'Erdoğan başımızda olsaydı Dünya Kupası'nda final oynardık'
Son seçimde AKP'den milletvekili seçilen yandaş sporcu, akıllara zarar bir iddiada bulundu.
22-07-2018 10:59

24 Haziran’da AKP’den İzmir Milletvekili seçilen eski futbolcu Alpay Özalan, “2002’de Türkiye’nin başında Erdoğan olsaydı, milli takım Dünya Kupası’nda finale çıkardı” dedi.
Yandaş Sabah gazetesinde Sonat Bahar’a konuşan Özalan, spor camiasının Meclis’teki sesi olduğunu da iddia etti. Özalan, “Ben Meclis’te spor camiasının sesiyim. Dünya Kupası atmosferini yaşayan biri olarak bugün orada olmamamız çok üzüntü verici. Biz dünya üçüncüsü olarak çıtayı çok yükselttik. Ama buna rağmen eğer 2002'deki şampiyonada ülkemizin başında Sayın Recep Tayyip Erdoğan olsaydı, biz final oynardık." dedi.
İLGİLİ HABERLER
PSAKD: 'Devletin Alevisi olmayacağız'
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mersin Şubesi, dernek yöneticilerine yönelik tutuklamalara karşı düzenlediği bası açıklamasında adalet mücadelesini sürdürme vurgusu yaptı.
16-02-2019 19:28

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Malatya Şube kurucusu Tarık Kaya ve Kartal Şube başkanı Songül Tunçdemir'in tutuklanmasıyla ilgili çeşitli demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla Mersin PSAKD Şubesinde düzenlenen açıklamada, kararın hukuksuz ve keyfi olduğuna dikkat çekilerek, "Çok özel durumlarda verilmesi gereken tutuklama kararları artık rutin bir hal almış ve iktidarın muhalif kesimler üzerinde bir cezalandırma yöntemi haline gelmiştir" dendi.
İleri Hatırlatıyor
'BU BİR HUKUK KATLİAMIDIR'
Dernek yöneticilerinin asılsız ve uydurma suçlamalarla tutuklandığı vurgulanan basın metninde, "Bu bir zulümdür, bu bir hukuk katliamıdır. Alevi örgütlülüğünü tecrit etmeye ve zayıflatmaya dönük korkutma ve sindirme politikalarının Alevileri kendi örgütlerinden uzak tutarak örgütsüz, dağınık, atomize ve parçalanmış bir topluluk haline getirmeyi amaçladığının farkındayız" ifadeleri yer aldı.
Mersin Şube Başkanı Bülent Ufuk Ateş ise 'çağdaş Pir Sultanlar olarak' adalet mücadelesini sürdüreceklerini belirtti ve tüm muhalif kesimleri birlikte mücadeleye davet etti. Ateş yaptığı açıklamada, "Songül Tunçdemir ve Tarık Kaya'ya dönük kararı kabul etmiyoruz. Bulunduğumuz ve sesimizin duyulabileceği her yerde arkadaşlarımıza dönük bu haksızlığı teşhir edeceğimizi ilan ediyoruz. Bütün canlarımızı, dostlarımızı ve yoldaşlarımız da bu adalet mücadelesini bizlerle birlikte omuz omuza, yan yana vermeye davet ediyoruz" dedi.
Açıklamaya HDP Akdeniz Belediye Eş Başkan Adayları Alaaddin Erdoğan ve Emine Şilan Yüksekkaya da katıldı.
Kartal'a ilişkin bilirkişi raporu: Çökmenin sebebi beton kalitesi
Kartal'da çökmesi sonucu 21 kişinin hayatını kaybettiği, 14 kişinin ise yaralandığı binaya ilişkin bilirkişi raporunda çökmenin sebebinin beton kalitesi olduğu ortaya çıktı.
16-02-2019 15:07

Kartal'da çökmesi sonucu 21 kişinin hayatını kaybettiği, 14 kişinin de yaralı kurtarıldığı Yeşilyurt Apartmanı'na ilişkin soruşturma kapsamında bilirkişilerce hazırlan ön inceleme raporunda, binanın inşaatında kullanılan beton kalitesinin Türk Standardları Enstitüsü (TSE) standartlarına uygun olmadığı ve projede öngörülen beton sınıfı dayanımını karşılamadığı bildirildi.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Kartal Orhantepe Mahallesi Bankalar Caddesi Sema Sokak'ta bulunan Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, inşaat mühendisi, makine yüksek mühendisi ve iş güvenliği uzmanından oluşan bilirkişilerce hazırlanarak soruşturma dosyasına sunulan ön inceleme raporunun detayları belli oldu.
Raporda, tapuda 185 pafta, 12580 ada, 101 parsel sayı ile kayıtlı arsa üzerinde bulunan "bodrum kat + zemin kat + 7 normal katlı" olmak üzere toplam 9 katlı yapılan Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesi sonucunda 21 kişinin vefat ettiği, 14 kişinin de yaralandığı belirtildi.
ZEMİN KATI TEKSTİL DEPOSU, BODRUMU OFİS
Bahse konu olan apartmanda toplam 47 kişinin ikamet ettiği aktarılan raporda, 1 ve 7 numaralı dairelerde oturan şahıs olmadığı, binanın zemin katının büyük bir bölümünün tekstil deposu olduğu ifade edildi.
Binanın zemin kata bağlı bodrum katının küçük bir bölümünün de ofis şeklinde kullanılan eski marangoz atölyesi olduğu aktarılan raporda, bu bölümlerin aktif kullanılmadığı ve faaliyet göstermediği için çalışan bulunmadığının tespit edildiği bildirildi.
İZİN 7 KATA ÇIKMIŞ AMA BİNA 9 KATLI
Raporda, yapı sahibi Hikmet Yeşilyurt'un 21 Mayıs 1992'de Kartal Belediyesi İmar Şefliği'ne adresteki binanın yıkılarak yenisinin yapılması hususunda müracaat ettiği ve 17 Haziran 1992'de de "Yapı Yıkma Belgesi" alındığının görüldüğü kaydedildi.
Kartal Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğü'nce de 16 Ekim 1992 tarihinde mimari ve statik projelerin onaylandığı aktarılan raporda, onaylı bu projelerde binanın "bodrum + zemin + 5 normal kat" olmak üzere toplam 7 kat olarak dizayn edildiği bilgisi verildi.
İNŞAATTA DENİZ KUMU KULLANILMIŞ
Bilirkişilerce hazırlanan ön inceleme raporunda, binanın çöktüğü 6 Şubat'tan, arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına son verildiği 10 Şubat'a kadar, heyetçe olay yerinde inceleme ve numune alma çalışmaları yapıldığı kaydedildi.
Çalışmalar sırasındaki gözlem ve tespitlere de yer verilen raporda, çöken binanın inşaatında kullanılan betonun, yıkanmamış ve elenmemiş deniz kumundan yapıldığı belirtildi.
Deniz kumunun usulüne uygun elenip yıkanmamasından dolayı midye kabuklarına rastlandığı, demirlerde korozyon oluştuğu bildirilen raporda, enkaz kaldırma çalışmalarının binanın taban alanının yüzde 75'inde bodrum kat döşeme kotuna kadar tamamlandığı, yandaki binanın yıkılma riski nedeniyle sol aksın bulunduğu alanın şimdilik temizlenemediği aktarıldı.
GÜÇLENDİRME YAPILMIŞ AMA PROJESİ YOK!
Raporda, bazı kolonlarda güçlendirme yapıldığının görüldüğü ancak bunlarla ilgili herhangi bir proje bulunamadığı ve hangi hesaplamaya göre yapıldığının tespit edilemediği vurgulandı.
İNŞAAT DEMİRLERİ KOROZYONA UĞRAMIŞ
Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında, enkazın her katmanından karot numuneleri alındığı belirtilen raporda ancak bazı karot numunelerinin çıkarma aşamasında dağıldığı bildirildi.
Raporda, korozyona uğramış muhtelif demirlerin et kalınlıklarının ölçümlerinin yapıldığı, 12'lik inşaat demirlerinin 9,5'a kadar düştüğünün görüldüğü, 19 karot numunesinde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na akredite bir laboratuvarda beton basınç dayanımı testi yapıldığı kaydedildi.
19 NUMUNENİN 10'U DAYANIM DEĞERİNİN ALTINDA
Proje statik hesaplarında inşaatta kullanılacak beton sınıfının BS 16 (C16) olarak öngörüldüğü belirtilen raporda, beton basınç dayanım testi sonuçlarına göre, 19 numuneden 10 adedinin dayanım değerinin (16N/mm²) altında olduğunun tespit edildiği vurgulandı.
ÇÖKME NEDENİ BETON KALİTESİ
NTV'nin haberine göre, bilirkişi raporunda, "Bina inşaatı sırasında kullanılan beton kalitesinin, projede öngörülen beton sınıfını karşılamadığı, öngörülenin yaklaşık yarı dayanımında olduğu, kullanılan betonun TSE standartlarına uygun olmadığı görülmektedir. Yapı iznine göre 7 katlı olan ancak 9 katlı yapılan Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesinin nedeni, bina inşaatı sırasında kullanılan beton kalitesinin TSE standartlarına uygun olmadığı, projede öngörülen beton sınıfı dayanımını karşılamadığı değerlendirilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Raporda, Yeşilyurt Apartmanı'nın yapım sürecinde rol alan kişilerin, olayda kusurlu olabileceği kanaatine varıldığı vurgulandı.
'KASIT YOK AMA ÖNLENEBİLİR'
Kazanın oluşumunda kasıt unsurunun bulunmadığı ancak öngörülebilir ve alınacak tedbirlerle önlenebilir nitelikte olduğuna vurgu yapılan raporda, proje müellifi, teknik uygulama sorumlusu, sorumlu sürveyan, bina inşaatının yapımını üstlenen müteahhit veya yapı sahibi ile inşaatın yapımı sırasında denetleme sorumluluğu bulunan ilgililerin meydana gelen olayda kusurlu olabileceği kaydedildi.
Cumartesi Anneleri 725. haftada Rıdvan Karakoç için adalet istedi
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 725. haftasında İHD İstanbul Şubesi önünde buluştu. Cumartesi Anneleri 725. buluşmasında, 20 Şubat 1995 tarihinde gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç için adalet istedi.
16-02-2019 14:27

Foto: Zeynep Kuray
İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri 725'inci haftada İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Cumartesi Anneleri 725. buluşmasında, 20 Şubat 1995 tarihinde gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç için adalet istedi.
Eyleme, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevini izlemek için Avrupa’dan gelen barış heyeti üyeleri Öğmundur Jonasson ve Beverly Ann Keene de katıldı. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde bu haftaki açıklamayı gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu.
Açıklama öncesi gözaltında kaybedilen Mecit Baskın’ın annesi Meryem Baskın’ın bu sabah yaşamını yitirdiğinin bilgisini paylaşan Tosun, bugün Hakkari Yüksekova’da defnedilecek olan Cumartesi Annesi Meryem’in adalet mücadelesini bıraktığı yerden yükseltme sözü verdi.
“Gözaltında kaybedilen yakınlarımızın akıbetlerini sormaya, onların kaybedildiği koşulları sorgulamaya, devletin sorularımızı cevaplamasını talep etmeye hakkımız var” vurgusunu yapan Tosun, Galatasaray Meydanı'nın Cumartesi Anneleri’ne 26 haftadır yasaklanmasının ve tüm İstiklal Caddesi’nin polis tarafından abluka altına alınmasının, anayasal ve uluslararası sözleşmelerin ihlali olduğunun altını çizdi.
POLİSTEN ÖLÜM TEHDİDİ: GETİRMEZSENİZ GÖRDÜĞÜMÜZ YERDE ÖLDÜRÜRÜZ
Bu hafta, 24 yıl önce gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç için adalet isteyen Tosun, Karakoç’un kaybedilme hikayesini anlattı. 34 yaşındaki Karakoç’un Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüttüğünü, Mezopotamya Kültür Merkezi’nin kuruluş çalışmalarında yer aldığını belirten Tosun, Karakoç’un bu faaliyetlerinden ötürü polisin hedefinde olduğunu aktardı. Hakkında arama kararı olduğu için polis tarafından ablukaya alınan ve evine gidemediğini söyleyen Tosun, yaşananları şöyle anlattı: “Polis tarafından defalarca Karakoç ailesinin evine baskın düzenlendi. Eve gelen polisler her seferinde aileyi, ağır küfür ve hakaretler eşliğinde ‘Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz’ diye tehdit etti. Ailesi ile düzenli bir biçimde haberleşen Rıdvan, İHD avukatlarından Eren Keskin’e de posta ile vekâlet gönderdi. Rıdvan’ın ailesi ve avukatı Keskin ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar sürdü. 15 Şubat’tan sonra Rıdvan’la bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı, polis baskınları son buldu.”
İŞKENCE GÖRMÜŞ BEDENİ KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA BULUNDU
Karakoç ailesinin, tüm mercilere başvuru yaptığını ancak sonuç alamadığını belirten Tosun, gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumlarının ‘Bizde yok’ cevabını verdiğini aktardı. Tosun, şunları kaydetti: “3 ay sonra oğulları Hasan’ı arayan Ocak ailesi Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen, Rıdvan’ın işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü. Böylece Rıdvan Karakoç’un işkence ile öldürülmüş bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği gerçeği açığa çıktı. Rıdvan Karakoç’u gözaltına alanlar ve sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi ve failler korundu. 24 yıldır süren soruşturma davaya dönüşmedi. 24 yıldır Beykoz Savcılığı’nda bulunan soruşturma dosyasında, rutin yazışmalar dışında anlamlı bir gelişme olmadı. Asiye Karakoç’un oğlu Rıdvan için yürüttüğü mücadelenin takipçileri olarak; Rıdvan için, kayıplarımız için adalet arayışımızı sürdüreceğiz.”
Tosun, sözlerini kayıpları aramaktan ve Galatasaray’dan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak sonlandırdı.
‘24 YIL DAHA GEÇSE KAYIPLARIMIZI ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!’
Açıklamanın ardından söz alan Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, 24 yıldır insanların kaybedilmesine karşı, kayıpların akıbetinin bulunması için mücadele ettiklerini kaydetti. Dava dosyalarında tek bir ilerleme olmadığına dikkat çeken Karakoç, “Her savcılığa gittiğimizde oyalanıyoruz, yıllardır böyle sürüyor. 24 yıldır devletin raflarında bekletilen dosyanın zaman aşımı ile karşı karşıyayız. Benim ağabeyim için yapabileceğim şey akıbetini bulmak, bunun için mücadele etmek. İnsanların gözü önünde, sokak ortasında sistematik işkencelerle insanlar katledildi. 24 yıl önce bu durumu protesto etmek için bu mücadeleyi devraldık. Kaybedilenler bu ülkenin evlatlarıydı, 11 yaşından 80 yaşına kadar insanlar kaybedildi. Devlet yetkilileri hiçbir şey yapmıyor. 24 yıl daha geçse kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Birgün'den Zeynep Kuray'ın haberine göre gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Hüseyin Ocak ise şunları kaydetti: “24 yıl önce Hasan’ı ararken Rıdvan’ın dosyasını gördük. Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı'na durumu bildirdim. Bu sorun devletin sorunu, devlet o dönem de biliyordu Rıdvan’ın kaybedildiğini. Rıdvan da Hasan gibi Beykoz’a bırakılmıştı, daha sonra Hasan ile beraber adli tıpa götürüldü. Tüm gerçekler ortaya çıkacak, sorumlular yargılanacak bunun mücadelesini veriyoruz. Rıdvan, Hasan ve tüm kayıplarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Erdoğan için kapatılan yoldan ambulansın geçmesine izin verilmedi
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bursa’ya gitmesi üzerine trafiğe kapatılan cadde üzerinde bulunan ambulans dakikalarca bekletildi, sürekli sirenleri çalmasına rağmen yol trafiğe açılmadı ve hasta uzunca bir süre hastaneye ulaştırılamadı.
16-02-2019 00:55
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gittiği her yerde olduğu gibi bugün Bursa'ya yaptığı ziyarette de tüm merkezi yollar trafiğe kapatıldı. Erdoğan için kapatılan Bursa Atatürk Caddesi üzerindeki ambulans, içinde hasta varken dakikalarca beklemek zorunda bırakıldı ve Bursa Devlet Hastanesi’ne ulaştırılamadı.
SÜREKLİ ÇALAN AMBULANS SİRENİNE RAĞMEN POLİS YOLU AÇMADI
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın cuma namazını Ulucamii’de kılmak istemesi üzerine saatlerce kapalı olan Atatürk Caddesi trafiği Cemal Nadir Caddesi’nden Bursa Devlet Hastanesi istikametine doğru yönlendirildi, bu nedenle kilometrelerce uzayan kuyruklar oluştu. Oluşan trafik sıkışıklığına giren ve acil hasta taşıyan bir ambulans, yurttaşların tepkilerine rağmen yolu açmayan trafik polisleri nedeniyle Bursa Devlet Hastanesi’ne dakikalarca ulaşamadı.
YURTTAŞLAR TEPKİ GÖSTERDİ
Bursa Muhalif’te yer alan habere göre ambulansın yolun açılması için sirenlerini çalıştırmasına rağmen yolu trafiğe açmayan polise yurttaşlardan tepki geldi. Onlarca yurttaşın araçlarından inerek polise tepki göstermesine rağmen verilen talimat gereği yolu açamayan polislerle halk arasında gerilim yaşandı.
Erdoğan: Yeni askerlik sistemi ‘6-9-12’ olarak belirlendi
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni askerlik sisteminde sürekli bedelli uygulanacağını belirterek ‘6-9-12’ sistemine geçileceğini açıkladı.
16-02-2019 00:40

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan askerlik süresiyle ilgili olarak belirli bir noktaya gelindiğini ancak son noktanın konmadığını aktardı.
Erdoğan, temel eğitimin üç ay olacağını söylerken yedek astsubaylık sistemine de geçileceğini kaydetti.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Askerlikte belli noktaya gelindi. Yeni askerlik sistemi çalışmalarında milletimizin askerlikten bağlarını koparmadan TSK’nın ihtiyacının karşılandığı, bunun yanında yükümlü her vatandaşın askerlik eğitimi kamuoyunda olumlu algı uyandıracak bir sistem oluşturmayı hedefledik. İş belli bir aşamaya geldi. Burada ‘2- 6-9-12’ demiştim ama bu ‘6-9-12’şeklinde belirlenmiş vaziyette. Bunların içerisinde er-erbaş durumu söz konusu. Yedek subaylık aynı şekilde söz konusu. Bunların yanında yedek astsubaylık da söz konusu. Bunlar olacak. Burada özellikle ihtiyaca göre bazı adımlar atılacak. Bedelli askerlik var, dövizle de var. Döviz neyse karşılığı Türk Lirası olacak. 12 ayı yedek subay olarak da gündeme getiriyoruz. Yedek subaylık olayını ciddi manada önemsiyoruz. Yetişmiş insandan TSK’da istifa etmemiz lazım. 12 olarak gözükse de bunun bir ayı zaten izin olarak geçiyor.
Burada üç ay temel eğitim var. Bunun yanında özellikle ücretler noktasında bu eğitim dönemi, belli bir ücret kendilerine ödenecek. Burada hassas bir şey var. Bedelli ve dövizli. Buradan elde ettiğimiz gelirle er-erbaş, astsubay, yedek subay, yedek astsubay, bütün bunların ücretleri belirleme noktasında çalışmalar yapıldı.
Personel kaynağı noktasında herhangi bir sıkıntıya girmeyeceğiz. Bedelli askerlikte bu planlamayla geçmiş oluyoruz. Dövizlide aynı şekilde önüne geçmiş oluyoruz. Bu sistem ne üzerine çalışacak? TSK’nın ihtiyacı nedir? Öngörülebilir olmak önemli. Süreklilik ifade edecek bu planlama. Eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Özellikle yeni askerlik sistemimizin sistem olarak alt başlıklarını oluşturuyor. Bedelli ve dövizde soru işareti kalmayacak. Sabit fiyat üzerinden gidecek. ‘Şu kadar avro’ mu dendi? Onun karşılığında TL ne ise bedelli askerliğe katkısı o olacak. Ama dediğim gibi ‘6-9-12.’Yükümlü erbaş-er. Yedek subay-yedek astsubay olacak. Bu şekilde yeni düzenlemeyi bitirmiş olacağız.”
Metris Cezaevi'nde yangın çıktı
İstanbul Metris Cezaevi'nde bilinmeyen bir sebeple yangın çıktı.
15-02-2019 22:27

Edinilen bilgiye göre Cezaevi'nde akşam saat 21:00 saatlerinde bilinmeyen bir sebeple yangın çıktı. Yangına cezaevi görevlileri ve itfaiye müdehale etti. Özel Harekat ve Çevik Kuvvet ekipleri ile içeriye ambulansların girdiği görüldü.
Alınan bilgilere göre cezaevinde hırsızlık suçundan tutuklu ve hükümlü mahkumların kaldığı koğuşta çıkan yangında ölü ve yaralı bulunmazken 27 kişinin dumandan ekilendiği söyleniyor.
Yangın söndürülürken 3 mahkum ve bir infaz ve koruma memuru hastaneye kaldırıldı.
BAŞSAVCILIKTAN AÇIKLAMA
Olaya ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yazılı açıklama yapıldı.
Ceza İnfaz Kurumu personeli ve Cezaevi Tabur Komutanlığı görevlilerince olaya süratle müdahale edildiği, itfaiye görevlileri ile birlikte yangının diğer koğuşlara sıçramadan söndürüldüğü vurgulanan açıklamada, "Dumandan etkilenen 3 tutuklu ile görevli bir infaz ve koruma memuru tedbir amaçlı olarak hastaneye sevk edilerek, sağlık kontrolleri gerçekleştirilmiştir. Cezaevinde İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğü tarafından her türlü güvenlik önlemleri alınmıştır. Olaya ilişkin adli ve idari soruşturma başlatılmıştır." denildi.
Yangının çıkış sebebi hakkında henüz bilgi verilmedi.