Ege Üniversitesi'nden taciz raporu: 'Taciz değil iltifat, makul hareket, herkesin önünde yapmış'
Ege Üniversitesi'ndeki taciz iddialarıyla ilgili okul bünyesinde kurulan komisyonların hazırladığı raporlara ulaşıldı. Raporlarda öğrencileri taciz ettiği öne sürülen Prof. Dr. Z.E.B. adeta göklere çıkarılıyor. İddialar ise 'Taciz değil iltifat, makul hareket, herkesin önünde yapmış' gibi ifadelerle aklanmaya çalışılıyor.
20-12-2020 13:40

Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ndeki taciz iddialarıyla ilgili olarak öğrenciler, 'Okuldan ümidi kestik' diyerek savcılığa başvurmuş ve olayın örtbas edilmeye çalışıldığını iddia etmişti. Soruşturma dosyasına göre öğrenciler ilk olarak 14 Aralık 2019’da dekanlığa giderek tacize uğradıklarını belirterek şikayetçi oldu. Dekanlık 16 Aralık’ta ‘Ön İnceleme Komisyonu’ oluşturdu. Üç profesörden oluşan komisyon 3 Ocak 2020’de ön raporunu tamamladı.
'HOCA HEP ÖVGÜ VE TEŞEKKÜR ALDI'
Hürriyet'ten Musa Kesler'in haberine göre, İlk raporun değerlendirme bölümünde tacizle suçlanan hoca için şu değerlendirme yapıldı: “Öğretim faaliyetlerini büyük bir ciddiyet ve özveri ile yaptığı iyi bilinen bir öğretim üyesidir. Bunca yıldır hakkında ne cinsel istismar ne de hakarete bağlı en ufak bir suçlama ve şikâyet gelmemiş olup tam tersine teşekkür ve övgülerin geldiği bilinmektedir. Bu özelliğinin en son kanıtı, 5. sınıf multidisipliner kliniğin koordinatörlüğünü yürüttüğü sırada geçen dönem öğrencilerinin kendisini ödüllendirmeleridir. Prof. Dr. Z.E.B.’ye son grup öğrencilerinin atfettiği suçlamalar herkesin gözü önünde yapıldığı kendilerince de belirtilmiş olup bir odada veya kuytu bir köşede gerçekleşmediği anlaşılmıştır.”
-
Şikayet: "Beni omuzlarımdan tuttu, geriye çekti. Bel hizamdan beni sıvazlayıp ‘Hadi devam et’ dedi ve gitti."
-
Rapor: "Şahit öğrenci teması doğrulamış fakat konuşmayı duymadığını beyan etmiştir. Tarafımızca harekette cinsel kast bulunmadığı, vücut dokunulmazlığının ihlal edilmediği, durumun hayatın makul bir hareketi olduğu kanaati oluşmuş, bu durumda cinsel taciz suçu oluşmadığı kanaatine varılmıştır."
-
Şikayet: "Hasta baktığım esnada arkadan bana yaklaşıp saçımı kenara çekti ve kulağıma eğilip fısıltı şeklinde ‘Seksi kadın şeyini giysen mi’ dedi. Ben de panikle arkama döndüm. Kim olduğuna baktım. Z.E.B. hoca olduğunu gördüm."
-
Rapor: "Ortam gürültülüydü, konuşmalar yakın mesafeden yapılmış, kanıt yok."
-
Şikayet: "Klinikte çalışırken bir el aniden omuzuma temas etti. Aynı el vücuduma da temas ederek belime kadar indi. Beni kendine çekti. Dönüp baktım Z.E.B. hoca olduğunu anladım."
-
Rapor: "Ortam gürültülü olduğu için tanık öğrenci konuşmaları duymamış, kanıt yok."
'TACİZ DEĞİL, İLTİFAT ETMİŞ'
-
Şikayet: "Bir hastam bana gece WhatsApp’tan mesaj attı. Rahatsızlığımı Z.E.B. hocaya dile getirdim. O da bana ‘Seni beğenmiş olamaz mı? Ben çok çok beğeniyorum’ dedi."
-
Rapor: "İltifat cinsel taciz olarak düşünülmemelidir. Bu sosyal ve medeni bir davranış olup cinsel özgürlüğün ihlâl edildiği söylenemez. Disiplini sağlamak adına kırıcı olmadan, topluluk içerisinde esprili bir dille konuya yaklaştığı Z.E.B’nin ifadesinden anlaşılmaktadır."
-
Şikayet: "Z.E.B. hocanın arkamdan sağ omzumdan başlayıp sol kalça bölgeme kadar avuç içi ile hissedilebilecek düzeyde bir temasın olduğunu hissettim. İrkilerek arkamı döndüm. Hoca bana ‘Günaydın’ diyerek gitti. Arkadaşım H.G. aynadan gördüğünü belirterek ‘Seni bas bayağı elledi, ne oluyor’ diye reaksiyon gösterdi."
-
Rapor: "H.G. olayı doğrulamış ise de cinsel saldırı yönündeki suç isnadının büyüklüğü nedeniyle suçun kesin olarak kanıtlanması gerekliliği bulunmakta olup şahidin durumu direkt değil aynadan gördüğünü iddia etmesi ve başkaca bir tanığın bulunmaması karşısında tam ispatın sağlandığı kanaati edinilememiştir."
'HİJYEN VE DÜZEN SAĞLAMAK İÇİN'
-
Şikayet: "Saçlarım hafif ıslak olduğu için açıktı. Arkamdan bir kişi vücuduma elleri değecek şekilde arkadan kazağımı çıkarmaya başladı. Çok şaşırdım. Dönüp baktım hoca olduğunu gördüm. ‘Saçlarına gösterdiğin ilginin birazını da bana göster’ dedi."
-
Rapor: "Z.E.B. savunmasında hijyen ve düzenin sağlanması amacıyla öğrencilerin beyaz önlükle çalışma zorunlulukları olduğu, içlerine veya üstlerine giydikleri kıyafetleri çıkarmaları gerektiği şeklinde açıklama yapmış, bu durumda şikayetçinin formasının üzerine kazak giymesinin hijyen açısından yasak olması, klinik kuralına uymaması dolasıyla çıkartıldığı şeklinde kanaat oluşturmuştur."
SONUÇ: 'SORUŞTURMAYA GEREK YOK'
Raporun sonuç bölümünde komisyon üyesi iki profesör soruşturmaya sebep olacak bir neden olmadığı yönünde iddialarda bulunurken konisyon üyesi Prof. Dr. M.C.A. ise değerlendirmesine öğrencilerinin her birine ayrı ayrı değinerek bu eylemlerin TCK’ya göre ‘cinsel taciz’ ve ‘hakaret’ suçlarını oluşturduğu kanaatinde olduğunu belirtti. M.C.A. isimleri geçtiği halde şahit olarak komisyona çağrılmayan kişilerin de çağrılarak tanık olarak dinlenmesi gerektiğini belirtti.
İLGİLİ HABERLER
Evli olduğu kadını işkenceye maruz bıraktı, 'Öldürsem 3 yıl yatar, çıkarım' dedi, serbest kaldı...
Rukiye A., "Şikayetçi oldum. Adli kontrol kararıyla serbest kaldı. Ben burada acılar içerisinde kalırken onun dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesi zoruma gidiyor. Ben sırtımın üzerine bile yatamazken o bir yerlerde geceleri rahatlıkla uyuyor. Ben çocuğumu bile kucağıma alamıyorum. Ben sadece hakkımı istiyorum. Hak ettiği cezayı almasını istiyorum" diye konuştu.
16-01-2021 19:33

Konya'da evli olduğu kadını işkenceye maruz bırakan ve, "Yaptığım işi yarım bırakmam. Şimdi öldürsem 3 yıl yatar çıkarım. Bana hiçbir şey olmaz" diyen Ali A. isimli erkek serbest bırakıldı.
Artı Gerçek’te yer alan habere göre, Konya'nın Karatay ilçesinde geçen cumartesi günü yaşanan olayda Rukiye A., 1,5 yaşındaki kızıyla birlikte evli olduğu Ali A., isimli erkek tarafından kaynar su ile işkenceye maruz bırakıldı. Komşularının ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık personelleri sevk edildi.
Rukiye A., kızıyla birlikte Konya Şehir Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınırken Ali A., isimli erkek de gözaltına alındı. İfadesi alındıktan sonra adliyeye sevk edilen erkek, çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
‘ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GEZMESİ ZORUMA GİDİYOR’
Maruz kaldığı şiddet nedeniyle vücudunda ikinci dereceden yanıklar oluşan Rukiye A., "Şikayetçi oldum. Adli kontrol kararıyla serbest kaldı. Ben burada acılar içerisinde kalırken onun dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesi zoruma gidiyor. Ben sırtımın üzerine bile yatamazken o bir yerlerde geceleri rahatlıkla uyuyor. Ben çocuğumu bile kucağıma alamıyorum. Ben sadece hakkımı istiyorum. Hak ettiği cezayı almasını istiyorum" diye konuştu.
"Yaptığım işi yarım bırakmam. Şimdi öldürsem 3 yıl yatar çıkarım. Bana hiçbir şey olmaz" diyen Ali A., ise ifadesinde kadını suçlayarak, "Sıcak su bana da geldi. Bu arada ben de yaralandım" savunmasında bulundu.
Konya’da 23 yaşındaki Rukiye A., şiddet gördüğü erkek tarafından darp edildi, ardından 1,5 yaşındaki kızı ile birlikte üzerine sıcak su dökülerek haşlandı.
— Şule Çet Dayanışma Platformu (@suleicinadalet) January 16, 2021
“Yaptığım işi yarım bırakmam. Şimdi öldürsem 3 yıl yatar çıkarım. Bana hiçbir şey olmaz’ diyen Ali A., serbest bırakıldı. pic.twitter.com/lZyIM9KYbH
Gülay Bursalı davasında karar: Mehmet Vural’a müebbete ek olarak 41 yıl hapis cezası verildi
Gülay Bursalı’nın ölümüne neden olan Mehmet Vural’a ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet, ‘cinsel saldırı’dan 41 yıl hapis cezası verilirken, diğer sanık ise hala yakalanmadı.
16-01-2021 08:57

İstanbul’da cinsel saldırıdan kurtulmak için 10’uncu kattan atlayan Gülay Bursalı’nın ölümüne neden olan Mehmet Vural’a ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası verildi. Ayrıca ‘cinsel saldırı’, ‘nitelikli yağma’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından da 41 yıl hapis cezası verilen Vural için mahkeme herhangi bir ceza indirimi uygulamadı. Sanıklardan diğeri ise hâlâ kayıp.
20 yaşındaki Gülay Bursalı, 21 Mart 2016’da İstanbul’da erkek arkadaşı E.Ö. ile buluştu. E.Ö., günlük bir ev kiralamak için emlakçı Cihan İssi’yi aradı. Cihan İssi yanına Mehmet Vural adındaki kişiyi alarak arabayla Bursalı ve E.Ö.'yü Başakşehir’deki kiralık eve götürdü. Cihan İssi ile Mehmet Vural, kiraladıkları daireye eşya alma bahanesiyle çiftle birlikte girdi. Ardından Cihan İssi ile Mehmet Vural, E.Ö.’yü darp edip Gülay Bursalı’ya cinsel saldırı girişiminde bulundu. Cinsel saldırıya karşı direnen Bursalı, apartmanın 10’uncu katından atladı ve yaşamına son verdi. Cinayetin ardından her iki sanık kayıplara karıştı. 4 yıl sonra Mehmet Vural, Küçükçekmece’de yakalandı. Firari sanık Cihan İssi ise yakalanamadı.
Bursalı'nın ölümünün ardından Mehmet Vural ile Cihan İssi hakkında Bakırköy 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın karar duruşması ise çarşamba günü yapıldı. Tutuklu yargılanan Mehmet Vural kendisine yöneltilen suçlamaları reddederek beraatını istedi.
Hürriyet'te yer alan habere göre, mahkeme sanık Mehmet Vural’a ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası verdi. Vural’a ayrıca ‘cinsel saldırı’, ‘nitelikli yağma’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 41 yıl hapis cezası verildi.
Mahkeme, Vural’a verilen cezalarda herhangi bir indirim uygulamadı. Davada müşteki E.Ö.’yü temsil eden avukat Cem Ataş ise “Firari sanığın da bir an önce yakalanıp adalete teslim edilmesini arzu ediyoruz” dedi.
Duterte: Başkanlık kadınlara göre değil
Filipinler Devlet Başkanı Duterte, devlet başkanlığı görevinin kadınlara uygun olmadığını söyledi.
14-01-2021 22:40

Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, kızı Sara Duterte-Carpio’nun kendisinden sonra başkanlık yapacağına dair söylentilere cevaben, devlet başkanlığının kadınlara göre olmadığını söyledi.
Sputnik'te yer alan habere göre Duterte, bir açılışta yaptığı konuşmada, Davao Belediye Başkanlığı görevini yürüten kızının devlet başkanlığı için adaylığını koymayacağını belirtti.
Kızının kendisinin yaşadığı zorlukları yaşamasını istemediğini ifade eden Duterte, "Kadın ile erkekler arasında duygusal farklılıklar var. Devlet başkanlığı kadınlara göre bir iş değil" dedi.
Davao Belediye Başkanı 42 yaşındaki Sara Duterte-Carpio, 2022 yılı olası başkan adaylarıyla ilgili kamuoyu anketinde birinci çıkmıştı.
Filipinler’in bugüne kadar 1986-1992 yıllarında görev yapan Corazon Aquino ve 2001-2010 döneminde ülkeye liderlik eden Gloria Macapagal Arroyo olmak üzere iki kadın devlet başkanı oldu.
Aleyna Yurtkölesi'ni katleden Shayan Kheyrian cezaevinde intihar etti
Denizli'nin Pamukkale ilçesinde üniversite öğrencisi Aleyna Yurtkölesi'ni katleden Shayan Kheyrian tutuklu bulunduğu cezaevinde kendini asarak intihar etti.
14-01-2021 11:04

Denizli'in Pamukkale ilçesinde 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Aleyna Yurtkölesi'ni katleden İran uyruklu Shayan Kheyrian tutuklu bulunduğu cezaevinde kendini asarak intihar etti.
Kendini koğuşta iple asan Kheyrian'ın cesedi görevliler tarafından bulundu.
Koğuşta jandarma ekiplerinin olaya ilişkin incelemesinin ardından, Kheyrian'ın cesedi otopsi için Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu'nun morguna götürüldü.
Olayla ilgili soruştura sürüyor.
İstanbul'da bir evde çıkan yangından elleri bağlanmış bir kadın kurtarıldı
İstanbul Ataşehir'de bir binanın 14'üncü katında çıkan yangında elleri koli bandı ile bağlanmış olan Alev Ş. isimli kadın yaralı olarak kurtarıldı.
13-01-2021 22:23

Ataşehir'de bulunan bir sitedeki 15 katlı binada, henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi.
İtfaiye ekipleri 14. kattaki yangına müdahale ederken, evde elleri koli bandı ile bağlanmış Alev Ş.’yi yaralı olarak buldu. İtfaiye ve sağlık ekiplerinin müdahale ettiği kadın, İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
Yangın yaklaşık bir saat süren çalışma sonucu kontrol altına alınarak söndürüldü.
Polis, olayla ilgili soruşturma başlatırken, yangının Alev Ş.’nin uzaklaştırma kararı olan eski erkek arkadaşı E.Y. tarafından başlatıldığı öne sürüldü.
23 kez suç duyurusunda bulunan Ayşe Tuba Arslan’ı korumayan devlet; hâkim, polis ve uzmanda ihmal bulamadı!
HSK’nin Ayşe Tuba Arslan’ın ölümünde ihmali olan devlet görevlilerine dönük inceleme ve soruşturmaların hepsini kapatmasını değerlendiren Av. Pınar Çelik Arpacı, ‘’Bir kadın bu ülkede 23 kez adliyeye gidip savcılığa başvurup koruma alamayıp öldürüldüğünde ‘ihmal yok’ mu diyeceğiz?’’ diye sordu.
13-01-2021 13:30

İzel Sezer - @izelsezer
Emniyet ve savcılığa yaptığı 23 suç duyurusuna rağmen korunmayan ve boşandığı Yalçın Özalpay’ın baltalı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Ayşe Tuba Arslan’ın ölümünde ihmali olan devlet görevlilerine dönük inceleme ve soruşturmaların hepsi kapatıldı. Soruşturma kararını değerlendiren Arslan ailesinin avukatlarından Pınar Çelik Arpacı, ‘’Adalet Bakanı Gül ‘Ayşe Tuba bugün aramızda olabilirdi, bu çığlığı savunmak gerekiyor, bu feryada sessiz kalamayız’ demişti. Bu karar, bu feryada sessiz kaldıkları anlamına mı geliyor?’’ diye sordu.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), tedbir ve uzaklaştırma kararlarını ihlal ederek Arslan’a yönelik saldırılarını sürdüren fail Yalçın Özalpay hakkında önleyici ve caydırıcı tedbirleri uygulamayan Aile Mahkemesi hâkimi hakkında kovuşturmaya gerek olmadığına karar verdi. Dört kez verilen koruma kararına rağmen Ayşe Tuba Arslan’ı korumayan emniyet birimleri hakkında yapılan incelemede ise emniyetin ihmalinin olmadığı iddia edildi.
NE HAKİM, NE BAKANLIK NE DE EMNİYET KUSURLU!
Soruşturma sonucunda HSK, Arslan’ın davalarını ve aldırdığı tedbir kararlarını takip etmekle yükümlü olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Eskişehir Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) yetkililerinin de kusurunun bulunmadığına karar verdi.
Polisin ihmal ve kusuru olup olmadığına ilişkin Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı‘nca yürütülen inceleme sonucunda da “Emniyet birimlerinin bir kusuru olmadığı ve soruşturmaya yer olmadığı” sonucuna varıldı.
ADALET BAKANI İHMALLERİ KABUL ETMİŞTİ
Oysa Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ayşe Tuba Arslan’ın ölümünün ardından yaptığı bir konuşmada kamu görevlilerinin ihmali olduğunu ima ederek “Defalarca kolluğa, emniyete, yargıya ve ilgili kurumlara ihbar ve şikâyette bulunmasına rağmen ve tüm hikayesi bütün birimlerce bilinmesine rağmen bir kadın eski eşi tarafından katledildi. Bir kadının yaşam hakkı feryat figanlar arasında gasbedildi. Herkesin iki elini başının arasına alıp düşünmesi gerekir. Kolluk makamları olayı ne için önleyemediği, savcılık makamları hangi aşamada ne gibi eksiklikler var hepsini masaya getirmesi gerekir. Ayşe Tuba Arslan, bugün aramızda olabilirdi’’ demişti.
‘CEZASIZLIK POLİTİKASI UYGULANIYOR’
HSK’nin verdiği bu kararı İleri’ye değerlendiren Arslan ailesin avukatlarından Pınar Çelik Arpacı, bu kararla HSK’nin hakim ve savcıları, İçişleri Bakanlığı’nın emniyet yetkililerini ve Aile Bakanlığı’nın da kendi ŞÖNİM birimini korumuş olduğunu söyledi.
‘’Son satırı vurup öldüren cezalandırıldı ama 23 kez kamuya başvuru yaparak yardım istediği halde bu süreci etkin çalıştırmayanlar hakkında hiçbir şekilde ceza verilmedi’’ diyen Av. Pınar Çelik Arpacı, ‘’Biz aslında sistemi düzeltmeye çalışıyoruz, bu kişilerin uyarı alması bile dikkat çekecek ama şu an cezasızlık politikası uygulanıyor’’ şeklinde konuştu.
İlgili haber: Ayşe Tuba Arslan cinayeti belgesel oldu
’23 BAŞVURU SÜRECİNDE DE SONUÇ ALINAMADIĞI İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ’
Şiddetin bir süreç olduğunu ve en son ölüm vakası gerçekleşene kadar birçok işlem yapıldığını söyleyen Av. Çelik Arpacı, ‘’Kadınlar başvuru yapıyor, koruma kararının mahkeme tarafından verilmesi, kararın kurul tarafından uygulanması, ardından ŞÖNİM’in izlemesi, dava açılması, Aile Bakanlığı avukatlarının davayı takip etmesi bunların hepsi bir süreç. Ayşe Tuba’da bu süreç 23 kez başlamış ve 23’ünde de bir sonuç alınamadığı için öldürüldü’’ ifadelerini kullandı.
‘ADALET BAKANI BU FERYADA SESSİZ Mİ KALDI?’
‘’Bu kadar bariz bir vakada bile hiçbir ihmal bulunamamış. Ayşe Tuba’nın ölümünde kimsenin ihmali yok mu yani, bu karar bu anlama mı geliyor?’’ diye soran Av. Pınar Çelik Arpacı, ‘’Bir kadın bu ülkede 23 kez adliyeye gidip savcılığa başvurup koruma alamayıp öldürüldüğünde ‘ihmal yok’ mu diyeceğiz? Adalet Bakanı yaptığı bir konuşmada ‘Ayşe Tuba bugün aramızda olabilirdi, bu çığlığı savunmak gerekiyor, bu feryada sessiz kalamayız’ demişti. Üstünden bir yıl geçti, bu kararla ‘Bu feryada sessiz kaldık’ anlamına mı geliyor?’’ sorularını yöneltti.
CİNAYETİN ÖNLENMESİ İÇİN ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Ayşe Tuba Arslan’ın öldürülmesini engellemek için birçok uygulamanın hayata geçirilebileceğini vurgulayan Av. Çelik Arpacı, alınabilecek önlemleri şöyle özetledi:
‘’Bu kadar ağır bir vakada faile elektronik kelepçe takılsaydı ya da koruma kararlarını her ihlal edişinde hakim zorlama hapsi verseydi, dosyalar İstanbul Sözleşmesi’nde de yasaklandığı gibi uzlaştırmacıya gönderilmeseydi, Aile Bakanlığı avukatları davayı takip etse, ŞÖNİM şiddet mağdurunu iyi izlese, Aile Mahkemesi etkin bir koruma yöntemi bulsa Ayşe Tuba Arslan aramızda olabilirdi. Bunlar yapılmadığı için ihmalden bahsediyoruz.‘’
‘KADINLAR AYŞE TUBA’NIN FERYADINA SESSİZ KALMAYACAK’
Arslan ailesinin avukatları olarak bu sürece dair tüm itirazları yapacaklarını ve hukuki olarak gidebilecekleri en son sürece kadar gideceklerini söyleyen Av. Pınar Çelik Arpacı, sözlerini ‘’Bakanlık bu feryada sessiz kaldı ama kadınlar Ayşe Tuba’nın feryadına sessiz kalmayacak’’ diyerek sonlandırdı.
KADIN AVUKATLARDAN ‘İHMALLER ZİNCİRİ’ RAPORU
Ayşe Tuba Arslan’ın öldürülmesine giden sürece ilişkin, 7 kadın avukatın hazırladığı 56 sayfalık raporda ise şu tespitlere yer verilmişti:
- Arslan’ın can güvenliği bakımından tehlikede olduğu konusunda adli makamlar bilgi sahibidir. Onlarca başvurusunun bulunmasına rağmen gerekli ve yeterli önlemlerin alınmadığı görülmektedir.
- Eskişehir ŞÖNİM’e (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri) başvuru yaptığımızda, ŞÖNİM’de koruma kararlarının ve bunların infazına ilişkin şahsi bir dosya tutulmadığı, bu takibin tek dosya üzerinde yürütülmediğini öğrendik. Nitekim Ayşe Tuba Arslan’ın 1. Aile Mahkemesi’ndeki dosyasında da ŞÖNİM’e gönderilen bildirim evrakı dışında ŞÖNİM’e dair hiçbir evrak bulunmamaktadır. Bu durum ŞÖNİM’in görevini yerine getirmediğini göstermektedir. Uygulamadaki bu aksaklık ve ihmal Ayşe Tuba Arslan’ın hayatına mal olmuştur.
- Ceza dava dosyaları değerlendirmesinde; Ayşe Tuba Arslan ile sanık Yalçın Özalpay arasında birçok ceza davasının olduğu, bu davaların para cezası, beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarıyla sonuçlandığı görülmektedir. Sanığın, Ayşe Tuba Arslan’a yönelik sistematik şiddetinin görmezden gelindiği, dikkate alınmadığı görülmektedir.
- Ceza davalarına ilişkin değerlendirmelerin birçoğunda; bu davaların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bildirildiği ancak Bakanlık avukatlarınca dosya takibi sağlanamadığını görülmüştür.
- Dava aşamasına taşınan dosyalar içerisinde yer alan iki adet ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve on adet başvurunun kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonlandırılması, savcılık makamınca soruşturmanın yeterli özenle yürütülmediği kanaatini uyandırmaktadır.
- Arslan’ın şikâyeti üzerine açılan soruşturma dosyaları uzlaşmaya sevk edilmiştir. Yapılan uzlaştırma işlemleri, hem Ayşe Tuba Arslan’ın yeni saldırılara uğramasına zemin hazırlamış hem de uzlaştırma sürecinde geçen zaman Yalçın Özalpay hakkında dava açılma sürecini geciktirmiştir.