Dr. Öğretim Üyesi Serkan Öngel: Yaşadığımız, krizin katmerlenmesidir
4 milyon 300 bini aşan işsizlik sayısı, önüne geçilemeyen ekonomik kriz ve krizin toplumsal ve siyasal yansımalarını Dr. Öğretim Üyesi Serkan Öngel ile konuştuk.
Özgür Yılmaz
Dr. Öğretim Üyesi Serkan Öngel ile 4 milyon 300 bini aşan işsizlik sayısı, önüne geçilemeyen ekonomik kriz ve krizin toplumsal ve siyasal yansımalarını konuştuk.
Yaşadığımız sorunların sadece işsizlik krizi değil, çalışma hayatının her alanında yaşanan güvencesizleşme, örgütsüzleşme olduğunu vurgulayan Öngel, işsizlik verilerinin açıklanması üzerine sorularımızı yanıtladı
Bugün açıklanan TÜİK işgücü verilerinde, işsizliğin 1 milyon kişi daha artarak 4 milyonun üzerine çıktığı görüldü. Geçtiğimiz ay açıklanan verilerde de bir artış görülmüştü. Önümüzdeki dönem işsizlikte daha yüksek artışlar görülebilir mi?
Öncelikle şunu söyleyelim. Karşılaştığımız tablo resmi istatistiklere yansıyan en yüksek işsiz sayısıdır. İşsiz sayısı 2007 yılındaki işsiz sayısının iki katıdır. Söz konusu tarihte işsiz sayısı 2 milyon 150 bindi.İşsizlik oranı da yüzde 13,5 ile 2008 krizinin derin etkilerinin hissedildiği aralık dönemindeki oranın bile üzerine çıkmıştır. Söz konusu dönemde işsizlik oranı yüzde 12,7 idi. İşsizlik krizi 2018 ocak ayında daha da derinleşmiş Şubat 2009'da yüzde 14,8 ile rekor kırmıştı. Mevsimsel etkiler dikkate alındığında Ocak verilerinin Aralık verilerinden fazla çıkması beklenen bir durum. Bu anlamda işsizlikte düşüş beklenmemeli. Bu anlamda önümüzdeki dönem yeni rekorlarla karşılaşabiliriz. Ayrıca işsizlik iş arama umudunu kaybettiği için iş aramayan ya da iş aradığı halde, işsiz sayılmak için gerekli arama süresini sağlayamadığı için, işsiz sayılmayanlarla birlikte değerlendirilmeli. DİSK-AR bu kapsamdaki işsizlik oranını yüzde 20,9 olarak açıkladı.
Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kriz artık her alanda kendini açığa vurmaya başladı. Bunlar da kendini, sanayi ve inşaat sektöründeki azalışla gösterdi. Bu verileri nasıl yorumlarsınız?
İnşaat sektörünün krizde öncü rol oynadığını söyleyebiliriz. Sektörde 447 bin kişilik daralma var. İnşaat sektörü ile bağlantılı pek çok sektör de kirzden etkileniyor. İnşaat sektörü istihdam kaybının en çok yaşandığı alanlardan. İmalat sektöründe de daralma var. Tarım sektörü de 375 bin kişilik daralma ile krizden payını almışt durumda. Üretim verilerindeki daralma işsizliğe de yansıyor.
Önümüzdeki dönem, yerel seçimlerle birlikte düşünüldüğünde ekonomik krizin toplumsal hayata ve siyasete ne gibi yansımaları olabilir?
İşsizlik Türkiye açısından zaten uzun süreden beri yaşanan derin bir kriz. Geçici işlerin yaygınlaştığı, işsizliğin birinci nedeninin geçici işlerde çalışmak olduğu bir süreçten geçiyoruz. Türkiye'ye işsizliğe çözüm olarak sunulan esneklik uygulamaları bu krizi derinleştirmiştir. İşsizlik, krizin maliyetinin işçilere yıkılmasının yansımalarından biridir. Bunu elbetteki siyasal sonuçlarının olması beklenir. Kentleşmenin bu kadar arttığı bir dönemde, kitlelerin sığınacakları, kendi yeten alanları da kalmamış durumdadır. İşsizlik fonu kaynaklarını kullanarak yapılan iş olanakları bile bu krizi karşılayamamaktadır.
Son olarak eklemek istediğiniz başka bir nokta var mı?
İşsizlikte kriz yeni değildir. Yaşadığımız krizin katmerlenmesidir. Sorun sadece işsizlik krizi değil, çalışma hayatının her alanında yaşanan güvencesizleşme, örgütsüzleşmedir.