Der Spiegel’den Saray kaynaklı Erdoğan ve 24 Haziran yazısı: ‘Final'

Der Spiegel’den Saray kaynaklı Erdoğan ve 24 Haziran yazısı: ‘Final'

Seçimi “final” olarak değerlendiren Der Spiegel, Saray ve hükümet kaynaklarına dayandırdığı yazısında, Erdoğan ve AKP cephesindeki korku ve teyakkuz durumunu yazdı. “Kale” gibi görünen ancak, iç çekişmeler, kişisel hırs ve güç savaşlarıyla kaynadığı yazılan Saray’da, “kaçış planları” yapıldığı iddia edildi. Dergi, 24 Haziran’da Türkiye’yi iki ihtimalin beklediğini yazdı.

Der Spiegel'in Nisan 2016 tarihli kapağı: "Korkunç Dost"

Ünlü Alman dergisi Der Spiegel, 24 Haziran erken seçimleri ve arka planını masaya yatırdı. 16 Haziran’da yayınlanan, korku ve kaygının kol gezdiği Saray’da ‘kaçış planları’ yapıldığı iddia edilen yazıda, aralarında damadı Berat Albayrak’ın da olduğu Erdoğan’ın yakın çalışma ekibi hakkında da ciddi iddialarda bulunuldu. Yazıdaki analizlerin dayanak yapıldığı kaynağın ise Saray ve hükümet temsilcileri olduğu, söz konusu kişilerin isimlerinin açıklanmasını istenmediği belirtildi.

Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve çocukları dışında kimseye güvenmediği vurgulanan yazıda, 24 Haziran ve AKP hükümeti içerisindeki iç mücadeleye ilişkin çok ciddi iddialar dillendirildi.

‘KADER SEÇİMİ’

Hükümet ve Saray’da seçim yenilgisinin konuşulmaya dahi cesaret edilmediği, korkunun hakim olduğu ifade edilen yazıda öne çıkan bir diğer nokta da, Erdoğan’ın öfke nöbetleri. Erdoğan’ın yardımcılarına tokat atacak, tablet bilgisayar fırlatacak kadar ileri gittiği öne sürülen yazıda, iktidar partisi ve genel başkanının, bu seçimleri, kendi “kader seçimi” olarak gördüğünü, bu nedenle de Saray cephesinde olağanüstü bir teyakkuz hali olduğu iddia edildi.

HAVUZ MEDYASI YİNE TERSTEN OKUDU

Söz konusu yazı, yayınlandıktan sonra havuz medyasında yer buldu bulmasına fakat, “tersten okundu”. Saray kaynaklarına dayandırılan ve Erdoğan eleştirileriyle bezeli yazı, havuz medyasında “Almanlar Erdoğan’ın ne kadar çalışkan olduğunu yazdı” şeklinde görüldü. Eleştirel analiz yazısı, “Der Spiegel dergisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışkanlığına vurgu yaptı” şeklinde ifadelerle haberleştirildi. Erdoğan’ın “kontrol manyağı” şeklinde özetlenebilecek bir kontrol düşkünü olduğu eleştirisi yapılan yazı, havuz medyasında Erdoğan’ın adeta “süperman”miş gibi imasıyla sunuldu. Halbuki yazı, Erdoğan, 16 yıllık AKP iktidarı ve tüm ilişkileri ve bağlantılarıyla Erdoğan ailesine yönelik ağır iddialar ve eleştiriler içeriyor.

Peki yazıda iddia edilen, 24 Haziran seçimlerine ilişkin "iki ihtimal” nedir? AKP ve Saray cephesinde nabız nasıl? Kaçış planı iddiaları nedir?

Ciddi iddialar içeren Der Spiegel’in söz konusu yazısının Türkçe çevirisi, dün gece sosyal medyaya düştü. Ekşisözlük’te yer alan, Der Spiegel’den Maximillian Pop imzalı 16 Haziran tarihli yazının çevirisinden satır başları şöyle aktarıldı:

‘SARAY KALE GİBİ’

24 Haziran seçimlerinin Erdoğan’ın kaderinin belirleyeceği ifade edilirken, Saray’da kaçış planları olduğuöne sürüldü.

Sığınak ve hastanenin olduğu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bir kale gibi olduğu ifade edilen yazıda, “Ziyaretçiler bir araçla alınıyor ve bir tünelden geçerek doğrudan ilgili birime götürülüyor. Bina Cumhurbaşkanı'nın korkutucu, muhteşem, korunaklı ve kontrollü iktidarını simgeliyor” ifadeleri yer alıyor.

Yönetimin tüm kademeleri üzerindeki haddinden fazla kontrole dikkat çekilen yazıda, Erdoğan ile ilgili “Hükümetin her türlü meselesini kontrol ediyor. Notlarla doldurduğu bir defteri yanında taşıyor” deniyor.

Erdoğan’ın 24 Haziran’da hiç olmadığı kadar geniş yetkilerle seçilmek istendiğine dikkat çekilen yazı şöyle devam ediyor:

“Erdoğan 24 Haziran’da yapılacak seçimlerde doğrudan ve hiç olmadığı kadar geniş yetkilerle cumhurbaşkanı seçilmek istiyor. Seçilmesi durumunda tek iktidar sahibi olacak, erkler ayırımı neredeyse ortadan kalkmış olacak. Türkiye böylelikle bilhassa Erdoğan anlamına gelecek."

‘ERDOĞAN KİMDİR?’

“Ülkenin kaderini kendi kaderine bağlayan Erdoğan kimdir? Hakkında pek çok şeyin bilindiği söylenen ve pek çok şeyin bilinmediği Erdoğan kimdir? İktidarını nasıl kullanıyor? Kime güveniyor? En yakın çevresinde nasıl bir tutum takınıyor?” sorularının yer aldığı yazıda, Der Spiegel’in, Cumhurbaşkanı'nın düzinelerce yakını, danışmanı, hükümet üyeleri, partili dostları ve bakanlarıyla görüştüğü belirtildi. Söz konusu kişilerin isimlerinin açıklanmasını istemediği bildirilen yazıda, dergiye konuşanların, Erdoğan’ı öfkelendirmekten korktuğu kaydedildi.

KORKU VE ENDİŞE…

Erdoğan’ın yakın çalışma arkadaşlarına dahi güvenmediği yazılan yazıda, hükümet temsilcilerinin de ciddi korku ve kaygı içerisinde olduğu aktarıldı.

Yazıdaki söz konusu bölüm şöyle:

“-Erdoğan iktidarının zirvesinde ama onu kaybetme kaygısı sarmış durumda. Erdoğan takdir edilmediğini düşündüğünden sadece ailesine güveniyor. bu da hükümet içinde kırılmalara neden oluyor. Erdoğan, etrafında suskunluğun hakim olduğu patriarka dönüştü. Erdoğan’ın huzurunda hiç kimse gülmüyor. Bakanlar Erdoğan ile karşılaştıklarında sesini kısarak konuşuyor, yüzleri adeta taş kesiliyor. Hepsi yere bakıyor, kaygılı ve uyanık durmaya çalışıyor.”

ÖFKE NÖBETLERİ…

Erdoğan’ın meydanlara ve herhangi bir yerde yaptığı açıklamalarda da göze çarpan öfke krizleri de yakınlarına dayandırılarak şu ifadelerle aktarılıyor:

“-Erdoğan’ın hemen sinirlendiğini söylüyorlar. Çalışanlarına tokat attığı veya ıpad fırlattığı öfke nöbetlerinin efsanevi olduğunu söylüyorlar. Ama erdoğan bazen bilinçli olarak öfkeleniyor. Erdoğan birkaç yıl önce Davos dünya ekonomik forumunda İsrail’in o dönemki cumhurbaşkanı Şimon Perez ile podyumda oturuyordu. Erdoğan Peres’e çocuk katili diye küfretti, Modaratörle kavga etti ve ardından sahneden ayrıldı. Bu durum danışmanları için utanç vericiydi ama yandaşları Erdoğan’ı İstanbul’a döndüğünde kutlamalarla karşıladı.”

'HEP AYNI KANAL…'

Analizde, Erdoğan’ın popülizmi sevdiği ve aşırı televizyon izlediği aktarılıyor. “Bürosunda da görev aracında da komplo teorileri ile bilinen A Haberi izliyor” denildi.

'SOSYAL MEDYAYA “ZEHİR” DİYOR AMA TROLL ORDUSU VAR'

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, sosyal medyayı “zehir” olarak nitelendirmesine rağmen, kendisine kendini eleştirenlere karşı trol ordusu çalıştırdığı kaydedildi.

“Erdoğan “kanlı sultan" II. Abdülhamit’e hayranlık duyuyor ve Türk televizyonunda Abdülhamit’in hayatını konu alan popüler diziyi kaçırmıyor” denilen yazının devamında, Erdoğan’ın Atatürk ve cumhuriyete olan karşıtlığı ve Osmanlıcı hayallerine dikkat çekildi:

“-Erdoğan açısından Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923’de cumhuriyeti kurması bile tarihi hataydı. Erdoğan, Ortadoğu’dan Balkanlar’a kadar uzanan imparatorluk döneminin II. Abdülhamit ile devam etmesini isterdi. Ama Erdoğan’ın yayılma emelleri başarılı olamadı. Suriye liderini devirme çabaları ters gitti. Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelere yakınlaşma bir kenara dursun daha da çok uzaklaştı.”

ERDOĞAN’IN YAKINLARI: ‘İKİRCİKLİ BİRİ’

Yakınlarının Erdoğan’ı “kararsız, ikircikli biri” olarak tarif ettiği kaydedilen yazıda, anket ve kamuoyu araştırmalarına mahkum olduğu kaydedilerek şunlar ifade edildi:

“-Erdoğan dışarıya doğru kendini güçlü gösteren, küfreden ve uzlaşı yerine kavgayı seven bir kişi. Ama uzun süredir Erdoğan’ı tanıyanlar onun siyasetini köle gibi kamuoyu araştırmalarına göre yapan kararsız, ikircikli biri olduğunu söylüyor. Erdoğan neredeyse her hafta halkın ekonomi siyaseti, Suriye’deki askeri harekattan tutun siyasetçilerin ne kadar sevildiğine kadar uzanan çeşitli konulardaki fikrini öğrenmeye çalışıyor. Kamuoyu araştırmaları yapan şirketlerin bu günlerde Erdoğan’a sundukları onu kaygılandırıyor olsa gerek.”

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ: ‘FİNAL’

Erken seçim kararının masaya yatırıldığı, Erdoğan’ın ikinci tura kalacağı değerlendirilmesi yapılan yazıda, hükümet temsilcilerinin 24 Haziran’ı “Final” olarak değerlendirdiği iddia edilerek şunlar yazıldı:

“-Erdoğan Nisan ayında, seçimleri neredeyse bir buçuk yıl öne çekti. Ama şimdiki anketlerde oyu azalıyor, birinci turda mutlak çoğunluğu alamayacağa benziyor ki bu iki hafta sonra ikinci tura gidileceği anlamına geliyor. Bu arada hiç akla gelmeyenler yani Erdoğan’ın seçimleri kaybedeceği düşünceleri şimdi akıllara gelmeye başladı.

-Hükümet siyasileri seçimleri “final” olarak nitelendiriyor: Erdoğan’ın kazanması durumunda yıllar sürecek tek adam iktidarı perçinlenmiş olacak. Seçimleri kaybetmesi durumunda ise Türkiye’yi neyin ne olacağının kestirilemeyeceği haftalar ve günler bekliyor. Hiç kimse Erdoğan’ın yenilgiyi kabul edip etmeyeceğini veya iktidar değişiminin barışçıl bir biçimde olup olmayacağını bilmiyor. Erdoğan seçimleri kaybetmesi durumunda hakkında dava açılmasını ve tutuklanmasını hesaba katması gerekiyor. Bu nedenle cumhurbaşkanı açısından 24 Haziran’daki seçimler aynı zamanda onun varlığını belirleyecek seçimler olacak.”

ERDOĞAN AİLESİNE MARKAJ: 'ÇOCUKLARININ HALEFİ OLMASINI İSTİYOR'

Erdoğan’ın cumhuriyetin 100. kuruluş yılı olan 2023’e kadar ülkeyi yönetmek istediği belirtilirken, aile bireylerinin ve damadı ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın markaja alındığı bölüm şöyle aktarılıyor:

“Mirasçısının kim olacağı sorusu kadar başka hiçbir soru şimdilerde onu meşgul etmiyor. Erdoğan’a yakın isimler cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dört çocuğundan birini halefi olmasını çok istediğini söylüyor. Büyük oğlu Burak, 20 yıl önce İstanbul’daki ölümcül trafik kazasına isminin karışmasından sonra kamuoyundan uzak bir yaşam sürdürüyor. Küçük oğlu Bilal ise bir dizi utanç verici gösteri sonrasında kendini diskalifiye etti. Erdoğan, oğlunun siyasette kariyer yapacağına güvenmiyor. Bu anlamda akla iki kızı Sümeyye ile Esra geliyor. Sümeyye babasına çokça eşlik etti ve 2013’deki gezi protestoları sırasında babasını belirgin ölçüde etkilediği de söyleniyor. Ama islami muhafazakar AKP’nin başına bir kadının geçmesi düşünülemez.

-Erdoğan ailesini katı bir biçimce yönetiyor, oğlu Bilal’e bir defasında telefonda bağırıyor. Ama hiçbir zaman Erdoğan ile çocukları arasında yaşanan sorunlar kamuoyuna yansımadı. 

'DAMAT BERAT DEVRİ'

-Erdoğan’ın ailesine odaklanması, başka mesleklerden gelen Esra’nın eşi Berat Albayrak gibi bir kişinin Türk siyasetinde kariyer yapmasına neden oldu. 
Berat Albayrak, tekstil, enerji ve inşaat sektöründe faal olan Çalık Holding için Nework’ta çalışıyordu. Berat, 2007’de 29 yaşında holdingin CEO’luğuna yükseldi. Bir yıl sonra Çalık, Sabah gazetesini aldı. Albayrak o günden sonra siyasette de söz sahibi oldu. Erdoğan 2015’te Berat Albayrak'ı Enerji Bakanı yaptı. Kardeşi Serhat Çalık medyayı yönetiyor. Erdoğan ve Albayrak kardeşler ülkede baskın. 

Erdoğan damadı Berat’ı önemli bütün kararlara dahil ediyor. Erdoğan, 24 Haziran seçimlerde Berat’ı istanbul 1. Bölge birinci sıraya yerleştirdi. Berat Albayrak ise partili dostlarına ve bakanlarına karşı cumhurbaşkanı'na olan yakınlığını hissettiriyor. Diğer resmi seyahatlerden farklı olarak Albayrak, otomobilde Erdoğan’ın yanına oturuyor. Kabine toplantılarında gösteriş yaparcasına elini kayınpederinin omzuna koyuyor ve onunla eşi ve torunlarıyla ilgili sohbet ediyor.

Damadın nüfuzuna pek çok kişi gibi eleştirel bakan hükümet politikacılarından biri, Berat Albayrak'ın kendi Cumhurbaşkanı'ymış gibi tutumu sergilediğini belirterek eleştiriyor. Damadın kabineli meslektaşlarına talimat verdiği, ne yapacaklarını ve nasıl yöneteceklerini söylediği belirtiliyor.”

‘TÜRKİYE’Yİ AİLE İŞLETMESİNE ÇEVİRMEK İSTİYOR’

“Erdoğan seçimlerden sonra da Türkiye’yi aile işletmesine dönüştürmek, siyasi hanedanlığı kurmak istiyor” iddiasında bulunulan yazı şöyle devam ediyor:

‘O, PARTİ İÇİN BİR YÜK’

“Önemli parti açılışları yapan yeni hükümette cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı söylen Berat Albayrak’ın böylelikle nüfuzu daha da artmış olacak.
Hükümete mensup bir siyasetçi, “o, parti için bir yük.” diyor.

15 TEMMUZ ANALİZİ: 'ERDOĞAN AYDINLANMASINI İSTEMEDİ' 

“Darbe girişiminin arkasında kimin olduğu anlaşılamadı. Erdoğan bu konunun aydınlatılması için hiç çaba sarf etmedi” ifadeleriyle darbe girişiminin de masaya yatırıldığı yazıda, Erdoğan’ın 15 Temmuz’u muhaliflere karşı nasıl kullandığı yorumlandı. O kısım şöyle:

“Erdoğan bunu yapmak yerine bu durumu Gülen yandaşları ile iktidarına karşı çıkan muhalif siyasetçileri, insan hakları savunucularını, Kürtleri ve gazetecileri takip etmek için bahane olarak kullandı. 

- Erdoğan bir zamanlar reformcu görünüyordu. Kürtlere adım attı, AB ile müzakere yaptı. Ancak her bir krizle, Gezi Direnişiyle ve darbe girişimiyle daha otoriterleşti. Eski bir bakan, artık sadece asıl seçmen kitlesini oluşturan sünni milliyetçilere yöneldi diyerek onu eleştiriyor, “Erdoğan yüzde 51 oranında oy istiyor. onun dışındakiler onu ilgilendirmiyor” diyor.”

‘PARANOYAK ERDOĞAN’

Erdoğan’ın korku ve tedirginlik içerisinde olduğu ileri sürülen yazıda, yakın çevresine ve AKP ve hükümete yönelik müdahalelerine dair şunlar yazıldı:

“-Sarayda kale mantığı işliyor. Erdoğan’ın yakın çevresi, dışarıdaki güçlere karşı her zaman kuşkulu biri olan Erdoğan’ın darbe girişiminden sonra paranoyak olduğunu, her yerde düşman ve komplocu gördüğünü söylüyor. Erdoğan’ın çalışanları cep telefonlarında gizli şifre kullanıyor. Gülen yandaşlarının kendisini dinlemesinden çekinen Erdoğan neredeyse hiç cep telefonu kullanmıyor; yiyeceklerinin zehirli olup olmadığını kontrol ettiriyor.

‘KOŞULSUZ SADAKAT İSTİYOR’

-Erdoğan kısa süre önce muhtarlara yaptığı konuşmada onlardan bölgelerinde kimlerin oturduğunu çok iyi izlemelerini istedi. 

-Erdoğan artık danışmalarını yeterliliklerine göre seçmiyor, dünya görüşüne dair sorular sadece ikinci dereceden rol oynuyor. Tek ihtiyaç olan koşulsuz sadakat. İşte bu şekilde cumhurbaşkanı her gün kendisine Türkiye’ye liderlik etmesi için tanrı tarafından seçildiğini söyleyen insanlarla kuşatıldı. Hükümet siyasetçilerinden biri Haziran ayında yapılacak seçimden yurt içi ve yurt dışında eleştirel yaklaşanlara şu mesajın gönderilmesi gerektiğini söylüyor: “Erdoğansız Türkiye olmaz.”

-Erdoğan’a karşı çıkmaya veya kendi profilini geliştirmeye cesaret edenler cezalandırılıyor.”

‘BİNALİ ÖNEMSEMİYOR’

Başbakanlığı’nın son günlerinde olan Binali Yıldırım içine ise yazıda şu ifadeler yer alıyor: “-Cumhurbaşkanı’nın azarlama ve hakaretlerine tahammül ediyor. AKP’li bir politikacı,

“Binali, Erdoğan tarafından küçük düşürüldüğü zaman bile önemsemez” diyor.”

‘GÖLGE KABİNE’

-Erdoğan, yakınlarının dışında sadece 25 başdanışmandan oluşan bizzat seçtiği ve bir tür gölge kabineyi oluşturan bir gruba güveniyor.

-Türk hükümeti dışarıdan tek parça görünse de kulislerin arkasında danışmanlar, bakanlar ve milletvekilleri amansızca mücadele veriyor. Ayrıca Erdoğan adamlarını birbirine düşürmeyi seviyor. İktidar mücadelesinde iki grup birbiriyle karşı karşıya geliyor. Albayrak’ı kışkırtanlar bir tarafta, Sözcü İbrahim Kalın ve başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek gibi ılımlı güçler diğer tarafta.

-Deniz Yücel davasına vakıf Türk yetkililer, gazeteci hakkındaki davaya da Albayrak’ın sebep olduğunu bildiriyor…Albayrak’ın adamları, AB ile diyaloğa umut bağlayan Şimşek gibi politikacıları “batılılar” olarak niteleyerek onlarla dalga geçiyor.

‘SARAYDA ‘GÜÇLÜLER KÜLTÜ’ KURULDU’

Yazı, Saray’daki iktidar mücadelelerine de dikkat çekerken, damat Albayrak ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki daha önce basına da yansıyan çekişmeyi de gündeme getirdi.

Saraydaki güç savaşları şöyle aktarıldı:

“-Erdoğan yönetiminde sarayda güçlülerin kültü kuruldu.Günlük gazete Cumhuriyet Nisan ayında Albayrak’ın parti içi önemli bir rakibi olan İçişleri Bakanı’nın telefonunu gizlice dinlediğini bildirdi. Öte yandan içerden bilgi veren kişi Albayrak hakkında uygunsuz dokümanların olduğu bir dosya oluşturulduğunu söylüyor.

ANALİZDEKİ EKONOMİ BÖLÜMÜ

Yazı, AKP hükümeti döneminin ekonomik karnesi ve Erdoğan’ın ekonomi geçmişine ait bölümle sürüyor. “Eleştirmenler, 90’lı yıllarda Erdoğan İstanbul’un belediye başkanı olduğu dönemde her ticaretin yüzde 10’una el koyduğu için ona “yüzde 10 Tayyip” lakabını verdi” denilen yazı şöyle sürüyor: 

‘ERDOĞAN, TÜRKİYE’Yİ KENDİ MÜLKÜ OLARAK GÖRÜYOR’

“İç kaynaklara göre Erdoğan ailesinin 2008 ile 2017 yılları arasında bir offshore anlaşması karşılığında 20 milyon avro kazandı.

-Erdoğan servetini kazanma konusunda ikna olmuş durumda. Eski bir bakan, Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’yi kendi mülkü olarak gördüğünü söylüyor: Her şeyi alabileceğine inanıyor.

-Uzun süre Türkiye’de neredeyse kimse yolsuzluk iddialarına mani olmadı çünkü dağıtılabilecek yeterli para vardı. Ancak şimdi Erdoğan sistemi sınırlarına ulaşmış görünüyor.

-Son yıllarda büyüme azaldı, yatırımcılar ülkeden ayrılıyor ve şirketler iflas başvurusunda bulunmak zorunda kalıyor. Şimdi bir de para değeri düşüyor.

-Yatırımcılar, uzun zamandır Cumhurbaşkanı’nın düzensiz yönetim tarzını, eleştirmenlere karşı baskılarını, kayırmacılığı ve Merkez Bankasının tahakküm altına alınmasını kabul etmeye hazır değil. Yatırımcılar Türkiye’ye olan güvenlerini kaybetti. Türk bir ekonomi politikacısı, “Artık durdurulamayacak bir çığ gibi” diyerek şikayette bulundu.

‘ERKEN SEÇİMİN GERÇEK SEBEBİ’

-İçeriden bilgi veren biri öne alınan seçimlerin gerçek sebebinin Cumhurbaşkanı’nın özellikle ekonomideki gerilemenin önünü almak istemesi olduğunu ifade ediyor. Daha önce görevde olan hükümet 2001’deki ekonomik krizde düşmüştü. Sarayda tarihin tekerrür edebileceğine dair endişe artıyor.”

24 HAZİRAN BÖLÜMÜ: 'YORGUNLUK, KAÇIŞ PLANI İDDİALARI, İHTİMALLER…'

Der Spiegel’in analiz yazısındaki en önemli bölüm ise ‘final’ olarak değerlendirilen 24 Haziran seçimleri, sonrası senaryolar ve ‘uçuş planları’ iddiaları oluşturuyor.

“Erdoğan, 24 Haziran’da kazanmak için geniş kapsamlı tedbirler aldı” ifadesi kullanılırken, partilerin ittifak süreci, OHAL, medyadaki ambargo ve Erdoğan’ın da sık sık dillendirdiği “metal yorgunluğu” başlıkları şöyle kaleme alındı:

MEDYADAKİ ERDOĞAN AMBARGOSU

 “-Aşırı milliyetçi olan MHP ile ittifak kurdu. Darbe girişiminden bu yana yürürlükte olan OHAL’i yedinci defa uzattı. Bu da rakipleri için seçim kampanyasını daha zor hale getirdi. Ayrıca onları kamuoyundan uzak tutmaya çalışıyor çünkü en son günlük gazete Hürriyet’in Erdoğan’ın güvendiği birine satılmasından bu yana medya neredeyse hükümetin kontrolünde ve muhalefet partilerine engel olunuyor.

METAL YORGUNLUĞU

“-Yine de seçim sonucu Erdoğan’ın Nisan ayında beklediğinden daha açık. Cumhurbaşkanı iktidarda geçirdiği 15 yılın ardından yorgun görünüyor. Mitinglerindeki coşku önceden olduğu gibi değil. AKP’li bir politikacı, partinin kitleleri harekete geçirecek bir meselesi olmadığını itiraf ediyor. Geçen seneki referandumda Almanya’ya yapılan saldırıların Erdoğan’a 4 ila 5 puan getirdiğini belirten politikacı, “Ancak bu stratejiyi tekrar edemeyiz. Çünkü ekonomiye verilen zarar çok büyüktü” diye konuşuyor.

İTTİFAKLAR

-Aynı zamanda ilk kez muhalefet bir araya geldi. CHP, yeni milliyetçi İYİ Parti ve islamcı ayrılık partisi Saadet Partisi ittifak kurdu. Sadece HDP cezaevinde yatan adayı Selahattin Demirtaş ile seçime yalnız giriyor.”

'İKİ İHTİMAL'

“Seçimde iki seçenek var gibi görünüyor. Her ikisinin de dramatik sonuçları olabilir” iddiasında bulunulan bölüm ise şöyle:

“İlk ihtimal: Erdoğan’ın zaferi. Erdoğan, Türkiye’nin demokrasiden tek adam devletine dönüşmesini sağlayacak. Erdoğan, yeni cumhurbaşkanlığı sisteminde hem devlet hem de hükümet başkanı olacak. Anayasa hakimlerinin çoğunu atayabilir ve bakanları istediği zaman değiştirebilir. 

-Avrupa’da bazıları Erdoğan’ın seçim zaferinin ardından rahatlayıp rakiplerinin üzerine gideceğine inanıyor. 

-Erdoğan, dış politikada daha zor ve tahmin edilemez bir ortak olmayı sürdürecektir.”

İKİNCİ İHTİMAL

İkinci ihtimal: Erdoğan’ın mağlubiyeti. Bu ise Türkiye’de demokrasi için zafer olacaktır. Erdoğan, güvendiği kişilere görevde olmaması halinde bir zamanlar dönemin başbakanı olan Adnan Menderes’in ordu tarafından nasıl idam edildiğinden bahsederek endişesini dile getirdi.

‘KAÇIŞ PLANI’ İDDİASI

Yazının en kritik noktası ise Erdoğan’ın yenilme olasılığı üzerine yapılan değerlendirme bölümü. Saray kaynaklarına dayandırılan yazıda, seçim yenilgisi olasılığına karşılık uçuş planları olduğu iddia edilirken, o iddia şöyle aktarılıyor:

“-Sarayda şimdiden bir tür son devir havası yayılıyor. Erdoğan’ın çevresindeki hiç kimse olası bir yenilgiden açıkça konuşmaya cesaret edemiyor. Çalışanlardan bazıları kaçış hazırlığı yapıyor. 

-Hükümetten üst düzey bir politikacı, kendisi için çok az umudu olduğundan bahsediyor ve en azından karısı ve çocuklarını yurt dışına çıkarmak istediğini itiraf ediyor."

ERDOĞAN “A, B , C PLANLARI VAR” DEMİŞTİ

Erdoğan AKP’nin Meclis’te çoğunluğu kaybetmesi durumunda “A, B, C planlarımız var” demişti.

Der Spiegel, buna dair de bazı olasılıklar olduğunu ifade ederek şunları yazdı:

‘24 HAZİRAN SONRASI TÜRKİYE BAMBAŞKA BİR ÜLKE OLACAK’

-Erdoğan seçimi manipüle edebilir, yeniden seçim yapılması için zorlayabilir veya sonuçları görmezden gelebilir, OHAL yasası ile yönetmeye devam edebilir ki bu da toplu gösterilere ve Cumhurbaşkanı’nın taraftarları ile muhalifleri arasında çatışmalara yol açabilir.

Muhalefetten bir politikacı, “Kimse 24 Haziran’da tam olarak ne olacağını bilmiyor. Kesin olan şu ki Türkiye bu seçimden sonra bambaşka bir ülke olacak” diye konuştu.”