Cumartesi Anneleri 790. haftada Hasan Ocak'ın akıbetini sordu: 'Emine Ocak'ın sesine ses katıyoruz'

Cumartesi Anneleri 790. haftada Hasan Ocak'ın akıbetini sordu: 'Emine Ocak'ın sesine ses katıyoruz'

Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medyadan yayınladıkları 790. hafta açıklamasında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın akıbetini sordu.

İleri Haber

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yurttaşların akıbetini sormak amacıyla her cumartesi günü yaptıkları açıklamayı, 790. haftada yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tedbirleri kapsamında internetten yayınladı. 790. hafta açıklamasında, 21 Mart 1995'te gözaltına alındığı sonradan öğrenilen ve bir daha haber alınamayan Hasan Ocak'ın akıbeti soruldu.

''790. haftamızda 'Evlatlarımızı istiyoruz, adalet istiyoruz!' kararlılığıyla Galatasaray’a giden yola ilk taşı koyan annelerden Emine Ocak’ın sesine ses katıyoruz'' denilen açıklamada, ''Bir kez daha savcılık makamını ve Adalet Bakanlığını çeyrek asırdır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz'' ifadeleri yer aldı. 

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

HASAN OCAK DOSYASINDAKİ ÇEYREK ASIRLIK HUKUKSUZLUK SON BULSUN, ADALET İSTİYORUZ!

Yaşamımızı derinden etkileyen koronavirüs salgını günlerinde, hakikat ve adalet talebimizi evlerimizden sürdürmeye devam ediyoruz.

790 haftadır bu topraklarda Edirne’den Kars’a, İstanbul’dan Diyarbakır’a, İzmir’den Hakkari’ye, Ankara’dan, Adana’ya yüzlerce insanın devlet görevlileri ya da onların emri altında çalışan kişi veya gruplarca gözaltına alınarak kaybedildiği ve bu insanlığa karşı suçun cezasız bırakıldığı gerçeğini anlatıyoruz.

790. haftamızda “Evlatlarımızı istiyoruz, adalet istiyoruz!” kararlılığıyla Galatasaray’a giden yola ilk taşı koyan annelerden Emine Ocak’ın sesine ses katıyoruz.

Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak İstanbul/Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde işyerinden annesini arayarak, akşam yemeği için balık getireceğini söyledi. Hasan ne o akşam ne de sonrasında bir daha evine gelemedi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin "Hasan Ocak getirildi" diye aralarında konuştuklarını söyledi.

Ocak Ailesi savcılıklara başvurarak Hasan’ın akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu.

'HİÇ GÖZALTINA ALINMADI' İDDİASI

Bu girişimler sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in imzasını taşıyan resmi yazıda “Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, hiç gözaltına alınmadığı, suçlu olarak aranmadığı” belirtildi.

Resmi makamların tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda ailesi Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine “meçhul kişi” olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaştı. İşkenceyle ölümü resmi raporlara girmiş olan Hasan’ın cansız bedeni tüm ilgili makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine “bizde yok” denildiği açığa çıktı.

Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak “Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar.” diyerek Ocak Ailesi ve toplumdan özür diledi. Ayrıca Hacaloğlu, Devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, AİHM’e verdiği ifade de “Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini” söyledi.

AİHM, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşulların belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de, Ocak Ailesi’nin iç hukuktaki tüm girişimleri sonuçsuz bırakıldı.

17 Ekim 2016 tarihinde Beykoz Cumhuriyet Savcılığı “zaman aşımı” nedeniyle dosyada kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 29 Kasım 2016 tarihinde bu karara  yapılan itiraz sonucu İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği "toplanan delillere göre dava açılması gerekir" diyerek zamanaşımı kararını kaldırdı ve soruşturmanın devamına karar verdi. Ancak Savcılık, bugüne kadar rutin yazışmalarla soruşturmayı oyalamaya devam etti.

'SAVCILIĞI VE ADALET BAKANLIĞI'NI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ'

Yaşam hakkı kapsamında yürütülecek ceza soruşturmasının etkili olabilmesi için maddi gerçeğin açığa çıkartılmasına, sorumluların belirlenmesine ve cezalandırılmasına imkan verecek nitelikte olması gerekir.

790. haftamızda bir kez daha Savcılık makamını ve Adalet Bakanlığı'nı çeyrek asırdır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Hasan Ocak için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!

91 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.

HASAN OCAK KİMDİR?

Hasan Ocak 30 yaşındaydı, gözaltına alındı, ailesi oğullarını bir daha görmedi, devlet "bizde yok" dedi, 58 gün sonra 15 Mayıs 1995'te kimsesizler mezarlığında gömülü olduğu öğrenildi; gözaltına kayıplara karşı yürütülen mücadelenin sembollerinden oldu.

Hasan Ocak 13 Nisan 1965'te Dersim'de doğdu, öğretmendi, çay ocağı işletiyordu. 19 Mayıs'ta 1995'te binlerce insanın katıldığı büyük bir  törenle Gazi Mahallesi mezarlığına gömüldü.

21 Mart 1995 günü Emine Ocak kızı Aysel'in doğum günü için o akşam evde balık yapıyordu, oğlu Hasan telefon etmiş, eve her zamankinden erken geleceğini annesine söylemişti. Hasan evine hiç gidemedi, doğum günü balığı ailecek hiç yenemedi. Ocak ailesi Hasan'ın işkenceyle öldürülmüş bedeninin İstanbul Beykoz ormanlarında bulunup kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü 15 Mayıs 1995 günü öğrendi.

Gözaltına alınmasının ardından Ocak'tan haber alınamayınca ailesi, arkadaşları, insan hakları savunucuları Türkiye'de ve Avrupa'da "Hasan Ocak nerede" sorusunun yanıtını açlık grevleri dahil her yola başvurarak aradılar. Ocak ailesi oğullarını bulmak için 58 gün boyunca çalmadık kapı bırakmadı. Anne Emine Ocak oğlunu sordukça dövüldü, gözaltına alındı, hapse atıldı.

Devlet de 58 gün boyunca "bizde yok" dedi.

KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA BULUNDU

Hasan Ocak'ın gözaltına alınması yoğun olarak Alevilerin yaşadığı İstanbul Gazi Mahallesi'ndeki üç kahvehane ve bir işyerinin aynı anda kimliği belirlenemeyen kişilerce tarandığı ve "Gazi olayları" olarak anılan günlerin hemen sonrasına denk geliyor.

Köylüler Ocak'ın cansız bedenini  gözaltına alınmasından beş gün sonra 26 Mart 1995'te Beykoz Buzhane Köyü Dedeler Mevkii'nde görmüşlerdi. 

Ocak'ın cansız bedenini Buzhane köyünde görenlerin Jandarmaya haber vermesiyle durum Beykoz Cumhuriyet Savcılığı'na intikal etti;  parmak izi alındı, fotoğrafları çekildi, kan örnekleri alındı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve ilçelere parmak izi gönderildi. Ancak bu bulgularla kimlik tespiti yapılmadı.

SUÇ DUYURULARI SONUÇ VERDİ

Ailesi, 15 Mayıs 1995'te Adli Tıp Kurumu kayıtlarından Hasan'ı teşhis etti. Ölüm nedeni tel veya iple boğulma olsa da, yüzü tanınmaması için parçalanmış ve vücudunun her yerinde işkence izleri fotoğraflanmıştı

Aile, tanıklara da başvurarak, Ocak'ın en son Terörle Mücadele Şubesi'nde görüldüğünü duyurdu. Otopsi raporu da Ocak'ın boğularak öldürüldüğünü ortaya koydu. Ailenin suç duyuruları sonuçsuz kaldı, failler bulunamadı.

AİHM TÜRKİYE'Yİ MAHKÛM ETTİ

Anne Emine Ocak'ın başvurusuyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye'yi yaşam hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle Temmuz 2004'te Ocak ailesine 25 bin Euro manevi tazminata mahkum etti.

AİHM kararında, etkin soruşturma yrütülmediğini, Ocak'ın İstanbul Terörle Mücadele'de tutulduğunun kesin bir şekilde kanıtlanamayacağını, güvenlik kuvvetlerince öldürüldüğünün kanıtlanabilir olmadığını ve somut olgulara dayanmadığını bildirdi.