‘Deprem değil, bizi terk ettiğiniz güvencesizlik süründürüyor’

‘Deprem değil, bizi terk ettiğiniz güvencesizlik süründürüyor’

Özel sektörde çalışan öğretmenler, talepleri için eylem düzenledi.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, bugün Eğitim-Sen Ankara 1 No’lu Şube önünde “Deprem değil, bizi terk ettiğiniz güvencesizlik süründürüyor” başlıklı bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, “İçinde bulunduğumuz süreçte depremzede öğretmenler, yaşamsal sorunlarla karşı karşıyadır. Birçok öğretmen depremden kurtulduğuna bile sevinemez hale gelmiştir” denildi.

Maraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde, resmi rakamlara göre en az 47 bin kişi yaşamını yitirdi, on binlerce yurttaş ise evsiz kalarak geleceklerine ilişkin büyük bir belirsizlikle karşı karşıya kaldı.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, deprem nedeniyle mensup oldukları iş kolunun da büyük sorunlarla karşıya kaldığını ifade ederek, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan taleplerini dile getirmek üzere Eğitim-Sen Ankara 1 No’lu Şube önünde bir araya gelerek bir basın açıklaması düzenledi.

‘BİRÇOK DEPREMZEDE ARKADAŞIMIZ GEÇEN AYKİ MAAŞINI ALAMADI’

Sendikanın Ankara İl Temsilcisi Mahmut Yıldırım’ın okuduğu basın açıklamasında şu ifadeler öne çıktı:

“Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak faaliyet gösterdiğimiz iş kolu da deprem felaketi sonrasında büyük sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle depremden etkilenen 10 ilimizde eğitim-öğretimin nasıl devam ettirileceğine dair belirsizliklerle birlikte, deprem bölgesindeki özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerimizin karşılaştığı sorunlara dair pek çok geri dönüş gerçekleştirilmiştir. Özel eğitim-öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler yakınlarını, evlerini kaybettikleri gibi işlerini de kaybetmişler ve belirsiz bir sürecin içerisine girmişlerdir. Aradan geçen bir aydan fazla zamana rağmen MEB tarafından, özel sektörde çalışan öğretmenlerin yaşadığı mağduriyetleri giderme konusunda halen tek bir açıklama bile yapılmış değil. Birçok depremzede arkadaşımız daha geçen ayki maaşlarını bile alamadı.

‘DEPREMZEDE ÖĞRETMENLERE ÇALIŞMA BASKISI YAPILDI’

Bu da yetmezmiş gibi, MEB tarafından eğitim-öğretime Adana, Diyarbakır, Kilis ve Şanlıurfa’da 1 Mart’a; Gaziantep ve Osmaniye’de 13 Mart’a; Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay illerinde 27 Mart’a kadar ara verilmiş olmasına rağmen patronlar tarafından öğretmenlere çalışma baskısı yapılmış ve eğitim öğretimin online olarak devam ettirilmesi istenmiştir. Üstelik artçı sarsıntıların devam ettiği bir süreçte… Dahası buna itiraz eden öğretmen arkadaşlarımız baskıyla karşılaşmış, bir üyemiz Adana’da Başkent Okulları tarafından işten atılmıştır.

Bütün bunlara rağmen bizler deprem felaketinin yıkıcılığını ve bölge halkının acil dayanışma ihtiyacını göz önüne alarak önceliğimizi dayanışma faaliyetlerine verdik. Elbette yine bu süreçte deprem bölgesine dair çalışmalarımızı planlayabilmek adına MEB ile iletişime geçerek deprem bölgesinde  özel öğretim kurumlarında çalışan ve depremde yaşamını yitiren eğitim emekçilerinin sayısı, halen deprem bölgesinde yaşamını sürdürmek zorunda olan özel öğretim kurumları çalışanlarının sayısı, deprem bölgesindeki illerden başka illerimize göç eden öğretmenlerimizin sayısı ve bunların illere göre dağılımı, deprem bölgesinde yıkılan özel öğretim kurum binaları ile hasar durumu ölçülmüş ve çalışabilecek durumda olan kurum binalarının sayısı gibi verileri talep ettik.

MEB’DEN RANDEVU TALEBİ

Öte yandan depremin etkilediği kentlerden Ankara’ya göç eden öğretmen arkadaşlarımızla birlikte MEB’den randevu talep ederek sorunları bizzat aktarmak ve taleplerimizi dile getirmek istedik. Ancak günlerdir tüm iletişim çabalarımıza ve konunun aciliyetine rağmen MEB’den ancak dün, Daire Başkanlığı düzeyinde bir görüşme için dönüş alabildik. Önemli olan, makamın düzeyi değil, bu yaranın acilen sarılması için çalışmaya başlanması, bu yakıcı sorunların acilen giderilmesi için içtenlikle çaba harcanmasıdır ancak şunu ifade etmeden geçmeyelim: 30 Ağustos Buluşmamızdaki yaşananlardan hemen bir gün sonra bizi Bakanlığa çağıran Sayın Nazif Yılmaz, ‘Neden eylem yoluna gittiniz, talep etseydiniz görüşme sağlardık, bizim kapımız açık’ şeklinde ifadelerini toplantı boyunca defalarca tekrarlamıştı.

Geldiğimiz aşamada, bunca zaman bu görüşme için bekletilmiş olmamızı, kendi Bakanlığına bağlı çalışan insanlara karşı bir umursamazlık, bir boş vermişlik olarak görüyoruz. Bakanlığın özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler için bir an önce içtenlikle ve hızla çalışmaya başlamasını, en kritik sorunlar için çözümler üretmesini ve yukarıda belirttiğimiz boş vermişlik konusunda yanılmış olmayı diliyoruz.

‘DEPREMDEN KURTULDUĞUMUZA SEVİNEMİYORUZ’

İçinde bulunduğumuz süreçte depremzede öğretmenler, yaşamsal sorunlarla karşı karşıyadır. Depremden etkilenen öğretmenlerin geride kalan özlük haklarından, ödenmeyen maaşlarına, başka ile göçen öğretmenlerin barınma ve yaşamını devam ettirme problemine kadar her şey bir sorunlar yumağına dönüşmüştür. Birçok öğretmen depremden kurtulduğuna bile sevinemez hale gelmiştir.

Deprem bölgesinde özel sektörde çalışan öğretmenlerimizin talepleri açıktır: Öğretmenlerin isteğine bağlı olarak deprem bölgesi olmayan 71 ildeki istihdamı MEB, devlet güvencesi ile sağlamalı, deprem mağduru arkadaşlarımızın tamamını devlet okullarında kadroya almalıdır. İl dışına gitmek zorunda kalan öğretmenlerin aileleri ile birlikte barınma sorunu ücretsiz giderilmelidir. İçinde bulunulan durumun koşulları değerlendirildiğinde, deprem bölgesinde bulunan özel sektör öğretmenleri için İş Kanunu'na ve yönetmeliklere bakılmaksızın, mücbir sebep aranmaksızın sözleşmeden doğan hakları korunmalı, maaşları patronlar aracı olmadan devlet tarafından öğretmene doğrudan yatırılmalıdır.

‘DEPREMZEDE ÖĞRETMENLER, İKİNCİ KEZ YIKIMA İTİLMEK İSTEMİYOR’

Çağrılarımızı bugüne kadar cevapsız bırakan MEB’e sesleniyoruz: Depremzede özel sektör öğretmenleri ikinci kez yıkıma itilmek istemiyor. Yakınlarını, evlerini, işlerini kaybettikleri bu dönemde, bu ülkenin onurlu öğretmenleri olarak yaralarının sarılması adına taleplerimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Biliyoruz ki bugüne kadar patronlar için kamu kaynaklarının, teşviklerin musluğu sonuna kadar açıldı. Patronların bir sektör haline gelen eğitim sistemi üzerinden servetlerine servet katmaları sağlandı. Bizler ise sadece onurlu ve insanca bir yaşam sürdürmek, mesleğimizin gereklerini gelecek kaygısı taşımadan yapmak istiyoruz ve bunun için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.”