Erdal Eren ölümünün 39. yılında Antalya'da anıldı

Erdal Eren ölümünün 39. yılında Antalya'da anıldı

39 yıl önce darbeciler tarafından yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren, Antalya'da gençlik örgütleri tarafından anıldı. Anma eyleminde yapılan açıklamada, "Erdal’ın 17 yaşında sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak için ayaklandığı koşullara karşı bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini yükseltmek bugün tüm Türkiye gençliğinin görevidir. Bugün yalnızca Erdal'ı anmıyoruz, Erdal'ın mücadelesini yaşatıyoruz ve yaşatmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.

İzel Sezer - Antalya

12 Eylül 1980 darbesinden 3 ay sonra, 13 Aralık 1980’de, 17 yaşındayken yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren, ölümünün 39. yılında Antalya’da anıldı.

Antalya Attalos Meydanı’nda Sosyalist Devrimci Gençlik (SDG); Öğrenci Kolektifleri, Özgürlükçü Gençlik, Emek Gençliği, Genç-Sen ve Dev-Lis üyeleri tarafından yapılan eylemde Erdal Eren’in mektubu okunurken, sık sık “Faşizme Karşı Omuz Omuza!”, “Gençlik Gelecek Gelecek Sosyalizm!”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!”, “Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!”, “Erdal Eren Ölümsüzdür!” sloganları atıldı.

'ERDAL'IN MÜCADELESİNİ YAŞATMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Eylemde yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

“Bundan tam 39 yıl önce Erdal Eren, 13 Aralık 1980’de 12 Eylül faşist cuntası tarafından 17 yaşındayken yaşı büyütülerek idam edildi. Erdal o günden bu yana gençliğin ortak hafızasında eşit ve özgür bir geleceği kurmanın ateşi oldu. Dünyanın her yerinde gençler istek ve özlemleri için bir araya geliyor. Erdal’ın henüz bir lise öğrencisiyken yaşanılabilir bir dünya inancıyla sarıldığı örgütlü mücadelesi ise gençliğe ışık tutmaya devam ediyor. Erdal Eren, Türkiye’de neoliberal dönüşümü hızlandırmak için yapılan 12 Eylül darbesi tarafından idam edildi. Bugün ise neoliberalizm hem dünyada hem Türkiye’de halkların temel haklarını gasp etmeye, işsizliği ve güvencesizliği sunmaya, krizin yükünü emekçilere yıkmaya devam ediyor. Egemen sınıflar geçmiş deneyimleri ile hareket ederken dünya halkları da mücadele birikimlerinden öğreniyor.

Dünyanın farklı yerlerinde halklar eşit ve özgür bir yaşam mücadelesine uyanıyor. Şili’den Lübnan’a, Irak’tan Ekvador’a, Katolonya’dan Kolombiya’ya aralarındaki mesafelerden bağımsız on yıllardır süren neoliberal yıkımla; eğitim, sağlık, barınma gibi temel hakları ellerinden alınan,  demokrasi ve eşit hak temelli bir arada yaşamları engellenen halklar yeni bir dünya inşası için mücadelenin kapılarını aralıyor. Eşit ve özgür gelecek mücadelesinde geleceğin kendisi olan gençler en önde ve yan yana durmaktan geri adım atmıyor! Dünya gençliğinin istek ve özlemleri için bir arada durmalarını öfke patlamaları olarak adlandıran iktidarların göz ardı ettiği gençliğin özünde kapitalist sisteme ve sömürü düzenine karşı mücadele etmesidir. Kapitalizm bizlere geleceksizliği, güvencesizliği, krizin faturasını sunduğu sürece hem dünya hem de Türkiye gençliği olarak ortak talep ve sorunlarla birlikte mücadele deneyimlerimizi de paylaşmaya devam edeceğiz. Ankara Yapı Meslek lisesinden çıkan Erdal'ın sınıfsız, sömürüsüz bir dünya mücadelesi bugün hala Şili'de direnişe katılmak için lise kapılarını kıran öğrencilerin mücadelesinde vücut buluyor.

Dünya halklarını ayağa kaldıran ekonomik kriz koşulları Türkiye'de de en yakıcı hali ile sürmeye devam ediyor. Her yeni sabaha farklı bir zam haberi ile uyanıyoruz. Yurtlara %15, fotokopi fiyatlarına %40, yemekhane ve kantinlere %25 oranında zam yapılırken tüm bunları kredi ve burslara yapılan 50 TL ile ödememiz bekleniyor. Kendimizi ya kapı kapı burs ararken ya da çalışma koşullarının esnek ve güvencesiz olduğu yerlerde iş ararken buluyoruz. Bizlere kriz yok diyen sermaye gruplarının temsilcisi AKP hükümeti Cengiz Holding’in 422 milyon lira, Ak Bank’ın 93 milyon TL’lik borçları bir kalemde siliyor. Devletten aldığımız krediyi ödeyemediğimizde hayata hükmen mağlup başlıyoruz. 217 bin öğrencinin borcunu ödeyemediği için hesabına e-haciz geldiği bir ülkede kriz olsa olsa kârlarını katlayan kapitalistler için yoktur. Biz alamadığımız bir kitapta, ödeyemediğimiz yurt ücretinde her gün yemekhaneye yetişme telaşımızda krizi yaşıyoruz. Krizin faturasını biz değil yaratanlar ödesin demek için geleceğimizi kendi ellerimize almaktan, daha çok yan yana gelmekten, birlikte mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok.

AKP ve iktidarın küçük ortağı MHP ülke içinde ve dışında izledikleri politikalar ile Türkiye’yi bir çıkmaza sürüklüyorlar. Türkiye’nin dış politikası uzun süredir yayılmacı ve milliyetçi söylemlerle şekilleniyor. Türkiye ve bölge halkları kendilerini nedenlerini kavrayamadıkları savaşların, kutuplaşmaların içinde buluyorlar. 12 Eylül yönetiminin benzeri bugün de sermaye gruplarının çıkarı adına kendini tek adam yönetiminde gösteriyor. En temel hak ve hürriyetler ayaklar altına alınmış, Yürütme, yasama ve yargı tek bir iradeye bağlanmış durumdadır. Ülkemizde kırıntısını gördüğümüz demokrasi, tek adam rejiminin keyfi iradesine bırakılmıştır.

Erdal’ın henüz bir lise öğrencisiyken fark ettiği gençleri, kadınları, emekçileri altında ezen çark kapitalistler için işlemeye devam ediyor. Dünyanın her yerinde halkların mücadelesi artık bu çarkın altında ezilmek yerine eşit ve özgürce yaşamak için sürüyor. Çünkü bu çarkın karşı koyamayacağı tek güç halkın örgütlü mücadelesi! Erdal’ın 17 yaşında sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak için ayaklandığı koşullara karşı bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini yükseltmek bugün tüm Türkiye gençliğinin görevidir. Bugün yalnızca Erdal'ı anmıyoruz, Erdal'ın mücadelesini yaşatıyoruz ve yaşatmaya devam edeceğiz”