Cumartesi Anneleri hakim karşısında

Cumartesi Anneleri hakim karşısında

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri bugün hakim karşısına çıkıyor.

Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta buluşmasına yapılan polis saldırısında aralarında kayıp yakını ve hak savunucularının da olduğu 46 kişiye “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün yapılacak.

46 kişinin 6 aydan 3’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

Hak savunucuları, İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde, saat 13.00’te davayla ilgili bilgilendirme amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirecek.

'BİZİM BULUŞMA YERİMİZ BURASI DEĞİL'

Duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada "Adliyeler adalet dağıtmak için vardır, adalet isteyenleri susturmak için değil" ifadelerine yer verildi.

Evrensel'den Eylem Nazlıer'in haberine göre ilk sözü alan kayıp yakını Hanife Yıldız "Bizim buluşma yerimiz burası değil, bizim yerimiz Galatasaray Lisesi önü. Bizi hem arkadaşlarımızdan, hem oradan, hem kayıplarımızdan ayırmak istiyorlar. Bizim barışçıl eylemimize ne yazık ki saldırı olmuştu. Bugünse alanımızın yerine burada eylemimiz başladık. Umarız ki en kısa zamanda Galatasaray'da buluşuruz. Orası bizim hem arkadaşlarla hem kayıplarla buluşma yerimiz. Bize mezar yeri göstermemişlerdi, mezar yeri olarak Galatasaray Meydanı'nı kabul etmiştik. Bu komik bir dava. Biz davacıyız ama biz yargılanıyoruz. Bizim kayıpları arama davamız yargılanıyor" dedi.

'BÖYLE BİR DAVA HİÇ OLMAMALIYDI'

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise "700. hafta eylemi keyfi sebeplerle engellendiği için Cumartesi Anneleri yargılanıyor. 700 hafta boyunca aynı şekilde gerçekleşen eylemi siz nasıl yargılarsınız? Tabii dava başladığında hukuka aykırı olan pek çok şeyi de anlatacağız. Asıl davacı olan biziz, şikayetçi olan biziz. Kayıplarımızı, adaleti arayan biziz. Siz hangi faili yakaladınız da ailelere dava açıyorsunuz? Böyle bir dava hiç olmamalıydı" diye konuştu.

'GALATASARAY MEYDANI KENDİ YAZDIĞIMIZ TARİHİMİZ VE HAFIZAMIZDIR'

Basın metnini okuyan Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun ise şunları söyledi:

"Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha geri dönemeyen, akıbetleri bir sır perdesiyle örtülüp kaybedilenlerin  aileleri ve hak savunucuları olarak buradayız.

Bizler bir insana yönelmiş en vahşi saldırı olan gözaltında kaybetme gerçeğini hatırlatmak, unutturmamak için 699 hafta boyunca Galatasaray Meydanı’nda, Türkiye’nin en uzun barışçıl buluşmalarını gerçekleştirdik. Galatasaray Meydanı’nı hakikatin seslendirildiği bir agoraya dönüştürdük. O meydanda, inkara karşı hakikatin tarihini yazdık. Galatasaray’ı bir hafıza mekanına çevirdik.

Ancak 'sorununuz kabinemin sorunudur' diyen iktidar sahipleri, 25 Ağustos 2018 tarihinde 700’üncü hafta buluşmamızı ağır bir polis şiddetiyle engelledi. Üzerimize gaz sıkıldı, yerlerde sürüklendik, yaralandık, gözaltına alındık. O tarihten beri de Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalarımız İçişleri Bakanı’nın talimatı, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararı ile polis tarafından engelleniyor.

Baskı ve şiddetle gözaltına alındık. Barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğümüzü kullanmamız engellendi. Ve bizleri işkence ederek yaraladıkları için kamu görevlileri hakkında şikayetçi olduk. Darp görüntülerini ve darp raporlarımızı sunduk. Ancak tüm başvurularımız, suç duyurularımız hakkında 'İşleme Konulmama Kararı', bu karara yaptığımız itiraza da '…incelenmeksizin reddine' denilerek yok sayıldı..

Anayasal haklarımızı kullanmamızı engelleyenler hakkındaki şikayetlerimize de kulaklarını tıkayan yargı makamları, 700’üncü haftadaki gözaltıları bahane ederek, hukuka ve vicdana aykırı bir şekilde hakkımızda dava açtı.

Savcılık makamı hakkımızda düzenlediği iddianame ile iç hukuka ve evrensel hukuk değerlerine meydan okudu. Ceza yargılamasına dayanak oluşturabilecek hiçbir delil sunmayan bu iddianameyi kabul eden mahkeme, hukukun temel prensiplerini ihlal etti.

Özetle hukuki dayanaktan yoksun, siyasi iklimin etkisiyle düzenlenmiş bir iddianame ve açılmış bir dava ile karşı karşıyayız.

Adliye önünde bir kez daha söylüyoruz:

Barışçıl toplanma hakkı Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerin güvencesindedir.Toplanma yerini seçmek ise bu hakkın ayrılmaz bir parçasıdır.

Çeyrek asırdır süren, artık geleneksel hale gelmiş Cumartesi Anneleri’nin buluşmasını engellemek, onların buluşma mekanı olan Galatasaray Meydanı’nı yasaklamak, polis şiddeti ve yargı tacizi ile bu hakkın kullanımını engellemek, hukuka aykırıdır.

Adliyelerde yargılanması gerekenler bizler değiliz. Çeyrek asırdır haykırdığımız gibi, evlatlarımızı, kardeşlerimizi yakınlarımızı kaybedenler ve onları koruyanlardır.

Adliyeler adalet dağıtmak için vardır, adalet isteyenleri, haklarını kullanmak isteyenleri susuturmak için değil.

Gözaltında kaybedilen insanlarımızı aradığımız için, anayasal haklarımızı kullanarak yaşadıklarımızı kamuoyuna anlattığımız için, devletin, hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlattığımız için suçlanmayı kabul etmiyoruz.

Bu yargılama vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz: Biz Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyiz. Çünkü Galatasaray Meydanı çeyrek asırdır hayatımızın bir parçasıdır. Kayıplarımızı ararken o meydanda yaşlandık, çocuklarımız o meydanda büyüdü, torunlarımız o meydana doğdu. Mezarsız sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri götürdüğümüz yerdir o meydan, mezar yerimizdir.

Galatasaray Meydanı kendi yazdığımız tarihimiz ve hafızamızdır, bedeli ne olursa olsun vazgeçmeyeceğiz!"