Cumartesi Anneleri ikinci kez hakim karşısına çıkıyor: 'Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz'

Cumartesi Anneleri ikinci kez hakim karşısına çıkıyor: 'Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz'

Cumartesi Anneleri duruşma öncesi adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan Ferhat Tepe Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini 850 haftadır soran Cumartesi Anneleri, 25 Ağustos 2018’deki 700’üncü hafta toplanmasına polisin müdahale etmesiyle ilgili bugün İstanbul 21’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde ikinci kez yargıç karşısına çıkıyor.

Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberine göre, Cumartesi Anneleri duruşma öncesi adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan Ferhat Tepe Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak, “Biz evlatları, yakınları güvenlik görevlileri tarafından kaybedilenleriz. Yıllardır kayıplarını arayanlarız. Yıllardır Galatasaray Meydanı'nda 'evlatlarımızın hiç olmazsa kemiklerini verin' diye haykıranlarız. Sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri göğüsümüzde taşıyanlarız. Biz, 850 hafta boyunca dünyanın en barışçıl, en haklı mücadelesini yürüten anneleriz, evlatlarız, kardeşleriz, hak savunucularıyız... Biz, taleplerimize kulaklarını tıkayanlar tarafından yaka paça gözaltına alınan, şiddet görenleriz. Biz, Anayasal hakkımızı kullandığımız, ‘evlatlarımız nerede’ dediğimiz için mahkeme mahkeme süründürülmek istenen, yıldırılıp sesi kısılmak istenenleriz. Ama biz aynı zamanda asla yılmayanlarız. Biz susmayanlarız. Biz vazgeçmeyenleriz. Kaybedilen her bir evladımızın akıbetini öğrenene kadar pes etmeyecek olanlarız. Bugün burada yargılanan bu pes etmeyen irademizdir” dedi.

Tepe şöyle devam etti, “Anayasal haklarımızı kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu hakkımızı kullanmak için seçtiğimiz ve 700 hafta boyunca bizden kaynaklanan tek bir olay çıkmadan oturduğumuz Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz. Bir değil bin dava da açsanız biz asıl davamızdan, ‘evlatlarımız nerede’ diye haykırmaktan asla ama asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma daha geniş olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İki buçuk saat gecikme ile saat 12.30’da başlayan duruşmada kimlik tespitlerinin ardından  savunmalara geçildi. 

Duruşmayı izlemek için salonda bulunan Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız, kimlik tespitleri sırasında tepki gösterdi. 1995 yılında kaybedilen oğlu Murat Yıldız için Galatasaray’da oturduğunu söyleyen Hanife Yıldız, “Çocuğumu kaybettiler, bana vermediler. Şimdi bize sanık diyorlar, suçlu diyorlar. Benim oğlumu kaybedenler yok, biz yargılanıyoruz” dedi. 

Avukat Öztürk Türkdoğan adalet arama toplantısının yasaklanmasının kanuna aykırı olduğunun altını çizerek şunları söyledi: 

“Somut olay incelendiğinde kanun kapsamında değerlendirilemeyecek Türkiye’nin en uzun soluklu adalet ve sivil itaatsizlik eylemine katılanlara karşı böyle bir dava açılmasının kanuna aykırılığı açıktır. Kayıplarını arayanların yargılanması vicdanları yaralamıştır. Bu davada er ya da geç beraat kararı verilecektir.” 

‘KAYBEDİLEN BABAMI ARAMAMIZ SUÇ İLAN EDİLDİ’

Ardından Besna Tosun gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı olduğunu dile getirerek, “O akşam babasını almaya gelen kişilerden biri bana güldü. 26 yıldır hayatımızı cehenneme çeviren o kişinin gülüşüyle yaşıyorum. Bir gün adil bir yargı önünde hesaplaşmanın umuduyla, o gülüşü unutmamak için hafızamı milyon kere zorluyorum ve Unutmayacağım!” dedi. 

Tosun şöyle devam etti: 

“2003 yılında sonuçlanan davamızda AKP hükümeti AİHM’e verdiği savunmada 'Hükümetimiz Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. Maddesinin (yani yaşam hakkının) ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir' dedi ve yaşam hakkı ihlallerinde gerekli tüm önlemleri alıp, etkili soruşturmaların yürütülmesini zorunlu kılan talimatları vermeyi taahhüt etti. Ancak hükümet bu taahhüdünü yerine getirmediği gibi kaybedilen babamı aramamızı bile suç ilan etti... Hiçbir hukuki dayanağı olmayan keyfi yasaklarla, baskı ve şiddetle bizleri korkutmak ve susturmak istiyorlar, susmayacağım! 26 yıldır aradığımız mezarsız sevdiklerimizi unutmamızı istiyorlar, unutmayacağım! Onlardan vazgeçmemizi istiyorlar. Kaç yıl geçerse geçsin ve bedeli ne olursa olsun ben babamı aramaktan asla vazgeçmeyeceğim.”