DSÖ: Toplamda 2,5 milyar nüfusu olan 130 ülkede hiç Covid-19 aşısı uygulanmadı

DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, dünyada şimdiye kadar uygulanan aşıların dörtte üçünün küresel GSYH'nin yüzde 60'ını elinde bulunduran sadece 10 ülkede gerçekleştiğini ifade ederken, 2,5 milyar nüfusu olan 130 ülkede hiç aşı uygulanmadığını söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşı uygulamalarının dörtte üçünün sadece küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 60'ını elinde bulunduran 10 ülkede gerçekleştiğini belirterek, "2,5 milyar nüfusu olan yaklaşık 130 ülkede henüz tek bir doz (Covid-19 aşısı) uygulanmadı" dedi.

Ghebreyesus, DSÖ'nün Cenevre'deki merkezinde video konferans yöntemiyle basın toplantısı düzenlerken, Covid-19 aşılamalarında sağlık çalışanları, yaşlılar ve ciddi hastalıkları olan kişilere öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı.

Ghebreyesus, "Küresel olarak, aşıların sayısı, rapor edilen vaka sayısını geçti. Bir anlamda, bu iyi haber ve bu kadar kısa bir zaman diliminde dikkate değer bir başarı" diye konuştu.

130 ÜLKEDE TEK DOZ AŞI BİLE YAPILMADI

"2,5 milyar nüfusu olan yaklaşık 130 ülkede, henüz tek bir doz (Covid-19 aşısı) uygulanmadı" ifadesini kullanan Ghebreyesus, salgına karşı tüm dünyada eş zamanlı mücadele verilmesi gerektiğini vurguladı.

Ghebreyesus, "Aksi takdirde başlangıç noktasına dönebiliriz" uyarısında bulundu.

Küresel Aşı ve Aşılama Birliği (GAVI), Covid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) kapsamında 2021'in ilk 6 ayında yoksul ülkeler için en az 337 milyon doz Covid-19 aşısı tahsis edildiğini bildirmişti.

COVAX kapsamında, 145 civarındaki yoksul ülkede nüfusun yüzde 3,3'ünün bu yıl ortasına kadar aşılanması hedefleniyor.

DSÖ uyardı: 'Covid-19'a karşı geliştirilen aşılar sihirli birer mermi değil'

DSÖ dünya genelinde 1,5 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan salgının aşılarla sone ereceğine dair yanlış bir algı oluştuğu uyarısında bulundu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı geliştirilen aşılar nedeniyle insanların rehavete kapılmaması konusunda uyarılarda bulundu. 

DSÖ, 1,5 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan salgının söz konusu aşılarla sone ereceğine dair yanlış bir algı olduğu belirtti.

“Aşı olmak, sıfır Covid-19 seviyesine gelmek demek değil” diyen DSÖ Acil Durumlar Programı Direktörü Mike Ryan, ayrıca herkesin gelecek yılın başında aşı olamayacağını da dile getirdi.

Ryan, “Aşılama, sahip olduğumuz malzeme çantasına büyük ve güçlü bir araç daha ekleyecek. Ancak bu işi tek başlarına yapmayacaklar” sözleriyle, aşı olduktan sonra bile Covid-19'un tamamen ortadan kaybolmayacağını söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklaması, Rusya'nın cumartesi günü yüksek riskli gruptaki hastalara yönelik aşılama faaliyetlerinin başladığı ve diğer bazı ülkelerin de benzer çalışmaları başlatacaklarını ilan ettikleri bir güne denk geldi.

'SALGININ HALA UZUN BİR YOLU VAR'

Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise virüsün bazı ülkelerde hızlı şeklide yayılmaya devam ettiğini ve bunun da sağlık çalışanları üzerinde "muazzam" bir yük oluşturduğunu dile getirmişti.

Ayrıca Ghebreyesus, "Ancak DSÖ, Covid-19 salgınının sona erdiğine dair artan bir algıdan endişe duyuyor. Covid-19 salgınının hala uzun bir yolu var ve önümüzdeki günlerde liderler ve vatandaşlar tarafından alınan kararlar hem virüsün kısa vadede seyrini hem de bu salgının nihayetinde ne zaman sona ereceğini belirleyecek” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Covid-19 aşı çalışmalarındaki gelişmelerle tünelin ucundaki ışığın görüldüğünü belirten Ghebreyesus, bununla beraber insanları rehavete kapılmamaya davet etmişti. 

DSÖ: Koronavirüs kısıtlamaları kızamık vakalarını arttırdı

DSÖ'den tarafından hazırlanan raporda koronavirüs salgını nedeniyle aşılama seviyelerinin kritik seviyeye düştüğü belirtilirken, kızamık vakalarında çeyrek yüzyılın en kötü artışının yaşandığı uyarısında bulunuldu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hazırlanan raporda, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele kapsamında getirilen kısıtlamaların aşılama seviyelerinin kritik seviyelere düşmesine neden olduğunu belirtildi. DSÖ ayrıca kızamık vakalarında çeyrek yüzyılın en kötü artışının yaşandığına dikkat çekerken, hükümetleri harekete geçme konusunda uyardı.

Raporda dünya çapında getirilen kısıtlamaların aşılama programlarını daha da bozması nedeniyle bu yıl milyonlarca çocuğun hastalık riski altında olduğunu kaydedildi. Kızamığın, Covid-19, Ebola, tüberküloz veya gripten daha fazla bulaşıcı olduğu biliniyor.

'NET BİR MESAJ'

DSÖ'nün rapordunda kızamığın geçtiğimiz sene dünya genelinde 870 bin kişiyi enfekte ettiğini ve 207 binden fazla kişinin ölümüne neden olduğunu belirtildi. Raporda, toplumların bulaşıcı hastalıklardan korunması için gereken yüzde 95 aşılamanın yapılamaması nedeniyle geçen yıl tüm DSÖ bölgelerinde 1996'dan bu yana kızamık vakalarının en kötü seviyelere yükseldiğine vurgu yapıldı.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, yaptığı açıklamada "Bu veriler, dünyanın her bölgesinde çocukları kızamıktan koruyamadığımıza dair net bir mesaj veriyor" dedi.

DSÖ: Aşının işe yarayacağına dair garanti yok

DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, koronavirüs aşısı adaylarının işe yarayacağına dair bir garantinin olmadığını söyleyerek BM ülkelerinden maddi destek istedi.

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı yaklaşık 200 aşı adayının klinik çalışmalarının devam ettiğini ve mevcut aşı adaylarının işe yarayacağına dair hiçbir garantilerinin olmadığını söyledi.

DSÖ'nün İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan merkezinde videokonferans yöntemiyle basın toplantısı düzenleyen ve yarın başlayacak Birleşmiş Milletler (BM) 75. Genel Kurul toplantıları öncesi ülkelere çağrıda bulunan Ghebreyesus, DSÖ Salgına Karşı Küresel Aşı ve Tedavi Programı'na (ACT Accelerator) destek istedi.

'ACİLEN 15 MİLYAR DOLARA İHTİYAÇ VAR'

Program için 35 milyar dolar gerektiğini ama şu ana kadar sadece 3 milyar dolar toplanabildiğini ifade eden Ghebreyesus, DSÖ'nün Covid-19 aşısı ve tedavisinde hedefe ulaşabilmesi için acilen 15 milyar dolara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. DSÖ öncülüğünde yürütülen Koronavirüs Aşıları Küresel Erişim Programı'nın (COVAX) önemine vurgulayan Ghebreyesus, COVAX sayesinde pandeminin kontrol altına alınacağını, salgın kaynaklı ölümlerin azalacağını ve üretilecek aşının tüm ülkelere eşit dağıtımının sağlanmasına çalışılacağını kaydetti.

2 MİLYAR DOZ AŞI HEDEFİ

Covid-19 için dünya genelinde halen yaklaşık 200 aşı adayının klinik ve klinik öncesi test aşamasında olduğu bilgisini paylaşan Ghebreyesus, deneme aşamasındaki aşı adaylarının tamamının başarı garantisi olmadığını söyledi ve DSÖ olarak hedeflerinin ise 2021 sonuna kadar 2 milyar doz aşıya ulaşmak olduğunu kaydetti.

Dünya Sağlık Örgütü duyurdu: 3 aşıda insan testine başlandı

DSÖ, pek çok farklı ülkede Covid-19’u tedavi etmek için yaklaşık 70 aşı çalışmasının olduğunu, 3 aşıda ise insan üzerinde testlere başlandığını duyurdu.

Tüm dünyada 2 milyondan fazla insana bulaşan ve şimdiden 110 binden fazla insanın ölümüne sebep olan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının çözümü için bilim insanları çalışmaları sürdürüyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yaptığı açıklamaya göre virüsün tedavisi için pek çok farklı ülkede yaklaşık 70 adet aşı araştırması yürütülüyor.

Sürmekte olan aşı araştırmalarında ABD'deki Moderna ve Inovio Pharmaceuticals, insan üzerinde testler yapmaya başladı.

AŞININ ANCAK 2021’E YETİŞEBİLECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR

Pek çok araştırmacı aşı geliştirme çabalarını hızlandırarak sürdürürken, ilgili uzmanlar aşının ancak 2021 yılına yetiştirilebileceği kanısında.

Koronavirüs verileri açıklandı: Vaka ve ölüm sayıları giderek artıyor

Sağlık Bakanlığı koronavirüs hasta tablosunu paylaştı. Tabloya göre bugün tespit edilen 2 bin 497 hasta ile birlikte toplam vaka sayısı 52 bin 676 oldu. Vefat sayısı 248 kişi olarak açıklandı.

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) hasta tablosu Sağlık Bakanlığı tarafından açıklandı. 10 Nisan 2021 tarihinin tablosuna göre, bugün 302 bin 735 kişiye test yapıldı. Toplam test sayısı 41 milyon 297bin 580 oldu.

Tabloya göre tespit edilen koronavirüs hasta sayısı 2 bin 497, toplam vaka sayısı 52 bin 676 oldu. İyileşen 32 bin 539 kişiyle beraber hastalığı yenen sayısı 3 milyon 301 bin 217’ye ulaştı. Son 24 saatte can kaybı 248 oldu. Toplam can kaybı ise 33 bin 702’ye çıktı.

YOĞUN BAKMI VE VENTİLATÖR DOLULUK ORANI ARTIYOR

Bugünün tablosuna göre toplam hastalarda zatürre oranı yüzde 3.1, toplam ağır hasta sayısı ise 2 bin 739 oldu.

Ülke çapında yatak doluluk oranı yüzde 55.7, erişkin yoğun bakım doluluk oranı yüzde 66.5 ve ventilatör doluluk oranı yüzde 33 oldu.

Resmi verilere göre son 24 saatte 253 kişi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti

Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı günlük koronavirüs verilerine göre, son 24 saatte 253 kişi hayatını kaybederken, 55 bin 791 yeni vaka tespit edildi.

Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de koronavirüs salgınına ilişkin son verileri açıkladı. Verilere göre, Türkiye'de son 24 saatte 253 kişi hayatını kaybederken, 55 bin 791 yeni vaka tespit edildi. 

Bugün tespit edilen hasta sayısı ise 2 bin 408

Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin toplam sayısı 33 bin 454'e, toplam vaka sayısı 3 milyon 745 bin 657'ye yükseldi. 

Bakanlığın verilerine göre toplam ağır hasta sayısı ise 2 bin 658.

Sağlık Bakanlığı Covid-19 hastalarında görülen belirtileri açıkladı

Sağlık Bakanlığı, koronavirüs hastalarına görülen belitleri açıkladı. Belirtiler arasında öksürük, ateş, boğaz ve baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, koku kaybı, tat kaybı, solunum sıkıntısı ve ishal yer aldı.

Koronavirüs hastalarında sık görülen belirtileri açıklayan Sağlık Bakanlığı, öksürük, ateş, boğaz ve baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, koku kaybı, tat kaybı, solunum sıkıntısı ve ishal gibi belirtileri sıraladı.

Bakanlık yeni tip koronavirüs hastalarında görülen belirtileri Twitter hesabından yaptığı açıklama ile paylaştı: 

'Toplumu yok saymanın' 50 metrelik belgesi: 'Salgında geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz'

Covid-19 pandemisi hızla yayılırken ve rekor vaka ve ölüm sayıları açıklanırken, TTB Merkez Konseyi, “İktidara Uyarımız, Topluma Çağrımızdır” başlıklı bir basın toplantısı düzenleyerek alınması gereken acil önlemleri sıraladı.

İleri Haber

TTB Merkez Konseyi Covid-19 salgınındaki artışa ilişkin uyarılarda bulunurken, Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB’nin bir yıldır yaptığı çağrı ve açıklamalardan oluşan 50 metre uzunluğundaki belgeleri paylaştı. Fincancı, “İktidar bu uyarılarımızı asla hayata geçirmedi. Bunlar toplumu yok saymanın belgesidir” dedi.

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi hızla yayılırken ve rekor vaka ve ölüm sayıları açıklanırken, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, “İktidara Uyarımız, Topluma Çağrımızdır” başlıklı bir basın toplantısı düzenleyerek alınması gereken acil önlemleri sıraladı.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı basın toplantısını Paul B. Preciado’nun Michel Foucault’dan esinlenerek sarf ettiği “Yaşadığın toplumun nasıl bir siyasi hükümranlık biçimi kurduğunu söyle, karşılaşacağın salgınların alacağı biçimi ve onlarla nasıl mücadele edileceğini söyleyeyim” cümlesiyle başlattı. TTB’nin bir yıldır hem topluma hem de Sağlık Bakanlığı’na yaptığı çağrı ve açıklamalardan oluşan 50 metre uzunluğundaki belgeleri paylaşan Korur Fincancı, “İktidar bu uyarılarımızı asla hayata geçirmedi. Bunlar toplumu yok saymanın belgesidir” diye ekledi.

'GEÇ KALDINIZ, ÖNLENEBİLİR ÖLÜMLERİ ÖNLEMEDİNİZ'

“TTB olarak iktidarı bir kere daha uyarıyoruz: Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz" denilen açıklamada alınması gereken önlemler şöyle sıralandı:

- Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.

- Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri, ve toplum dahil edilmelidir.

- Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.

- Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır.

- Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.

- Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır.

- Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. COVID-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.

- Kapatılmış olan Hıfzıssıhha Enstitüsü gibi yapılarımızın ne kadar gerekli olduğu şimdi bir kez daha anlaşılmıştır. Artık sağlıkta birilerini zengin edecek değil toplumun ihtiyaçlarına yönelik adımlar atılmalı; aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır. Küresel sorunda çözümün de küresel olduğu kabul edilmelidir. Kimseyi geride ve yalnız bırakmayan uluslararası koordinasyon acilen kurulmalıdır.

'SİYASİ VE EKONOMİK ÇIKARLARI DEĞİL, İNSANI ÖNCELEYİN!'

TTB Merkez Konseyi'nin açıklamasında ayrıca şu ifadeler kullanıldı:

"Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığına daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin!"

Ankara'daki iki şehir hastanesi için 13 hastane ve 17 semt polikliniği kapatılacak

Çalışmada, ''Şehir dışına inşa edilen hastanelere yoğun hasta akışı, yoğun trafik sorunu ortaya çıkaracak, erişim zorluğu halkı yakınlarındaki özel hastanelere gitmeye mecbur bırakacak” değerlendirmesi yapıldı. 

Ankara Tabip Odası, SES ve Dev-Sağlık-İş, şehir hastanelerinin zararlarına ilişkin bir broşür hazırladı. Yapılan çalışma, Ankara’da açılması planlanan Etlik Şehir Hastanesi için 6 hastane ve 17 semt polikliniği kapatılacak. Böylece kentteki iki şehir hastanesi için toplam 13 hastane, 5 bin 645 yatak, 816 yoğun bakım yatağının kapatılacağını ortaya koydu.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Ankara Tabip Odası ve Dev-Sağlık-İş, “Şehir Hastaneleri Gerçeği; Sağlık Hakkı Ablukası” başlığıyla bir çalışma hazırladı. Çalışmada, şehir hastanelerinin neden olduğu zararlar anlatıldı. Buna göre, şehir hastaneleri sağlık çalışanları için, iş yükünün artmasına, esnek ve belirsiz görev tanımlarına, güvencesizliğe, idari mobbinge, ulaşım sorunlarına ve ödeme sorunlarına, yurttaşlar için ise artan vergilere, ek katkı paylarına, sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasına, şehir merkezinde ulaşımı kolay hastanelerin kapanmasına ve kamu kaynaklarının israfına sebep oldu.

17 SEMT POLİKLİNİĞİ DEVRE DIŞI BIRAKILACAK

Cumhuriyet'ten Sarp Sağkal'ın haberine göre, çalışmada 7 yıldır inşaatı süren Etlik Şehir Hastanesi’ne ilişkin de bilgi paylaşıldı. Buna göre, hastanenin açılmasıyla Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Etlik Zübeyde Hanım Hastanesi, Dr. Sami Ulus Hastanesi, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi kapatılacak. Bunun yanında 17 semt polikliniği de devre dışı bırakılacak. Böylece Ankara ve Etlik Şehir Hastanesi için toplam 13 hastane, 5 bin 645 yatak, 816 yoğun bakım yatağı kapatılmış olacak.

‘HALK ÖZELE GİTMEYE MECBUR BIRAKILACAK’

Çalışmanın sonuç bölümünde şehir hastanelerine ilişkin “İddiaların aksine şehir hastaneleri, kamusal sağlık hizmetlerinin niteliğini azaltacak, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine güvencesiz, sendikasız ve ucuz çalışma koşulları dayatacak, taşeronlaştırma sürecini yaygınlaştıracak, sağlığa ayrılan kaynağın bu projelere aktarılmasıyla birlikte bilimsel araştırmalarda gerilemeler yaşanacak, şehir dışına inşa edilen hastanelere yoğun hasta akışı, yoğun trafik sorunu ortaya çıkaracak, erişim zorluğu halkı yakınlarındaki özel hastanelere gitmeye mecbur bırakacak” değerlendirmesi yapıldı. 

'KAPATILAN HASTANELER RESTORE EDİLEREK AÇILMALI'

Çalışmanın öneriler bölümünde ise şunlar sıralandı: “Sağlık hizmetleri toplumun içine gömülü, topluma en yakın, ulaşılabilir yerde sunulmalıdır. Halk için eşit, parasız, nitelikli ve anadilinde sağlık hizmetlerine erişim sağlanmalıdır. Çalışanlar için insan onuruna yaraşır çalışma ortamı, adil ve eşit ücret politikaları hayata geçirilmelidir. Kent merkezinde kapatılan hastaneler üstlendikleri sağlık hizmetlerinin niteliğine, kentin tarihsel dokusuna ve motiflerine göre restore edilerek açılmalıdır.” 

Bakan Koca: Vaka sayılarında ciddi artış var, önlemleri gevşettik maalesef

Bugünkü köşe yazısında Sağlık Bakanı Koca'yı aradığını belirten Ahmet Hakan, Koca'nın “Vaka sayılarında ciddi artış var. Bunda mutasyon tabii ki etkili ama sadece mutasyonla açıklayamayız. Önlemleri gevşettik maalesef" dediğini aktardı.

Hürriyet Gazatesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, bugünkü köşe yazısında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile yaptığı telefon görüşmesine yer verdi.

Koca'ya "Bu gidiş nereye Sayın Bakan?" diye sorduğunu belirten Ahmet Hakan, Koca'nın "Vaka sayılarında ciddi artış var. Bunda mutasyon tabii ki etkili ama sadece mutasyonla açıklayamayız. Önlemleri gevşettik maalesef” dediğini aktardi.

Hakan, "Peki, ya çözüm?" sorusuna ise Bakan Koca'nın “Çözüm, aşıyı olabildiğince hızlandırmak. Beraberinde de hareketliliği azaltmak. ‘Önce tedbir, sonra aşı’ ya da ‘önce aşı, sonra tedbir’ değil. İkisini bir arada yapmamız gerekiyor. Bundan başka çözüm yolu yok” yanıtını verdiğini yazdı. 

'AŞI SADECE BİZDE DEĞİL, TÜM DÜNYADA SORUN'

Koca aşılama çalışmalarına ilişkin ise şunları söyledi:

"Aşı konusu, sadece bizde değil tüm dünyada sorun. Yapılan bütün hesaplar, tüm dünyada şaştı. Müthiş bir aşı savaşı var. Sözleşmelere uyulmuyor. Ama biz ısrarla takipteyiz." diyen Koca, "Benim temel hedefim şu: Mayıs, en geç haziran sonu 40 yaş üstünün aşılanmasını tamamlamak. İkinci hedefimiz ise şu: Temmuza kadar 20 yaş üstünü aşılamak. Bütün uğraşımız bu iki temel hedefi yakalamak için. Buna çabalıyoruz. Zorluklar var, biliyorum. Ama ben sonuç alacağımıza inanıyorum. Haziran sonu itibariyle 40 yaş üstünü her şartta aşılayabileceğimize inanıyorum."

'UMUDUM RAMAZAN AYINDA'

Bakan Koca'nın, pazartesi günü Bilim Kurulu toplantısı, salı günü ise Bakanlar Kurulu toplantılarını hatırlattığını ancak yeni kararlara yönelik bir şey söylemediğini yazan Hakan, Sağlık Bakanı Koca'nın umudunun Ramazan ayında olduğunu söylediğini aktardı.

Fahrettin Koca, “Ramazanı fırsata çevirmemiz gerekiyor. Ramazanda hareketliliği azaltmamız lazım" dedi.