Demirtaş: Beni tutuklayan yargı, IŞİD'liyi bir gün bile tutuklamadı

Demirtaş: Beni tutuklayan yargı, IŞİD'liyi bir gün bile tutuklamadı

HDP'nin bir önceki dönem Eşbaşkanı, tutuklu Selahattin Demirtaş'ın Sincan'daki duruşması yarın devam edecek. Mahkemenin politik tutum sergilediğini dile getiren Demirtaş, "Beni tutuklayan yargı, 1.5 milyon lira ödülle aranan IŞİD'liyi bir gün bile tutuklamadı" dedi.

Foto: Arşiv

İki yılı aşkın süredir Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 'örgüt kurma ve yönetme', 'örgüt propagandası' ve 'suç ve suçluyu övme' iddialarıyla suçlandığı ve 142 yıl hapis istemiyle yargılandığı davanın duruşması Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

HDP Meclis Başkanvekili Mithat Sancar ve milletvekilleri Hüseyin Kaçmaz, Abdullah Koç, Mehmet Tiryaki, Mahmut Celadet Gaydalı ve Habip Eksik’in de aralarında olduğu kalabalık bir partili grubunun yanı sıra Diyarbakır eski Baro Başkanı Ahmet Özmen duruşmayı takip etti. Gelen yabancı heyetlerden bazı isimler ise akreditasyon gerekçesiyle duruşmaya alınmadı. 

Demirtaş'ın Edirne Cezaevi'nden SEGBİS yoluyla katıldığı, Ankara Sincan'da görülen ve 142 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın duruşması sona erdi. Mahkeme, yarın saat 10:00'da devam edecek.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevinden SEGBİS aracılığıyla katılan Demirtaş, savunmasına Leyla Güven'in açlık grevinin 77. gününde olduğunu hatırlatarak başladı.

LEYLA GÜVEN'İ SELAMLADI

Demirtaş, Güven’e dair şunları söyledi: “77 gündür açlık grevinde olan sayın Leyla Güven, parlamentonun bir üyesidir. Barış, demokrasi için bedenini ölüme yatırmıştır. TBMM acilen heyet oluşturup, Leyla Güven’in ziyaretine göndermelidir. Leyla Güven’in talebi meşrudur. İmralı Cezaevindeki tecrit kaldırılmalıdır. Parlamentonun sessizliği kabul edilemez. Parlamentodan bir heyet derhal cezaevine gönderilmeli. Adalet Bakanı üst düzey bir yetkili cezaevine gönderilmeli, bu konuda sorumluluk almalı. Güven’in eylemi hukuki ve meşrudur. İmralı’da aile ve avukat görüşünün sağlanması talebi anayasal bir haktır. Güven bir politikacı olarak onurlu bir duruş sergiliyor. Güven’i ve cezaevlerinde açlık grevlerine girenleri selamlıyorum.”

"Mahkemeye yönelik savunma yapmıyorum" dyen Demirtaş, mahkemenin başından beri politik bir tutum sergilediğini yineledi.

'BENİ HAPİSTE TUTAN YARGI, IŞİD'LİYİ 1 GÜN BİLE TUTUKLAMADI'

"Beni hapiste tutan yargı, 1 buçuk milyon ödülle aranan IŞİD'li Ayşenur İnci'yi, adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Mahkeme, üst düzey IŞİD'liyi 1 gün bile tutuklamayı hak ihlali olarak görmüş. Ona yaklaşımınız bu, bana yaklaşımınız bu. Mevzu bu işte" diyen Demirtaş, şöyle konuştu:

“Öncelikle, savunmamın kamuoyuna, halka yönelik bir savunma olduğunu bir kez daha belirtiyorum. Çünkü mahkeme, başından beri politik bir tutum sergiledi. Aslında en doğrusu savunmamı kesmemdir. Fakat kamuoyuna karşı, halka karşı bir sorumluluğum var. İktidar, AKP Genel Başkanı başta olmak üzere halen beni suçlamaya devam ediyor. Benim yargılanmam medya üzerinde yapılıyor, kamuoyunda yapılıyor. İktidar yapıyor. Dolayısıyla benim de bunlara cevap vermem gerekiyor. Savunmamı bu çerçevede ele alıyorum artık."

'BİZE YAPILAN OPERASYON, AKP-CEMAAT ORTAKLIĞININ SONUCUDUR'

Demirtaş, kendisini tutuklayan savcı Ahmet Karaca'nın tutuklandığını hatırlatarak şunları kaydetti:

"Avukatlarım iletiyor, Cemaatçiler sosyal medyada 'Demirtaş bizi suçluyor ama hayır onu tutuklayan Cemaat değil AKP'dir' diyormuş. Bize yapılan operasyon, AKP-Cemaat ortaklığının operasyonudur. İşte savcı Ahmet Karaca. 12 fezlekem Fethullaçılar tarafından düzenlenmiş ve tutuklanma gerekçem haline getirilmiş. Cemaatten tutuklanan, ceza alan savcıların bizimle işlemleri gözden geçirilmedi. Balyoz, Ergenekon hatta bazı adli davalar gözden geçirildi. Bu savcı Ahmet Karaca tutuklandı, hakkında iddianame hazırlandı. Bir kişi bile sormadı; ya sen bir sürü faaliyet yürüttün, kumpaslar kurdun. Bir tanesi de Selahattin Demirtaş hakkındaki fezleke. Kumpasın daniskası."

'ANADİLDE EĞİTİM İSTEMEK TERÖRİSTLİK OLARAK TARİFLENİR, TUTUKLANMA GEREKÇESİ OLUYOR'

Anadilde eğitim talep etmenin terörle alakası yoktur" diyen Demirtaş, "Kürt halkı, Kürt halkı olduğundan beri anadili vardır" ifadelerini kurtardı. Demirtaş, kendisine yöneltilen 'terör' suçlamasına ilişkin şöyle dedi:

"Savcı ille de bir bağ kuracak ya, aylarca önceden duyurulmuş bir konferansın sonuç bildirgesinde deklare edilmiş faaliyetleri illegal sayamayacağı için, bir yerlerden ekle-çıkar, kopyala-yapıştır bir kumpas kurması lazım. Taramış interneti, Öcalan'ın sözlerini bulmuş. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, bir Kürt'ün anadilinde eğitim istemesi teröristlik olarak tarifleniyor, tutuklanma gerekçesi oluyor. Anadilde eğitim talebimiz TBMM'ye sunulmuştur, partimin Yargıtaya verilen resmî programında vardır. Dolayısıyla benim anadilde eğitim talebini savunmamam bir parti disiplin suçu olabilir, ama savunmam ceza kanunu açısından bir suç oluşturamaz."

'GÖRÜNTÜ ÇÖZÜMLERİ GETİRİLSİN, NE İLE SUÇLANDIĞIMA BAKAYIM'

Demirtaş 22 no'lu fezlekeden okuyor:

"Ahmet Karaca'nın hazırladığı bir fezleke. Bu festivaldeki konuşmam sebebiyle suçlanıyorum. Ben tam olarak ne yapmışım, ne konuşmuşum, afişlerle benim nasıl bir alakam var, savcı bunu delillendirmeye gerek bile duymamış. Fezlekeye göre poliste görüntü olmalı. O görüntü çözümleri getirilsin. Bakayım ben ne ile suçlanıyorum. Araya nokta nokta koyarak iki ayrı paragrafla suçlama yapılamaz, zaten ben de savunma yapamam. Hiçbir konuşmamı inkar etmem ben. Arkasında duramayacağım konuşma da yoktur."

'PKK BİZİM ÇAĞRIMIZLA SİLAH BIRAKMAZ AMA ÖCALAN'I DİKKATE ALIR'

"Ben Öcalan'ın barışa en yüksek katkıyı sunabilecek kişi olduğunu düşünüyorum. Siz buna katılır mısınız, takdir sizin. Ama 'bu suçtur' diyemezsiniz. 'Neden Öcalan'ın barışa katkı sunabileceğini düşünüyorsun' diye bir suç uyduramazsınız" diyen Demirtaş, sözlerine şu şekilde devam etti:

"'Öcalan savaşın mimarıdır' desem tamam. Savcı buradan yola çıkarak diyebilir ki, sen terör propagandası yapıyorsun. 'Öcalan barışın mimarıdır' demek nasıl terör propagandası oluyor ya? Öcalan bu ülkede gerçekten de etkili olmasaydı İmralı gibi bir adada özel bir rejime tabi tutulmazdı. Tecrit uygulanmazdı. Bunu yetkililer benden iyi biliyor. Çözüm sürecinde görüştüğüm pek çok devlet yetkilisi söyledi. Siyasetçinin işi, acıların yaşanmasını önleyecek cesur politikalar üretmektir. Ben buna dayanarak 'Öcalan barışın mimarıdır' dedim, diyorum. Defalarca çağrım var ama PKK bizim çağrılarımızla silah bırakmaz. Ama Öcalan'ın çağrısını dikkate alır. Buna dayanarak dedik. Ne yapalım? Bildiğimiz gerçeği, savcı soruşturma açacak diye saklayalım mı? Hayır. Bu benim siyasi görüşüm. En fazla buna katılmayabilirsiniz Ama beni bundan dolayı yargılayamazsınız. Bu, yargının konusu olamaz."

'ERDOĞAN DİYARBAKIR CEZAEVİ'Nİ MÜZE YAPACAĞIZ DEDİ, LEYLA GÜVEN ORADA TUTUKLU'

Erdoğan'ın sözlerini hatırlatarak terör örgütü propagandası yapmadığını söyleyen Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:

"Kürt sorununda barışçıl çözüm isteyen siyasetçilerin üstüne özellikle gidildi, gidilmeye devam ediliyor. İşte şiddet sarmalı budur. Buna cemaat deyip çıkamazsınız, halen devam ediyor. '12 Eylül zindanının karanlığını yaktıkları 3 kibrit çöpüyle aydınlığa çevirenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz' demişim. Tayyip Erdoğan, 12 Eylül faşizmine karşı Diyarbakır Cezaevi direnişini Diyarbakır Meydanından selamladı ya. 'Orayı müze yapacağız' dedi. Erdoğan, Diyarbakır Cezaevini müze yapacağız diye söz verdi, şimdi Leyla Güven orada tutuklu. 'Diyarbakır Cezaevinde bu millete ne işkenceler yapıldı' dedi. Ben onları anınca mı terör propagandası oluyor?"

'Herkes Diyarbakır Cezaevindeki işkencelerle ilgili konuşur, onlara haktır ama Demirtaş o işkencelere karşı direnişi anarsa suçtur.' Valla anmış Demirtaş. Zulme karşı direnen kim varsa benim nazarımda saygındır. Haksızlığa karşı direnen kim varsa saygındır. Bakın Bülent Arınç, 'Gültan Kışanak'ın Diyarbakır Cezaevinde yaşadıklarını ben yaşasaydım dağa çıkardım' dedi. E o niye propagandadan yargılanmıyor? Yargılanmasın da. Doğru söylüyor."

'YARGI NİYE BENİMLE AKP ARASINA GİRİYOR?'

"2010-2019. Dokuz yılda geldiğimiz nokta. İyi bir nokta mı? Ben Hükümeti eleştiriyorum, yargı diyor ki hooop eleştiremezsin. Kendi siyasi projeni söyleyemezsin. Sen muhalefetsin ya Hükümeti desteklersin ya surarsın. Yargı niye benimle AKP arasına giriyor? Niye beni susturmaya çalışıyor? Şiddetin alternatifi konuşmaktır. Sözdür silahın alternatifi. Sözü kesmeyin. Bu savcı bunu yaptı. Çok rahatsızdılar çünkü, çok. Oslo, İmralı görüşmelerinden çok rahatsızdılar.

Spekülasyon olsun diye söylemiyorum. Cemaat miydi memaat miydi bilmem ama uluslararası istihbarat örgütleri, çözüm süreci bitsin diye ellerinden geleni yaptılar. Batı'da bazı ülkeler de İran da rahatsızdı. İstemiyorlardı. Kendi Kürt'üyle barışmış bir Türkiye, Ortadoğu'nun dev gücü olacak. Bunu kim ister? Biz isteriz. Kim istemez? Bu savcı istemez. Bu savcı dediğim de zihniyettir. İşte bu zihniyet mahkum edilmelidir. Demirtaş değil, Yüksekdağ değil. Yanlış kişilerin peşindesiniz."

'SİYASİ DURUŞUM SON NEFESİME KADAR DEĞİŞMEYECEK'

"2 yıldır içerideyim. 5 yıl cezam, bir sürü dosyam var. Toplamda kaç yıl verirsiniz bilmiyorum ama şundan adınız gibi emin olun; burada siyasi duruşum son nefesime kadar değişmeyecek. Tartışırım, görüşlerim değişir ama dayatmayla değiştireceğim bir tek görüşüm yoktur."