Demirtaş: Referandumda ‘Evet’ oyu vermemiz için İmralı'dan yazı getirildi

Demirtaş: Referandumda ‘Evet’ oyu vermemiz için İmralı'dan yazı getirildi

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'örgüt yöneticiliği' suçlamasıyla tutuklu yargılandığı davada ilk kez hakim karşısına çıktı. Demirtaş savunmasında, "Bizler Türkiye'nin yurttaşlarıyız. Kendimizi özgür eşit yurttaş hissetmesek de, biz bu vatanın evlatlarıyız. Bu toprakların evlatlarıyız. Türkiye'nin parçasıyız” dedi.

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'örgüt yöneticiliği' iddiasıyla yargılandığı ana davanın ikinci duruşmasında, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşma öncesi polis alanı ablukaya aldı. Duruşmaya HDP'nin yeni Eş Genel Başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan'ın yanı sıra 30'a yakın milletvekili ve parti yöneticileri katıldı. Duruşmayı izlemek için gelen Alman Büyükelçisi Martin Erdmann ve bazı yabancı heyetler ve sarı basın kartı bulunmayan yerli-yabancı basın mensupları da duruşma salonuna alınmadı. Demirtaş'ı savunmak üzere 100'e yakın avukat da salondaki yerini aldı. 

Demirtaş, savunmasında "Öcalan’ın el yazısıyla bir bakan aracılığıyla İmralı’dan yazı getirdiler. Referandumda ‘evet’ oyu vermemiz için yapıldı bu. İnkar edilirse burada tanık dinletiriz" dedi ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde 'İmralı üzerinden adaylığının geri çektirilmeye çalışıldığını' söyledi.

DURUŞMA USÜL TARTIŞMASIYLA BAŞLADI

Mahkeme Başkanı Murat İlhan, taraflar salondaki yerini aldıktan sonra iddianamenin özetinin okunacağını söyledi. Bunun üzerine Demirtaş, "Sayın başkan iddianame okunmadan önce iddianamenin okunamayacağına dair Anayasanın 83/1 ve 2.  maddesi uyarınca itirazlar ve taleplerimiz var" diye araya girdi. Kimlik tespitinin ardından söz alan Demirtaş, iddianamenin Anayasaya aykırı bir şekilde siyasi saiklerle hazırlanan bir iddianame olduğunu, yargılamanın siyasi faaliyetlerden ve parlamentoda yaptığı konuşmaları içerdiğini belirtti. Mutlak dokunulmazlık denen kavramın bir vekilin değil halkın, parlamentonun iradesini temsil ettiğini söyleyen Demirtaş, dokunulmazlıkların kaldırılmasının siyasi olduğunu verdiği örneklerle anlattı. 

MAHKEME BAŞKANI İLE DEMİRTAŞ ARASINDA TARTIŞMA

Demirtaş'ın usul yönünden itirazlarını belirtmesini isteyen mahkeme başkanı, "Selahattin Demirtaş usule itiraz için söz aldın. Usulle ilgili itirazların var ise alalım yoksa karara bağlayalım" dedi. Demirtaş ise, "Dokunulmazlıklar bu kadar önemli bir konu. Bunu dinlemeyecekseniz burada keselim. Hiç bir şekilde savunma yapmam" ifadelerini kullandı. Bu sözler üzerine mahkeme başkanı, "Bakın bizi onunla tehdit etmeyin" dedi. Demirtaş ise, "Tehdit etmiyorum. Savunmamın en önemli kısmıdır. Bunları anlatamayacaksam hiçbir şey anlatamam. Dokunulmazlığımızı kaldırtan siyasi iktidarsa bunun geçmiş alt yapısını anlatmak zorundayım" dedi. Başkanın "Devam edin" sözlerine Demirtaş, "Devam edeceğim tabi" diye karşılık verdi. Yaşanan tartışmanın ardından Demirtaş dokunulmazlığın kaldırılması sürecini anlatmaya devam etti. 

'DEMİRTAŞ UZAYLI’ DİYE YAZSALAR UZAYLI OLDUĞUMA İNANILIRDI'

Dokunulmazlıklar kaldırılmadan önce Cumhurbaşkanının kendileri ile ilgili sözleri sonrası atılan gazete manşetlerini okuyan Demirtaş, "Bu manşetlerde 'Demirtaş uzaylıdır' diye yazsalardı uzaylı olduğuma inanılırdı. Terörist olduğumuz söylendi ve böyle bir algı yaratıldı, insanlar buna inandı. Bir el çabukluğuyla, medya manipülasyonu ile 'bunlar terörist' denildi ve derhal dokunulmazlıkların kaldırılması istendi.”

‘BU ÜLKEDE CEZAEVİNDE YATMAMIŞ GENEL BAŞKAN YOK’

Dokunulmazlıklar kaldırılmadan önce medya aracılığıyla başlatıldığını belirttiği kampanyaya, gazete manşetleri ve siyasilerin haklarında yaptıkları açıklamalardan örnekler veren Demirtaş, "Ben bir gün adaletin tecelli edeceğini düşünüyorum. Ve bu suçları işlemiş olan siyasetçiler, yargı mensupları, medya mensupları adaletin önünde hesap verecekler. Çünkü bu ülkede bu şekilde politik nedenlerle dokunulmazlıkları kaldırılarak idam edilen Başbakanlar var. Bu ülkede cezaevinde yatmamış genel başkan yok. Rahmetli Türkeş'ten, Erbakan'a, Ecevit'ten Demirel'e, sağdan soldan genel başkanlar cezaevine girdiler. Hepsi bu tür siyasi saiklerle hareket edilen dönemlerde, politik mahkemelerde yargılandılar. Bu mahkemeler kesinlikle bağımsız hareket edemediler. Hatta bağımsız hareket etmesin diye iktidara yakın kişiler mahkemelere atandı. Şimdi de olağanüstü hal koşullarında bir başka partinin vekilleri olarak biz yargılanıyoruz" dedi.

'HİÇ DEĞİLSE BUGÜNE KADAR YAPILAN HUKUK REZALETİNE BİR SON VEREBİLİRDİNİZ’

Savunmasında meclis kararı olmadıkça kürsü dokunulmazlığının  kaldırılamayacağını belirten Demirtaş, "Türkiye'nin en azından demokrasi açısında önümüzdeki yıllarına yön verecek yargı dışında kimse yoktur. Siz hiç değilse bugüne kadar yapılan hukuk rezaletine bir son verebilirdiniz. 'Bu kadar usulsüzlük var. Böyle bir dosya ile bir milletvekilini biz nasıl yargılayabiliriz' diyebilirdiniz. 'Böyle uyduruk bir iddianameyi biz sanığın yüzüne nasıl okuyacağız' diyebilirdiniz. Ama ne yaptınız. İddianamede eksik gördüğünüz yerleri emniyet müdürlüklerine yazı yazarak tamamlamaya çalıştınız. Öncelikle beni dinlemeniz lazımdı. İtirazlarımı dikkate almanız lazımdı. Bizler Türkiye'nin yurttaşlarıyız. Kendimizi özgür eşit yurttaş hissetmesek de, biz bu vatanın evlatlarıyız. Bu toprakların evlatlarıyız. Türkiye'nin parçasıyız. Kimse bize parya muamelesi yapamaz. Düşüncelerimizden, görüşlerimizden dolayı kimse bize bu ülkenin düşmanlarıdır diyemez. Adalet mülkün temelidir. Adalet olmazsa mülk sarsılır. Şu an sarsılıyor" dedi. 

'DURMA KARARI VERİLSİN’

Şu ana kadar adil yargılandıkları yönünde bir izlenim edinmediklerini belirten Demirtaş, mahkemeden talepleri olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:  "Öncelikle bu aşamada durma kararı verilsin ve Anayasa Mahkemesi'ne, Anayasa'nın 20. ek maddesini, her ne kadar Anayasa değişikliği olsa da, bir meclis kararı olması gözetilerek, somut denetimin yapılabilmesi için başvurulmasını istiyorum. İkinci talebim; sizler dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili iddiaları ciddi görüyorsanız, Anayasa Mahkemesi'ne götürmeyip, dosyayı parlamentoya iade ederek dokunulmazlığın usulüne uygun bir şekilde kaldırılarak, tarafınıza iadesini isteyip durma kararı verebilirsiniz. Üçüncü talebim de yargılamanın bu şekilde yapılamayacağına karar verip düşme kararı alabilirsiniz. 'Ben bu iddianameyle bu yargılamayı yapamam. Çünkü dokunulmazlık denetimi yapılmamış. Bir milletvekilinin parlamentoda yaptığı konuşmaya yönelik ben bir soru soramam. Ben bu iddianameyi sanığın yüzüne okuyup suçlayamam' diyorsanız ki öyle demeniz lazım. Düşme kararı verip bütün fezlekeleri ilgili savcılıklara iade edip, 'sen bunu bir de sorumsuzluk açısından incele, dokunulmazlıklar nisbi dokunulmazlığa mı, mutlak dokunulmazlığa mı giriyor bu yönde soruşturmayı derinleştir' diyerek iddianameyi parçalara ayırarak düşme kararı verebilirsiniz. Son talebim de sizler bizzat sorumsuzluğu tespit edebilirsiniz. Savcılara bırakmadan Ağır Ceza Heyeti olarak durma kararı verip, parlamentodan isteyeceğiniz belgelerle 31 fezlekeden sorumsuzluk kapsamına girenleri çıkarıp, diğerleriyle ilgili yargılamaya durduğu yerden devam edebilirsiniz" diye konuştu.

Mahkeme, taleplerin ardından duruşmaya ara verdi. Bu sırada salondan çıkarılmak üzere ayağa kalkan Demirtaş, izleyiciler bölümündekilere el salladı. Bunun üzerine jandarma Demirtaş'ın gözükmemesi için etrafında etten duvar ördü. Avukatların itirazları üzerine Demirtaş, salonda bulanan milletvekilleri ile bir süre selamlaştıktan sonra salondan çıkartıldı. 

İMRALI'DAN YAZI GETİRDİLER

“Ben neden tutukluyum. Kaçtım mı? Delilleri karartma durumum mu vardı. Hayır, referandum vardı” diyen Demirtaş 2010 referandumuyla ilgili şunları söyledi, “Şahsımla ilgili özel hassasiyetleri var hazretlerinin. 2010 referandumunda boykot kararı aldık. Ama ‘Evet’ denilmesi için baskı yapıldı. Oslo çözüm süreci olarak bilinen partimin içinde olmadığı, PKK ile devletin yaptığı görüşmeler vardı. Biz ‘referanduma sunulan anayasa değişikliğinde dil-kültür ile bir düzenleme olmalı. HSYK, Yüksek Yargı düzenlemesi tehlikeli, olmaz’ dedik. Boykot kararı aldık. Bunun ‘Kandil’den talimat alıyor’ diyenler, Öcalan’ın el yazısıyla bir bakan aracılığıyla İmralı’dan yazı getirdiler. Referandumda ‘evet’ oyu vermemiz için yapıldı bu. İnkar edilirse burada tanık dinletiriz. Yazıda ne vardı? Yazıda, ‘Partiniz kararı verir. Bu değişiklik yeni bir çözüm süreci önünü açar mı?’ yazısıydı. ‘Öcalan’ın talimatı’ diye bunu getirdiler. Ama biz son dakikaya kadar boykot tavrını sürdürdük. Majesteleri kabul etmedi, ‘hani Öcalan’dan talimat alıyordu bunlar’ demiş. Sen misin Oslo da çözüm süreci yürütülürken anayasa değişikliğini desteklemeyen.”

Demirtaş, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de “İmralı üzerinden adaylığının geri çektirilmeye çalışıldığını” söyledi. Demirtaş, “Hem çözüm süreci hem de aday mı oluyor? diyor. Benim yanıtım ‘kendisinin kölesi miyim’ oldu. Bir aracı ile ‘Beyefendi rahatsız. Çözüm sürecini hiç mi düşünmüyor’ haberi geldi. Biz kendisinin kölesi olmadığımızı söyledik. Bunun tanığını da dinletebilirim” dedi.