Cumartesi Anneleri hakim karşısında
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri bugün hakim karşısına çıkıyor.
25-03-2021 14:32

Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta buluşmasına yapılan polis saldırısında aralarında kayıp yakını ve hak savunucularının da olduğu 46 kişiye “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün yapılacak.
46 kişinin 6 aydan 3’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Hak savunucuları, İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde, saat 13.00’te davayla ilgili bilgilendirme amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirecek.
700. Haftada, İçişleri Bakanı’nın talimatıyla buluşmamız polis şiddetiyle engellendi. Gaz sıkıldı, yerlerde sürüklendik, gözaltına alındık.
— Cumartesi Anneleri (@CmrtesiAnneleri) March 24, 2021
Şimdi o gün gözaltına alınan 46 arkadaşımıza dava açıldı.
Evlatlarımızı arayışımıza, meydanımıza sahip çıkın.#CumartesiAnneleriYargılanıyor pic.twitter.com/9oIsXk4iI8
'BİZİM BULUŞMA YERİMİZ BURASI DEĞİL'
Duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada "Adliyeler adalet dağıtmak için vardır, adalet isteyenleri susturmak için değil" ifadelerine yer verildi.
Evrensel'den Eylem Nazlıer'in haberine göre ilk sözü alan kayıp yakını Hanife Yıldız "Bizim buluşma yerimiz burası değil, bizim yerimiz Galatasaray Lisesi önü. Bizi hem arkadaşlarımızdan, hem oradan, hem kayıplarımızdan ayırmak istiyorlar. Bizim barışçıl eylemimize ne yazık ki saldırı olmuştu. Bugünse alanımızın yerine burada eylemimiz başladık. Umarız ki en kısa zamanda Galatasaray'da buluşuruz. Orası bizim hem arkadaşlarla hem kayıplarla buluşma yerimiz. Bize mezar yeri göstermemişlerdi, mezar yeri olarak Galatasaray Meydanı'nı kabul etmiştik. Bu komik bir dava. Biz davacıyız ama biz yargılanıyoruz. Bizim kayıpları arama davamız yargılanıyor" dedi.
'BÖYLE BİR DAVA HİÇ OLMAMALIYDI'
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise "700. hafta eylemi keyfi sebeplerle engellendiği için Cumartesi Anneleri yargılanıyor. 700 hafta boyunca aynı şekilde gerçekleşen eylemi siz nasıl yargılarsınız? Tabii dava başladığında hukuka aykırı olan pek çok şeyi de anlatacağız. Asıl davacı olan biziz, şikayetçi olan biziz. Kayıplarımızı, adaleti arayan biziz. Siz hangi faili yakaladınız da ailelere dava açıyorsunuz? Böyle bir dava hiç olmamalıydı" diye konuştu.
'GALATASARAY MEYDANI KENDİ YAZDIĞIMIZ TARİHİMİZ VE HAFIZAMIZDIR'
Basın metnini okuyan Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun ise şunları söyledi:
"Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha geri dönemeyen, akıbetleri bir sır perdesiyle örtülüp kaybedilenlerin aileleri ve hak savunucuları olarak buradayız.
Bizler bir insana yönelmiş en vahşi saldırı olan gözaltında kaybetme gerçeğini hatırlatmak, unutturmamak için 699 hafta boyunca Galatasaray Meydanı’nda, Türkiye’nin en uzun barışçıl buluşmalarını gerçekleştirdik. Galatasaray Meydanı’nı hakikatin seslendirildiği bir agoraya dönüştürdük. O meydanda, inkara karşı hakikatin tarihini yazdık. Galatasaray’ı bir hafıza mekanına çevirdik.
Ancak 'sorununuz kabinemin sorunudur' diyen iktidar sahipleri, 25 Ağustos 2018 tarihinde 700’üncü hafta buluşmamızı ağır bir polis şiddetiyle engelledi. Üzerimize gaz sıkıldı, yerlerde sürüklendik, yaralandık, gözaltına alındık. O tarihten beri de Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalarımız İçişleri Bakanı’nın talimatı, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararı ile polis tarafından engelleniyor.
Baskı ve şiddetle gözaltına alındık. Barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğümüzü kullanmamız engellendi. Ve bizleri işkence ederek yaraladıkları için kamu görevlileri hakkında şikayetçi olduk. Darp görüntülerini ve darp raporlarımızı sunduk. Ancak tüm başvurularımız, suç duyurularımız hakkında 'İşleme Konulmama Kararı', bu karara yaptığımız itiraza da '…incelenmeksizin reddine' denilerek yok sayıldı..
Anayasal haklarımızı kullanmamızı engelleyenler hakkındaki şikayetlerimize de kulaklarını tıkayan yargı makamları, 700’üncü haftadaki gözaltıları bahane ederek, hukuka ve vicdana aykırı bir şekilde hakkımızda dava açtı.
Savcılık makamı hakkımızda düzenlediği iddianame ile iç hukuka ve evrensel hukuk değerlerine meydan okudu. Ceza yargılamasına dayanak oluşturabilecek hiçbir delil sunmayan bu iddianameyi kabul eden mahkeme, hukukun temel prensiplerini ihlal etti.
Özetle hukuki dayanaktan yoksun, siyasi iklimin etkisiyle düzenlenmiş bir iddianame ve açılmış bir dava ile karşı karşıyayız.
Adliye önünde bir kez daha söylüyoruz:
Barışçıl toplanma hakkı Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerin güvencesindedir.Toplanma yerini seçmek ise bu hakkın ayrılmaz bir parçasıdır.
Çeyrek asırdır süren, artık geleneksel hale gelmiş Cumartesi Anneleri’nin buluşmasını engellemek, onların buluşma mekanı olan Galatasaray Meydanı’nı yasaklamak, polis şiddeti ve yargı tacizi ile bu hakkın kullanımını engellemek, hukuka aykırıdır.
Adliyelerde yargılanması gerekenler bizler değiliz. Çeyrek asırdır haykırdığımız gibi, evlatlarımızı, kardeşlerimizi yakınlarımızı kaybedenler ve onları koruyanlardır.
Adliyeler adalet dağıtmak için vardır, adalet isteyenleri, haklarını kullanmak isteyenleri susuturmak için değil.
Gözaltında kaybedilen insanlarımızı aradığımız için, anayasal haklarımızı kullanarak yaşadıklarımızı kamuoyuna anlattığımız için, devletin, hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlattığımız için suçlanmayı kabul etmiyoruz.
Bu yargılama vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz: Biz Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyiz. Çünkü Galatasaray Meydanı çeyrek asırdır hayatımızın bir parçasıdır. Kayıplarımızı ararken o meydanda yaşlandık, çocuklarımız o meydanda büyüdü, torunlarımız o meydana doğdu. Mezarsız sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri götürdüğümüz yerdir o meydan, mezar yerimizdir.
Galatasaray Meydanı kendi yazdığımız tarihimiz ve hafızamızdır, bedeli ne olursa olsun vazgeçmeyeceğiz!"
İLGİLİ HABERLER
Anayasa Mahkemesi’nden ‘Cizre bodrumları’ başvurusuna ret
Cizre’de 2015 yılında yaşanan sokağa çıkma yasağı ve çatışmalarda iki ayrı bodrumda "güvenlik güçlerinin yaralıları öldürdüğü" iddiasına ilişkin başvuruyu reddetti.
22-04-2021 18:33

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’in haberine göre, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015 yılında yaşanan sokağa çıkma yasağı ve 79 gün devam eden çatışmalarda, güvenlik güçlerinin üç bodrumda kalan 150’yi aşkın yaralıyı "yakarak öldürdükleri" iddiası ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuru reddedildi.
4 Aralık 2015 tarihinde Şırnak'ın Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde, çatışmalarda yaralanan ve üç bodrumda mahsur kalan yaralıların tedavi edilmesi için avukatlar o dönemde hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuştu.
79 gün devam eden çatışmalarda, güvenlik güçlerinin üç bodrumda kalan 150’yi aşkın yaralıyı "yakarak öldürdükleri" iddia edilmiş, 7 Şubat 2019’da AİHM; "Türkiye'deki iç hukuk yollarının tüketilmediği" sonucuna varmış ve Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararı beklemelerini söyleyerek başvuruları reddetmişti.
Kamer’e konuşan Avukat Ramazan Demir, şunları söyledi: "AİHM o kararı verirken AYM’ye kendi içtihatlarına uygun inceleme yapısını ve karar vermesini şart koşmuştu, yani AYM’ye açık bir çek verdi, ‘Seni atlamak istemiyorum’ diye ama bu geri gönderme bize üç yıl zaman kaybettirdi.
"Oysa AİHM bize bunu ilk başvurduğumuzda söyleyebilirdi, 2016'da başvuruları yaparken hem tedbir hem de duruşma yapmaya karar verdi, sonra da gidin AYM’ye başvurun dedi."
Demir, birçok maddenin ihlalinden dosyayı AİHM’e taşıyacaklarını belirterek, "Yaralıların bekletilmesi, gömülme hakkı, ambulans erişiminin engellenmesi, bekletilmesi, sokağa çıkma yasağının hukuki boyutu, operasyonların hukuka aykırı yürütülmesi gibi çok açıdan bu iddiaları yeni bir başvuruyla tekrar AİHM’e taşıma imkanımız olacak."
AYM'nin gerekçeli kararını iki ay içinde açıklaması bekleniyor.
Sağlık Bakanı: Vaka artış hızı azaldı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, video konferans yöntemi ile gerçekleştirilen Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yaptı.
22-04-2021 18:11

Koronavirüs salgınında vaka ve can kaybının hızlı artmasının ardından "tam kapanma" gibi tedbirler tartışılırken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Toplantıda virüsün yeni varyantlarının ve aşı ile ilgili son gelişmelerin ele alındığını duyuran Koca, şu ifadeleri kullandı:
'VAKALARIN ARTIŞ HIZI AZALDI'
- Gerek tedbirlerin gevşemesi gerekse ve daha önemlisi hızlı yayılan mutasyonlar sebebiyle vaka sayıları hızlı bir tırmanışa geçmişti. İçinde bulunduğumuz hafta başından itibaren vaka artış hızı azalmaya başlamış ve gelecek günlerde düşüşe geçeceği öngörülmektedir. Vaka sayılarında hedeflenen düşüşün sağlanamaması halinde tedbirlerin sıkılaştırılması değerlendirilmiştir.
- Mutasyonlar vaka artış hızında etkili, hasta etmede daha güçsüz değil. Ülkemizde en çok görülen mutasyon İngiltere varyantı olarak bilinen türdür. Bu varyant son günlerde ne kadar hızlı yayıldığını acı şekilde gösterdi. Bunun yanında semptom göstermeyen vakaların toplam vakalar içindeki oranında bir değişiklik yoktur.
- Sağlık alt yapısının gücü büyük hasta yüklerini karşılasa da hiçbir kapasite sınırsız değildir. Yayılımı kontrol altına alarak sağlık sistemimizin üzerindeki yükü düşürmek zorundayız. Hastalar iyileştikten sonra hayatlarına kaldıkları yerden devam etmektedir. Oysa sağlık çalışanları her gün yeni hastalarla mücadele sürecine yeniden başlamaktadır. Bu yıpratıcı çevrimi kırmak zorundayız.
'HİNDİSTAN VARYANTI TESPİT EDİLMEDİ'
- Mevcut mutasyonlar dışında yeni bir tür daha ortaya çıktı. Hindistan varyantı olarak bilinen yeni bir tür mutasyon daha tespit edilmiştir. Ülkemizde henüz bu varyant tespit edilmese de yine hızlı bulaşan bu varyanta karşı da tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda Hindistan’dan ve Hindistan temaslı seyahatlerden ülkemize giriş yapmak isteyen kişiler belirlenen yurtlarda karantinaya alınarak 14 gün gözetim altında tutulduktan sonra ülkeye girişlerine izin verilmektedir.
- Aşı programımız Ramazan ayında planlanan hali ile devam etmektedir. Ramazan ayının başlaması ile birlikte aşı olmayı erteleyen vatandaşlarımızın sayısı artmıştı. Ancak, iftardan sonra da aşı olunabilmesi vatandaşlarımızın aşı randevularını erkenden alarak aşı olmalarını temin etti.
-Aşı tedariki ile ilgili olarak daha önce paylaştığım bilgilerde elimizdeki en iyi tedarik şartlarını en hızlı şekilde milletimizin hizmetine sunma gayretindeyiz demiştim. İki aşı türü şu an aktif olarak kullanılmakta ve bunların sayısını artırmaya yönelik çalışmalar da devam etmektedir. Çok yakında Sputnik V aşısının da devreye gireceğini belirtmek isterim.
'YERLİ AŞIMIZ FAZ-3 ÇALIŞMASINA GEÇECEK'
- Yerli aşı, yerli güç ve güven demektir. Yerli aşılarımızdan insan denemelerine ilk başlayan inaktif aşı adayımız Faz II çalışmasını tamamlamak üzere son gönüllülerin aşılanması yapılmış ve Mayıs ayı içinde son adım olan Faz III aşamasına geçecektir. Bu dönemde yaygın olarak aşılama yapma imkanı da olabilecektir. Bir diğer önemli aşı adayımız Virüs Benzeri Parçacık aşısı ise Faz I deneylerine kamu hastanemizde başlamış ve şu ana kadar sorun görülmeden başarıyla devam etmektedir. İkinci bir inaktif aşı adayımızın daha Faz I klinik çalışması 10 gün kadar evvel başlamıştır. Sevindirici şekilde çalışması devam eden aşı adaylarımız için aşıya bağlı olumsuz bir olay gerçekleşmemiştir. Bu günlerde üçüncü bir inaktif aşımızın daha Faz I klinik çalışması Ankara Şehir Hastanemizde başlayacaktır. Bir diğer inaktif ve intranazal sprey olarak uygulanan iki yeni aşı adayımız da Faz I çalışmalarına başlama safhasındadır. Son olarak adenövirüs temelli bir vektör aşımızın da Faz I çalışması için araştırma ürünü üretim çalışmaları devam etmektedir. Türkiye 7 farklı aşı platformu ile kendi gücünü elde etme yolunda önemli adımlar atmaktadır.
Sezgin Tanrıkulu, kripto paralarla ilgili 3 yıl önce verdiği soru önergesini hatırlattı: ‘Hiçbir önlem alınmadı’
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, kripto para borsası THODEX’in sahibi Faruk Fatih Özer'in 391 bin yatırımcıyı 2 milyar dolar dolandırıp kaçtığı iddialarının ardından bir açıklama yaparak, 3 yıl önce dönemin başbakanı Binali Yıldırım’a verdiği soru önergesini hatırlattı.
22-04-2021 17:54

İleri Haber
Kripto para borsası Thodex’in sahibi Faruk Fatih Özer'in 2 milyar dolarlık kripto parayla yurt dışına çıktığı iddialarının ardından kripto paralar üzerinden vatandaşların dolandırılmasına yönelik konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Kripto para borsası ve dolandırıcılık ile ilgli bu soruları bundan tam 3 yıl önce 5 Ocak 2018 tarihinde sormuşuz ve sonuçta bir düzenleme yapılmadı, herhangi bir önlem alınmadı" dedi.
Özer ile ilgili iddiaların gerçek olması halinde Cumhuriyet tarihinin en büyük dolandırıcılık vakası ile karşılaşacağımızı belirten Tanrıkulu, "Hükümet kripto para dolandırıcılığını engellemek veya yatırımlar sebebiyle doğabilecek mağduriyetlerin için herhangi bir yasal düzenleme çalışası yapmakta mıdır?" sorusuna verilen yanıtı da paylaşarak, “Bu sorumuza süresinden sonra bir cevap verilmiş. Cevabı veren Başbakan Yardımcısı şunu söylüyor: Değerlendirmeler sonrasında kripto paralarla işlem yapan kişilerin herhangi bir zarara uğramamaları için dikkatli olmaları gerektiği vurgulanarak kripto paralar ile ilgili işlem yaptıklarında olumsuzluklarla karşılaşabileceklerinin farkında olmaları gerektiği belirtilmiştir. Yani sadece ve sadece öneri var yurttaşlarımıza. Yani hükümetin, devletin alması gereken tedbirle ilgili hiçbir şey yok. Eğer bununla ilgili işlem yapıyorsanız dikkatli olun diyor. Kim diyor? Bu hükümet diyor" ifadelerini kullandı.
Tebligat gönderilen 7 emekli amiralden 3'ü ifade vermek için emniyette
Montrö bildirisi gerekçe gösterilerek ifade vermeleri için tebligat gönderilen 7 emekli amiralden 3'ü Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne geldi.
22-04-2021 16:32

Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un ''Cumhurbaşkanı, Montrö'den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir" sözleri ve Tuğamiral Mehmet Sarı'nın “sarık ve cübbeli” fotoğraflarının ortaya çıkması üzerine açıklama yayınlayan 104 emekli amirallere yönelik soruşturma devam ediyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında ifadeye çağrılan 7 emekli amiralden 3'ü Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne geldi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında emekli amiraller Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal 5 Nisan'da gözaltına alındı. Yaş durumları nedeniyle emekli amirallerden Atilla Kıyat, Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu ve Mustafa Özbey ise ifadeye çağrılmıştı. 14 emekli amiral haklarında yurt dışı çıkış yasağı şartıyla serbest bırakılmıştı.
5 EMEKLİ AMİRAL VE 1 TUĞGENERAL SAVCILIĞA SEVK EDİLDİ
'Montrö bildirisi' soruşturması kapsamında emniyette ifadesi alınan emekli 5 amiral ve bir tuğgeneral, savcılığa sevk edildi.
Soylu ve Emniyet, İstanbul Sözleşmesi üzerinden 'kadın cinayetlerinin azalmasıyla' övündü!
İçişleri Bakanı Soylu ve Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden bugüne kadın cinayetlerinde yüzde 26 azalış olduğunu övgüyle iddia etti.
22-04-2021 15:50

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden bu yana 25 kadının katledilmesinin ‘azalma’ olduğunu iddia etti.
Soylu, paylaştığı mesajında İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden bugüne kadar 25 kadının katledilmesinden övündü.
Soylu, Twitter’dan yaptığı paylaşımda "Yalanlara karşı doğrularla huzurunuzdayız. Yalanı, siyasetin ve hayatlarının ana sözleşmesi haline getirenler, İstanbul Sözleşmesi üzerinden bir yalanı daha utanmadan söylüyorlar. Biri güya insan haklarından sorumlu Milletvekili, yalancı. Diğeri de 'At sineğim' yalancı..." dedi.
Yalanlara karşı doğrularla huzurunuzdayız.
— Süleyman Soylu | Maske😷 Mesafe↔️ Temizlik🧼 (@suleymansoylu) April 22, 2021
Yalanı, siyasetin ve hayatlarının ana sözleşmesi haline getirenler, İstanbul Sözleşmesi üzerinden bir yalanı daha utanmadan söylüyorlar.
Biri güya insan haklarından sorumlu Milletvekili, yalancı.
Diğeri de "At sineğim" yalancı... ⬇️ pic.twitter.com/gle1UXanGp
BİR ÖVGÜ DE EGM'DEN!
Aynı veriyi, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) de Twitter hesabından paylaştı. EGM, “İstanbul Sözleşmesi feshedilmeden önceki 34 günde 34 kadın, fesihten sonraki 34 günde ise 25 kadın hayatını kaybetti” dedi.
EGM'nin tweeti, geeln tepkiler ardından silindi.
Söz konusu tweet şöyleydi:
THODEX kurucusu Faruk Fatih Özer hakkında soruşturma başlatıldı
Yaklaşık 391 bin yatırımcıyı 2 milyar dolar dolandırarak kayıplara karıştığı öne sürülen THODEX kurucusu Faruk Fatih Özer hakkında soruşturma başlatıldı.
22-04-2021 15:25

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, kripto para platformu THODEX’in kurucusu Faruk Fatih Özer hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan soruşturma başlattığı bildirildi.
Habertürk'ün aktardığına göre, yaklaşık 2 milyar dolarla yurt dışına kaçtığı ortaya çıkan kripto para platformu THODEX’in kurucusu Faruk Fatih Özer hakkında soruşturma başlatıldı.
Faruk Fatih Özer'in, 20 Nisan Salı günü saat 19.50'de Arnavutluk Tiran'a gittiği belirlendi. Faruk Fatih Özer'in İstanbul Havalimanı'ndan ayrılırken footoğrafı ortaya çıktı.
SORUŞTURMA DOSYASINDA GİZLİLİK KARARI
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Özer hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan soruşturma başlattı. Şirket hakkında da soruşturma başlatıldı. Şirketin Kadıköy'deki ofisinde polis inceleme yaptı.
Savcılık ise dosyaya gizlilik kararı getirdi.
NE OLMUŞTU?
Bir gündür işlemleri durduran ve 6 saat dediği "bakım çalışması"nı 4-5 güne uzatan yerli kripto para borsası THODEX'in kurucusu Faruk Fatih Özer'in 2 milyar dolarla kayıplara karıştığı öne sürülmüştü. THODEX, günlük 1.3 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşmasının ardından, alım satıma kapanmış, hesaplar erişilemez hale gelmişti.
Yaklaşık 391 bin yatırımcının mağdur olduğu, Faruk Fatih Özer'in dün saat 18.00'da İstanbul Havalimanı'ndan yurt dışına kaçtığı iddia edilmişti.