Deniz Gezmiş, parkası ve ötesi…
23-12-2017 00:35
Eski futbolcu Rıdvan Dilmen’in “parka” eksenli Deniz Gezmiş-Tayyip Erdoğan kıyaslaması büyük tepki çekti. Sol, kendi tarihinde özel yeri olan Gezmiş’in böyle münasebetsiz bir benzetmede kullanılmasına haklı olarak öfkelendi.
Ancak bu tepki yağmurunda “şeytanın gör dediğini” görenler de çıktı.
***
İLGİLİ HABERLER
Türkiye sağının büyük korkusu: Deniz Gezmiş
AKP yandaşlığıyla bilinen Rıdvan Dilmen'in "Erdoğan, parkasız Deniz Gezmiş’tir" açıklamasının ardından AKP'li Selçuk Özdağ da çirkin ithamları sürdürdü: "Deniz Gezmiş bir teröristti."
17-12-2017 14:59

Yandaş Rıdvan Dilmen'in katıldığı televizyon programında AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı Deniz Gezmiş’e benzetmesinin ardından AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ "Deniz Gezmiş bir teröristti" dedi.
Özdağ çirkin ithamlarına, "Deniz Gezmiş bir teröristti ve bir banka soymuşlardı, çeşitli yerleri bombalamışlardı. Kendisi ODTÜ öğrencisi olmadığı halde, ODTÜ’ye gelerek başka öğrencilerin okuma haklarını da ellerinden alarak hürriyetlerini engellemişti" iftiralarıyla devam etti.
Rıdvan Dilmen'in açıklamalarından "rahatsız olan" Özdağ, "Erdoğan'ın nasıl övüleceğini" anlattı:
"(Dilmen'e) Sporla ilgili, futbolla ilgili konuşsun. Hele de Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili konuşacaksa, desin ki: Tarihte olduğu gibi büyük şahsiyetlerden bir tanesidir. 'Hem vesayeti yıktı, hem Türkiye’de kalkınma hamleleri yaptı, arka arkaya 12 seçim kazandı, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonraki en büyük lider, en başarılı lider, son savaşçı, en karizmatik lider' desin. Mustafa Kemal Atatürk karizmatik bir liderdi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da karizmatik bir lider. O nedenle Sayın Dilmen’in yaptığı bu benzetmeyi benim kabul etmem mümkün değildir."
Erdoğan için "196 üniversite açtı, eğitime verdiği değeri ortaya koydu" diyen Özdağ, şöyle konuştu:
"Dilmen, Sayın Erdoğan’ı doğru tanımlamamış, doğru göremiyor, buradan da birilerine selam çakmak istemiş. Deniz Gezmiş ve arkadaşları komünizme inanıyorlardı. Tek yol devrim diyorlardı."
İlyada’dan Bülent Şık’a
17-02-2019 08:34

İzge Günal
Sanırım Sylvester Stallone idi, ona filmlerindeki konuların neden birbirlerine çok benzediğini sormuşlardı;yanıtı ilginçti: “Zaten toplam on tane konu var” demişti, “Bunları da Shakespeare yazdı, yani sadece ben değil, hepimiz aynı konuları kullanıyoruz”. Sonrasında okuduğum her romanda, izlediğim her filmde, tiyatroda bunu hep anımsadım; hayret ama doğruydu. Belki şöyle bir ekleme yapılabilir: Konular Shekespeare’den ama bütün kişiler de Homeros’tan, İlyada’dan alınmadır. Hem tanrılar, hem de ölümlülerle birliktetüm zamanların karakter yelpazesi bu destanda neredeyse tamamlanmıştır. Bunun yanında kötülük, hile, kadın gibi, Hegel’in deyimiyle, kavramlarla yorumlama da edebiyata girmiş olur.
***
Yazının devamını okumak için buraya tıklayınız.
Eskiden bu zamanlar hep bağımsız film festivali vardı
16-02-2019 10:05

Kaya Özkaracalar
Yıllardır her Şubat ayında haftalık yazılarımdan birini !f Istanbul Bağımsız Filmler Festivali’ne ayırırdım, ya o yılki seçkide seyre değer görünen filmlere önceden dikkat çekmek, ya da öne çıkmış filmlerin toplu değerlendirmesini festivalin ardından yapmak üzere. Bu yıl ise Şubat ayında bu festival ne yazık ki yok. Anımsanacaktır, birkaç ay önce !f’in kurucuları ve yöneticileri, !f’in isim hakkına sahip Mars Grup tarafından görevden alındıklarını duyurmuşlar ve sinemaseverler arasında şok etkisi yaratan bu haberin ardından Mars, !f’in “ruhunu ve temel felsefesini koruyarak aynı zamanda da festival içeriğini yenileyerek” bu yıl Mayıs ayında yapılacağını ifade ettiği bir açıklama yayınlamıştı.
***
Yazının devamını okumak için buraya tıklayınız.
İleri gidemeyen geride bıraktığına yanaşır
16-02-2019 00:24

Metin Çulhaoğlu
Tuncay Birkan’ın yeni kitabı (Dünya ile Devlet Arasında Türk Muharriri 1930-1960, Metis) Yayınları 2019), konusuna 150’liklerin affıyla giriyor.
150’likler, 1920 ile 1922 arasında Anadolu’daki milli mücadeleye karşı tutum almış kişilerdir. Bu kişiler, Sevr anlaşmasını imzalayanlardan Vahdettin’in maiyetine, İstanbul basınının kimi simalarından Kuvayı İnzibatiye komutanlarına, askerlerine ve Ankara karşıtı bürokratlara uzanan bir yelpazeye yayılır. Söz konusu kişiler için Ankara 1924 yılında önce sürgün kararı almış, ardından bu kişiler vatandaşlıktan çıkarılmıştır.
***
Yazının devamını okumak için buraya tıklayınız.
Endüstri 4.0: Kapitalizmin kurtarıcısı mı, mezar kazıcısı mı?
15-02-2019 11:01

İlke Bereketli
Bir önceki yazıda “Günümüzün teknolojik olanakları sayesinde ağır işler tamamen robotlara yaptırılabilir, günlük çalışma süresi yarı yarıya azaltılabilir, işsizlik sorunu tamamen ortadan kaldırılabilir, artan boş saatlerde insanlar yaratıcı kapasitelerini geliştirecek etkinliklerle uğraşabilir” demiş, gündüzlerinde sömürülmeyen ve gecelerinde aç yatılmayan insanca bir yaşamın mümkün olduğunu söylemiştik. Her ne kadar mümkün olduğunu söylesek de işçi sınıfının bu olasılığı gerçek kılması için henüz erken. Öte yandan bugün sermayenin biraz da göz boyamak için hevesle dillendirdiği “tam otomasyona geçiş” iddiası da pek gerçekçi değil. Verili durumda robotlaşmanın bir sınırı var ve %100 otomasyondan söz edilemez.
***
Yazının devamını okumak için buraya tıklayınız.
Direnerek aşmak ve Kürt siyasetinde yeni dönem kodları
15-02-2019 10:58

Onur Emre
Bir yeni evreye adım atıyoruz...
Türkiye Kürtlerinin siyasal mücadele tarihi tartışma konusu edildiğinde ve bu tarih yakın gelecekte yazıldığında; 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası AKP iktidarı tarafından Kürt illerinde hayata geçirilen saldırı (sindirme) planları ve bilhassa Kürt silahlı hareketinin buna karşı izlediği dönemsel savunma stratejisi özel bir ilgiye şayan olmak zorunda.
***
Yazının devamını okumak için buraya tıklayınız.
Metaya dönüşen vicdan
13-02-2019 10:55

Güray Öz
Filozoflar, bilinen tarihin her evresinde paranın ayartıcı, yoldan çıkarıcı özeliği üzerinde durdular, yazıp çizdiler. Belki en eskilerden birisi, ünlü ozan Lucretius’un Türkçeye Tomris Uyar-Turgut Uyar tarafından Evrenin Yapısı adıyla çevrilen De Rerum Natura’sındadır. Şöyle yazar Lucretius: “...Mal tutkusunu altının bulunuşu izledi. / Altın çarçabuk alttetti güzeli, güçlüyü.” (Evrenin Yapısı. Norgunk Yayınları. sf. 206)
Sofokles, Antigone’da daha açık yazar: “Çünkü insanoğlunun hiçbir icadı / para kadar fesat verici değildir, / ülkeleri harap ve yerle bir eden odur: / Dessaslığı (hilebazlığı) öğreterek mertliği bozar ve böylece / asi ruhları fenalığın menfur yoluna saptırır.” (MEB Yayınları, Yunan Klasikleri-5. sf.24)
Konunun bilimsel açıklaması Marx’tadır.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.