Cumartesi Anneleri'ne 705. haftada abluka
Cumartesi Anneleri'nin 705. buluşması da polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, polisin saldırısı nedeniyle açıklamalarını İHD binasının önünde okudu.
29-09-2018 12:27

İçişleri Bakanlığı tarafından 700. haftadan beri oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri'nin 705. buluşması da engellendi. Son 5 haftadır oturma eylemini gerçekleştirmek üzere İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin önünden Galatasaray Meydanı'na yürümek isteyen Cumartesi Anneleri'ne polis izin vermedi.
Cumartesi Anneleri, polisin saldırısı nedeniyle açıklamalarını İHD binasının önünde okudu. Abdülmecit Baskın'ın 25 yıl önce gözaltında kaybedilmesinin akıbetini soran Cumartesi Anneleri'nin basın metni okunurken basının görüntü alması ise polis tarafından engellendi.
#CumartesiAnneleri705Hafta mızda güvenlik güçleri İHD’den çıkmamızı engelledi. Basın açıklaması okunurken basın kayıp yakınlarının yanından uzaklaştırıldı.
— Cumartesi Anneleri (@CmrtesiAnneleri) September 29, 2018
BASIN AÇIKLAMASI OKUNDU
Polis tarafından engellenen açıklamayı kayıp yakını Besna Tosun okudu. "Anayasal hakkımızı kullanarak barışçıl toplanma ve basın açıklaması yaparak düşünce ve ifade özgürlüğümüzü kullanma hakkımız ihlal ediliyor" diyerek uygulamaya tepki gösterilen ve Abdülmecit Baskın'ın 25 yıl önce gözaltında kaybedilmesinin akıbetini soran açıklamada şunlar söylendi:
"AİHS'in her türlü kötü muameleyi yasaklayan 3. maddesi Anayasanın 17. Maddesinde ve Türk Ceza Kanunu'un ilgili maddelerine aykırı bir biçimde sokakta işkenceye tabi tutuluyoruz. Gözaltında kaybedilişin 25. yılında Abdülmecit Baskın dosyasını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. 41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdülmecit Baskın Ankara Altındağ nüfus müdürüydü. 2 Kasım 1993 yılında Ankara'da kendilerini polis tanıtan, polis yelekli telsizli bir ekip tarafından gözaltına alındı. 2 gün sonra cansız bedeni Ankara Gölbaşı mevkiinde bir köylü tarafından bulundu. Ailenin tüm başvuruları etkin bir soruşturma yapılmadan 'kovuşturmaya yer olmadığı' kararıyla sonuçsuz bırakıldı. 26.03.2011 tarihinde özel hareket polisi Ayhan Çarkın'ın anlattıkları olay yeri tutanakları ile karşılaştırıldı. İfadeler ile yer gösterme tutanaklarının örtüştüğü savcılık dosyasına eklemdi."
'ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Tosun şöyle devam etti:
"2011 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde e açılan davada bugüne kadar hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Abdülmecit Baskın'ın gözaltına alınışının 25. yılında adil bir yargılama sonucunda dava dosyasında isimleri bulunan sanıkların cezalandırılmalarını istiyoruz. Abdülmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için adalet istiyoruz. Kayıplarımızdan ve Galatasaray Meydanı'ndan asla vazgeçmeyeceğiz."
Cumartesi İnsanları, basın metninin okunmasının ardından bir kez daha Galatasaray Meydanı'na doğru yürüyüşe geçmek istedi fakat polis yürüyüşe izin vermedi.
İLGİLİ HABERLER
TGC: Nuh Köklü’yü sevgi ve saygıyla anıyoruz
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu 17 Şubat 2015 tarihinde Türkiye’de öldürülen 65. Gazeteci olan Nuh Köklü’nün ölümünün dördüncü yılında bir anma mesajı yayınladı.
17-02-2019 10:50

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu 17 Şubat 2015 tarihinde Türkiye’de öldürülen 65. Gazeteci olan Nuh Köklü’nün ölümünün dördüncü yılında bir anma mesajı yayınladı.
'NUH KÖKLÜ'NÜN ÖLDÜRÜLMESİ BİR NEFRET CİNAYETİDİR'
Mesajda şu ifadeler yer aldı: “Kadıköy'de kartopu oynarken bir esnaf tarafından 17 Şubat 2015 günü bıçaklanarak öldürülen gazeteci Nuh Köklü’nün adı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ‘Öldürülen Gazeteciler’ listesine eklenmiş, fotoğrafı, TGC Basın Müzesi’ndeki Öldürülen Gazeteciler Galerisi’ne, 7 Ağustos 2015'te düzenlenen bir törenle asılmıştı. Meslektaşımız Nuh Köklü’yü ölümünün dördüncü yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. Nuh Köklü’nün öldürülmesinin bir nefret cinayeti olduğunu yeniden hatırlatıyoruz. Tüm siyasetçileri nefret söylemlerinden uzak durmaya, demokrasiyi geliştirmeye, barışı ve kardeşliği sağlayacak adımları atmaya tekrar davet ediyoruz.”
NUH KÖKLÜ KİMDİR?
1968 yılında Ankara’da doğdu. Liseyi Ankara’da Mamak Lisesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo ve Televizyon Bölümü’nü bitirdi. Mesleğe, İstanbul Life Dergisi’nde editör olarak başladı. Aynı dergide haber müdürlüğü görevini üstlendi. Nokta ve Express dergilerinde çalıştı. Birgün Gazetesi’nin kuruluşunda görev aldı. Bianet haber sitesinde editörlük yaptı. Açık Radyo’da “Bir şey daha var” programını hazırladı. 2003 yılında Latin Amerika’ya gitti. Bir yıl Arjantin, Peru ve Uruguay’da yaşadı. Yurt dışında bulunduğu sürede Bianet’e haberler göndermeye devam etti. Türkiye’ye döndüğünde Sabah Gazetesi’nde çalıştı. Radikal 2’de yazılar yazdı. 2009 yılında ATV-Sabah grubundaki grev nedeniyle işten çıkartıldı. O dönem Türkiye Gazeteciler Sendikası işyeri temsilcisiydi. Daha sonra 2010-2014 yılları arasında NTV’de program editörü olarak çalıştı. Kadro daraltılması gerekçesiyle NTV’deki işinden çıkarıldı. Gazetecilik dışında başka iş yapmadı. Yaşamı boyunca mesleğini sürdürmek için mücadele verdi. Öldürüldüğünde 47 yaşındaydı.
Diyanet’ten ‘sigara haramdır’ açıklaması
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Dünyada ve ülkemizde yıllarca 'haram' denilmediği için dikkate alınmayan sigara bağımlılığından insanlığı kurtarmamız lazım. Sigara haramdır ve her birimiz sigaranın haram olduğunu milletimize anlatmalıyız" dedi.
16-02-2019 23:03

Diyanet İşleri Başkanlığı internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Erbaş, Erzincan Müftülüğü Konferans Salonu'nda din görevlileriyle basına kapalı olarak toplantı gerçekleştirdi. Erbaş, burada yaptığı konuşmada, İslam'dan önce dünyanın çeşitli yerlerinde var olan yanlış anlayışların benzerlerinin günümüzde de bulunduğuna işaret ederek, çocukların, gençlerin çeşitli bağımlılıklarla adeta zihinlerinin yok edilmesine engel olacaklarını belirtti.
Sigara kullanımı nedeniyle çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğine işaret eden Erbaş, “Dünyada ve ülkemizde yıllarca ‘haram’ denilmediği için dikkate alınmayan sigara bağımlılığından insanlığı kurtarmamız lazım. Sigara haramdır ve her birimiz sigaranın haram olduğunu milletimize anlatmalıyız. Çünkü sadece bizim ülkemizde bir yılda 115 bin kişi hayatını kaybediyor. Bu ne büyük bir faciadır” ifadelerini kulandı.
Karl Marx’ın Londra’daki mezarına bir kez daha saldırıldı
Karl Marx’ın Londra’daki anıt mezarı son 2 haftada 2. kez saldırıya uğradı. Bu kez anıta kırmızı boyayla yazı yazıldı.
16-02-2019 22:45

Bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marx’ın Londra’daki mezarı son 2 haftada 2. kez tahrip edildi.
Londra’nın kuzeyindeki Highgate Mezarlığı’ndaki anıt mezara kırmızı boyayla yazılar yazıldı. 4 Şubat’taki saldırıda 1881’den kalma orijinal mezar taşına zarar verilmişti.
İleri Hatırlatıyor
Son saldırıda mezara “Nefret doktrini” ve “Soykırımın mimarı” yazıldı.
Highgate Mezarlığı Vakfı Dostları, çekiçle gerçekleştirilen ilk saldırının kasıtlı olduğunu düşündüklerini açıklamıştı.
4 Şubat’taki saldırı sonrası polis herhangi bir gözaltı gerçekleştirilmediğini duyurmuştu.
MEB onay verdiği yoga etkinliğini ‘putperest ibadeti’ diye iptal etti
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Ece Vahapoğlu’nun ücretsiz yoga etkinliğini, İslami çevrelerden gelen tepki nedeniyle iptal ettiği öne sürüldü.
16-02-2019 21:28

Uluslararası Müslüman Alimler Dayanışma Derneği (UMAD), Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV) ve Ehl-i Sünnet Alimler Birliği (ESAB), Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yogayla ilgili fetvalarını dayanak göstererek etkinliğin, ‘Putperest ibadeti‘ olduğunu savundu.
MEB’in dinci yayınlarıyla bilinen medya organlarından paylaşılan yoga karşıtı açıklamalar üzerine projeyi rafa kaldırdıği iddia edildi.
İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin konsantrasyonu ile sosyalliği artırmak, öğrencilere pedagojik oyun anlatımıyla yoga nefes egzersizleri yaptırmak için gerçekleştirilen etkinlik, MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nden de onay almıştı.
Birgün'den Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre, Öte yandan MEB’in, hali hazırda, ‘Kişisel gelişim alanı yoga eğitimi 15 yaş ve üzeri kurs programı‘ olduğu ortaya çıktı.
PSAKD: 'Devletin Alevisi olmayacağız'
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mersin Şubesi, dernek yöneticilerine yönelik tutuklamalara karşı düzenlediği bası açıklamasında adalet mücadelesini sürdürme vurgusu yaptı.
16-02-2019 19:28

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Malatya Şube kurucusu Tarık Kaya ve Kartal Şube başkanı Songül Tunçdemir'in tutuklanmasıyla ilgili çeşitli demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla Mersin PSAKD Şubesinde düzenlenen açıklamada, kararın hukuksuz ve keyfi olduğuna dikkat çekilerek, "Çok özel durumlarda verilmesi gereken tutuklama kararları artık rutin bir hal almış ve iktidarın muhalif kesimler üzerinde bir cezalandırma yöntemi haline gelmiştir" dendi.
İleri Hatırlatıyor
'BU BİR HUKUK KATLİAMIDIR'
Dernek yöneticilerinin asılsız ve uydurma suçlamalarla tutuklandığı vurgulanan basın metninde, "Bu bir zulümdür, bu bir hukuk katliamıdır. Alevi örgütlülüğünü tecrit etmeye ve zayıflatmaya dönük korkutma ve sindirme politikalarının Alevileri kendi örgütlerinden uzak tutarak örgütsüz, dağınık, atomize ve parçalanmış bir topluluk haline getirmeyi amaçladığının farkındayız" ifadeleri yer aldı.
Mersin Şube Başkanı Bülent Ufuk Ateş ise 'çağdaş Pir Sultanlar olarak' adalet mücadelesini sürdüreceklerini belirtti ve tüm muhalif kesimleri birlikte mücadeleye davet etti. Ateş yaptığı açıklamada, "Songül Tunçdemir ve Tarık Kaya'ya dönük kararı kabul etmiyoruz. Bulunduğumuz ve sesimizin duyulabileceği her yerde arkadaşlarımıza dönük bu haksızlığı teşhir edeceğimizi ilan ediyoruz. Bütün canlarımızı, dostlarımızı ve yoldaşlarımız da bu adalet mücadelesini bizlerle birlikte omuz omuza, yan yana vermeye davet ediyoruz" dedi.
Açıklamaya HDP Akdeniz Belediye Eş Başkan Adayları Alaaddin Erdoğan ve Emine Şilan Yüksekkaya da katıldı.
Kartal'a ilişkin bilirkişi raporu: Çökmenin sebebi beton kalitesi
Kartal'da çökmesi sonucu 21 kişinin hayatını kaybettiği, 14 kişinin ise yaralandığı binaya ilişkin bilirkişi raporunda çökmenin sebebinin beton kalitesi olduğu ortaya çıktı.
16-02-2019 15:07

Kartal'da çökmesi sonucu 21 kişinin hayatını kaybettiği, 14 kişinin de yaralı kurtarıldığı Yeşilyurt Apartmanı'na ilişkin soruşturma kapsamında bilirkişilerce hazırlan ön inceleme raporunda, binanın inşaatında kullanılan beton kalitesinin Türk Standardları Enstitüsü (TSE) standartlarına uygun olmadığı ve projede öngörülen beton sınıfı dayanımını karşılamadığı bildirildi.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Kartal Orhantepe Mahallesi Bankalar Caddesi Sema Sokak'ta bulunan Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, inşaat mühendisi, makine yüksek mühendisi ve iş güvenliği uzmanından oluşan bilirkişilerce hazırlanarak soruşturma dosyasına sunulan ön inceleme raporunun detayları belli oldu.
Raporda, tapuda 185 pafta, 12580 ada, 101 parsel sayı ile kayıtlı arsa üzerinde bulunan "bodrum kat + zemin kat + 7 normal katlı" olmak üzere toplam 9 katlı yapılan Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesi sonucunda 21 kişinin vefat ettiği, 14 kişinin de yaralandığı belirtildi.
ZEMİN KATI TEKSTİL DEPOSU, BODRUMU OFİS
Bahse konu olan apartmanda toplam 47 kişinin ikamet ettiği aktarılan raporda, 1 ve 7 numaralı dairelerde oturan şahıs olmadığı, binanın zemin katının büyük bir bölümünün tekstil deposu olduğu ifade edildi.
Binanın zemin kata bağlı bodrum katının küçük bir bölümünün de ofis şeklinde kullanılan eski marangoz atölyesi olduğu aktarılan raporda, bu bölümlerin aktif kullanılmadığı ve faaliyet göstermediği için çalışan bulunmadığının tespit edildiği bildirildi.
İZİN 7 KATA ÇIKMIŞ AMA BİNA 9 KATLI
Raporda, yapı sahibi Hikmet Yeşilyurt'un 21 Mayıs 1992'de Kartal Belediyesi İmar Şefliği'ne adresteki binanın yıkılarak yenisinin yapılması hususunda müracaat ettiği ve 17 Haziran 1992'de de "Yapı Yıkma Belgesi" alındığının görüldüğü kaydedildi.
Kartal Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğü'nce de 16 Ekim 1992 tarihinde mimari ve statik projelerin onaylandığı aktarılan raporda, onaylı bu projelerde binanın "bodrum + zemin + 5 normal kat" olmak üzere toplam 7 kat olarak dizayn edildiği bilgisi verildi.
İNŞAATTA DENİZ KUMU KULLANILMIŞ
Bilirkişilerce hazırlanan ön inceleme raporunda, binanın çöktüğü 6 Şubat'tan, arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına son verildiği 10 Şubat'a kadar, heyetçe olay yerinde inceleme ve numune alma çalışmaları yapıldığı kaydedildi.
Çalışmalar sırasındaki gözlem ve tespitlere de yer verilen raporda, çöken binanın inşaatında kullanılan betonun, yıkanmamış ve elenmemiş deniz kumundan yapıldığı belirtildi.
Deniz kumunun usulüne uygun elenip yıkanmamasından dolayı midye kabuklarına rastlandığı, demirlerde korozyon oluştuğu bildirilen raporda, enkaz kaldırma çalışmalarının binanın taban alanının yüzde 75'inde bodrum kat döşeme kotuna kadar tamamlandığı, yandaki binanın yıkılma riski nedeniyle sol aksın bulunduğu alanın şimdilik temizlenemediği aktarıldı.
GÜÇLENDİRME YAPILMIŞ AMA PROJESİ YOK!
Raporda, bazı kolonlarda güçlendirme yapıldığının görüldüğü ancak bunlarla ilgili herhangi bir proje bulunamadığı ve hangi hesaplamaya göre yapıldığının tespit edilemediği vurgulandı.
İNŞAAT DEMİRLERİ KOROZYONA UĞRAMIŞ
Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında, enkazın her katmanından karot numuneleri alındığı belirtilen raporda ancak bazı karot numunelerinin çıkarma aşamasında dağıldığı bildirildi.
Raporda, korozyona uğramış muhtelif demirlerin et kalınlıklarının ölçümlerinin yapıldığı, 12'lik inşaat demirlerinin 9,5'a kadar düştüğünün görüldüğü, 19 karot numunesinde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na akredite bir laboratuvarda beton basınç dayanımı testi yapıldığı kaydedildi.
19 NUMUNENİN 10'U DAYANIM DEĞERİNİN ALTINDA
Proje statik hesaplarında inşaatta kullanılacak beton sınıfının BS 16 (C16) olarak öngörüldüğü belirtilen raporda, beton basınç dayanım testi sonuçlarına göre, 19 numuneden 10 adedinin dayanım değerinin (16N/mm²) altında olduğunun tespit edildiği vurgulandı.
ÇÖKME NEDENİ BETON KALİTESİ
NTV'nin haberine göre, bilirkişi raporunda, "Bina inşaatı sırasında kullanılan beton kalitesinin, projede öngörülen beton sınıfını karşılamadığı, öngörülenin yaklaşık yarı dayanımında olduğu, kullanılan betonun TSE standartlarına uygun olmadığı görülmektedir. Yapı iznine göre 7 katlı olan ancak 9 katlı yapılan Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesinin nedeni, bina inşaatı sırasında kullanılan beton kalitesinin TSE standartlarına uygun olmadığı, projede öngörülen beton sınıfı dayanımını karşılamadığı değerlendirilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Raporda, Yeşilyurt Apartmanı'nın yapım sürecinde rol alan kişilerin, olayda kusurlu olabileceği kanaatine varıldığı vurgulandı.
'KASIT YOK AMA ÖNLENEBİLİR'
Kazanın oluşumunda kasıt unsurunun bulunmadığı ancak öngörülebilir ve alınacak tedbirlerle önlenebilir nitelikte olduğuna vurgu yapılan raporda, proje müellifi, teknik uygulama sorumlusu, sorumlu sürveyan, bina inşaatının yapımını üstlenen müteahhit veya yapı sahibi ile inşaatın yapımı sırasında denetleme sorumluluğu bulunan ilgililerin meydana gelen olayda kusurlu olabileceği kaydedildi.