Damat’ın posta kutusundaki Katar Katar satışlar

Damat’ın posta kutusundaki Katar Katar satışlar

Damat’ın kamuoyuna mal olmuş posta kutusunda Katar’a ilişkin bir hayli yazışma bulunuyor. Şu an "FETÖ" firarisi İhsan Kalkavan'ın şirketine Katar'dan verilen yüz milyonlarca dolarlık savunma ihalesi, Finansbank'ın QNB'ye satışında aracılık, BMC'yle ilgili sitemler, siyasi değerlendirmeler ve daha niceleri...

Doğan Ergün - @dgnergun

Türkiye Varlık Fonu ile Katar Yatırım Otoritesi arasında 26 Kasım’da imzalanan satış mutabakatı çok konuşuldu.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelişi, iktidar yılları, finansman kaynakları ve bölge politikası açısından Katar’ın önemine dair İleri Haber’de çok yazıp çizdik.

İhvancılığın mali gücünü oluşturan ülkelerden biri olan Katar Emirliği ile yine İhvancılığın siyasi liderliğini üstlenen AKP arasındaki ilişki için biyolojide “mutualist” tanımı kullanılıyor. İlişkiden her iki tarafın da fayda sağladığı bir yaşam biçimi...

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır tarafından mali ve fiziki bir kuşatmayla karşı karşıya olan Katar için AKP Türkiyesi, uluslararası izolasyonu yarmanın bir aracı olarak işlev görüyor. Hem siyasi açıdan, hem iktisadi açıdan... Katar ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin 2016’dan sonra radikal bir şekilde arttığını görebiliyoruz.

AKP ve başındaki Erdoğan ailesi açısından ise sıcak para ihtiyacını karşılamak, kamusal ve şahsi projelerine finansman sağlamak bakımından Katar’ın büyük değeri var. Türkiye’ye inen para yüklü Katar Emirliği uçaklarının hikayelerini çok dinledik. Dahası, bölgede, ihvancılık ve türevleri eliyle siyasi nüfuzun artırılması için de Katar parası çok işlevli oldu.

AKP’nin iktidara gelişini yalnız Türkiye bağlamında değerlendirmek mümkün değil. ABD emperyalizminin “ılımlı İslam” hedefi, bölgesel “Müslüman Kardeşler”i olan, bu kardeşlerinden mali, siyasi ideolojik destek alabilecek AKP gibi bir aktörü çağırıyordu...

Türkiye’de Katar ile ilişkiler dendiğinde birkaç şirketin adı özellikle öne çıkıyor. Bir tanesi Ethem Sancak’ın sahibi olduğu BMC. Savunma sanayisinin yükselen yıldızı Ethem Sancak, BMC’yi satın alabilmek için Katarlılarla işbirliği kurdu. Bir aktörün savunma sanayisinde öne çıkması, ancak devlet himayesiyle olabilir. Dahası Sancak’ın BMC’yi Katarlılarla ortak şekilde almasında da devletin ve “şahsının” epey önemli bir rol oynadığını da biliyoruz.

Süper Lig yayıncısı Beinsports, Katar’ın Türkiye’deki ilk medya macerası değil. Sabah, ATV, Takvim gibi kuruluşları bünyesinde barındıran Turkuvaz Medya bir dönem Katar ortaklığıyla Çalık Holding’indi. Ve orada parlak bir genç de CEO’luk yapıyordu: Damat Berat!

PANİK BUTONU: KATAR

Damat’ın kamuoyuna mal olmuş posta kutusunda Katar’a ilişkin bir hayli yazışma bulunuyor...

İşin bir boyutunu, siyasi kararlar oluşturuyor.

“Damat'ın Kutusu”na ilişkin yazacağımız diğer haberlerde de değineceğimiz bu mevzuya ilişkin bir örnek, 2015’te 7 Haziran-1 Kasım tarihleri arasında, Berat Albayrak’a Ertuğrul Aydın tarafından yazıldığı iddia edilen bir e-posta. Aydın, Enerji Bakanlığı döneminde Damat Bey’in danışmanlığını da yapmış, PETKİM ve Türk Telekom’da yönetim kurulu üyeliği olan bir isim. Temmuz ayında attığı e-postada Ertuğrul Aydın, yeni seçimlere uzanan yolda yapılması gerekenlere ilişkin farklı boyutları olan bir yol haritası öneriyor. İktidarın oldukça sıkıştığı bu dönemde Aydın’ın dış medya konusundaki önerisi Katar’ı devreye almak. “Dış medya saldırılarına karşı, kısa vadede Katar işbirliği yapılmalı” şeklinde ifade ediliyor.

Yine acil yapılacak işlere dair bir e-posta... Bu kez Ekim 2015'te Ertuğrul Aydın, Saros'ta 5+5 milyar metreküplük yüzer LNG tesisinin hızla tamamlanması gerektiğini vurguluyor. Edirne halkı başta olmak üzere çevrecilerin karşı çıktığı, Katar sermayeli BOTAŞ projesi bu yıl önce mahkeme kararıyla durdurulmuş ancak son aylarda ÇED sürecine yeniden başlandığı duyurulmuştu.

Acil işler ve Katar... Bir tür panik butonu...

FİNANSBANK’IN DÜŞÜK FİYATA SATIŞI

Geçelim, özel sektör için Katarlılara yapılan aracılığa... Bu kez “ihakkiaslan” adlı bir isimden geldiği iddia edilen bir e-posta var gündemimizde. Tarih, Mayıs 2015... Henüz milletvekili olmayan ancak AKP’de MYK üyeliği konumundaki Berat Albayrak’a Katarlıların Türkiye’de banka satın alma istekleri iletiliyor. O sırada Yunanlıların elinde olan Finansbank özel olarak belirtiliyor. Katarlıları kime yönlendirmek gerektiği soruluyor. Yaklaşık 7 ay içerisinde, üstelik beklenenden çok daha düşük bir fiyata Finansbank’ın satışı için Katar’a ait QNB ile anlaşılıyor. Yapıldığı iddia edilen yazışmaya göre, Yunan NBG, 6 milyar dolara Hüsnü Özyeğin’den satın aldığı Finansbank’ı Damat Bey’in devreye girmesiyle, yaklaşık 3 milyar dolara Katarlı National Bank’a (QNB) satıyor.

Damat Berat’a ait olduğu iddia edilen adrese, “[email protected]”dan başka e-posta’lar da geliyor. 2014 yılında, yani Damat Bey henüz herhangi bir icra makamında değilken, Merkez Bankası, BDDK gibi kurumlara kimlerin atanabileceğine ilişkin listeler gönderiyor. Bu atamaların akıbetlerini başka bir yazıda işleyeceğiz. Göreceğiz ki, Damat Bey’e gelen e-postalarla kimler AYM’ye atanmış, kimler yükselmiş...

KALKAVAN’LARA VERİLEN ‘600 MİLYON DOLARLIK’ İHALE

Biz bu yazıda Katar’a odaklanıyoruz.

Damat Bey malum, Gülencilere ait Fatih Koleji’nden mezun. 2009’da yakın arkadaşı Halil Danışmaz’ın (nam-ı diğer Halilin) Pensilvanya’ya yaptığı bir ziyarette “hocaefendisinden” şahsi selamlarını almıştı. Hem de odadan çıkmakta olan “hocaefendi” kapıdan dönüp Halil Danışmaz’a, Berat Bey’e iletilmek üzere selam söylemiş de, Halil Bey pek heyecanlanmış acaba başka bir mesaj mı vermek istedi diye düşünmüştü.

Konumuza dönelim...

Damat Berat’ın posta kutusu olduğu iddia edilen Wikileaks belgelerine göre, Gülen cemaatinin en bilinen isimlerinden, halen firari olarak aranan iş insanı İhsan Kalkavan, 2012 yılında Damat Bey’le bir araya gelmiştir. Görüşmeden kısa bir süre sonra, Kalkavan’lardan Yavuz Bey, Damat’a bu görüşmede gündeme gelen bir konuyla ilgili e-posta gönderir ve ilgileri için teşekkür eder.

Konu, Katar İçişleri Bakanlığının açtığı 17 ila 19 adet Karakol Botu ihalesidir. Yavuz Kalkavan, ihaleye Ares Beşiktaş firması olarak teklif verdiklerini, resmi görüşmeye davet edildiklerini, “neticelendirmek için şanslarının yüksek olduğunu” bildirir.

İhalenin akıbetiyle ilgili Ares Global’in internet sitesindeki şu haber (https://ares.global/media-center/news/turkeys-ares-shipyard-to-build-17-boats-for-qatar) Erdoğan ailesinin de ilgisiyle, 17 Karakol botluk işin “neticelendirildiğini” gösteriyor. Denizcilik haberleri veren navalnews.net adresli sitedeki bir haber, ihaleyle ilgili anlaşmanın 2014 yılında yapıldığını gösteriyor. (https://navalnews.net/turkish-ares-shipyard-preparing-to-deliver-new-boats-to-qatar/)

Bilindiği gibi, savunma sanayisine dair uluslararası ihalelerde devletlerin onayı kaçınılmazdır. Türkiye’den herhangi bir şirket bir başka ülkede savunma sanayisi alanında kendi başına iş yapamayacağı gibi, aynı şekilde yabancı bir ülkeye ait şirket de Türkiye’de kendi hükümetinin ilgi ve bilgisi olmadan ihale alamaz.

Zaten, 2014 yılında Damat Bey’e iletilen bir e-posta, mevzunun niteliğini göstermektedir:

“Son zamanlarda gündemde olan paralelcilerin ülkemize ne türlü zarar verdiğini hepimiz görmekteyiz. Benim de kendi sektörümde şahit olduğum bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde onayı verilen ve imzalanan 2 adet SAT botu ihalesini Antalyada yerleşik bulunan ARES SHİPYARD kazandı. ARES Shipyard 3 ortaklı bir firma ve ortaklarından birisi Kerim KALAFATOĞLU'dur. Kerim KALAFATOĞLU aynı zamanda Beşiktaş Tersanesinin de sahibi olan aynı zamanda paralel yapıya yakınlığı ile bilinen İhsan KALKAVAN'ın yakın akrabasıdır.Son yaşanan olaylar ile igili kendisi özellikle Türkiye'de böyle askeri bir proje alamayacağını bildiği için ARES firmasını alt bir firma gibi kendi ismi geçmeden kullanmaktadır. En son Katar’da imzalanan yine askeri bir proje olan 17 adet farklı tip gemilerin ihalesini de Beşiktaş firmasının maddi desteği (verilecek teminatı Beşiktaş sağlamıştır) altında ARES firması almıştır. Projenin yaklaşık değeri 600 milyon dolar civarındadır. İhsan KALKAVAN'ın hocası diye hitap ettiği kişinin bağlantıları sayesinde böyle bir projeyi imzalamışlardır. Aksi takdirde ARES firmasının böyle bir projeyi yapacak gerek maddi gerekse yer olarak böyle bir gücü yoktur. (...) Hükümeti devirmek adına işler yapan ve tek amacı Türkiye'ye zarar vermek olan bu insanların böylesine stratejik askeri ihalelerde olması ülkemiz adına tehlike arz etmektedir.”

600 milyon dolar civarındaki Katar İçişleri Bakanlığı Karakol botu ihalesi, iktidar ailesinin ilgisi ve bilgisiyle Kalkavan’lara verilmiştir. Üstelik e-postayı gönderen bir başka denizcilik firmasının yetkilisine göre ihale, bu kapasiteye sahip olmayan bir şirketin olmuştur...

Savunma sanayisinden bir örnek daha...

BMC BUNUN İÇİN Mİ KURTARILDI...

Bilindiği gibi AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı "gördükçe aşık olan" Ethem Sancak'ın sahibi olduğu BMC'nin yüzde 50 eksi 1 hissesi 2014 yılında Katarlılara satıldı. Erdoğan'ın bizzat Katar Emiri'ni arayıp arabuluculuk yaptığı satıştan önce 2013 yılının Kasım ayında BMC'nin mali tabloları Damat Bey'e iletiliyor. Muhtemelen Katarlı dostlara iletilmeden önceki durak Damat Bey...

Satıştan sonra, 2014 yılında Katar Silahlı Kuvvetleri'nin "Hybrid Teknolojileri ve Araç Üretimine" yönelik projesinde BMC ile Fransız Thales firmasının işbirliği yapması ile ilgili şikayetler de tabii Damat Bey'in kutusuna geliyor. Bir mektupta, Fransız Thales'in hybrid teknolojileri ile ilgili yeteneğinin bilinmediği  belirtiliyor. Toplantı notlarını iletenlerden birinin yorumu şu: "Üstad, Bu olay Türkiye’nin kalbine saplanmış bir hançerdir. BMC Fransızlara oyuncak olsun diye mi kurtarıldı?"

Damat Bey’in CEO’luğu döneminde de çok sayıda Katar işiyle karşılaşıyoruz. Zaten çoğu e-postada hangisi devlet işi hangisi şahsi iş, biri nerede başlıyor diğeri nerede bitiyor, anlamak kolay değil.

Ancak bir e-posta var ki Damat Bey’i henüz 2009’da Katarlı bankacılık sektörü temsilcileriyle tanıştırmayı öneren bir İngilizden geliyor. Ancak bu isimle yapılan yazışmalar, AKP’nin tanıtım işleri hakkında bir başka ipucu veriyor ki, o da başka bir yazıya kalsın. Zira, bu sıralar aşı karşıtları ve dincilerin hedefinde olan ve Irak işgalinde rol oynamış bir şirketle AKP’nin münasebeti kendi başına bir yazıyı hak ediyor.