Dünya gündeminden satır başları...

Dünya gündeminden satır başları...

Dünya gündeminde bu hafta Irak, Haiti ve Şili'deki hükümet karşıtı eylemler, Birleşik Krallık'taki erken seçim hazırlıkları ve Macron'un NATO ilişkilerine eleştirisi öne çıktı.

İleri Haber

Geride bıraktığımız haftada dünya gündeminde yer alan, farklı ülkelerdeki gelişmeleri okuyucularımız için derledik. İşte dünyadaki son gelişmelerden satır başları...

Irak’ta hükümet karşıtı eylemler can kayıplarıyla devam ediyor

Binlerce Iraklı başkent Bağdat ve ülkenin güneyindeki Şii ağırlıklı bölgelerde 1 Ekim'den beri hükümet ve siyasi elitin görevden çekilmesi talebiyle protesto gösterileri düzenliyor. Protestolar yolsuzluk, işsizlik ve kamu hizmetlerinin yetersizliği üzerine patlak verdi. Protestoların başladığı tarihten beri en az 250 kişi hayatını kaybetti. Haber ajansları, Iraklı protestocularının öfkesinin artan bir şekilde İran üzerinde yoğunlaşmaya başladığını, bunun nedeni olarak da Tahran'ın Irak'taki hükümet, Şii politik fraksiyonlar ve paramiliter gruplarla yakın ilişki içerisinde olmasını gösteriyor.

Irak'taki hükümet karşıtı protestocular, Şiilerin kutsal şehri Kerbela'daki İran Konsolosluğu önündeki şiddet olaylarının ardından, pazartesi günü de başkent Bağdat'taki Başbakanlık ofisine ve devlet televizyonuna yürümek istedi 

Bu hafta meydana gelen hükümet karşıtı gösterilerde en az 13 kişi polis tarafından vurularak öldürüldü. Reuters'ın güvenlik ve sağlık yetkililerinden aktardığına göre pazartesi günü 8 kişi öldürülürken, salı günü erken saatlerde 5 kişi daha vurularak hayatını kaybetti. Ölümlerden birinin güvenlik güçlerinin protestolarda ölen bir kişi için yapılan cenaze alayına ateş açması sonucu meydana geldiği bildirildi.

Macron: “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşiyor"

Türkiye’nin ekim ayında başlattığı ve hızlıca sonlandırmak zorunda kaldığı “Barış Pınarı Harekatı” henüz Avrupa’nın gündeminden düşmüş değil. Bu süreç öncesinde ve sonrasında büyük tartışmalara yol açarken NATO’nun (Kuzey Atlantik Anlaşma Örgütü) pozisyonunu da tartışmalı hale getirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu konuya dair “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşiyor” ifadesini kullandı. Türkiye’yi NATO’dan dışlamanın çıkarlarına olmadığını 
belirtse de mevcut ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Bu sözlere tepki olarak Almanya başkanı Angela Merkel, Macron’la aynı fikirde olmadığını ve NATO müttefikliğinin Almanya açısından vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Yemen’de Barış Anlaşması imzalandı

Yemen hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) desteklediği ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi arasındaki krizi sona erdirmesi beklenen Riyad Anlaşması imzalandı. Anlaşmadan sonra iki tarafın arasında ağustos ayından beri süren çatışmaların durması bekleniyor.

Geçici başkent Aden'de kontrolü alan BAE destekli ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi, Aden'in dışında ülkenin diğer bölgelerinde Suudi destekli kuvvetlerin ellerindeki bazı noktaları ele geçirmişti. Savaşın başından itibaren aynı koalisyon altında bulunan BAE ve Suudi Arabistan'ın son dönemlerde yaşadığı iç çatışmalar Husilere karşı iddia edildiği gibi kesin bir zafere ulaşamamanın yanında ağır kayıplar verilmesinden kaynaklanıyor.

Birleşik Krallık erken seçime hazırlanıyor

6 Kasım Çarşamba günü, 12 Aralık’ta yapılacak erken seçimler nedeniyle Birleşik Krallık Parlamentosu feshedildi. BBC tarafından aynı gün açıklanan anketlerde Boris Johnson’ın Muhafazakâr Parti’sinin tahmini 33%-41% arası bir oranla birinci sırada gelirken, hemen arkasında 22%-30% arası bir oranla Jeremy Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi’nin yer aldığı görülüyor.

Erken seçime büyük oranda hükümetin Brexit’i sonuçlandıramaması neden olurken, anketler seçmenlerin çoğu için öncelikli meselenin Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) ve sağlık sektörü sorunları olduğunu gösteriyor.

Seçime girecek partilerin vaatlerinin de çoğunlukla Brexit ve NHS sorunlarını kapsadığı görülüyor. Hükümet ve Muhafazakâr Parti mevcut anlaşma taslağını savunurken İşçi Partisi hükümete geldikten sonraki 6 ay içinde yeni bir anlaşma hazırlayıp halk oylamasına sunabileceklerini söylüyor.

Sadece İskoçya’da seçime girecek olan İskoç Ulusal Partisi (SNP) lideri Nicola Sturgeon ise Brexit ile İskoç halkının AB’de kalmak adına bağımsızlık referandumunda verdiği hayır oyunun hiçe sayılmış olduğunu ve partisinin bu nedenle gelecek yıl yeni bir referanduma gitmeyi planladıklarını belirtti.

Bolivya’da sağcıların şiddet eylemleri sürüyor

25 Ekim’de sonuçlanan ve Devlet Başkanı Evo Morales’in yakın bir farkla kazandığı seçimlerin ardından başlayan, hükümeti seçim hilesiyle suçlayan sağ muhalefet destekçileri ile sağcıları darbe girişimiyle suçlayan hükümet destekçileri arasında yaşanan şiddet olayları artarak devam ediyor. 

Geçtiğimiz cuma günü Cochabamba bölgesinde bir şehirde belediye binasını ateşe veren muhalefet yanlısı göstericiler, üzerine kırmızı boya döktükleri sosyalist belediye başkanı Patricia Arce’yi küfürler, hakaretler ve saldırılar eşliğine yedi kilometre boyunca zorla aralarında yürüttükten sonra saçını kesti. Arce daha sonra polise teslim edildi.

Ayrıca gösteriler sırasında bir öğrencinin başına aldığı darbe sonucu öldüğü belirtiliyor. 20 yaşındaki Limbert Guzmán Vasquez, muhalefet destekçileri gösterilere başladığından beri öldürülen üçüncü sivil oldu.

Haiti’de tekrar başlayan hükümet karşıtı eylemlerde sekizinci hafta

3 Kasım Pazar günü radikal muhalefet tarafından ilan edilen sokağa çıkma yasağına rağmen başkent Port-au-Prince’de mağazalar ve toplu taşıma çalışmayı sürdürürken, 7 haftadır süren eylemlerin de hafiflemeye başladığı kaydedildi. Pazar akşamı 19.00’dan itibaren başlayan sokağa çıkma yasağını ilan eden ‘Haiti’nin Yeniden Kuruluşu için Ortak Alternatif’ sözcüsü Andre Michel, ‘demokratik bir saldırı’ başlattıklarını açıkladı.

Basın toplantısında ‘kontrol halkın elinde’ diye belirten muhalefet sözcüsü, kamu kuruluşlarına el koymaya başlayacaklarını söyledi.

TeleSUR’un haberine göre uzmanlar Haiti’de uzun zamandır aralıklı olarak tekerrür eden eylemlerin, son iki ay içinde adanın şimdiye kadar gördüğü en derin sosyo-politik krize dönüştüğünü belirtiyor. Eylemlerin başat talepleri arasında ulusal kaynakların daha eşit bir dağılımı da yer alıyor.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği açıklamalarına göre eylül ayının ortasından beri eylemlerde 42 kişi yaşamını kaybederken 86 kişi de yaralandı. Ölüm ve yaralanmaların önemli bir kısmının polisin kontrolsüz silah kullanımından kaynaklandığı belirtiliyor.

Şili’de ‘Süper Pazartesi’ eylemleri polisin saldırılarına sahne oldu

Pazartesi günü Şili’de Sosyal Birim Yuvarlakmasası adıyla bir araya gelen 100’ü aşkın örgüt, sendika ve sivil toplum örgütünün çağrısıyla yüzlerce kişi başkent Santiago başta olmak üzere pek çok şehirde sokağa çıktı.

Günün erken saatlerinde başlayan gösterilerin talepleri yeni bir Kurucu Meclis’in kurulması ve artan eşitsizliğin önüne geçecek adımlar atılmasıydı.

Eylemler polisin kontrolsüz saldırılarına sahne oldu; hastanelerin yaralılarla dolup taştığı, pek çok kişinin yüzlerinde tüfek saçmasından kaynaklanan yaralanmalar olduğu belirtilirken sosyal medyada yer alan görüntülerde polisin zırhlı araçla iki kişinin üzerinden geçtiği kaydedildi.

5 Kasım Salı günü Devlet Başkanı Piñera’nın eylemlerin ilk gününden beri artarak devam eden insan hakkı ihlallerine karşı iki sivil toplum örgütünün sunduğu yasal şikayet, perşembe günü Şili mahkemesinde kabul edildi. Davacılar Şili ordusu ve askeri inzibatının 19 Ekim’den beri en az 9 farklı suç işlediğini, bunların arasında cinayet, işkence, taciz, cinsel saldırı, bilinmeyen yerlerde keyfi gözaltı, seçici ve yasa dışı alıkoyma, evde tutuklama ve uzuv kaybına yol açan eylemlerin yer aldığını söylüyor.

ABD, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme niyetini açıkladı

ABD Başkanı Donald Trump’ın hafta içi yaptığı açıklamaya göre ABD, Birleşmiş Milletler’i (BM) Paris Anlaşması’ndan çekilme işlemlerini başlattıkları yönünde bilgilendirdi. Trump’ın 2017’de göreve gelince aldığı ancak BM kararlarının 4 Ekim 2019’dan önce işleme konulmasını olanaksız kıldığı bu karar, ABD’yi dünyada bu anlaşmada imzası olmayan tek ülke yapacak.

Uluslararası kamuoyunun ve hükümetlerin tepkisini çeken karara karşı, ABD’de de yüzlerce üniversite ve kuruluşun da içinde bulunduğu We Are Still In (Hala Anlaşmadayız) isimli bir hareket başlatıldı.

Lyon’da bir öğrenci kendini ateşe verdi

22 yaşında bir öğrenci, 8 Kasım Cuma günü, Lyon’da Fransız Yüksek Öğrenim, Araştırma ve Geliştirme bakanlığına bağlı bir kurum olan Crous binasının önünde kendisini ateşe verdi. Öğrencinin tedavisinin bir yanık merkezinde sürdüğü belirtildi. 

Üyesi olduğu sendika yaptığı açıklamada arkadaşlarının “ölümle yaşam arasında” ve “finansal zorluk ve çaresizlik içinde” olduğunu söyledi. Sendika, sosyal medyada paylaştıkları bildiride “Acımızı haykırmaya yetecek kelimeler bulamıyoruz” derken “onu bu duruma iten kurumları” suçladı ve bu hareketi “derinden politik” ve “insanları ezen ırkçı ve faşist sisteme karşı” olarak tanımladı. 

Öğrenci, Facebook’tan yayınladığı intihar mesajında, “Bu yıl burs alamadım, alsam bile, aylık 450 euro yaşamak için yeterli mi?” “Macron’u, Hollande’ı, Sarkozy’i ve AB’yi, geleceğimizi belirsiz hale getirdikleri için beni öldürmekle suçluyorum” yazdı.