Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutuklanmasının perde arkası

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutuklanmasının perde arkası

HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş hakkında üç yıldır yargılandıkları olaylardan yeni bir tutuklama kararı vermesi bir dizi hukuksuz uygulamanın ardından geldi.

HDP'nin tutuklu Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş hakkında üç yıldır yargılandıkları olaylardan yeni bir tutuklama kararı verdi.

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın o günkü nöbetçi sulh ceza hakimi tarafından değil başka bir sulh ceza hakimi tarafından sorgulandığına dikkat çeken Avukat Nuray Özdoğan, dün akşam adliyede yaşananları anlattı.

'OLDU BİTTİYE GETİRİLMEK İSTENİYOR'

Soruşturmanın asıl olarak 2014 yılına ait olduğunu hatırlatan Yüksekdağ ve Demirtaş’ın avukatı Özdoğan, “O dönem Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile ilgili isnatlar fezlekeye bağlanıp iddianameye çevrildi. Yani şu an 6-8 Ekim olaylarına dair haklarında bir dava yürüyor. Hatta Selahattin Demirtaş açısından Yasin Börü dosyasıyla birleştirme talepleri reddedildi. Bu dosyada 6-8 Ekim oylarıyla ilgili ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ ve ‘azmettirmek’ten yargılanıyor. Dün itibariyle mahsup işlemlerinin yapıldığı gün sabah saatlerinde her iki müvekkile de SEGBİS ile savcılık ulaşmaya çalışıyor. Avukatlarına çok rahat ulaşabilecekken avukatsız hızlıca beyan almaya çalışıyor. Cezaevinde olan insanlar, her an ifadesi alınabilecekken oldu bittiye getirilmek isteniyor” dedi.

Müvekkillerinin dosyayı bilmediklerini ve avukatlarla görüşmeden beyan veremeyeceklerini söylemesi üzerine savcılığın öğleden sonra ayrıntılı bir sorgu yapmadan dosyayı tutuklama istemiyle sulh ceza hakimliğine gönderdiğini anlatan Özdoğan, şunları söyledi:

'BİRÇOK TEKNİK HATA VAR'

“Savcılık sorgusunda müvekkiller sadece ‘dosyayı görmedik, avukatlarımızla görüşemedik, süre istiyoruz’ dediler. Ama savcı dikkate almadı ve dosyayı tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk etti. Bu bir ifade alma değildir. Savcılık sağlıklı sorgu ortamını sağlamakla yükümlüdür. Kaldı ki anayasal düzeni değiştirmek, adam öldürmek gibi çok ciddi suçlamalar var. Ama tabi delil yok. Delil olmayan, alelacele hazırlanmış bir dosya. Birçok teknik hata var zaten. Alelacele hazırlanmış olduğunu evraklardan da görüyoruz.”

Artı Gerçek’e konuşan Özdoğan, gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle dosyayı incelemelerine izin verilmediğini, üstelik gizlilik kararının da kendilerine verilmediğini, sadece sözlü olarak bildirildiğini anlattı, yine sulh ceza mahkemesine gönderilen tutuklama sevk yazısını da göremediklerini söyledi.

'DELİL YOK'

Sevk yazısını ancak sorgu devam ederken ısrarları üzerine görebildiklerini belirten Özdoğan, mahkeme sorgusunda yaşananları ise şöyle anlattı:

“Sevk yazısında isnatlara dair hiçbir gerekçe göremedik. O olaylar neden oldu, hangi eylemlerden sorumlu tutuldukları sorulmadı. Daha önce sadece ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlaması varken, bu sefer ciddi göstermek için en vahim maddeler eklenmiş: ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğün bozma’, ‘Bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme’, ‘Birden fazla kişiyle birlikte gece vaktinde suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla yağma’, ‘Kişi hürriyetinden yoksun bırakma’, ‘Suç delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla adam öldürmeye teşebbüs.’ Böyle akıl dışı isnatlar. Sulh ceza hakimi sadece sevk yazısını okudu ve ‘ne diyorsunuz’ diye sordu. Başka soru bile soramadı. Çünkü delil yok.”

Ayrıca, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın o günkü nöbetçi sulh ceza hakimi tarafından değil başka bir sulh ceza hakimi tarafından sorgulandığına dikkat çeken Av. Özdoğan, karar aşamasında da ayrı hukuksuzluklarla karşılaştıklarına işaret etti:

'UZUN SÜRE HAKİMİ BEKLEDİK'

“Bu duruşmaya girecek hakim bulmaya çalıştılar. Uzun süre hakimi bekledik. Çünkü savcılar da yargıçlar da mükerrer olduğunun farkında. Somut isnat olmadığının farkında. Sorgu sırasında SEGBİS’te sorun yaşandığı için Figen hamının ifadeleri anlaşılmamasına rağmen, hakim Figen hanımın ne dediğini duymadan ifadeyi sürdürdü. Alelacele bitirmeye çalıştı. Çünkü o gün o tutuklama kararı verilecekti. Sorgu bittikten sonra da hakim, dosyayı inceleyip karar vereceğim diyerek bizi dışarı çıkardı ve SEGBİS’i de kapattı. Biz itiraz ettik, kararın yüzümüze okunması gerektiğini söyledik. Yarım saat sonra kapı açıldı, sulh ceza hakimi korumalarıyla birlikte koşarak uzaklaştı. Karar vereceksiniz nereye gidiyorsunuz dediğimizde, ‘karar masada alın okuyun’ dedi. Sonrasında karar yüzümüze okunmamış olmasına rağmen tutanağın sanki yüzümüze okunmuş gibi düzenlendiğini gördük.”

Av. Nuray Özdoğan, baştan sona siyasi komploya alet edilen bir yargı süreciyle karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Özdoğan, tutuklama kararına itiraz edeceklerini sözlerine ekledi.

HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Figen Yüksekdağ’la yargılandığı Ankara Sulh Ceza Hakimliği’ndeki duruşmadaki savunmasında mahkeme heyetine tepki gösterdi. Demirtaş, bir gün müdahil sıralarında oturacağını söyleyerek, “Bana yapılanları ve kimlerin yaptığını isim isim, tarih tarih, tarafsız bir yargıç heyetine mutlaka anlatacağım” ifadelerini kullandı.

'ADALET TECELLİ EDECEK'

Demirtaş yaptığı savunmada ‘adaletin tecelli edeceğine’ inandığını söyledi. “Adaletin bir gün hukuk eliyle ve hukukun üstünlüğüyle tecelli edeceğine inanarak hapishaneden de demokrasi mücadelemi sürdürmeye devam edeceğim” diyen Demirtaş şöyle konuştu: “Bunun da hem yargı hem de halk tarafından bilinmesini isterim. Ben hapishanede korkarak boyun eğecek, haksızlığa ve zulme, adaletsizliğe sessiz kalacak biri değilim. Allah’tan başka kimseden korkum yoktur. Şu anda hakkımda açılan davalarda, siyasi saiklerle yürütülen soruşturmalarda zaten 600 yıldan fazla hapis cezasıyla yargılanıyorum. Üç yıl önce tutuklanacağımı bile bile, yurt dışından resmi temaslarımı keserek Türkiye’ye geldim. Beni ve partim HDP’yi iktidar yürüyüşünden kimse alıkoyamaz.”

'MARS'TA CEZAEVİNE DE KOYSANIZ BENİM RUHUM SANDIKTAN ÖNÜNÜZE ÇIKACAK'

HDP’ye karşı operasyonlar yapıldığını da söyleyen Demirtaş, “HDP’nin hedefi ilk seçimde ya tek başına ya da büyük bir demokrasi ittifakıyla iktidar olmaktır. Bugün yargı ve siyasi güçler tarafından yapılan operasyonlar bunu durduramayacaktır” dedi. Demirtaş şöyle devam etti: “Siyasi komplocular ve yargıyı ağır suçlar işlemeye zorlayanlar; usul kanununu, Anayasayı, Ceza Kanununu hiçe sayarak yargılama faaliyeti yürütenler mutlaka ve mutlaka yakın dönem demokratik Türkiyesinde bağımsız ve tarafsız hakimler huzurunda hesap verecektir. Tarihe not düşülsün diye tutanağa geçiriyorum. Ben de müdahil sıralarında olacağım ve bana yapılanları ve kimlerin yaptığını isim isim, tarih tarih, tarafsız bir yargıç heyetine mutlaka anlatacağım.  Ben şu anda hapisteyim. Eşime ve kızlarıma, tüm aileme 1.700 km uzaktayım. Ama beni Mars’ta yapılacak özel bir cezaevine de koysanız benim ruhum, önümüzdeki ilk sandıktan çıkacaktır.”