Cumartesi Anneleri 744. hafta buluşmasında Ahmet Demiray’ın akıbeti sordu

Cumartesi Anneleri 744. hafta buluşmasında Ahmet Demiray’ın akıbeti sordu

Cumartesi Anneleri 744. hafta buluşmasında, 21 Temmuz 1994’te kaybedilen Ahmet Demiray’ın akıbeti sordu.

İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri, 744. hafta buluşmasında da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Yoğun polis ablukası altında gerçekleştirilen buluşmada, 21 Temmuz 1994’te kaybedilen Ahmet Demiray’ın akıbeti soruldu.

Eylemde, Demiray’ın avukatlığını yapan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun mektubu okundu. “21 Temmuz 1994’te gözaltında kaybedilen Ahmet Demiray’ın ailesinin avukatlığını yaptım. Tüm girişimlerimize karşın olayın soruşturulmamasına, daha doğrusu Ahmet Demiray’ın kamu görevlileri tarafından öldürülmesinin ardından yaşanan hukuksuzluklara birinci elden tanık oldum” diyen Tanrıkulu’nun mektubu şöyle devam etti:

“29 yaşındaydı Ahmet. Arkasında dört çocuğu kaldı. Babası Hüsün Demiray’ın Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne başvurduğunda aynı gün DGM Savcısı, Ahmet Demiray’ın Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’nda gözaltında tutulduğunu söylemişti.

15 Ağustos 1994’te Lice Cumhuriyet Savcılığı, Lice Belediyesi’ne gönderdiği yazıda Lice’ye bağlı Dibek Köyünde öldürülen Ahmet Demiray’ın sahipsiz cenazesinin belediye tarafından defnedilmesi talimatını vermiş.

Ahmet Demiray otopsi yapılmadan, ailesine haber verilmeden kimsesizler mezarlığına gömülmüş. Demiray Ailesiyle bu durumu öğrendiğimizde, mezar yeri aileye gösterilmedi. Yapılan tüm başvurular sonuçsuz kalınca Demiray Ailesi davayı AİHM’e taşıdı.

Ahmet Demiray’ın gözaltında öldürülmesi, yıllardır üzerinde durduğumuz cezasızlık olgusunun en somut örneklerindendir.”

'YASALARIN UYGULANMASI İÇİN SİYASİ VE TOPLUMSAL İRADE GEREKLİDİR'

İnsan hakları ihlallerinin son bulması için yasal düzenlemeler gereklidir. Ancak yasaların uygulanması için de siyasi ve toplumsal irade gereklidir. Toplumsal barışın sağlanması için hak ihlalleri adil ve güçlü bir biçimde soruşturulmalı, sorumluların yargılanması ve hesap vermesi için her şey yapılmalıdır.

Gözaltında kaybetme; kişiye yönelik bir suçtan öte insanlığa karşı işlenmiş suç olduğu gerçeğiyle hareket edilerek; yasalardaki zamanaşımı süreleri kaldırılmalı ve geçmişin aydınlatılması için insan hakları savunucularının da katılımıyla TBMM çatısı altında bir komisyon kurulmalıdır.

Başta insan hakları ihlallerinin mağdurları olmak üzere tüm toplumda “adaletin yerini bulacağı” inancı yerleşmelidir. Adalet olmadan barış olmaz”

 'BU MİRASI KATLEDENLER YARGILANANA KADAR TAŞIYACAĞIZ'

Özgür Gelecek'in haberine göre, okunan mektubun ardından gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak söz aldı. Ocak, Baba Ocak’ın ölümün 18’inci yıldönümü olduğunu hatırlattı ve şu ifadeleri kullandı:

“’Sahipsiz kişi’, ‘kimsesizler mezarlığı’ kavramlarına yabancı değiliz. Hasan Ocak da Ahmet Demiray da sözüm ona kimsesizler mezarlığına gömülmüştür. Oysa ki onları harıl harıl arayan yakınları vardır. Devletin, geleneksel politikasının uydurduğu bu kavramlarla yüzleşmesi gerekiyor. Baba Ocak’ın aramızdan ayrılışının 18’inci yıldönümü; bize adalet atlayışını miras bıraktı. Biz ondan aldığımız bu mirası, katledenler yargılanana kadar taşıyacağız”

AHMET DEMİRAY KİMDİR?

29 yaşındaki dört çocuk babası Ahmet Demiray Diyarbakır’da yaşıyordu. 21 Temmuz 1994 tarihinde Seyrantepe’de gözaltına alındı.

Baba Demiray; oğlunun H.E., T.E. ve Ö.E isimli köy korucuları ve başka kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırıldığını ve hayati tehlike altında olduğunu belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne başvurdu. Aynı gün savcı, Ahmet’in Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı’nda gözaltında tutulduğunu bildirdi.

Demiray Ailesi Ahmet’in savcılığa çıkarılmasını beklerken, 15 Ağustos 1994 tarihinde Lice Cumhuriyet Savcılığı, Lice Belediye Başkanlığı’na bir yazı gönderdi. Yazıda Ahmet Demiray’ın Lice İlçesine bağlı Dibek Köyü’nde öldürüldüğü bilgisi ve ailesinin Hazro’da bulunması nedeniyle sahipsiz olan cenazesinin belediye tarafından defin edilmesi talimatı bulunuyordu.

Ahmet Demiray’a otopsi yapılmadı. Onu kimsesiz kişi olarak defnedildiği yerden teslim almak isteyen ailesine izin verilmedi. Gözaltında tutulan Demiray’ın ölümünün gerçekleştiği koşullara yönelik etkin bir soruşturma yapılmadı.

AİHM’e taşınan davada hükümet, Demiray’ın gözaltındayken götürüldüğü yer gösterme sırasında tuzaklı bir mayın patlaması sonucunda öldüğünü iddia etti. Ancak bu iddiayı destekleyecek nitelikte belge ve delilleri mahkemeye sunmadı.

Mahkeme, hükümetin Ahmet Demiray’ın ölümü ile ilgili yaptığı açıklamanın makul olmadığı ve ölümün gerçekleştiği koşullar hakkında hakiki bir araştırma yürütülmediği sonucuna vararak Türkiye’yi mahkûm etti. Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra parçalanmış cesedi Lice’deki kimsesizler mezarlığına “sahipsiz kişi” olarak defnedilen Ahmet Demiray’ın kaybedilmesi ile ilgili bugüne kadar iç hukukta etkin bir soruşturma yürütülmedi. Maddi gerçeğin açığa çıkartılması ve suç faillerinin belirlenip cezalandırılması konusunda sonuca götürecek adli bir süreç işletilmedi.