Dersim Yanıyor: Ülke Yangın Yeriyken Bayram Yapılmaz
Dersim'de günlerdir devam eden yangınlara ilişkin Ekoloji Birliği "Ülke yangın yeriyken bayram yapılmaz!" başlıklı bir açıklama yayınladı.
22-08-2018 15:24

İleri Haber
Dersim merkez ve Hozat ilçesi arasında yer alan Geyiksuyu bölgesinde günlerdir süren yangın Sin, Hopka ve Qirkan köylerinin kırsal bölgelerine kadar yayılmış durumda. Günlerdir devam eden yangın hala söndürülemezken ülke genelinde 56 doğa ve yaşam savunucusu örgütün oluşturduğu Ekolojii Birliği'nin, Dersim bolgesindeki orman yangınları ile ilgili "Ülke yangın yeriyken bayram yapılmaz!" başlıklı bir açıklama yayınladı.
Ekoloji Birliği'nin yayınladığı açıklamanın tam metni şu şekilde:
ÜLKE YANGIN YERİYKEN BAYRAM YAPILMAZ!
"Bölgede her yaz çıkan/çıkarılan orman yangınları bu yaz da şiddetli bir şekilde devam etmektedir. Mardin, Hakkâri, Şırnak, Diyarbakır, Bingöl illeri başta olmak üzere bölgedeki birçok ilde ormanlar yandı/yanıyor. Bu orman yangınları 2 haftadır Dersim’in (Tunceli) birçok yerinde devam etmektedir. Hozat ilçesinde yangın yakın zamanda kontrol altına alındı.
Bölgede çıkan/çıkarılan orman yangınlarının birçok sebebi olmakla beraber en önemli sebep güvenlik ve askeri operasyonlardır. Bölgede devam eden çatışmaların olumsuz etkileri sadece toplumsal olmayıp birçok ekolojik yıkıma da sebebiyet vermiştir.
'ORMANLAR SÜREN OPERASYONLARDA ATEŞLİ SİLAHLAR KULLANILDIĞI İÇİN YANIYOR'
Bölgede yaşanan ve hala devam eden orman yangınlarına OHAL’i aşan uygulamalar ve güvenlik nedeniyle halkın müdahale etmesine ve bilgi edinmesine bir şekilde izin verilmemektedir. Bölgede ekoloji mücadelesi yürüten aktivistlerin ve gönüllülerin hazırladıkları raporlar ve edindikleri izlenim/gözlemler ışığında askeri karakol ve noktalara yakın ormanlık alanların yandığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte süren operasyonlar ve çıkan çatışmalarda ateşli silahlar kullanıldığından dolayı ormanlar yanmaktadır/yakılmaktadır.
Devletin resmi kurum ve kuruluşları yangınlara hiçbir müdahale etmediği gibi basına ve kamuoyuna orman yangınlarının yaşanmadığına dair bilgilendirmeler yapmaktadır. İktidarın dilini kullanan yandaş medyada ise yaşanan orman yangınlarına dair tek bir bilgi geçmemektedir. Devletin ilgili kurum ve kuruluşları bu süreci “faili meçhul orman yangınları” olarak tanımlarken bölge insanı ise orman yangınlarının sebebinin “bölgenin insansızlaştırılması” olarak tanımlamaktadır.
'HALK, KÖYLERİ BOŞALTMAK ZORUNDA KALIYOR'
Dersim’de orman yangınlarının yaşandığı bölgelerde halk köyleri boşaltmak zorunda kalmaktadır. Orman yangınlarının neden olduğu duman ve gazdan olumsuz etkilenen insanlar hastaneye kaldırılmıştır. Birçok hayvan yangından dolayı yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmaktadır.
Diğer yandan yangınlardan dolayı bölgedeki ekosistem geri dönülmez bir şekilde tahrip edilmektedir. Yangının yaşandığı bölgelerde askeri engellemeleri aşıp yangına müdahale eden yerel halk birçok endemik bitki ve hayvan türlerinin yandığını tespit etmiştir. Dersim yaylalarında geçimlerini hayvancılık faaliyetleri ile sürdüren bölge halkı hem maddi hem de manevi zarara uğramaktadır. Ayrıca Dersim’de yerel halk tarafından kutsal kabul edilen mekânların da yanma tehlikesi bulunmaktadır.
'DEVLET, YANGINLARA MÜDAHALE ETMELİDİR'
Yangına müdahale edilmediği takdirde toplumsal, ekonomik ve ekolojik tahribatlar geri dönülmez bir noktaya gelecektir. Bölgede yaşanan ve yaşanabilecek zorunlu göçü engellemek ve bölge ekosisteminin daha fazla zarara uğramaması için ilgili kurumları, ekoloji mücadelesi veren kurum, kuruluş ve kişileri güvenlik/askeri amaçlı orman yangınlarına/yakmalarına karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.
Devlet, bütün olanaklarıyla bu yangınlara bir an önce müdahale etmelidir. Ülkenin herhangi bir yerinde ormanlar yanarken seyirci kalmak, görmezden gelmek vicdansızlıktır, hukuksuzluktur. Devlet kurumları ise görevi ihmal ve Anayasal suç işlemektedirler. Devlet Anayasaya göre ormanları korumak zorundadır. Ülkenin ormanları, o ormanlardaki canlı cansız varlıklar yanarken, ülke yangın yeriyken bayram yapılmaz!"
İLGİLİ HABERLER
Karaağız'da BES'e karşı tüm köy nöbette: Ölürüz de buraya santral yaptırmayız
Bursa'nın Karaağız Köyü'nde BES'e karşı tüm köy nöbet tutuyor. "Ölürüz de buraya santral yaptırmayız” diyerek direnen köylülerin gözü önümüzdeki günlerde çıkacak kararda.
22-02-2019 14:58

Bursa'nın Karaağız Köyü'nde 300 gündür biyokütle enerji santraline karşı direnen köylüler, santrale karşı açtıkları davada santralin iptalini istiyor. Alana çadır kuran köylüler Bursa’da birçok yerden atık getirileceğini ve bu santralde yakılacağını belirterek “Zehir solumak istemiyoruz” diyor. "Ölürüz de buraya santral yaptırmayız” diyerek direnen köylülerin gözü önümüzdeki günlerde çıkacak kararda.
Köyün girişinde ise “Köyümüz tarım ve hayvancılıkla geçindiği için katı atık santrali istemiyoruz. Yetkililere duyurulur” yazılı pankart bulunuyor.
TÜM KÖY NÖBETTE
Direniş için, kendilerinin kurduğu güneş panelinin enerjisini kullandıkları bir oda bir salon çadırda 7'den 77'ye bütün köy sakinleri nöbet tutuyor. “Nöbet kutsaldır” yazısının asılı olduğu çadırda nöbet tutan 77 yaşındaki Pembe Yılmaz, "Santral yapılmak istenen alan köyümüze, okula çok yakın. Santral kurulursa malımız, canımız, ekinimiz, ekmeğimiz zehir olacak. Orhaneli’ne termik santral yapıldıktan sonra asmalarımızda üzüm olmuyor. Santral yaptırmayacağız" diyor.
'BÖLGEDE ARKEOLOJİK KALINTILAR OLABİLİR'
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, köylüler santralin iptal edilmesine yönelik 3 tane karşı dava açmış, davanın masraflarını da aralarında para toplayarak ödüyor. Davanın sonucu ise önümüzdeki günlerde belli olacak. Köylülerin avukatı Eralp Atabek, bölgede arkeolojik kalıntılar olabileceğini ve bunun için gerekli yerlere köylülerin müracaat ettiklerini söylüyor.
Amasra’daki termik santral için ‘ÇED olumlu’ raporu bozuldu
Bartın – Amasra’da kurulması planlanan termik santral için verilen ÇED olumlu raporu Danıştay 14. Dairesi tarafından bozuldu.
22-02-2019 00:16

HEMA Elektrik Üretim A.Ş. tarafından Bartın'ın ilçesi Amasra'da kurmayı planladığı termik santral için verilen 'Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu' kararının iptali için Bartın Platformu, 7 Kasım 2016 tarihinde topladığı 2 bin 19 imza ile Zonguldak İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Zonguldak İdare Mahkemesi 'ÇED olumlu' kararını iptal etmedi. Bunun üzerine aralarında muhtarların ve sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu 2 bin 2 kişi temyiz isteminde bulundu. Danıştay 14. Dairesi'nde, Zonguldak İdari Mahkemesi'nin 20 Nisan 2018 tarihinde verdiği kararın usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istemi ile açılan dava görüldü.
Danıştay 14. Dairesi kararı oy birliği ile bozarak hükümde şu ifadeleri kullandı:
‘HUKUKİ İSABET GÖRÜLMEDİ’
"Kömür Hazırlama Tesisi Projesi ile Hema Termik Santrali, Kalker Ocakları ve Kül Depolama Sahası Projesi'nin ve Hema Limanı projesinin entegre proje niteliğinde olduğu, dolayısıyla bu projelerin çevresel etkilerinin kümülatif olarak ve aynı ÇED sürecinde değerlendirilmesi gerekirken, entegre bir projenin tüm etkilerinin bir bütün olarak en başta değerlendirilmesi ve alınacak tedbirlerin de ona göre belirlenmesi olanağının ortadan kaldırılmasına sebebiyet verecek şekilde, projenin parçalara ayrıldığı dikkate alındığında Kömür Hazırlama Tesisi ve Hema Limanı projesinden ayrı olarak verilen dava konusu Hema Elektrik Santrali, Kalker Ocakları ve Kül Depolama Sahası Projesiyle ilgili ÇED Olumlu kararında hukuka uyarlık bulunmadığından davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Zonguldak İdare Mahkemesi'nin 20 Nisan 2018 günlü kararının bozulmasına…"
BARTIN PLATFORMU AÇIKLAMA YAPACAK
Danıştay, Bartın ve Amasra'da büyük sevinç yaratırken, yarın Bartın Platformu konu ile ilgili açıklama yapacak.
Mermer ocağına MİGEM'den kıyak
Antalya'nın Akseki ilçesine bağlı Taşlıca (Murtiçi) köyünde bulunan ormanlık arazide mermer ocağı açmak için başvuruda bulunan şirkete MİGEM tarafından yaklaşık 100 hektarlık arazide ruhsat verildi.
21-02-2019 15:48

Büyük bölümü kızılçam ormanlarıyla kaplı olan arazinin 21 hektarlık kısmında mermer çıkarmak için ÇED dosyası hazırlayan Panamer Mermer adlı firma, Nisan 2017'de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne başvurdu. Proje hakkında görüşüne başvurulan Antalya Orman Bölge Müdürlüğü, Eylül 2018'de verdiği yazılı yanıtta, mermer ocağı açılmak istenen arazinin yaklaşık 13 hektarlık kısmının verimli orman alanı olduğunu belirterek bu kesimde madencilik faaliyetinde bulunulmasının uygun olmadığını bildirdi.
ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI VERİLDİ
Bunun üzerine yeni bir ÇED başvurusu yapan firma, uygun görüş verilmeyen kısmın dışında kalan 8,14 hektarlık (80 dönüm) arazide mermer ocağı açmak istedi. Yeniden yapılan başvuruyu değerlendiren Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ise 28 Ocak 2018 tarihinde proje için ÇED Gerekli Değildir kararı verdi. Yöre halkının verdiği bilgiye göre mermer ocağı açılmak istenen bölgede yaklaşık iki yıl önce binlerce ağaç kesildi.
'KÜLTÜR VARLIĞINA RASTLARSANIZ HABER VERİN'
Projeyle ilgili görüşü sorulan Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü ise 25 Temmuz 2018 tarihli yanıtında, ilgili uzmanlar tarafından bölgede inceleme yapıldığını ve mermer ocağı açılmasında bir sakınca bulunmadığını, ancak çalışmalar sırasında herhangi bir kültür varlığına rastlanırsa ilgili kuruma haber verilmesi gerektiğini bildirdi. Koruma Bölge Müdürlüğü’nün bu yanıtı, ÇED dosyasına da eklendi.
KÖYLÜLER ARAZİDE ARKEOLOJİK KALINTI OLDUĞUNU İDDİA ETTİ
Yöre mermer ocağının açılmak istendiği arazide aynı zamanda arkeolojik kalıntıların bulunduğunu dile getiren yöre halkı, büyük bir doğa ve tarih yıkımına neden olacağı öne sürülen girişimin durdurulmasını ve ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep ediyor. Köylülerin verdiği bilgiye göre ruhsat sahası içerisinde bulunan Sivriasar adlı tepe ve çevresinde arkeolojik yapı kalıntıları bulunuyor. Mermer ocağı açılmak istenen bölgedeki yapı kalıntılarının antik çağdan kalma olabileceği belirtiliyor.
YÜZDE 10'LUK MERMER İÇİN DAĞI YOK EDECEKLER
Odatv'den Yusuf Yavuz'un haberine göre projeyle ilgili hazırlanan ve Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce uygun bulunan ÇED dosyasında yer verilen bilgilere göre 8 hektarlık araziden yılda yaklaşık 500 bin metreküp blok mermer çıkartılması planlanıyor. Yüzde 10'u kullanılabilen malzemenin yüzde 90'ı ise moloz (pasa) olarak ormanlık alanda belirlenen araziye dökülecek.
AİHM Hasankeyf'in korunma talebini reddetti
AİHM, Ilısu Barajı'nın önümüzdeki aylarda su tutmaya başlamasıyla birlikte sular altında kalacak Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için yapılan şikayet başvurusunu reddetti.
21-02-2019 14:28

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ilısu Barajı'nın önümüzdeki aylarda su tutmaya başlamasıyla birlikte sular altında kalacak Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için yapılan şikayet başvurusunu reddetti.
AİHM, Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Prof. Dr. Oluş Arık, Prof. Dr. Metin Ahunbay, Özcan Yüksek ve avukat Murat Cano’nun 22 Şubat 2006'da yaptığı başvuruyu bugün karara bağladı.
AİHM üyelerinin çoğunlukla aldığı kararda, başvurunun "kabul edilemez " olduğu bildirildi.
Gerekçeli kararda, başvurunun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine uygun olmadığı belirtilirken, üye ülkeler arasında evrensel kültür mirasının korunmasının AİHS'nin hükümlerine dahil edilmesi konusunda şu ana kadar fikir birliği ve ortak eğilim olmadığı kaydedildi.
Başvuru sahipleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel yaşama saygıyla ilgili 8. maddesinin, eğitim hakkıyla ilgili 1. protokolün ikinci maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği şikayetinde bulunarak, baraj inşaatının durdurulmasını talep etmişti. Ayrıca, Hasankeyf’te bulunan tarihi unsurların parça parça, taşınarak başka bir alanda bir araya getirilmesinin bir yarar sağlamayacağı, tarih ve kültürel mirasın zarar görmesi dışında çevre açısından da büyük olumsuzluklar yaşanacağı şikayetinde bulunmuştu.
Hasankeyf höyüğünde yapılan arkeolojik çalışmalarda 3500 yılından 12 bin yıl öncesine kadar arkeolojik bulgulara rastlanmıştı.
Karbondioksit emisyonunun azaltılması için 1,2 trilyon ağaç dikilmeli
Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü'nden çevre bilimcilerin araştırmasına göre karbondioksit emisyonunun azaltılması için 1,2 trilyon ağaç dikilmesi gerekiyor.
20-02-2019 16:22

Bilim insanlarına göre karbondioksit emisyonunun azaltılması için 1,2 trilyon ağaç dikilmesi gerekiyor. Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü'nden çevre bilimci Thomas Crowther ve ekibinin yürüttüğü çalışmada ağaçların iklim değişikliğiyle mücadelede en güçlü silah olduğu belirtildi.
Yürüttükleri yeni çalışmada dünyada 1,2 trilyon yeni ağacın dikilmesi için yer olduğunu ifade eden Crowther, bu sayıda ağacın insan kaynaklı karbon emisyonunu önemli miktarda azaltacağını söyledi.
'TRİLYONLARCA YENİ AĞAÇ DİKİLİRSE ZARARLI GAZLAR TAMAMEN TEMİZLENEBİLİR'
Crowther, 3 trilyon ağaçta 400 gigaton karbon depolandığını belirterek, trilyonlarca yeni ağaç dikilirse, son 10 yılda insandan kaynaklanan zararlı gazların tamamen temizlenebileceğine dikkat çekti.
The Independent gazetesinde yer alan habere göre, Küresel Karbon Projesi'nin (GCP) raporunda, yollardaki araç sayısının ve kömür kullanımının artmasıyla küresel karbondioksit emisyonunun büyük ölçüde arttığı ve rekor seviyelere ulaşacağı açıklanmıştı.
İstinye'de istinat duvarı çöktü!
Sarıyer'e bağlı İstinye'de bir inşaatın istinat duvarı çöktü. Olay tanıkları, "Bunun altına püskürtme beton yaptılar ama sağlıklı bir şey yapmadılar. Normalde kazık çakıyorlardı, bu maliyetli olduğu için yapmadılar" dedi.
20-02-2019 09:26

Sarıyer'e bağlı İstinye'de bir inşaatın istinat duvarı çöktü. Çökmeyle birlikte yol kenarındaki bir konteyner inşaat alanına yuvarlandı. Olayda ölen yada yaralananın olmadığı bilgisi aktarılırken, itfaiyenin incelemesi ise devam ediyor.
Edinilen bilgiye göre yapımı devam eden bir inşaatın istinat duvarı, henüz bilinmeyen bir nedenle büyük bir gürültüyle çöktü. Çökmeyle birlikte inşaat alanının hemen bitişiğinde bulunan bir otomobil galerisine ait konteyner ofisi de çöken alana yuvarlandı. Olayda ölen yada yaralanan olmazken haber verilmesi üzerine olay yerine itfaiye, polis ve zabıta ekipleri sevk edildi.
Çöken alanda aralıklarla toprak kaymaları da yaşanırken, belediye ekipleri sokağa şerit çekerek yolu trafiğe kapattı. Oto galerisinde bulunan araçlar ile park halindeki diğer araçlar yeni bir göçme ihtimaline karşı daha güvenli alana götürüldü. Öte yandan olay yerine Sarıyer Kaymakamı Gürsoy Osman Bilgin de yetkililerden bilgi aldı.
'MALİYETLİ OLDUĞU İÇİN ALTINA KAZIK ÇAKMADILAR'
Otomobil galerisi ortaklarından Metin Ay, daha önce de istinat duvarında çökme yaşandığını belirterek, "Bunun altına püskürtme beton yaptılar ama sağlıklı bir şey yapmadılar. Normalde kazık çakıyorlardı, bu maliyetli olduğu için yapmadılar" dedi. Çökme İstinye Nadide Çıkmazı Sokak'ta saat 08.00 sıralarında meydana geldi.
DAHA ÖNCE DE ÇÖKME YAŞANMIŞ
İnşaat alanının hemen bitişiğinde bulunan otomobil galerisinin ortaklarından Metin Ay, daha önce de istinat duvarında çökme yaşandığını belirterek, "Bizim burada iş yerimiz vardı, iş yerimiz çöktü. Daha önce de burada istinat duvarı oldu toprak çöktü. Biz kendilerini ikaz ettik. Sadece burayı kapattılar. Sarıyer Belediyesi'ne şikayet ettik ama sonuç alamadık. Daha önce iki ay önce burası çökmüştü bugün de komple çöktü. Toprakla birlikte çöken konteynerde Allah'tan kimse yoktu. Normalde 10 dakika erken gelirlerdi, bugün geç gelmişler. Bunun altına püskürtme beton yaptılar ama sağlıklı bir şey yapmadılar. Normalde kazık çakıyorlardı, bu maliyeli olduğu için yapmadılar" dedi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Belediye ekipleri çöküntü alanında ve yan tarafıtaki iki binada incelemelerde bulundu.