Cumartesi Anneleri’nden 836. hafta açıklaması: ‘Talat Türkoğlu için adalet istiyoruz’

Cumartesi Anneleri’nden 836. hafta açıklaması: ‘Talat Türkoğlu için adalet istiyoruz’

Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medyadan yayınladıkları 836. hafta açıklamasında kaybedilişinin 25. yılında Talat Türkoğlu için adalet istedi.

İleri Haber

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yurttaşların akıbetini sormak amacıyla her cumartesi günü yaptıkları açıklamayı, 836. haftada yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tedbirleri kapsamında internetten yayınladı. Cumartesi Anneleri, yaptığı 836. hafta açıklamasında 1 Nisan 1996’da Edirne’den İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıkan ve 25 yıldır akıbeti belirsiz olan Talat Türkoğlu için adalet istedi.

1997 yılında JİTEM mensubu Kasım Açık’ın yaptığı itiraflarda Türkoğlu'nun işkence ile öldürülen bedeninin Meriç Nehri’ne atıldığını ve olay yerinin krokisini çizmesine rağmen savcılığın, etkin bir soruşturma yürütmeden kovuşturmaya yer olmadığına kararı verdiğinin bildirildiği açıklamada şu ifadeler yer aldı:

GÖZALTINDA KAYBEDİLİŞİNİN 25. YILINDA TALAT TÜRKOĞLU İÇİN ADALET İSTİYORUZ!

Gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açıklanması ve gözaltında kaybetme suçundaki cezasızlığın son bulması için 836 haftadır bu toprakların en uzun barışçıl buluşmalarını gerçekleştiriyoruz. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suça itiraz etmek için kamuoyu yaratma, ifade ve toplanma özgürlüğümüzü kullanıyoruz. Her cumartesi saat 12.00'de bizi duymamakta, bizi görmemekte ısrar edenlere karşı varız, buradayız diyoruz…

836 haftadır anlatıyoruz: Tüm iktidarlar kayıplarımızı ve bizi hukukun dışında tuttu. Yargı makamları, devletin sınırsız gücü karşısında kaybedilen sevdiklerimizi ve bizi korumadı. Devlet ne gözaltında kayıpları önlemek ne de cezalandırmak için gerekli önlemleri almadı, gerekli mekanizmaları hayata geçirmedi. Aksine “evladıma ne oldu?” diyen anneleri, “gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, buna itiraz ediyoruz” diyen hak savunucularını suçladı.

‘KAPISINA KADAR SİVİL POLİSLER TARAFINDAN TAKİP EDİLDİĞİNİ SÖYLEDİ’

836. haftamızda 25 yıldır tüm sorularımızın cevapsız bırakıldığı Talat Türkoğlu dosyası ile kamuoyunun karşısındayız.

Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu, İstanbul Avcılar'da yaşıyordu. Daha önce 4 kez gözaltına alınan Talat; yoğun işkence gördü ve yıllarca hapishanede kaldı. Son olarak 5 Ekim 1994 tarihinde tutuklanan Türkoğlu, davası devam ederken tahliye edildi. Tahliyeden kısa bir süre sonra  29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

Türkoğlu Ailesi, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü, devletin ilgili tüm kurumlarına başvurularda bulundu. Soru önergeleriyle konu Meclis'e taşındı. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Resmi makamlar Talat Türkoğlu’nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunun bilinmediğini söyledi. 

1997 yılında JİTEM mensubu Kasım Açık’ın yaptığı itiraflar basına yansıdı. Talat Türkoğlu’nun eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren Kasım Açık; Onun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını açıkladı. Talat Türkoğlu'nun işkence ile öldürülen bedeninin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti.

‘ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTMEDEN KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLDİ’

Bu beyanlar üzerine Türkoğlu Ailesi ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvurdu. Savcılık, etkin bir soruşturma yürütmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi.

AİHM’e taşınan davada ise Türkiye, etkili bir soruşturma yapmadığı ve Talat Türkoğlu’nun yaşama hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkûm oldu.

AİHM'in Türkiye'yi mahkûm etmesinin ardından İHD avukatı Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu. Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi. Bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusu da reddedildi. Aile 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Anayasa Mahkemesi de 2020 yılında başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. İç hukuk yollarından sonuç alamayan aile tekrar AİHM’e başvurdu.

Gözaltında kaybedilişinin 25. yılında Talat Türkoğlu için adalet istiyoruz!

Kaç yıl geçerse geçsin Talat Türkoğlu ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 137 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.