Emek ve Özgürlük İttifakı kuruluşunu açıkladı
Emek ve Özgürlük İttifakı'nın bileşenleri, İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen halk buluşmasıyla kuruluşlarını kamuoyuna açıkladı.
İleri Haber
Emek ve Özgürlük İttifakı bugünkü halk buluşmasında kuruluşunu ilan ederken, ittifakın yol haritasını kamuoyu ile paylaştı.
Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) bir araya gelerek oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı'nın ilk halk buluşması bugün İstanbul'da düzenlendi. Buluşmaya ittifak partilerinin ve kurumlarının başkanları ve eş genel başkanları, sözcüleri, milletvekilleri, sendika temsilcileri, işçiler ve binlerce yurttaş katıldı.
Haliç Kongre Merkezi'ndeki halk buluşması, katılımcıların salona girişleriyle başladı. Öte yandan ittifak bileşeni partilerden EHP Sözcüsü Özge Akman, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar, SMF Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TÖP Sözcüleri Perihan Koca ile Juliana Gözen salona birlikte giriş yaptı.
HDP bileşenlerinden Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Başkanı Keskin Bayındır, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Sosyalist Kadın Meclisi Sözcüsü Çiçek Otlu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, SODAP Eş Sözcüleri Kezban Konukçu ve Sezgin Kartal, SYKP Eş Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Ayşe Erdem ve İbrahim Akın da salonda yerlerini aldı.
"EMEK, ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ İÇİN YOLA ÇIKIYORUZ"
Halk buluşması, EHP Sözcüsü Özge Akman'ın konuşmasıyla devam etti. Akman konuşmasında "Aslında bizim ittifakımız kendisini ismiyle de anlatan bir ittifak. Üç temel kavram üzerinden yola çıkıyoruz. Emek için yola çıkıyoruz. Özgürlük için yola çıkıyoruz ve barış için yola çıkıyoruz" dedi.
Akman, şunları söyledi:
"Dış borcun batağına düşmüşüz, her konuda dışa bağımlılığın batağına düşmüşüz, ucuz kredilerle her yeri betonlaştırmanın batağına düşmüşüz. Bu halkımıza nasıl yansıyor? Enflasyon olarak, yoksulluk olarak, işsizlik olarak yansıyor. Enflasyonumuz sıcak savaşın içinde olan ülkelerden bile daha yüksek. O konuda dünya beşincisiyiz. İnsanlarımız yoksulluk çekiyor.
Bu ülkede eğer ekmeğe bile ulaşmak bir sorun haline geldiyse tarım ve gıda üretimi alanlarında büyük ölçüde kamu yatırımları yapmalıyız. Eğer bu ülkede insanlarımız elektrik faturasını ödeyemediği için karanlıkta oturuyorsa, enerji sektöründe kamulaştırmaları hayata geçirmeliyiz. Eğer bu ülkede halk hastane kapılarında inim inim inliyorsa sağlık sektöründe kamu yatırımları yapmalıyız ve kamulaştırmaya gitmeliyiz. Neden mi? Çünkü halkın temel ihtiyaçlarını özel sektörün insafına bırakamayacağımızı defalarca öğrendik.
Tek tek yenilmemek için ne yapmalıyız?
Bak biz emekçiyiz, yoksuluz. Kadın cinayetlerine kurban gidiyoruz, Alevi halkımız eşit yurttaş sayılmıyor, gökkuşağı bayrağımız yasaklanıyor, derelerimiz kurutuluyor, ağaçlarımız kesiliyor. Özgürlükleri de kapsayan laiklik için mücadele ediyoruz.
Demek ki birbirimize sarılmalıyız, demek ki birbirimize kenetlenmeliyiz, demek ki ortak mücadelemizi yükseltmeliyiz.
Bu otoriter rejim, bu tek adam rejimi bizi sıkıştırıyor, sesimizi boğmaya çalışıyor. Böyle devam etme niyetindeler belli ki. Ama bizim böyle devam etmeye hiç niyetimiz yok. Kabul etmiyoruz onların baskıcı yönetimini.
Hani yoldaşımız Demirtaş demişti ya 'seni başkan yaptırmayacağız' diye, biz de şimdi diyoruz ki seni başkanlıktan göndereceğiz."
"BU DAHA BAŞLANGIÇ, GELİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM"
EHP Sözcüsü Özge Akman'ın konuşmasını tamamlamasının ardından EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz kürsüye çıktı. Konuşmasında Saray'a karşı ortak mücadele vurgusu yapan Akdeniz, "Hep birlikte başaracağız, hep birlikte kazanacağız" dedi.
Akdeniz, şunları söyledi:
"Bu daha başlangıç diyoruz. Yürüyoruz, yolumuz uzun, yolumuz zorlu, buradan bütün sosyalist partilere, sol demokratik ilerici çevrelere sesleniyoruz. Gelin, birleşelim. Öyle uzaktan 'biz dayanışma içindeyiz' demekle olmaz halk 'birleşin' diyor. Birleşelim birleşelim birleşelim...
İşçilere sesleniyoruz, sendikalara sesleniyoruz, emek ve meslek örgütlerine sesleniyoruz, çağrı yapıyoruz. Siyasi partiler bir masada ittifak kursunlar biz 'geliriz' demeyin. İşçi sınıfı, emekçiler sizler bu ittifakın merkezindesiniz. Buyurun gelin, birlikte örgütleyelim. Aydınlara, yazarlara, sanatçılara, edebiyatçılarımıza sesleniyorum. Millet İttifakı'yla Emek ve Özgürlük İttifakı arasındaki gri bölgede titreyip durmayın, gelin Türkiye’nin önünü açalım. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alın. Özellikle gördünüz, solcuyum diyen, sosyalistim diyen, bu ülkenin geleceğini düşünenlere sesleniyoruz. İlkelerimiz ortada. Ne diyoruz eşitlik ne diyoruz bağımsızlık ne diyoruz anti emperyalizm ne diyoruz laiklik. Ne diyoruz sınıf mücadelesi ne diyoruz işçi emekçi cumhuriyeti. Var mı bundan daha ötesi? Buyurun gelin, gelin birlikte yürüyelim."
"YENİ ZAFERİMİZ YAKINDIR"
Ercüment Akdeniz'in konuşmasının ardından HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar konuşmalarını yapmak için kürsüye çıktı. Konuşmasında tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Aysel Tuğluk'a selam gönderen Buldan, "Bugün demokrasi için önemli bir gün. Farklılıklarımızla, coşkumuzla, kararlılığımızla ve çözüm gücümüzle gümbür gümbür geldiğimizi gösterdiğiniz önemli bir gün. Kutlu olsun" dedi.
Buldan, şu ifadeleri kullandı:
"Değiştirmeye geliyoruz, yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Demokrasinin önündeki tüm kilitleri hep birlikte açmaya geliyoruz. Hedefimiz, gerçek demokrasi, yolumuz üçüncü yoldur. Çözüm için gerekli olan irade de coşku da kararlılık da bizdedir, bu salondadır, sizlerdedir, hepimizdedir. Çünkü yolumuz Mahirlerin, yolumuz İboların, yolumuz Mazlumların, yolumuz Musa Anterlerin, yolumuz Deniz Poyrazların yoludur. Mirasımız Seyit Rızaların, Denizlerin idam sehpalarındaki dik ve onurlu duruşudur. Yeni zaferimiz 7 Haziranlar kadar yakındır. "
"BARIŞIN HAKİM OLDUĞU BİR COĞRAFYA YARATMAK İÇİN GELİYORUZ"
Pervin Buldan'ın konuşmasının ardından Mithat Sancar söz aldı. Sancar, "Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz" dedi.
Sancar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"İddiamız da hedefimiz de büyüktür. Dolayısıyla yürüyüşümüz de çok büyük olacaktır. Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz. Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi için geliyoruz. Onarıcı bir adaleti, kanayan tüm yaralarımızı sarmak için hayata geçirmek için geliyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, ağaçlarımızı talandan kurtarmak için geliyoruz. Ve güzel sabahlara güneş olmak için hep birlikte yola çıktık geliyoruz. Rant ve yolsuzluk kanallarını kapatmak için geliyoruz. Emine annenin, Çorlu annelerinin, Roboski ailelerinin, Soma ailelerinin, Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışındaki, Barış Anneleri'nin ve onların haykırdığı adaleti yaşanır bir hale getirmek için geliyoruz. Kadınlar için geliyoruz, saçı göründüğü için katledilen Mahsa Amin’iye can olmak için geliyoruz. Gençlerin özgürlüğü için geliyoruz. Gençlerin yarınları ve geleceği için geliyoruz. Sevgili işçiler sizler için geliyoruz. Sevgili emekçiler sizler için geliyoruz. Kayyum rejimini darbeler mezarlığına gömmek için geliyoruz. Çözüm de çözüm gücü de biziz. Bizim hikayemiz güzel ve aydınlık günlerle buluşma hikayesidir. Hoş geldin demokrasi adalet ve barış demek için günler yakındır. Yolunuz ve yolumuz açık olsun."
"ÖFKEYİ VE MÜCADELEYİ KUŞANMAYA GELDİK"
HDP Eş Genel Başkanlarının konuşmalarının ardından SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu söz aldı. Kayaoğlu, "Bugün; açlığa, yoksulluğa, sefalete ve zamlara karşı öfkeyi ve mücadeleyi kuşanmaya geldik" dedi.
AKP-MHP iktidarına karşı tüm ilerici güçlerin birleşmesi gerektiğini belirten Kayaoğlu şunları kaydetti:
"AKP-MHP iktidarı başta olmak üzere bir bütün burjuva egemenlik sistemi karşısında geniş halk kitlelerini birleştirmek, somut demokratik kazanımlar yaratmak ve önümüzdeki sürecin ortaya çıkaracağı avantajlı ve dezavantajlı siyasal zemini doğru okuyarak siyasal konum almak ve devrimci temelde hazırlık yapmak günün tayin edici politik görevlerinden biridir. Emek ve Özgürlük İttifakı bu politik görevler ve ihtiyaçlar zemininde atılmış önemli adımlardan birini ifade etmektedir.
AKP/MHP iktidarı ve bir bütün burjuva egemenlik sistemine karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye geldik Bugün; AKP/MHP iktidarı ve bir bütün burjuva egemenlik sistemine karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye geldik. Bugün; Her türden eşitsizlik, adaletsizlik ve haksızlığa karşı eşitliği, adaleti ve özgürlüğü haykırmaya geldik."
"TARİHİN EN KÖKLÜ İTTİFAKINI İLAN EDİYORUZ"
SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu'nun ardından kürsüye TİP Genel Başkanı Erkan Baş çıktı. Konuşmasına "Hepinizi Türkiye İşçi Partisi adına, devrimciliğimizin olanca ateşiyle selamlıyorum" diyerek başlayan Baş, "Biz buraya tarihi izlemeye değil, tarihi yeniden yazmaya geldik. Bugün burada Türkiye tarihinin en köklü ittifakını birlikte ilan ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Baş konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Emek ve Özgürlük İttifakı Saray Rejimi'ne karşı mücadelenin en kararlı gücüdür. Bizler, bu ittifakı oluşturanlar, ülkemizin halkımızın bu iktidardan kurtulmak için bedeli ne olursa olsun mücadeleyi göze almış insanlarız. Biz Gezi’nin en güzel çocuklarının yoldaşlarıyız. Biz Suruç’ta, 10 Ekim katliamlarında, IŞİD barbarlarına teslim olmayanlarız. Biz kentleri bombalanan seçilmişleri esir alınan her gün, her saat bu iktidarın baskısına, zorbalığına, hukuksuzluğuna karşı yarım adım bile geri atmayanların temsilcisi olmaya çalışıyoruz. Dost düşman herkes bilsin bundan sonra aynı kararlılıkla ve mutlaka çok daha güçlü olarak bu mücadeleyi büyüteceğiz ve bu kavga sonuna kadar devam edecek. Yarım adım geri atmayacağız.
"AKP'Yİ VE ERDOĞAN'I SANDIĞA GÖMECEĞİZ"
Kardeşlerim bizim bir farkımız var. Biz kurtarıcı beklemeyenlerin ittifakıyız. Biz bu 'ülke kurtulacaksa ancak halk birleşirse kurtulur' diyenlerin ittifakıyız. Biz buradan bir kez daha teyit ediyoruz ve söz veriyoruz. AKP’yi Recep Tayyip Erdoğan’ı sandığa gömecek ittifakız biz. Sandığa gömmekle yetinmeyeceğiz. Bir daha ülkemizin başına böyle belalar gelmesin onları ve zihniyetlerini tarihe gömecek ittifakız biz.
"SARAY'I UTANÇ MÜZESİ YAPTIĞIMIZ GÜNLERİ HAYAL EDELİM"
Kardeşlerim sözlerimi bitirirken teker teker buradaki her yoldaşıma ve sizlerin aracılığıyla sesimizin yetiştiği tüm yurttaşlara yakında yaşanacak değişimi birlikte hayal etme çağrısı yapıyorum. Birlikte düşünelim. Muhtarlıklardan tapu dairelerine bütün devlet kurumlarına astıkları o Tayyip Erdoğan resimlerini el birliği ile indirdiğimiz günlerin hayaliyle hareket edelim. Ankara'daki kaçak saray var ya hadi hep beraber hayal edelim, o kaçak sarayı utanç müzesi yapmışız ve çocuklarımızı gezdiriyoruz. Bu ülke tarihinde nasıl rezaletler yaşandığını ve bir diktatörü birlikte devirdiğimizi çocuklarımıza anlatıyoruz. Hep birlikte kardeşler şunun hayalini kuruyoruz; geride kalan dönemde gece yarıları Resmi Gazete'yle gelen felaket haberlerini takip etmiş olanlar söylüyorum. Mesela İstanbul Sözleşmesi'nin tekrar yürürlüğe girdiğini, hukuksuzca KHK ile işten atılanların işlerine iade edildiğini, KHK borçlarının silindiğini yazan Resmi Gazete'yi hayal edin. Sürgün edilen kardeşlerimizin hep beraber ülkeye döndüklerini hayal edelim. Kadınların istedikleri her yerde her zaman gezecekleri bir ülkeyi hayal edelim. Çocukların açlık nedir bilmediği, emeklilerin cefa değil sefa sürdüğü bir memleketi hayal edelim. Diyarbakır’da horon Karadeniz’de zeybek, Ege’de çiftetelli, Trakya’da halay çektiğimizi hayal edelim.
"SÜLALE DEVRİNİ BİTİRECEĞİZ"
Son hayalimizde bir iş bölümü yapalım. Bir kısım arkadaşımız Edirne Cezaevi'ne bir kısım arkadaşımız Bakırköy Cezaevi'ne, bir kısmı Silivri’ye, bir kısmı Amed'e, ülkenin bütün zindanlarındaki arkadaşlarımızı almaya gittiğimizi hayal edin. Onları çıkartmaya gideceğiz. Kardeşler o adını değiştirdikleri Silivri’ye bir kez daha gideceğiz. Sincan’a bir kez daha gideceğiz, halk düşmanlarının yargılanmasını izlemeye gideceğiz. Şahitlik etmeye gideceğiz, hesap sormaya gideceğiz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Yolumuz açık olsun, sülale devrini bitireceğiz. Biz kazanacağız, halk kazanacak!"
"İTTİFAKIMIZI MEMLEKETİN HER BİR ÖZNESİYLE BİR OLARAK KURUYORUZ"
Erkan Baş'ın sözlerini tamamlamasının ardından TÖP Dönem Sözcüsü Perihan Koca kürsüye çıktı. Koca, "İttifakımızı işçilerle, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle, LGBTİ+'larla, Alevilerle, Kürtlerle, 'bu gidişat böyle gitmez' diyenlerle, bu memleketin her bir öznesiyle bir olarak, birlik olarak kuruyoruz" dedi.
Koca şöyle devam etti:
"Ülkemiz bir yol ayrımında. Adeta bir mayın tarlasında yaşıyoruz. Görüyoruz; memleket yangın yeri, memleket kan ağlıyor. Devasa bir yıkımla karşı karşıyayız. Ekonomi krizde, devlet krizde, siyaset krizde, toplum krizde. Çünkü memleketi boğazına kadar pisliğe batırdılar. Memleketi mafyalarıyla çeteleriyle, yobazlarıyla, dinbazlarıyla, para babalarıyla boğazına kadar suça batırdılar. Kendi bekaları için halka karşı savaş ilan ederek adım adım memleketi faşizme doğru sürüklüyorlar.
Görüyoruz kardeşler, bir avuç azınlık dışında hiçbirimiz güvende değiliz. Çünkü bu suç düzeninde, bu yağma düzeninde iş yok, ekmek yok, aş yok. Çünkü bu saltanat düzeninde barış yok, eşitlik yok, adalet yok, özgürlük yok. Hal böyle iken kardeşler, birileri de kürsülere çıkıp 'sabredin' diyor. 'Seçimi bekleyin aman ha sandığı bekleyin' diyor. Bu halka halksız bir demokrasi vadediyorlar. Bizim bu masallara da bu yalanlara da sahte umutlara da karnımız tok. Halkımızı kötünün iyisine bir ehveni şere mahkum etmeyeceğiz. Çünkü değerli kardeşler biz halkın ittifakıyız, biz Emek ve Özgürlük İttifakıyız. Bizler ekmeği ve onuru için direnen işçileriz, üreten emekçileriz, çiftçileriz. 'Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz' diyen kadınlarız. Hakları ve özgürlükleri için mücadele eden gençleriz, 'neredesin aşkım' diye mücadele eden karanlığa ve nefrete karşı mücadele eden LGBTİ+’larız. eşit yurttaşlık için mücadele eden Alevileriz biz. 'Edi bese' diyen, 'artık yeter' diyen 'barış' diyen ‘demokrasi’ diyen Kürdüz biz Kürt. Kardeşler, biz halkız. İşte o yüzden kendimizden başka kurtarıcı beklemiyoruz."