Dört partiden ABD'ye Fethullah Gülen çağrısı
AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti TBMM grupları ortak bir açıklama yaparak, Fethullah Gülen'in Türkiye'ye en yakın zamanda iadesi için gerekli adımların atılması konusunda ABD'ye çağrıda bulundu.
09-08-2019 17:13

AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti TBMM grupları ortak bir açıklama yaparak, Fethullah Gülen'in Türkiye'ye en yakın zamanda iadesi için gerekli adımların atılması konusunda ABD'ye çaÄŸrıda bulundu.
AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti grup baÅŸkanvekillerinin imzasıyla hazırlanan ortak bildiriye, "FETÖ'nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması için parlamentoda verilen 10 dolayındaki önergenin AKP-MHP oylarıyla reddedilmesini" gerekçe gösteren HDP katılmadı.
AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti TBMM gruplarının ortak açıklamasında, "FETÖ elebaşı Gülen, terör örgütünü ABD'den yönetmeyi sürdürmekte, DEAÅž ve El Kaide gibi terör örgütlerinin taktiklerini kullanarak sapkın görüÅŸlerini yaymaya devam etmektedir. FETÖ ve elebaşı Gülen'e karşı ABD makamlarının harekete geçmemesi, Türkiye ve ABD arasındaki güven iliÅŸkisini olumsuz etkilemektedir. Bunun Türk toplumunda yol açtığı büyük tepkiyi TBMM'de grubu bulunan 4 parti olarak paylaÅŸmaktayız." denildi.
İLGİLİ HABERLER
Kılıçdaroğlu: FETÖ'nün 15 Temmuz'da yapamadığını Erdoğan yaptı
15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde bir yazı kaleme alan Kılıçdaroğlu, Gülen cemaati tarafından yapılmak istenenin, Erdoğan tarafından yapıldığını belirtti.
15-07-2018 12:02

CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminin 2'nci yıl dönümünde Hürriyet'te bir yazı kaleme aldı. Yazısında OHAL, AKP-cemat iliÅŸkisi, 15 Temmuz gecesine dair bilinmeyenler gibi konuları ele alan KılıçdaroÄŸlu, "15 Temmuz’da FETÖ’nün yapamadığını, beÅŸ gün sonra ilan edilen OHAL sayesinde bizzat Recep Tayyip ErdoÄŸan yaptı" dedi.
KılıçdaroÄŸlu ayrıca, "ErdoÄŸan, OHAL yoluyla hukukun üstünlüÄŸü ve parlamenter demokrasiyi askıya aldı, tüm muhalif seslere karşı bir tasfiye hareketi baÅŸlattı. Diktatörlük rejimi 15 Temmuz'a dair kararlılıkla sorulan pek çok sorunun yanıt bulmasını, 15 Temmuz'un üzerindeki sis perdesinin aralanmasını ÅŸimdilik engelliyor" ifadesini kullandı.
KılıçdaroÄŸlu'nun Hürriyet'te yer alan yazısı ÅŸöyle:
"Bugün, parlamenter demokrasimizi yıkmaya yönelik 15 Temmuz FETÖ darbe giriÅŸiminin ikinci yıldönümü. Bu giriÅŸim, halkımızın ve 15 Temmuz gecesi parlamentoyu açık tutarak darbecilere meydan okuyan parlamenterlerimizin direniÅŸi sayesinde baÅŸarısız kılındı.
Modern demokrasiler, 'direnme hakkı'nı yurttaÅŸlarının meÅŸru hakkı olarak nitelendirir. Bazı ülkeler tarafından anayasal bir hak olarak da güvenceye alınan 'direnme hakkı', demokrasi yoluyla ulaÅŸtığı iktidarı kendi çıkarları doÄŸrultusunda bir baskı aracına dönüÅŸtürenlere karşı gösterilecek tepkilerin tümünü kapsar. Bu hak darbecilere karşı da kullanılabilir.
Dolayısıyla, terör örgütünün 15 Temmuz gecesi istediÄŸi hedefe ulaÅŸamamış olması, dünya demokrasi tarihi açısından tarihseldir. Çünkü demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyen FETÖ'nün giriÅŸimi, vatandaÅŸlarımızın, mevcut parlamentoyla birlikte kullandığı direnme hakkı ve medyamızın da üstün yayın baÅŸarısıyla durdurulmuÅŸtur.
Bu vesileyle 250 ÅŸehidimizi rahmetle anıyor, gazilerimize ÅŸükranlarımı sunuyorum. Ancak yıl dönümü etkinliklerine '15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Åžehitleri Anma Haftası' adı verilmiÅŸ olsa da kendisi için zafer kazandığı savunulan demokrasinin ortadan kaldırıldığını da vurgulamak istiyorum.
16 Temmuz'da, yani darbenin bir gün sonrasında, Gazi TBMM'nin çatısından darbecilerin attığı bombaların dumanı tütmeye devam ediyorken, bizler yeni ve güçlü bir demokrasinin ilk adımlarını atmaya baÅŸlayabilirdik. Ancak bu olmadı... Aksine 15 Temmuz'da FETÖ'nün yapamadığını, beÅŸ gün sonra ilan edilen OHAL sayesinde bizzat Recep Tayyip ErdoÄŸan yaptı. ErdoÄŸan, OHAL yoluyla hukukun üstünlüÄŸü ve parlamenter demokrasiyi askıya aldı, tüm muhalif seslere karşı bir tasfiye hareketi baÅŸlattı.
Yüz binlerce çalışan kamu görevinden ihraç edildi, siyasi suçlamalarla çok sayıda akademisyen, gazeteci ve milletvekili tutuklandı, medya susturuldu, yargıya eÅŸit biçimde eriÅŸim hakkı ortadan kaldırıldı. Suçun ÅŸahsiliÄŸi ilkesi yerini toplu cezalandırmaya bıraktı. Anayasa Mahkemesi, KHK'lar hakkında kendisini yetkisiz ilan etti. BM Medeni ve Siyasi Haklara İliÅŸkin Uluslararası SözleÅŸmesi'nin 13 maddesine çekince konuldu; bu çekince iÅŸkence ve kötü muamele yapacağımızın uluslararası kabulü oldu.
Biz bu nedenle iki farklı 15 Temmuz olduÄŸunu savunuyoruz, 'Halkın 15 Temmuz'u...' ve 'Sarayın 15 Temmuz'u...' Halkımız, direnme hakkını kullanarak FETÖ’nün amacına ulaÅŸmasını engelledi. Zulmün ve yaÄŸmanın sembolü olmuÅŸ saray ise 15 Temmuz bahanesiyle Türkiye’yi bir diktatörlük rejimine dönüÅŸtürdü.
Öte yandan, darbe giriÅŸiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmaması/çıkmaması üzerine kurulmuÅŸ hukuki bir süreç de yürütülüyor. Harp okulu öÄŸrencilerine, erlere ağır hapis cezaları veriliyor, on binlerce tutuklu yıllardır haklarındaki iddianamelerin tamamlanmasını bekliyor... Örnekleri çoÄŸaltabiliriz. Siyasi/ekonomik gücü olanlar ise iktidar mensuplarının da ifade etmekten çekinmedikleri 'FETÖ Borsaları' yoluyla soruÅŸturmalardan kurtuldular, kurtuluyorlar. Kimileri akrabalık iliÅŸkileri sayesinde FETÖ üyeliklerini temizlemeyi baÅŸarıyorlar.
Oysa ErdoÄŸan ve ekibi, siyasi hayatlarında ve rant ekonomisine dayalı zenginleÅŸme süreçlerinde kendilerine rakip gördüklerine karşı FETÖ ile iÅŸbirliÄŸi yaptı, 'Ne istediniz de vermedik' sözü bu iÅŸbirliÄŸini sembolize eden bir itiraf olarak tarihteki yerini aldı. Bu iki yapının arasındaki ayrılık ise 'daha demokratik, özgür ve adil bir Türkiye' konusundaki görüÅŸ farklılıkları nedeniyle baÅŸlamadı. Aksine demokrasinin, özgürlüÄŸün ve adaletin geriletilmesi konusunda birbirleriyle yarışan bu iki yapının çıkarları çatışmaya baÅŸladı. 15 Temmuz'un gerçek tarihi, bu politik arkaplan olmadan yazılamaz.
Diktatörlük rejimi aynı zamanda 15 Temmuz'a dair kararlılıkla sorulan pek çok sorunun yanıt bulmasını, 15 Temmuz'un üzerindeki sis perdesinin aralanmasını ÅŸimdilik engelliyor. Åžimdilik diyorum, çünkü doÄŸru sorular er ya da geç doÄŸru yanıtlarla buluÅŸacaktır. EÄŸer Türkiye’nin geleceÄŸinden darbeleri çıkarmak, demokrasimizi kökleÅŸtirmek, tek adam rejiminden kurtulmak, herkes için eksiksiz bir adalete ulaÅŸmak istiyorsak, yapmamız gereken, doÄŸru soruları sorma ve doÄŸru yanıtları bulma kararlılığından vazgeçmemektir.
ÖrneÄŸin,
1. Adil Öksüz, 2008 yılından bu yana kim olduÄŸu bilinmesine karşın neden takip edilmemiÅŸtir?
2. Darbe giriÅŸiminden hemen önce aralarında Adil Öksüz ve Kemal Batmaz'ın da bulunduÄŸu beÅŸ kiÅŸi, MİT tarafından izlenen bir evde bir araya gelmiÅŸlerdir. MİT, darbe kararının alındığı bu toplantıyı dinlemiÅŸ midir? Dinlemediyse bu görevi ihmal suçu deÄŸil midir?
3. MİT; CumhurbaÅŸkanı, BaÅŸbakan ve Genelkurmay BaÅŸkanı’na FETÖ/PDY örgütü faaliyetleri ile ilgili olarak darbe giriÅŸiminden önce en son hangi tarihte bilgi vermiÅŸtir?
4. Bilinen ve beklenen darbe teÅŸebbüsünün 15 Temmuz'da olacağı MİT'e saat 14.00 itibari ile iletilmesine raÄŸmen neden CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakan anında bilgilendirilmemiÅŸtir?
gibi doÄŸru yanıtlarını bekleyen yüzlerce soru bulunmaktadır. Bu nedenledir ki, 15 Temmuz gecesi tam olarak ne olduÄŸunun ortaya çıkarılması, demokrasiye inanan herkesin tarihsel sorumluluÄŸudur.
Biz, 'öngörülen, önlenmeyen ve sonuçları kullanılan darbe'ye, 'kontrollü darbe' diyoruz. Bu baÄŸlamda, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminin hemen ardından ilan edilen OHAL sürecinin ülkemizi getirdiÄŸi noktayı, bir ara dönem olarak görüyoruz. Dolayısıyla, 16 Nisan 2017 Referandumu ve 24 Haziran CumhurbaÅŸkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri, tek adam rejiminin tesisi açısından ErdoÄŸan ve arkadaÅŸlarına baÅŸarı getirmiÅŸ gibi görünebilir. Ancak demokrasi için kararlılıkla mücadele verenler bilmektedir ki diktatörlükler baki deÄŸildir. Tarih, diktatörlere karşı girdikleri mücadelelerden zaferle çıkmış demokrasi kahramanlarını yazar.
Çok yakın bir zamanda Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de hedefi doÄŸrultusunda cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracak; çaÄŸdaÅŸ parlamenter demokrasiyi birlikte kuracağız. Bunu baÅŸardığımızda 15 Temmuz'un üzerindeki sis perdesi de kalkacak. İşte o zaman her 15 Temmuz'da gerçek anlamda bir demokrasi zaferi kutlaması yapacağız."
CHP heyeti iade belgelerini inceledi
AKP'liler ve İnce arasında tartışmalara neden olan 'iade' meselesinin incelenmesine ilişkin adım atıldı.
04-06-2018 18:34

CHP Ankara milletvekilleri Murat Emir, Ali Haydar Hakverdi ile avukatlar Erol Aras ve Efe Dikbıyık’tan oluÅŸan heyet, Fethullah Gülen’in iade dosyalarına iliÅŸkin Adalet Bakanlığı yetkilileriyle görüÅŸtü.
Adalet Bakanlığı ek hizmet binasında gerçekleÅŸen görüÅŸme sonrası bir açıklama yapan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, yaklaşık 5 saat boyunca Fethullah Gülen’in ABD’den iade edilmesine dönük olarak yapılan talepname ve dosyaları incelediklerini söyledi.
‘DOSYAYI İNCE VE KILIÇDAROÄžLU’NA VERECEĞİZ’
Bir rapor hazırlayacaklarını ve bu raporu cumhurbaÅŸkanı adayı Muharrem İnce ile CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu’na ileteceklerini belirten Emir, “Bu çalışmamızın ayrıntısıyla ilgili paylaÅŸacağımız bilgi bu kadar. Åžu anda oradaki çalışmanın ayrıntısıyla ilgili bilgi vermeyeceÄŸiz. Çünkü bu çalışmayı Muharrem İnce ve Genel BaÅŸkanımız adına yaptık. Dolayısıyla raporu onlara vereceÄŸiz.” dedi.
Murat Emir, çalışmanın nasıl geçtiÄŸiyle ilgili soruya karşılık, “Çok yönlü bir çalışma yaptık. Oradaki dosyaların usulüne dönük olarak bazı incelemelerde bulunduk. Neyi aradığımızı biliyorduk, dolayısıyla yeterli bir çalışma yaptık” cevabını verdi. Avukat Erol Aras da 27 klasör incelediklerini aktardı.
'KAMUOYU BİLGİLENDİRİLECEK'
CHP’li vekil Hakverdi de görüÅŸmeye iliÅŸkin açıklamasında ÅŸunları söyledi:
“Toplantıda, Adalet Bakan Yardımcısı, MüsteÅŸar, ilgili genel müdür ve bu konuyu takip eden hakim arkadaÅŸlarımız ile Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcı Vekilimiz vardı. Onlar bütün dosyaları sundu. Biz çok ayrıntılı inceleme yaptık. Dördümüz de hukukçuyuz. Buraya iki tarafsız hukukçu getirdik. Çok güzel, hukuki ve ayrıntılı bir rapor düzenlemek gibi bir görevimiz var. Bu görevi ifa ettikten sonra da bütün kamuoyuyla gerekeni paylaÅŸacağız.”
'BİR KEZ DAHA VURGULADIK'
CHP heyetinin incelemesine iliÅŸkin Adalet Bakanlığı’ndan da bir açıklama geldi. Bakanlığın açıklaması ÅŸöyle:
“CHP CumhurbaÅŸkanı Adayı Muharrem İnce’nin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den iadesine yönelik iÅŸlemlere dair iddialarına iliÅŸkin olarak, Ankara milletvekilleri Murat Emir ve Ali Haydar Hakverdi ile avukatlar Erol Aras ve Efe Dikbıyık’tan oluÅŸan CHP heyeti, 4 Haziran 2018 tarihinde Bakanlığımıza bir ziyaret gerçekleÅŸtirmiÅŸtir.
CHP heyetine, Bakanlığımız bürokratları tarafından FETÖ elebaşı hakkında ABD makamlarına iletilen iade talepleri hakkında bilgilendirmede bulunulmuÅŸ, heyet üyelerinin soruları cevaplandırılmış ve arzu ettikleri evrakı incelemeleri saÄŸlanmıştır. Ziyaret vesilesiyle iade iÅŸlemlerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yerine getirilmesi hususundaki hassasiyetimiz bir kez daha vurgulanmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Kayyum atanan belediyede AKP'li başkanın 2 çocuğuna işe gitmeden maaş
Kayapınar Belediyesi’nde işe gitmedikleri için işten çıkarılan AKP'li İlçe Başkanı Servet Can’ın iki çocuğunun, kayyum tarafından yeniden işe alınıp maaşa bağlandığı ortaya çıktı.
14-12-2019 12:48

Diyarbakır'da İçiÅŸleri Bakanlığı’nın görevden aldığı Kayapınar Belediyesi EÅŸ BaÅŸkanı Keziban Yılmaz döneminde, iÅŸe gitmedikleri için iÅŸlerine son verilen AKP Kayapınar İlçe BaÅŸkanı Servet Can’ın oÄŸulları Cihat ve Osman Can, atanan kayyum Ünal Koç tarafından yeniden iÅŸe alındı.
Kayapınar Belediyesi’ne Aralık 2016’da kayyum atandıktan sonra AKP Kayapınar İlçe BaÅŸkanı Servet Can’ın çocukları Ömer, Cihat ve Osman Can, 2018 yılında iÅŸe alındı. 31 Mart yerel seçimlerinin ardından seçilen yeni yönetim, iÅŸe gitmedikleri halde maaÅŸ alan Cihat ve Osman Can hakkında tutanak tutup iÅŸlerine son vermiÅŸti.
KAYYUM TEKRAR İŞE ALDI, İŞE GİTMEDİKLERİ HALDE YENİDEN MAAŞ BAĞLADI
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, 21 Ekim’de kayyım olarak atanan ilçe Kaymakamı Ünal Koç, Cihat ve Osman Can kardeÅŸleri yeniden iÅŸe aldı. İşe gitmedikleri öÄŸrenilen Cihat ve Osman Can kardeÅŸlerin maaÅŸlarının ödendiÄŸi kaydedildi.
BAĞLAR BELEDİYESİ İDDİASI
Kayapınar Belediyesi'nde yakınlarını bankamatik memuru olarak iÅŸe yerleÅŸtirdiÄŸi belirtilen AKP İlçe BaÅŸkanı Servet Can’ın, 2018’de damadı ve yeÄŸenlerini Kayapınar Belediyesi’ne, aile üyelerinden 6 kiÅŸiyi ise bu yıl aÄŸustos ayında BaÄŸlar Belediyesi’ne personel olarak iÅŸe yerleÅŸtirdiÄŸi ileri sürülmüÅŸtü.
İngiltere uyruklu 4 IŞİD'ci sınır dışı edildi
İçişleri Bakanlığı, İngiltere uyruklu 4 IŞİD'cinin ülkelerine sınır dışı edildiğini açıkladı.
14-12-2019 12:23

İçiÅŸleri Bakanlığı, cihatçı terör örgütü IŞİD'in İngiltere uyruklu 4 mensubunun ülkelerine sınır dışı edildiÄŸini duyurdu.
Bakanlığın açıklamasında ÅŸöyle denildi:
"Yabancı Terörist SavaÅŸçıların (YTS) ülkelerine iadelerine devam edilmektedir. Bu kapsamda bugün *4* BirleÅŸik Krallık (İngiltere) uyruklu YTS ülkelerine sınır dışı edilmiÅŸtir."
Katar şeyhinin annesi Kanal İstanbul güzergahında 44 dönüm arazi almış
Katar emirinin annesi Şeyha Moza’nın Başakşehir’de 100 bin lira sermayeli şirket kurup 1.5 ay kadar sonra da Kanal İstanbul güzergahında 44 dönüm arazi satın aldığı ortaya çıktı.
14-12-2019 09:51

Katar Emiri Åžeyh Tamim bin Hamit el-Sani’nin annesi Åžeyha Moza bint Nasır el-Misned’in Türkiye’de ÅŸirket kurup Kanal İstanbul güzergahındaki Arnavutköy’de 44 dönüm arazi satın aldığı ortaya çıktı.
Sözcü’den İsmail Åžahin’in haberine göre Åžeyha Moza, Triple M Gayrimenkul Turizm Ticaret Anonim Åžirketi’ni 8 Kasım 2018 günü 100 bin lira sermaye ile BaÅŸakÅŸehir’de kurdu.
100 bin paya bölünen ÅŸirket hisselerinin yüzde 45.45’ini Åžeyha Moza alırken, Katar eski baÅŸbakan yardımcısı Abdullah bin Hamit el-Attiyah’ın eÅŸi olan Münire bin Nasır el-Misned yüzde 31.82’sini, Åžanna Nasır el-Misned ise yüzde 22.73’ünü aldı.
Åžirket kurulduktan 1.5 ay sonra Kanal İstanbul güzergahında 44 bin 702 metrekare arazi satın alındığı, arazinin imar planlarında ‘tarla’ olarak göründüÄŸü belirtildi.
Arnavutköy ilçesi, Baklalı Köyü’nde 136 ada 39 parselde bulunan taşınmazın devir iÅŸlemi 27 Aralık 2018’de yapıldı.
Ankara'da bir bankamatik memuru daha ortaya çıktı: Ne tanıyan var, ne belediyede gören
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde geçmiş dönemdeki personele ilişkin yapılan soruşturmada Bilgi İşlem personellerinden birinin kimse tarafından tanınmadığı ve mesai saatlerinde iş yerinde olmadığı anlaşıldı.
14-12-2019 09:35

Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi’nde geçmiÅŸ dönemdeki “bankamatik memurları”na iliÅŸkin yapılan soruÅŸturmada Bilgi İşlem personeli olarak görünen Serpil Özcan adlı memurenin kimse tarafından tanınmadığı ve mesai saatlerinde iÅŸ yerinde olmadığı anlaşıldı.
Özcan'la ilgili düzenlenen tutanakta, ”İşyerinde çalışır gözüktüÄŸü ancak birimimizde kimse tarafından tanınmadığı, iÅŸ sorumluluÄŸunu yerine getirmediÄŸi ve mesai saatlerinde de iÅŸ yerinde olmadığı anlaşılmış ve tutanak altına alınmıştır” denildi. Özcan'a “hayali görevlendirme” yaptığı öne sürülen personelle ilgili de tutanak tutuldu.
Ayrıca Sözcü'den Ali Ekber Ertürk'ün haberinde ÅŸu ifadeler yer aldı:
"Öte yandan BüyükÅŸehir'de, eski BaÅŸkan Melih Gökçek döneminde iÅŸe alınan Moldova uyruklu kadının baÅŸkanlık konutunda 'masöz'' olarak 3 bin 800 lira aylık maaÅŸa baÄŸlanması da tartışma konusu oldu. Belediye müfettiÅŸlerince Antanova için düzenlenen tutanakta, 'Ana Antanova isimli personelin 13.09.2012 tarihinde Anket A.Åž. bünyesinde SGK iÅŸe giriÅŸi yapılmıştır.15.02.2018 tarihinde kanuni hakları ödenerek iÅŸ akdi fesh edilmiÅŸtir' denildi."
ABD Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı
ABD Senatosu'nda kabul edilen tasarıyla ilgili ABD Büyükelçisi Satterfield, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı.
13-12-2019 21:13

ABD'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, ABD Senatosu'nun ‘Ermeni Soykırımı’na iliÅŸkin aldığı karar nedeniyle DışiÅŸleri Bakanlığına çaÄŸrıldı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, DışiÅŸleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, ABD Senatosunda dün kabul edilen tasarı ile ilgili Bakanlığa çaÄŸrılan ABD Büyükelçisi Satterfield'e, Türkiye'nin karara karşı tepkisini iletti.
İleri Hatırlatıyor
Söz konusu karara iliÅŸkin gün içinde AA muhabirine açıklamada bulunan ABD'nin Ankara BüyükelçiliÄŸi, ABD yönetiminin pozisyonunun deÄŸiÅŸmediÄŸini, görüÅŸlerinin ABD BaÅŸkanı Donald Trump'ın nisanda yaptığı son açıklamasında yansıtıldığını belirtmiÅŸti. ABD BaÅŸkanı Trump, 24 Nisan'daki konuÅŸmasında, Ermenice "Büyük Felaket" anlamına gelen "Meds Yeghern" ifadesini kullanmıştı.
ABD Senatosu dün, ‘Ermeni Soykırımı’ karar tasarısını kabul etmiÅŸti.
HDP mitingine bombalı saldırı davasında 3 sanığa dörder kez ağırlaştırılmış müebbet
7 Haziran 2015 seçimleri öncesi HDP mitingine düzenlenen saldırıya ilişkin davada, mahkeme sanık hakkında 4'er kez ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi.
13-12-2019 19:10

HDP’nin 5 Haziran mitingine yönelik bombalı saldırı davasında kararını açıklayan mahkeme heyeti, 3 sanık hakkında 4'er kez ağırlaÅŸtırılmış müebbet cezası verdi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5 Haziran 2015’te Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediÄŸi seçim mitingine yönelik IŞİD’in bombalı saldırısına iliÅŸkin 5 sanığın yargılandığı davanın karar duruÅŸması Sincan Batı Adliyesi 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, İlhami Bali hakkındaki davanın tefrik edilmesine, Burhan Gök'ün beraatine karar verirken, 3 sanık hakkında ise ‘4 kiÅŸiyi öldürmek’ ve ‘Anayasayı ihlal’den 4 kez ağırlaÅŸtırılmış müebbet, ‘öldürmeye teÅŸebbüs’ ve ‘tehlikeli madde bulundurmak’tan ise 3 bin 336'ÅŸar yıl hapis cezası verildi.