Dünyanın en kirli nehri Marmara'ya akacak
Marmara Denizi'ndeki kirliliğe dikkat çeken proje lideri Levent Artüz, 17 halk plajında kirlilik incelemesi yaptıklarını ve durumun vahim olduğunu söyledi.
21-09-2018 09:34

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü MAREM Proje Lideri Levent Artüz, Ergene Nehri'nin Marmara Denizi'ne akmasıyla Aralık ayında kirliliğin Marmara'yı kilitleyeceğini söyledi.
Sevinç-Erdal İnönü Vakfı tarafından yürütülen MAREM projesi (Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi) kapsamındaki 'Her Yönüyle Marmara Denizi' çalışmaları hakkında, Tekirdağ'da toplantı düzenlendi.
ERGENE MARMARA'YA AKACAK
Marmara Denizi'ndeki kirliğe dikkat çeken MAREM Proje Lideri Levent Artüz, "1054 yılından beri Marmara Denizi'nde araştırmalar devam ediyor. Dünyada en uzun soluklu deniz izleme projesi. Bundan başka uzun soluklu bir proje yok. Yaz ve kış dönemlerinde Marmara'yı inceliyoruz. 252 istasyonda 163 parametreyi ölçüyoruz. Sonra ise modelleme yapıyoruz. Marmara'da 1272 metre derinliğe kadar inceliyoruz. Tüm derinliklerde kimyasal inceleme yapıyoruz. Canlı ve jeolojik çalışmalar yapıyoruz. Çalışmalara yerli ve yabancı 18 üniversite katılıyor. Bütün sonuç ve çalışmalar kirlenmede birleşiyor. Bölgenizde yapımı süren Ergene derin deşarjı Aralık'ta hizmete başlayacak. Aralık'ta dünyanın en kirli nehri Marmara'ya akacak. Marmara'nın kurtuluşu kalmayacak. Kirlilik Marmara'yı kilitleyecek" dedi.
17 HALK PLAJINDA İNCELEME
Levent Artüz, Marmara kıyısındaki 17 halk plajında kirlilik incelemesi yaptıklarını ve sonuçların gerçekten vahim olduğunu söyledi. Artüz, "Seçtiğimiz 17 plajda 10 metrekarelik replika ile makro plastikleri yani 5 milimetrenin üzerinde olan plastik parçalarını inceledik. Sonuçlar hakikaten korkutucu. Buralarda nelere bakıldı? Yassı plastikler, uzamış ipliksi plastiklere bakıldı. Pet şişe ve kapaklarına bakıldı. Kütlelere bakıldı. Plajlarda yapılan incelemelerde birinci sırada sigara filtresi çıktı. İkici sırada çok önemli bu, çerez poşetleri bulundu. Üçüncü sırada poşet parçaları, ben bunların birinci sırada olacaklarını düşünüyordum. Dördüncü sırada pet şişe ve kapakları vesaire çıktı. Beşinci sırada ise plastik pipetler çıktı. Çok ciddi miktarda pipetler var. Altıncı olarak balık ağları ve av malzemeleri bulunuyor ve sıralamada tıbbi malzemeden tutun da kömür cürufuna kadar meteryaller ile liste uzayıp gidiyor" diye konuştu.
EN KÖTÜ DURUMDAKİ PLAJ MENEKŞE PLAJI
Artüz, yaptıkları geniş kapsamlı çalışmalardan çıkan sonuçlara göre plajların kirlilik durumunu da açıkladı. Artüz, "En kötü durumdaki plaj Menekşe Plajı çıktı. En iyi olan plajı da söyleyim. En iyi durumdaki plaj da Hamzaköy Plajı çıktı. Her plajda 10 metrelik alandaki kumsaldan örnekler alınarak incelendi ve bu sonuçlar çıktı. Burada, bulunduğumuz bölgedeki Kumbağ Plajı ise kötü durumda değil, Şarköy Plajı'ndan daha iyi durumda ve sıralamada dördüncü sırada yer alıyor" dedi.
İLGİLİ HABERLER
Demirdöven köylüleri 'ÇED' mücadelesini kazandı
Artvin'deki Demirdöven köylüleri, HES Projesi'ne ilişkin 'ÇED olumlu' kararına zamanında dava açmadıkları gerekçesiyle haklarının gasp edilmesine karşı başlattıkları hukuk mücadelesini kazandı.
23-02-2019 09:03

Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Demirdöven'deki köylüler, vadide yapılması planlanan Hidroelektrik Santrali (HES) Projesi’ne ilişkin "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu" kararına zamanında dava açmadıkları gerekçesiyle haklarının gasp edilmesine karşı başlattıkları hukuk mücadelesini kazandı.
Anayasa Mahkemesi, ÇED sürecinden haberdar edilmeyen köylülerin başvurusu üzerine mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Gerekçede, ÇED olumlu kararının Artvin merkezindeki valilik ilan panosuna asıldığı, bunun dışında köylülere herhangi bir bildirim yapılmadığı vurgulandı. Bu karar sonrasında "ÇED olumlu" kararının iptali istemiyle açılan dava Rize İdare Mahkemesi’nde yeniden görülecek.
5 YIL SONRA KÖYLÜLER LEHİNE KARAR
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre köy sınırları içinde bulunan vadide 2009 yılında Damla Regülatörü ve HES Projesi yapılması planlandı. Çevre ve Orman Bakanlığı, projeye ilişkin 2009’da ÇED olumlu kararı verdi. Karar, Artvin Valiliği’nin ilan panosunda 10 gün süreyle ilan edildi. Bu karardan 6 ay sonra haberdar olan köylüler, kararın geri alınması için bakanlığa başvurdu ancak ret yanıtı aldı. Anayasa Mahkemesi, başvurudan 5 yıl sonra köylüler lehine karar verdi.
Karaağız'da BES'e karşı tüm köy nöbette: Ölürüz de buraya santral yaptırmayız
Bursa'nın Karaağız Köyü'nde BES'e karşı tüm köy nöbet tutuyor. "Ölürüz de buraya santral yaptırmayız” diyerek direnen köylülerin gözü önümüzdeki günlerde çıkacak kararda.
22-02-2019 14:58

Bursa'nın Karaağız Köyü'nde 300 gündür biyokütle enerji santraline karşı direnen köylüler, santrale karşı açtıkları davada santralin iptalini istiyor. Alana çadır kuran köylüler Bursa’da birçok yerden atık getirileceğini ve bu santralde yakılacağını belirterek “Zehir solumak istemiyoruz” diyor. "Ölürüz de buraya santral yaptırmayız” diyerek direnen köylülerin gözü önümüzdeki günlerde çıkacak kararda.
Köyün girişinde ise “Köyümüz tarım ve hayvancılıkla geçindiği için katı atık santrali istemiyoruz. Yetkililere duyurulur” yazılı pankart bulunuyor.
TÜM KÖY NÖBETTE
Direniş için, kendilerinin kurduğu güneş panelinin enerjisini kullandıkları bir oda bir salon çadırda 7'den 77'ye bütün köy sakinleri nöbet tutuyor. “Nöbet kutsaldır” yazısının asılı olduğu çadırda nöbet tutan 77 yaşındaki Pembe Yılmaz, "Santral yapılmak istenen alan köyümüze, okula çok yakın. Santral kurulursa malımız, canımız, ekinimiz, ekmeğimiz zehir olacak. Orhaneli’ne termik santral yapıldıktan sonra asmalarımızda üzüm olmuyor. Santral yaptırmayacağız" diyor.
'BÖLGEDE ARKEOLOJİK KALINTILAR OLABİLİR'
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, köylüler santralin iptal edilmesine yönelik 3 tane karşı dava açmış, davanın masraflarını da aralarında para toplayarak ödüyor. Davanın sonucu ise önümüzdeki günlerde belli olacak. Köylülerin avukatı Eralp Atabek, bölgede arkeolojik kalıntılar olabileceğini ve bunun için gerekli yerlere köylülerin müracaat ettiklerini söylüyor.
Amasra’daki termik santral için ‘ÇED olumlu’ raporu bozuldu
Bartın – Amasra’da kurulması planlanan termik santral için verilen ÇED olumlu raporu Danıştay 14. Dairesi tarafından bozuldu.
22-02-2019 00:16

HEMA Elektrik Üretim A.Ş. tarafından Bartın'ın ilçesi Amasra'da kurmayı planladığı termik santral için verilen 'Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu' kararının iptali için Bartın Platformu, 7 Kasım 2016 tarihinde topladığı 2 bin 19 imza ile Zonguldak İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Zonguldak İdare Mahkemesi 'ÇED olumlu' kararını iptal etmedi. Bunun üzerine aralarında muhtarların ve sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu 2 bin 2 kişi temyiz isteminde bulundu. Danıştay 14. Dairesi'nde, Zonguldak İdari Mahkemesi'nin 20 Nisan 2018 tarihinde verdiği kararın usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istemi ile açılan dava görüldü.
Danıştay 14. Dairesi kararı oy birliği ile bozarak hükümde şu ifadeleri kullandı:
‘HUKUKİ İSABET GÖRÜLMEDİ’
"Kömür Hazırlama Tesisi Projesi ile Hema Termik Santrali, Kalker Ocakları ve Kül Depolama Sahası Projesi'nin ve Hema Limanı projesinin entegre proje niteliğinde olduğu, dolayısıyla bu projelerin çevresel etkilerinin kümülatif olarak ve aynı ÇED sürecinde değerlendirilmesi gerekirken, entegre bir projenin tüm etkilerinin bir bütün olarak en başta değerlendirilmesi ve alınacak tedbirlerin de ona göre belirlenmesi olanağının ortadan kaldırılmasına sebebiyet verecek şekilde, projenin parçalara ayrıldığı dikkate alındığında Kömür Hazırlama Tesisi ve Hema Limanı projesinden ayrı olarak verilen dava konusu Hema Elektrik Santrali, Kalker Ocakları ve Kül Depolama Sahası Projesiyle ilgili ÇED Olumlu kararında hukuka uyarlık bulunmadığından davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Zonguldak İdare Mahkemesi'nin 20 Nisan 2018 günlü kararının bozulmasına…"
BARTIN PLATFORMU AÇIKLAMA YAPACAK
Danıştay, Bartın ve Amasra'da büyük sevinç yaratırken, yarın Bartın Platformu konu ile ilgili açıklama yapacak.
Mermer ocağına MİGEM'den kıyak
Antalya'nın Akseki ilçesine bağlı Taşlıca (Murtiçi) köyünde bulunan ormanlık arazide mermer ocağı açmak için başvuruda bulunan şirkete MİGEM tarafından yaklaşık 100 hektarlık arazide ruhsat verildi.
21-02-2019 15:48

Büyük bölümü kızılçam ormanlarıyla kaplı olan arazinin 21 hektarlık kısmında mermer çıkarmak için ÇED dosyası hazırlayan Panamer Mermer adlı firma, Nisan 2017'de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne başvurdu. Proje hakkında görüşüne başvurulan Antalya Orman Bölge Müdürlüğü, Eylül 2018'de verdiği yazılı yanıtta, mermer ocağı açılmak istenen arazinin yaklaşık 13 hektarlık kısmının verimli orman alanı olduğunu belirterek bu kesimde madencilik faaliyetinde bulunulmasının uygun olmadığını bildirdi.
ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI VERİLDİ
Bunun üzerine yeni bir ÇED başvurusu yapan firma, uygun görüş verilmeyen kısmın dışında kalan 8,14 hektarlık (80 dönüm) arazide mermer ocağı açmak istedi. Yeniden yapılan başvuruyu değerlendiren Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ise 28 Ocak 2018 tarihinde proje için ÇED Gerekli Değildir kararı verdi. Yöre halkının verdiği bilgiye göre mermer ocağı açılmak istenen bölgede yaklaşık iki yıl önce binlerce ağaç kesildi.
'KÜLTÜR VARLIĞINA RASTLARSANIZ HABER VERİN'
Projeyle ilgili görüşü sorulan Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü ise 25 Temmuz 2018 tarihli yanıtında, ilgili uzmanlar tarafından bölgede inceleme yapıldığını ve mermer ocağı açılmasında bir sakınca bulunmadığını, ancak çalışmalar sırasında herhangi bir kültür varlığına rastlanırsa ilgili kuruma haber verilmesi gerektiğini bildirdi. Koruma Bölge Müdürlüğü’nün bu yanıtı, ÇED dosyasına da eklendi.
KÖYLÜLER ARAZİDE ARKEOLOJİK KALINTI OLDUĞUNU İDDİA ETTİ
Yöre mermer ocağının açılmak istendiği arazide aynı zamanda arkeolojik kalıntıların bulunduğunu dile getiren yöre halkı, büyük bir doğa ve tarih yıkımına neden olacağı öne sürülen girişimin durdurulmasını ve ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep ediyor. Köylülerin verdiği bilgiye göre ruhsat sahası içerisinde bulunan Sivriasar adlı tepe ve çevresinde arkeolojik yapı kalıntıları bulunuyor. Mermer ocağı açılmak istenen bölgedeki yapı kalıntılarının antik çağdan kalma olabileceği belirtiliyor.
YÜZDE 10'LUK MERMER İÇİN DAĞI YOK EDECEKLER
Odatv'den Yusuf Yavuz'un haberine göre projeyle ilgili hazırlanan ve Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce uygun bulunan ÇED dosyasında yer verilen bilgilere göre 8 hektarlık araziden yılda yaklaşık 500 bin metreküp blok mermer çıkartılması planlanıyor. Yüzde 10'u kullanılabilen malzemenin yüzde 90'ı ise moloz (pasa) olarak ormanlık alanda belirlenen araziye dökülecek.
AİHM Hasankeyf'in korunma talebini reddetti
AİHM, Ilısu Barajı'nın önümüzdeki aylarda su tutmaya başlamasıyla birlikte sular altında kalacak Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için yapılan şikayet başvurusunu reddetti.
21-02-2019 14:28

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ilısu Barajı'nın önümüzdeki aylarda su tutmaya başlamasıyla birlikte sular altında kalacak Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için yapılan şikayet başvurusunu reddetti.
AİHM, Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Prof. Dr. Oluş Arık, Prof. Dr. Metin Ahunbay, Özcan Yüksek ve avukat Murat Cano’nun 22 Şubat 2006'da yaptığı başvuruyu bugün karara bağladı.
AİHM üyelerinin çoğunlukla aldığı kararda, başvurunun "kabul edilemez " olduğu bildirildi.
Gerekçeli kararda, başvurunun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine uygun olmadığı belirtilirken, üye ülkeler arasında evrensel kültür mirasının korunmasının AİHS'nin hükümlerine dahil edilmesi konusunda şu ana kadar fikir birliği ve ortak eğilim olmadığı kaydedildi.
Başvuru sahipleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel yaşama saygıyla ilgili 8. maddesinin, eğitim hakkıyla ilgili 1. protokolün ikinci maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği şikayetinde bulunarak, baraj inşaatının durdurulmasını talep etmişti. Ayrıca, Hasankeyf’te bulunan tarihi unsurların parça parça, taşınarak başka bir alanda bir araya getirilmesinin bir yarar sağlamayacağı, tarih ve kültürel mirasın zarar görmesi dışında çevre açısından da büyük olumsuzluklar yaşanacağı şikayetinde bulunmuştu.
Hasankeyf höyüğünde yapılan arkeolojik çalışmalarda 3500 yılından 12 bin yıl öncesine kadar arkeolojik bulgulara rastlanmıştı.
Karbondioksit emisyonunun azaltılması için 1,2 trilyon ağaç dikilmeli
Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü'nden çevre bilimcilerin araştırmasına göre karbondioksit emisyonunun azaltılması için 1,2 trilyon ağaç dikilmesi gerekiyor.
20-02-2019 16:22

Bilim insanlarına göre karbondioksit emisyonunun azaltılması için 1,2 trilyon ağaç dikilmesi gerekiyor. Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü'nden çevre bilimci Thomas Crowther ve ekibinin yürüttüğü çalışmada ağaçların iklim değişikliğiyle mücadelede en güçlü silah olduğu belirtildi.
Yürüttükleri yeni çalışmada dünyada 1,2 trilyon yeni ağacın dikilmesi için yer olduğunu ifade eden Crowther, bu sayıda ağacın insan kaynaklı karbon emisyonunu önemli miktarda azaltacağını söyledi.
'TRİLYONLARCA YENİ AĞAÇ DİKİLİRSE ZARARLI GAZLAR TAMAMEN TEMİZLENEBİLİR'
Crowther, 3 trilyon ağaçta 400 gigaton karbon depolandığını belirterek, trilyonlarca yeni ağaç dikilirse, son 10 yılda insandan kaynaklanan zararlı gazların tamamen temizlenebileceğine dikkat çekti.
The Independent gazetesinde yer alan habere göre, Küresel Karbon Projesi'nin (GCP) raporunda, yollardaki araç sayısının ve kömür kullanımının artmasıyla küresel karbondioksit emisyonunun büyük ölçüde arttığı ve rekor seviyelere ulaşacağı açıklanmıştı.