Erdoğan: Bizi eleştirenler en küçük bir sıkıntıyla karşılaştıklarında dünyanın en faşist uygulamalarına yöneliyor
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin il kongrelerine bağlandı. Erdoğan, "Bizi insan hakları ve özgürlükler konusunda eleştirenler en küçük bir sıkıntıyla karşılaştıklarında dünyanın en faşist uygulamalarına yöneliyorlar" şeklinde konuştu.
18-01-2021 15:40

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 7. Olağan Manisa, Aydın, Mardin, Adıyaman, Kilis, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Muş İl Kongreleri'ne Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantıyla katıldı.
Erdoğan, "Bu ülkede tatlı su demokratları vardır. Bu ülkede bir de tatlı su siyasetçileri vardır. Onların yüzleri seçimden seçime görülür. Biz şartlar ne olursa olsun millete bağımlılığımızı gösteren bir partiyiz. Kuru kuruya demokratlık yapmadık" şeklinde konuştu.
Erdoğan, söz konusu illerin adını saydıktan sonra "2023'e bu duygu, inanç ve şuurla hazırlanmak durumundayız. Buna hazır mıyız?" diye sordu. Gelen karşılıktan tatmin olmaya Erdoğan, "Sizlerden farklı bir coşku bekliyorum" diyerek tekrar alkış istedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"Şubat ayı sonuna kadar tüm il kongrelerimizi bitirerek, hazırlıklarımızı tamamlamayı hedefliyoruz. İl kongrelerimizi çok daha farklı şekilde yapmayı hedefliyorduk. Salgın şartlarından dolayı ekim ve kasım aylarında birkaç il dışında bu ziyaretlere imkan bulamadık. Aldığımız tedbirlerin ve geçtiğimiz günlerde başlattığımız aşı sürecinin başarıya ulaşmasıyla, bahar aylarında sizlerle yüz yüze hasret gidermeyi hedefliyoruz.
AK Parti teşkilatlarının geçtiğimiz yılı 1 milyon yeni üye ile kapatmasından memnuniyet duyuyorum. Üye kayıtları ve diğer çalışmalar vesilesiyle milletimizle ne kadar sık hasbihal içerisine girersek, partimizin misyonunu o derece yerine getirmiş oluruz. Biz yılın 365 gününü, günün 24 saatini milletimizin hizmetine adayan bir partiyiz. AK Parti yöneticisi her gün her an milletimizle birlikte olan kişidir.
Bu ülkede tatlı su demokratları vardır. Bu ülkede bir de tatlı su siyasetçileri vardır. Onların yüzleri seçimden seçime görülür. Biz şartlar ne olursa olsun millete bağımlılığımızı gösteren bir partiyiz. Önümüze hangi engeller çıkarılırsa çıkılsın milli iradeyi el üstünde tutmaktan taviz vermediğimiz gibi icaatları kesintiye uğratmadık. Kuru kuruya demokratlık yapmadık.
Ülkemizin bugünkü fiziki çehresinin sembolü olan eserlerin önemli bölümünü biz inşa ettik. Sel gider kumu kalır insan ölür eseri kalır. Son nefesimize kadar milletimize eser bırakmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Bu kutlu çatı altında yapılan vazifenin en büyüğü, milletimizin kalbinden gelen Allah razı olsun ifadesidir.
Geçtiğimiz yılı dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan koronavirüs salgının sıkıntıları gölgesinde kapattık. Bu sıkıntılı dönemi en az kayıpla kapatmanın gayreti içinde olduk. Vatandaşlarımızın kendisini sahipsiz hissetmemesi için ne gerekiyorsa yaptık. Halen süren yatırımları tamamlayarak milletimizin hizmetine sunmaya özen verdik.
Küresel ekonomik düzenin yeniden yapılanma sürecini göz önünde bulundurarak ülkemizi yeni döneme hazırlama çalışmalarına giriştik. Her alanda bu yeni sürece uygun atılımlar içindeyiz. Ekonomide güçlü bir yükseliş için reformları geliştiriyoruz. Yatırım, üretim, büyüme, istihdam ve ihracat odaklı bir yaklaşımla harekete geçiyoruz. Dışarıda da tarihi bir dönüşümün altyapısını oluşturuyoruz. Ortaya koyduğumuz güçlü irade ile bu konudaki kararlılığımızı tüm dünyaya gösterdik.
Türkiye'nin bölgesel ve küresel gücü yükseldikçe, saldırıların da arttığı bir gerçektir. Türkiye yaptığı hamlelerle zulüm ve sömürü üzerine kurulu bir düzeni sarsıyor. Bölgemizde, başka coğrafyalarda masa başında çizilen haritalar hayata geçirilemiyor. Artık bölgemizde tabii kaynakların yağmalanması için iç savaşlar çıkarılamıyor. Artık ülkeler cendereye alınamıyor.
Türkiye'nin aleyhinde kullanılan malzemelere bir bakın, hepsinde bu sancıyı göreceksiniz. Tarih kendi hükmünü veriyor. Bunlar için demokrasi kendi çıkarlarına hizmet ettikçe yücelir. Aynı şekilde bizi insan hakları ve özgürlükler konusunda eleştirenler en küçük bir sıkıntıyla karşılaştıklarında dünyanın en faşist uygulamalarına yöneliyorlar. Terör örgütlerini başka yerlerde desteklerler. Kendi topraklarında en küçük eyleme izin vermezler. Bu büyük Türkiye'nin kendi demokratik ve ekonomik önceliklerini belirleme ve bunlara göre adım atma politikasının ne kadar doğru olduğunu gösterir. En zorlu dönemi geride bıraktık. Ektiklerimizin hasılasını toplama vaktidir."
İLGİLİ HABERLER
MEBYA-DER operasyonunda tutuklananların sayısı 7’ye yükseldi
HDP Milletvekili Dersim Dağ’ın babası Zeki Dağ, HDP Kayapınar İlçe Eş Başkanı Hanım Altındağ ve ismi öğrenilemeyen bir kişinin daha tutuklanmasıyla soruşturma kapsamında tutuklananların sayısı 7'ye yükseldi.
06-03-2021 10:23

Diyarbakır'da Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği'ne (MEBYA-DER) yönelik operasyonlarda gözaltına alınanlardan HDP Milletvekili Dersim Dağ’ın babası Zeki Dağ, HDP Kayapınar İlçe Eş Başkanı Hanım Altındağ ve ismi öğrenilemeyen bir kişi daha tutuklandı. Böylece derneğe yönelik operasyonda toplam tutuklu sayısı 7’ye yükseldi.
Diyarbakır Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma gerekçesiyle 27 Şubat ve 3 Mart tarihlerinde düzenlenen ev baskınlarında aralarında MEBYA-DER eş başkan ve yöneticilerinin bulunduğu 28 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan HDP Milletvekili Dersim Dağ’ın babası Zeki Dağ, HDP Kayapınar İlçe Eş Başkanı Hanım Altındağ, MEBYA-DER Üyesi Mevlüde Gündüz’ün de aralarında bulunduğu 4 kişi emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
3 KİŞİ TUTUKLANDI
4 kişi savcılıktaki ifadelerinin ardından “örgüt üyesi olma” iddiasıyla tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, Zeki Dağ, Hanım Altındağ ve ismi öğrenilemeyen bir kişinin tutuklanmasına, Mevlüde Gündüz’ün ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar verdi.
TUTUKLU SAYISI 7'YE YÜKSELDİ
3 kişinin daha tutuklanmasıyla MEBYA-DER’e yönelik operasyonda tutuklananların sayısı 7’ye, adli kontrol şartı ile serbest bırakılanların sayısı 3’e yükseldi. Operasyon kapsamında, MEBYA-DER yöneticileri Meryem Soylu (79) ve Hatun Aslan (71) 2 Mart’ta, KHK ile kapatılan eski MEYA-DER Yöneticisi Muzaffer Ulaş ve DBP Bağlar İlçe Yöneticisi Tahir Gül ise 4 Mart’ta aynı gerekçelerle tutuklanmıştı. (MA)
Boğaziçi eylemlerinde tutuklanan Murat Can Demirci adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı
Boğaziçi eylemlerinde tutuklanan öğrencilerden Murat Can Demirci tahliye edildi. Boğaziçi eylemleri nedeniyle tutukluluğu devam eden öğrenci sayısı 8'e indi.
05-03-2021 22:04

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan kayyum rektör Melih Bulu'yu protesto eylemlerine katılması gerekçe gösterilerek tutuklanan öğrencilerden Murat Can Demirci tahliye edildi.
7 Şubat'ta tutuklanan Demirci'nin avukatlarınn tutukluluğa yaptğı itiraz değerlendiren İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, Demirci'nin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.
Demirci'nin serbest bırakılmasıyla, Boğaziçi eylemleri nedeniyle tutukluluğu devam eden öğrencilerin sayısı 8'e indi.
HDP'li vekillere valilik önünde abluka: Röportaj vermeleri bile engellendi!
HDP Van Milletvekilleri Murat Sarısaç ve Muazzez Orhan, kentte 1574 gündür devam eden "etkinlik ve gösteri yasağını" protesto etmek için valilik binası önüne geldi. Polis Mezopotamya Ajansı'nın Sarısaç ile röportaj talebine müdahale etti.
05-03-2021 19:08

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekilleri Murat Sarısaç ve Muazzez Orhan, kentte 1574 gündür devam eden "etkinlik ve gösteri yasağını" protesto etmek için Van Valiliği'nin önüne geldi. Sarısaç, "Partimizin önünde protesto serbest ise bu uygulama kalkmış demektir. Biz de halkımızı Valilik önüne davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Gazeteci Ruşen Takva'nın aktardığına göre, HDP'li vekiller Van'da 1574 gündür devam eden "etkinlik ve gösteri yasağını" protesto etmek için valilik önüne geldi. HDP Van İl Örgütü polis ablukası altına alınırken, Sarısaç, "Van’da Ohal yasakları var. Partimize giden bütün yollar kapatılmış kimse içeri alınmıyor bu yüzden bizde bu yasaklar bitinceye kadar Van valiliğin önündeyiz burada basın açıklaması yapacağız" diye konuştu.
HDP'li vekillerin valilik önünde başlattıkları protestoyu CHP Van İl Başkanı Mehmet Kurukçu da ziyaret etti.
Öte yandan, polis, Mezopotamya Ajansı'nın Murat Sarısaç ile yapmak istediği röportaja müdahale etti. Gazetecilerin görüntü almasına izin verilmedi. Ruşen Takva, görüntü alınmasına engel olan polisin, "Çektirmiyorum. Git kime şikayet edersen et" dediğini ifade etti.
AKP Türkiye'sinden 'demokrasi' manzaraları...
— İleri Haber (@ilerihaber) March 5, 2021
HDP'li vekillere valilik önünde abluka: Röportaj vermeleri bile engellendi!
AYM: BİK'in 'ilan kesme cezası' basın özgürlüğünün ihlalidir
AYM, gazetenin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği yönünde hüküm kurmasına rağmen gazetenin tazminat talebini reddetti.
05-03-2021 16:31

AYM, BİK’in, Korkusuz gazetesine verdiği “Resmi ilan ve reklamların kesilmesi” cezasını “İfade ve basın özgürlüğü ihlali” olarak değerlendirdi.
AKP iktidarı döneminde muhalif medyaya yaptırım aracına dönüşen Basın İlan Kurumu (BİK), Korkusuz gazetesine 3 Ağustos 2015’te yayınlanan "Milletin Parasını Böyle Çarçur Ediyorlar!" başlıklı yazı nedeniyle bir günlük resmi ilan ve reklamların kesilmesi cezası vermişti.
Cezanın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülmesinin ardından basın özgürlüğünün tesisinin koşullarından birinin ekonomik imkanlar olduğu belirten AYM, basın özgürlüğünün haberin içeriğinin yanında haberin veriliş biçimini de kapsadığı hatırlattı.
AYM kararında “Bu şekilde maddi bir yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişinin bu etki altında ileride düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır” diyerek cezanın ifade özgürlüğü üzerindeki etkisine vurgu yaptı.
Kararda “Bilhassa süreli yayınlar açısından haberin verilmesi için ekonomik imkanlar büyük ölçüde resmi ilan ve reklamların yayımlanmasıyla sağlanmaktadır. Bu nedenle eldeki başvuruya benzer başvurularda BİK’in resmi ilan ve reklamların kesilmesi şeklindeki müdahale yetkisinin basının etik yönden niteliklerini artırmaya yönelik bir düzenleme olduğu, bir yaptırım aracı olarak öngörülmediği göz önüne alınmalıdır. Dolayısıyla BİK’in önüne gelen şikayetlerle ilgili olarak yukarıda sayılan dengeleme kriterlerini çok sıkı bir şekilde uygulaması ve anılan müdahale biçimini başvurulabilecek son çare olarak görmesi basın özgürlüğü açısından hayati önem taşımaktadır” denildi.
‘TOPLUMSAL İHTİYACI KARŞILADIĞI İLE İLGİLİ GEREKÇE YOK’
Karar metninin hüküm kısmında şu ifadeler yer aldı:
“Bu şekilde maddi bir yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişinin bu etki altında ileride düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır.
Sonuç olarak başvurucunun yayımlanan haber nedeniyle resmi ilan ve reklamların kesilmesi şeklinde bir kararla cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ile ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulamamıştır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
‘İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ’
AYM, gazetenin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği yönünde hüküm kurmasına rağmen gazetenin tazminat talebini reddetti.
Hapis cezası onanan HDP'li Gergerlioğlu AYM'ye başvurdu
HDP'li Gergerlioğlu'na verilen hapis cezasının onanmasının ardından Gergerlioğlu, kararın siyasi nitelik taşıdığını vurgulayarak AYM'ye başvurdu.
05-03-2021 15:26

Yargıtay’ın 2,5 yıl hapis cezasını onadığı halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu, "ifade özgürlüğünün ihlal edildiği" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurarak bir örneğini de TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a gönderdi.
Gergerlioğlu'na 2016 yılında sosyal medyadan yaptığı paylaşım nedeniyle "örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından verilen 2,5 yıl hapis cezasını onamıştı.
Avukatı Kerem Altıparmak aracılığıyla yaptığı başvuru dilekçesinde ifade özgürlüğünün ve siyasi faaliyette bulunma hakının ihlal edildiğine dikkat çeken Gergerlioğlu, söz konusu sosyal medya paylaşımında "Kürt sorunun barışçıl yollardan çözümü"nü önerdiğini kaydetti.
'ANAYASAYA AYKIRI'
Başvuruda, Gergerlioğlu’nun yasama dokunulmazlığı kazanmasına rağmen yargılamaya devam edilmesinin Anayasa’nın 83'üncü maddesine aykırı olduğu belirtilerek "Somut olayda da başvurucu dokunulmazlıktan yararlandırılmamış ve hakkındaki dava devam etmiş ve bunun sonucu olarak da ifade özgürlüğüne müdahale edilmiştir" denildi.
Gergerlioğlu’nun paylaşımının şiddet çağrısı olarak yorumlanamayacağının ve suç içermediğinin de altı çizilen başvuruda, "Açık bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), AYM ve Yargıtay’ın yerleşik kararları yok sayılarak bir haber paylaşımı ile birlikte yapmış olduğu ‘barış çağrısının’, ‘terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerinin propagandası’ olarak nitelendirilerek ceza verilmesinin meşru bir amaç taşıdığı iddia edilemez. Hiçbir hukukçunun böyle bir yorum yapması mümkün değildir" denildi.
Gergerlioğlu’nun paylaşımını yaptığı habere erişim engeli getirilmediğine dikkat çekilen başvuruda, haberdeki fotoğrafta yer alan silahtan da ‘şiddet teşvik’ sonucunun çıkarılamayacağı savunuldu.
'KARAR SİYASİ AMAÇLA VERİLMİŞTİR'
Başvuruda Gergerlioğlu’nun ifade özgürlüğünün ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine de işaret edilerek "Başvurucu bir milletvekili ve insan hakları savunucusu olarak parlamento içinde ve dışında adam kaçırma, çıplak arama, işkence vb. ağır insan hakları ihlallerini dile getirmesi nedeniyle iktidarın hedefi haline gelmiştir. Başvurucunun hakkındaki ceza kararının bu ortamda hukukun bütün ilkelerinin yok sayılarak onanmasının siyasi bir amaç taşıdığı açıktır. Özellikle son günlerde HDP’li vekillere yönelik siyasi amaçlı fezlekelerin düzenlendiği, milletvekilliklerinin düşürülerek ara seçim yapılacağı iddialarının gündemde olduğu bir ortamda bu kararın verilmesi, kararın siyasi amaçla verildiğini göstermektedir. Bu nedenle başvurucunun ifade ve siyasi faaliyette bulunma haklarına siyasi amaçla müdahale edilmek suretiyle Anayasanın 14. maddesi, 26 ve 67. maddeleriyle bağlantılı olarak ihlal edilmiştir" ifadelerine yer verildi.
Hrant Dink davasında karar bekleniyordu.. duruşma 26 Mart'a ertelendi
Hrant Dink cinayetine ilişkin yürütülen davanın duruşması davaya bakan hakimin kalp krizi geçirmesi nedeniyle 26 Mart 2021 tarihine ertelendi.
05-03-2021 12:20

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin aralarında jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de bulunduğu 6'sı tutuklu ve 13'ü firari 76 sanığın yargılandığı davanın duruşması, Çağlayan’da bulunan İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma kimlik tespitiyle başlarken avukatlar ve tutuksuz sanıklar Abdullah Dinç, Ali Öz, Metin Yıldız, Hüseyin Yılmaz, Cevat Eser, Gazi Günay, Hacı Ömer Ünalır, Reşat Altay ve Celalettin Cerrah hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ercan Gün, Ramazan Akyürek, Okan Şimşek, Muhammer Demirkale, Veysel Şahin, Hamza Celepoğlu, Mehmet Uçar, Ali Poyraz, Osman Gülbel, Yavuz Karakaya ve Temel Bülent Demirel ise bulundukları cezaevinden Sesli ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
DURUŞMA 26 MART'A ERTELENDİ
Duruşmada karar beklenirken, mahkeme heyeti üyesi hakim Ferhat Şahin'in kalp ameliyatı geçirmesi nedeniyle 26 Mart 2021’e ertelendi.
DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA
Adliye önünde ise Hrant'ın arkadaşları duruşma öncesinde basın açıklaması yaptı.
Grup adına konuşan Bülent Aydın, Hrant Dink cinayeti davasının 2007'den bu yana 14 yıldır sürdüğünü belirterek, cinayete ilişkin önce tetikçilerin yargılandığı aşamanın kararını arkadaşlarıyla birlikte dinlediklerini ve o davanın skandal bir kararla sonuçlandığını söyledi.
Tetikçilerin yargılandığı davaya ilişkin kararın daha sonra bozulduğunu, 10 yıl süren adalet mücadelesinin sonucunda davanın 2016'da yeniden başladığını anlatan Aydın, "Bugün biten dava işte bu dava. Türkiye'de bugüne kadar bu kadar çok kamu görevlisinin yargılandığı bir siyasi cinayet davası olmadı. Hrant Dink cinayetine ilişkin bütün hususların aydınlandığı ve bu cinayete katılan bütün tarafların gerçekten yargılandığı bir aşamanın sonucunda 'Acaba adalete ne kadar yaklaştık?' derseniz, henüz Hrant Dink için adalete ulaşamadık." diye konuştu.
Aydın, Dink cinayetiin yıllar süren bir hazırlık sonucu gerçekleştiğini ifade ederek şunları dile getirdi:
"Hrant Dink, hedef haline getirilerek, sonra asılsız davalardan yargılanarak mahkum edilerek, tehdit edilerek ve peş peşe işleyen organize bir sürecin sonunda adeta tetikçilerin önüne atılarak, öldürülmesi mümkün kılınarak, önceden bütün ayrıntılarıyla bilinen hazırlık sürecinden sonra öldürüldü. Maalesef cinayet öncesi sürece ilişkin büyük eksiklikler var. O aşamaya ilişkin hiçbir sanık bu davada yargılanmadı. Yine Hrant Dink ailesinin avukatlarının ısrarlı hukuk çabalarına rağmen, bu cinayetle ilgili çok sayıda kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmadı. İhlal davası Anayasa Mahkemesinde görüldü ve 'Önce mahkeme aşamasının sona ermesi gerekir.' gibi tartışılacak bir kararla reddedildi, önümüzdeki aşamalarda bu davanın farklı dönemleriyle biz yeniden yüz yüze olacağız."
Bülent Aydın, Dink cinayetine ilişkin adalet mücadelesinin bu davayla bitmeyeceğini kaydederek, şunları söyledi:
"Aksine bu kararla birlikte adalet mücadelesi yeni bir aşamaya geçmiş olacak. O yüzden Beşiktaş'ta süren, tetikçilerin yargılandığı ilk duruşma bittiğinde söylediğimiz gibi, biz bugün bir kez daha buradan sesleniyoruz: 'Biz bitti demeden bu dava bitmez.' Adalet mücadelesi bundan sonra da devam edecek. 'Hrant için adalet için' demeye devam edeceğiz. Bu cinayetten hemen sonra, yüzbinlerce kişilik kalabalıkla Hrant Dink'in arkasında yürürken söylediğimiz gibi bu cinayetin üstündeki karanlık perde kalkana, bu cinayetin tüm ortakları gerçekten yargılanana ve hak ettikleri cezayı bulana kadar hepimiz 'Hrant'ız hepimiz Ermeniyiz' demeye devam edeceğiz."
Aydın'ın açıklamasının ardından katılımcılar, "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" ve "Biz bitti demeden bu dava bitmez" şeklinde slogan attıktan sonra duruşmayı takip etmek üzere adliyeye girdi.