DİSK: Çalışırken ölmek istemiyoruz, adalet istiyoruz!

DİSK: Çalışırken ölmek istemiyoruz, adalet istiyoruz!

DİSK Yönetim Kurulu adına Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı 28 Nisan Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü'ne dair açıklama yayınladı.

İleri Haber

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı 28 Nisan Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü'ne dair bir açıklama yayınladı.

İş cinayetlerindeki artışa dikkat çekilen açıklamada, 28 Nisan'ın  "İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü" ilan edilmesi talebi yinelendi. 

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

Güvencesizlik üzerine inşa edilmiş birikim modelinin yarattığı sorunlar, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yaşanan karamsar tablonun giderek daha da derinleşmesine neden olmaktadır.

İSİG meclisinin verilerine göre 2015’te 1730, 2016’da 1816, 2017’de 2006, 2018 yılında ise 1923 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

2014 yılı Mayıs ayında Soma’da 301 maden işçisini yitirdiğimiz katliamın ardından ülkeyi yönetenler “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişti ancak Soma katliamından bugüne en az 27 Soma katliamı kadar daha işçinin yaşamını yitirmesi kaza değil bir tercihin sonucudur. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik göçükten çıkış için insanı, emeği, doğayı ve yaşamı değil; kanı, gözyaşını, betonu ve yıkımı güvence altına alan bir yol tercih edilmektedir. Bu korkunç tercih, 301 işçinin ölümüne sebep olan maden patronuna yeniden maden işletme hakkı vererek bir kez daha ilan edilmiştir.

İş cinayetlerinin ötesinde, maluliyetler ve yaralanmalar gündem dahi olamıyor, meslek hastalıkları ise kayıtlarda bile yok. Sanki, 1800’lü yılların Avrupa’sında yaşıyoruz… İşçinin sadece ve sadece bir üretim aracı olarak görüldüğü, diğer üretim araçlarından hiçbir farkı olmayan bir üretim aracı olarak görüldüğü, bir kazmanın sapıyla, makinenin bir dişlisiyle hiçbir farkının olmadığı bir düzenin tehdidi ile karşı karşıyayız.

Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı çökmüş durumdadır. Çökmüş sistem üzerine yeni bir yasa çıkarmak, mevzuat düzenlemeleri yapmak hiçbir işe yaramamaktadır.

2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu çıkarıldı. Kanun tamamen piyasa aktörlerinin beklentilerine uygun halde düzenlendi. Bu alan piyasaya açılarak yaşanan devasa olumsuzlukların giderileceği sanıldı. İşçi sağlığı iş güvenliği alanının ekonomi-politiği, mevcut sermaye birikim rejiminin önünde engel teşkil etmeyen, aksine kendisi de birikim sağlanacak bir yapı olarak düzenlendi. Sonuç ortada, iş cinayetleri azalmak bir yana aksine hızla yükseldi.

Kader diyen, fıtrat diyen, işçilerin güvensiz davranışlarından dem vuran yetkililere, bütün bu iş cinayetlerinden onların bu çökmüş sistemlerinin sorumlu olduğunu her yerde en etkin bir şekilde vurgulamak ve kamusal bir sistemin yaratılması için her türlü çabayı göstermek zorundayız.

Daha da önemlisi, ölü bedenler üzerinden, akan kan üzerinden bir kalkınma anlayışına son vermek zorundayız. Özellikle ülkemizde ekonomik kriz derinleşirken, bu krizi aşmak için, bu krizden çıkmak için işverenlerin ve ülkeyi yönetenlerin atacakları her adımın İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği için daha büyük tehditlerle bizleri karşı karşıya getireceğini tahmin etmek zor değil. İSİG tedbirlerini sadece bir maliyet unsuru olarak gören, üretimi yavaşlatan bir unsur olarak gören bir yaklaşımın ekonomik kriz sürecinde atacağı adımlara karşı teyakkuzda olmalıyız.

Biz biliyoruz ve bir kez daha altını çiziyoruz ki kader denilen, fıtrat denilen bu sürecin tersine çevrilmesi mümkün ve olanaklıdır. Akan kanın durdurulması için yapılması gerekenler bellidir.

Birincisi, sendikaların örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması şarttır. En önemli denetim içsel denetimdir ve İSİG alanını temel örgütlenme alanı olarak ele alan sendikaların işyerlerinde örgütlülüğü hayati önemdedir.

İkincisi, her türden güvencesiz çalışma biçimine son vermek şarttır.

Üçüncüsü, sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının sendikalar, meslek oda ve birlikleri ve üniversiteler ile oluşturulması için ısrarcı bir çabanın gösterilmesi gerekmektedir.

28 Nisan “Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü”nde iş cinayetlerinde ölen işçi arkadaşlarımızı bir kez daha anıyor, bugünün “28 Nisan İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü” ilan edilmesi talebimizi yineliyoruz.