Cumartesi Anneleri’nden İçişleri Bakanı Soylu’ya yanıt: 'Susmayacağız!'

Cumartesi Anneleri’nden İçişleri Bakanı Soylu’ya yanıt: 'Susmayacağız!'

Ayşenur Şimşek, defalarca gözaltına alınmış ve parmak izi vermiş olmasına rağmen cansız bedeni günlerce morgda bekletilmiş ve faili meçhul kişi olarak kimsesizler mezarlığına defnedilmişti. Dosyada bugüne kadar herhangi bir soruşturma ise yürütülmedi…

Emre Orman - @eemreorman

Cumartesi Anneleri 774’üncü hafta oturumunda kayıp yakınları, 24 Ocak 1995’te ailesiyle görüştükten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan, 12 Nisan’da işkence izleriyle dolu cansız bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaşılan sendikacı ve eczacı Ayşenur Şimşek’in faillerinin cezalandırılması, etkin soruşturma yürütülmesi talebiyle bir araya geldi.

75 haftadır adeta açık hava karakoluna çevrilen Galatasaray Meydanı’ndaki eylem yasakları nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde buluşan Cumartesi insanları, kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile birlikte kayıpları temsilen birer kırmızı karanfil de taşıdı.

'YOK ETMEYE ÇALIŞTIKLARI DEVRİMCİ İRADEYDİ'

27 yaşında gözaltına kaybedilen Ayşenur Şimşek’in ablası Fatma Şimşek, kardeşinin Sağlık Emekçileri Sendikası’nın örgütlenme aşamasında tüm baskı ve yıldırmalara karşı aktif olarak çalıştığını dile getirdi. Kardeşinin yine o dönem tüm devrimci demokratlara uygulanan ve insan onurunu hiçe sayan gözaltı ve işkencelere devrimci iradesi ile geri adım atmadan karşı durduğunu aktaran Şimşek, şöyle devam etti:

“Aslında yok etmeye çalıştıkları, kendi kirli düzenlerinin sonunu getirecek olan devrimci iradeydi. Ayşe ve yoldaşları onurumuz olarak en yüce değerlerle anılırken onlar tarihin kirli bataklığında kendilerini gizlemek zorunda kalıyorlar. Kahrolsun faşizmin karanlığı, yaşasın ezilenlerin kardeşliği.”

'ÜLKEYİ YÖNETENLER KORKU İMPARATORLUĞU YARATMAYA ÇALIŞIYOR'

Gazi Katliamı’nın hemen ardından gözaltına alınan ve kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Hüseyin Ocak ise 1995 yılını “adeta yakınlarımızı sokaktan topladığımız yıllardı” şeklinde tanımladı. Ayşenur Şimşek’in cansız bedeni bulunduğunda hem Hasan Ocak hem de Rıdvan Karakoç’a uygulanan işlemin aynısı olduğunu anladıklarını dile getiren ağabey Ocak, şunları söyledi:

“Bu devleti yönetenler ülkeyi korku ülkesi haline getirmeye çalışıyor. Oysaki biz bu ülkede yaşayan gözaltında kayıp yakınları olarak ülkenin demokrasi, insan hakları, adaletle yönetilmesini, barış içinde olmasını istiyoruz. Bu, toplumun yarasıdır ve bu yara iyileşmedikçe toplumda refah olmaz. Huzur içinde olduğu bir ülke haline gelir ama yönetenler bunun ortaya çıkmasını istemiyor. Korku imparatorluğu haline getirmeye çalışıyorlar.”

ANNELERDEN İÇİŞLERİ BAKANI'NA YANIT: "SUSMAYACAĞIZ"

Basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Besna Tosun okudu. Sezgin Tanrıkulu’nun Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasına karşı verdiği soru önergesine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Cumartesi Anneleri olarak adlandırılan grup veya grup adına, mevzuat hükümleri kapsamında eylem/etkinlik düzenlemek amacıyla herhangi bir bildirimde bulunulmadığı tespit edilmiştir” yanıtını vererek, Galatasaray Meydanı'nın İstanbul Valiliği'nce belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri alanları içerisinde yer almadığını belirtmişti. Tosun, Cumartesi Anneleri’nin Soylu’ya cevabını şöyle açıkladı:

“Hiçbir hukuki dayanağı olmayan gerekçeleriniz, hukuksuzluğun ve keyfiliğin normalleştirilmesi çabasıdır. Demokratik bir tepki ve ifade açıklaması niteliğinde olan basın açıklamaları izne ya da bildirime tabi bir faaliyet değildir. Anayasa’da( Md.34/1) ve 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nda ( 3. Madde) önceden izin almadan herkesin barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına sahip olduğu net bir şekilde ifade edilmiştir. AİHM, AYM ve Yargıtay içtihatlarına göre de toplanma ve gösteri özgürlüğü izne tabi değildir ve bu özgürlük yer seçmeyi de içerir. Kısacası Galatasaray'daki buluşmalarımızın engellenmesi Anayasa'nın siyasal iktidara çizdiği sınırların ortadan kaldırılması demektir. Keyfilik demektir. Cumartesi Anneleri'nin engellenmesinin tek bir nedeni var; toplumu korkuyla, baskıyla yönetmek isteyenler, onların korkuya meydan okuyan kararlı direngenliğinden rahatsızlar. Bu yüzden hukuku ve yüksek mahkeme kararlarını pervasızca ayaklar altına alarak Cumartesi Anneleri'ni susturmak istiyorlar. Kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak bir kez daha altını çiziyoruz; susmayacağız! Minimum demokrasi standartlarının bile sağlanmadığı bu baskı ortamında hak ve özgürlüklerimize sahip çıkacağız. Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz!”

NE OLMUŞTU?

27 yaşındaki Ayşenur Şimşek, Ankara' da yaşıyordu. 90'lı yıllarda sağlık emekçilerinin örgütlenmesi çalışmalarının içinde yer aldı. Sağlık-Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı oldu. Bu çalışmaları yürüttüğü sırada iki kez gözaltına alındı ve ağır işkence gördü.

Ailesini defalarca telefonla arayan kişiler "Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur” diyerek tehditlerde bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur'un babası iki defa karakola çağırılarak " kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak" diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur'la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

Bunun üzerine emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvuran aileye "gözaltına alınmamıştır” denildi. Tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile arama kampanyası başlattı. Kampanya devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet Gazetesi'nde Kırıkkale'de bulunan bir kadın cesedi haberi yayımlandı. Bu haber üzerine Kırıkkale Savcılığı'na başvuran aile, 12 Nisan 1995 tarihinde kızlarının bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaştı.

Otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek'in bedeninde işkence izleri vardı. Kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurularak öldürülmüş ve 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu.

Daha önce gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına rağmen Ayşenur'un cansız bedeni üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra "kimliği meçhul kişi” olarak gizlice Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'na defnedilmişti.

25 yıldır Ayşenur Şimşek dosyasında herhangi bir soruşturma yürütülmedi…