Cumartesi Anneleri’nden 826. hafta açıklaması: ‘Ayşenur Şimşek için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medyadan yayınladıkları 826. hafta açıklamasında, 26 yıldır fail ve sorumluları cezasızlıkla korunan Ayşenur Şimşek için adalet istedi.
23-01-2021 12:37

İleri Haber
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yurttaşların akıbetini sormak amacıyla her cumartesi günü yaptıkları açıklamayı, 826. haftada yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tedbirleri kapsamında internetten yayınladı. Cumartesi Anneleri, yaptığı 826. hafta açıklamasında tehdit edildikten sonra kendisinden en son 24 Ocak 1995’te haber alınan ve 12 Nisan 1995’te cansız bedeni kimsesizler mezarında bulunan Sağlık-Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı Ayşenur Şimşek için adalet istedi.
‘’26 yıldır Ayşenur Şimşek dosyasında etkin bir soruşturma yürütülmedi. Ayşenur’u kaybedenler, işkence ile katledenler cezasızlık zırhıyla korundu. Yargı makamları ‘delilleri değerlendirme ve suçu niteleme yetkisi’ni kullanmadı’’ ifadelerinin yer aldığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
‘AYŞENUR ŞİMŞEK İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Gözaltında kaybedilen insanlarımız için hakikat ve adalet arayışımızın 826. haftasındayız.
826 haftadır söylüyoruz: devlet, gözaltında kaybetmeler ile ilgili etkin soruşturma yapma yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Kayıp yakınlarının tüm iddialarını araştırma, sorumluları belirleme ve cezalandırılma görevini yerine getirmiyor. Yaşam hakkı ve işkence yasağına ilişkin ulusal yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamıyor.
Bu yüzden 826 haftadır yargı makamlarına sesleniyoruz: Gözaltında kaybetme süresiz biçimde soruşturmaya açık bir suçtur. Bizim her hafta yaptığımız basın açıklamalarımız aynı zamanda birer suç duyurusudur. Gözaltında kaybedilen insanlarımızla ilgili devlet adına etkin araştırma, soruşturma ve kovuşturma yapma görevinizi yerine getirin. Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, tarafsız ve bağımsız soruşturma ilkelerini hayata geçiren bir hukuk devleti olduğunu savunamazsınız.
826. haftamızda 26 yıldır fail ve sorumluları cezasızlıkla korunan Ayşenur Şimşek için adalet istiyoruz.
DEFALARCA TEHDİT EDİLDİ
27 yaşındaki Eczacı Ayşenur Şimşek Ankara’ da yaşıyordu. 90’lı yıllarda sağlık emekçilerinin örgütlenme çalışmalarının içinde yer aldı. Sağlık -Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı oldu. Bu çalışmaları yürüttüğü sırada iki kez gözaltına alındı ve ağır işkence gördü.
Ailesini defalarca telefonla arayan kişiler “Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur” diyerek tehditlerde bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur’un babası iki defa karakola çağırılarak “kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak” diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur’la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.
AİLE, KIZLARININ CANSIZ BEDENİNİ KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA BULDU
Bunun üzerine emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvuran aileye “Kızınız gözaltına alınmamıştır” denildi. Tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile bir arama kampanyası başlattıklarını duyurdu. Kampanya devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet Gazetesi’nde, Kırıkkale’de bulunan bir kadın cesedi haberi yayımlandı. Bu haber üzerine Kırıkkale Savcılığı’na başvuran aile, 12 Nisan 1995 tarihinde kızlarının bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı.
SON HABER ALINDIĞI GÜNDEN 4 GÜN SONRA ÖLDÜRÜLMÜŞ
Otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek’in bedeninde işkence izleri vardı. Kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurularak öldürülmüş ve cansız bedeni 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu.
Daha önce gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına rağmen Ayşenur’un cansız bedeni üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra ailesine haber verilmeden “kimliği meçhul kişi” olarak Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti.
‘SORUŞTURMA BAŞLATILMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ’
26 yıldır Ayşenur Şimşek dosyasında etkin bir soruşturma yürütülmedi. Ayşenur’u kaybedenler, işkence ile katledenler cezasızlık zırhıyla korundu. Yargı makamları “delilleri değerlendirme ve suçu niteleme yetkisi”ni kullanmadı.
826. haftamızda bir kez daha yargı makamlarına Ayşenur Şimşek’in kaybedilmesi ve işkence sonucunda katledilmesi ile ilgili sorumluları belirleyecek ve cezalandırılmalarını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatmaları çağrısında bulunuyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin biz Ayşenur Şimşek ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 127 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
İLGİLİ HABERLER
Prof. Dr. Doğan Yaşar: İstanbul Boğazı donacak
DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, küresel soğumanın yaklaştığını söylerken, “2022, 2023 veya 2024 olur. Bu dönemlerde biz, mini soğumaya gireceğiz. Sıcaklık mola verecek. Bu molada, İstanbul Boğazı’nın donduğunu göreceğiz. İstanbul Boğazı’ndan karşıdan karşıya yürüyerek geçilecektir. En son 1929 yılında geçildi. İki, üç yıla kadar tekrar bekliyorum” dedi.
26-02-2021 10:37

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, tüm dünyayı tehdit eden küresel ısınmanın yanı sıra küresel soğumanın da tehlikeli olduğunu söyledi.
Yaşar, “Soğuma demek, kuraklık demektir. Soğuma demek, kıtlık demektir. Bu nedenle, soğumadan korkacağız. 90’lı yıllardan beri hep şunu söylerim; 2020’lere kadar küresel ısınma artarak devam edecek. Tıpkı 900’lü yıllarda olduğu gibi. Ama 2022, 2023 veya 2024 olur. Bu dönemlerde biz, mini soğumaya gireceğiz. Sıcaklık mola verecek" dedi.
Prof. Dr. Doğan Yaşar öte yandan 2022, 2023 veya 2024'te mini bir soğumaya girileceğini belirtirken, "Bu molada, İstanbul Boğazı’nın donduğunu göreceğiz. İstanbul Boğazı’ndan karşıdan karşıya yürüyerek geçilecek. En son 1929 yılında geçildi. 2- 3 yıla kadar tekrar bekliyorum” ifadelerini kullandı.
'EN ÖNEMLİ SORUN KURAKLIK'
Küresel soğumanın getireceği sorunlara değinen Prof. Dr. Doğan Yaşar, “En önemli sorun kuraklık olur ve yağışlar çok düşecektir. İkinci olarak tarım ürünlerinde çok ciddi düşüşler olacaktır. Anadolu için bu durum, muhteşem avantajlı bir dönem olabilir. Düzgün bir tarım politikasıyla, biz cari açığımızı kapatırız. Çünkü bu dönemde buzullar, Orta Avrupa’ya kadar inecektir. Kuzey Avrupa’da hiçbir şekilde tarım yapılamayacaktır. Bizde de verimlilik düşecektir. 10 kilogram yerine 3 kilogram alacağız. Ama bizde yine de bir verimlilik olacaktır. Az da olsa alacağız. Ürettiğimiz tarım ürünleri değer kazanacak” dedi.
'AKILLICA TARIM POLİTİKASI ÜRETİLMELİ'
Yağış oranında 2008 yılında yüzde 30 oranında düşüş yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Son ciddi kuraklığımız, 2008’di. Bu yağışlar düşünce, bir anda buğday üretimiz yüzde 7 gibi azaldı. Buğday fiyatları dörde katlandı. Şu an Çin aşıları nasıl birinci sırada. Soğuma döneminde dünya, gıda için bizim kapımızda sıra olacaklar. Ege’de dünyanın en verimli topraklarına sahibiz. Küresel soğuma için yapmamız gereken, akıllıca tarım politikası üretmek” diye konuştu.
'SUYU ÇOK DİKKATLİ KULLANMAMIZ LAZIM'
Prof. Dr. Doğan Yaşar, önerini de şöyle sıraladı:
“Suyu çok dikkatli kullanmamız lazım. Yeraltı sularını biz çok hoyratça kullandık. Kanunlarla bunları bir çerçeveye almak lazım. Uzun zamandır söylerim. Büyükşehirlerde özellikle kanalizasyon ve yağmur suları ayrılmalı. Şu anda yavaş yavaş ayrılıyor. Yağmur suları denize verilmemeli. Yağmur suları tekrar barajlara basılmalı. Kurak dönemde yüzde 30 eksik yağacak yağışlar. Çok şiddetli suya ihtiyacımız olacak. 1992 yılındaki kuraklıkta, Amerika rezervuarlarını 1.5 litre küçülttü. Bu şekilde önlemler alabiliriz. En önemli konuda, devletin tarıma kesinlikle el atması gerekir. Bu yıl ne üreteceğine, devlet karar verir. ABD, yılda 150 milyar dolarlık bir ihracat yapıyorsa buna borçlu. Önce ne üretecek ona bakıyor. Kendine ne lazım, ona göre üretim planı yapıyor. Arkadan dünyaya ne lazım ona göre üretim yapıyor.”
Bakan Koca'dan Erdoğan'ın 'lebaleb' dolu olmasıyla övündüğü AKP kongreleri sorusuna cevap
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün gerçekleştirilen Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada Erdoğan'ın 'lebaleb' dolu olmasıyla övündüğü AKP kongrelerine ilişkin “Salgında bulaşın yakın temasla birlikte daha da arttığını hep anlatır olduk. Vatandaş bu bulaşı biliyor. Vatandaşımıza kalabalık ortamlardan uzak kalmalarını ifade etmiştik. Bu bilgilendirmede bir değişiklik yok. Bunun üzerine bir şey söylemem herhalde fazla olur" dedi.
26-02-2021 09:02

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu dün saat 17.00'de toplandı.
Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Geçtiğimiz haftalarda iller düzeyinde yüz bin nüfusa düşen haftalık vaka sayılarını paylaşmaya başladık ve salgın yönetiminde yerinde karar dönemine geçeceğimizi duyurmuştuk. Bu verileri her hafta paylaşmaya devam edeceğiz. Belirttiğim parameterlere göre illerimizin risk düzeylerini düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak ilan edeceğiz. Alınan kabine kararlarını da kabine toplantısı sonrasında tensipleri halinde sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacaklardır. Yerinde karar dönemiyle birlikte güvenlik güçlerimiz denetimleri artıracak” ifadelerini kullandı.
'KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK KALMALARINI İFADE ETMİŞTİK'
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Koca, lebaleb dolu AKP kongrelerine ilişkin “Salgında bulaşın yakın temasla birlikte daha da arttığını hep anlatır olduk. Vatandaş bu bulaşı biliyor. Vatandaşımıza kalabalık ortamlardan uzak kalmalarını ifade etmiştik. Bu bilgilendirmede bir değişiklik yok. Bunun üzerine bir şey söylemem herhalde fazla olur. Özellikle kalabalık ortamdan kaçınmasını özellikle söylemek istiyorum. Hepimizin hassasiyetle üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Koca’nin açıklamasının satır başları şöyle;
- Riskten koruma tedbirlerinin tedaviden kat kat üstün bir değerde olduğunu yaşayarak öğrendik. Sahne önünde Bilim Kurulumuz önemli roller üstlendi. Pek karşınıza çıkmayan Toplum Bilimleri Kurulumuz ise sahnenin gerisinde önemli stratejiler geliştirdiler.
- Geçtiğimiz haftalarda iller düzeyinde yüz bin nüfusa düşen haftalık vaka sayılarını paylaşmaya başladık ve salgın yönetiminde yerinde karar dönemine geçeceğimizi duyurmuştuk. Bu verileri her hafta paylaşmaya devam edeceğiz.
- Belirttiğim parameterlere göre illerimizin risk düzeylerini düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak ilan edeceğiz. Alınan kabine kararlarını da kabine toplantısı sonrasında tensipleri halinde sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacaklardır. Yerinde karar dönemiyle birlikte güvenlik güçlerimiz denetimleri artıracak.
- Salgının sosyal hayata etkilerine de odaklanacağız.
- Aşı kıtlığı yaşanan bir zamandayız.
- Zaman zaman aşılama sayısında azalma ya da artış olması tamamen lojistik gerekçelerle bilinçli olarak planlanmaktadır. Bugün aşı temin edilebilirken yarın temin edilemeyeceğinin garantisini kimse veremez. Bugün itibarıyla bir tedarik ve planlama sorunumuz yok.
- Temin attığımız aşıya rağbet artıyor. Bu tercihimizin doğruluğunu tasdik etsek de lojistik ile ilgili tehdidi artırıyor. Deyim yerindeyse aşı kıtlığı yaşanan bir zamandayız. Aşılama programında açıklanan veriler üzerinden haklı haksız eleştiriler yapılmaktadır.
- İllerimizi risk düzeylerinizi sınıflandıracağız.
- Dün bahsettiğim, ‘Yarın açıklayacağım’ dediğim, ülkemize bedelsiz aşı geldiğiyle ilgili bir konuda açıklamaya yapacağımı söylemiştim. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir açıklaması olmuştu.
- Özellikle bu dönemde dünyada aşı savaşının yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz ve ülkeler arası ticari sır olarak kalması gereken bilgilerin ifşa edildiğini görüyoruz. Ülkeler arasında bunun ilişkileri etkileyebileceğini ve ücret ve benzeri noktalarda bunun ticari sır olarak kalmasını sözleşmeye de konduğunu ve bu nedenle de fiyatı özellikle söylememiştim ama şunu ifade etmiştim: Biz aşıyı dünyadaki bütün ülkelerin aldığı fiyattan en ucuza alan ülkeyiz. Bu iddiamın halen arkasındayım. Bu, ülkeler arası karşılıklı sözleşmeyle de ticari sır olarak korunması gereken bir durumdu.
Doğu Perinçek: MHP’nin başına geçmek şereftir
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Gamze Pamuk Ateşli'nin "Olur da Bahçeli siyaseti bırakırsa MHP’nin başına da geçersiniz. Çok uygun bir pozisyonunuz var" sözlerine, "MHP’nin başına geçmek şereftir" diyerek karşılık verdi.
26-02-2021 08:39

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Haber Global TV’de canlı yayınlanan “Mesele” programına katıldı.
Perinçek programda “MHP’nin başına geçmek şereftir” dedi.
'BEN MHP'NİN BAŞINA GEÇMEKLE TEHDİT EDİLMEM'
Programda Doğu Perinçek ile hukukçu Gamze Pamuk Ateşli arasında tartışma yaşandı. Ateşli, Perinçek'e yönelik, "Olur da Bahçeli siyaseti bırakırsa MHP’nin başına da geçersiniz. Çok uygun bir pozisyonunuz var” dedi.
Bunun üzerine Perinçek, “MHP’nin başına geçmek şereftir. Ben MHP’nin başına geçmekle tehdit edilmem. MHP vatansever bir parti. Vatansever bir konumda” karşılığını verdi.
25 milletvekiline ait dokunulmazlık dosyaları Meclis Başkanlığı'na sunuldu
17'si HDP'li olan 25 milletvekiline ait dokunulmazlık dosyaları, Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyon'a havale edildi.
26-02-2021 08:33

Aralarında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Hakkı Saruhan Oluç'un da bulunduğu 25 milletvekiline ait dokunulmazlık dosyaları Meclis Başkanlığı'na sunuldu.
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri, Meclis Başkanlığınca "Gelen Kağıtlar" listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyon'a havale edildi. Aralarında Kobani soruşturması kapsamında fezleke hazırlanan 9 HDP milletvekili de yer alıyor.
Buldan, Beştaş ve Oluç'un yanında fezlekeleri Karma Komisyon'a sevk edilen HDP milletvekilleri şöyle:
"HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, HDP Mardin Milletvekili Pero Dundar, HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, HDP Siirt Milletvekili Sıdık Taş, HDP Van Milletvekili Sezai Temelli."
Gelen dosyalar arasında Pervin Buldan, Meral Danış Beştaş, Garo Paylan, Berdan Öztürk, Ayşe Acar Başaran, Ayşe Sürücü, Pero Dundar ile Sezai Temelli'nin ikişer dosyası bulunuyor.
Karma Komisyona ayrıca DBP Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz, Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ile CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın da fezlekeleri sevk edildi.
AB'den 'aşı sertifikası' açıklaması
AB, koronavirüs salgınına karşı aşı olanların seyahat edebilmesi için 'aşı sertifikası' üzerinde yaza kadar çalışılmasını, daha sonra üye ülkelerin sağlık ve sınır sistemlerine entegre edilmesini hedefliyor.
26-02-2021 08:28

Avrup Birliği (AB), Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, tüm dünyayı etkisi altın alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı karşı aşı olanların serbestçe seyahat etmesini sağlayabilecek "aşı sertifikası" üzerinde çalışıldığını açıkladı.
Covid-19 krizinin ele alındığı AB Liderler Zirvesi'nin ilk günkü toplantısının bitiminde AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile basın toplantısı düzenle Von der Leyen, aşı sertifikası meselesinin detaylıca ele alındığını, böyle bir belgenin ne için kullanılacağının "her ülkenin kendisinin alacağı siyasi bir karar" olduğunu belirtti.
Bilimsel açıdan da bulaşıcılığın ne derece engellendiği, aşının ne kadar süreyle koruma sağladığı gibi bilgilere ihtiyaç bulunduğunu ancak İsrail gibi ülkelerden umut veren sonuçlar gelmeye başladığını aktaran von der Leyen, şu ana kadar sertifika hakkında yapılan teknik çalışmalarda belgenin IBAN gibi bir kodla ne tür aşının yapıldığı, nerede yapıldığı gibi temel tıbbi bilgilerin bulunacağını, sistemin AB ülkeleri tarafından sağlık ve sınır sistemlerine entegre edilmesi gerektiğini söyledi.
Von der Leyen, "Aşı sertifikası çalışmaları zaman alacak ve en azından 3 ay sürecek. O yüzden beklentiler çok erken ve çok yüksek değil." dedi.
Sertifikanın kişilere ait aşılama bilgisi dışında negatif PCR testi sonucu, Covid-19 geçirip antikor oluşturup oluşturmadığı gibi bilgileri de içereceğini kaydeden von der Leyen, "Yaza kadar bu tür bir sertifika uygulamaya sokmak istiyorsak üye ülkeler ilkeler ve kullanılacak teknoloji üzerindeki mutabakattan ziyade bunun sağlık ve sınır kontrol sistemlerine dağıtımında hızlı davranmalı." diye konuştu.
Esnaf batmanın eşiğindeyken AKP kongrelerinde keyifler yerinde
AKP Hatay İl Kongresi'nde müzik eşliğinde dans eden partililerin sosyal mesafeyi hiçe sayan görüntüleri, akıllara esnafın halini getirdi.
25-02-2021 22:30

AKP kongrelerindeki kalabalıkla gündemden düşmezken, partinin Hatay İl Kongresi’nden gelen görüntüler tepki çekti. Görüntülerde müzik eşliğinde oynayan AKP’lilerin sosyal mesafeyi hiçe saydığı görüldü.