Eğitim Sen’den yeni müfredata ilişkin açıklama: Toplum mühendisliğinin son aşaması!

Eğitim Sen’den yeni müfredata ilişkin açıklama: Toplum mühendisliğinin son aşaması!

Eğitim Sen yeni müfredatı 'toplum mühendisliğinin son aşaması' olarak değerlendirerek, “Eğitim yapboz tahtası, çocuklarımız kobay değildir” açıklamasında bulundu.

Eğitim Sen geçtiğimiz cuma günü açıklanan ve taslak metinleri yayınlanan yeni müfredat hakkında basın toplantısı düzenleyerek bir açıklama yaptı. 

Açıklamada yeni müfredat değişikliklerinin eğitim sisteminin ihtiyaçlarından çok, siyasal iktidarın ‘2023 vizyonu’na, eğitimin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarında etkisini hissettiren siyasal-ideolojik çizgisine göre yapılmak istendiğinin altı çizilerek,“Özellikle başkanlık sistemi ile değiştirilmeye çalışılan ‘yeni rejim’e uygun bir müfredat yapısı oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır” dendi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından, 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren eğitim kademlerinin tamamında yeni müfredatın uygulanacağı ilan edildi. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 13 Ocak Cuma günü yaptığı basın toplantısı ile 53 farklı dersin taslak programının bakanlık internet sitesinde askıya çıkarıldığını açıkladı.

Eğitim Sen, MEB tarafından hazırlanan taslak eğitim programları ile ilgili olarak bir değerlendirme komisyonu oluşturarak sonuçları  MEB ve kamuoyu ile paylaşmak üzere rapor haline getirilecek.

‘MÜFREDAT DEĞİŞİKLİKLERİ İLE BİLİMSEL EĞİTİM ORTADAN KALDIRILIYOR’

Açıklamada yandaş sendikaların yeni müfredatla ilişkisine dikkat çekilerek “MEB tarafından açıklanan yeni müfredat program taslağı üzerinde bakanlığın iki yıldır süren çalışmalarının, iktidardan farklı düşünen akademisyenlerin, bilim insanlarının ve yandaş sendika dışındaki sendikaların görüşlerine neden başvurulmadığı anlaşılmıştır. Tüm ülkeyi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendiren eğitim müfredatı gibi bir konuda, taslağın, siyasal ve ideolojik olarak iktidara yakın çevrelerin müdahalesiyle daha da geriye götürülmesi, bilime ve aydınlanma düşüncesine karşı adeta bayrak açılması söz konusudur” ifadeleri kullanıldı.

EVRİM TEORİSİNİN ÇIKARILMASI SKANDAL

Evrim teorisinin müfredattan çıkarılmasına tepki gösterilen açıklamada, ‘sadeleştirme’ ve ‘basitleştirme’ adı altında bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alındığı, müfredatın “dini” ve “milli” öğeler ve referanslarla donatıldığı belirtilerek, “MEB böylesine tehlikeli bir adım atarak, eğitim müfredatının bilimle, bilimsel bilgi ile gerçeklerle en somut bağını koparmış, eğitim sisteminde her türlü bilim dışı akım ve düşüncenin gelişmesi için geniş bir alan açmıştır. Evrim Teorisi sadece biyolojide değil, tüm doğa ve insan bilimlerinde, bilimi ve aklı yok sayan “yaradılışçı eğilimler”in akıl dışı safsatalarına karşı, bilimlerin bilimsel kalitelerini geliştirme ve ilerletmenin temel dayanak noktalarından birisi olan bir teoridir.

Bugün dünyanın her yerinde bilimsel bir gerçeklik olarak kabul edilen Evrim Teorisi’nin biyoloji ders kitaplarından çıkarılması başlı başına bir skandaldır. Evrim Teorisi, iktidarın özellikle 4+4+4 sonrasında hayata geçirdiği “dindar ve kindar nesil yetiştirme” projesine kurban edilmiştir. Bu adımın arkasında, bütün okullarda okutulan müfredatı, imam hatip müfredatı ile benzer hale getirme çabaları yatmaktadır” denildi.

15 TEMMUZ VE ‘KUT’ÜL AMARE ZAFERİ’ DE MÜFREDATTA

Yeni müfredatın iktidarın siyasal ve ideolojik söylemlerini çağrıştırdığının vurgulandığı açıklamada 15 Temmuz darbe girişiminin ve“Irak Kut’ül Amare Zaferi”nin de müfredatta yer almasına tepki gösterildi:

“Müfredat değişiklikleri ile tarihin, darbeler ve cuntaların da tarih kitaplarında okutulacak olması, dönem başında tüm okullarda bir hafta boyunca şiddet görüntüleri eşliğinde gelişme çağındaki ilkokul öğrencilerine sakıncalı olmasına rağmen zorla izlettirilen ve “15 Temmuz darbe girişimi”nin eğitim müfredatına girmesi, ulusal bayramlar arasında sayılması, hatta Felsefe dersi müfredatı içine yerleştirilerek anlatılmak istenmesinin eğitim bilimine ne kadar katkısı olacağı tartışmalıdır.

Özellikle Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Derslerinde çok sayıda tartışmalı ve iktidarın siyasal-ideolojik söylemlerini çağrıştıran değişikliklerin yapılması, benzer bir şekilde geçtiğimiz yıl bütün okullarda kutlanması için resmi yazı yazılan “Irak Kut’ül Amare Zaferi” gibi bir olayın yer alması dikkat çekicidir.”

‘EĞİTİM YOPBAZ TAHTASI, ÇOCUKLARIMIZ DA KOBAY DEĞİLDİR’

Yeni müfredatta sekülerizmin bir inanç sorunu olarak tanımlanmasına ve Atatürk ve Cumhuriyetin ilk yılları ile ilgili bilgilerin ayıklanmasına da değinilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Laik-bilimsel eğitim anlayışına açıkça meydan okuyan, din-toplum ilişkisini konu alan ve laikliği de içeren sekülerizmi “satanizm” ile aynı kefeye koyarak “sakıncalı düşünce” ilan eden çağ dışı zihniyete karşı eğitim ve bilim emekçilerinin örgütlü gücü Eğitim Sen olarak bütün imkanlarımızla mücadele edeceğimiz bilinmelidir. Tarih Ders Kitaplarındaki “Yeni Osmanlıcılık” İzleri Belirginleşmiştir!

Özellikle tarih ders kitaplarında Atatürk ve Cumhuriyetin ilk yılları ile ilgili bilgilerde ciddi bir ayıklanma yapılırken, Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili son derece ayrıntılı eklemeler yapılmış olması dikkat çekicidir. Daha somut örnekler vermek gerekirse; “Ortaöğretim Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi” dersi öğretim programında “Türklerde Eğitim ve Bilim” başlığı altındaki alt başlıklara bakmak yeterlidir. Eğitim Yapboz Tahtası, Çocuklarımız Kobay Değildir!”

EĞİTİM SEN’İN ÖNERİLERİ

Eğitim Sen’in müfredat programı ile ilgili önerileri şu şekilde:

-Eğitim müfredatı hazırlanırken bilimsel, demokratik, laik, bireyin yanı sıra aynı zamanda toplumsal faydayı da gözeten, insan hak ve özgürlüklerine dayalı eğitim programlarının oluşturulması gereklidir. Bu çerçevede yaratıcı ve eleştirel düşünen, üretici, çevre bilincini kazanmış, toplumsal sorunlara duyarlı, kendine güvenen, demokrasiyi özümsemiş, insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan, eşitlikçi, adalet duygusu gelişmiş bireylerin yetiştirilmesini hedefleyen eğitim programları oluşturmak temel hedef olmalıdır.

-Müfredatta içerilen bilgi ve değerler, demokrasi karşıtı (dini istismara dayanan, ırkçı, etnik ayrımcı, bölgeci, cins ayrımcı, farklı renk ve kültürleri aşağılayıcı, savaş yanlısı, çevre düşmanı, piyasacı vb) öğeler asla olmamalı, var olanlar çıkarılmalıdır.

-Müfredatta yer alan konu amaç, hedef, öğretim ilke ve yöntemleri, kavramlar çocukların sosyal ve kültürel gelişim düzeylerine uygun olmalıdır.

- Müfredat, sınav ve not sistemi üzerine kurulmamalıdır. Çünkü sınav ve not sistemi, geliştiren değil,

eleyen ve seçen bir sistemin ürünüdür. Ölçme ve değerlendirme, öğretmen-öğrenci-veli üçgeninde kurulmalı ve nicelik değil, nitelik ölçülmelidir. Ölçmenin amacı, elemek değil, niteliğin yer ve düzeyini belirlemek olmalıdır.

- Ders kitaplarının sermaye çevrelerinin çıkarları ile dinsel kural ve referanslara göre hazırlanması uygulamalarına derhal son verilmeli, bilimsel ve pedagojik ilkelere uygun tarzda hazırlanması sağlanmalıdır.

- Ders kitaplarında gözlenen tek düzelik son bulmalı, içerik bilimsel, sistematik ve öğrenciye göre olmalıdır. Seçilen konular ile konuların ele alınış biçimi program hedeflerine uygun ve ilgi çekici şekilde düzenlenmelidir.

- Ders kitabı uygulama aşamasında çeşitli öğretim yöntemlerini kullanmaya olanak sunmalı; öğrencinin katılımı, merak, yaratıcılık ve eleştirel düşünme yönleri ön plana çıkarılmalıdır. Ders kitapları, onu kullanan öğrencileri araştırma, sorgulama ve bilgilere ulaşma çabasına dahil edecek bir yapıda hazırlanmalıdır.

-Ders kitaplarında öğrencilerin okuduklarından zevk almalarını sağlama, düşünme becerilerini teşvik eden etkili sorgulama teknikleri kullanma, eleştirel düşünme ve kendi kendine öğrenmeyi teşvik etme yaklaşımı kendini göstermelidir.

-Öğrencinin ve öğretmenin kontrol edemediği hiçbir araç, eğitimin temel unsuru haline getirilmemelidir. Özellikle bireyin davranış, beceri ve yetenek gelişimine odaklanan ilk ve ortaokul düzeyinde bilgi teknolojilerinin yanlış kullanımının öğrencinin gerçek hayatla bağını koparabileceği riski göz önünde bulundurulmalıdır.

-Müfredat hazırlıkları sürecinde sermaye ve iktidar odaklarının ekonomik, siyasal ve ideolojik çıkarlarına yönelik düzenlemeler yer almamalı, sendikalar, bilim çevreleri ve öğrenci-veli temsilcilerinin müfredat hazırlanmasında katılımı sağlanmalıdır. 

DAHA FAZLA