DİSK'ten 'normalleşme' açıklaması: '16 aydır süren yanlışlara yenilerini eklemeyin'

DİSK'ten 'normalleşme' açıklaması: '16 aydır süren yanlışlara yenilerini eklemeyin'

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye'de 1 Temmuz itibarıyla başlayacak olan ''normalleşme'' sürecine ilişkin yayınladığı açıklamada 16 aydır yapılan yanlışlara yenilerinin eklenmemesi çağrısında bulundu.

Türkiye'de 1 Temmuz Perşembe gününden itibaren salgın önlemlerinin kaldırılmasıyla ilgili DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu basın açıklaması yayımladı. Çerkezoğlu açıklamada, “Hükümet 1 Temmuz 2021 tarihinden başlayarak salgınla ilgili neredeyse tüm önlemleri yürürlükten kaldırma kararı aldı. Salgın sürerken, aşılama henüz yeterli düzeye ulaşmamış ve virüsün yeni varyantları dünyada tehlike saçmaya başlamışken sadece turizmi ve ekonomiyi gözeterek normalleşme süreci başlatılıyor” dedi.

Diğer emek ve meslek örgütleriyle birlikte salgının en başından beri savundukları en az iki veya üç haftalık tam kapanma önerisine kulak asılmadığını söyleyen Çerkezoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:

Salgının başlamasından 1 yıl sonra, nisan-mayıs aylarında ''tam kapanma'' adı altında gündeme gelen uygulama ise çalışanların yüzde 60 ile 80’ini kapsamayan göstermelik kapanma oldu. İnsanların açık havada yürüyüş yapmaları, güneşe çıkmaları ile pandemi kurallarına dikkat ederek her türlü toplumsal, siyasal ve kültürel bir araya gelişleri engellenirken tıkış tıkış toplu taşıma araçlarında işe giderek, kapalı mekanlarda saatlerce yan yana çalışmaları zorunlu hale getirildi. Aklın ve bilimin emrettiği ''Hayatı değil, çarkları durdurun'' çağrısına kulak verilmedi.

SONBAHARDA YENİ BİR DALGA İHTİMALİ YÜKSEK

Evet hepimiz sıkıldık, hepimiz evlerimiz ve işyerlerimiz arasına sıkıştırılan hayattan bunaldık. Hukuksuz/ideolojik dayatmalar ve ölçüsüz açılımlarla değil, aklın ve bilimin ışığında, toplumsal bir uzlaşmayla bu sorunlara çare bulunabilir. Ancak hükümet ısrarlı biçimde salgının sağlıkla ilgili boyutunu sağlık meslek örgütlerini, sosyal boyutunu ise sendikaları dışlayarak yürüttü. Hiçbir öneriyi tartışmadı, dikkate almadı. Salgınla mücadeleyi bilimle, akılla ve hukukla değil, ekonomik ve siyasi çıkarlara hizmet edecek şekilde kullandı. Şimdi de kontrolsüz ve ölçüsüz bir normalleşme süreci başlattı. Turizm gelirlerinin artırılması için alınan kararların sonucu olarak sonbaharda salgında yeni bir dalga ile yüz yüze kalma ihtimali oldukça yüksek.

UYARILARIMIZ DİKKATE ALINMADI, SONUÇ ORTADA!

Sadece sağlık ile ilgili değil, salgının toplumsal tahribatının çözümüne dair de hükümet diyalog yolunu hiçbir zaman seçmedi. Salgının başında yurttaşların salgının yaratacağı sosyal ve ekonomik tahribattan korunması için işten çıkarmaların yasaklanmasını, iş ve gelir kaybına uğrayanlara asgari ücretten az olmamak üzere nakit destek verilmesini savunduk. Kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortasından yararlanma koşullarının salgın döneminde kaldırılmasını, kayıt dışı çalışanlara ve yoksullara doğrudan nakit destek sağlanmasını talep ettik. Salgının üzerinden 16 ay geçti. Bu 16 ay ne yazık ki bizleri ve diğer emek-meslek örgütlerinin uyarılarını doğruladı. Salgın büyük bir insani ve sosyal kayba yol açtı; açmaya devam ediyor.

İŞÇİNİN PARASIYLA İŞVERENE 24 MİLYAR TL TEŞVİK VE DESTEK

Türkiye salgında iş ve gelir kaybına uğrayanlara verilen doğrudan nakit desteklerde AB ve OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında son sıralarda yer aldı. Son verilere göre Türkiye, Covid-19 ile mücadelede sağlık harcamaları dahil milli gelirinin yüzde 2’sinden daha düşük nakit transferi yaptı. Dünya ortalamasında ise bu oran yüzde 10 civarında gerçekleşti. Kimi ülkelerde yüzde 20’lere yaklaştı. Doğrudan nakit destekte cimri davranan Türkiye, borç erteleme ve kredi kolaylıkları ile borçlandırma yolunu seçti. Oysa salgının yarattığı iş ve gelir kaybı için borçlandırma değil, yurttaşlara doğrudan nakit destek verilmesi büyük önem taşıyordu.

İşçilere ve işsizlere destekte oldukça cimri davranan hükümet, salgın döneminde işçinin parasıyla işverenlere yaptığı teşvik ve destek ödemelerine devam etti. Nisan 2020 ile Mayıs 2021 arası dönemde İşsizlik Sigortası Fonu’ndan doğrudan teşvik ve destekler ile işbaşı eğitim programları kapsamında işverenlere 24 milyar TL’yi aşkın kaynak aktarıldı. İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları işverenlere aktarılırken kayıtsız çalışanlar ve yoksullar ile küçük esnaf desteklerden yararlanamadı. Gerçekleri konuşalım dedik ve tümüyle resmi rakamlarla ortaya koyduğumuz gerçekler bunlar.

16 AYDIR SÜREN YANLIŞLARA YENİLERİNİ EKLEMEYİN!

Salgın döneminde geniş tanımlı işsizliğin on milyona yaklaştığı biliniyor. İşten çıkarma yasağının bitmesiyle birlikte yaygın işten çıkarmalar gündeme gelebilir. İşsizlikte sert bir tırmanış yaşanabilir.

Öte yandan bu yeni işsizlik dalgası ile yüz yüze kalacak olanların önemli bir bölümü koşulları yerine getiremediği için işsizlik ödeneğinden de yararlanamayacak.

Salgın bitmemiştir ve salgının sosyal tahribatına karşı şu sosyal önlemlerin alınması şarttır.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İşten çıkarma yasağı istisnaları kaldırılarak devam etmeli, ücretsiz izin uygulamasına son verilmelidir. 

Pandemide iş ve gelir kaybına uğrayan tüm işçilere asgari ücretten az olmamak üzere gelir desteği verilmeli, işsizlik ödeneğinden yararlanmak için öngörülen ağır koşullar kaldırılmalıdır. 

Asgari ücretin tümüyle vergiden muaf tutulması ve asgari ücrete sağlanacak SGK prim desteği ile asgari ücretin brütü net olarak ödenmeli, böylece tüm işçilerin eline geçen nakit miktarı en az 750 TL artırılmalıdır. 

Emekli aylık ve gelirleri asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir. 

Kayıt dışı çalışanların gelir kaybını gidermek için sosyal güvenlik sistemi içinde bir asgari gelir desteği sağlanmalı, yoksul haneleri desteklemek için aile sigortası kolu uygulaması başlatılmalıdır. 

Kadınların ve gençlerin salgından çok daha olumsuz etkilendiği dikkate alınarak kadın ve genç istihdamı için özel önlemler alınmalıdır. 

Uzaktan çalışma, hak kayıpları yaratmayacak ve işçi haklarını güvence altına alacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.