Cumhuriyet davasında 3'üncü gün
12’si tutuklu 19 çalışanının "PKK, DHKP-C, FETÖ üyeliği" iddiasıyla tutuklu yargılandığı Cumhuriyet gazetesi davasının ilk duruşması üçüncü gününde devam ediyor.
26-07-2017 17:40

Cumhuriyet’in 12’si tutuklu 19 yazar, çizer, muhabir, avukat ve yöneticisinin gazetecilik faaliyetleri yüzünden yargılandığı dava, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda yer alan 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3. gününde devam ediyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, suçlamalar arasında ‘gazetenin yayın politikasının değişmesi’ yer alırken, gazetenin avukat, muhabir, yazar, yönetici, çizer ve çalışanları ‘FETÖ’, ‘DHKP-C’, ‘PKK üyeliği’ ve propagandası yapmak ile suçlanıyor. Söz konusu suçlamaların yapıldığı soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam ise, "Fetullah Gülen Cemaatine üyelik" suçlamasıyla yargılanıyor.
Davanın ilk duruşması 3. gününde devam ediyor. Dün Murat Sabuncu, Bülent Utku, Önder Çelik, Güray Öz ve Kemal Güngör’ün savunmalarının ardından duruşma devam edilmek üzere bugün saat 13.30’a bırakılmıştı.
İleri Hatırlatıyor
CUMHURİYET DAVASI’NDA 1. GÜN
Sansürün kaldırılışının yıldönümünde yüz karası dava: Cumhuriyet yargılanıyor!
İleri Hatırlatıyor
CUMHURİYET DAVASI’NDA 2. GÜN
Cuhmuriyet Davas 2. gününde: Siyasal İslama muhalif olduğumuz için yargılanıyoruz!
CANLI BLOG
Güncelleme 21.00
Bugünkü duruşma sona erdi. Davaya yarın saat 12.00'da devam edilecek.
Güncelleme 20.50
Günseli Özatalay, savunmasında, "İddianamede ByLock kullanımı ile ilgili bazı iddialar ileri sürülmüştüir ByLock kullanımını ne olduğunu bilmediğim gibi beni arayanların teledonlarında bulunup bulunmadığını da bilme olanağım yoktur. Ancak iddianamede Y.E.i olarak kodlanmış olan Yusuf Emre İper Cumhuriyet gazetesi çalışanıdır ve tutukludur. Kendisinin telefonunda ByLock bulunmadığıma dair rapor alındığını gazetemiz avukatlarının verdiği bildiye dayanarak biliyorum. Diğer kişileri ve telefon edenleri ise tanımam, tanım da mümkün değildir." dedi.
Güncellenme 20.30
Gazetenin muhasebecisi Bülent Yener savunmasına başladı.
Yener savunmasında, "Gazetedeki görevim muhasebe işlemlerine yöneliktir.Yayınlara ilişkin bir görevim yok.Bylockun ne olduğunu bilmem, Bylockcuları tanımam" dedi.
Pasaportuna el konulmasına değinen Yener, "Hakkımda yurt dışına çıkış yasağı yokken pasaportum havaalanında elimden alındı.Geri istiyorum" dedi.
Güncelleme 19.50
Verilan aranın ardından "Jeansbiri" adlı twitter hesabını kullandığı iddia edilen Ahmet Kemal Aydoğdu savunmasını yapıyor.
Aydoğdu savunmasında, "Twitter'daki "jeansbiri" hesabı bana ait değil" dedi.
ByLock kayıtlarına ilişkin konuşan Aydoğdu, "HGS kayıtlarındaki ByLock kullanıcılarının tamamı okulumdaki öğretmenler ve öğrencilerimin velileri. Konuşmalarım eğitimle ilgilidir" dedi.
İddianamedeki tanık beyanına ilişkin konuşan Aydoğdu, "Tanık 'Aralık ayında çay bahçesinde buluştuk' diyor. Elazığ'da aralıkta hava -20 derecedir. Kışın orada çay bahçesi açık olmaz." dedi.
Güncelleme 18.35
Duruşmaya ara verildi.
Güncelleme 18.00
Savunmasını bitiren Ahmet Şık'ın sorgusuna geçildi. Şık'ın sorgusunda savcıyla arasında şu konuşmalar gerçekleşti:
Savcı Bölükbaşı: Esasa dayanmayan, sanki bir seminerde ders veriyor gibi söyledikleriniz...
Ahmet Şık: Dediklerimin hepsi esasa ilişkin.
Savcı Bölükbaşı: Ders vermek haddiniz değil. Biz de eğitim aldık, mesleğimizi sorgulama hakkınız yok...
Savcı Bölükbaşı: Hep FETÖ'den bahsettiniz PKK ve DHKP-C iddialarına ne diyeceksiniz?
Ahmet Şık: İddia nedir?
Savcı Bölükbaşı: İddianameyi okumadınız mı?
Ahmet Şık: Çok dikkate almadım
Savcı Bölükbaşı: Siz burada cevap verir ya da vermezsiniz.
Ahmet Şık: Faşizmde niyet okumak diye bir şey vardır... Niyet okuyarak sormayın o zaman.
Savcı: O zaman soruyu anlamadım deyin. Bu örgütlerle ilgili iddialara ne diyorsunuz?
Ahmet Şık: Ben gazeteciyim. Bu örgütler benim için haberdir.
Savcı: Katil devlet demişsiniz.
Ahmet Şık: Devletin tarihi kanlıdır. Ermeniler, Hrant, Suriye, Berkin... Az söylemişim seri katildir. Siyasal görüşüm, dünyadaki tüm devletlerin terör örgütü olduğudur. Terör dosyası diyorsunuz üç gündür gazetecilik faaliyetimizi soruyorsunuz. Tek örgüt sorusu soramadınız. Nokta. Aradığınız örgüt siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor.
Güncelleme 17.30
Şık'ın savunması devam ediyor.
- Bekir Bozdağ, yargının Gülen cemaatine teslim edilmesinin baş sorumlularından birisidir. Biz FETÖ sebebiyle hapsedilmişken Bekir Bozdağ geçen haftaya kadar Adalet Bakanı’ydı.Kendi yaptığı atamaların ihraçlarını yönetiyordu.
İleri Hatırlatıyor
Güncelleme 17.15
Ahmet Şık'ın savunması başladı.
Ahmet Şık sözlerine Sözlerime 3 yıl önce, 2014’te yayımlanan ‘Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda’ isimli kitabının önsözünden yaptığı alıntılarla başladı.
Şık'ın savunması:
-Erdoğan 'Bu darbe Allah'ın bize bir lütfudur dedi. Ağzından kaçırdı. Şimdi bu lütfu yaşıyoruz.
Şık Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya selam gönderince mahkeme başkanı 'savunma yapın köşe yazısı istemiyoruz' diyerek mudahale etti.
-Cemaatin tehlikeli hale gelecek güce erişmesinin en büyük sorumlusu, “Ne istedilerse veren” Erdoğan ve AKP’dir. Dolayısıyla Erdoğan ve AKP 15 Temmuz kalkışmasının da sorumluları arasındadırlar.
-Tek cümlede, 15 Temmuz'da darbe engellendi ama cunta iktidar oldu. Gerçekleri anlatmayalım istiyorlar."
-Gülen Cemaati’nin en büyük yenilgisi olan 15 Temmuz Kalkışması, aynı zamanda en büyük zaferidir. Çünkü, Fethullah Gülen’in idealize ettiği devlet, toplum ve fert modeli 15 Temmuz kalkışması sonrasında hayata geçirilmiş oldu.
İnşa süreci süren ve demokrasinin yanındaki herkesin karşı çıkması gereken bu sistem kimin elinde olursa olsun patenti Fethullah Gülen’dedir
Güncelleme 16.10
- Günay'ın savunması sona erdi. Verilen aranın ardından Ahmet Şık'ın savunmasıyla devam edilecek.
Güncelleme 16.00
Turhan Günay'ın savunması:
-Bugüne kadar 186 davam oldu. Bu 187. davam. İddianamede Cumhuriyet Vakfı Yön. Kurulu Üyesi olduğum yazıyor.
-Hiçbir zaman Cumhuriyet Vakfı Yöneticisi olmadım. Yalnız bir süre Yenigün Haber Ajansı’nda Cumhuriyet Kitapları sorumlusu olarak çalıştım.
-Bir kez dergiyi baskıya verirken boşluk kalınca, Oğuz Aral bir papatya çizdi komünizm propagandasından yargılandık 1 Mayıs haftasıydı.
- Turhan Günay'a "Neden 3 kere boşandınız?" diye soruldu. Günay "Ben iki yaşındayken annemi kaybetmişim. Annemin ölüm tarihini bilmiyoruz. Savcıya teşekkür ediyorum annemin ölüm tarihini sayesinde öğrendik.
Boşanmalarımı da anlatayım mı?" dedi.
Günceleme 15.55
Hakan Kara'nın savunması tamamlandı. Duruşmaya Turhan Günay'la devam edilecek.
Güncelleme 15.30
Hakan Kara'nın savunması:
(Çizimler: Zeynep Özatalay)
- Gazetede bugüne kadar 2 bini Aşkın haber röportajım yayınlandı bir tane terör övgüsü bulamazsınız.
-15 Temmuzun taşlarını döşeyenler cumhuriyetçiler değildir.
-Suçlamaların tamamını reddediyorum. Ne benim ne ailemin boğazından FETÖ'nün tek kuruşu geçti. Gülerce tanık, ben sanık koltuğunda oturuyorum. 9 aydır hapisteyim. Tescilli FETÖ'cü Hüseyin Gülerce serbest, ben tutukluyum. Hiçbir Cumhuriyetçi Pensilvanya uçaklarına binmedi.
-Daha Bylock programı yazılmadan 12.02.2013'te E.A. adlı kişiyle görüştüğüm söyleniyor ama E.A. da Bylock'çu değil.
- 2013 yılında Fethullah Gülen Cemaatinden olan bir kişiye mesaj geçmek suç mu? Fethullah Gülen o tarihte örgüt lideri olarak mı görülüyor? Onunla konuşmak, telefon etmek, bağlantı kurmak suç mu? 2013 yılı Eylül ayında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fethullah Gülen'i Pensilvanya'da ziyaret etti. Görüşme iki saat sürdü. Neler konuşuldu tam olarak bilmiyoruz.Bu durumda FETÖ ile görüşen Ahmet Davutoğlu şimdi suç mu işlemiş oldu? Örgüt lideri ile görüşmekten dolayı suçlu mu?
Mahkeme Başkanının “Yayın politikası konusunda bir usulsüzlük olup olmadığı konuşulur mu vakıfta?” sorusuna Kara “Hayır olmadı. Vakfın yaklaşımı böyle değildir. Senet çerçevesinde bakar. Yayın müdürü görevini yapamıyorsa görevden alır. Bir vakıf üyesi gelip bu haberi niye yaptınız, detayında ne var diye sormaz. Sorarsa istifa etmem gerek. Cumhuriyetin geleneklerine uymaz” yanıtını verdi.
Güncelleme 15.00
13.30'da başlaması gereken Cumhuriyet davasının 3. oturumu saat 15.00'de Hakan Kara'nın savunması ile başladı.
İLGİLİ HABERLER
Peri bacalarının yanına dikilen oteli gündeme getiren muhabire ölüm tehdidi
Kapadokya bölgesindeki peri bacalarının yanına inşa edilen oteli gündeme getiren muhabir, belediye başkanı ve inşaat sahiplerince tehdit edildiğini söyledi.
20-02-2019 12:53

Kapadokya'daki peri bacalarının yanına inşa edilerek tepki çeken otelin haberini yapan muhabir ölümle tehdit edildi.
Nevşehir'in Göreme beldesinde, en önemli turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya'daki peri bacalarının yanına otel inşa edilmesi tepkiyle karşılanmış, Kültür ve Turizm Bakanlığı, peri bacaları yakınında yapılan otel inşaatının durdurulduğunu açıklamıştı.
GÜNDEME GETİREN MUHABİRE ÖLÜM TEHDİDİ
Yaşanan bu gelişmelerin ardından haberi gündemi getiren İHA muhabiri Coşkun Sağlamdin, belediye başkanı ve inşaat sahiplerince ölümle tehdit edildiğini söyledi.
CHP eski milletvekili ve gazeteci Barış Yarkadaş konuyla ilgili olarak sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Peri bacalarına yapılan kaçak inşaatları deşifre eden @ihacomtr Muhabiri Coşkun Sağlamdin’in belediye başkanı ile inşaat sahiplerince ölümle tehdit edilmesini kınıyorum. İHA Muhabiri Sağlamdin, kamu adına gazetecilik yapmış ve görevini yerine getirmiştir. Sağlamdin yalnız değildir” dedi.
Peribacalarına yapılan kaçak inşaatları deşifre eden @ihacomtr Muhabiri Coşkun Sağlamdin'in belediye başkanı ile inşaat sahiplerince ölümle tehdit edilmesini kınıyorum. İHA Muhabiri Sağlamdin, kamu adına gazetecilik yapmış ve görevini yerine getirmiştir. Sağlamdin yalnız değildir
— Barış Yarkadaş (@barisyarkadas) February 19, 2019
Cezası onanan gazeteciler: Bir süre görüşemeyeceğiz, hoşçakalın
İstinaf Mahkemesi'nin Cumhuriyet gazetesi davasındaki cezaları onaması üzerine yeniden cezaevine girecek gazeteciler sosyal medya hesapları üzerinden mesaj paylaştı.
19-02-2019 13:04

İstinaf Mahkemesi'nin Cumhuriyet gazetesi davasında verilen kararı onaması üzerine yeniden cezaevine girecek gazeteciler sosyal medya hesaplarından mesaj paylaştı.
Güray Öz, "Neyse ki romanımın son düzeltmelerini yapmıştım. Bir süre görüşemeyeceğiz. Hoşçakalın" dedi.
İstinaf mahkemesi Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticileri ile ilgili mahkumiyet kararını onayladı. Biliyorsunuz aralarında ben de varım. Neyse ki romanımın son düzeltmelerini yapmıştım. Bir süre görüşemeyeceğiz. Hoşcakalın...
— gurayoz (@gurayoztekin) February 19, 2019
Gazetenin eski çizeri Musa Kart da, "Yaşanılan krizlere çare üretmesi beklenen iktidardan açıklama geldi" diyerek karara tepki gösterdi.
Kart sosyal medya hesabı Twitter üzerinden, “Yaşanılan krizlere çare üretmesi beklenen iktidardan açıklama geldi: Karikatüristi tekrar atın içeri! Evet bana yine cezaevi yolu göründü. Kendinize iyi bakın…” dedi.
İstinaf Mahkemesi'nin kararına göre, beş yoldan az hapis cezası alan karikatürist Musa Kart 1 yıl 16 gün, Avukat Mustafa Kemal Güngör 1 yıl 16 gün, gazetenin eski muhasebe sorumlusu Emre İper 3 yıl 1 ay 15 gün ve Hakan Kara 1 yıl 16 gün kesinleşmiş hapis cezaları onandı ve cezaevine girecekler. Avukat Bülent Utku ve gazetenin o dönem yayın kurulu üyesi Kadri Güsel ise yattığı süreye sayılacak.
İleri Hatırlatıyor
İstinaf Mahkemesi Cumhuriyet gazetesi davasında cezaları onadı
İstinaf Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi davasında verilen mahkumiyet kararını onadı. Karar gereği, dosyası istinafta olan isimlerin kalan cezalar için yeniden cezaevine girmeleri gerekecek.
19-02-2019 09:09

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf), Cumhuriyet gazetesi davasında verilen cezaları onadı. Karar uyarınca dosyaları istinaf incelemesine tabii tutulan isimlerin, kalan cezaları için tekrar cezaevine girmeleri gerekecek.
T24'ün haberine göre, Cumhuriyet davası kapsamında beş yıla kadar verilen cezaların itiraz incelemesini yapan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde verilen mahkumiyet kararlarını onadı. Karar uyarınca dosyaları istinaf incelemesine tabii tutulan isimlerin, kalan cezalar için tekrar cezaevine girmeleri gerekecek.
Davada tutuklu olarak yargılanan ve beş yıla kadar çeşitli sürelerle hapis cezası alan Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku, Emre İper, Hakan Kara ve Kadri Gürsel'in dosyaları istinaf mahkemesinde karara bağlandı.
Cumhuriyet gazetesi davasında beş yılın üzerinde ağır hapis cezası alan isimlerin temyiz incelemesi ise Yargıtay'da yapılıyor. Temyiz dosyası yargıtayda süren isimler şöyle: Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Aydın Engin ve Ahmet Şık.
Gazeteci Özgür Paksoy'a sosyal medya paylaşımından hapis cezası
Gazeteci Özgür Paksoy hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan davada Paksoy'a 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmesine karar veren mahkeme, cezanın ertelenmesi talebini de reddetti.
16-02-2019 11:32

Gazeteci Özgür Paksoy hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle “Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 3'üncü duruşması dün görüldü. Paksoy'a 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmesine karar veren mahkeme, cezanın ertelenmesi talebini de reddetti.
SAVUNMA İÇİN SÜRE TALEBİ REDDEDİLDİ
Paksoy, yaptığı savunmasında üzerine atılı suçlamaları reddederek, beraatını talep etti. Duruşmada savunma yapan Paksoy'un avukatı Resul Temur da, müvekkiline isnat edilen suçlamaların "düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında" değerlendirilmesi gereken filler olduğunu belirterek, beraatını istedi.
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre esas hakkındaki mütalaasını açıklayan iddia makamı, "Örgüt propagandası yapmak" suçlamasına dair koşulların kendisi yönünden oluştuğunu belirttiği Paksoy’un Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesi kapsamında cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına karşı esas hakkında savunma yapmak üzere ek süre talebinde bulunan Avukat Temur'un talebi reddetti.
3 YIL 1 AY 15 GÜN HAPİS CEZASI
Paksoy'a sosyal medya paylaşımlarında birden çok "Örgüt propagandası yaptığı" iddiasıyla 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmesine karar veren mahkeme, cezanın ertelenmesi talebini de reddetti.
NE OLMUŞTU?
Gazeteci Paksoy hakkında hazırlanan iddianameyi kabul eden Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatıyla, Şırnak Uludere İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce Paksoy hakkında 'istihbari bilgi araştırması' yapıldı. Hazırlanan raporda, Paksoy'un 2015-2016 yıllarında takip edip, haberleştirdiği eylem ve etkinliklere ‘eylemci’ sıfatıyla katıldığı iddia edilmişti.
Emniyetin istihbarat raporunda, Paksoy'un 'Batman Demokrasi Bölgesi' içerisinde yer alan mahallelerden sorumlu olduğu da ilerisi sürülmüştü.
Raporda, yine Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda çalıştığı 2015'te, Batman'dan Mardin'e, oradan Şırnak'a 'örgüt' tarafından görevlendirildiği ve Paksoy'un 'örgütün ideolojik alanı Basın Komitesi’nde faaliyet gösterdiği ileri sürülmüştü. Söz konusu rapor, iddianamenin ek klasörü içinde yer almıştı.
İleri Haber'in 166 haberine erişim engeli!
İleri Haber'in AKP, yolsuzluk ve çocuk istismarı haberleri başta olmak üzere farklı birçok kategorideki 166 haberine ESB tarafından erişim engeli getirildi.
16-02-2019 08:34

İleri Haber
İleri Haber'in 2014'ten bu yana yaptığı 166 habere, Erişim Sağlayıcıları Birliği (ESB) tarafından erişim engeli getirildi.
ESB'nin tarafımıza gönderdiği erişime engellenen haberler listesinde "6 yaşındaki kız çocukları evlenebilir" diyen yobaz Nurettin Yıldız'ın çocuk istismarını meşrulaştıran ve kadın düşmanı söylemlerinden birçok cinsel saldırı haberine; AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve birçok AKP'li hakkındaki yolsuzluk haberlerinden işçi direnişlerine kadar birçok farklı kategoride olmak üzere toplamda 166 haber bulunuyor.
MUSTAFA CECELİ HABERLERİNİN TAMAMI ENGELLENDİ
Listede en çok dikkat çeken erişim engellerinden biri ise Saray’a yakınlığıyla bilinen şarkıcı Mustafa Ceceli’nin, oğlunun velayetini almak için eski eşi Sinem Gedik'in şarkıcı İntizar ile ilişki yaşadığını gösterdiği ifade edilen videoları mahkemeye delil olarak sunması üzerine yaptığımız haberlerin tamamına getirilen engel.
Ayrıca gönderilen listede birçok köşe yazısına, yandaş birçok yazar ve şirkete ilişkin yapılan haberlere de erişim engeli getirildiği görüldü.
Erişim engeli getirilen haberlerimizden bazılarının başlıkları şu şekilde:
- Çocuk pornocusu profesör ilahiyatçıymış
- Ensar'ın Marmaris yöneticisi de tacizci çıktı: Kurban yazıp gönderin İsa size kurban olsun
- 11 yaşındaki çocuğa cinsel istismar cezasız kaldı: Savcı yeterli görmedi
- Belediye hoparlöründen porno yayını
- Gerici Nurettin Yıldız: Kız çocukları cehennem kadar risktir
- İleri'nin Burger King haberine engelleme
- Erdoğan'ın yazlık sarayı için 40 bin ağaç katledildi
- Medya patronundan kızına istismar: Kabul etti, pişkince savundu
- Manisa'da binlerce askeri zehirleyen yandaş şirketin hikayesi
- Binali Yıldırım, AKP adaylarının konaklama masraflarını Meclis'e ödetti
- Skandal: Kanser hastalarının olduğu yerde nükleer deney yapılmış
- Paradise Papers'da damat Bakan Albayrak ile kardeşi de çıktı
- İHH okullardan adeta haraç topluyor
- Erdoğan'ın dünürü silahlı grup kurdu: Evet çalışması ve halkı sokağa dökme planları yapılıyor
AKP medyanın yaklaşık %95'ini etkisi altına aldı
Uluslararası Basın Enstitüsü, 2 yıllık OHAL'in kaldırılmasına rağmen Türkiye’de basın özgürlüğünün olumlu yönde bir ilerleme göstermediğini açıkladı.
12-02-2019 18:55

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen ve 2 yıl devam eden olağanüstü halin (OHAL) Temmuz 2018’de kaldırılmasına rağmen Türkiye’de basın özgürlüğünün olumlu yönde bir ilerleme göstermediğini açıkladı.
“Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana yürürlüğe giren ve basın özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılan Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) kaldırmak yerine, Türkiye özgür medyayı sindirmek amaçlı daha fazla kanun ve benzeri araçları üretmeye devam etti” ifadelerinin yer aldığı rapor, IPI Yönetim Kurulu Başkanı Markus Spillmann ve IPI Direktörü Barbara Trionfi’nin önderlik ettiği bir IPI heyeti, Ankara ve İstanbul’a giderek gazeteci, yabancı diplomat ve ülke temsilcilikleri, sivil toplum kuruluşları (STK), muhalefet parti ve Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının temsilcileri ile üst düzey resmi görüşmeler yapmasıyla hazırlandı.
IPI TEMSİLCİLERİNİN TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Türkiye ziyaretinde AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, RTÜK, Anayasa Mahkemesi ve TRT ile görüşmek isteyen IPI temsilcilerinin taleplerinin reddedildiği veya yanıtsız bırakıldığı belirtildi.
Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’ndan yetkililerle görüşüldü.
IPI’ın görüştüğü yetkililer, Türkiye’deki medya ortamını “iyi ve canlı” olarak niteledi.
Yetkililer medya çalışanlarına ve kuruluşların kapatılmasına yönelik eylemlerin, Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin ardından alınması gereken güvenlik önlemleri kapsamında olduğunu belirtse de IPI “Bu güvenlik önlemlerinin, yalnız darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen’in sözde ilişkili olduğu kişiler ve kurumlar için değil, aynı zamanda Kürt, solcu ve diğer bağımsız medya kurumlarındaki gazetecileri hedef almak üzere sınırsız bir yetki olarak kullanıldığı görüldü” sonucuna ulaştı.
'AKP HÜKÜMETİ MEDYANIN YAKLAŞIK %95'İNİ ETKİSİ ALTINA ALDI'
Örgüte göre 15 Temmuz’dan bugüne 170 medya kuruluşu ve basımevinin kapatılmasının yanı sıra basılı yayın pazarındaki gerileme, ekonomik baskılar ve hükümet yanlısı medya patronlarının bileşimiyle AKP hükümeti medyanın yaklaşık yüzde 95’ini etkisi altına aldı.
BBC Türkçe'nin haberine göre IPI, Türkiye’nin AB uyum süreci için yeniden canlandırdığı Reform Eylem Grubu hakkında ise “Türkiye, yasaların uluslararası standartlarda uygulanması yönünde ciddi ve somut bir adımın sinyalini vermediği ve yargının iktidardan bağımsız işleyebildiğinin göstergeleri bulunmadığı sürece Reform Eylem Grubu’nun varlığının uluslararası makamlara safi göstermelik bir grup olduğu üzerine şüpheler devam edecektir” ifadelerini kullandı.
IPI, raporun tavsiyeler bölümünde Türkiye’de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle veya asılsız suçlamalarla tutuklu veya hükümlü olan tüm gazetecilerin serbest bırakılmasını talep etti.