Cumartesi Anneleri 816. haftada Abdülkerim Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Miktad Özeken’in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 816. haftada Abdülkerim Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Miktad Özeken’in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medyadan yayınladıkları 816. hafta açıklamasında Abdülkerim Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Miktad Özeken için adalet istedi.

İleri Haber

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yurttaşların akıbetini sormak amacıyla her cumartesi günü yaptıkları açıklamayı, 816. haftada yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tedbirleri kapsamında internetten yayınladı. Cumartesi Anneleri, 816. haftada, 27 Ekim 1995’te askerlerin Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü'ne yaptığı baskında kaçırılarak kaybedilen 73 yaşındaki Abdulkerim  Yurtseven, köye odun toplamak için gelen 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş’ın akıbetini sordu.

‘’Tam 25 yıldır bu dosyada ailelerin tüm başvuruları sonuçsuz bırakıldı. Etkin bir soruşturma ve kovuşturma süreci işletilmeyerek maddi gerçek açığa çıkarılmadı, ceza adaleti sağlanmadı’’ denilen açıklamanın tamamı şu şekilde:

ABDÜLKERİM YURTSEVEN, MÜNİR SARITAŞ VE MİKTAD ÖZEKEN İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ!

Gözaltında kaybedilen insanlarımız için hakikat ve adalet arayışımızın 816. haftasındayız.

816 haftadır anlatıyoruz: Gözaltında kaybetmelerle ilgili yargısal süreçler, evrensel hukukun çizdiği sınırlar içinde işlemiyor. Bu yüzden tüm hukuki imkanları kullanan kayıp yakınları ne kaybedilen sevdiklerine ne de adalete ulaşamıyor.

816 haftadır haykırıyoruz: Türkiye’de Devletin hukuka aykırı eylem ve işlemlerini engelleyecek, yurttaşın haklarını koruyacak ve hak ihlaline uğrayanların adalet beklentisini karşılayacak bir yargı organı yok. Sahip olduğu siyasal gücü, adaleti tesis etmek için kullanacak bir iktidar yok. İşte Cumartesi Anneleri bu yüzden var.

816. haftamızda tüm hukuk yollarına başvurulduğu halde adaletin sağlanmadığı Yurtseven, Sarıtaş ve Özeken dosyası ile kamuoyunun karşısındayız.

27 Ekim 1995 günü Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburuna bağlı askerler, Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü'ne baskın yaptı. Baskın sırasında köylülere ağır şiddet uygulandı. Askerler köyden ayrılırken Binbaşı Yurdakul’un “üç kişiyi alın” talimatı ile rastgele üç köylü seçildi. İşkenceden ayakta duramayan 73 yaşındaki Abdulkerim (Şemsettin) Yurtseven, köye odun toplamak için gelen 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş, askeri araca bindirilerek Yüksekova İlçe Jandarma Taburuna götürüldü.

‘KİMSEYİ GÖZALTINA ALMADIK, BİR DAHA BURAYA GELMEYİN’

Onları sormak için tabura giden aileler, Mikdat’ı kanlar içinde gördü. Binbaşı Yurdakul, “24 saat gözaltında tutulacaklar” dedi. Aileler tekrar tabura gittiğinde ise “kimseyi gözaltına almadık, bir daha buraya gelmeyin” dendi. 

Olay Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi kayıtlarında şu şekilde yer aldı: “Sanık Yurdakul’un komutasındaki birlik, Ağaçlı köyünden Şemsettin Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş adlı köylüleri dövmüş, yaşlı olan Yurtseven yediği tekmeler sonucu ölmüştür. Bunu gören Yurdakul, diğer iki köylünün tanıklık edeceğini düşünerek öldürülmesi kararı vermiştir. İki köylü daha sonra tabura ait eğitim sahasında bir çukur içinde tarandıktan sonra benzin dökülerek yakılmıştır. Aynı çukura gömülen köylülerin cesedi köpekler tarafından çıkarılınca, köylülerin cesetleri bu kez taburun yakınlarından geçen çaya atılmıştır.” 

İTİRAFÇI BİLGİÇ, ANILARINI YAZDIĞI KİTAPTA HER ŞEYİ ANLATTI

Gözaltı işlemini gerçekleştirenler arasında bulunan itirafçı Kahraman Bilgiç, anılarını yazdığı kitapta ve savcıya verdiği ifadede üç köylünün gözaltına alınması ve öldürülmeleri ile ilgili süreci tüm detayları ile anlattı.
Yüksekova Komanda Taburunda görevli bir asker de terhis olduktan sonra, Abdülkerim Yurtseven’in dövülerek, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın ise Binbaşı Yurdakul’un talimatıyla itirafçı Kahraman Bilgiç ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğünü açıkladı. Açıklama ana akım medyada yer aldı.

Tanık beyanlarına rağmen, suça iştirak edenlerin itiraflarına rağmen, bu olayı da içeren TBMM Susurluk Raporu’na rağmen açılan dava 12 Kasım 1999 tarihinde delil yetersizliği gerekçesiyle, kesin beraat hükmü ile sonuçlandı. Ailelerin yaptığı temyiz başvurusu Yargıtayca reddedildi ve 2 Nisan 2001 tarihinde beraat kararı onaylandı.

AKP İHLALİ KABUL EDEREK TAZMİNAT ÖDEME YOLUNA GİTTİ

AİHM’e taşınan dava, 18 Aralık 2003 tarihinde sonuçlandı. AKP hükümeti ihlali kabul ederek tazminat ödeme yoluna gitti.

Tam 25 yıldır bu dosyada ailelerin tüm başvuruları sonuçsuz bırakıldı. Etkin bir soruşturma ve kovuşturma süreci işletilmeyerek maddi gerçek açığa çıkarılmadı, ceza adaleti sağlanmadı.

816. haftamızda adli ve siyasi makamlara, Yurtseven, Sarıtaş ve Özeken dosyasında adaletin sağlanması için sorumluluk üstlenme çağrısında bulunuyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin Abdulkerim Yurtseven, Münir Sarıtaş, Miktad Özeken için ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!  117 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.