Demirtaş: Davutoğlu 7 Haziran-1 Kasım sürecinin faillerindendir, açıklama yapsın

Demirtaş: Davutoğlu 7 Haziran-1 Kasım sürecinin faillerindendir, açıklama yapsın

"Özellikle o dönem Davutoğlu çok sert açıklamalar yapmaya başladı. Biz tam sonuç almaya doğru aylardır yürüttüğümüz çalışmada son haftaya giriyoruz, Davutoğlu’nun şu açıklaması geldi hatırlarsınız; 'Cizre’yi ev ev temizleyeceğiz, oradakilerin hepsini temizleyeceğiz' dedi..."

Selahattin Demirtaş, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasındaki dönemde yaşananlara dair dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklama yapmasını istedi. Demirtaş, "Davutoğlu şimdi neler olduğunu konuşmak lazım falan filan, konuşursak bilmem ne olur diyor ya ümit ediyorum konuşur biz de ne olduğunu öğreniriz. Çünkü kendisi de o dönemin faillerinden biridir" dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu dava Ankara Sincan’da dün (8 Ocak) de görülmeye devam edildi.
Duruşmada savunma yapan Demirtaş ise geçmişte yaptığı iki konuşmayı aynen aktararak savcılık iddianamesini eleştirdi. Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verilirken

Demirtaş bugünkü savunmasından satır başları şöyle:

‘O SAVCIDAN ŞÜPHELENMEK LAZIM’

24 Ekim’de Diyarbakır’da yapılmış bir konuşma. Savcı bu konuşmayı da terör propagandası ve örgüt yöneticisi olmamın delili saymış. Konuşma metni bana aittir. Çözümde bazı ufak tefek eksikler olsa da bütünlüğü bozan bir durum değil. Konuşma çözümünde geçen konuşmalar benim düşüncelerimdir. Tekrarlıyorum, katılıyorum. Bugünden dönüp baktığımda bu konuşmaya keşke başarabilmiş olsaydık. Keşke orada konuştuklarımı hayata geçirebilecek siyasi gücümüz olsaydı. Üzüntüm sadece buna dair olur, yoksa savcının bu konuşmayı nasıl değerlendirdiği çok da umurumda değil. Bu konuşma örgüt propagandasını bırakın örgüt yöneticiliği olabiliyorsa o savcıdan şüphelenmek lazım. Kime hizmet ediyor, tam olarak derdi nedir, onu tartışmak lazım.

‘UMARIN DAVUTOĞLU’NDAN NE OLDUĞUNU ÖĞRENİRİZ’

Şimdi başka bir konuşma çözümü var. 18.12.2015 tarihli basın toplantısındaki konuşmamı okuyorum. Savcı, 2-3 aylık periyot içerisindeki 5 konuşmamı fezlekeye koymuş. Bundan sonraki konuşmalarımı okumadan önce bir alt bilgi olarak hem heyetin hem kamuoyunun bilgisine sunmak istiyorum. Bizler bütün parti yönetimi olarak ilçelerde ve illerde başlayan çatışmaları durdurmak adına bir dizi karar aldık. Bu kararlardan birincisi örtülü bir diplomasiyle Ankara’da, Kandil’de hendek barikatlarının olduğu yerde bazı aracılarla görüşmeler yaparak bir şekilde uzlaşmayı sağlamak ve hendek barikatların son bulacağı bir noktaya ulaşmak. Bu çalışmalarının bazılarına ben de katıldım, özellikle tanık dinlenme aşamasındaki detayları sizlere aktaracağım. İkincisi de 12 il ve ilçede miting düzenledik ve bunların hepsinde de barış ve diyalog yoluyla çözüm çağrısı yaptık. Efkan Ala İçişleri Bakanı idi, onunla görüşmeler yapılıyordu, Diyarbakır Valiliği ile görüşmeler yapılıyordu, Kandil’e gönderdiğimiz özellikle Süleymaniye üzerinden yapılan bazı görüşmeler vardı ki bunlardan birine ben gittim. Arabulucu ile doğrudan görüştüm ve Kandil’e haber gönderdim ve Kandil’in özellikle bu gençlere çağrı yapması, hendek ve barikatlarda bulunanlara çağrı yapması konusunda ısrarcı oldum. O sırada hem hükümet tarafından işin doğrusu hem de mahallelerden bizi zorlayan açıklamalar ve tutumlar gelişmeye başladı. Yani bu çağrıyı yapmamız giderek zorlaşır hale geldi. Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu girişimlerden anladığım kadarıyla çok da memnun olmamış olacaklar ki özellikle o dönem Davutoğlu çok sert açıklamalar yapmaya başladı. Biz tam sonuç almaya doğru aylardır yürüttüğümüz çalışmada son haftaya giriyoruz, Davutoğlu’nun şu açıklaması geldi hatırlarsınız; “Cizre’yi ev ev temizleyeceğiz, oradakilerin hepsini temizleyeceğiz” dedi. Bakın, Davutoğlu şimdi 7 Haziran-1 Kasım arasında neler olduğunu konuşmak lazım falan filan, konuşursak bilmem ne olur diyor ya ümit ediyorum konuşur biz de ne olduğunu öğreniriz. Çünkü kendisi de o dönemin faillerinden biridir.

‘ÖLÜMLERİ DURDURMAK İÇİN ÇALIŞTIK’ 

Fezlekede geçen ilgili konuşmaları dökümleri okuduk kayda geçtik. Konuşmaların tamamı demokratik barışçıl yol yöntemlerle sorunlara çözüm arama iradesini net bir şekilde belirten konuşmalardır. Bu siyasi fikir ve çözüm önerilerimin de arkasındayım. O dönem suç işlemiş, suç işleyen çok fazla suça bulaşmış siyasi kadrolar bugün iktidardadır. Asıl o dönemde şehirlerde Cizre’de, Sur’da çok sayıda ağır insan hakları ihlali, sivillere yönelik ağır ihlaller, şehirlere yönelik ağır ihlaller gerçekleştiren biz değiliz. Bunu durdurmaya çalışan bizleriz. Bütün o ölümleri, bütün o yıkımları durdurmak için canla başla çalışan bizleriz. Benim tek üzüntüm bu konuda başarılı olamamış olmaktır. Onun dışında beni üzen bir şey yok.

‘OLUP BİTENLERİ KAMUOYUNDAN GİZLEDİLER’ 

O dönem olup bitenlerin birçoğunu Türkiye kamuoyundan gizlemeyi başardılar. Bugünkü gibi medya kontrol altındaydı, insanlar korkudan suspustu. Bir grup akademisyen bir araya gelip “Orada işlenen suça ortak olmak istemiyoruz” dediği için linç edildiler. Yargının önüne atıldılar, işten atıldılar. Terörist ilan edildiler. Toplum susturuldu. Yeter ki bu katliamlar, orada yaşanan ölümler, insan hakları ihlalleri sorgulanmasın, ortaya çıkarılmasın diye bütün bunlar yapıldı.

‘BEN ELİMDEN GELENİ YAPMAYA GAYRET ETTİM’ 

Hendek, barikat dönemine dair konuşulması gereken çok şey var. Yargılanması gereken ne HDP ne Demirtaş’tır ne de başka bir milletvekili arkadaşımdır. Konuşmalarımı eleştirebilirsiniz. Her türlü konuşmamda yanlış noktalar bulabilirsiniz, mesajı yanlış verdiğimi düşünebilirsiniz, yeterince açık olmadığımı düşünebilirsiniz. Ama bunların hepsi siyasi eleştiridir, suçlama olamaz. Ben elimden geleni yapmaya gayret ettim.