
CHP'nin Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve sorumluların belirlenmesi ile “128 milyar dolar nerede?” afişlerinin yasaklanması konularının değerlendirilmesi için genel görüşme önergesi AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildi.
14-04-2021 18:29

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç, Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve sorumluların belirlenmesi ile “128 milyar dolar nerede?” afişlerinin yasaklanması konularının değerlendirilmesi için genel görüşme önergesi verdi.
CHP'nin '128 milyar dolar nerede?' önergesi AKP ve MHP oyları ile reddedildi.
CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından hazırlanan genel görüşme önergesi, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Önergenin gerekçesinde, Merkez Bankası’ndaki 128 milyar dolarlık rezervin kimlere hangi yöntemle satıldığının uzun süredir gündeme getirilmesine karşın, kamuoyuna sağlıklı bir açıklama yapılmadığı, son olarak da “128 milyar dolar nerede?” afişlerinin toplatılması yoluna gidildiğine dikkat çekildi. Önergede şu görüşlere yer verildi:
“Merkez Bankası’nın kamuoyuna açıkladığı veriler bankanın brüt olarak 90 milyar doların altında bulunan brüt döviz ve altın rezervine karşılık, yurç içine ve yurt dışına swap borçlarıyla birlikte toplam 150 milyar dolarlık bir döviz ve altın borcu bulunmaktadır. Dolasıyla Merkez Bankası’nın 60 milyar dolar civarında bir döviz açığı bulunmaktadır. Oysa çok değil daha 2017 yılı sonunda Merkez Bankası’nın 35 milyar, 2018 yılı sonunda 28 milyar, 2019 yılı sonunda 19 milyar dolar döviz fazlası bulunuyordu. Merkez Bankası, son yıllarda bu döviz fazlasını erittiği gibi 60 milyar dolarlık döviz açığı oluştu. Aynı dönemde Merkez Bankası’na, reeskont kredisi, borçlanma ve benzeri yollarla gelen döviz ve altınlarla, bilinen yollardan çıkan dövizi karşılaştırdığımızda ortaya 128 milyar dolarlık açıklanamayan kayıp çıkmaktadır. Bu paranın nereye gittiğini sormak bir yurttaşlık görevidir.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bu parayla ilgili olarak yapılan ve birbiriyle yüzde yüz çelişen, bugün söylediğini yarın açıkça yalanlayan açıklamalar kayıp 128 milyar doların nereye gittiğinin araştırılmasını elzem bir hale getirmektedir. Örneğin Cumhurbaşkanı birgün ‘O kadar para hepsi bu milletin hazinesinde ve Merkez Bankası’nda. Kaybolan bir şey yok’ demiş, bir başka gü ‘yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyerlere karşı mücadelede kullanılmıştır’ şeklinde açıklamalar yapmıştır.
Aylardır konuşulmasına ve sorulmasına, önceki Merkez Bankası Başkanının da ‘128 milyar doların nereye satıldığını araştırmak istediği’ için görevden alındığına ilişkin yalanlanmayan haberlere rağmen Merkez Bankası’nın bu konuyla ilgili olarak aylardır resmi bir açıklama yapmamış olması manidardır.
CHP örgütlerinin çeşitli il ve ilçelerde bilboardlara astığı ‘128 milyar dolar nerede’ pankartları için “Cumhurbaşkanına hakaret” edildiği gerekçesiyle Cumhuriyet savcılıkları tarafından re’sen soruşturmalar açılmaktadır. Bir siyasi partinin ülkenin kaynaklarının nerelere harcandığını sorması Anayasal hakkı olduğu gibi, bu sorulara da bu günkü sistemde “yürütmenin başı” olması nedeniyle Cumhurbaşkanın cevap vermesi gerekir. Cumhuriyet savcılarının, Anayasal bir hakkı “Cumhurbaşkanına hakaret” diyerek engellemesi Anayasal bir suçtur.
*128 milyar dolar nerededir, kimlere hangi yollarla satılmış ya da aktarılmıştır?
*128 milyar doların kaybolduğu dönemde ekonomiden sorumlu olan bakan şimdi nerededir? Ortadan kaybolmak sorumluluktan kurtulmaya yeter mi?
*“128 milyar dolar nerede” sorusu yüzünden Cumhuriyet savcılarının hakarete uğradığını düşündüğü Cumhurbaşkanının bu 128 milyar doların kaybolmasındaki sorumluluğu nedir?
*Yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, basını tek başına kontrol eden Cumhurbaşkanının ülkenin 128 milyar dolarlık rezervinin eritilmesinden haberinin olmaması mümkün müdür? Eğer bu mümkünse ülkenin daha hangi değerleri kaybolmakta ve kaybolma tehlikesi altında bulunmaktadır.
*Önceki Merkez Bankası Başkanının, 128 milylar doların akibetini araştırmak istemesi yüzünden Cumhurbaşkanının öfkelendirdiği için görevden alındığı iddiaları doğru mudur?
TBMM SORULARA YANIT BULMALI
Türkiyle Büyük Millet Meclisi’nin bu sorulara yanıt bulması ve 84 milyon vatandaşına anlatması gerekmektedir.
Milletimizin birikimi olan Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve sorumluların belirlenmesi ile vatandaşlarımızın ‘128 milyar dolar nerede?’ diye sorduğu afişlerin yasaklanması konularının TBMM’de değerlendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğünün 101, 102 ve 103’üncü maddelerine göre Meclis Genel Görüşmesi açılmasını arz ederiz.”
Gençlik örgütleri Dolmabahçe'den seslendi: 'ABD Karadeniz'den defol!'
ABD savaş gemilerinin Boğazlardan geçerek, Karadeniz'e gireceği gün gençlik örgütleri tarihsel anlamı olan Dolmabahçe'den seslendi: "ABD defol bu memleket bizim!"
14-04-2021 17:44

İleri Haber
Gençlik örgütleri Dolmabahçe’de "ABD Karadeniz'den defol" demek için buluştu. Yapılan açıklamada, “Buradan, Denizlerin 6. Filo!yu denize döktüğü yerden bir kez daha ilan ediyoruz: Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı verdiğimiz bu mücadelede kazanan biz olacağız” denildi.
Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde yaşanan çatışmalar ile Rusya ve Ukrayna arasındaki askeri gerilimin artması gözleri yeniden bu bölgeye çevirmişti. Kiev, Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığdığını iddia etmiş, Rusya ise Ukrayna’yı provokasyonla suçlayarak, “iç savaş” uyarısı yapmıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) de Ukrayna’ya destek açıklaması gelmiş ve 2 savaş gemisini Karadeniz’e göndermişti.
ABD savaş gemileri bugün Boğazlardan geçerek Karadeniz'e çıkacak. Gemilerin 4 Mayıs'a kadar Karadeniz'de kalacağı belirtilirken, Sosyalist Devrimci Gençlik (SDG), Sol Genç, Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), Devrimci Gençlik Dernekleri (DGD) ve Devrimci İşçi Partili (DİP) Öğrenciler ve Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Gençliği tarafından Dolmabahçe’de bir eylem yapıldı.
‘AKP, ABD’NİN SALDIRGAN HAMLELERİNE HEVESLE KATILIYOR’
Buradaki açıklamada, kan dökme niyetiyle gelen ABD gemilerinin işbirlikçi iktidar sayesinde hedefine boğazları kullanarak ilerlediği vurgulanırken, “AKP bir yandan kanal projesi ile doğal kaynakların yağmalanmasına hız vermeye kararlılığını ilan ederken bir yandan da Karadeniz’de yıllardır barışın en önemli güvencelerinden birisi olan Montrö Sözleşmesi’ni emperyalizmin çıkarları için yeniden tartışmaya açıyor. Boğazlardan geçen gemilerle bir kez daha görüldü ki; işbirlikçi AKP iktidarı tüm vatanperverlik şovlarının aksine ABD'nin tüm saldırgan hamlelerine hevesle katılmaktadır. AKP'nin halkı mobilize etmek için attığı antiemperyalizm naralarının yalan olduğu, ABD emperyalizminin Karadeniz'i kuşatma politikalarına verilen destekle birlikte bir kez daha gün yüzüne çıktı” denildi.
‘KAZANAN BİZ OLACAĞIZ’
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Emperyalist güçler, dünya kamuoyunu arkalarına alabildiği veya en azından etkisiz kılabildiği oranda pervasızlaşmakta ve saldırılarının boyutunu/şiddetini arttırmaktadır. Bu nedenle ABD emperyalizmine karşı sessiz kalmamak ve bütün imkanlarla mücadele etmek yaşamsal önemdedir. Dünya halklarının gözleri önünde savaşlar çıkarılmaktadır. Buna “dur” demek özgürlükten, bağımsızlıktan ve barıştan yana olan herkesin görevidir.
Biz de bu ülkenin anti emperyalist gençleri olarak bu görevi yerine getirmekte kararlıyız! Bizim emperyalizmle derdimiz sadece iki geminin geçişinden ibaret değildir. Emperyalizm tekeller ve savaş demektir, emperyalizm sömürü ve yoksulluk demektir, emperyalizm ırkçılık ve gericilik demektir, emperyalizm polis copu ve ABD üssü demektir, emperyalizm doğa ve kent yağması demektir...
Bu ülkenin gençliği emperyalizme karşı her zaman bağımsızlığı savunmuş ve dünya halklarının barış içinde ve kardeşçe yaşaması için emperyalizme karşı mücadele etmiştir. Buradan, Denizlerin 6. Filo’yu denize döktüğü yerden bir kez daha ilan ediyoruz: Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı verdiğimiz bu mücadelede kazanan biz olacağız!”
Eylemde ayrıca sık sık “Yankee Go Home”, “ABD defol bu memleket bizim”, “Katil ABD, İşbirlikçi AKP”, “Emperyalizme Son, Gericiliğe Son, Militarizme Son” ve “Faşizme Ölüm Tek Yol Devrim” sloganları atıldı.
Gençlik örgütleri Denizlerin 6. Filo'yu denize döktüğü Dolmabahçe'den seslendi: "ABD Karadeniz'den defol!"
— İleri Haber (@ilerihaber) April 14, 2021
🎥 Video @eemreorman
Basına yönelik ambargoya ilişkin dikkat çeken çıkış: 'Basın İlan Kurumu ‘İletişim Başkanını Koruma Kurumu’ oldu'
CHP'li Utku Çakırözer, gazetelere adaletsiz ilan ambargoları ile BİK'in hesapsız harcamalarını Meclis gündemine taşıdı.
14-04-2021 13:15

İleri Haber
CHP’li Utku Çakırözer, BİK’in adaletsiz ilan ambargoları ve kurumu zarara uğratan milyonluk harcamalarla ilgili “Basın İlan Kurumu olmuş ‘Basın İnfaz Kurumu’. Olmuş ‘ İletişim Başkanını, RTÜK Başkanını Koruma, Kollama Kurumu.’” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazetelere adaletsiz ilan ambargoları ile Basın İlan Kurumu’nun (BİK) hesapsız harcamalarını Meclis gündemine taşıdı. Genel Kurul’da bir konuşma yapan Çakırözer, ülkede basın özgürlüğünün önünde sayısız engel olduğunu dile getirirken, bu engellerden birinin de düzenleyici kurum olması gereken BİK ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) işlevinden sapması olduğunu söyledi.
Sadece 2020 yılında gazetelere 803 günlük resmi ilan cezası uygulandığını hatırlatan Çakırözer şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cumhuriyet'e 110 gün, BirGün'e 112 gün, Evrensel'e hiç ilan verilmediği gibi üstüne 65 günlük yeni ceza, Korkusuz'a 29, Sözcü'ye 17 gün ilan kesme cezası verildi. Yeni Asya gazetesine 28 Ocak 2020'den buyana 440 gündür ilan verilmiyor. Bu yılın ilk üç ayında ise, sadece Evrensel ve BirGün'e 15 günlük ilan kesme cezaları verilmiş. Başlığı beğenmedik, beş gün ceza. Köşe yazısını beğenmedik, üç gün ceza. Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel açıklama vermiş, beş gün ceza. Cumhuriyet muhabiri hâkim karşısına çıktı diye Evrensel haber yapmış üç gün ceza. İşin daha da vahimi ise Mart ayında Anayasa Mahkemesi’nin Basın İlan Kurumu’nun Korkusuz Gazetesi’ne verdiği ilan kesme cezasına ‘Basın ve ifade özgürlüğünün ihlalidir’ dedi. Mürekkebi bile kurumadan Evrensel'e beş, BirGün'e iki gün ilan cezası verildi.”
‘İLETİŞİM BAŞKANINI KORUMA KURUMU’
Çakırözer, gazetelere şikayet dahi olmadan resen başlatılan soruşturmalar sonucunda verilen cezaların tarihte hiç görülmediği kadar arttığını açıklarken, “Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Başkan Yardımcısı. Patronu Fahrettin Altun'la ilgili hangi haber çıksa hemen şikâyet, hemen ceza. Bunun adı açık seçik ‘sansürdür.’ Bu iktidarın 28 Şubat’ta şikâyet ettiği ne varsa aynısını bugün Basın İlan Kurumu yapmakta. Basın İlan Kurumu olmuş ‘Basın İnfaz Kurumu, olmuş İletişim Başkanını, RTÜK Başkanını Koruma, Kollama Kurumu’. Gerçekleri yazan, halkı bilgilendiren haberlere hiç tahammül yok. Bu cezalar, halkın haber alma hakkını engellerken, basın özgürlüğünü de tehdit etmekte. Yapılması gereken bellidir. Basın İlan Kurumu gibi resmî ilan gücünü, yani para gücünü elinde tutan ve iktidar tarafından oluşturulan bir kurumun haber içeriklerinde etik denetim yapması doğru değildir. Bundan vazgeçilmelidir ya da bu haksız, hukuksuz cezaların son bulması için ilan kesme cezaları ancak ve ancak mahkeme kararı sonrasında verilebilmelidir” diye konuştu.
‘PELİKANCILAR, TURKUAZCILAR KURULU’
BİK’in yapısına da dikkat çeken Çakırözer, “36 kişilik Basın İlan Genel Kurulu’nda hükûmeti temsilen ilan veren idarelerin bağlı olduğu bakanlıkların üst düzey temsilcileri olurdu. Şimdi, bu yapı ortadan kaldırıldı. İletişim Başkanı’nın ekibi, Turkuazcılar, Pelikancılar oturuyor o koltuklarda. Komisyonlar var ama toplanmıyorlar” dedi. Kurum içindeki olağan dışı personel değişimlerine de gündeme getiren Çakırözer, “Bir yıl içinde kurumda çalışan personelin yüzde 23'ü yer değiştirmiş, ya görevinden alınmış ya başka yere atanmış. Sanki AKP gitmiş yerine başka bir iktidar gelmiş ki iktidar değişse bile bu yapılan doğru değildir” dedi.
'TCCD'nin dönüştürülmesi' projesine tepki: 'Kurum yok pahasına kimlere peşkeş çekilecek?'
Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın TCDD ile TÜBİTAK-Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü’nün hazırladığı “Demiryolu KİT’leri Kurumsal Dönüşüm Projesi”ne ilişkin bir açıklama yaptı.
14-04-2021 12:04

İleri Haber
Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, iktidarın TCDD’yi “dönüştürme” adı altında şirketleştirdiğini ifade ederek, “Kamu hizmetlerini ticarileştirerek vatandaşları ‘müşteriye’, kamu hizmeti üreten kurumları ‘ticari işletmeye’ dönüştürülmesinin karşısındayız. Kamu emekçileri her türlü özelleştirmeye ve güvencesizliğe karşı duracaktır” dedi.
Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) Genel Başkanı Mehmet Balık, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) ile TÜBİTAK-Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü’nün hazırladığı “Demiryolu KİT’leri Kurumsal Dönüşüm Projesi”ne ilişkin bir açıklama yaptı.
“AKP iktidarının kamu kaynaklarını tasfiye edecek politikalar yürüttüğünün farkındayız. Hükümetin, verimliliği, üretimi ya da hizmeti önemsediğinden değil asıl amaç kamusal yaşamı ve kamusal hizmeti tamamen özelleştirmektir” diyen Balık, ülke kaynaklarının AKP iktidarı döneminde yağma ve talana açıldığını belirtti.
‘İKTİDARIN TCDD’Yİ SATMA DÜŞÜNCESİNİN FARKINDAYIZ’
Balık, şunları söyledi:
“AKP iktidarının seçim yatırımına başladığını kalan kamu kurumlarını özelleştirmek istemesiyle anlamaktayız. İktidar uzun süredir TCDD’yi satma düşüncesinin farkındayız ancak karşısında yer alıyoruz. TCDD’nin özelleştirilerek gayrımenkulleri ve tesisleri yok pahasına kimlere peşkeş çekilecektir? TCDD’nin zenginliği kimlere geçecek ya da kimlere pazarlanacaktır?”
‘YERLİ VE YABANCI SERMAYENİN ÖNÜNÜ AÇIYORLAR’
Ülkede iş cinayetlerinin hız kesmeden devam ettiğinin altını çizen Balık, özelleştirmelerle birlikte çalışma koşullarının insanlık dışı bir hal aldığını söyledi. Balık, “Birleşik Kamu İş Konfederasyonu olarak; sermayenin iştahını kabartan özelleştirmeler binlerce işçi ve emekçi için sefalet ve güvencesizlik olduğunu belirtiyoruz; ulusal çıkarlar gözetilmeden, yerli ve yabancı sermayenin egemenliğinin yolunu açan, ülkemiz zenginliklerini halkın yararına değil sermeyenin talanına sunan özelleştirmelerin karşısındayız. “Kamu hizmetlerini ticarileştirerek vatandaşları ‘müşteriye’, kamu hizmeti üreten kurumları ‘ticari işletmeye’ dönüştürülmesinin karşısındayız. Kamu emekçileri her türlü özelleştirmeye ve güvencesizliğe karşı duracaktır” dedi.