Dünya Sağlık Örgütü: Türkiye'deki vaka artışından endişeliyiz
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Direktörlüğü, Türkiye'deki yeni tip koronavirüs vakalarının geçen haftaki artış hızından endişelendiklerini açıkladı.
08-04-2020 17:19

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının Türkiye'de hızla yayıldığı konusunda uyarı yaptı. DSÖ Avrupa Direktörlüğü bugün videokonferans yoluyla yaptığı basın toplantısında salgınla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, "Virüsün yayılmasında geçen hafta ciddi bir artışın yaşandığı Türkiye için endişeliyiz. Vakaların yüzde 60'ı İstanbul'da kaydedildi” dedi.
DSÖ'nün Twitter'da yaptığı açıklama şöyle:
We are alarmed that Turkey has seen a dramatic increase in virus spread over the last week. 60% of cases were reported from Istanbul. Cases in Israel, Ukraine, Belgium and Norway are on the rise. There is a fresh surge in Sweden. @hans_kluge
— WHO/Europe (@WHO_Europe) April 8, 2020
'SALGINDAN ETKİLENEN 10 ÜLKEDEN 7'Sİ AVRUPA'DA'
Dünya genelinde salgından etkilenen 10 ülkeden yedisinin Avrupa'da olduğunu ifade eden Kluge, ABD'nin beraberinde İspanya, İtalya, Almanya, Fransa ile birlikte Çin, İran, İngiltere, Türkiye ve İsveç'in salgından etkilenen ülkeler arasında olduğunu dile getirdi.
Avrupa'da yeni vaka sayısında artış yaşandığını belirten Kluge, bu sabah itibarıyla 687 bin 236 vaka tespit edildiğini, 52 bin 824 kişinin ise hayatını kaybettiğini söyledi.
Kluge, salgın konusunda ülkelere ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, İtalya'daki sokağa çıkma yasaklarına rağmen vaka sayısında artış olduğunu, ancak virüsün yayılma oranının büyük ölçüde azaldığına dikkat çekti.
'SAĞLIK PERSONELLERİNİN DESTEKLENMESİ VE GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKİYOR'
Almanya'da alınan önlemler sayesinde vaka sayısının 10 gün içinde düştüğünü dile getiren Kluge, Almanya'daki ölüm oranının ve ölenlerin yaş ortalamasının diğer ülkelelere göre daha düşük olduğunu söyledi.
Kluge'nin yaptığı açıklamaya göre Almanya'da ölüm oranı yüzde 1,3 ve yaş ortalaması 49 olarak kayıtlara geçti. Kluge, bunun nedeninin hastalığa yakalanan nüfus ve ülkede yaygın olarak uygulanan testler olduğunun altını çizdi.
Son olarak Kluge, ülkelere çağrıda bulunarak tüm sağlık personellerinin korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesini önerdi.
İLGİLİ HABERLER
Salgın koşullarında eğitimin yarıyılı: Yoksul emekçi çocukları sistemin dışına itildi...
Eğitim Sen raporunda “Pandemi riskine karşı uzaktan eğitime geçilmesi ile kamusal bir hizmet olan ve her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak güçleşmiştir” denildi.
21-01-2021 15:18

İleri Haber
Eğitim Sen tarafından yayımlanan eğitimin durumuna ilişkin raporda, 2020-2021 Eğitim öğretim yılının ilk yarısına ilişkin “Pandemi sürecinde öğrencilerimiz, uzaktan eğitime erişen, kısmen erişen ve hiç erişemeyen şeklinde sınıflara ayrılmış, özellikle yoksul emekçi çocukları, özel eğitim kapsamındaki çocuklar, tarım işçisi çocuklar, anadili farklı olan çocuklar ve dezavantajlı gruplar uzaktan eğitime ulaşamamış, sistemin tamamen dışına itilmişlerdir” değerlendirmesi yer aldı.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını koşullarında başlayan 2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk yarısı yarın (22 Ocak) sona erecek. Eğitimin ilk yarısına ilişkin Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) tarafından hazırlanan 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı Birinci Yarıyılında Eğitimin Durumu Raporu’nda 2020-2021 eğitim öğretim yılı başlamadan önce okulların açılma tarihi çok önceden belli olmasına rağmen ne yüz yüze eğitim, ne de uzaktan eğitim uygulamalarına tam anlamıyla hazırlık yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), yaşanan sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kaldığı ifade edildi.
“Pandemi riskine karşı uzaktan eğitime geçilmesi ile kamusal bir hizmet olan ve her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak güçleşmiştir” denilen raporda, özellikle düşük gelirli ve yoksul aile çocukları ile mevsimlik tarım işçiliği yapan çocuklar normal koşullarda bile eğitim olanaklarından yeterince yararlanamazken, uzaktan eğitim ile birlikte her çocuğun ulaşabileceği bilgisayar, internet gibi teknolojik araçları olmamasının, çocukların eğitim sisteminden dışlanmalarına yol açtığı vurgulandı.
Raporda yer alan değerlendirmelerden bazıları şöyle:
- “Türkiye’de bir tarafta hem tablete, hem bilgisayara hem de akıllı telefona erişen öğrenciler, diğer tarafta herhangi bir cihaza sahip olmadığı için akşam babasının ya da annesinin eve gelmesini bekleyen ve onun cep telefonundan internete girmeye çalışan hatta evinde televizyonu olmayan olsa dahi kalabalık hanede yaşadığı için televizyon önceliği olmayan öğrenciler bulunmaktadır.”
- “TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2 buçuk milyondan fazla hanede, hane halkı sayısı 6’nın üzerindedir. Kalabalık hanelerde yaşayan çocukların ne kadarının televizyona ve internete erişebileceği tartışmalıdır. Özellikle yoksul ve kırsal bölgelerde iletişime geçtiğimiz öğretmenlerin önemli bölümü öğrencilerin yarısından fazlasının EBA’ya erişemediğini ifade etmiş ve bu durumun kendilerini çaresizliğe ittiğini belirtmişlerdir.”
- “Pandemi sürecinde öğrencilerimiz, uzaktan eğitime erişen, kısmen erişen ve hiç erişemeyen şeklinde sınıflara ayrılmış, özellikle yoksul emekçi çocukları, özel eğitim kapsamındaki çocuklar, tarım işçisi çocuklar, anadili farklı olan çocuklar ve dezavantajlı gruplar uzaktan eğitime ulaşamamış, sistemin tamamen dışına itilmişlerdir.”
- “Özel okullardaki öğrenciler salgının başından itibaren uzaktan eğitime erişimde hiçbir sorun yaşamazken, devlet okullarında uzaktan eğitime erişim ve teknolojik araç eksiklikleri sorunu bir türlü çözülememiştir. Yüz yüze eğitimde yaşanan eşitsizlikler uzaktan eğitim süreciyle daha da derinleşmiş, bütün yük öğrencilerimizin, velilerimizin ve öğretmen arkadaşlarımızın üzerine yıkılmıştır.”
- “Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerin derslerin niteliğini artırmak için bilgisayar, tablet, internet vb. alarak yeni harcamalar yapmak zorunda bırakılmış ve artan internet ve telefon faturaları nedeniyle giderlerde önemli artışlar yaşanmıştır. İnternet, bilgisayar ve tablet desteği görmeyen öğretmenlerimiz, uzaktan eğitim sürecinde ek ders ücretlerinin ödenmesi sürecinde de çeşitli mağduriyetlerle karşı karşıya bırakılmıştır.”
- “Meslek lisesi öğrencileri okulların kapatıldığı dönemde bile okullara çağrılarak maske yapımında çalıştırılmıştır. Eğitime ikinci kez ara verilmesinin ardından staj yapan meslek lisesi öğrencilerinin stajları tepkiler üzerine MEB tarafından 4 Ocak 2021 tarihine kadar durdurulmuştur.”
- “Yüz yüze eğitime kıyasla çok daha sınırlı olan uzaktan eğitimde ve canlı derslerde, örgün eğitimde uygulanan müfredatın aynısı verilmeye çalışılmış; müfredatta bir seyreltme ve azaltma yoluna gidilmemiştir. Müfredatla paralel olarak ders kitapları da uzaktan eğitime uygun olmadığından canlı derslerde normal ders kitaplarının kullanılması sorun yaratmıştır. Uzaktan eğitime uygun basılı ve dijital materyallerin yetersizliği gibi sorunlar süreci daha da zorlaştıran etkenler olmuştur.”
- “Öğretmenlere hem uzaktan eğitimi uygulamak, hem de uzaktan eğitimde kullanılacak materyal geliştirme konusunda yeterince destek sağlanmamış olması, 2020-2021 eğitim öğretim yılının birinci döneminin özellikle öğrencilerimiz açısından büyük ölçüde kayıp bir dönem olmasına neden olmuştur. Bu kayıp dönemin nasıl telafi edileceği ya da telafi edilip edilemeyeceği konusunda hiç de iç açıcı bir tablo bulunmamaktadır.”
- “Eğitim Sen gerekli tüm önlemlerin alınarak, okulların fiziki olarak salgında güvenle kullanılabilir hale getirilerek ve ihtiyaç duyulan personel (sağlık çalışanı, temizlik görevlisi ve öğretmen) atanarak yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğini düşünmektedir. Özellikle okul öncesi ve ilkokul kademesindeki öğrencilere yönelik olarak gerekli hazırlıklar yapılarak en kısa sürede yüz yüze eğitime geçilmelidir.”
2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı Birinci Yarıyılında Eğitimin Durumu Raporu’nun tamamı için tıklayınız.
Boğaziçi öğrencilerinden 'Kayyumşah' şarkısı: 'Kimse şah değil, padişah değil'
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri 'Padişah' şarkısını kayyum rektör Melih Bulu için 'Kayyumşah' olarak uyarladı.
21-01-2021 15:03

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum rektör olarak atanan Melih Bulu'ya karşı başlayan eylemler devam ediyor.
Öğrenciler, Sibel Can'ın 'Padişah' şarkısını Melih Bulu için uyarladı.
Kampüste bir araya gelen öğrenciler, 'Kayyumşah' şarkısını söyledi.
'Kayyumşah' şarkısının sözleri şu şekilde:
"Üstüme gelme madilerim
Beni temsil edemez bilirim
Kayyumdan rektör olamaz
Seni bir eylemle rezil ederim
Korkmuyorum sana direnmeye ben,
İnatçıyım, derdim çok/Atanmış çok seçilmiş yok
Dostum çok hiç vazgeçmem yok
Ah ne zaman, istifan ne zaman
Neler çektik atanmıştan/kayyumlardan
Sen mi yaman biz mi yaman?
Bu devirde kimse sultan değil
Hükümdar değil bezirgan değil
Bu kadar güvenme hiç kendine
Kimse şah değil padişah değil"
Boğaziçi öğrencilerinden 'Kayyumşah' şarkısı: 'Kimse şah değil, padişah değil'#KabulEtmiyoruzVazgecmiyoruz
— İleri Haber (@ilerihaber) January 21, 2021
Erdoğan: Bize düşen taciz, tecavüz, ahlaksızlık vakalarının faturalarını CHP'nin önüne koymaktır
Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Erdoğan "Bize düşen taciz, tecavüz, ahlaksızlık vakalarının faturalarını CHP'nin önüne koymaya devam etmektir" dedi.
21-01-2021 14:08

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan konuşmasında CHP'yi hedef alırken, "Parti teşkilatlarını ve belediyelerini saran hastalıklı zihniyetten parti mensupları bile rahatsızken, milletimiz bunları görmüyor mu sanıyorlar? Milletimiz vakti zamanında geldiğinde bunun hesabını sorar. Hukuk üzerine elbette yapacaktır. Bize düşen taciz, tecavüz, ahlaksızlık vakalarının faturalarını CHP'nin önüne koymaya devam etmektir" dedi.
Erdoğan açıklamasında ayrıca partisine mesaj vererek, "İşine dört elle sarılmayan hiç kimsenin AK Parti'de sorumluluk üstlenme hakkı yoktur" dedi. Erdoğan, "2023 seçimlerinden Cumhur İttifakı'yla birlikte hem Cumhurbaşkanlığı'nda hem Meclis'te zaferle çıkacağız" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Dağıtarak, kırarak, bölerek değil; birleştirerek, bütünleştirerek işe başlamazsak hedeflerimize ulaşamayız. Kendi içimizdeki arkadaşlarlarımızın gönlünü kazanamazsak milletimziin gönlüne giremeyiz.
Üye sayımızın kağıt üzerinde 11 milyonu geçmesi kadar, bu insanların her birini kutlu davamızın anlatıcısı, savunucusu haline geitrmemiz de önemlidir.
2023 seçimlerine güçlü bir teşkilatla hazırlanmayı planlıyoruz. Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği tarihi süreçte kritik öneme sahip 2023 seçimlerinden Cumhur İttifakı'yla birlikte hem Cumhurbaşkanlığı'nda hem Meclis'te zaferle çıkacağız
Bizim hizmet ve eser siyasetimiz yılın her günü çalışmayı gerektirir. Günün 24 saati ve haftanın her günü milletimizin içinde olacak tek tek her bir insanımızın desteğini alacağız. Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak boynumuzun borcudur.
'BURASI KARİYER KURUMU DEĞİL'
AK Parti alalede bir dilekçe ile kurulmuş bir parti değildir. AK Parti milletim tarafından kurulan bir partidir. Burası siyasi, sosyal veya ekonomik kariyer kurumu değil, hizmet ocağıdır. İşine dört elle sarılmayan hiç kimsenin AK Partyi'de sorumluluk üstlenme hakkı yoktur.
CHP'Yİ HEDEF ALDI
Son toplantımızda CHP'deki taciz, tecavüz ve hırsızlık furyasına dikkat çekerek, CHP yönetiminin yüzlerinin kızarmamasından duyduğum üzüntüyü paylaşmıştım. CHP cenahı hala 3 maymunu oynuyor. Çoğu yalan veya iftira olan benzer meselelerde ortalığı birbirine katan sosyal medya silahşorları ve bazı STK'lar sus pus kesildiler.
CHP cenahı aynı yüzsüzlüğü sokaklarda rastgele çekilen fotoğraflarla milletimizi karamsarlığa sürüklemeye çalışıyor. Büyük bir pişkinlikle yalanlarında ısrar edebiliyorlar. CHP'ye oy vermeyi öğretmen, polis, rektör, bürokrat saymıyor. Her hafta bir başka memur grubunu tehdit ediyorlar. Kendilerine oy vermeyen çiftçiyi adam yerine koymuyorlar. Bu zihniyet işi ülkemizin güzide bir sanatçısının programına katılanları linç etmeye kadar vardırdı.
Bu milletin hakimine, askerine ,polisine, öğretmenine laf edenler siz kimin ve neyin militanısınız. Bölücü örgütün siyasi uzantılarıyla kol kola yürüyenler, siz kimin ve neyin militanısınız? Her mikrofon uzatıldığında Türkiye'yi yurt dışına şikâyet edenler siz kimin militanısınız?
Parti teşkilatlarını ve belediyelerini saran hastalıklı zihniyetten parti mensupları bile rahatsızken, milletimiz bunları görmüyor mu sanıyorlar? Milletimiz vakti zamanında geldiğinde bunun hesabını sorar. Hukuk üzerine elbette yapacaktır. Bize düşen taciz, tecavüz, ahlaksızlık vakalarının faturalarını CHP'nin önüne koymaya devam etmektir.
Hayatımız boyunca yaptığımız gibi bundan sonra da haktan ve hakikatten yana bakarak yolumuza devam edeceğiz. Hizmet ve eser üretmeyi sürdüreceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını tamamlayana kadar durmayacağız.
Erdoğan: Bize düşen taciz, tecavüz, ahlaksızlık vakalarının faturalarını CHP'nin önüne koymaktır
— İleri Haber (@ilerihaber) January 21, 2021
EKONOMİ AÇIKLAMASI
Geçtiğimiz yılı salgının gölgesinde geçirmemize rağmen yatırımlar ve bütçe uygulamalarını iyi sonuçlarla kapattık. Biz yılı pozitif büyüme ile kapatmayı umuyoruz. İhracatçılarımız ve sanayicilerimiz bu kriz dönenimi adeta fırsata çevirdi. Devletin imkanlarını sonuna kadar açtık. Bu sıkıntılı dönemde milletimizin yanında yer aldığımızı gösterdik. 2021 yılında çok daha büyük bir atılım gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz.
Yaşadığımız büyüklü küçüklü badireler ülkemizi her türlü krize dayanıklı hale getirmiştir. Her alanda hedeflerimizi hayata geçirebilecek seviyeye geldiğimize inanıyorum. Güçlü altyapı ve siyasi mimari sayesinde ülkemizi yeni küresel düzende hak ettiği yere taşıyacağız. Bu tabloyu sadece biz görmüyoruz. Çevreler de bu fotoğrafı okuyor.
Ülkemin maruz kaldığı kimi orantısız saldırıların gerisinde bu sancı vardı. Türkiye'yi rayından çıkarmak isteyenler ellerindeki tüm kozları sahaya sürmüştür. Buna karşılık dostlarımızın muhabbetini de güçlü bir şeklide yanımızda hissediyoruz. 2023 seçimleri bu tarihi sürecin başarısı bakımından önemlidir. Teşkilatlarımıza her fırsatta seçim gününe kadar var güçleriyle çalışmalarını telkinimizde bu arzu yatıyor."
AKP iktidarında en az 27 bin 493 kişi işkenceye maruz kaldı
CHP'li Sezgin Tanrıkulu, son 18 yılda 27 bin 493 kişinin işkenceye maruz kaldığını, 86 kişinin ise gözaltında işkence sonucu yaşamını yitirdiğini açıkladı.
21-01-2021 13:39

İleri Haber
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, AKP iktidarlarında yurttaşların maruz kaldığı işkence ve kötü muameleleri raporlaştırdı. “2002-2020 yılları AKP hükümetleri İşkence ve Kötü Muamele Raporu”na göre, 18 yılda en az 27 bin 493 kişi işkence ve kötü muameleye uğradı.
İşkence gördüğü halde açıklamayan, suç duyurusunda bulunmayanlar ile toplantı ve gösterilerde işkenceye maruz kalanlar dikkate alındığında gerçek sayının bunun çok üzerinde olduğunun vurgulandığı raporda, sokağa çıkma yasakları dönemi ile 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL döneminde işkence vakalarının zirve yaptığı görülüyor. 2017 yılından itibaren 2 binleri geçen işkence görenlerin sayısı 2020 yılında yeniden yükselişe geçiyor.
İşkence ve kötü muamele vakalarının yıllara göre dağılımı şu şekilde:
86 KİŞİ GÖZALTINDA İŞKENCE SONUCU HAYATINI KAYBETTİ
Tanrıkulu’nun raporuna göre, 2002-2020 yılları arasında 86 kişi gözaltında işkence sonucu yaşamını yitirdi.
Gözaltında ölümlerin yıllara göre dağılımı şu şekilde:
‘CEZALANDIRILAN TEK KAMU GÖREVLİSİ YOK’
Raporda, 90’lı yıllarda sıkça karşılaşılan ve 2016 yılında OHAL’in ilanıyla birlikte yeniden gündeme gelen “zorla kaybetme”lere dair de veriler yer aldı.
“Bugüne kadar zorla kaybetmeler ile ilgili cezalandırılan herhangi bir kamu görevlisi yoktur” ifadelerinin yer aldığı raporda, İHD’nin verilerine göre, 2019 yılında 7 kişinin zorla kaçırıldığı, Hafıza Merkezi'nin verilerine göre de 1990'lardan bugüne gözaltına alındıktan sonra kaybolan insan sayısının bin 388’i bulduğunu aktarıldı. Çalışmalar sonucu 253 toplu mezar bulundu, bu mezarlarda 4 binden fazla kişinin gömülü olduğu tespit edildi.
Tanrıkulu, raporunda, “2000’li yıllarda azalan ve Cumartesi Anneleri’nin eylemlilikleri dışında kamuoyu gündeminden çıkan ‘zorla kaybetmeler’, 15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra yeniden başladı. OHAL sonrası dönemde (2016-2020 yılları arasında) çoğunluğu FETÖ-PDY operasyonları çerçevesinde kaybedilenlerden 24’ü daha sonra ‘bulundu.’ Bu kişilerin ‘kayıp oldukları dönemde’ yoğun işkence gördükleri belirlendi. Kaybolanlardan Şimoni Diril'in cesedi de 70 gün sonra köy yakınlarında bulundu” ifadelerine yer verdi.
AYM, Enis Berberoğlu için ikinci kez ihlal kararı verdi
Anayasa Mahkemesi, CHP'li Enis Berberoğlu hakkında yapılan ikinci başvuruda yeniden ihlal kararı verdi.
21-01-2021 13:10

Anayasa Mahkemesi (AYM) milletvekili düşürülen CHP'li Enis Berberoğlu hakkında daha önce verilen ihlal kararının uygulanmadığı gerekçesiyle yapılan ikinci başvuruda yeniden ihlal kararı verdi.
Yargıtay kararı üzerine tahliye edilen Enis Berberoğlu hakkındaki kesinleşmiş ceza, Meclis Genel Kurulu’nda 4 Haziran 2020’de okunmuş ve CHP’li Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürülmüştü. Ertesi gün gözaltına alınan Berberoğlu, yeniden tutuklanarak cezaevine gönderilmiş, aynı gün yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında izinli olarak cezaevinden çıkarılmıştı.
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru yapan Enis Berberoğlu ile ilgili 17 Eylül’de “hak ihlali” kararı vermiş ve Berberoğlu’nun İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince yeniden yargılanmasına yönelik hüküm kurmuştu.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Ekim’de verdiği kararla, talebin yerindelik denetimi kapsamında kalması sebebiyle yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığını oy birliğiyle kararlaştırmıştı.
BERBEROĞLU İÇİN İKİNCİ KEZ İHLAL KARARI
Bu karar üzerine Berberoğlu’nun avukatları bir kez daha AYM’nin yolunu tuttu. Anayasa Mahkemesi, Enis Berberoğlu’nun ihlal kararının yerine getirilmemesi nedeniyle “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu bugün karara bağladı.
AYM, Enis Berberoğlu hakkında daha önce verilen ihlal kararının uygulanmadığı gerekçesiyle yapılan ikinci başvuruda yeniden ihlal kararı verdi.
Sosyal medyada 'adalet' kavgası
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Soylu'nun "Bakan olsam ne yazar" çıkışı ile Antalya'da bir kadına cinsel saldırıda bulunan ve yüzde 99 engelli kalmasına sebep olan Murat Kaya'nın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına gelen tepkilerin ardından yaptığı açıklamada "Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz" dedi.
21-01-2021 12:52

İleri Haber
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, "Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz" açıklamasında bulundu.
Gül'ün açıklaması akıllara, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun annesi ile çekildiği fotoğrafa küfür eden kişinin çıkarıldığı mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasının ardından "Bakan olsam ne yazar" çıkışı ile, Antalya'da Ç.Y. isimli kadını taksi durağına bırakma bahanesiyle aracına aldıktan sonra cinsel saldırıda bulunan ve Ç.Y.'nin yüzde 99 engelli kalmasına sebep olan Murat Kaya'nın serbest bırakılmasının ardından yurttaşların Kaya'nın tutuklanması için başlattıkları kampanyayı getirdi.
Adalet Bakanı Gül'ün açıklaması şu şekilde:
"Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Burada kanunlar, kurallar, usuller işler; hukuk işler. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz. Adalet Bakanından da bu işleyişe müdahale etmesini bekleyemez. Adalet Bakanının cübbesi yoktur, görevim süresince o cübbeyi giymedim ve kimse kusura bakmasın asla da giymeyeceğim."
'BAKAN OLSAM NE YAZAR'
Soylu, sosyal medyada annesi ile olan fotoğrafının altına küfür eden kişinin adli kontrol şartıyla serbest kaldığını belirterek tepki göstermişti. Soylu, "Annemle fotomun altına küfreden alçak mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest" demişti.
45 gündür anam hastanede
— Süleyman Soylu | Maske😷 Mesafe↔️ Temizlik🧼 (@suleymansoylu) January 20, 2021
Annemle fotomun altına küfreden alçak mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest
Ne yapmalıyım
Bakan olsam ne yazar
Millet,devlet işleriyle boğuşurken
anasının namusuna sahip çıkamamak ne ifade eder
Tweetimle yeniden alınırsa da provakasyon sayacağım pic.twitter.com/Y0xjikB8Nj
MURAT KAYA SERBEST!
Antalya'da Ç.Y. isimli kadını taksi durağına bırakma bahanesiyle aracına aldıktan sonra cinsel saldırıda bulunan ve kadının annesi aradığında "Kızına şu an tecavüz ediyorum" diyen Murat Kaya isimli erkek, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Zorla uyuşturucu verilen ve şiddete maruz bırakılan kadın, intihar teşebbüsünde bulunmuş, Murat Kaya, Ç.Y.'nin yüzde 99 engelli kalmasına neden olmuştu.
Sosyal medyada on binlerce kişi Kaya'nın tutuklanması için kampanya başlatmıştı.