Devrimler Olunca Bitmiyor: Sovyetler’de Fetret Devri 1923-1924
Sovyetler Birliği’nin tarihte üzerine pek düşülmeyen, devrimin nasıl zorlu yolları aşarak kendi yolunu ve rotasını bulduğunu bilmediğimiz bir dönemine eleştirel bir bakış.
Berat Çelikoğlu
Devrimler siyasal, toplumsal ve ekonomik pek çok sorunun bir yumak gibi birbirine dolandığı tarihsel anlarda ortaya çıkar. Ancak böylesi bir sorunlar yumağı, kıvrak bir el hareketiyle olduğu gibi çözülemez. Sovyetler’de Fetret Devri, Edward H. Carr’ın perspektifinden dev bir sorunlar yumağını ve o yumağın içerisinde çözümü arama uğraşını konu ediniyor…
Edward H. Carr, Sovyetler Birliği tarihi üzerine titiz çalışmalarıyla tanınan ünlü bir tarihçi. Uzun yıllar dışarıdan bir göz olarak Sovyetler Birliği üzerine yaptığı çalışmalar ve araştırmalarda olgularla kişiler arasındaki tarihsel bağları sağlamca kurmaya gayret eden Carr’ın bu defa Sovyetler Birliği’nin kuruluş yıllarında özel bir dönemi, The Interregnum yani Fetret Dönemi’ni anlatan çalışması İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Uygur Kocabaşoğlu’nun çevirisiyle yayımlanan eser; 1923-1924 yılları arasını, yani Lenin’in iktidardan çekildiği ve yaşamını yitirdiği döneme ve hemen sonrasına odaklanarak çeşitli açılardan Carr’ın Fetret Devri olarak adlandırdığı dönemin kapsamlı bir incelemesini içeriyor.
Sovyetler’de Fetret Devri
Makas Krizi, Kapitalist Dünya ve Triumvira İktidarda olarak üç ana başlığa ayrılan eserde Carr’ın önceliği, aynı zamanda dönemin ruhuna da rengini çaldığını düşündüğü NEP politikalarının uygulan(ama)ma sürecini anlatmak oluyor. Kıt koşullar altında kapitalist düzene karşı yaşama mücadelesi veren Sovyetler Birliği’nde zorunluluklarla şekillenen ve uygulamaya konan NEP, iç siyasette ve ekonomide büyük sorunlara ve açmazlara kapı aralıyor. Eserin ilk bölümü, ekonomik referanslara bol bol başvurularak NEP’in hem ekonomik hem sosyal etkilerini, yani Makas Krizi’ni incelemeye ayrılmış.
Ardından karşımıza çıkan Kapitalist Dünya, tek başına koskoca bir düzene kafa tutan bir işçi devletinin karşısına kimi zaman ufak fırsatlar, kimi zamansa işini zorlaştıran olgular olarak çıkan iç ve dış politika başlıklarını anlatıyor. Sovyetler Birliği’nin uluslararası ve resmen tanınma mücadelesinden Almanya’da yükselen milliyetçiliğin sol lehine propagandaya dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği tartışmasına kadar çeşitli başlıklarda bu olgular, Sovyetler’in içinde bulunduğu dönemin koşulları nazarında irdeleniyor.
Son olarak karşımıza çıkan Triumvira İktidarda, Carr’ın Fetret Devri olarak tanımlamayı uygun gördüğü dönemde iç politik unsurlara ve bundan ziyade Lenin’de cisimleşen iktidarın devrinde yaşanan sürece odaklanıyor. Lenin’in, iktidarı ondan devralan Stalin ile arasındaki siyasi farklara, Troçki ile Stalin arasında kıvılcımlanan tartışmalara, dönemin alabildiğine olumsuz koşullarının yarattığı gerilimlere odaklanan bölümde Lenin’in ölümüne de ayrı bir başlık olarak değiniliyor.
Eserde son olarak ise 46’lar Platformu’nun dönemin Politbüro’suna gizli damgası ile gönderdiği mektuba yer veriliyor. Daha sonraki yıllarda Komünist Parti içerisinde oluşacak sol muhalefetin kurucu metinlerinden birisi olarak da görebileceğimiz mektupta tüm bu başlıklara değinen, ancak özellikle NEP’in ekonomik boyutları nedeniyle eleştiriler içeren kısımlar yer alıyor.
Bitirirken
Sovyetler’de Fetret Devri, Carr’ın titizlikle işlediği bir diğer eseri. Sovyetler Birliği’nin tarihte üzerine pek düşülmeyen, devrimin nasıl zorlu yolları aşarak kendi yolunu ve rotasını bulduğunu bilmediğimiz bir dönemine eleştirel bir bakış. Bu anlamıyla döneme ilişkin okuma ve araştırma yapmak isteyen okurun elinde bulundurması, sonraki onyıllara sirayet edecek kimi tartışmaların kökenlerini anlayabilmek için başvurması gereken bir kitap.
Çıkardığımız bir ders var: Devrimler olunca bitmiyor!
KÜNYE: Sovyetler’de Fetret Devri, Edward Hallett Carr, İngilizce aslından çeviren Uygur Kocabaşoğlu, İletişim Yayınları, 1. Baskı 2022, İstanbul